Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 ARALIK 1994 CUMARTESt
Ekonomi dikiş
tutmuyor mu?YAKUPKEPENEK
Türkiye ekonomisi )994"ü bunalımh
geçirdi. Ünlü 5 Nisan Önlemleri'ne kar-
şın 1995'e girerken de hastalığın atlatıldı-
ğı, söylenemiyor; tam tersine. yeni yılın da
yeni bir ekonomik iyileştirme yılı olması
bekleniyor.
Yaklaşık bir yıl önce su yüzüne çıkan,
bunalımın parasal öğeleriydi. Hükümetin
bono faizinden başlayaraİc faiz oranlannı
azaltmagirişimi dövizde 'patladı'. Aralık
ortalaması 14 bin TL olan ABD dolan,
martta 10.4; nisandada 32.2 bin TL'yeçık-
mıştı.
Hükümet, faiz oranlannı düşürerek bir
yönden iç borç yükünü azaltacaktı, asıl
öbür yönüyle de faiz oranının azalması sa-
bit sermaye yatınmlannı, buradan da iş
bulmayı ve üretimi canlandıracaktı.
1994'ün ilk aylannda yıkılan yalnız bu
beklentiler değildi, daha da önemlisi fi-
yatlar zincirlerini boşaltıyor; enflasyon,
son birkaç yıl boyunca yüzde 65 dolayın-
da durağanlık kazanan enflasyon oranı,
sıçrama gösteriyordu. 5 Nisan Önlemle-
ri'yle çözüm aranan, ya da dikilerek ona-
nlmak istenen, ekonominin işte bu para-
sal ayağıydı. Yatınmlar, iş bulma ve üre-
tim gibi reel alanlar ise her zaman olduğu
gibi 'onanm sonrasına' bırakılıyordu.
Parasalcı uygulama
Yılsonunayaklaşıldığında ekonominin
1994 parasalcı onanmının değerlendiril-
mesi gerekir. Gerçekten de önlemler çer-
çevesinde yapılan 1MF Anlaşması ile ön-
görülen döviz kuru amacına ulaşılmış; do-
lann TL fiyatı 38 bin dolayında tutulabil-
miştir. Ek olarak da dışalımda görülen ya-
vaşlama, dış ticaret açığının daralmasına
neden olmuştur. Bunlann dışında kalan
"tüm amaçlar" gerçekleşmelerin az ya da
çok uzağında kalmaktadır. Reel gelişme-
ler ise gerçekten ürkütûcüdür.
Gerçekten de hükümet-lMF çevrelerin-
ce 1994 bunalımının ana nedeni sayılan
bütçe açıklannın 5 Nisan Önlemleri ile
büyük ölçüde azaltılacağı ve yaklaşık 110
milyon TL düşürüleceği kestirimi yapıl-
mıştı. Ön veriler, bu açığın yaklaşık 50
trilyon fazlasıyla gerçekleşeceği sonucu-
nu veriyor. Bu olgu, hükümetin iç piyasa-
'. dan yüksek faizle borçlanması ile tamam-
oyunun, enflasyon yangınından
*'• '^nmeden kurrulmada tek çı-
l > \ ' l l dzelle^(r.>iey\.ioşullandı
r\a doğru bu konuda birya-
< iye olanak verdi. Ancak
f/\ kaimu kesimi borçlanma gereği
içındel^ payı son üç yılın ortalaması ola-
rak toptamın yaklaşık yüzde 35'i olduğu-
na göre, KtT zararlanndan tümüyle kur-
tulsa da kamu kesimi, ek önlemler alınma-
dıkça, açık finansmandan ya da yüksek
faizle borçlanmaktan kurtulamayacaktır.
Gerçekten de 1995 'te bütçe ödeneklerinin
tüm kamu personeline aynlan tutar olan
420 trilyona yakın yanı 388 trilyon TL
borç faizi ödeneği olarak aynlmaktadır.
