Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8EYLÜL1992SALI
HABERLER
İGAM'ın kuruluş
toplantısı
• İSTANBUL (AA) - İçişleri
Bakanı İsmet Sezgin,
güvenlik muhabirlerinin
basırun "en çilekeş"
çalışanlan olduğunu,
güvenlik kuvvetleriyle aynı
zor koşullaraltında görev
yaptığını bildırdi. İstanbul
Güvenlik ve Adliye
Muhabirleri Derneği'nin
(İGAM) kuruluş toplantısı,
Ataköy'deki Bakırköyspor
tesislerinde önceki gece
yapıldı. Toplantıda konuşan
İçişleri Bakanı İsmet Sezgin,
basın mesleğinin yasama,
yürütme ve yargıdan sonra 4.
güç olarak "kamunun aga,
dili, kulağı" olduğunu
vurguladı. İstanbul Emnıyet
M üdürü Necdet Menzir de
konuşmasında, İGAM'ın
yayımladığı broşûrdeki
başyazıda, "Cop yemeden
görev yapmak" cûmlesine
değinerek,"Bizbu
muhabirlerle sabahtan
akşama kadarbirlikteyiz. Biz
aynlamayız. Kimne
yapacağını biliyor. Görev
yaparken, bazen cop
yiyorsunuz. Bazen biz de
cop yiyoruz. Ben de kızmu
gazeteciye verdim. Biz de
yanm gazeteci sayıhnz" dedi.
Aktuna
Göneydoğu'da
• ŞANLIURFA(AA)-
Sağlık Bakanı Yıldınm
Aktuna, Şanlıurfa'da
"Bulaşıcı hastalıklar teşhis,
tedavi ve araştırma merkezi"
kurulacağını bildirdi.
Yıldınm Aktuna'nın yurt
gezisinin Güneydoğu
bölümü Şanlıurfa'dan
başladı. Sağlık Bakanhğı'nın
üç önemli proje geliştirdiğini,
bunlar arasmda genel sağlık
sigortasının önemli biryer
luttuğunu anlatan Aktuna,
şunlan söyledi:" 17 Mayıs
1993'ten itibaren tüm
reformlann
gerçekleştireceğiz. Genel
sağlık sigortası da, Eskişehir
ve Kütahya dahil olmak
üzere ilk kez Bilecik'te
başlayacak. 5yıl içindede
Türkiyegenelinde
yaygınlaştınlacak.
Uygulama ile tüm hastaneler
özerkleştırilecek.
Kadın hakları
•STOCKHOLM(AA)-
ANAPmilletvekili ımren
Aykut, Türkiye'deki kadın
parlamenter sayısının "utanç
verici düzeyde"
bulunduğunu söyledi.
Aykut. "Bütünsiyasi
partilerin yöneticilerineve
genel başkanlanna bir mesaj
gönderiyorum. İnsan
haklannı hiç ağızlanna
almasınlar. Bunda fevkalade
samimiyetsizolduklan her
şeyden evvel kendi
partilerinde yer verdikleri
kadınlann sayısı ile ölçülür"
dedi. İsveç'tedüzenlenen
uluslararası kadın
parlamenterler toplantısına
katılan Aykut, Türkiye'deki
"erkek siyasiler" ile ilgili
görüşlerini şöyle dile getirdi:
"İnsan haklan ilk önce kadın
erkek eşitliği ile başlar. Ve bu
eşitlik her alanda eşitiik
demektir. Siz kadınlara en
ufak siyası haklannı dahi
tanımayacaksınız. Sonra da
ülkede insan haklanndan
bahşedeceksiniz. Bu
samimiyetsizliktir."
Güneydoğulu
belediyeler
• ANKARA(ANKA)-
Doğu'da, Güneydoğulu
belediyeler. yörenin
ısınma sorununa çözümü
Ankara'da anyor. Çeşitli
illerden beş ilce
belediyesi, bu amaçla
Ankara'da ortak şirket
kurdu. Edinilen bilgiye
göre bir miiyar lira
sermayeyle kurulan
şirkete "Doğutaş Yapı
İnşaat Turizm ve Dış
Ticaret Anonim Şirketi"
adı verildi. Şirkete
Şanlıurfa'nın Siverek ve
Birecik. Bitlis'in Tatvan,
Iğdır'ın Meleklik ile
Van'ın Gevaş ilçelerinin
yanı sıra İstanbul'dan
Zeynep Saner de ortak
oldu.
