Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 ARAUK1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
1994'ü hak arama yürüyüşlerinde ya da 'özelleştirme kurbanı' olarak işsiz geçiren işçiyi, 1995'te de zor günler bekliyor
Işçi, 1994'ü sokakta geçırdiIstanbul Haber ServisH994 yılına
çeşiili soruniarla giren Türkiye'de. baş-
ta işçi kesimleri, DYP-SHP koalisyon
hükümetinin açtiğt "5 Nisan ekonomik
istikrar paketi" y üzünden tam bir "şok"
yaşadı. Çözüm bekleyen sorunlann üs-
tüne. 1994'te de yenileri eklendi. Işçi
kesimi 1994'ü sokaklarda, gerek hak
arama yürüyüşlerinde l4
neferT>
ve "özel-
leştirme kurbanlarTolarak işsiz geçir-
di...Sorunlar 1994"ün sonuna gelindi-
ğinde de tümüyle çözümlenmiş değil.
Artarak 1995'in kapısina kadar geldi.
Biz de 1994 yılından en fazla olumsuz
etkilenen kesım olan ücretli yani işçi
kesiminin ! 994 bilançosunu ortaya koy-
mak istedik.
Işçi 1994'ü nasıl geçirdi, 1995"e iliş-
kin beklentileri neler olacak? Biz sor-
duk, işçileri temsilen sendika temsilci-
len değerlendirdı:
Necati ÇeJik: (Hak-lş Konfederasyo-
nu Başkanı)
"Üzülerek ifade ediyorum ki 1994 yı-
b emek açısından eski yıllarla da kryas-
lanma>acak ölçüde kayıp >ılı olmuştur.
• Çelik, '1994 yılı emek açısından eski yıllarla da
kıyaslanmayacak ölçüde kayıp ytlı olmuştur' diyor.
• Budak, işçilerin toplusözleşme farklannı ödemeyen, memura
zam yapmayan iktidann , rekor düzeylerdeki faizlerle küçük bir
azınlığı mutlu ettiğini söylüyor.
Herne kadar 5 Nisan Kararian'ylaenf-
lasyonun disipline edilmesi, durma nok-
tasına varan üretimin canlandınlması
ve kalkınmanın makul se\iyede rutul-
ması. ihracatın yapılabilmesi gibi doğru
hedefler tayin edilmişse de sö> lenenlerin
tümünün tersi olmuştur. Enflasvon yiiz-
de 140 olmuştur. Kalkınma yîizde 43
olarak belirienmiş ancak eksi 4,5olmuş-
tur İhracat, ithalat durmuştur. 600 bin
çalışan işinden olmuş, sabit gelir grup-
lan, başta memur ve emekliler olmak
üzere. işçiler reel olarak fakirleştirilmiş-
tir. Büfün bu olup bitenler 95'e de iyim-
ser bakmamıza engel olmaktadır. Zaten
bütün göstergeler de himserligimizi or-
tadan kaldırmaktadır. 1995'in .
1994'den daha i>i olacagı söylemine ka-
hlamıyorum. Özel sektör ve kamuda de-
\am eden sözleşmelerde sermayenin
vaklaşımı. hükümetin emekli \e memur
için öngördüğü maaş artışlan. emekçi-
lcr açısından 1995'in de 1994 kadar kö-
rii geçeceğinin açık işaretleridir. Kamu-
oyu veçalışanlar özelleştirme kanununa
baglı olarak bir şok uvgulamavla karşı
karştya kalacak. Altyapısı oluşturulma-
mış bir özelleştirme işçi kıy ımına ve sen-
dikasızlaştırmayadönüşeceğinden, 1995
yılı kamu işçisi açısından Cumhuriyet
tarihinin en bunalımlı y ılı olacak ve sos-
>al bunalım çok daha yoğun yaşanacak.