"Tam" yanlış olunca hastalığın tedavi-
si de olmuyor. IMF Anlaşması' nda enflas-
yon oranının 1994'te 111.3 olacağı kesti-
rimi yapılmıştı. Ancak yıl sonuna bir ay
kala. yıllık enflasyon, geçen yılın "ikika-
tı"nın üzerindedir, yüzde 140'a tırmanı-
yor. Aralık zamlanyla bu oranın çok daha
yükselmesine kesin gözüyle bakılabilir.
1994'ün, etkileri gelecek yıllara da ya-
yılacak asıl olumsuzluğu reel sektörlerde-
dir. 1MF Anlaşması, ulusal üretimin büyü-
me hızının yüzde (eksi) 1.6 olacağını ön-
görüyordu. Hükümet bu beklentiyi ekim-
de eksi 3.8 ile iki katına çıkardı; son veri-
ler, daha şimdiden büyümenin eksi yüzde
5 olacağını gösteriyor. Bu, ulusal gelirin
kurumsal olarak ölçüldüğü yıllar içinde
bir rekor azalma ya da gelir düşüşüdür.
Üretim düşüşleri, özellikle sanayide daha
derindir.
Ekonominin geleceği açısından kaygı
verici öbür gelişme sabit sermaye yatınm-
lannın azalmasıdır. Maliye Bakanlığı'nın
Bütçe ile birlikte yayımladığı Yıllık Eko-
nomik Rapor'da 1994'te sabit sermaye ya-
tınmlannın "gercekleşme tahminTyüzde
(eksi) 15.7 olarak verilmektedir. Hangi öl-
çüye vurulursa vurulsun bu oran ağır bir
bunalım göstergesi sayılır ve üretim ve iş
bulma olanaklannın daralması anlamına
gelir. Işgücü gelişmeleri en erken nisan
sonrasında açıklanacaktır; yine de
1994'ün üretim ve yatınm duşüşleri göz
önüne alındığında iş bulma yönünden de
çok olumsuz geçtiği, yeni iş alanlan açıl-
ması bir yana var olan iş alanlannın daral-
dığı sonucuna vanlabilir. Işten çıkarmalar
üzerindeki kestirimler, 100-600 bin kişi
biçimindedir ve bu olgu, emek piyasası
alanında "doğru veriler" sağlanmasının
çok önemli bir gereksinim olduğunun ay-
n bir kanıtıdır.
Yanlısta ısrar mı?
1994'te beklentilerini ya da amaçlannı
tutturamayan hükümet-IMF ikilisi,
1995 'te yine önlemlere devam edeceği iz-
Ienimini vermektedir. önlemlerin sürdü-
rülmesi, geçen yıl olduğu gibi parasal
alanda olacak, reel kesim; yıllardır yapıl-
dığı gibi, özellikle de KlT'lerin üretimden
büyük ölçüde çekilmesiyle, iç ve dış piya-
sa koşullanna bırakılacaktır.
Gerek 1995 Yılı Programı, gerekse
1995 Bütçe Gerekçesi, ekonominin
1995'te de parasal önlemlerle dikiş tuttu-
rabileceği varsayımıyla düzenlenmişler-
dir. Yapılmak istenen tıpkı 1994'te yapıl-
dığı gibi, ücretlerin ve maaşlann alım gü-
cünü olabildiğince düşük tutmak ve fiyat-
lan bununla dizginlemektir. Ekonomik bu-
nalımın neredeyse "tek göstergesi" sayılan
enflasyonun, darve sabit gelirlileri 1994'te
rekor düzeyde yoksullaştırdığı bilinmek-
tedir. Gerçekten de 1994'te reel maaş ve
ücretler bir önceki yılın yüzde 35-40'ı do-
layına inmiş, yaklaşık üçte-iki oranında
değer yitirmiştir. Bu ücretli ve maaşlılann
talebini kısarak enflasyona çözüm bulma
deneyimi, tambirbaşansızlıkla sonuçlan-
mıştır.