Yusuf Özal'dan
Ecevit'e
•ANKARA(ANKA)-
ANAP Malatya MilJetvekili
Yusuf BozkurtÖzal,
Çumhurbaşkanı Turgut
Özal'a yönelik
eleştirilerinden dolayı
Ecevit'e sert tepki gösterdi.
Özal, "Ecevit Saddam'm
elçisinin ağzıyla konuşuyor"
dedi. Yusuf Bozkurt Ozal,
ANKA'yayaptıği
değerlendirmede,
Türkiye'nin bugün en önemli
sorununun PKK olduğunu
belirtti. PKK'nınen büyük
destekçisinin ise Irak Devlet
Başkanı Saddam Hüseyin
olduğunu anımsatan Yusuf
Bozkurt Özal, Türkiye'nin
Saddam'a ve PKK'ya karşı
olanlarla hareket etmesi
gerektiğini savundu.
Mesut Yılmaz, adaylan bugün İstanbul'da açıklayacak
ANAP seçim atağmakalktı• Genel Merkez 1983'den bu yanaANAPTı olan
herkesemektupgöndererek seçim yapılacak olan bölge
lerdeki tanıdıklannın adres ve telefonlannı istedi. Bu
Icişilerieilişkiyegeçen genel merkezyönetirileri 1 Kasım
seçimlerindeANAP içinçalışmalannı rica etti.
dıklannın ve hemşehrilerinin
adlannı genel merkeze bildir-
diklerini söyleyen Çebi, bu kişi-
lerin ANAP'a oy vermelerini
sağlamalan durumunda seçim
kazanacak rakamlara ulaşa-
caklannı vurguladı. Bu kişilere
mektup gönderildiğini ve tele-
fon ettiklerinı belirten Çebi, İs-
tanbul ve İzmir Milletvekilleri-
nin bu kişilerle yüzyüze temasa
geçeceklerini anlattı. Çebi İs-
tanbul milletvekillerinin bir bö-
lümünün Özalcı olduğunun ve
olağanüstü kongre için imza
topladığjnın anımsatılması üze-
rine şöyle dedi:
"Onlar çalışmasa bile, istik-
rar isteyen seçmen tabanımız ve
teşkilatlanmız, onlan çalışma-
ya mecbur kılacaktır Tabanı-
mız istikrardan yanadır. Bu ar-
kadaşlanmız seçmen tabanında
ve teşkilat bazında zor durum-
da kalacaklardır. Tabanımız
ANAPİn ivmesinin her geçen
gün artüğını, bu arkadaş-
lanmızın kişisel menfaatlerine
dönük çalışma yaptıklannı gö-
rüyor. Onun için de, olağanüs-
tü kongre girişimleri itibar gör-
müyor. Teşkilat ve tabandan
gelen ses bu. İstanbul'daki mu-
halif milletvekili arkadaşla-
nmızın çalışmadıklanndan şi-
ANKARA-Özalcüar olağa-
nüstü kongreyi toplamak için
200 imza ararken Genel Mer-
kez de l kasım seçimlerinde ba-
şanlı olmak için 1983'den bu
yana ANAP'lı olan herkesten
destek istedi. Tüm ANAP'lıla-
ra mektup yazarak, seçim yapı-
lacak olan bölgelerdeki tanıdık-
lannın adreslerini ve telefon nu-
maralannı soran Genel Mer-
kez, bu kişilere mektup yazarak
ve telefon ederek l kasım se-
çimlerinde ANAP için çalışma-
lannı rica etti. Teşkilat Başkan
Yardımcısı Jbrahim Çebi, dele-
gelerin, seçim öncesinde olağa-
nüstü kongre toplamaya calı-
şan özalalan genel merkeze şi-
kayet ettiklenni söyledi. Genel
Başkan Mesut Yılmaz, bugün
İstanbul'da bir basın toplantısı
düzenleyerek partisinin aday-
lannı açıklayacak.
Çebi, partisinin I kasım se-
çimterine nasıl hazırlandığına
ilişkin bilgi verirken bugüne ka-
darki milletvekili aday adayla-
nndan ve 1983'den beri parti
kurucusu olan ANAP'lılardan
yardım istediklerini kaydetti.
