Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sa
Cumhuriyeti
Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazelecilik Turk Anonını Şirketi adına Bcrin Nıdi Islanbul Haberlerı: Şeaıy Kalkan, Dış Haberler: Ergun Balcı, lş-Ekonomi: Şükraıı Kelenci, Vurt Basan ve Yayan: Cumhurıyet Maıbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Türkocağı Cad
Genel Yayın Yftneımeni: Özgcn Acar • Genel Yayın Koordmalörü: Hikmel ÇelİDkayı Haberlerı: Mehmel Saraç, Kültür: Cttal Üster, Makaleler Sami Karaören, Spor- Abdulkadir 39/41 Cağaloğlu 34334 tst. PK: 246 lsıanbul. Tel: 512 05 05 (20 hat), Telex:
Yazı tşleri Mıdurlerı: Fusun Ozbilgen (Sorumlu), Celal Başlangıç (Haber) • Görsel Yucdman, Duzeltme: AbduNafc Vazıcı • Müessese Mudur V: EFOI Erkuı 9 Koordına:or.
YOnetmen: Ali Acar 9 Duzenleme: Muslafa SaglanKr • Ankara Temsılcisi: Cuncyl Ahmd Korulsaa 9 Muhasebe: Bvleol Vcaer 9 Idare: Huseyin Gurer 9 tşleıme: Öndcr Çelik 9
Arcaynrek, Haber Mudurleri: Mıısttfa Balb*), lsık Kansu, Izmır Temsıki V.: S*rdw Kınk, Bilgı-lşlem: Nail lnal Bilgjsayar Sısıem. Munıvel Çiler 9 Personel- Sevgi Bostancıoğlu
Adana Temsılcisi: Çelin Yiftenoflıı 9 Reklam: Reha Işıtma» 9 Dış llişkıler: Hul)» Akyol
22246, Fax: (1) 526 60 72 9 Burolar Ankara; Z. Gokaip Blv. Inkılap S. No:
19/4, Tel: 433 11 41-47, Telex: 42344, Fax: (4) 433 05 65 9 lımâr H. Zıya Blv.
1352 S. 2/3, Tel: 83 12 30, Telex: 52359, Fax: (51) 89 53 60 9 Adajn: tnönu
Cd. 119 S. No: 1 Kai I, Tel: 19 37 52 (4 hat), Telex: 62155, Fax: (71) 19 25 7f
TAKVİM 8EYLÜLI992 lmsdk-5 01 Guneş 6 30 Öğle-13.07 Ikındı 16 43 Akşanr19 33 Yatsı. 20 56
"Kutlu Doğum
•aftası"
• Haber Merkezi - Hazrctı
Muhammed'in 1421'inci
doğum yıldönümü nedeniyle
yıpılacak olan "Kutlu
Doğum Haftaşı" bugün
taşlayacak. Diyanet Işleri
Başkanlığı'ndan yapılan
açıklamaya göre söz konusu
hafta52ilve45ilçede
dıizenlenecek konferans ve
paneJlerle I4eylüldeson
bulacak. Aynca Mevlit
Kandili ise bu gece tüm
camilerimizde
gerçekleştinlecek.
Yatakta duymak
istediklepimiz
•ATİNA(AA)-
Araştırmalar, kadın ve
erkeklerin cınsel ilışki
sonrasında birbırlennden
farklı şeyler duymak
istediğini ortaya koyuyor.
Gallup kuruluşu tarafından
yapılan araştırmanm
sonuçlan, erkeklenn yüzde
66'sı, kadınlann yüzde
72"sinin yatakta eşlerinden
duyduklannı yeterli
bulmadıklannı da gösterdi.
Kadınlar, ılişki sonrası
genellikle "seni seviyorum",
"ne kadar güzelsin" gibi
duygusal iitifatlar duymak
isterken, erkekler ise daha
çok gösterdikleri
performansın övüimesinı
bekliyorlar. Erkeklerin
duymak istediği sözler
arasında "en iyisi sensin"
ifadesi başı çekiyor. Çiftler
genellikle. en önemli
konuşmalann yatakta
yapıldığına da inanıyorlar.