Sosval demokratlı hükümet. sadece
iktidan kavbetmemek için hükümetin
devamını öngörmektedir. Bu ısrar de-
vam ettiği sürece çalışan ka> bedecek.
ekonomi kaybedecek ve Tiirkiye kaybe-
decektir. Hükümetin bü\ ük ortağının
öngöriisü bir iktidar değişikliği. Ancak
ben SHP'nin hölündüğü, MHP'nin dı-
şandan desteklediği ve AlNAP'tan bir
kısım kopmalarla oluşturulacak bir
DYPa/ınlık hükümetinin de bugünkün-
den daha i\i olacağını düşünmüvorum
ve çözümü 1995 >ılında gerçekleştirele-
cek birerken genel seçimde buluyorum."
Rıdvan Budak: (DİSK Geneİ Başka-
nı):
"1994 bütün olarak emekçi kesimler
açısından kav bedilmiş bir yıl oldu. Tür-
kiyeekonomisindesavaşyıllanndan son-
ra ilk kez küçiilme yaşandı. İJretim, ki-
şi başına düşen ulusal gelir geriledi. Ama
rantive kesimler büv iidii. Kav nak olma-
dığı gerekçesiyle işçilerin toplusözleşme
farklannı ödemeyen, memura zam yap-
mayan iktidar, rekor diizeylerdeki faiz-
lerle küçük bir azınlığın mutlu edilmesi
için ugraştı. 5 Nisan Kararlan'ylavar
olan sonınlar daha da derinleşti. İkti-
dar ve sermaye örgütleri sendika karşı-
tı kampanyalarla toplumun örgütsüz-
leştirilmesi vönünde bir çaba içine girdi.
1994'te yaşadıklanmız. öniimü/deki yı-
lın ipuçlannı da vermektedir. Koalisyon
hükümetinin Meclis'e sunduğu 1995
bütçesi,anayasada veralan "sosyal dev-
let'anlayışınıtümü>leortadankaldıran
bir içeriktedir. İktidar, 1995 yılını özel-
leştirmeden elde edeceği gelirlerle çıkar-
ma eğilinıindedir. Bu vüzden toplumun
örgütsüzleştirilmesi >önündcki girişim-
lere karşı emekçiler tüm güçleriv le mü-
cadelevermekdurumundadır. DİSKbu
anlamda, en geniş emekçi birliğinin sağ-
lannıası. bunun en olumlu adımı olan
Demokrasi Platformu'nun pekişmesini
savunmaktadır. 1995'te, toplumla örgüt-
leri arasındaki güven bağı yeniden oluş-
turulmalıdır."
Bakanlığın, 'ciddiyetsiz' gerekçesiyle kapatmak istediği akşam liselerinin öğrencileri karan yanlış buluyor
Akşam lıseleri kamnlığa gömülüyor• Türkiye'deki 23
akşam lisesinden biri
olan tstanbul'daki
Davutpaşa Akşam
Lisesi'nde okuyan
öğrenciler, tepkilerini
dile getirdiler.
AYKUT KÜÇÜKKAYA
Mıllı Eğitim Bakanlıgı'nın.
"ciddiyetsjz" olduğu gerekçesiy-
le kapatılmasını istediği akşam
lıselennde tam bir
u>
is>'aıı havası"
yaşanıyor. Çünkü. hayat koşulla-
nnın gıderek zorlaştığı Türki-
ye'de, gündüz çalışmak zorunda
olan birçok insan. kültürel biri-
kimlerini geliştirmek ve diploma
sahibi olmak amacıyla tercih et-
tikleri okullanndan, istekleri dı-
şında çıkartılmak ısteniyor. Biz
de. Türkiye'deki 23 akşam lise-
sinden biri olan İstanbul'daki
DavTrtpasa Akşam Lisesi'ne gı-
derek öğrencilerin görüşlerine
başvurduk...