ANAP'lılann seçim bölgelerin-
de yaşayan akrabalannın, tanı-
kayet ediyorlar. Milletvekilleri-
ne mektup yazarak veya telefon
ederek tepkilerini dile getirmek
istedıklerini bildiriyorlar. 'Siz
cevap vermiyorsanız, biz vere-
lim' diyorlar. Karşı çıkıyoruz.
Biz kitle partisiyiz, bu tür şeyler
aile içinde normaldir."
Olağanüstü kongrelcrin par-
tilere zarar verdiğini belirten
Çebi, "Önümüzde 1 kasım se-
çimleri olduğu için olağanüstü
kongre girişimleri tabanda çok
antipati topluyor. Biz hiç bir za-
man SHP'nin durumuna düşe-
meyiz. Üç beş kişi istedi diye
kongre toplayamayız. Ama ge-
rekli imzayı toplarlarsa, tabii
kongre yapılır. Ancak salt ço-
ğunluğu bulmalan mümkün
değildir. Bana göre 200 imzayı
bile bulamazlar" diye konuştu.
Çebi, delegasyondan kendileri-
ne, "İstikran bozmayın. İlk se-
çimde iktidara geleceğiz. Biz ik-
tidara yürürken bu arkadaş-
lanmızın olağanüstü kongre is-
temelerinden rahatsız oluyo-
ruz" biçuninde tepkiler geldiği-
ni söyledi.
Inönü, "hükümet bizi ilgilendirmiyor" demenin yanlış olduğunu söyledi
SiyasettesüreklilikönemlidirANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu>-SHP Genel Başkanı,
Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Erdal İnönü, CHP
misyonunu daha büyük bir
güçle devam ettirmek isteyen
bazı kişilerin "Hükümet bizi il-
gilendirmiyor" demelerinin
yanlış olduğunu dile getirerek,
"Amaç, SHP'nin CHP yolun-
da, daha güçlü olarak, hükü-
met içinde ve dışanda daha
güçlü devam etmesini sağlaya-
cak bir yol tutmak" dedi.
İnönü, SHP il kadın komis-
yonlan başkanlan toplantısın-
da dün yaptığı konuşmada,
CHP kurultayma kaülacak de-
legelerin, Türkiye'nin en önem-
li siyasi akımının bundan sonra
da sağlıklı bir biçimde sürdü-
rülmesini sağlamak olduğunu
belirterek, kendisini CHP dele-
gesi yerine koysa, nasıl bir tu-
tum takınacağını şöyle aktardı:
"Herhalde derim İci, siyasette
başan için süreklilik önemlidir.
Halkımızın karşısına çıkıyoruz.
Programımız
var. Onu ger-
çekleştireceğiz
diyoruz. Halk
bizi bir şekilde
tanıyor. Birden-
bire halkımızın
önüne çıkıp,
'Biz şimdi baş-
ka olduk, bugü-
ne kadar söylediklerimizi unu-
tun, yıllarca önce söyledikleri-
miz vardı, onlan haürlayın' mı
diyeceğiz? Herhalde böyle bir-
şey söylersek, halk bizi ciddiye
almaz Süreklilik önemlidir.
Çünkü halkımız bugünkü me-
selelerin çözümünde dünü de
hatırlıyor ve dün gördüğü in-
sanlan da hatırlıyor. Siyasal bir
akımın güçlü olarak devamı
için sürekliligini koruması
şarttır."
İnönü, CHP'nin büyük varlı-
ğının bugün SHP'de olduğunu,
ancak DSP'nin de unutulma-
ması gerektiğini ifade ederek,
"Ama DSP'nin bu varlık içinde
•înönü, SHP'ninCHPyolımdadaha
güçlü olarak, hükümetiçindeve dışanda
dahagüçlüdevam etmesini saglayacakbir
yol tutubnasını önerdi
olmaması bizim kusurumuzde-
ğil. Siz de biliyorsunuz tüm
şartlan kabul edip çağırdım, >i-
ne gelmediler" dedi. İnönü,
sözlerini şöyle sûrdürdü:
"Amaç CHP'den geten mis-
yonu durdurmak. aksatmak,
zora koşmak olmamalı. Bazı
demeçler duyuyorum, 'Bizim
için hükümetin düşmesi ya da
düşmemesi önemli değü' gibi.
