Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 HA2İRAN1992 PEBŞEMBE
12 DIZIYAZI
Nâzım hastanede ölümeyaklaşırken annesi Celile Hanım Köprü'de yalvanr: Oğlumu kurtannız
Köprü'yü uımtmayıııız!
EDEBIYATIMIZDA
GALATA KÖPRÜSÜ
REFİK DURBAS
K-öprü'nün intihannın ertesi günüydü. Oruç Aruoba telefon etti.
Beşiktaş'tan bir tekneye binip Köprü'ye Orhan Veli'nin "Galata Köprüsü"
şiiri ile bir demet çiçek bırakacaktık. Boğaziçi Köprüsü'nün altını tavaf
ettikten sonra sekiz kişi Galata Köprüsü'ne çıktı. Çiçek demetini ve şiiri taktı
Köprü'nün yakasına. Köprü üzerinde ilk resmimi o gün çektirdim...
— 4 —
Şımdı anılarda kalan Galata Köp-
rüsü'nün bir de "anılar'da yaşayan
tanhi var.
Daha dün Haydarpaşa'da trenden
inilir. vapurla Karaköy'e geçilir,
Köprii"de >ıirünür ve İstanbul'un "ta-
şı toprağı altın" kalabalığma kanşılır-
dı.
Yazarlar. çizerler bir muhallebicide
buluşur gibi Köprü üzennde karşıla-
şırlardı.
İlharru Bekir Tez, Nâzım Hikmet
hapisten çıktıktan sonra onu ilk kez
Köprü üzerinde görmüştür.
"Nâzım'ın cilesi' ilk kez özgürlük
bayrağını Köprü üzerinde açacaktır.
Rady Fish anlatıyor:
"Nâam Hikmet Istanbul hastanele-
rinden birinde, Cerrahpaşa'da. her
gün yine ölüme yaklaşırken, annesi.
oğlunun. üstünde'durupbalıkçı tekne-
lerine, mavTialara, yolcu gemileri ile
römorklara, bunlann Haliç'ten çıkışı-
na, Boğaziçi'nden gelişine bakıp kala-
balığın gürültüsünü, tramvay zillerini
dinlemeyı sevdıği Galata Köprüsü'ne
çıkacaktır Bu köprüde, bedbinlik ve
ümit dolu, henüz genç kalmış tanınan
sesi duyulacak, güriiltüyü basünp yol-
culan durduracak ve parmakhğın ya-
nında sıra sıra balık tutanlara oltalan-
nı bıraktıracaktır. Şairin serbest bıra-
kılmasmı ısteyen beyanlan gelip
geçenlere uzatarak yalvarmaktadır
Celüe Hanım:
-Nâzım Hikmet'i unutmayınız! oğ-
lumu kurtannız."
Yine aşağı yukan aynı yıllar. Yıl
1952. İstanbul'da lüfer akını var. Ya-
şar KemaJ'in deyişiyle "kayıklann üs-
tüne basa basa Karaköy den Emi-
nönü'ne gitmek mümkün."
Bu lüfer akınında Yaşar Kemal de
balık tutma sevdasına kapılıyor. Önce
Karaköy iskelesine gidiyor, ama kira-
layacak bir kayık yok. Kaç lira teklif
ediyorsa aldıran olmuyor.
Ğerisını Yaşar Kemal anlatsın:
"Haliç'ten. ışık selinin içinden balık-
çılann sesleri geliyor.
Çarnaçar dönüp Köprü'den, yani
Köprü'nün Haliç iskelesinden balık
tutanlan seyre dahyorum.
Köprii'nün kenannda demir atmış
motorlann ıçlennde. kayıklann içle-
rindeki kadar balık tutanlar var. Ara-
lanna kanşıyorum.
Saat on sulannda bir kayık yanaştı
KöpnTve. bakkal kayığı... Kayıktan
kayığa alışveriş... Bu bakkal beni kayı-
ğın'a almaz mı? Alması gerek. Nezara-
nm olur ona? Teklif etüm, kabul etme-
di.
-Ne istersen veririm, dedim.
Gene olmadı.
Ötelerden, bakkalla bu konuşma-
mızı duyan. kara bıyıklı birisi beni
çağırdı
-Gel be ahbap... Ne kadar meraklı-
sın, beraber tutaiım.