Okul girişindeki görevlinin en-
gellemesine karşın bir araya gel-
diğimiz akşam lisesi "öğrencüe-
ri"nin hepsi. kendileriyle ilgili
alınan karann yanhşlığını dile
getiriyor. eğitim yuvalannın Mil-
li Eğiıim Bakanlıgı'nın söyledi-
gı gibi, "dddiyetsiz" ve "fuhuş
yuvası* olmadığını söylüyorlar-
dı. Türkiye'de sık sık eğitim se-
ferberliği ve 'Kendiokulunuken-
din yap' kampanyalannın düzen-
lendiğine dikkat çeken ve söz ko-
nusu karann bu uygulamalara
ters düştüğünü dile getiren Da-
vutpaşa Akşam Lisesi ögrencile-
rinden bazılannın görüşleri şöyle:
Banş Eren (23): Anayasanın eğitim-
de eşıtlik ilkesi vardır. Bizim okullan-
mız kapatılırsa özel akşam liselerinin
de kapatılması gerekir. Özel akşam li-
seleri kapatılmayıp normal akşam lise-
leri kapatılarak normal liselerekaydın-
lacaksa bu, anayasanın eşitlik ilkesine
aykındır."
Muazzez Yöneş (25): Yaşamım bo-
yunca en çok istediğim şey öğrenci ol-
maktı. Bunu başardım. Bitıreceğim ve
bunahıç kimse engel olamayacak. Ama
gelecekte benim gibiler de olacak. On-
lardan bu sıralarda okuma hakkının
Davutpaşa Akşam Lisesi öğrencileri, tercih ettikleri okullanndan istek-
leri dışında çıkartılmak istendiklerini söylüyoriar.
Davutpaşa Akşam Lisesi öğrencikri. ö/el akşam liseleri-
nin kapatılmayıp normal akşam liselerinin kapatılması-
nı anayasanın eşitlik ilkesine aykın buluyoıiar.
yTLkşam liseli öğrenciler 'Biz okumak
istiyoruz' derken, okullannm Milli
Eğitim Bakanlıgı'nın söylediği gibi,
'ciddiyetsiz' ve 'fuhuş yuvası'
olmadığını söylüyoriar.
alınmasını istemiyorum. Medyada çir-
kin bir şekilde 'Akşam liselerinde fuhuş
yapıhyor' denildi. Akşam liselerinde fu-
huş yapılmıyor. Biraz da esprili olacak
ama, insanlar çok yorgun geliyor. Bizim
bir çay içeceğımiz kantinimiz yok. ka-
lonferlerimiz bile yanmıyor. Açıkçası
fuhuş yapmak isteseydik başka yerler
var, oralara giderdik.
'Açlık grevi yapanz'
Okan Yener (22): Ben buraya işten
çıktığım zaman. elimde simit yiyerek
koşa koşa geliyorum. Akşam lisesine
gidenler için birçok bahane uydurdular.
Çarpık ilişkiler kuruyorlar, asker kaça-
ğı yuvası gibi. Hatırlatalım. bu yıl bir-
çok arkadaşımız askere gitti. Ben ama-
tör bir tiyatrocuyum ve ben bu konuyu
tiyatroda oynayıp her şeyi gözler önüne
sermek istiyorum."
Venüs Kumkum (21): Haydi diyelim
beni mezun ettiler, ya benim kardeşim.
O da akşam ortaokuluna gidiyor. Mezun
olunca ben kardeşimi nerede okutaca-
ğım? Özel akşam lisesine mı göndere-
lim? Yıllığı otuz milyon olan liseye kar-
deşimi nasıl verebiliriz ki? Akşam lise-
leri kapatılırsa, gerekirse Ankara'ya ka-
dar gidip açlık grevi dahil her şeyi ya-
pacağım.
Seuna Sipahiler(25): Ben dört sene-
lık eğıtımım boyunca. dört ayn okulda
okudum. Oradan oraya sürüklendik.
Dört ayn okulda bellı ödemelere tabı
tutulduk. Okulda ciddıyetsizlik var de-
niyor. Alakası yok. Esas ciddiyetsizlik,
bizden çok, gündüz liselerinde.