Hükümetin 1995'te, enflasyonun "yü
ortalaması" olarak yüzde 43.2; yıl sonun-
da da yüzde 22.5 olacağı varsayımıyla
1995 Bütçesi'nde maaş-ücret artışı oran-
lan saptaması ve bunu yüzde 15, yüzde 7.5
gibi üçer ayhk taksitlere bağlaması, 1994
yanlışında ısrar edildiğini gösteriyor. Oy-
sa, "üretimi talebe göre ayarlayan" üreti-
ciler, kâr oranlannı düşürmeden, giderek
arttırarak, bunalımı aşabilir ve enflasyon
da düşmez. Ekonomi yönetimleri yıllardır,
ısrarla bu gerçeği görmezlikten geliyor.
Ve enflasyon da dikiş tutmuyor.
1995'te geçen yılın yanlışının sürdürü-
leceğinin bir başİca kanıtı, kamu gelirleri
politikasıdır. Tüm umudunu özelleştirme-
ye bağlayan hükümet, kamu gelirlerini, (a)
doğrudan vergilerden dolaylı vergilere
doğru değiştiriyor; (b) sermaye gelirlerini
olabildiğince vergi dışı tutuyor. Önce ka-
mu maliyesi kuramı, dolaylı vergilerin,
özellikle de satış ve muamele vergilerinin,
vergi türleri içinde ekonomik ve toplum-
sal yönleriyle çok olumsuz olduğunu be-
lirtir. Hükümet, son günlerde yaptığı gibi,
benzin başta olmak üzere, tüm ürünleri
kullananlann vergilerini ağırlaştırarak bu
olumsuzluğu ağırlaştınyor.
ve son söz
Ek olarak, başta faiz ve kâr kazançlan
olmak üzere sermaye gelirlerinden alınan
vergilerin oranı yüzde 5-10 dolayında tu-
tulurken, enflasyona karşın brüt 4 milyon
174 bin TL dolayında olan asgari ücretin
yüzde 25'i vergi olarak alınabiliyor. Böy-
le olunca da kamu kesimi yüksek faizle
içerde ve dışarda borçlanma ve sermaye
kesimlerine borç ve faiz ödeme çıkmazı-
na saplanıyor. Başta eğitim. sağlık ve yar-
gı olmak üzere en temel kamu hizmetleri-
ni yürütecek parasal kaynaklan bulamı-
yor. Enflasyonun da katlanarak arnşına en-
gel olamıyor.
Son olarak 1995 iki bakımdan geçiş yı-
lıdır: Geçişlerden biri Avrupa Birliği ile
yapılması umulan "gümrük birliğTdir;
öbürü de Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Pla-
nı'nın (1996-2000) hazırlanıp yürürlüğe
konulacak olmasıdır. Avrupa Birliği iliş-
kileri, yalnız ekonomik değil, demokra-
tikleşme, insan hak ve özgürlükleri, Tür-
kiye'nin yılda 6-7 milyardolarharcadığı-
nı yabancı basının yazdığı Kürt sorunu ve
öbür siyasal konulan da kapsayan karma-
şıklığa bürünüyor. Öte yandan, gümrük
birliğinden yalnız korunma isteyen üreti-
cilerin değil, Türkiye'yi Avrupa'dan uzak
tutrnaktan siyasal çıkar bekleyen, demok-
ratikleşmeyi istemeyen siyasal kesimlenn
şikâyetçi olmalan ilginçtir. Bir başka il-
ginç nokta, yapılan kamuoyu araştırmala-
nna göre halkın yaklaşık yüzde 80'inin
Avrupa Birliği'ne taraftar olmasıdır, ki bu
oran Avrupa ülkelerinin hemen tümünde
daha düşüktür.
VII. Plan Stratejisi üzerindeki tartışma-
lar, toplumun, sendikalar, işveren kuruluş-
lan, meslek oda ve biriikleri ve üniversi-
telerinin katılımıyla yürütülürse, çok
önemli sayılması gereken toplumsal uz-
laşmanın gelecek beş yıl için temelleri atı-
labilir (mi?) Dünyadaki ekonomik geliş-
melerden en etkin bir biçimde yararlanma-
nın yolu bu tür bir yaklaşımdan geçiyor.
Yoksa, geçen yıl yapıldığı türden "ben
yapbm oldu" anlayışıyla gidilmesinin,
yanlışta ısrardan başka bir anlamı olmaz.