Santraliçin
peferandum
• İZMİR(AA)-Ören
Belediye Başkanı Kazım
Turan, kamuoyunun,
Gökova Termik Santrah
konusunda yanıltıldığını
ileri sürerek "Hükümetin
bu konuda samimi olmadığı
ortaya çıkü" dedi. Turan,
santrahn geleceğinin
belirlenmesı içın
referanduma gidilmesi
önensinde bulundu. ören
Belediyesi'nin, "Gökova'da
termik santrala hayır"
sloganıyla başlattıgı ve
beldenin Izmir Fuan'nda
açtığı standda sürdürülen
imza kampanyası
konusunda AA muhabirine
bir açıklama yapan Turan,
santrahn geleceğıylc ilgıli
olarak hükümet
yetkililerince birbiri ardına
çelişkiü açıklamalarda
bulunulduğunu ifade etti.
Maymun
karaciğerli öldü
• PnTSBURG(AA)-
ABD'nin Pittsburg
kenünde, maymundan
alınan karaciğerin
nakledildiği 35 yaşındaki
hastanın ameliyattan iki ay
sonra dün gece öldüğü
bildirildi. Pittsburg
Üniversitesi Tıp Merkezi
sözcüsü Jane Duffîeld,
karaciğer naklinden sonra 2
ay 8 gün yaşayan hastanın,
nedeni belirlenemeyen
beyin kanaması yüzünden
komaya girdiğini ve
kurtanlamadığını belirtti.
Sözcü, hastanın saniığa
yakalandığmı, maymundan
nakiedilen karaciğerin buna
dayanamadığını söyledi.
Hastanın genel durumunun
ameliyattan sonra iyi
olduğu, ancak nedeni
bilinmeyen bir
enfeksiyonun, karaciğer
fonksiyonlannı bozduğu
kaydediidi.
Bebek nasıl
yatınlmab?
• ADANA (AA)-Süt
bebeklerinin ölüm nedenleri
arasında yer alan "yatış
şekli' konusunda farklı
görüşler öne süriilüyor.
Türk hekimler 'kannüstü'
yatış şeklini önerirken,
Alman Sağlık Bakanlığı'nın
kannüstü yatışın tehlikeli
olduğunu belirlediğı
bildiriliyor. Bebek bakımı
ve sağlığıyla ilgili başvuru
kitaplannda, sırtüstü yatan
süt bebeğınin kusması
halinde boğulma
ihtimalinin bulunduğu
belirtilerek bebeğin yan ya
da kannüstü yatınlması
öğütleniyor. Ancak Alman
Sağlık Bakanlığı'nın,
araştırmalar sonucunda,
kannüstü yatışın ani
öiümlere neden olduğunu
belirlediğı, bu nedenle süt
bebeklerinin en az 6 ayhk
oluncaya kadar bu şeİcilde
yatınlmamasını tavsiye
ettiği öğrenildı. Bılim
Teknik dergisinde yer alan
haberde, Alman annelerin
yüzde 50'sinin bebeklerini
kannüstü yatırdığı
belirtilerek Sağlık
BakanhğYnın, 'gerekli
olmadıkça' vedoktora
başvurulmadan bebeklerin
bu şekilde yatınlmamasını
istediği yer aldı.
Planörde kokpitin önündeki dar koltuğa neredeyse çekecekle sığışabfliyoruz. Saniyelerle smırlı gibi gelen kısa süre sonra 350 metre yüksekliğe ulaşıyoruz. Pilot' halatı bıraJctık'diyor.
Gökyüzünde kuşlar gibi sessiz• Eskişehir'in İnönü İlçesi'ndeki THK Eğitim
Merkezi'nde her yıl en az 4 kurs düzenJeniyor. Sü-
releri 1, 1.5 ay. Aynca 4 aylık 'tekâmül' kurslan
bulunuvor.
MÜMTAZ ARIKAN
Beceriklı eller, paraşütü sırtı-
ma geçiriyor. "Buna gerek var
mı" diye sorunca, "Meraklan-
mayın. hiç gerekmeyecek. Yine
de güvenlik kurallannı uygu-
lamalıyız" diyorlar.
