26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8EYLÜL1992SALI HABERLER İGAM'ın kuruluş toplantısı • İSTANBUL (AA) - İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, güvenlik muhabirlerinin basırun "en çilekeş" çalışanlan olduğunu, güvenlik kuvvetleriyle aynı zor koşullaraltında görev yaptığını bildırdi. İstanbul Güvenlik ve Adliye Muhabirleri Derneği'nin (İGAM) kuruluş toplantısı, Ataköy'deki Bakırköyspor tesislerinde önceki gece yapıldı. Toplantıda konuşan İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, basın mesleğinin yasama, yürütme ve yargıdan sonra 4. güç olarak "kamunun aga, dili, kulağı" olduğunu vurguladı. İstanbul Emnıyet M üdürü Necdet Menzir de konuşmasında, İGAM'ın yayımladığı broşûrdeki başyazıda, "Cop yemeden görev yapmak" cûmlesine değinerek,"Bizbu muhabirlerle sabahtan akşama kadarbirlikteyiz. Biz aynlamayız. Kimne yapacağını biliyor. Görev yaparken, bazen cop yiyorsunuz. Bazen biz de cop yiyoruz. Ben de kızmu gazeteciye verdim. Biz de yanm gazeteci sayıhnz" dedi. Aktuna Göneydoğu'da • ŞANLIURFA(AA)- Sağlık Bakanı Yıldınm Aktuna, Şanlıurfa'da "Bulaşıcı hastalıklar teşhis, tedavi ve araştırma merkezi" kurulacağını bildirdi. Yıldınm Aktuna'nın yurt gezisinin Güneydoğu bölümü Şanlıurfa'dan başladı. Sağlık Bakanhğı'nın üç önemli proje geliştirdiğini, bunlar arasmda genel sağlık sigortasının önemli biryer luttuğunu anlatan Aktuna, şunlan söyledi:" 17 Mayıs 1993'ten itibaren tüm reformlann gerçekleştireceğiz. Genel sağlık sigortası da, Eskişehir ve Kütahya dahil olmak üzere ilk kez Bilecik'te başlayacak. 5yıl içindede Türkiyegenelinde yaygınlaştınlacak. Uygulama ile tüm hastaneler özerkleştırilecek. Kadın hakları •STOCKHOLM(AA)- ANAPmilletvekili ımren Aykut, Türkiye'deki kadın parlamenter sayısının "utanç verici düzeyde" bulunduğunu söyledi. Aykut. "Bütünsiyasi partilerin yöneticilerineve genel başkanlanna bir mesaj gönderiyorum. İnsan haklannı hiç ağızlanna almasınlar. Bunda fevkalade samimiyetsizolduklan her şeyden evvel kendi partilerinde yer verdikleri kadınlann sayısı ile ölçülür" dedi. İsveç'tedüzenlenen uluslararası kadın parlamenterler toplantısına katılan Aykut, Türkiye'deki "erkek siyasiler" ile ilgili görüşlerini şöyle dile getirdi: "İnsan haklan ilk önce kadın erkek eşitliği ile başlar. Ve bu eşitlik her alanda eşitiik demektir. Siz kadınlara en ufak siyası haklannı dahi tanımayacaksınız. Sonra da ülkede insan haklanndan bahşedeceksiniz. Bu samimiyetsizliktir." Güneydoğulu belediyeler • ANKARA(ANKA)- Doğu'da, Güneydoğulu belediyeler. yörenin ısınma sorununa çözümü Ankara'da anyor. Çeşitli illerden beş ilce belediyesi, bu amaçla Ankara'da ortak şirket kurdu. Edinilen bilgiye göre bir miiyar lira sermayeyle kurulan şirkete "Doğutaş Yapı İnşaat Turizm ve Dış Ticaret Anonim Şirketi" adı verildi. Şirkete Şanlıurfa'nın Siverek ve Birecik. Bitlis'in Tatvan, Iğdır'ın Meleklik ile Van'ın Gevaş ilçelerinin yanı sıra İstanbul'dan Zeynep Saner de ortak oldu. Yusuf Özal'dan