Yanlışta ısrar ise, eğer başka yerde pat-
lamazsa, en geç 1996'da sandıkta patlar.
Önemli olan, patlamalara yol açmayacak
tutumu sergilemek, dikişleri ona göre yap-
maktır.
Eylül
% Cemevi tartışması başladı.
# Yazar Yalçın Küçük "Kürt
Bahçesinde Sözfcşi" adlı kitabında
bölücülük yaptığı gerekçesiyle
yargılandığı Ankara DGM tarafından
2 yıl hapis, 250 milyon lira para
cezasına mahkûm edildi.(2)
# Kahire Konferansı yapıldı. (3)
# Banş Haftası etkinliklerine
katılmak isteyen ve Müjdat Gezen'in
çağnsı üzerine Beşiktaş'ta toplanan
çok sayıda sanatçı, polis tarafından
gözaltına alındı. (5)
# Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Iç
Hastalıklan Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Uğur Derman, eşi ressam
Gûl Derman ve arkadaşı Eşkişehir
Anadolu Oniversitesi GSF öğretim
görevlisi Erim Gözen, trafik
kazasında yaşamlannı yitirdiler. (5)
# Ressam İhsan tncesu öldü. (6)
# Gitarcı Paul Murphy öldü. (6)
# lngiliz film yönetmeni Lindsay
Anderson öldü. (6)
# Dışişleri Bakanı Mümtaz Sovsal,
Özelleştirme Yasa Taslağı'na sert bir
dille karşı çıktı. (6)
# Prof. Dr. Toktanuş Ateş,
Beşiktaş'ta Kabalcı Kitabevi'nde
zaman ayarlı bombayla öldürülmek
istendi. Saldınyı radikal Islamcı
örgüt ÎBDA-C üstlendi. (8)
# Italyan yönetmen Duccio Tessari
67 yaşında kanserden öldü. (8)
# istanbul Kültür ve Sanat Vakfı
tarafından düzenlenen istanbul
Uluslararası Caz Festivali'nin de üye
olduğu Avrupa Caz Festivalleri
Birliği'nin, 1995 yılına dönük
hazırlık toplantılannın ilki tstanbul'da
yapıldı. (9)
# James Bond filmleri yönetmeni
Terence Young öldü. (9)
'Shogun' kitabının yazarı James
n öldü. (9)
# ABD'li ünlü rock piyanisti Nicky
Hopkins öldü. (9)
# Amerikalı sinema sanatçısı Dennis
Morgan öldü. (10)
# Amerikalı tiyatro ve sinema
oyuncusu Jesska Tandy öldü. (11)
% Yasadışı Devrimci-Sol örgütünün
uluslararası 'kırmta bülten'le aranan
cezaevi fırarisi lideri Dursun Karataş
Fransa'da yakalandı. (11)
# 4. tstanbul Sanat Fuan başladı.
(13)
# Şair AB Yücel, Italya'nın
Paleımo kentinde yapılan 3. Akdeniz
Olkeleri Şairler Toplantısı'nda
'CMmaca' adlı şiiriyle birincilik
ödülünü aldı. (13)
# 5 1 . Uluslararası Venedik Film
Festivali'nde, Makedonyah Mücho
Manchevski 'Before The Rain' ile
Tayvanh Tsai Ming-Uang 'Aiqing
VVansui' adlı filmleriyle 'Altuı Aslan'ı
paylaştı. (13)
# Tenor Kamil Doğan öldü. (14)
9 Efes Pilsen'i 85-74 yenen
Fenerbahçe, Cumhurbaşkanlığı
Kupası'nı kazandı. (15)
# ABD'li oyuncu Patrick O'Neal
öldü. (16)
# Kültür Bakanlığı ile New York
Lincoln Center tarafından düzenlenen
Türk Filmleri Haftası 14-23 eylül
tarihleri arasmda gerçekleştirildi. (16)
# Istanbul'da düzenlenen Dünya
Gençler Boks Şampiyonası'nda
Türkiye 2 altın 1 bronz madalya
kazandı. (17)
# Cengir Aytmatov'a, Avusturya
Devlet Edebiyat Ödülü verildi. (17)
# Crazy Horse salonlannm kurucusu
Alain Bernardin, 78 yaşında Paris'te
intihar etti. (18)
# Eski Emlak Bankası genel
müdürlerinden ve Dünya Bankası
Denetleme Müdürü Engin Civan
uğradığı silahlı saldın sonucu
yaralandı. (19).
