Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
M9 OCAK 1992 HABERLER CUMHURİYET/3
Içişleri Bakanı Sezgin ile Adalet Bakanı Oktay gözaltı süresi konusunda farklı görüşte
Gözaltı süresi pazarlığıTURAN YILMAZ
ANKARA —Hükümetin de-
mokratikleşme hedefınin önemli
axlımlanndan biri olan gözaltı
stlresinin kısaltılması konusun-
d a lçişleri ve Adalet bakanlıklan
arasında görüş aynlığı çıktı.
lçişleri Bakanlığı, toplu suç-
larda dört günlük gözaltı süre-
sinin yetmeyeceğini, bu neden-
\c gerektiğinde sürenin uzatılma-
sına olanak sağlanmasını istiyor.
lçişleri Bakanı Ismet Sezgin, hu-
kuk reformuna kendilerinin de
taraftar olduğunu, ancak bunu
gerçekleştirirken Türkiye'nin bir
suçlular cenneti haline de geti-
rilemeyeceğini belirtti.
Adalet Bakanlığı ise başta
Sezgin olmak üzere kabinenin
DYP kanadının gözaltı süresine
ilişkin kaygılarını gidermek
amacıyla adli kolluğun kurul-
ması çalışmalarına hız verdi.
Adalet Bakanı Seyfi Oktay da
adli kolluk çalışmalannı kısa sü-
rede bitirmeye çahştıklannı be-
İsmet Sezgin: Öyle suçlu oluyor ki bir gün ismini söylemiyor. O zaman bu suçLunun yargı
önüne getirilmesi olanaksız. Demokratikleşmede polis üzerine düşen görevi yapacaktır. Ama
polis bunu yaparken Türkiye de suçlular cenneti olmayacaktır.
Seyfi Oktay: Bizim amacımız Türkiye'ye yeni bir sistem getirmek. Bu sistem ile gözaltı
konusunun kötüye kullanılmasını önlemek istiyoruz. Sonuçta süre iki gün fazla ya da az olmuş,
Önemli olan o değil. Asıl önemli olan yeni sistemin yerleştirilmesidir.
lirterek "Sürenin iki gttn az ya
da çok olması degil, Türkiye'ye
yeni bir sistemin getirilmesi
önemli" dedi
lçişleri Bakanı Ismet Sezgin,
Cumhuriyet'in, gözaltı süresinin
kısaltılması çahşmalanna ilişkin
sorulannı yaratlarken toplu suç-
larda gözaltı süresinin dört gü-
ne indirilmesinin bu konudaki
soruşturmalarda süre yetersizli-
ğine yol açacağını düşündükle-
rini söyledi. Konu, Bakanlar
Kurulu'nda görüşülürken buna
ilişkin düşüncelerini aynntılı bir
biçimde gerekçeleriyle birlikte
ifade edeceğini de belirten Sez-
gin şöyle konuştu:
"Biz hnknk refonnnna Uraf-
tanz. Ama gözaltı süresinin de
suç ve suçlulann çagımızda ge-
lişen nitelik ve niceliklerine uy-
gun olması gerekir. Öyle suçlu
oluyor ki bir gün ismini söyle-
miyor. O zaman bu suçlunun
yargı önüne getirilmesi olanak-
sız. Böyle birtakım teknik zo-
nınlnluklar var."
Sezgin, "Sizin özelUkle toplu
suç soruşturmalannda, gerekti-
ğinde gözaltı süreanin uzaülma-
sına olanak saglayacak bir dü-
zenleme istediginb belirtiliyor"
anımsatması üzerine de "Oyte.
Biz o konuda çok esnegiz" de-
di. Sezgin, bir başka soru üze-
rine de "Demokratikleşmede,
nnr*""*
a
ı polis üzerine dü*
şen görevi yapacaktır. Ama po-
lis bunu yaparken Türkiye de
suçlular cenneti olmayacaktır
Ubii. Takip edilmeyen, üzerine
vanlmayan, yargıya göoderilme-
yen suçlular cenneti de
olmavacaktır" karşıhğını verdi.
Kabinede Sezgin'in görüşleri-
ni DYP kanadından bazı bakan-
lann da paylaştığı kaydedilirken
Sezgin, bu konudaki son kara-
rın Bakanlar Kurulu'nca verile-
ceğini ifade etti.
Gözaltı süresinin suç ayrımı
gözetilmeksizin kısaltılması ko-
nusunda lçişleri Bakanlığı ile
görüş aynlığmda olan Adalet
Bakanlığı ise bazı kabine üyele-
rinde ortaya çıkan kaygılan gi-
derecek çalışmalara hız verdi.
Adalet Bakanlığı, hükümet
programında da yer alan adli
kolluk sisteminin oluşturulma-
sı çalışmalarını hızlandırdı.
Cumhuriyet'in konuya ilişkin
sorulanm yanıtlayan Adalet Ba-
kanı Seyfi Oktay, demokratik-
leşmenin sağlanması konusunda
kabine üyeleri arasında temel bir
görüş aynlığı olmadığını belirt-
ti.
Gündeme getirilen konularda
kabine üyelerinin görüşlerini
açıklayip gerektiğinde sorunla-
rı tartışmalannın da çok doğal
olduğunu ifade eden Oktay,
kendilerinin de tartışmaya açık
bir taslak hazırlayıp Bakanlar
Kurulu'nuı; gündemine getirdik-
lerini belirtti. Oktay, getirdikle-
ri taslağın aynen benimsenmesi
gibi bir durumun söz konusu
olamayacağını, kabine üyeleri-
nin görüşleri doğrultusunda son
şeklini alacağını da kaydederek,
"Bizim amacımız Türkive'ye ye-
ni bir sistem getirmek. Bu sistem
ile gözata konusanun kötüye
kallanılmasını önlemek, bunu
bir ceza •itetifinden çıkarmak
istiyoruz. Yari Türkrye've bu ko-
nnda yeni bir anlayış getirmeye
çahpyorvz. Sonocta süre iki gün
fazfaı ya da az olmuş, önemli
olan o degil, asıl önemli olan
amaçlanan bu yeni sistemin ge-
tirilip yerieştirilmesi, işletilebil-
mesidir" diye konuştu.