Bunu söyleyen arkadaşımız için
bu böyle olabilir. Ama halkı-
mız için böyle değil, halkımız
böyle düşünmüyor. Halkımız
göreve devam etmemizi istiyor.
Dolayısıyla bu sürekliliği yaşat-
mak isteyen, CHP misyonunu
daha büyük
bir güçle de-
vam ettir-
mek isteyen
bir SHP'li
arka-
daşımın,
'Hükümet
bizi ilgilen-
dirmiyor'
demesi, bence yanüştır. Çünkü
bizi ilgilendiren şey, önce kendi
programımız doğrultusunda
halkımıza hizmet vermektir.
Parti bunun aracıdır. Bu parti-
nin güçlü otmasını niye istiyo-
ruz, iktidara gelpi bu hizmeti
yapalım diye, işte iktidara da
geldik. Geldik ama sayılmaz,
daha güçlü gelseydik... Tabii bu
anlayışa ben hiçbir zaman katı-
lmadım. O anlayışın bir şekli
de, 'Bugünkö sorunlar çözüle-
biür, ama bu sorunlan ben çöz-
mezsem, çözülmüş sayılmam.
Bu anlayış yanlıştır."
İnönü, halka hizmet için uğ-
raştıklannı ve geldikleri yerde
SHP'nin güçlenmesi için çalış-
maya devam ettiklenni kayde-
derek, bunu yaparken CHP'nin
adıyla ortaya çıkmasının kendi-
lerine güç vereceğini söyledi.
Kurultayda bunu saglayacak
bir sonucun alınmasını bekledi-
ğini belirten İnönü, şöyle ko-
nuştu: "Amaç SHP'nın CHP
yolunda daha güçlü olarak, hü-
kümet içinde ve dışarda daha
güçlü olarak devam etmesini
saglayacak bir yol tutmakür.
Bunu yapmalannı dilerim ve
yapacak gücü. bilgiyi, beceriyi
de göstermejerini beklerim.
Ashnda hiçbir kaygım yok,
çünkü biz demokrasi içinde so-
runlan çözeceğiz diyoruz. O
açıdan demokratik her gelişme,
her ilerleme bize katkı yapar.
Bugün yapmazsa yann yapar.
Dolayısıyla bu gelişme de göre-
ceksiniz, hem SHP'yi güçlendi-
recektir, hem CHP'nin daha
güçlü bir şekilde yaşamasını
sağlayacakür, hem de hüküme-
ti güçlendirecektir."
Demokratik Girişim Komitesi'nin raporu:
Şımak'ta ölüıııleriıı sorumlusudevlet
• Demokratik kitle or-
gütleri ve gazeteciler ,iz-
lenimlerini aktanrken
olaylan katliam olarak
niteledi ve sorumlusu-
nun devlet olduğunu ileri
sürdü.
fstanbul Haber Servisi-Şırnak'-
ta 19 ağustosta meydana gelen
olaylan ve sonuçlanru incele-
meİc üzere bölgeye giden "De-
mokratik Girişim" heyetı ızle-
nimlerini bir rapor halinde geti-
rerek açıkladı.
Demokratik Girişim Ku-
rulu'nun oluşturduğu, aralann-
da demokratik kitle örgütü
temsilcileri, dergi temsilcileri,
avukatlann bulunduğu 27 kişi-
lik heyet 30 ağustosta Şırnak'a
giderek incelemelerde bulundu-
lar. İnsan Haklan Derneği
(İHD) İstanbul Şubesi'nde he-
yet adına yapılan açıklamada
Şırnak'taki ölümlerin sorumlu-
sunun devlet olduğu savunul-
du. Açıklamada şöyle denildi:
"İncelemelerde, konuşmalar-
da, anlatılarda yaşayan tek ger-
çek katliamı devletin yaptığı.
Kitle örgütleri ve gazetecilerden oluşan Demokratik Girişim Heyeti 30 ağustos'ta gittikleri Şır-
nak'tan dönerek izleramlerini açıkladüar (Fotoğraf: Hatice TUNCER)
Şımak'ta yerlerden topladıgı-
mız sayısız boş kovan MKE
(Makine Kimya Endüstrisi) ve
FNM yapımı. Bunlan tama-
men ordu kullanıyor."