SerdarPışıncı(22): Avrupa'dada ak-
şam lıselen var \e bu liseler orada sos-
yal ıhtıyaç. Avrupa'da akşam liselerine
teşvik var ve kolaylıklar da sağlanıyor.
Biz Avrupalı olmaya çalışıyoruz. ama
sadece Avrupayı taklit ediyoruz. Eğiti-
mimiz. kültürümüz bu uygulamalarla
sıfırlanıyor.
Bizler her sene postalandığımız oku-
lu kalkındınyoruz Aramızda para top-
luyoruz, badanasını yapıyoruz,
kınlan camını takıyoruz, fotoko-
pi makinesini bile biz alıyoruz.
Kapatsıniarbakalım. Bizdeoku-
yacak bir okul buluruz.
Mehmet Ali Şimşek (27): Ben
akşam lisesine kaydolurken gele-
ceği düşündüm. Evleneceğim za-
manı düşündüm. Çocuklanmın
bana derslerinde bir şey sorduk-
larında onlara cevap verememe
kaygısını düşündüm. Çünkü ben
babama bir şey sorduğumda ya-
nıtını alamadım.
Beyhan Ağbay (25): En çok
merak ettiğim, Milli Eğitim Ba-
kanlıgı'nın akşam liselerini ka-
patması durumunda özel akşam
liselerine yapılacak astronomik
ücret zammı.
Bu karan özelleştirmenın bir
başka yönü olduğunu düşünüyo-
ru. Bir de bizim açık liselere de-
vam edebıleceğımız söyleniyor.
Ben çalışan bir ınsanım.
Hem işimı yapacağım. televiz-
yon ızleyipdersçalışacagım. Pe-
kı bu eğitimle bir yere gelebile-
cek miyim?
*C)kumak isti>orıız'
Sultan Yıldınm (21): Bir eği-
tim kurumu kapatılamaz. Kapısı-
na kilit vurulamaz. Eğitim ku-
rumlannın çoğaltılması gerekır-
ken. bizim eğitim hakkımız elt-
mızden alınıyor. Bıze bu karann
haklılığını kimse savunamaz.
Çünkü bu karann hıçbir haklılı-
ğı yok.
EmineTağmaz(25): Hastaço-
cuğumu bazen e\de bırakıp bu-
raya öyle geliyorum. Eşimle ay-
rılma noktasına bile geldım
Ama ben yine de tüm olumsuz
şartlara rağmen okumak istiyo-
rum. Çoğu arkadaşım doktor oldu, mü-
hendis oldu.
Onlan gördüğüm zaman ben aşağılık
kompleksine kapılıyorum. Çocuğum
için. kendım için liseyı bıtırdıkten son-
ra üniversiteyede gitmek istiyorum. Bi-
zim Boğazıçi'nı kazanan akşam liseli
arkadaşlanmız oldu. Ben niye okuma-
yayım?
Akşam liseli öğrenciler. son sözleri-
ni; ellerine aldıklan kitaplannı. defter-
lerini havaya kaldırarak hayk\nyorlardr.
"Bizokumak isfiyoruz"... Gerıve kalan
ıse Milli Eğitim Bakanlıgı'nın akşam
liseli öğrencilerin sesine kulak \er-
mesi...
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Yeni Yıl
Her şeyin yenisi, insan için bir başlangıçtır. Yeni bir gün,
yeni bir hafta, yeni bir ders yılı, yeni bir dost çevresi ve bu-
na benzeyen bir dizi "yeni". Bu yeniler arasında en umut
verici olanı ya da en umut verici olması gerekeni ise hiç
kuşkusuz "yeni bir y;/"dır.
Bugün 1994'ün son günü. Acaba ileride 1994 nasıl annn-
sanacak? Anımsanacak mı?
Bazı tarihler mutlaka anımsanır. Örnegtn 1789 unutulma-
yacak bir yıldır. 1908 de kolayına unutulmaz. 1919,1920,
1921, 1922, 1923, 1938, 1946, 1950, 1960, 1971, 1980
gibi tarıhleri de kolayca anımsarız. Eminim ki sayın okur-
lanm arasında da bu tarihleri ve bu tarihlerin çağnştırdığı
şeylerı anımsamayan yoktur.