Kayığı yanaştırdı, girdim."
Tat kalmamış İstanbul'da
Mehmed Kemal "Acılı Kuşak"ında
İstanbui'da lüfer akını. Yaşar Kemal'in deyişiyle, "kayıklarm üstüne basa basa Karaköy'den Eminönü'ne gitmek
mümkün." Oltasını kapan soluğu Galata Köprûsü'nde atanış. Şimdi ne lüferin ne de Köprü'nün esamesi okunuyor.
Köprü üstünde birdenbire Saıt Faik'le
karşılaşışını anlatıyor. Sait Faik "Bir-
denbire bir kuş gibi, bir balık gibi, bir
adam gibi" çıkıvermişür Köprü'nün
üzerinde Mehmed Kemal'in önüne...
Bu, hayali bir karşılaşmadır. Orhan
Veli'den, Cahit Sıtkı'dan. Suphi Taş-
han'dan konuşurlar.
Mehmed Kemal, "Mavnalar geçi-
yordu Köprü'nün alündan. çatanalar
geçıyordu" diye sözünü şürdürür.
"Bir odun kayığı motorlu gidiyordu.
Çata çat. çata çat... Kjyı balık tutan-
larla doluydu. Kıyı dedimse Köprü'-
nün korkuluklan... Misinalar ayakla-
ratakıiıyordu."
Aklına Sait Faik'in "Mavnalar" öy-
küsü gelir. Günün edebiyatından ko-
nuşurlar. Meserret'i sorar Sait Faik.
Meserret pastane olmuştur.
Sait Faik "Tokatlı'da bir bira içelim
öyleyse" der.
Mehmed Kemal, "Meydan oldu
oralar" yarutını verir.
"-Nektar'da bir yudum?
Ayakkabıcı oldu.
-Lambo?
Sizlereömür...
-Muhteş?
Lokanta...
-Cennet bahçesi?
Kimsenin gittiği yok... Gitse gitse.
belki Oktay Akbal gider... Eski günleri
anmakiçin...
-Asmalı Mecsit?
Barhane...
-Yüksek Kaldınm?
Eh, şöyle böyle..."
"LFlan tat komamışsınız İstanbul'-
da" diye söylenerek Köprü'den aşağı
doğru süzülür Sait Faik. Duman gibi,
sis gibi, yiten bir koku gibi uzaklaşır...
"Kardeşlerimden biri../*
Aküma Ahmed Arif geliyor. O,
dünya güzeli insan.
Onunla 1990'da yapüğım uzun ko-
nuşma... "Kalbim Dinamit Kuyu-
su..."
"İstanbul'a geldiniz" diye sormuş-
tum.
AhmedArifyanıtlıyordu:
"İstanbul'a geldik. Köprü'den geçi-
yoruz. Polisler "Taksi paran var mı?'
dediler. 'işte biliyorsunuz' dedim. Ara-
ba tutamadık. Yatağı yorganı sırtıma
aldım, valizi de bir polis, Köprü'de ta-
nıdık bir adam anyorum, kardeşle-
rimden birini. Rastlasam da para iste-
sem, tek düşüncem bu... Ama o da
olmadı.
Böylece Sansaryan Hanı'na gel-
dik."
Ahmed Arif in Köprü'de karşjsına
çıkmayan kardeşi, yıllar sonra AJi Öz-
gentürk "At" fılmini çekerken çıka-
caktırortaya...
1981 yılında o "geç" askerliğime gi-
deceğim sırada Ali özgentürk "At"
filmini çekiyor. Filmin bir sahnesinde
Genco Erkal Karaköy tarafından ge-
lecek, Güler Ökten de Eminönü'den...
Genco Erkal ile Güler Ökten Köprü
üzerinde karşılaşacaklar, birbirlerine
bakarak geçip gidecekler...
Ali Özgentürk kamerasını Eminönü
yakasında bir vapura gizlemiş. "Ka-
mera" diyor, ama ortalıkta Genco
Erkal yok. Güler Ökten yürüyüp geçi-
yor Köprü'yü...
Sonradan anlaşıhyor ki Genco Er-
kal Köprü ortasında çakılıp kalmış...
Çünkü iki Anadolulu, Genconun
yolunu kesmiş, kılık kıyafetiyle kendi-
îerinden biliyorlar Genco'yu...