Şımak'ta yaşayanlann, or-
dunun kenti sararak ateşe baş-
ladığını söylediklerini belirten
heyet, olaylan halkın kendileri-
ne şöyle aktardığmı söylediler:"
18 ağustos günü saat 19.00'dan
itibaren kent, tank ve kariyer-
lerle kuşatma altına alındı. Biz
bunun bize yönelik olduğunu
düşünmedik. Saat 21.00 civa-
nnda ateş başladı. Saldın direkt
evlere yapıldı. Çoğumuz dam-
lardaydık. Saldın başlayınca
bodrumlara indik. Ertesi gün
(19 ağustos) saat 13.00 dolayın-
da "dışan çıkın, yarahlannızı
hastaneye götürün, kapJannızı
açık bırakm' diye anons edildi.
Bizler de dışan çıktık. Asıl kay-
bı da o zaman verdik. Evlerden
çıkanlann çoğu açılan ateşle öl-
düler" Şımak'a giden devlet ve
hükümet yetkililerinin halkla
hiç görüşmediğini, Tugay
Komutanı ve vali ile görüştük-
lerini saptadıklannı belırten he-
yet temsılcılen Şımaklılann bir
başka şikyet konusunun Al-
man sılahlan olduğunu söyledi-
ler. Heyet konuyu şöyle aktar-
dı: "Almanya'ya olan öfkeleri-
ni Alman gazetecilerine yönelti-
yor Şımak halkı. "Almanlann
Leopar tanklan Kobra heli-
kopterleriyle evlerimiz bomba-
lanıyor, taranıyoruz' diyorlar.
Nitekim heyet Kasrik Boğazı'-
nda Kobra helikopterlerini ta-
nıdı."
Şımak'ta olaylar sırasında
halkın kıymetli eşyalannm po-
lis. özel tim ve korucular tara-
fından arabalara konarak gö-
türüldüğünü iddia eden heyet
temsilcileri Şımak halkının di-
leklerini de şöyle ilettiler: "Bi-
zim istediğimiz Kürt halkının
varlığı ve özgürlüklerine ilişkin
talepîerinin banşçıl bir çözümle
kabul edilmesi. Biz istiyoruz ki
sorun insan haklan boyutunda,
dünya uluslannın bir parçası
olarak çözülsün. Biz bu sorun-
lanmızın çözümü için öncelikle
devletin parti ile, PKK ile ma-
saya oturmasını istiyoruz. Çı-
kacak her türlü sonuca razıyız.
Biz Türk halkından, Türk kar-
deşlerimizden çok şey bekliyor-
duk. İnsan haklan savunucula-
nnı göreve çağınyoruz."
Gözaltında kayıp
Hasan Gülünaynerede?
İstanbul Haber Servisi-Evin-
den işyerine gitmek üzere çıkan
Hasan Gülünay'dan 50 gündür
haber alınamadığı bildirilerek
gözaltında tutulduğu ileri sü-
rüldü. Eşi Gülşen Gülünay ile
eşinin erkek kardeşi Zeki Eyi,
İnsan Haklan Demeği (İHD)
İstanbul Şubesi'nde yaptıklan
açıklamada Hasan Gülünay'-
dan 20 temmuzda Sirkeci'deki
işyerine gitmek üzere evden ay-
nldıktan sonra haber alınama-
dığı, iki gün sonra birinin tele-
fon ederek Gayrettepe'deki Bi-
rinci Şube'den veya İcarakollar-
dan aramalannı söylediğini be-
lirttiler. Gülşen Gülünay ku-
cağında bir yaşındaki oğullan
Cihan Oral, yanında dokuz ya-
şındaki Özgür, sekiz yaşındaki
Deniz yedi yaşındaki Demet'le
birlikte 50 kişilik grup İnsan
Haklan Derneği'nin Tünel"-
deki binasından Gaiatasay
Postanesi'ne Babam nerede
pankartlanyla yürüyerek Baş-
bakanlığa gözaltında kayıplan
protesto eden bir mektup gön-
derdiler. Başkanlığa gönderilen
ve gözaltında kayıplara son ve-
rilmesi istenen mektupta şöyle
denildi: "20 temmuz tarihınde
gözahına alınan, fakat aradan
50 gün geçmesine rağmen bı-
rakılmayan ve şimdi ise 'Bura-
da yok' denilen Hasan Gülü-
nay'ın sağ olarak bırakılmasını
istiyor. bu tür yasadışı uygula-
malan protesto ediyoruz."