Ecevit'e •ANKARA(ANKA)- ANAP Malatya MilJetvekili Yusuf BozkurtÖzal, Çumhurbaşkanı Turgut Özal'a yönelik eleştirilerinden dolayı Ecevit'e sert tepki gösterdi. Özal, "Ecevit Saddam'm elçisinin ağzıyla konuşuyor" dedi. Yusuf Bozkurt Ozal, ANKA'yayaptıği değerlendirmede, Türkiye'nin bugün en önemli sorununun PKK olduğunu belirtti. PKK'nınen büyük destekçisinin ise Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin olduğunu anımsatan Yusuf Bozkurt Özal, Türkiye'nin Saddam'a ve PKK'ya karşı olanlarla hareket etmesi gerektiğini savundu. Mesut Yılmaz, adaylan bugün İstanbul'da açıklayacak ANAP seçim atağmakalktı• Genel Merkez 1983'den bu yanaANAPTı olan herkesemektupgöndererek seçim yapılacak olan bölge lerdeki tanıdıklannın adres ve telefonlannı istedi. Bu Icişilerieilişkiyegeçen genel merkezyönetirileri 1 Kasım seçimlerindeANAP içinçalışmalannı rica etti. dıklannın ve hemşehrilerinin adlannı genel merkeze bildir- diklerini söyleyen Çebi, bu kişi- lerin ANAP'a oy vermelerini sağlamalan durumunda seçim kazanacak rakamlara ulaşa- caklannı vurguladı. Bu kişilere mektup gönderildiğini ve tele- fon ettiklerinı belirten Çebi, İs- tanbul ve İzmir Milletvekilleri- nin bu kişilerle yüzyüze temasa geçeceklerini anlattı. Çebi İs- tanbul milletvekillerinin bir bö- lümünün Özalcı olduğunun ve olağanüstü kongre için imza topladığjnın anımsatılması üze- rine şöyle dedi: "Onlar çalışmasa bile, istik- rar isteyen seçmen tabanımız ve teşkilatlanmız, onlan çalışma- ya mecbur kılacaktır Tabanı- mız istikrardan yanadır. Bu ar- kadaşlanmız seçmen tabanında ve teşkilat bazında zor durum- da kalacaklardır. Tabanımız ANAPİn ivmesinin her geçen gün artüğını, bu arkadaş- lanmızın kişisel menfaatlerine dönük çalışma yaptıklannı gö- rüyor. Onun için de, olağanüs- tü kongre girişimleri itibar gör- müyor. Teşkilat ve tabandan gelen ses bu. İstanbul'daki mu- halif milletvekili arkadaşla- nmızın çalışmadıklanndan şi- ANKARA-Özalcüar olağa- nüstü kongreyi toplamak için 200 imza ararken Genel Mer- kez de l kasım seçimlerinde ba- şanlı olmak için 1983'den bu yana ANAP'lı olan herkesten destek istedi. Tüm ANAP'lıla- ra mektup yazarak, seçim yapı- lacak olan bölgelerdeki tanıdık- lannın adreslerini ve telefon nu- maralannı soran Genel Mer- kez, bu kişilere mektup yazarak ve telefon ederek l kasım se- çimlerinde ANAP için çalışma- lannı rica etti. Teşkilat Başkan Yardımcısı Jbrahim Çebi, dele- gelerin, seçim öncesinde olağa- nüstü kongre toplamaya calı- şan özalalan genel merkeze şi- kayet ettiklenni söyledi. Genel Başkan Mesut Yılmaz, bugün İstanbul'da bir basın toplantısı düzenleyerek partisinin aday- lannı açıklayacak. Çebi, partisinin I kasım se- çimterine nasıl hazırlandığına ilişkin bilgi verirken bugüne ka- darki milletvekili aday adayla- nndan ve 1983'den beri parti kurucusu olan ANAP'lılardan yardım istediklerini kaydetti. ANAP'lılann seçim bölgelerin- de yaşayan akrabalannın, tanı- kayet ediyorlar. Milletvekilleri- ne mektup yazarak veya telefon ederek tepkilerini dile getirmek istedıklerini bildiriyorlar. 