Acaba ileride 1994 denildiği zaman neler çağrıştıracak?
Acaba bir şeyler çağnştıracak mı?
Bana öyle geliyor ki 1994, 1993'ten pek farklı bir yıl ol-
madı. Ve gene bana öyle geliyor ki 1995'in de 1994'ten pek
farkı olmayacak. Eğer ileride insanlar bir şeyler anımsaya-
caklarsa "79907/ yıllar" diye bir geniş dönemi anımsaya-
caklar ve 199O'lı yıllar denildiği zaman akıllara gelecek
olan şeylerin de pek parlak şeyler olacağını sanmıyorum.
199O'lı yllar, 1980'ti yıllarda atılan tohumlann filizlenme-
ye ve yeşermeye başladığı yıllar olarak anımsanacak gi-
bıme geliyor. Atılan bu tohumlann neler olduğu sorukJugu
zaman ise ilk aklıma gelen şey "insanı insan yapan tüm
değeherin altüst edilmesi" oluyor.
Gerçekten 1980'li yıllarda dünyada büyük degişimler
yaşandı. Bu degişimler arasında en önde gelenlerini şöy-
le topariayabıliriz:
- Islamiyet, siyasal bir alternatif ve güç olarak tarih sah-
nesıne yeniden çıktı.
- Kapıtalızm, "neo-liberalizm" adı altında ve çok özgür-
lükçü bir "suref" taşımasına karşın, çok daha ilkel ve vah-
şı bir biçimde sahnedeki yerıni aldı.
- Sovyetler Birliği'ndeki çözülme ve bunun ardından
"Dogu Bloku" olarak da isımlendirilen "sosyalist blok'un
çökmesı, dünya dengelerini altüst ettı.
- "Yeni dünya düzeni" adı altında "tek kutuplu" bir dü-
zen oluşturma peşine düşen ABD, emperyalist yönünü
saklayarak farklı bir görüntüye bürünme çabasına girişti.
- Milliyetçilık, şovenizm boyutundahortlatıldı. Vebiryan-
dan "globalleşme-küreselleşme" hikâyeleri anlatılırken,
bir yandan da müthiş bir "etnik parçalanma" süreci baş-
latıldı.
Yukarıda vurguladığım noktalara eklenebilecek başka
bazı temel gelişimler de var elbette. Örneğin Batı'nın "çif-
te standardının" inanılmaz örneklerinin yaşanması;
ABD'nin "radikal Islamın" önlenemeyen yükselişine karşı,
"ılımlı Islam" adı verilebilecek bir başka anlayışı gündeme
getırmesi vb. gibi. Bu arada insanlarda "çevre bilincinin"
gelişmesi de bu dönemde rastlanan ender olumlu nokta-
lardan bın olarak değerlendirilmeli.
Dikkat edilirse 1980'li yıllarda tohumları atılan ve 199O'lı
yıllarda yeşeren ve fılizlenen değişimlerin hemen tümü;
Türkiye'yi birinci dereceden ilgilendirmekte ve bunlann
çoğunun etkisi olumsuz olmaktadır. Insanın aklına, "Yahu,
bu değişim anlayışı Türkiye 'yi zora sokmak için mi ortaya
atıldı?" gibisinden paranoyak düşünceler geliyor.
Ve Türkiye, henüz fert başına yıllık 2000 doların altında
ulusal geliriyle, bir türlü rasyonel bir raya oturtamadtğı ve
üretmeyen ekonomisiyle, bünyesini oluşturan yirmiden
fazla etnik grubuyla, Batı hayranlığı içinde kafasını kuma
gömmüş sözde aydınlarıyla, maddi ve manevi doyumsuz
ve açlık içindeki insanlannın arayışlanyla, bu değişimleri
"doğru yonjmlamaya" ve bu değişimlere "ayak uydurma-
ya" çalışıyor. Gerçekten çok zor bir şey bu.