9 Bakü'de petrol anlaşması
imzalandı. lngiliz BP, Amerikan
Amaco, Penzol, Rus Lukoil ve
TPAO bir konsorsiyum oluşturuyor.
(20)
# Civan hakkında 'rûşvet aldığı'
iddiasıyla soruşturma açıldı. Selinı
Edes, Dündar Kıbç ve Alaattin
Çakıcıhakkında da "adam öMürmeye
teşebbûs" suçlamasıyla soruşturma
başlatıldı. (21)
# 20. yüzyılın en önemli sanat
tarihçilerinden biri olarak
nitelendirilen Sir Ernst Gombrich.
Frankfurt kenti tarafından verilen
Goethe Ödülü ile onurlandınldı. (21)
# lngiliz şarkı sözü yazan
ve besteci Jule Styne 89
yaşında kalp rahatsızhğı nedeniyle
öldü. (22)
# 8. Altın Koza Kültür ve Sanat
Festivali'nde, Altın Koza'yı Yavuz
Özkan'm yönettiği 'Bir Sonbahar
Hikayesi' filmi kazandı. (25)
# 'Sapık' adlı kitabı Alfred
Hitchcock tarafından sinemaya
aktanlan Robert Bloch (76) dün Los
Angeles'ta öldü. (25)
# Heykeltıraş Mehmet Aksoy,
Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı MelihGökçek aleyhine, 5
milyarlık manevi tazminat davası
açtı. (27)
# 'Estonia' feribotu, Finlandiya
açıklannda battı. 910 kişi boğularak
öldü. (28)
# Eski Adalet Bakanı Mehmet
Topaç, Ankara'daki avukatlık
bürosunda biri kadın 4 kişi
tarafından öldürüldü. Saldırganlar,
olay yerine Dev-Sol bayrağı
bıraktılar. (29)
# Yapı ve Kredi Bankası'nın 50.
kuruluş yıldönümü etkinlikleri
çerçevesinde düzenlediği
'20. Yüzyıl Fransız Resmi
Sergisi', Ibrahim Paşa Sarayı'nda
açıldı. (30)
I I I I I I ' I I I I I I I I I l
Lira bir düştü,
iki düştü;
yine düştü
o
ın
T
M
§
C0
O
8
M
Hasat
yılı...
1994, arızi ve fevkalâde geçici toparlanma
görüntülerine rağmen, şanssız bir yıldır. Bu
olumsuzlukların bir takvim yaprağının
değişmesi ile düzelebileceğini sanmak
hayaldir. Belki umırtlu olunabilirdi, eğer
önlemler yerinde olsaydı.Oysa durum böyle
değil, verimsiz üretici kesim, soyguncu, bir
borsa-finans ve faiz düzeni, hem bireysel
hem coğrafi açıdan giderek açılan gelir
farklılıkları, başka sinyaller vermektedir.
Rakamlar Türk lirasının dolar
karşıstndaki değerinı belırtmektedir.
İZZETTtN ÖNDER
1994 bir hasat yılı oldu.
1980'lerde uygulanan politi-
kalann birikimli sonuçları
1994 yılında ortaya çıktı. Bu-
na karşıhk hükümetin aldığı
tavır, krizi perdelemek, çö-
zümü ertelemek ve toplumun
bir kesimini bastırarak, patla-
ma noktasına getirmek biçi-
minde oldu.
Türkiye, 1980 politikalan
ile döviz sorununu aşmama-
sı sonucunda, hakim fınan-
sal çevrelerin parasal operas-
yon merkezi konumuna so-
kuldu. Bu süreci, politikala-
nnı gizlemek için Batı ile fi-
nansal birleşmeyi gerçekleş-
tiren siyasal kadro başlattı.