'Siz cevap vermiyorsanız, biz vere- lim' diyorlar. Karşı çıkıyoruz. Biz kitle partisiyiz, bu tür şeyler aile içinde normaldir." Olağanüstü kongrelcrin par- tilere zarar verdiğini belirten Çebi, "Önümüzde 1 kasım se- çimleri olduğu için olağanüstü kongre girişimleri tabanda çok antipati topluyor. Biz hiç bir za- man SHP'nin durumuna düşe- meyiz. Üç beş kişi istedi diye kongre toplayamayız. Ama ge- rekli imzayı toplarlarsa, tabii kongre yapılır. Ancak salt ço- ğunluğu bulmalan mümkün değildir. Bana göre 200 imzayı bile bulamazlar" diye konuştu. Çebi, delegasyondan kendileri- ne, "İstikran bozmayın. İlk se- çimde iktidara geleceğiz. Biz ik- tidara yürürken bu arkadaş- lanmızın olağanüstü kongre is- temelerinden rahatsız oluyo- ruz" biçuninde tepkiler geldiği- ni söyledi. Inönü, "hükümet bizi ilgilendirmiyor" demenin yanlış olduğunu söyledi SiyasettesüreklilikönemlidirANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu>-SHP Genel Başkanı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, CHP misyonunu daha büyük bir güçle devam ettirmek isteyen bazı kişilerin "Hükümet bizi il- gilendirmiyor" demelerinin yanlış olduğunu dile getirerek, "Amaç, SHP'nin CHP yolun- da, daha güçlü olarak, hükü- met içinde ve dışanda daha güçlü devam etmesini sağlaya- cak bir yol tutmak" dedi. İnönü, SHP il kadın komis- yonlan başkanlan toplantısın- da dün yaptığı konuşmada, CHP kurultayma kaülacak de- legelerin, Türkiye'nin en önem- li siyasi akımının bundan sonra da sağlıklı bir biçimde sürdü- rülmesini sağlamak olduğunu belirterek, kendisini CHP dele- gesi yerine koysa, nasıl bir tu- tum takınacağını şöyle aktardı: "Herhalde derim İci, siyasette başan için süreklilik önemlidir. Halkımızın karşısına çıkıyoruz. Programımız var. Onu ger- çekleştireceğiz diyoruz. Halk bizi bir şekilde tanıyor. Birden- bire halkımızın önüne çıkıp, 'Biz şimdi baş- ka olduk, bugü- ne kadar söylediklerimizi unu- tun, yıllarca önce söyledikleri- miz vardı, onlan haürlayın' mı diyeceğiz? Herhalde böyle bir- şey söylersek, halk bizi ciddiye almaz Süreklilik önemlidir. Çünkü halkımız bugünkü me- selelerin çözümünde dünü de hatırlıyor ve dün gördüğü in- sanlan da hatırlıyor. Siyasal bir akımın güçlü olarak devamı için sürekliligini koruması şarttır." İnönü, CHP'nin büyük varlı- ğının bugün SHP'de olduğunu, ancak DSP'nin de unutulma- ması gerektiğini ifade ederek, "Ama DSP'nin bu varlık içinde •înönü, SHP'ninCHPyolımdadaha güçlü olarak, hükümetiçindeve dışanda dahagüçlüdevam etmesini saglayacakbir yol tutubnasını önerdi olmaması bizim kusurumuzde- ğil. Siz de biliyorsunuz tüm şartlan kabul edip çağırdım, >i- ne gelmediler" dedi. İnönü, sözlerini şöyle sûrdürdü: "Amaç CHP'den geten mis- yonu durdurmak. aksatmak, zora koşmak olmamalı. Bazı demeçler duyuyorum, 'Bizim için hükümetin düşmesi ya da düşmemesi önemli değü' gibi. Bunu söyleyen arkadaşımız için bu böyle olabilir. Ama halkı- mız için böyle