-Abi, genelev ne tarafa düşer?..
Genco Erkal film çekildiğini rni an-
latsın, Yüksek Kaldınm'ı mı tarif et-
sin?
Diyeceğim 80 yıllık ömrü hayatında
yaşamıyla böylesine iç içe hangi köşe
bucağı var İstanbul'un?
İstanbul denince Salâh Birsel unu-
tulur mu?
Salâh Birsel de "Kahveler Kitabı"n
da şu notu düşmüş Köprü üzerine:
"Galata ile Eminönü'nü birbirine
bağlayan Köprü üzerinde de birtakım
kahveler vardır. 1870 yılında Köprü'-
nün yeniden yapımından sonra açıldı-
ğı düşünülebilecek olan bu kahvelerin
en ünlüsü Rumeli Karaathanesi ile
Anadolu Kıraathanesi'dir. Bir de
Köprü Ada İskelesi Gazinosu vardır.
Kambur Nazif le Borazan Tevfik bu
sonuncusunda sık sık tavla atarken
görülürler. Köprü üzerinde kahveler
yazın serin olduğundan çok müşteri
çeker. Ahmet Rasim de buralan pek
severdi. Ne var, Mehmet'in gazinosu
ile Üsküdar Gazinosu'nun da müşteri-
sidir o."
Yurdaer Erkoca "Baük Bir Aşk"
adlı öyküsünde "Bir değişeni, bir baş-
ka değişenle nasıl anlatabilırdim
ona?" diye soruyor.
"AJtı yıl öncesinin adlan kalmıştı
elinde sadece, biçimleri aynı, ama içe-
rikleri değişik adlar. Kadıköy Meyda-
nı aynı Kadıköy Meydanı, Galata
Köprüsü aynı Galata Köprüsü, Be-
yoğlu aynı Beyoğlu, heyecan aynı he-
yecan, paylaşmak aynı paylaşmak,
sevişmek aynı sevişmek değjldı artık...
Bir değişeni, bir başka değişenle nasıl
anJatabilirdim ona?"
Evet, Galata Köprüsü arük yok.
Tarihi; romanlarda, şiirlerde, anılarda
kaldı. Bir değişeni bir başka değişenle
nasıl anlatmah?..
Köprü'yle birlikte Sülün Osman da
yok, Cüce Simon da, Uzun öıher de...
Köprü'nün Halic'e bakan ayaklan-
nın ucunda, "havuz" içindeki "Yaşar"
dayok...
Sözü bir şiirle mi bağlamalı?
Can Yücel'in şiiriyle?..
•"Kuzguncuk'un orda Fethipaşa
korusunda
İstanbul'u dinliyorum gözlerim
kapalı...
Taa Eminönü'nden, Yeni Cami'nin
dibine dibine
O ihtiyar, o ayyaş Karaköy Köprüsü
yerine
Kurulacak asri, ama üzümsüz o asma
oto-köprü için
Demir kaaklar çakan şahmerdarun
gürültüsü geliyor
Güm! Güm! Güm!
İstanbul'u özlüyorum
Gözlerim kapalı..."
Köprü'nün "inühan"nın ertesi gü-
nüydü. Oruç Aruoba telefon etti. Be-
şiktaş'tan bir tekneye binip Köprü'ye
Orhan Veli'nin "Galata Köprüsü" şii-
ri ile bir demet çiçek bırakacaktık.
Koca teknede Oruç ve ben, alü kişi
daha. Belki de kimse intihanna inan-
madığından Köprü'nün, davete icabet
etmemişü.
Boğaziçi Köprüsü'nün altını tavaf
ettikten sonra sekiz kişi Galata K.öp-
rüsü'ne çıktı. Çiçek demetini ve şiiri
taktı Köprü'nün yakasına.
Köprü üzerinde ilk resmimi o gün
çektirdim...
—Biıu—
Yeni evliler nasıl ev sahibi olacak?
Toplu Konut Idaresi Başkanı Yiğit Gülöksüz: Üniversiteden mezun yeni evli
bir çift aşağı yukan 5 milyon kazanır. Bunlar 66 metrekarelik bir konutu bizden
rahatlıkla alabilir. 20-25 milyon lira peşinat var, ayda da 1.2 ya da 1.3 milyon lira
ödeniyor. Yani yüzde 50'sini 17 ayda ödeyeceksiniz. 17 ay sonra binaya
girdiğinizde de yüzde 50'sine kredi açacağız.