Bu köşede yazdığım yazılarda, yukarıda belirttiğim nok-
talara sık sık deginiyorum. Bu bakımdan böyle bir yeni yıl
yazısında ayn ayrı ele almayacağım. Zaten istesem de ye-
rim yetmez. Fakat şunu vurgulamak istiyorum ki, bu hu-
suslann her biri. bir düzeni altüst edecek kadar etkilidir.
Acaba, "7995 nelere gebe?" Sanıyorum 1993'te neler
yaşandıysa, daha önceki yıllarda neler yaşandıysa, 1995'te
de benzer şeyler yaşanacak.
Kimileri, laik cumhuriyetimizi yıkıp Islam şeriatının ege-
men olduğu bir toplumsal ve siyasal düzen kurmanın sa-
vaşımında olacaklar. Devletin kimi kurumları ve bu kurum-
larda, bindikleri dalı kestiğinin farkında olmayan kimi ay-
mazlar, bunlara sahip çıkacaklar ve akıllannca siyasal ya-
tırım yapacaklar.
Kimileri, üniter yapımızı bozup federatif bir yapı getjrme-
ye çalışacaklar. Eşıtliği reddedip "azınlık" olmak ve azınlı-
ğı bir "ayrıcalığa" çevirmek isteyecekler.
Kimileri (bu kez biraz kanlaödedikleri), Turan hayalleriy-
le kendilerini avutacak.
Kimileri. dillerınden "vatan-millet-Sakarya" laflannı dü-
şürmeden, halkı soymaya devam edecekler.
Sömürünün her türlüsü denenecek. Her köşe başında
bir "mafya" türeyecek. Insanlarımızın şaşkınlığı sürecek.
Ama biz direneceğiz. Umutla ve inançla direneceğiz.
Laik cumhuriyetimize ve üniter devlet yapımıza sahip çı-
kacağız. İnsanı insan yapan değerlerimizi savunmaya de-
vam edeceğız. Başkalannın inanç ve düşüncelerine say-
gı duyarak, ama kendi inanç ve düşüncelerimizden de as-
la ödün vermeden.
Yeni yılınız kutlu olsun.
Türkkodmına
bedenstaıuhınlı•Milli Eğitim Bakanlığı ve Ege Üniversitesi
işbirliğiyle yürütülen 'Türk Standart Kadın Beden
Olçü Dizilerini Belirleme Projesi'yle, Türk
kadınınm beden ölçüleri belirlenerek, hazır giyim
sektöründe Avrupa ülkelerinin ölçülerinin
kullanılmasına son verilecek.
EMİNE KAPLAN
ANKARA - Türk kadınının
Avrupa kadınlannın beden ölçü-
lerine göre giyinmek zorunda
kalmasına son verilecek. Milli
Eğitim Bakanlığı ve Ege Üniver-
sitesi işbirliğiyle 1.5 yıldır sürdü-
rülen "Türk Standart Kadın Be-
den Ölçii Dizilerini Belirleme
Projesi"nde son aşamaya gelin-
di. 14 ilde 2 bin 364 genç kız üze-
rinde alınan 49 farklı ölçünün ye-
ni yılda standartlaştınlacağı bil-
dirildi.
Milli Eğitim Bakanlığı Kız
Teknik Öğretim Genel Müdürlü-
ğü ile Ege Üniversitesi Mühen-
dislik Fakültesi ve Tekstil Mü-
hendisliği Bölümü arasında im-
zalanan protokole dayalı olarak
yürütülen "Türk Standart Ka-
dın Beden Ölçü Dizileri Belirleme
Projesi''nin 1995 yılının ilkayla-
nnda sonuçlandınlacağı belirtil-
di.