değil, halkımız böyle düşünmüyor. Halkımız göreve devam etmemizi istiyor. Dolayısıyla bu sürekliliği yaşat- mak isteyen, CHP misyonunu daha büyük bir güçle de- vam ettir- mek isteyen bir SHP'li arka- daşımın, 'Hükümet bizi ilgilen- dirmiyor' demesi, bence yanüştır. Çünkü bizi ilgilendiren şey, önce kendi programımız doğrultusunda halkımıza hizmet vermektir. Parti bunun aracıdır. Bu parti- nin güçlü otmasını niye istiyo- ruz, iktidara gelpi bu hizmeti yapalım diye, işte iktidara da geldik. Geldik ama sayılmaz, daha güçlü gelseydik... Tabii bu anlayışa ben hiçbir zaman katı- lmadım. O anlayışın bir şekli de, 'Bugünkö sorunlar çözüle- biür, ama bu sorunlan ben çöz- mezsem, çözülmüş sayılmam. Bu anlayış yanlıştır." İnönü, halka hizmet için uğ- raştıklannı ve geldikleri yerde SHP'nin güçlenmesi için çalış- maya devam ettiklenni kayde- derek, bunu yaparken CHP'nin adıyla ortaya çıkmasının kendi- lerine güç vereceğini söyledi. Kurultayda bunu saglayacak bir sonucun alınmasını bekledi- ğini belirten İnönü, şöyle ko- nuştu: "Amaç SHP'nın CHP yolunda daha güçlü olarak, hü- kümet içinde ve dışarda daha güçlü olarak devam etmesini saglayacak bir yol tutmakür. Bunu yapmalannı dilerim ve yapacak gücü. bilgiyi, beceriyi de göstermejerini beklerim. Ashnda hiçbir kaygım yok, çünkü biz demokrasi içinde so- runlan çözeceğiz diyoruz. O açıdan demokratik her gelişme, her ilerleme bize katkı yapar. Bugün yapmazsa yann yapar. Dolayısıyla bu gelişme de göre- ceksiniz, hem SHP'yi güçlendi- recektir, hem CHP'nin daha güçlü bir şekilde yaşamasını sağlayacakür, hem de hüküme- ti güçlendirecektir." Demokratik Girişim Komitesi'nin raporu: Şımak'ta ölüıııleriıı sorumlusudevlet • Demokratik kitle or- gütleri ve gazeteciler ,iz- lenimlerini aktanrken olaylan katliam olarak niteledi ve sorumlusu- nun devlet olduğunu ileri sürdü. fstanbul Haber Servisi-Şırnak'- ta 19 ağustosta meydana gelen olaylan ve sonuçlanru incele- meİc üzere bölgeye giden "De- mokratik Girişim" heyetı ızle- nimlerini bir rapor halinde geti- rerek açıkladı. Demokratik Girişim Ku- rulu'nun oluşturduğu, aralann- da demokratik kitle örgütü temsilcileri, dergi temsilcileri, avukatlann bulunduğu 27 kişi- lik heyet 30 ağustosta Şırnak'a giderek incelemelerde bulundu- lar. İnsan Haklan Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde he- yet adına yapılan açıklamada Şırnak'taki ölümlerin sorumlu- sunun devlet olduğu savunul- du. Açıklamada şöyle denildi: "İncelemelerde, konuşmalar- da, anlatılarda yaşayan tek ger- çek katliamı devletin yaptığı. Kitle örgütleri ve gazetecilerden oluşan Demokratik Girişim Heyeti 30 ağustos'ta gittikleri Şır- nak'tan dönerek izleramlerini açıkladüar (Fotoğraf: Hatice TUNCER) Şımak'ta yerlerden topladıgı- mız sayısız boş kovan MKE (Makine Kimya Endüstrisi) ve FNM yapımı. Bunlan tama- men ordu kullanıyor." Şımak'ta yaşayanlann, or- dunun kenti sararak ateşe baş- ladığını söylediklerini belirten heyet, olaylan halkın kendileri- ne şöyle aktardığmı