BIZDEN BİZE
ERDAL ATABEK
JojınDeyveyTûrkMMi
Eğitjrrani İncelemtşti.^
"Bir iki hatta önce, Amerika'da 93 yaşında bir adam öl-
dü. Gazetelerimizin çoğunun önemseyip iki satırla bile
haber vermediği, yeni Türkiye'nin eğitim davasma olumlu
bir yön çizmek için Atatürk'ün yurdumuza çağırdığı John
Devvey, Amerika'nm yetiştirdiği en büyük filozof-eğitimci-
dir... Okulu, çocuğa bilgi veren değil, yaşamda davranış
yolunu bulmaya alıştıran, bu amaç için de düşünme alış-
kanlığı veren yer olarak o tanımladı. Avrupa'da Pestalozzi
ile başlayan yeni eğitim yolundan ulaşılan Amerikan eğiti-
mi, özgür yurttaşlığa doğru eğitim, onun ürünüdür."
Orhan Burian, Ufuklar'ın temmuz 1952 sayısında John
Dewey için bunlan yazıyordu. Atatürk tarafından 1924 yı-
lında Türkiye'ye çağırılan J.Dewey Türkiye'nin yeni milli
eğitimi için neler düşünmüştü? Bunun yanıtını da Remzi
Kitabevi'nin yayımladığı, John Dewey tarafından yazılıp
Vedat Günyol tarafından çevrilen "özgürlük ve Kültür"
adlı kitabın sonuna eklenmiş bir raporda buluyoruz. Evet
John Devvey tarafından hazırlanıp verilen iki rapor da ki-
tapçılarda satılan bir kitabın içinde bulunuyor. Bilmiyo-
rum, Milli Eğitim yetkilileri bu raporları biliyorlar mı,
okumuşlar mı, okumuşlarsa ne düşünmüşler? Doğrusu
bunlan bilmek isterdik. 68 yıl önce daha Cumhuriyet döne-
minin başlarında Columbia Üniversitesi profesörü eğitim
filozofu John Devvey neler düşünmüş, neler önermiş, il-
ginç değil mi?
Rapordan birkaç satırı sizlere aktarmak istiyorum:
"Okulları açıkken görmek fırsatını bulamadımsa da.
açıklamalardan edindiğim izlenim, okul disiplini ve öğren-
cinin yetiştirilmesınin gereğinden çok biçimsel bir yolda
olduğudur (Altını ben çızdim). Bir cumhuriyette okullar,
mutlakiyetle yönetilen memleketlerin okullarından büsbü-
tün başka bir yönetim ve disiplin uygulamak zorundadır.
Sadece buyruklar vermekle yetinmek, keyfe göre yönet-
mek, öğrenciden gözü kapalı boyun eğme beklemek, öğ-
renciyi bir halk hükümeti yurttaşı olarak yetiştirmeye elve-
rişli bir yol degildir. Yetkili milli eğitim memurlarının,
öğretmenler derneği aracılığıyla öğrencinin de okul yöne-
timine katılmasını ve yönetim işlerinin öğrenciye sindiril-
mesini sağlayan disiplin usulüne ilişkin incelemelerde
bulunmalarını öneririm (Altını ben çizdim). Ama, öğrenci-
nin okul yönetimi üzerine belli bir tarzın kabulü, öğrenci-
nin okulun düşünsel sorunları gibi manevi mutluluğu için
bir sorumluluk taşıması gereğinin bilincine varmaları ve
bu sorumluluğu üzerlerine almaları için yetiştirilmeleri ka-
dar önemli degildir."
Hey gidi John Devvey hey. Çağımızın eğitim filozofu, Co-
lumbia Üniversitesi profesörü. Daha okullarımızı bile gör-
meden kim bilir anlatılanlardan neler neler çıkardınız da
incelikli bir dille, "Çocuklarınızı sadece buyruklar vererek
yetiştirmeyin, onlardan gözü kapalı itaatbeklemeyin " diye
uyarma gereği duydunuz. Bir de bugünlerı görseydin bil-
mem ki ne yapardınız? "Çocukların adam olması için!"
edilen küfürleri, atılan tokatları duysaydınız Prof. Devvey,
bilmem ki ne düşürdünüz? Genç kızların bakirelik muaye-
nelerini öğrenseydin acaba raporuna bir ek yapmayı dü-
şünür müydünüz?