Ancak hızla gelişen bu süre-
ci, 1990 sonrası iktidarları
değiştiremezdi. Zira, hiçbir
iktidar, döviz darboğazını te-
laffuz etme cesaretini göste-
remezdi. Dış güçler ise bu gi-
dişi durdurmak için borç
miktanmn belirli noktaya
gelmesini bekledi. İşte bu
noktaya 1994 yılı başında
ulaşılmış idi. Siyasal kadro-
ya esaslı bir ders verebilmek
için yerel seçimlere göre za-
manlanan, değerleme kuru-
luşlannın not kırma işlemi,
Türkiye üzerindeki faiz yü-
künü arttırma ve bazı ekono-
mik kararları uygulamaya
koydurma işlevi gördü.
Değerleme kuruluşlannın
karan, hem iş çevrelerinin
hem de siyasal otoritenin
ekonomi üzerinde düşün-
dükleri operasyona gerekçe
oluşturarak bunlan kolaylaş-
tırdı. Ekonominin derin bir
fınansal kriz yaşadığı ve bu
krizin ileriki günlerde reel
kesime doğru yayılacağı
alarmını veren siyasal kadro,
hem iç aktanm mekanizma-
lannı kurabilmek hem de sa-
nayi kesiminin isteklerine ce-
vap verebilmek için arkasına
IMF desteğini de alarak ha-
rekete geçti. işte 5 Nisan Ka-
rarlan böyle oluştu.
Kriz vönetiml
Kökeninde birikimli olu-
şumun yattığı 5 Nisan Karar-
ları, iç aktanm mekanizma-
lannı, bir yandan emekçi ke-
simi bastırarak diğer yandan
da kamu malvarlıklannı ka-
rarlı bir tutumla satarak ya da
kapatarak yaratmaya çalıştı.
5 Nisan Kararlan ile bir an-
da bir misli değer kaybeden
döviz maliyeti de binince, iş
alemi emekçi ihracı operas-
yonuna başladı. 'Krizyöneti-
mi* diye topluma sunulan po-
litikalar, iş alemini hem
emekçilere ve topluma hem
de siyasal kadrolara karşı
güçlü kıldı. Özel kesim fıyat-
larda hiç taviz vermeden,
binlerce emekçiyi sokağa at-
tı. Aynı özel kesim, siyasal
organla da masaya oturarak
özelleştirme, gümrük birliği,
devletin ekonomiden çekil-
mesi vb gibi konularda pa-
zarlık yaptı ve olası tavizler
sağladı.
Bir yandan döviz fiyatının
yükselişi, diğer yandan yo-
ğun emekçi ihracı ekonomi-
de bir panik yaratarak dur-
gunluğa neden oldu. Bunun
sonucunda ithalat gerileye-
rek ödemeler dengesinde ra-
hatlamasağlandı. Kamuhar-
camalannın kısılması ve ek
vergilerle kamu kesiminin
borçlanma gereksinimi de
azaldı. Nisanda, kamu ürün
fiyatlanna yapılan anormal
zam nedeni ile ayhk yüzde
32.8 olan fıyat artışı, mayıs
ve haziran aylannda gerile-
yerek, temmuzda en düşük
düzeyi olan yüzde 0.9 değe-
rine indi. Ancak daha sonra-
lan yine yükselmeye başla-
yan fiyatlarla enflasyon üç
haneli değere ulaştı.
5 Nisan Kararlan'nın yapı-
sal değişiklik kapsamında
öngörülen özelleştirme çalış-
malanna da hız verilerek
Anayasa Mahkemesi engeli-
ni aşacak biçimde bir hukuk-
sal altyapı oluşturulmayaça-
lışıldı. Yoğun baskılar altın-
da çalıştınlan Meclis, Özel-
leştirme Yasası'nı çıkardı.