Kokpitin ön kısmındaki dar
koltuğa neredeyse çekecekle sı-
ğışıp, ayaklanmı beceriksizce
peda1lara uzatıyorum. önüm-
de uzanan vites koluna ben-
zer levyeyi avcuma alıyorum.
Arkadaki ikinci koltuğa, öğret-
men pilot Haluk Yelkenci yer-
leşiyor. Son olarak, kokpitin te-
pesıni örten plastik ve şeffaf ka-
nopi kilitleniyor. Uçuşa hazınz.
Planorün bumuna takılı olan
uzun çelik halat gerginleşiyor
ve hız]a öne aulıyoruz. Pıstte
birkaç metre gıtükten sonra
aniden yoikselmeye başlıyoruz.
Çelik halat, alanın karşı ucun-
da bulunan özel makaralı bir
vinç tarafından çekiliyor. Aero-
dinamiğe uygun yapılmış pla-
nör, herhangi bir araç gibi yer-
de ilerlemiyor, hemen havalanı-
yor.
Saniyelerle sınırlı gibi gelen
kısa süre sonra 350 metre yük-
sekliğe ulaşıyoruz. Birden,
"tak" diye sert bir ses duyulu-
yor. Pilot, "İşte, halatı bırak-
tık" diyor.
Planorün burnu aniden aşağı
doğru dönüyor. Tam o anda
bana bir şeyler oluyor! Salın-
cakta sallarurken içiniz çekilir
ya, o duygunun epeyce katmer-
lisini tadıyorum! Elimde olma-
dan "Oooh!" deyince. arkadaki
pilotun kıkırdadığını duydum.
"Ilk 'G'yi yediniz!" dedi. Yanm
saatlik uçuş süresince birkaç
kez daha aynı şey oldu. Heye-
canlı ama korkutucu değıl.
"G", Ingilizcedeki gıbı "Ci"
diye söyleniyor. İnsan vücudu-
nun santimetrekaresine gram
cinsinden binen basınç anlamı-
na geliyormuş. Saniyede 10
metre yükselmek pozitif, aynı
koşullarda alçalmak ise negatif
"G" oluyormuş. Doğal olarak.
yükselirken kan ayaklara, alça-
lırken de başa hücum ediyor.
Bu durumda içiniz çekilmez
mi? Bırakın iç çekılmesıni, uç-
maya alışkın olmayanlarda baş
dönmesi ve kusma bile görülü-
yormuş.
Işte, motorsuz-pervanesiz
uçak olan planörle ilk tanış-
mam böyle heyecanlıydı.
Eskişehir'in İnönü ilçesinde-
ki Türk Hava Kurumu Eğitim
Merkezi'ndeyim. Aynı gün pla-
nör kursuna başlamak içın top-
lanmış kızlı-erkekli gençlerle
birlikteyiz. Arkamızda kamp
binalan, uçuş kulesi, önümüzde
ise göz alabildiğıne dümdüz
uzanan ve havaalanı olarak
kullanılan çayır var.
Tek motorlu uçaklarla, para-
şütçülerin atlayış yapuklan
daha büyük "Antonov"lar ve
planörler dizi dizi duruyor. Ku-
leden aldıklan izne göre teker
teker pist başına gelip havala-
nıyorlar.
Burası gerçekten farklı bir
dünya. Sanki II. Dünya Sa-
vaşfndan önce yapılan türde
bir havacılık bu. Teknik olarak
demek ıstemiyorum. Görünüş
ve duygu açısından, moda olan
"nostaljik" sözcüğüne pek uy-
gun da...
Birkaç yıldır, paraşüt ve pla-
nör kurslanna balonculukla
"yelken kanadı" da katılmış.
Her yeni gelen yabana antre-
CİNSEL SALDIRIYA UĞRAYAN ÇOCUKLAR
'Bababana
tecavüzetme'• ABD'nin ünlü televizyon kanalı NBC'de
yayımlanan bir programda aileleri tarafmdan
cinsel saldınya uğrayan çocuklar konuştu.
Program sırasında diğer kanallar seyircisiz kaldı.
FUAT KOZLUKLU
\VASHINGTON -ABD'nin
ünlü canlı sohbet sunucusu
Oprah Winfrey'in cuma gecesi
NBC televizyonunda yayımla-
nan "Scared Silent" (Korku
Sessizliği) adlı program sırası-
nda diğer TV kanallan adeta
seyircisiz kaldı.