Bir de "öğrencilerin okul yönetimine katılmasını" öner-
mişsiniz. Ben de sizden 60 yıl sonra aynı öneriyi yaptığım
zaman yeni bir şey söylediğimi sanmıştım. Sizden özür di-
lerken kıvanç duyuyorum.
Okuma öğrenen çocukların evlerinde yeterli kitap bu-
lunmadığını öğrenerek, okullara "kitaplık sandıkları" ko-
nulmasını, öğrencilere evlere götürecekleri kitaplar bı>
lundurmayı önermişsiniz. Bununla ilgili olarak da "Bakan-
lık bu yolda elden ele dolaşacak kitapların yazılması ve
sayılarının her yıl düzenli olarak arttırılması için Türk ya-
zarlarının katılmasını sağiayabilir" diye düşünmüşsünüz.
Aman sayın profesör, iyi ki bizim "Talim Terbiye Kurulu"-
muzdan haberiniz olmamış. Hoş, onların da sizden haberi
yoktur ya, nasıl olsa ödeşmiş sayılırsınız.
Okullar açılıyor da, kayıt kuyut işleri arasmda, formaydı
çantaydı telaşının içinde biraz da eğitime baksak demiş-
tim. Bilmem iyi mi ettim?
Sevgili öğretmenimiz John Devvey; öğrenciler adına te-
şekkürler, ülkem adına özürler...
îzmirAnakent Belediye Başkanı Çakmun
70yıllık bîr parti
7yılLgayanıananıaz
İZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) - İzmır Anakent Beie-
diye Başkanı Yüksel Çakmur,
CHP Kurultayı öncesinde 70
yıllık geçmişi olan bir partinin
7-8 yıllık partilere "yamanama-
yacağını" söyledi. CHP'nin
acılışında somut önerileri
halkın önüne koymak gerekti-
ğini dile getiren Çakmur, "Ge-
lın lıderleri değil fikirleri
yanştıralım. Çareyi liderlerde
değil dinamizmde bulalım.
Yeni aülımlar yapacak sorun-
lan ele alalım. Yan tann lider-
lerin çağı kapandı" diye ko-
nuştu. CHP Genel Başkan
adaylan arasında ismi geçen
Yüksel Çakmur, partinin hazı-
rlanacak yeni tüzüğünde çağın
gerçeklerine uyulmasını istedi.
Çakmur, değişim ve yapılan-
manın sloganalıktan kurtan-
lması gerektiğini vurgulaya-
rak, bunun demokratik re-
foımlarla gerçekleşecek top-
lumsallaşmaya bağlı olduğunu
söyledi. Son 30 yılda tekrarla-
nan 3 darbenin sonuncusunun
CHP'yi kanattığmı anımsatan
Yüksel Çakmur, "Partiyi kapa-
tanlar CHP'nin 6 okundan biri-
si olan devrimcilikten güçlerini
aldılar. Biz kendi okumuzla vu-
rulduk" dedi. Çakmur, "Devrim-
ciiik okumuz darbeciliğe dö-
nüştü. Yalnız devrimcilik oku-
muz değil, Cumhuriyetçilik bir
dar kadroculukla diktacılığa,
Halkcıbk sınıfsızlık esası an-
layışıyla baskıa faşizme, Milli-
yetçilik ırkçılığa. Devletçiük
hırsızhğa, Laiklik ise resmi din-
ciliğe dönüştü. Yeniden parti-
mizi açarken bu çarpılan oklan
atalım mı? Hayır. Demokrasi-
nin özü, 6 oka yaşam getirecek-
tir" diye konuştu. Hükümetin
şu anda memuruna, emeklisine
maaş veremeyecek dunımda
olduğunu bildiren Çakmur
devletin parayı kullana-
madığını söyledi. Sosyal de-
mokratlann serbest piyasa eko-
nomisinin bütün kurallannı ra-
hatlıkla tartışmasını isteyen
Çakmur, bunda da öncülük
yapılması gerektiğini belirtü.