söylediler:" 18 ağustos günü saat 19.00'dan itibaren kent, tank ve kariyer- lerle kuşatma altına alındı. Biz bunun bize yönelik olduğunu düşünmedik. Saat 21.00 civa- nnda ateş başladı. Saldın direkt evlere yapıldı. Çoğumuz dam- lardaydık. Saldın başlayınca bodrumlara indik. Ertesi gün (19 ağustos) saat 13.00 dolayın- da "dışan çıkın, yarahlannızı hastaneye götürün, kapJannızı açık bırakm' diye anons edildi. Bizler de dışan çıktık. Asıl kay- bı da o zaman verdik. Evlerden çıkanlann çoğu açılan ateşle öl- düler" Şımak'a giden devlet ve hükümet yetkililerinin halkla hiç görüşmediğini, Tugay Komutanı ve vali ile görüştük- lerini saptadıklannı belırten he- yet temsılcılen Şımaklılann bir başka şikyet konusunun Al- man sılahlan olduğunu söyledi- ler. Heyet konuyu şöyle aktar- dı: "Almanya'ya olan öfkeleri- ni Alman gazetecilerine yönelti- yor Şımak halkı. "Almanlann Leopar tanklan Kobra heli- kopterleriyle evlerimiz bomba- lanıyor, taranıyoruz' diyorlar. Nitekim heyet Kasrik Boğazı'- nda Kobra helikopterlerini ta- nıdı." Şımak'ta olaylar sırasında halkın kıymetli eşyalannm po- lis. özel tim ve korucular tara- fından arabalara konarak gö- türüldüğünü iddia eden heyet temsilcileri Şımak halkının di- leklerini de şöyle ilettiler: "Bi- zim istediğimiz Kürt halkının varlığı ve özgürlüklerine ilişkin talepîerinin banşçıl bir çözümle kabul edilmesi. Biz istiyoruz ki sorun insan haklan boyutunda, dünya uluslannın bir parçası olarak çözülsün. Biz bu sorun- lanmızın çözümü için öncelikle devletin parti ile, PKK ile ma- saya oturmasını istiyoruz. Çı- kacak her türlü sonuca razıyız. Biz Türk halkından, Türk kar- deşlerimizden çok şey bekliyor- duk. İnsan haklan savunucula- nnı göreve çağınyoruz." Gözaltında kayıp Hasan Gülünaynerede? İstanbul Haber Servisi-Evin- den işyerine gitmek üzere çıkan Hasan Gülünay'dan 50 gündür haber alınamadığı bildirilerek gözaltında tutulduğu ileri sü- rüldü. Eşi Gülşen Gülünay ile eşinin erkek kardeşi Zeki Eyi, İnsan Haklan Demeği (İHD) İstanbul Şubesi'nde yaptıklan açıklamada Hasan Gülünay'- dan 20 temmuzda Sirkeci'deki işyerine gitmek üzere evden ay- nldıktan sonra haber alınama- dığı, iki gün sonra birinin tele- fon ederek Gayrettepe'deki Bi- rinci Şube'den veya İcarakollar- dan aramalannı söylediğini be- lirttiler. Gülşen Gülünay ku- cağında bir yaşındaki oğullan Cihan Oral, yanında dokuz ya- şındaki Özgür, sekiz yaşındaki Deniz yedi yaşındaki Demet'le birlikte 50 kişilik grup İnsan Haklan Derneği'nin Tünel"- deki binasından Gaiatasay Postanesi'ne Babam nerede pankartlanyla yürüyerek Baş- bakanlığa gözaltında kayıplan protesto eden bir mektup gön- derdiler. Başkanlığa gönderilen ve gözaltında kayıplara son ve- rilmesi istenen mektupta şöyle denildi: "20 temmuz tarihınde gözahına alınan, fakat aradan 50 gün geçmesine rağmen bı- rakılmayan ve şimdi ise 'Bura- da yok' denilen Hasan Gülü- nay'ın sağ olarak bırakılmasını istiyor. bu tür yasadışı uygula- malan protesto ediyoruz." BIZDEN BİZE ERDAL ATABEK JojınDeyveyTûrkMMi Eğitjrrani İncelemtşti.