Konu gerçekten ABD'deki
önemli bir yaraya parmak ba-
sıyordu: "Cinsel saldınya uğ-
rayan, dayak yiyen, aileleri ta-
rafından adeta işkence gören
çocuklar..." (Ensestilişki) Ra-
kamlar, konunun ığrenç deh-
şetini vurguluyordu. Polis
kayıtlanna göre ABD'de her
yıl 3 milyon çocuk tecavüze
uğruyor ya da seksüei saldın-
larla karşılaşıyor. Üstelik bu
iğrençliğin başrollerinde baba
veya abiler önde geliyor.
Programı sunan ünlü talk-
shovvcu Oprah, 9 yaşındayken
aile bireylerinden üçünün te-
cavüzüne uğradığını, bu duru-
mun yetişkinlik çağına gelişine
dek devam ettiğini açıkladı.
Sunucusunun da ailesinin er-
keklennce yıllar süren tecavüz-
le karşı karşıya kaldığının an-
latıldığı program bir saat bo-
yunca izleyenleri adeta otur-
duklan yere çiviledi. Ekrana.
kızına tecavüz etmiş babalar,
erkek kardeşlergetirildi.
19 yaşındaki Tasha, terapi
merkezinde. Merkeze gelişine
dek yaşadıklannı özetliyor:
"10 yaşımdan itibaren amcam
ve abim tecavüz etmeye başla-
dılar. "
20 yaşındaki Eva, program-
da yer alan bir diğer mağdur.
11 yaşında iken babası tecavüz
etmiş. 5 yıl süren baba-kız
'seks' ilişkisine. anne hiçbir re-
aksiyon göstermemiş. Ressam
annenin iğrençliğe suskunlu-
ğunu açıklaması ise ayn bir
konu: "Bana da küçükkcn ailc
bireylerim tarafından tecavüz
edilmişti..."
Genç ve güzel, bakışlannda
"geleceğe umudun" panltılan
tüm yıkılmışlığına karşın göz-
lenebilen Eva, program için
babası ile karşı karşı getirildi-
ginde, evden aynlalı üç yıl ol-
duğunu, i]k kez, uzun yıllar
tehdit ve şiddet sonucu koy-
nuna girdiğj "babasf'nın yü-
zünü gördüğünü söyledi.
Kızına tecavüz eden ve bu
durum uzun yıllar sonra orta-
ya çıktığında sadece bir yıl ha-
pis yatan baba, "gözyaşlan"
içerisinde "kızına" bakarken
bir anlamda savunmaya geçi-
yor: "6 yaşımdayken 20 yaşı-
nda mahallemızdekı bir genç
adam bana tecavüz etmişti!"
Kayıtlara göre ABD'de her
gün bin 110 çocuk cinsel saldı-
nya uğruyor. Bu rakamm bü-
yük bölümünü tecavüz, küçılk
birdilimini de cinsel sarkıntıhk
oluşturuyor. Rakamlar yalnı-
zca polis kayıtlanna geçenler.
Bildirilmeyen saldınlann
sayısı konusunda ise bir tah-
minde bulunulmuyor. Yine
kayıtlara göre her gün 4 çocuk
anne veya babasınm ihmali,
dayağı ya da işkencesi sonucu
yaşamını yitiriyor.
"Ensest" ilişkiler ile ilgili bil-
dirimlerin tehdit sonucu çok az
olduğu, bu nedenle de ürkütü-
cü boyutlardaki çocuklara yö-
nelik aile bireylerinin şiddeti
konusunda gerçek rakamlann
elde edilemediği belirtiliyor.
Asbest tozları ile havayı kirleten gemi söküm tesisleri yanık yağ ve sıvı atıklarla kumsalı siyaha boyadı.