Konuk
yazar Halkın iradesi darbecîleri tasfiyeetti
NEDtMTARHAN
CHP Adana MUktvekili
Gerek hükümet programı
ve gerekse birleşme protoko-
lüne demokratikleşme konu-
sunda önemli hedefler koyan
DYP ve SHP'nin parlamentonun
desteği ile 12 Eylül generalle-
rince kapatılan siyasi partile-
rin yeniden açılması olanağını
yaratmalan. ülkemiz açısı-
ndan önemli bir kazanımdır.
Böylece, halk ıradesine dayan-
mayan darbecilerin akiığı bir
karar halk ıradesine dayanan
parlamento ve siyasi iktidar
tarafından tasfiye edilmiş
oldu. Parlamento bu yak-
laşımı ile önemli bir işlev gör-
müştür. Şimdi asıl sorumlu-
luk, geçmişte var olan siyasi
partilerin yönetici kadrolanna
ve üyelerine düşmektedir.CHP
kurultayma kaülacak delegeler
bazında bazı saptamalar yapa-
cak olursak bazı gerçekleri gör-
me olanağını elde edebiliriz:
3821 sayılı yasanın 3'üncü
maddesinde öngörülen hüküm-
lerden yararlanarak 978 yılı ku-
rultayına katılan üyelerin
katıhmıyla CHP kurultayı 9
Eylül 1992'de 14 yıl aradan
sonra yeniden toplanacak.
1) Son kurultaya katılan
1538 üyeden 7"si istifa etmiş ve
192'si (%12.9) ölmüştür.
2) Kurultaya katılan üyelerin
yaş gruplan şöyledir:
30-40yaş%7.7
41-50 yaş % 31.8
51-60 yaş % 38.8
61-70 yaş % 19.9
71-80 yaş % 1.6
81-+ %0.2.
Görüleceği gibi üyelerin
%60'tan fazlası 51 yaşından
daha büyüktür. Üyelerin sade-
ce %7.7si 3f>40 yaş grubunda
bulunmakta olup bunlann da
önemli bir kısmı 35 yaş üzerin-
dedir. Engin deneylere sahip
üyelerin varlığı kurultay için bir
zenginlik olarak değerlendirilir-
ken 35 yaşından küçük birkaç
üyenin varlığı CHP için çok
önemli bir eksiklik olarak sap-
tanmalıdır.
Şüphesiz ki bu eksikliğin ya-
ratıası ne 14 yıldır faalıyet gös-
terme olanağı bulamayan CHP
ne de CHP'nin yöneticilendir.
Bu olumsuzluğun sorumlusu
gençlikten korkan. demokrasi-
ye inanmayan çağdışı kafa sa-
hipleridir.
3) Kurultaya katılan üyelerin
yaklaşık dörtte biri. üst kademe
yöneticisi ve milletvekili-sena-
törlerden oluşmaktadır.
4) Kurultaya katılan üyelerin
yanya yakınını emekliler oluş-
turmaktadır.
5) Kurultaya katılma hakkı-
na sahip kadınlann sayısı. par-
makla sayılacak kadar azdır.
6) 14 yıl önce kurultay dele-
gesi olan bir üyenin bugün siya-
sal yelpazenin neresinde ve
hangi tarafında bulunduğunu
saptamak bir başka ilginç tab-
loyu beraberinde getirebilir.
7) Hepsinden önemlisi.
CHP'yi kapatan kadrolarla iş-
birliği yapan bazı üyeler de söz
ve karar sahibi olarak kurulta-
ya katılabilecektir.
Kurultay yaklaştıkça ulaşümak
istenen sonuçlar ve hatta bek-
lentiler doğrultusunda bazı
tartışmalann yapılmasını ola-
ğan karşılamak gerekir. Kaldı
ki bir harekette farklı yaklaşun-
lann olması, "hareketin zengin-
liği" ve "gelişmesi" açısından
yararlı da olur. Ancak bu tartış-
malann "sen-ben" kavgasın-
dan ve kısır çekişmelerden uzak
tutulması zorunludur. Bazı sa-
mimı değerlendirme ve öner-
meleri de eskiden kalma bir
yaklaşımla peşinen yargılayıp
mahkum ctme yerine ciddiye
alıp değerlendirmek gerekir.