^ "Bir iki hatta önce, Amerika'da 93 yaşında bir adam öl- dü. Gazetelerimizin çoğunun önemseyip iki satırla bile haber vermediği, yeni Türkiye'nin eğitim davasma olumlu bir yön çizmek için Atatürk'ün yurdumuza çağırdığı John Devvey, Amerika'nm yetiştirdiği en büyük filozof-eğitimci- dir... Okulu, çocuğa bilgi veren değil, yaşamda davranış yolunu bulmaya alıştıran, bu amaç için de düşünme alış- kanlığı veren yer olarak o tanımladı. Avrupa'da Pestalozzi ile başlayan yeni eğitim yolundan ulaşılan Amerikan eğiti- mi, özgür yurttaşlığa doğru eğitim, onun ürünüdür." Orhan Burian, Ufuklar'ın temmuz 1952 sayısında John Dewey için bunlan yazıyordu. Atatürk tarafından 1924 yı- lında Türkiye'ye çağırılan J.Dewey Türkiye'nin yeni milli eğitimi için neler düşünmüştü? Bunun yanıtını da Remzi Kitabevi'nin yayımladığı, John Dewey tarafından yazılıp Vedat Günyol tarafından çevrilen "özgürlük ve Kültür" adlı kitabın sonuna eklenmiş bir raporda buluyoruz. Evet John Devvey tarafından hazırlanıp verilen iki rapor da ki- tapçılarda satılan bir kitabın içinde bulunuyor. Bilmiyo- rum, Milli Eğitim yetkilileri bu raporları biliyorlar mı, okumuşlar mı, okumuşlarsa ne düşünmüşler? Doğrusu bunlan bilmek isterdik. 68 yıl önce daha Cumhuriyet döne- minin başlarında Columbia Üniversitesi profesörü eğitim filozofu John Devvey neler düşünmüş, neler önermiş, il- ginç değil mi? Rapordan birkaç satırı sizlere aktarmak istiyorum: "Okulları açıkken görmek fırsatını bulamadımsa da. açıklamalardan edindiğim izlenim, okul disiplini ve öğren- cinin yetiştirilmesınin gereğinden çok biçimsel bir yolda olduğudur (Altını ben çızdim). Bir cumhuriyette okullar, mutlakiyetle yönetilen memleketlerin okullarından büsbü- tün başka bir yönetim ve disiplin uygulamak zorundadır. Sadece buyruklar vermekle yetinmek, keyfe göre yönet- mek, öğrenciden gözü kapalı boyun eğme beklemek, öğ- renciyi bir halk hükümeti yurttaşı olarak yetiştirmeye elve- rişli bir yol degildir. Yetkili milli eğitim memurlarının, öğretmenler derneği aracılığıyla öğrencinin de okul yöne- timine katılmasını ve yönetim işlerinin öğrenciye sindiril- mesini sağlayan disiplin usulüne ilişkin incelemelerde bulunmalarını öneririm (Altını ben çizdim). Ama, öğrenci- nin okul yönetimi üzerine belli bir tarzın kabulü, öğrenci- nin okulun düşünsel sorunları gibi manevi mutluluğu için bir sorumluluk taşıması gereğinin bilincine varmaları ve bu sorumluluğu üzerlerine almaları için yetiştirilmeleri ka- dar önemli degildir." Hey gidi John Devvey hey. Çağımızın eğitim filozofu, Co- lumbia Üniversitesi profesörü. Daha okullarımızı bile gör- meden kim bilir anlatılanlardan neler neler çıkardınız da incelikli bir dille, "Çocuklarınızı sadece buyruklar vererek yetiştirmeyin, onlardan gözü kapalı itaatbeklemeyin " diye uyarma gereği duydunuz. Bir de bugünlerı görseydin bil- mem ki ne yapardınız? "Çocukların adam olması için!" edilen küfürleri, atılan tokatları duysaydınız