Özelleştirme konusu top-
luma 'sosyalist devlet' kavra-
mının yıkılması olarak tanı-
tıldı. O sosyalist devlet yapı-
sı ki bugünkü özel sektörü
yarattı. Yine o sosyalist dev-
letin işletmeleri ki 500 büyük
firma arasında 66 firma ile
temsil edilirken ekonomiye
106 trilyon TL katkıda bu-
lunmuştur. Aynı 500 büyük
firma araştırmasında yer
alan 434 özel kuruluş ise
ekonomiye ancak 134 trilyon
TL katkı yapabilmiştir. Özel-
leştirme ve kamu kesiminin
küçültülmesinin, yabancı bü-
yük holdinglerle yerli güçlü
sermayenin ne tür bir oyunu
ve dayatması olduğu halka
1994 yılında da anlatılamadı.
Memur evlemleri
Ekonomide yaşanan biri-
kimli sıkışıklık, giderek bü-
yük sosyal muhalefet tabanı
oluşturmaktadır. Şimdiye
dek alışageldiğimiz işçi ey-
lemleri yanında, ilk defa
1994 yılında memur eylemi
görüldü. Ekonomik dayat-
malann oluşturduğu bu ey-
lem, demokratik kazanımlar
alanında olumlu bir adım
olarak anılacak.
Gümrük birliği çağnsı,
1994 yılının başka bir renkli
konusudur. Bazı kesimlerha-
riç, hiç de hazırolmadığımız
bir anda yapılan bu çağn, iç-
te farklı hesaplara rağmen dı-
şa karşı hamasi görüntü ser-
gilenmesine neden oldu.
Tekstil ve konfeksiyonun ba-
zı bölümleri dışında. sanayi
rahatını bozmak istemiyor.
Siyasal kadro, kısmen bu ke-
simden gelen tepkilere kıs-
men de uğrayacağı gelir kay-
bına bağlı olarak dudaklan-
nı kalbinden farklı çahştırdı.
lçte, bunlara ilaveten dinci
kesimin, radikal solcu kesi-
min ve diğer kesimlenn gö-
rüşleri de fazla farklı değildi.
Tam bu sırada DEP davası iyi
yetişti imdada!
DEP davası sadece bizim
tarafa değil, Avrupa Birli-
ği'ne de yaramış olabilir. Zi-
ra ne tam vazgeçmek ne de
içeri alınmak istenen bir eko-
nomiye, bundan daha iyi
oyun oynanamaz! Türki-
ye'nin üyeliği ile içte reka-
bet bozucu önlemlerin alın-
ması gündeme gelirse AB ül-
keleri açısından, birlik dışma
ihracat yapabilecek kuruluş-
lar için Türkiye ayantajlı ol-
maktan çıkabilir. Öyle ise za-
ten bugün istenilen düzeyde
ilişkilerin sürdürülebildiği
Türkiye'yi daha yakına al-
mak için ne gibi bir gerekçe
olabilir ki! Ankara sözleşme-
si ve ilgili protokollere bir
çözüm bulunabüir. Böylece
tüm taraflar mutlu gözük-
mektedir.
Şanssız bir yıl
1994 şanslı bir yıl sayıl-
maz. Bu durum, milli gelir
düzeyinin düşmesinde açık-
ça görülmektedir. Yılın ilk üç
ayında yüzde 3.5 dolayında
artan gelir, ikinci üç ayında
yüzde 10.6 oranında azal-
mıştır. Yıl sonu için tahmin
ise yine eksidir.
1994, anzi ve fevkalâde
geçici toparlanma görüntüle-
rine rağmen, şanssız bir yıl-
dır. Bu olumsuzluklann bir
takvim yaprağının değişme-
si ile düzelebileceğini san-
mak hayaldir. Belki umutlu
olunabilirdi, eğer önlemler
yerinde olup değişim işaret-
leri olsaydıl Oysa durum
böyle değil, verimsiz üretici
kesim, soyguncu, bir borsa-
finans ve faiz düzeni, hem
bireysel hem coğrafi açıdan
giderek açılan gelir farklılık-
lan, başka sinyaller vermek-
tedir. Zira 1994, kısa dönem-
li olumlu sinyaller verebil-
mek çabası ile bazı kaynak-
lann da tükendiği bir yıldır.
Umutların yitirilmemesi
için güzel bir yeni yıl, güzel
bir gelecek dileklerim ile!