Türkiye'de hazır giyim sektö-
ründe gelişmiş ülkelere ait beden
ölçüleri standartlannın kullanıl-
dığına dikkat çeken bakanhk yet-
kilileri, Türk kadınının standart
beden ölçü dizilerinin belirlen-
mesinin hazır giyim sektörü ve
hazır giyim tüketicisi açısından
büyük önem taşıdığına işaret et-
tiler. 1991 yılinda uygulamaya
konan projenin, 12-17 yaş gru-
bunda iç piyasaya yönelik üre-
tim yapan konfeksiyon işletme-
lerinin sorunlannı büyük ölçüde
çözeceğini ve yeni stantardizas-
yon çalışmalanna yol gösterece-
ğini belirten yetkililer şu görüş-
leri dile getirdiler:
u
Ülkemizde Türk kadınının
beden ölçülerine Uişldn şimdiye
kadar tek bir çalışma bile yapıl-
mamış. Sürekli olarak A\rupa ül-
kelerinin. özdlikle Alman ölçüle-
ri hazır giyimde kullanılmış.
Türk kadınının beden ölçüleri
farklı olduğu için de givim eşya-
lannın ya boyu kısa gelmiş. ya ko-
lu ya da bacağı uzun gelmiş. Bu-
nun için de sürekli terzilere gidi-
liyor, beden tam orurmadığı için
birçok düzetrmeler yapıhyor."
Proje kapsamında 7 bölgede
14 ilde 12-17 yaş grubunda 2 bin
364 genç kız üzerinde 49 farklı
ölçü alındığını belirten yetkili-
ler. "Standart beden ölçü tablo-
lannın oluştunılması ile ilgili de-
ğeıiendirmeler devam etmekte-
dir. Bu ayın sonunda tamamla-
nacak çalışmalar bakanhk ve
Türk Standartlar Enstitüsü ile
yapılacak protokol doğrultusun-
dasonuçlandınlacaktır" diye ko-
nuştular.
Projenin tamamlanmasıyla
genç kızlann rahatlıkla kendile-
rine uygun giysi seçebılecekleri-
ni vurgulayan yetkililer, aynca
konfeksiyon işletmelerinde za-
man, emek \e malzeme kaybı-
nın önleneceğini, giyim alanında
eğitim veren kurumlara gerekli
ön bilgilerin sağlanacağını kay-
dettiler.
Turing
için imza
kampanyası
İstanbul Haber Servisi-RP'lı tstanbul Büyük-
şehir Beledıyesi'nin. ÇelikGülersoy'un çabalany-
la Istanbul'a kazandınlan Turing tesislerinin kira
sözleşmelerini yenilememesi üzerine, "Istanbul
sevdalılan"nın başlattığı imza kampanyası "çığ"
gibi büyüyor. "Tarihselvekümjreldeğerlertaşryan
söz konusu mekânlann, CRR Konser Salonu'nda
tanık olduğumuz gibi, mescitlere dönüştüriilerek,
işlev ve amacına aykın biçimde kullanılmasını iste-
miyoruz" görüşününün yansıtıldığ protesto metin-
lerinde. RP'li belediye yönetiminin karannı değiş-
tırmesi isteniyor.
Belediyenin tutumunu kınamak amacıyla, ara-
lannda çok sayıda profesörün de bulunduğu aka-
demisyenin kaleme aldığı ortak metinde. "Evren-
sel kültürün \azgeçilmez bileşenleri olarak deger-
lendirdigimiz tarihi eserierin, belli bir dönemi ka-
ralamak. yeryüzünden silmek amacıyla yıkıbnak b-
tenmesi, Sıvas katliamı gibi tü> ler ürpertki bir vab-
şettir. İlkel dönemleri çağnştıran bu vandalizm ko-
ruma vasalanna karşı bir ayaklanmayı teşvik ola-
rak da sa\cıların dikkarini çekmelidir. Anıt koru-
ma konusunda vıllardır oluşturmava uğraşnğımız
hilinçten nasibini alamamış politikacılann önerile-
rini esefle karşılı\or ve anıtlan din ve dönem ayn-
mı gözetmeden koruma konusunda mücadele ede-
ceğimizi kamuoyuna açıklıyoruz" denilıyor.