Prof. Devvey, bilmem ki ne düşürdünüz? Genç kızların bakirelik muaye- nelerini öğrenseydin acaba raporuna bir ek yapmayı dü- şünür müydünüz? Bir de "öğrencilerin okul yönetimine katılmasını" öner- mişsiniz. Ben de sizden 60 yıl sonra aynı öneriyi yaptığım zaman yeni bir şey söylediğimi sanmıştım. Sizden özür di- lerken kıvanç duyuyorum. Okuma öğrenen çocukların evlerinde yeterli kitap bu- lunmadığını öğrenerek, okullara "kitaplık sandıkları" ko- nulmasını, öğrencilere evlere götürecekleri kitaplar bı> lundurmayı önermişsiniz. Bununla ilgili olarak da "Bakan- lık bu yolda elden ele dolaşacak kitapların yazılması ve sayılarının her yıl düzenli olarak arttırılması için Türk ya- zarlarının katılmasını sağiayabilir" diye düşünmüşsünüz. Aman sayın profesör, iyi ki bizim "Talim Terbiye Kurulu"- muzdan haberiniz olmamış. Hoş, onların da sizden haberi yoktur ya, nasıl olsa ödeşmiş sayılırsınız. Okullar açılıyor da, kayıt kuyut işleri arasmda, formaydı çantaydı telaşının içinde biraz da eğitime baksak demiş- tim. Bilmem iyi mi ettim? Sevgili öğretmenimiz John Devvey; öğrenciler adına te- şekkürler, ülkem adına özürler... îzmirAnakent Belediye Başkanı Çakmun 70yıllık bîr parti 7yılLgayanıananıaz İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İzmır Anakent Beie- diye Başkanı Yüksel Çakmur, CHP Kurultayı öncesinde 70 yıllık geçmişi olan bir partinin 7-8 yıllık partilere "yamanama- yacağını" söyledi. CHP'nin acılışında somut önerileri halkın önüne koymak gerekti- ğini dile getiren Çakmur, "Ge- lın lıderleri değil fikirleri yanştıralım. Çareyi liderlerde değil dinamizmde bulalım. Yeni aülımlar yapacak sorun- lan ele alalım. Yan tann lider- lerin çağı kapandı" diye ko- nuştu. CHP Genel Başkan adaylan arasında ismi geçen Yüksel Çakmur, partinin hazı- rlanacak yeni tüzüğünde çağın gerçeklerine uyulmasını istedi. Çakmur, değişim ve yapılan- manın sloganalıktan kurtan- lması gerektiğini vurgulaya- rak, bunun demokratik re- foımlarla gerçekleşecek top- lumsallaşmaya bağlı olduğunu söyledi. Son 30 yılda tekrarla- nan 3 darbenin sonuncusunun CHP'yi kanattığmı anımsatan Yüksel Çakmur, "Partiyi kapa- tanlar CHP'nin 6 okundan biri- si olan devrimcilikten güçlerini aldılar. Biz kendi okumuzla vu- rulduk" dedi. Çakmur, "Devrim- ciiik okumuz darbeciliğe dö- nüştü. Yalnız devrimcilik oku- muz değil, Cumhuriyetçilik bir dar kadroculukla diktacılığa, Halkcıbk sınıfsızlık esası an- layışıyla baskıa faşizme, Milli- yetçilik ırkçılığa. Devletçiük hırsızhğa, Laiklik ise resmi din- ciliğe dönüştü. Yeniden parti- mizi açarken bu çarpılan oklan atalım mı? Hayır. Demokrasi- nin özü, 6 oka yaşam getirecek- tir" diye konuştu. Hükümetin şu anda memuruna, emeklisine maaş veremeyecek dunımda olduğunu bildiren Çakmur devletin parayı kullana- madığını söyledi. Sosyal de- mokratlann serbest piyasa eko- nomisinin bütün kurallannı ra- hatlıkla tartışmasını isteyen Çakmur, bunda da öncülük yapılması gerektiğini belirtü. Konuk yazar Halkın iradesi