— Şu anda verdiğiniz kredilerle orta
ve alt gelir gruplarındaki yurttaşların
konut sahibi olması olanağı var mı?
GÜLÖKSÜZ — Kademe kademedü-
şünelim. Piyasadasatılankonutlandü-
şünelim, alan alıyor. Ben bu çizgiyi 6-7
milyonluk aile geliri diye görüyorum.
Onlar iyi kötü kooperatife girerek piya-
sadanlüksolmayan konut alabilir. Bu-
nun altına çekmek için, Eryaman'da bir
örnek oluşturuyoruz. Burada 5.5-6,
4.5-5, 3.5-4 milyona kadar aile geliri
olanlar için büyüklüğü ve ödeme gücü-
ne göre değişik konutlar üretiyoruz.
Üniversiteden mezun yeni evli bir çift,
aşağı yukan 5 milyon kazanır. Bunlar 66
metrekarelik bir konutu bizden rahatlık-
la alabilir. 20-25 milyon lira peşinat var,
ayda da 1.2 ya da 1.3 milyon lira ödeni-
yor. Yani yüzde 50'sini 17 ayda ödeye-
ceksiniz. 17 ay sonra binaya girdiğiniz-
de de yüzde 50'sine kredi açacağız. 1 ay
18 gun sonra da geri ödemeler başlıyor.
Bunun bir basamak aşağısı beiediyelerin
arsaları üzerinde konut üretmek
olabilir. ,
— Belediyeler nasıl devreye so-
kulaçak?
GÜLÖKSÜZ — Beiediyelerin resmi
başvurularını kabul etmeye başladık.
Anadolu 'da kabul edilebilir standartlar
daha farklı olabilir, maliyetler daha dü-
şük olabilir. Buralardaalt gelirgrupla-
rına ulaşılabilir. Belediye Hazine arazi-
sini alabilir, kendi arazisi üzerinde pro-
je üretır. Bizden altyapı kredisi de alabi-
lir. Dünya Bankası'ndan altyapı için
kredi almapeşindeyiz. Belediyelerinar-
sa üretmelerini teşvik edeceğiz. 100 be-
lediyede 4O0 konutluk projeler olsa, 40
KONUT SAVAŞININ
C E P H E G E R İ S İ
TÜREY KÖSE
bin konut eder. Bu, fazla bir hayal ola-
bilir. Ama 20-30 bin konutluk projeler
başlayabilir. Daha alt gelir gruplannada
konut veremediğimizde, altyapısı olan
imar haklan belirlenmiş arsa verebiliriz.
— Konut Edindirme Yardımısistemi-
ne nasıl islerlik kazandınlacak?
GÜLÖKSÜZ — Bu, adı üzerinde iş-
çiye memura konut edindirmek için ku-
rulmuş. 1992yüındabeklenen birikme
3 trilyon lira. Şimdiye kadar biriken pa-
ranın 12.5 trilyon liraolduğu söyleniyor.
Kişi başına biriken para 1.9 ya da 2mil-
yon cıvanndadır. Bununlaancak ikita-
ne kapı alınabilır. Bu para konut için
kullamlmıyor, amacına uygun kullanıl-
mıyor. Ben konut üretmekten sorumiu
bir msanım, konut edindirme yardımı-
nı konut uretmek için kullanılırhalege-
tirmek lazım. Bunun için birçok tasarım
olabilir. Işçiler, memurlar için özel pro-
jeler geliştirilip konut edindirme yardı-
mı ile toplu konut fonu kaynaklarının
birlikte kullanıiması sağlanabilir. Bu-
nun için bazı yasal düzenlemeler gerek-
tiği açık. Bu düzenlemelerde ilkemiz,
konut edindirme yardımının konut sa-
hibi yapmaamacıyla kullanılmasını sağ-
lamak. Örneğin büyuk kentlerde işçiler,
memurlar ve bunlann emeklileri yoğun
olarak bulunuyor. Buralarda büyük
projeler gelişirse, bu vatandaslan ev sa-
hibi yapabiliriz. Anadolu'daki küçük
kasabalarda bulunanlar ne olacak? Ne-
rede belediye projesi yaptırdıysak, ora-
da bu insanlarada imicân sağlayabüiriz.
Bunlann da olmadığı yerde, ferdi kredi
yoluyla bu insanlara katkıda buluna-
biliriz.
—Belirlibirzamanda,belirlibirmik-
tarda konut üretmek gibi bir hedefiniz
var mı
GÜLÖKSÜZ—130 bin konutu mut-
laka bu inşaat mevsiminde bitireceğiz.
Aşağı yukan 10 bin konutu da kendimiz
yapacağız. öbinini ihaleediyoruz, tale-
bi gördükten sonra, belki bu kadar da-
ha ihale edebiliriz. Bunlar 17 ayda bite-
cek. Belediye projelerindede 20-30 bin
konut üretilebilir.
— Toplu Konut tdaresi'nin konut
yapması e/estirilereyol açıyor. "Devlet
bu işten elini çekmeli" yaklasımını na-
sıl değerlendiriyorsunuz?
GÜLÖKSÜZ — İnsanların konut sa-
hibi olabilmesi için birçok yol olabilme-
lidir.Kooperatiflerinprojeleri çok uzun
sürüyor. En hızlı sayılan Batı-Kent altı
yıl sürdü. Bu, maliyetleri yükselten bir
unsur. Biz '17 ayda konutları
bitereceğiz' diyoruz. Belediyeler çalış-
sın. Kooperatifler de toplu konut firma-
ları da sektör canlansın. Işi kimsenin te-
kelinesokmamak lazım. Ben koopera-
tifçiliği destekliyorum. Kooperatiflerin
düzelmesi de vatandaşiarın birçok ka-
naldan devletinelini tutabümesinebağlı.
Ben tek yolcudeğilim. Birçok yololmalı.
Vatandaşa seçme özgürlüğü tanmmah.
— SlTalanları içindeyeralan konut-
lann darestoreedüerekyaşanırduruma
getirilmesiiçin kredi verilmesidüşünü-
lüyormu?
GÜLÖKSÜZ — Bu konuya mevcut
konut stokunun sorunları diye bakmak
lazım. Şehirdeki gecekondular da tari-
hi stok da konunun değişik boyutlan.
Kullanılır konut stokunu arttırarak ko-
rumameselesini çözerekdoğru bir işya-
pılacağı kanısındayız. Müzegibi değil,
yaşayan bir şehir parçası oluşturmak
önemli. Böylecehem konut stokunu çe-
şitlendirirsiniz hem de tarihsel değerle-
ri korumuş olursunuz. Bunlar hep pro-
je bazında konuşulur. ODTÜ Konut
Araştırmalan Merkezi var, orada çeşitli
projeler üzerinde çalışılıyor. Bunlann
sonunda çeşitli projeler devreye girecek.
Şehircilik ve Konut Bakanlığı kurulur-
sa, inşallah, bunlar birazdaha kolay ger-
çekleşir.
—Bu bakanhkkurulabilecekmi?Gö-
ruşaynlıklan var. Birbakan, ' 'Ben Iller
Bankası 'm vermem'' diyor...
GÜLÖKSÜZ — Şu kadarıru söyleye-
yim: Bu bakanhk esas itibarıyla beledi-
yeleri karar merci olarak gören, beledi-
yelere servis vermek için kurulan bir ba-
kanlık. Iller Bankası dahisselerinin yüz-
de 94'ü belediyelere ait olan bir beledi-
yeler bankasıdır. Adeta belediye bakan-
lığına belediyeler bankası nasıl bağlanır
diye bazı arkadaşlar şüpheye düşü-
yorlar...
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Salihli Akşamları-5
Nâam'ın Sevdikleri...
Salihli'de, kükürtlü "Kurşunlu Kaplıcalan"nda, sabah
kahvaltıstndayız. Can Yücel, geç yattağı için daha kalkıp
gelememiş, öbürleri orada. Samiye Yaltırım, Ayşe Yalt-
rım, Müzehher Vâ-nu, Şükran Kurdakul, Balaban, Kıymet
Coşkun, Güler Yücel...
Dereden tepeden; Nâzım Hikmet'in sevdiklerinden açı-
yorduk. Nâzım'ın ilk eşi Nüzhet Hanım'ı tanımışum, 1980
yılında. Yalçın Küçük'le, Nüzhet Hanım'ın damadı Şevket
Çizmeli'nin Or-An'daki evine gitmiştik. Nüzhet Hanım, o yıl
seksenindeydi. Evde gençler briç oynuyorlardı. Ben oyna-
yanları seyrediyordum. Nüzhet Hanım, Yalçın Küçük'e:
- Senin arkadaşın aptal! demiş, ben onun yazılarına âşı-
kım, o ise, bana hiç bakmıyor!
Yalçın Küçük, gelip aktardı Nüzhet Hanım'ın sözlerini;
birlikte konuşmaya başladık. Altta kalmamalıydım:
- Burada en genç sizsiniz Nüzhet Hanım! Yıl 1980, siz de
sekseninizdesiniz! Yalçın Küçük sordu:
- Nâzım Hikmet'ten neden ayrıldınız?
- Benim için çok ağır yazdı; "Sen/benim/minare boyun-
da çam gövdeme,/yumuşak,/beyaz,/bir kurt gibi girdin,/
kemirdin!" diye yazdı. "..Beynime giren kurdu/çürük bir
diş çeker gibi söktüm" dedi. Biliyor musunuz, Nâzım Hik-
met beni bırakmadı, ben boşandım!
Kahvaltıda Samiye Yaltırım'a sordum: "Doğru!" karşılı-
ğını verdi. Müzehher Vâ-Nu:
- Doğru, o Nâzım'ı bıraktı dedi. Valâ (Nurettin), Nüzhet
için: "En fevkalade kadındı, onun hayatına giren" derdi.
Nüzhet Hanım da, üstü kapalı söylemişti, Nâzım'la ayrıl-
malarının nedeninin, Nâzım'ın annesi Celile Hanım oldu-
ğunu. Yalçın Küçük sormuştu:
- Nüzhet Hanım, şimdi olsa Nâzım'dan ayrılır mıydınız?
- Ayrılmazdım, diye karşılık verdi Nüzhet Hanım, böyle
bir şairi bırakmak, üzmek istemezdim!
Uzun konuştuk o gün, 1921 yıllannın Ankarası'nı sorduk,
Mustafa Kemal'i anlattı. O zaman evlerde toplanıyorlar-
mış. Mustafa Kemal Paşa, Meclis Başkanı. Nüzhet Ha-
nım'ın eniştesi, gazeteci Muhittin Bey, Tanin'in Genel
Yayın Müdürü. Ankara'da Basın-Yayın'da görevli, belki
genel müdür. Nüzhet Hanım, on sekizinde var, yok. Musta-
fa Kemal, önünde egilerek dansa kaldırmak ister. Nüzhet
Hanım:
- Teşekkür ederim, dans etmeyeceğim! der. Mustafa
Kemal ısrar eder:
- Ama, hanımefendi, ben çok güç durumda kalacağım!
Lütfen kırmayın! Bu dansı lütfedin!
- Hayır, der Nüzhet Hanım; dansa kalkmaz! Mustafa Ke-
mal, sesini çıkarmaz; yerine oturur!
- Çok ince, kibar insandı! dedi Nüzhet Hanım. Nüzhet
Hanım, Nâzım'ın "O mavi gözlü bir devdi./Minnacık bir ka-
dın sevdi./Kadının hayali minnacık bir evdi/bahçesinde
ebruli/hanımeli açan bir ev" dizelerini yazdığı kadındı...
Aysel Bayramoğlu anlatmıştı; Şevket Süreyya Aydemir,
Nüzhet Hanım a gider, ona çiçek götürürmüş. Nüzhet Ha-
nım, bir süre önce öldü.
1970li yıllardı, bir İstanbul'a gittiğimde, MAY Yayınlan
yönetmeni Mehmet Ali Yalçın'a uğramıştım. Odası kala-
balıktı; Hasan Izzettin Dinamo, Suat Derviş, daha kimler
vardı unuttum. Suat Derviş, 1972de ölmüş, demek ölü-
tnünden önce görüp tanımışım. Söz Nâzım Hikmet'ten
açılmıştı. Nâzım, Suat Derviş için şiir yazmış. Suat Der-
viş'e tutkunmuş gençlik yıllarında.
Mehmet Ali Yalçın, Suat Derviş'e takılmıştı:
- Kız, insan Nâzım gibi şairi kırar mı? Karşılık verseydin,
bak sana şiir de yazmış, ithaf etmiş!
- Ne bileyim böyle ünlü biri olacağını; o zamanlar delifi-
şek bir gençti!
Suat Derviş o gün, Nizamettin Nazif'le nasıl evlendikleri-
ni anlatmıştı. Cağaloğlundaki evlendirme dairesinde ni-
kâhları kıyılır, Suat Derviş gelinliğiyledir. Oradan çıkarlar,
evlerine gidecekler. Yeni Cami'nin önüne gelince Nizam:
- Haydi sevişelim! der.
- Evimize gidelim, bak akşam oluyor, orada istediğimiz
gibi sevişiriz! derse de Suat Derviş, ı-ıhh, "Deli Nizam"
dinlemez, yatırır kızı Yeni Cami'nin merdivenlerine! Onları
görmekte gecikmezler:
- Vay zındıklar! Caminin merdivenlerinde ha? Haydi ka-
rakola!
Gerdek gecesini, karakolda geçirirler...
Kahvaltıda, Nâzım'la ilgili anılar anlatılıyor. Nâzım, Pi-
raye'yle yeni evlenmiştir. Bir gün Nâzım, öykücü Cahit
Uçuk'u görür, Kadıköy vapurunda birlikte karşıya geçer-
ken dost olurlar. Piraye bunun ayırdına varır, izler. Nâzım'ı
sıkıştırır:
- Vallahi bir şey yok, der Nâzım, ben onu kardeşim Sa-
miye'ye (Yaltırım) benzettim de! Piraye, bu gerekçeye
inanmaz:
- Ne demek, "kardeşime benzettim de". (Kahkahalar)
- Semiha Berksoy'a tutkun muydu?
- Aaa, uydurma!
- Semiha'ya aşık değil mi?
- Semiha ona âşık!
- Semiha bir gün bir şapka almış, Nâzım'ı görmeye Ipek
Film'e gitmiş. Nâzım da tam kapıdan çıkıyormuş. Semiha:
- Aaa, ben de çıkıyorum, bak şapkam çok güzel!
- Evet, demiş Nâzım, bu şapkayla öyle güzelsin ki, sen
karşı kaldınma geç, ben bu kaldırımdan yüruyeyim, yan-
yana yürümeyelim, seni uzaktan göreyim!
Nâzım, "Onu ben üne kavuşturdum!" dermiş.
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Türk halk edebi-
yatında aruz ölçü-
süyle yazılan şiir tiir-
lerinden biri. 2/ Gü-
neydoğu Asya Ulus-
lan Örgütü'nün sim-
gesi.... Kuyruksoku-
mu kemiği. 3/
Filmlerde kendine
tutulan erkekleri
mahveden güzel ve
acımasız kadın tipi...
Suyun dibinde sü-
rüklenerek çekilen
bir çeşit balık ağı. 4/
Kale hendeği... Müs-
lümanhğın beş temel şartından biri.
5/ Açınsamada (istikşaf) bulunan as-
ker kıtası. 6/ Temeli taklide dayanan
sözsüz oyun... Güzel bir biçimi, hoş
bir görünümü olan, 7/ Sermaye...
Eski Mısır'da güneş tannsı. 8/ Bir
soru sözü... Çok çirkin ve sakil. 9/
Bir eylemin özne ve nesne bakımın-
dan taşıdığı özelliklere verilen ad...
Verme, ödeme.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Avukat. 2/ Yapıtlar... Yer katmanlan kıvrımlanmn, tekne de
denilen ingin kısmı. 3/ Bir sanat yapıtında işlenen konu... Göz-
leri görmeyen. 4/ Bir inceleme sonucunu içeren yazı... Elli şi-
niklik tahıl ölçeği. 5/ Tarla sınırı... lri ve uzun taneli bir üziim
cinsi. 6/ Pasifık Okyanusu'nda bir ülke. 7/ Lapina familyasın-
dan küçük bir deniz balığı... Olumsuzluk belirten bir önek. 8/
Kobalt elementinin simgesi... Bir Avrupa ülkesinin para birimi.
9/ Içinde yabancı bir öğe bulunmayan; mutlak... Şarap yapmak
için kullamlan bir çeşit uzun fıcı.