Aliağakirlüikzincirinemahkûm
ÜMİTOTAN
İZMİR - Yıllardır Aliağalıiann soludu-
ğu havayı asbeste boğan gemi söküm tesis-
leri yanık yağ ve sıvı atıklarla da Türkiye'-
nin en güzel kumsalını siyaha boyadı. Uz-
manlar, denizin kirlilikten annabilmesı
için 3 ay, kumsalın siyahtan kurtanlabil-
mesi için de 5 yıl gecmesi gerektiğini söy-
lerken, Aliağa Belediye Başkanı Hakkı
Ülkü, Arsa Ofisi'nin gemi söküm yöresin-
deki kira sözleşmesini feshetmesini istedi.
Termik santral "tehdidi"n
den kurtulmuş görünen Aliağalılar, gemi
söküm kirliliğiyle başa çıkamıyorlar. Eski
gemilerin parçalandığı Türkiye'nin tek
gemi söküm yöresinden yöreye yayılan
kirliliğin önüne gecilemiyor. Kirliliğin, fo-
toğraflan, video çekımleri ve tutanaklan
Aliağa Belediye Başkanı tarafından Çevre
Bakanhğı da dahil tüm ilgili kuruluşlara
gönderilmesine karşın sorun sürüyor.
Aylar önce Aliağa'da incelemelerde bu-
lunan Berlin Üniversitesi Çevre Mühendis-
liği öğretim üyesı Prof. Dr. Karl Lorber.
yörede asbestin yol açtığı kirliliği saptamış,
akciğer kanserine yakalanma riskinin çok
yüksek olduğunu İcamuoyuna açıklamıştı.
Bu tespitler daha sonra Alman TV3 kana-
lında ve Der Tagessipıegel dergisinde geniş
biçimde yer almıştı. Seslerini Avrupa'ya
duyurduklannı ancak Çevre Bakanlığı'nın
ilgisini çekemediklenni beürten Aliağa Be-
lediye Başkanı Hakkı Ülkü, tesislerle ilgili
yaptığı tüm başvurulann sonuçsuz
kaldığını belirterek şunlan söylüyor:
"Bölgeyi asbest tozuna boğan tesis, şim-
di de tüm kumsalımızı siyaha boyadı. Sö-
külecek gemiler daha hafıf olsun ve kıyıya
çekilmesi kolay olsun diye gemide ne kadar
yağ. kirlı atık varsa denize boşaltıyorlar.
Fotoğraflannı çektirdik, videoya aldık, tu-
tanaklar tuttuk, çevre sağlığı teknisyenleri-
ne imzalattık.."
Yörede 18 ayn şirket gemi söküm işi
yapıyor. Aliağalılar, bu tesisin kaldınl-
masını ve hiçbir yere kurulmamasını isti-
yorlar. Akdeniz ülkelerinin artık gemi sö-
küm işinı terk etmesine karşın Türkiye'de
sürdüriilmesinin çevreye duyarsızlığın kar-
şılığı olduğunu beiirten Yeşiller Partisi yet-
kilileriinsansağlığını direkt etkileyen bu te-
sıslerin kaldınlması için Çevre Bakanhğı'nı
harekete geçmeye çağınyorlar.
Akdeııiz'de çe\recilerin işbirliğiERGANİ (Cumhuriyet)- Ak-
deniz'de çevresel ve doğal düze-
nin korunması için, Türkiye'-
den Ispanya'ya kadar kıyısı bu-
lunan tüm ülkelerin işbirliğine
girmesi gerektiği konusunun
ele alınacağı uîuslararası bir
konferans düzenleniyor.
Akdeniz'in yıllardan beri
karşı karşıya bulunduğu doğal
yapı ve çevre değerlerinin hızla
yok olması riski, Akdeniz'deki
çevrecileri ve akademisyenleri
bölgesel bir işbirliğini gerçek-
leştirmek yolunda harekete ge-
çirdi.
Avrupa Konseyi Çevre Mer-
kezi Müdürü Hayo H.Hocekst-
ra tarafından verilen bilgiye
göre 9-13 eylül 1992 tarihleri
arasında Malta'nın başkenti
Valetta'da Akdeniz'deki çevre
sorunlannı ele alan bir konfe-
rans düzenlenecek. "Akdeniz"-
de Çevre: Bir Durum Değerlen-
dirmesi" adını taşıyan konfe-
ransa, çok sayıda deîege katıla-
cak.
Akdeniz Çevre Duzenleme
ve Egnimi Kurumu (MEM1N).