darbecîleri tasfiyeetti NEDtMTARHAN CHP Adana MUktvekili Gerek hükümet programı ve gerekse birleşme protoko- lüne demokratikleşme konu- sunda önemli hedefler koyan DYP ve SHP'nin parlamentonun desteği ile 12 Eylül generalle- rince kapatılan siyasi partile- rin yeniden açılması olanağını yaratmalan. ülkemiz açısı- ndan önemli bir kazanımdır. Böylece, halk ıradesine dayan- mayan darbecilerin akiığı bir karar halk ıradesine dayanan parlamento ve siyasi iktidar tarafından tasfiye edilmiş oldu. Parlamento bu yak- laşımı ile önemli bir işlev gör- müştür. Şimdi asıl sorumlu- luk, geçmişte var olan siyasi partilerin yönetici kadrolanna ve üyelerine düşmektedir.CHP kurultayma kaülacak delegeler bazında bazı saptamalar yapa- cak olursak bazı gerçekleri gör- me olanağını elde edebiliriz: 3821 sayılı yasanın 3'üncü maddesinde öngörülen hüküm- lerden yararlanarak 978 yılı ku- rultayına katılan üyelerin katıhmıyla CHP kurultayı 9 Eylül 1992'de 14 yıl aradan sonra yeniden toplanacak. 1) Son kurultaya katılan 1538 üyeden 7"si istifa etmiş ve 192'si (%12.9) ölmüştür. 2) Kurultaya katılan üyelerin yaş gruplan şöyledir: 30-40yaş%7.7 41-50 yaş % 31.8 51-60 yaş % 38.8 61-70 yaş % 19.9 71-80 yaş % 1.6 81-+ %0.2. Görüleceği gibi üyelerin %60'tan fazlası 51 yaşından daha büyüktür. Üyelerin sade- ce %7.7si 3f>40 yaş grubunda bulunmakta olup bunlann da önemli bir kısmı 35 yaş üzerin- dedir. Engin deneylere sahip üyelerin varlığı kurultay için bir zenginlik olarak değerlendirilir- ken 35 yaşından küçük birkaç üyenin varlığı CHP için çok önemli bir eksiklik olarak sap- tanmalıdır. Şüphesiz ki bu eksikliğin ya- ratıası ne 14 yıldır faalıyet gös- terme olanağı bulamayan CHP ne de CHP'nin yöneticilendir. Bu olumsuzluğun sorumlusu gençlikten korkan. demokrasi- ye inanmayan çağdışı kafa sa- hipleridir. 3) Kurultaya katılan üyelerin yaklaşık dörtte biri. üst kademe yöneticisi ve milletvekili-sena- törlerden oluşmaktadır. 4) Kurultaya katılan üyelerin yanya yakınını emekliler oluş- turmaktadır. 5) Kurultaya katılma hakkı- na sahip kadınlann sayısı. par- makla sayılacak kadar azdır. 6) 14 yıl önce kurultay dele- gesi olan bir üyenin bugün siya- sal yelpazenin neresinde ve hangi tarafında bulunduğunu saptamak bir başka ilginç tab- loyu beraberinde getirebilir. 7) Hepsinden önemlisi. CHP'yi kapatan kadrolarla iş- birliği yapan bazı üyeler de söz ve karar sahibi olarak kurulta- ya katılabilecektir. Kurultay yaklaştıkça ulaşümak istenen sonuçlar ve hatta bek- lentiler doğrultusunda bazı tartışmalann yapılmasını ola- ğan karşılamak gerekir. Kaldı ki bir harekette farklı yaklaşun- lann olması, "hareketin zengin- liği" ve "gelişmesi" açısından yararlı da olur. Ancak bu tartış- malann "sen-ben" kavgasın- dan ve kısır çekişmelerden uzak tutulması zorunludur. Bazı sa- mimı değerlendirme ve öner- meleri de eskiden kalma bir yaklaşımla peşinen yargılayıp mahkum ctme yerine ciddiye alıp değerlendirmek gerekir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle