Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYFT/4
OZGURCE
HABERLER 19 OCAK 1992
C E Z A Y İ R ' I N H A T I R L A T T I G I I S L A M V E D E M O K R A S I T A R T I Ş M A S I
TURKER ALKAN
Askeri Darbelerin
Örnek Ülkesi
Bir zamanlar Turgut Özal tutturmuştu "Türkiye modeli
örnek alınmalıdır" diye. Sovyetler'e, Çin'e, Maçin'e gitse
hemen kendi modelini örnek gösterir, "Zam yapın zam,
başka türlü ülkeyi yörretmek olanaksız" der dururdu.
Ekonomik alanda Türkiye'yi örnek alan ülke çıkmadı.
Ama son günlerde astceri müdahale dalında gerçekten ör-
nek alınacak ülke olduğumuz anlaşılmaya başlandı. Par-
çalanan Sovyetler Birliği'nin şaşkın ülkelerinde ve başı iyi-
ce sıkıntıya giren Cezayir'de "Türk askeri müdahale
modeli" ciddi ciddi tartışılıyor artık.
Eeee, herkesi kend i uzmanlık ve başarısına göre de-
ğerlendiriyorlar belli ki. Bizi ekonomide, felsefede, kültürde
ve sanatta örnek alacak değiller ya. En iyi becerdiğimiz
iş askeri müdahale. Elbet örnek olacaksak bu konuda olu-
ruz.
Uzmanlık dalımız olciuğu için midir bilmem, dışarıdaki
askeri müdahalelere karşı da olağanüstü bir duyarlılığı-
mız var.
Bir zamanlar Sovyetler Birliği Çekoslovakya'ya müda-
hale edince Türk aydınları birbirine düşmüştü. Solcu ay-
dınlarımız karşılıklı olarak birbirlerini suçladılar, Türkiye
İşçi Partisi ciddi sar- -
smtıiar geçirdi
Geçen eylülde
sovyetler de ordu
yi aiaşağı
farkhiıkian beiiri
Aslında Cezayir'i değil,
• . . . . . . . .
kendı ıç sıyasetımızı
düşünüyoruz. Zaten
belirlenmiş ve kemikleşmiş
pozisyonlardan Cezayir'i
ballaı
"î e d e r
f;b i r t l i r i ı n i I e
ia sonuçiandı da iş ateş yağdırmaya
fazla büyümeden CallSIVOrUZ.
kapandı.
T
7 ' „ . . . •
Şimdi de Cezayir'ae yaşanan ordu mudanaiesı aydın-
lar arasında yeni bir tartışma başlattı: Ordunun bu durum-
da müdahaleye hakkı var mıdır, yok mudur?
Konuyu salt siyasal ahlak açısından ele alacak olursak
her iki tarafın da söyleyebileceği çok şey var. Demokrasi-
ye, seçim düzenine karşı olan, iktidara gelirse bunlara son
vereceğini, İran'daki gibi totaliter bir yönetim kuracağmı
açıkça söyleyen bir yönetime engel olmak, demokrasi açı-
sından yerilecek bir davranış mıdır, yoksa haklı buluna-
cak bir girişim midir?
Mantık oyunlarıyla ve ahlaksal argümanlarla her iki gö-
rüş için de çok şey söylenebilir. Ve hiçbir ortak sonuca
ulaşılamaz.
Çünkü bu tartışmaları yaparken aslında Cezayir'i de-
ğil, kendi iç siyasetimızı düşünüyoruz. Kendi siyasal ko-
numlarımızın güçlendirilmesi veya zayıflamaması için Ce-
zayir örneğinden nasıl yararlanacağımızı araştırıyoruz. Za-
ten belirlenmiş ve kemikleşmiş pozisyonlardan Cezayir'i
bahane ederek birbirimize ateş yağdırmaya çalışıyoruz.
Bu tartışmalarda, demokrasi ve askeri müdahale olgu-
sunu salt siyasal ahlak açısından ele aldığımız sürece pek
bir yarar sağlayabileceğimizi sanmıyorum. Demokrasinin
toplumsal, kültürel ve ekonomik ön koşullanna inmek, Ce-
zayir'de olup bitenleri anlamamız için gerekli gözüküyor.
Böylece kendimize de bir boy aynası tutmuş oluruz.
Coşkun'dan 'birleşik soF çagnsı
• tç Polilika Servisi — Sosyalist Birlik Partisi (SBP)
lstanbul il kongresi, çalışmalanna dün başladı. Beşiktaş
Anıl Duğun Salonu'nda yapılan kongrenin açılışında
konuşan il başkanı Avukat Atilla Coşkun, yüzyıhn başında
etkili olan pek çok değer, ölçü ve kavramın eskidiğini ve
geçerliğini yitirdiğini savundu. Coşkun, "Örneğin sosyal
demokrasi veya komünist akımların orijinal ya da klasik
ölçüleri, artık değişmek durumuyla karşı karjıyadır.
Geleceğin sosyalizmi, insanlığın ortak değerleri boyutunda
oluşacaktır" dedi. Bugün dünya ve Türkiye solu için yepyeni
bir tasanma gerek olduğunu kaydeden Coşkun, "Dünyamızı
etkisi altına alan demokrasi dalgası, solun farkh
akımlarının, kendi kimliklerini koruyarak biılikte
yapılanmasının hem olanaklarını yaratıyor hem de bunu
gerekli kılıyor. Farklı sol akımların birlikteliği, tüm solun
yenileşme sürecini hızlandıracaktır" diye konuştu. Kongrede
bugün seçimler yapılacak.
"Özgürlükler ve Haklar"paneli
• İSTANBUL (AA) — Özgürlükler ve Haklar
Derneği'nin (ÖZGÜR-DER), dün İstanbuPda düzenlediği
"Özgürlükler ve Haklar" konulu panelde, özgürlükleri
sınırlayan yasaların yürurlükten kaldırılması istendi.
Bakırköy Barolar Birliği lokalindeki panelin açış
konuşmasını yapan dernek başkanı avukat Zerrin Sarı,
yasalardaki özgürlükleri sınırlayan hükümlerin çağa
uydurulmasını ve Batı standartlarında haklara sahip
bireyler yaratılmasını istediklerini belirtti. Sarı,
cezaevlerinin de çağa uydurulmasını, hücre tipi
cezaevlerinin kaldırılmasını istedi. Basın, yargı, çalışma
hukuku, sanat ve eğitim konularının ele ahndığı panele
konuşmacı olarak KAM-SEN Başkanı Aliye Kaşgir, Av.
Uluthan Gün, Ortaköy Kültür Merkezi'nden Ethem
Elmas ve avukatlar Ahmet Düzgün Yüksel, Fuat
Erdoğan ve İmmihan Yıldırım katıldılar.
Çankaya'dan 'yolsuzhık' savunması
• ANKARA (ANKA) — Cumhurbaşkanhğı Sözcüsü Kaya
Toperi, 1989 yılında hazırlanan hayali ihracatla ılgıli
raporun işleme konulmadığı yolundaki iddiaların daha önce
kısaca yanıtlandığını belirterek konuyu aynntılandıracak şu
açıklanîayı yaptı: "İlgili mercilere bu konu üzerinde
hassasiyetle durulması ve dosyaların süratle incelenerek
gerekli işlemlerin yapılması talimatı verilmiştir. Ancak
işlemlerin yeterli süratte ilerlemediğinin gözlenmesi üzerine
Başbakanlık Teftiş Kurulu'na bu hususta bir rapor
hazırlanması taJimatı verilmiştir;' Toperi, bu talimatın ilgili
kuruluşlann arşivlerinde bulunduğunu belirterek Teftiş
Kurulu tarafından hazırlanan raporun işleme konulmadığı
iddialarının doğru olmadıgını bildirdi.
SHP ilçe binasındaki eylem
• İstanbul Haber Servisi — SHP Beşiktaş ilçe binasını
2 gündür işgal altında tutan bir grup yurttaş, milletvekili
Algan Hacaloğlu'nun kendileri ile gorüşmesi üzerine dün
öğleden sonra eylemlerine son verdiler. Koalisyon
hükümetinin ortağı SHP'nin seçimler öncesinde verdiği
vaatleri yerine getirmediği için SHP binasını işgal
ettiklerini belirten yurttaşlar, insanların hâlâ sessiz
sedasız kaybolmasının sürdüğünü söylediler.
lanklar demokrasiyiezerRUŞEN ÇAKIR
Türkiye, belki de ilk kez bir başka ülkede
ordunun demokrasi sürecini kesintiye uğrata-
rak yönetime el koymasına bu kadar yakın ilgi
duyuyor. 11 Ocak 1992 gecesinden itibaren
Cezayir'de yaşananlar üzerine süren tartışma-
da özellikle iki üç tavır dikkati çekiyor. Bun
lardan birini Ahmet Çiğdem şu sözlerle özetli-
yor:
"Cezayir olaylarına karşı oluşan tepki yuma-
ğının içinde Ylüslümanlar, geleneksel sijasi
söylemlerine bir kez daha müracaat edip "de-
mokrasi" nin yumuşak karnının \e bu anlaroda
sınırının" "İslam"' ve '"Müslümanlar" olduğu-
nu; demokratik yöntemlerle bile Müslüman-
ların belli toplumda siyasi iktidan ele
geçirmelerine rıza gösterilmeyeceğinin ortaya
çıktığını söylediler. Buna Batı'nın çifte stan-
dartlı oluşu gibi bir öğe de eklendi."
Doç. Dr. Levent Köker diğer üç tavn şöyle
anlatıvor:
JLsIam ve demokrasi Cezayir tartışmasında iki karşıt uç öne çı-
kıyor. Darbenin şeriata göre ehvenişer olduğanu savunanlar ile darbe-
nin, demokrasinin aldatmaca olduğunu kanıtladığım öne sürenler.
Sonunda darbeyi demokrasi yiyor.
"Demokrasiyi kesen bir uygulamayı kınaya-
cak yerde, Cezayir olaylarından "uyuvan laik-
lere dersler" çıkaranlar, ""çağdaşlık"
ka>ramının içinde "demokrasi""ye aslında hiç-
bir değer \erme\erek savunduklarını sandıkları
"çağdaşlık" ile çelişkiye düşdüklerinin bile far-
kında olamamışlardır. Ovsa "uyumayan laik-
lerin" Cezayir olaylarından çıkarması gereken
derslerinden en önemlisi demokrasiyi askıya
alarak çağdaş ve demokrat olunamayacağıy-
dı."
Kökcr gibi İslamcı olmayıp darbcye karşı
çıkanlar Çiğdem gibi İslamcı olup darbe-
den demokrasinın bir aldatmacadan ibaret
olduğunu düşünmeyenler var kuşkusuz. Ama
bu kişiler, kendi yakın çevrelerince bile safdil-
lilikle suçlanabiliyorlar. Gerek bu olgu, gerek-
se medyanm da katkılanyla iki uç görüşün ön
plana çıkması. Türkiye'nin iddia edildiği gibi
kendi darbe deneyimleriyle hesaplaşmasını
henüz tamamlamadığını gösteriyor.
Türkiye'deki Cezayir tartışmasıyla ortaya
çıkan tabloya ana hatlarıyla bir kez daha ba-
kıldığında inisiyatifîn İslamcılarda olduğu
görülüyor. Türkiye'de özellikle son üç yılda
demokrasi, çoğulculuk, sivil toplum rüzgârla-
nnın kendi saflannda da esmesinden rahatsız-
lık duyan bir grup İslamcı. Cezayirli darbeci-
ler sayesinde demokrasi karşıtı görüşlerini
yeniden gür bir sesle duyurabılme ımkânına
kavuştular.
Ancak askeri darbeleri büyük ölçüde ya-
panların yanına kâr kaldığı. özellikle Türkiye
örneklerinden hareketle biliniyor. Bu nedenle
"Tabii ki darbeler kötüdür, ama..." diye başla-
yan sözler sarf edenler, Cezayir'deİci askeri
müdahalenin Türkiye'deki "caydırıcı etkileri"
ni hesaba katarak bir zafer mutluluğu yaşıyor-
lar.
Türkiye'deki Cezayir tartışmasını başından
itibaren mümkün olduğunca objektif bir bi-
çimde yansıtmaya çalışan Cumhuriyet, iki
gün sürecek bu dosyada farklı düşünce ve çev-
relerden yedi ayrı kişiden yazılı görüş aldı.
Yalnızca Coşkun Kırca'nm. Antalya muhabi-
rimiz Biilent Ecevit'in sorulanna verdiği yanıt-
lan tarafımızdan düzenlendi.
YARIN: CEZAYİR DARBESİNİN TÜRKİYE'DEKİ
FARKLI İSLAMCI STRATEJİLERE ETKİSİ
RECEP TAYYIP ERDOGAN
Batı'nın îslamlakavgasıCezayir'deki askeri darbe,
klasik darbelerde olduğu gibi
mevcut iktidann kendisine karşı
değil, Islami Selamet Cephesi'-
nin iktidara gelmesini engelle-
mek için yapıldı.
Demokrasi halkın 'serbest
irade beyanı'na nza göstermek
demektir. Demokraside aslolan
'sivfl irade'dir, 'askeri irade' de-
ğil. Cezayir'de 'askeri irade' an-
tidemokratik bir biçimde 'sivil
irade'yi bastınna yoluna gitmiş-
tir. Hem de sözümona 'demok-
rasiyi korumak' adına bunu
yapmıştır. Nedense askerlerin
gerekceleri her yerde birbirleri-
ne benziyorlar. Ve gene neden-
se haJkı-ülkeyi-demokrasiyi vs.
kurtaracak olanlar sadece as-
kerler oluyorlar. Askerlerin
kendilerine boyle bir 'kurtancı-
hk misyonu' yûklemeleri en baş-
ta demokratik değildir. Doğru-
su artık halkın bu tür
Refah Partisi MKYK üyesi ve
tstanbul il başkanı olan Recep
Tayyip Erdoğan RP'nin
'kitleselleşme' stratejisinin
mimarlanndan ve en başarılı
uygulayıcılanndan biridir.
Erdoğan son seçimlerde, ikinci
sıradaki Mustafa Baş'ın yeterli
tercih oyu toplaması nedeniyle
TBMM'ye giremedi.
'kurtancdara' ihtiyacı da yok-
tur. Zannediyonım halk asıl bu
tür 'kurtancılar'dan yakasını
kurtarma mücadelesi veriyor.
Cezayir'deki askeri darbenin
arkasında hiç kuşkusuz Batı
dünyası ve özellikle de Fransa
bulunmaktadır. Fransa, yanıba-
şında bulunan eski sömürgesi
Cezayir'in güçlü bir Islami ha-
reketin merkezi olmasından cid-
di bir biçimde korktuğu için
kendisine her bakımdan bağlı
Cezayir ordusunu devreye sok-
tu.
Doğu Bloku'nun çökmesin-
den sonra alternatifsiz kalan
Batı dünyası, kendisine alterna-
tif olabilecek bir İslami bloğun
ortaya çıkmasını istemediği için
bu askeri darbenin teşvikçisi ve
destekçisi olmuştur.
Cezayir'deki kavga gerçekte
ve temelde, sömürgeci Batı'nın
Îslamla kavgasıdır. Batı bugün
en çok Islamdan korkmaktadır.
Bu vüzden lslamcılann iktida-
ra gelmesini yerli işbirlikçileri
eliyle geciktirmişlerdir şimdilik.
Paris sartında dünyaya de-
mokrasi ve insan haklan dersi
veren Batı dünyasının iki yüzlü-
lüğü bu olayla birlikte açık bir
biçimde ortaya çıknuştır.
İslam dünyasında gücünü 'as-
keri irade'den alan düzenler
devletçi-seçkinlerin zora dayalı
politikalanyla yürütülmektedir.
Bu devletçi-seçkinlerin de-
mokrat olmaya cesaretleri yok-
tur. Çünkü onlann gerçekte
halk desteği yoktur. Bu yüzden
onlar 'atanrruşlann- seçilmisler-
den iistün olduğu halka rag-
menci düzenleri'nin aynen sü-
rüp gitmesini istemektedirler.
'DARBECİ VE DİKTATÖR' — Körfez savaşında da böyle olmuştu. Sa^-aşa karşı çıkanlar "Saddamcı", Saddam'a karşı çıkanlar
"Amerikancı" diye yaftalanımştı. Cezayir'de "demokrasi velaiklik" adınayapıldığıiddiaedilendarbeyikınayanTürkiyeli islamcılarda
tüm laikltk ve demokrasi yanlılarını kestirmeden "darbeci ve diktatör" ilan ettiler. (Fotograf: ALf OZ)
COŞKUN KIRCA
Askeri darbe, kötünün iyisiBatılı ülkeler, seçim sonuç-
lannın iptal edilmesinin iyi
olmadıgını, ancak İslamcı
partinin de insan haklarını
yok etmesinin önüne geçilme-
sinin zorunlu olduğunu söyle-
yeceklerdir. Dünyadan bu
duruma bü> ük tepkilerin gele-
ceğini zannetmiyorum. Ceza-
yir'de yaşasaydım, herhalde
İslamcı bir partinin iktidara
gelmesini istemezdim. Çünkü
o zaman demokrasi yollan ke-
sinlikle kapanmış olurdu.
Bugün gelen yeni yönetim her-
halde pek demokratik değil.
Belki de demokrasiye geçişe
hazırlar. Onu da bilmiyoruz.
Ama bu yolla giderse herhalde
Emekli Büyükelçi Coşkun Kırca önce
Hürriyet, ardından Milliyet
gazetelerinde kaleme aldığı köşe
yazılannda, "irtica tehlikesine karşı
jakoben müdahalelerin meşru
olduğu " savunmasıyla dikkati
çekmişti. 12 Eylül askeri yönetimi için
anayasa önerileri de hazırlamış olan
Kırca, seçim öncesi "vitrin değişikliği"
sırasında DYP'ye girmişıi. Kırca halen
aynı parüden lstanbul milletvekili.
İslamcıların getirdiği tercih-
ten daha iyi bir tercih olur.
Cezayir. tarihi boyunca
ekonomik ve sosyal politika-
lar gütmemiştir. Tek parti
döneminde görülmemiş ah-
laksızlıklar ve rüşvetler yaşan-
mrştır. Halk FLN'ye "tu
kaka" demiş. Türkiye'de hiç-
bir zaman tek parti dönemin-
de de sonra da bugün de böyle
rüşvetçilik görülmedi.
Bu bakımdan Türkiye ile
Cezayir arasında bir paralellik
kurmak mümkün değil.
Cezayir olayıyla birlikte
"demokrasi mi, askeri yöne-
tim mi" diye soruluyor. Bu-
gün Cezayir'de askeri yöne-
timde demokrasi var mı? Yok.
Bu güzel bir şey mi? Hayır.
Ama İslamcılar geiseydi de-
mokrasi olacak mıydı? Olma-
yacaktı. Şeriat insan haklarını
yok ediyor. insan eşitliğini
yok ediyor. İnsan haklannın
olmadığı yerde de demokrasi
yoktur. Türkiye'de böyle bir
tercihin ortaya çıkması ihtı-
mali de git gide uzaklaşıyor
zaten.
PROF. DR. BAKIR ÇAGLAR
Ölü doğan
demokrasiCezayir'de, siyasi ifadenin
yasaklandığı sistemden, siyasi
ifadenin kurumsallaştınldığı
çok-partili sisteme geçişte, po-
litikleşen İslam, Askeri-Parti
iktidan karşısında tek alterna-
tif olmuştur: 1990 yerel secim-
lerinin gösterdiği sonuç budur.
İslam mekânında, dinsel kök-
tenciliğin, dünyarun lanetlenen-
lerinin, gelişmelerin dışında bı-
rakılanlann, yeni afyonu oldu-
ğu da söylenmiştir.
Bu geçiş surecinde iki soru-
nun sorulması gerekir;
— Birinci soru, Cezayir örne-
ğinde görüldüğü gibi, etnik ya
da dinsel tabanlı partilerin,
anayasa yasaklanna rağmen,
partileşmesine imkân tanınmah
mıdır? Eğer tanınır ise, demok-
rasi demokrasiyi öldürür mö?
—İkinci soru, cılız sivil top-
lumlu, eksik anayasal külturlü
sistemlerde demokrasi'nin ma-
hukuk devleti anlayısını getiren
1989 Anayasası'nı değistirme ve
bir 'İslam devleti' kurma siya-
si imkânına sahip olmasıdır.
— Cezayir'de, Ulusal Kurtu-
luş Cephesi ve Islama Cephe^
nin birlikte yaşarhğı tezini sa-
vunanlar 'anayasal darbe'yi, de-
mokrasi adına mahkûm etmiş-
lerdir.
Bu tezde unutulan ya da gö-
rülmeyen, birlikte yaşarhğın bir
temel uzlaşmayı gerektirdiği
perçeğidir. Ikiye bolünmüş top-
lumlarda, toplum projeleri ve
devlet modeli anlayışlan çok
farkJı güçler birlikte ya^ayabi-
ür mi?
Toplumu barışlandınna tek-
niği olarak birlikte yaşarhk bu
mekânlarda gerçekleştirilebilir
mi?
—Cezayir Sendromunu oku-
mada ikinci tez, dinsel kökten-
İstanbul Üniversitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesi'nde Anayasa
Hukuku öğretim üyesi olan
Prof. Dr. Bakır Çağlar'ın
Anayasa Mahkemesi kararları
üzerine çalışmaları mevcut.
Prof. Çağlar'ın 1990'da
yayımlanan "Anayasa Bilimi"
adlı bir kitabı var.
liyeti nedir?
Darbeler, belki de, jelatinleş-
miş sivil toplumlu sistemlerin
ahn yazısıdır. Cezayir örneği,
otoriter rejimlerin, ekonomile-
rini ve kurumiannı ayru zaman-
da liberalleştirme yetenekleri-
nin sınırlannı da göstenniştir.
1989 tarihli anayasa, iktidar
yapısında, 58 Fransız modeli
yan-başkanhk sistemi'ni getir-
miştir. Cezayir tecrübesi bu sis-
temde bir imalat hatası olduğu-
nu göstermistir.
Demokrasiyi dondurmayı belir-
leyici neden, İslamcı cephenin
Mecliste üçte iki çoğunluğu
sağlayıp, çok-partili sistem ve
ciliği ve İslam devletinin kuru-
luşunu engelleme adına de-
mokrasinin hara-kiri yapması-
nın çok daha tutarlı olduğu te-
zidir.
Sonuçta belki de şu söyle-
nebilir:
"Demokrasi, Loto'nun tersi-
dir, hiçbir zaman kolay değil-
dir, pahalıya mal olabilir ve tek
seferde büyük getirdiği de pek
görülmemiştirT
O zaman sorulması gereken
de soru da şudur: Tehlikesi pa-
hasına demokrasi mi? Bu soru-
nun cevabını, belli bir zaman-
da, belü bir mekânda yaşayan
fertler verir.
AHMET ÇIGDEM
Onemli olan
iktidar değilHem Türkiye'deki hem de
değişik toplumlardaki İslami
hareketlerin en büyük sonınu,
demokrasiyle, demokratik ilke
ve kurumlarla kunılacak ilişki-
de ortaya çıkmaktadır. Genel-
de Batının özelde de laik kesim-
lerin, Müslümanlarla demokra-
si arasındaki ilişkinin gerginli-
ğinin giderilmesi yolunda yar-
dımcı olduklan söylenemez.
Türkiye'de sık sık yaşadığınıız
laik dalgalanmalar, Müslü-
manlann siyasi iktidan ele ge-
çirmelerine yönelik muhalefe-
tin Cezayir'de olduğu gibi salt
orduyla sınırlı kalmayacağını
da göstermektedir. Cezayir
lan aşabiJecek bir toplum pro-
jesi üretemediği kesin -çünkü,
dünyada böylesi bir proje üre-
tebilen, üretebilme iddiasında
bulunan dini bir hareket yok.
Iran devrimi de bir tür otokra-
siye dönüşerek kendisine bu
yolda bağlanan umutlan yok
etmiş bulunuyor. Cezayir'de
iktidara gelecek Müslümanla-
nn bir müddet sonra, en az la-
ik iktidarlar kadar basansız
olacağı hiç de ihtimaJ dışı de-
ğildir.
Iran devrimi teknokrat-
lann toplumsal ilişküer alanın-
da dışlanmasıyla başlamıstı;
şimdi teknokratlar olmaksızın
Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fa-
kültesi'nde araştırma görevlisi olan Ahmet Çiğ-
dem, bir grup Müslüman entelektüel tarafından
çıkanlan Tezkire adlı üç aylık derginin yazarı.
olaylan Müslümanlann top-
lumlann marjına itilmesinin
somut bir örneğini oluşturdu-
ğundan, demokrasi konusun-
daki iyimser yaklaşımlara dar-
be vurduğu kesin. Bu ve ben-
zeri olaylann İslami hareketleri
daha militer ve jakoben arayış-
lara iteceği tahmin edilebüir.
Ancak meseleye başka acı-
lardan da yaklasabileceğimizi
unutmamak gerekir. Bir kere
İslami Selamet Cephesi'nin sa-
dece Cezayir'in değil, en önem-
lisi modernliğin getirdiği sorun-
lran'ın varhğmı sürdünnesi bi-
le imkânsız. Dolayısıyla İslami
hareketlerin kısa vadede siyasi
iktidan ele gecirmek ve paylaş-
mak dışında başka uğraşılan
da olmak zonında. Siyasi ikti-
dar, Cezayir örneğinde olduğu
gibi demokratik yollarla ya da
Iran'da olduğu gibi devrimle
ele geçirilebihr- bu kamtlandı.
önemli olan o aşamaya nasıl
gelindiği ve oradan sonra neler
yapılabileceğidir. İslami hare-
ketlerin bu konuda net bir ce-
vabı yoktur.
Yarın: Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Doç. Dr.
Levent Köker, Mehmet Kutlular.