Uîuslararası Araştırmalar
Vakfı, Malta Üniversitesi ve
bazı çevreci örgütlerin ortak ça-
balanyla düzenlenecek olan
konferansta. Akdeniz'deki bit
kı ve hayvan topluluklannın
!
korunupgeliştirilmesi, kıyı şeri-
di yağmacılığının önlenerek
çevre ve doğaya uyumlu imar
planlannın yaşama geçirilmesi,
evsel ve endüstriyel atıklann
denizde yarattığı kirlenme,
kıyılar boyunca hava kirliliği,
turizm politikalannın doğal ve
çevresel değerlerin yaranna
olacak biçimde tasarlanması,
gelecekteki çevresei etkinlikler
tartışılacak.
nörledeğişmemesi içın. "deltap-
lan" veya "hang-glider"a, "yel-
ken kanadı" diye Türkçe bir ad
verdiklerini belirtiyorlar. Şu
uçurtmaya benzeyen, altına
kayışlarla bağlanılıp uçulan
aletten söz ediyorum.
İnönü kampında, her >ıl en
az 4 kurs düzenleniyor. Süreleri
bir buçuk ay. Bu, başlangıç sa-
yıhyor. (lerletmek için de aynca
4 aylık "Tekamül Kurslan" bu-
lunuvor.
Risk oranı çok az
1990 yazında planörcü Mu-
kadder Kaygısızel'in ölümü,
Hakan Bakır'ın yaralanmasıy-
la sonuçlanan kaza dışında ger-
çekleşen ender "kınlma" olay-
lan ise çoğu kez yarasız beresiz
atlatılmaktaymış.
Aslında pahalı bir spor olan
planörcülük. Atatürk'ün 1935'-
te koyduğu kurallara uygun,
amatörce yapılıyor. Katılanlar-
dan hiçbir maddi karşılık ahn-
mıyor. Yeme-ıcme ve yatma
bedava.
Planörlerin fiyatlan ise astro-
nomik sayılabilir. 250-300 mil-
yon lira arasında değişiyor. Kî-
şisel olarak bu işe kalkışmak
beton cüzdan ister.
Planörcülüğün en temel uçuş
becerisı, yerden yükselen sıcaJc
hava akımlannı iyi izleyebil-
mek ve bunlann yardımıyla
daha fazla gökte kalabilmek
sayılıyor. Sıcak hava akımlannı
birbiri ardına yakalayabilen pi-
lot, yüzlerce kılometre yol kat
edebiliyormuş. Bu da hatın
sayılır bır bilgi birikimi gerekti-
riyor.
450 metredeyiz
Uçuş sırasında sıcak havanın
kaldırma gücünü, İnönü'deki
tepelerin yamaçlanndan çok iyi
görme olanağım vardı. önüm-
de duran varyometre kadranın-
da saniyede kaç metreyükseldi-
ğimizi izliyordum. Işte, 450
metredeydik. Yani ilk hrladığı-
mızdan 100 metre daha fazla.
Pilot, sıcak havamn yükseldiği
her arazi biçimini iyi beHemek,
meteorolojik değişimleri, bu-
lutlan izlemekten başka, küçü-
cük aynntılara bile dikkat et-
mek durumunda.
Birkaç yıl önce bir Alman
antrenör kampı ziyaretegelmiş.
Bir öğretmen pilotla birlikte
planör uçuşu yaparken sormuş:
"Kaç kırlangıç gördünüz?" Pi-
lot "Birkaç tane" diye yanıtla-
ymca, sertce, "Siz kırlangıçlara
dikkat etmiyorsunuz galiba"
demiş.
Genç pilot, bunun yaptığı işle
ilgisi olmadığını söyleyince,
"Olmaz olur mu? Sıcak hava,
böcekleri yukan kaldınr, kır-
langıçlarda toplanıp onlan yer.
Bu nedenle kırlangıçlann bu-
lunduğu yerlerde sıcak hava
akımı vardır" demiş.
Planörcülüğün ince zanaat
olduğunu gösteren ilginç bir
öykü. Sessiz dünyanın keyfini
çıkarmak, epeyce deneyim ge-
rektiriyor...
...SÜKÜT ALTINDt/ff,.
Doktorlarkanserli hasta için umudu yoketmeden gerçeğinkabullenilmesini öneriyor
Kaııser lıastalaıiııııı yansı bunalımdaİSTANBUL (AA) - Kanser hasta-
lannın tanı, tedavi ve palyatif dönem-
lerde çeşitli duygusal, ruhsal davranış-
sal reaksiyonlar geliştirdiği belirtilerek
yansında da psikiyatrik sendromlann
ortaya çıktığı bildirildi.
Istanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi,
Psikiyatri AnabiHm Dalı öğretim üyesi
Doç.Dr. Sedat Özkan, konu ile ilgili
olarak yaptığı açıklamada insanlann
kanser tanışı karşısında bırçok tepkıler
gösterdiğini belirterek ilk aşamada en
yaygın tepkinin şoke olma ve inanama-
ma olduğunu söyledi.
Hastaya gerçeği söylemenın. has-
talığın tanısından daha zor olduğunu
kaydeden Doç. Dr. Özkan, 'En doğru
yol umudu yok etmeden gerçeğin ka-
bullenilmesini sağlamaktır' dedi.
Tedavi aşaması
Tedavi seçeneklerinm ve her türlû ola-
naklann göz önüne serilmesinden sonra
• Doktorlar kanserli hastanın her aşamada
bilgilendirilmesi gerektiğini savunuyorlar. Hastaya gerçeği
söylemenin hastalığın tarusından daha zor olduğunu
kaydeden tıp uzmanlan, insanlann kanser konusunda çeşitli
tepkiler gösterdiğini vurguluyorlar. Hastalann yansında
psikiyatrik sendromlar ortaya çıkıyor
kanserli olduğunu hastaya söylemek Radyoterapi tedavisinin ise kaygı ve
gerektiğine değinen Doç. Dr. Özkan, korkular yarattığını anlatan Doç. Dr.
buşekildegerçeğiinkaretmedentedavi-Özkan, uygulama öncesinde hastanın
ye olumlu yanıt verileceğinı belirtti. bilgilendinlmesi. yanlış kanı ve endişe-
Doç. Dr. Özkan, kanserli hastalann lerin düzeltilmesi, amaçlann belirtilmesi
ilk tedaviye büyük umutlarbesledikleri- gerektiğini vurguladı.
ni, her türlü rahatsızlığı ve uğraşıyı göze Doç. Dr. Özkan, aksı davranışın has-
aldıklannı ifade ederek cerrahi girişi- tanın yalnızlık ve terkedilmişlik duygu-
min yapılacağını öğrendiklerinde ise suna kapılmasına yo! açacağmı kaydet-
hastalarda kaygı ve özürlülük duygusu ti.
uyandığını. bu nedenlerden dolayı da Kemoterapinin de ciddi bir nöropsi-
hastalarda cerrahi girişimi erteleme ve kiyatrik ve psikolojik reaksiyonlar ya-
cerrahi dışı yöntemler arama gibi reak- ratabileceğinı. ifade eden Doç. Dr. Öz-
siyonlann görüldüğünü söyledi. kan, hastalara mümkün olduğu kadar
fîziksel yakınlık ve ilgi gösterilmesinin
de ruhsal açıdan önemli destek sağlaya-
caifanı belirtti.
Tedavi sonrası
Doc. Dr. Sedat özkan, tedavi son-
rasınaa ise hastalığın yeniden nüksede-
bileceği endişesi ve uyum güçlüklerinin
ön plana çıktığını belirterek hastalığın
yinelemesiyle tanıda gösterilen reaksi-
yonlardan daha şiddetli bir reaksiyo-
nun ortaya çıkabileceğini bildirdi.
Hastanın her aşamada bilgilendiril-
mesi, her kürden sonra endişe ve kaygı-
lannı ifade etmeye cesaretlendirilmesi
gerektiğini vurgulandı,
Ölüm korkusu. çaresizlik, yaşam ide-
alierinin tehdit altında olması, otono-
misini kaybedeceği, çevreye bağımlı
olacağı, fîziksel yıkıma uğrayacağı gibi
düşünce ve kaygılann. hastanın depres-
yona girmesine neden olacağı doktorlar
tarafından belirtiliyor.