Oktay, Bakanlar Kurulu'nun
gttndeminde bulunan taslak ile
öngörülen sistemi bütunlemek
üzere adli polis teşkilatı kurul-
masına ilişkin yasa taslağı çalış-
malarını da hızlandırdığını bil-
dirdi.
ILO sözleşmeleri
İşveren
Anayasa
degışıkhgı
istediANKARA (AA) — Türki-
ye İşveren Sendikalan Konfe-
derasyonu'nun (TİSK), Ulus-
lararası Çalışma örgütü'nün
(ILO) onaylaması düşünülen,
sendika özgürlüğüne ve sendi-
ka hakkının korunmasına iliş-
kin 87 sayıu ve kamu görevin-
de örgütlenme hakkının ko-
runması ile istihdam koşulla-
nnın belirlenmesi usüllerine
ilişkin 151 sayılı sözleşmeleri
hakkındakı görüşü hükümete
sunuldu.
ILO'nun 151 sayılı sözleş-
mesini bugün için dünyadaki
156 ülkeden sadece 22 ülkenin
onayladığı, ABD, Almanya,
Fransa, Japonya, Belçika,
Avustralya, Kanada, İrlanda
ve Lüksemburg gibi geUşmiş
ülkelerin dahi sözleşmeyi he-
nüz onaylamayan ülkeler ara-
sında bulunduğu kaydedilen
TİSK görüşünde, şöyle denil-
di:
"Konfcderasyonumnz söz-
leşmelerin onaylanmasından
önce bu sözleşmelerin geregi
olan anayasa degjşikliklerinin
yapdmasmı zorunlu gönnekte-
dir. Zira söz konnsu degişik-
likler gerçekleştirilmedigi tak-
dirde ülkemiz uluslararası
ptatformlarda çeşitii eleştiri ve
kınamalara manız bırakdabi-
lecek hatta Uluslararası Çalış-
ma Teskflati'nca özel paragraf
müeyyidesi uygulanmak süre-
tiyle onur kıncı bir duruma
düşebUecektir.
Yarın ekranda
Şöz Meclisten
îçeri TKTyi
huzursuz etti
StNA KOLOĞLU
Gazeteci Nazlı Dıcak ve
Tayyar Şafak'ın hazırladığı
'Söz Meclisten Îçeri' adli tele-
vizyon programı TRT Haber
Dairesi'nde huzursuzluğa yol
açtı.
TRT Genel Müdürü Kerim
Aydın Erdem'in Ulusal Rad-
yo Televizyon (URT) şirketi
yetkilileriyle imzaladığı anlaş-
mayla hazırlanan Söz Meclis-
ten Içeri'ye yönelik eleştiriler,
üç nokta etrafında toplanıyor.
İlîri yann yayunlanacağı açık-
lanan programın TRT Haber
Dairesi Başkanlığı tarafından
hazırlanan Stüdyo A kuşağı
içinde yer alması. Ikincisi,
TRT çahşanlan tarafından
gerçekleştirilebilecek program
için 45 milyon lira veriimesi,
Uçüncüsü ise televizyon ve ha-
ber dairelerinin programın ya-
yunlanacağmdan haberi olma-
ması.
Şener Şen ile Emel Sayırîın başrolünü oynadığı Muhabbet-92 gazino hayatını hicvediyor
Bu mulıabbete kıüak verinY akında bu
•terkezde Bir
assolist... Bir gazino
patronu... Gazinoya
gitmeyen aileler...
Gazinodan çıkmayan
mafya fedaileri...Bol
şarkı... Bol
muhabbet... Hepsi
yakında Bostancı
Gösteri Merkezi'nde...
MERT AIİ BAŞARIR
Sanat-ı temaşada
Dalalım gazinoya
Halimize bakalım
Gülelim doya doya
Faca masa arka masa
Hayalisi belalısı
Gazino denen muhabbet
Kültürümüzün aynası
Şarkı sözlerini Aysel Gürel
1
in, dramasuu Umur Bugay'ın
vazdığı, müziklerini de Atilla
Ozdemiroğlu'nun bestelediği
Muhabbet-92 adli muzikal 24
ocak cuma akşamı Bostancı
Gösteri Merkezi'nde başhyor.
Şener Şen ve Emel Sayın'ın baş-
rolünü oynadığı bu müzikli gös-
teriyi Aüf Yümaz ile yardımcısı
Leyla Özalp sahneye koyuyor.
Egemen Bostancı'nm 1986 yı-
lında ani ölumuyle bu tür "po-
püler müzikallerin" yere düşen
bayrağı bundan böyle Mustafa
Oguz tarafından taşınacağa
benzer. Bostancı Gösteri
Merkezi'nde geçen sezon büyük
ilgi gören Sezen Aksu-Uğur Yü-
ce ikilisinin ardından Muhabbet
92'den de aynı başarıyı bekliyor
Mustafa Oguz.
Tiyatroculuk
şarkıcılıktan zor'
Oyunun yazarı Lmur Bugay
dramayı gazino patronu ile as-
solistin çelişkileri üzerine kurdu-
ğunu, ailelerin artık uğramadı-
ğı, mafyamn eline düşen gazino-
lar dünyasını bütün yönleriyle
iki bölüm halinde hicvettiğini
açıklıyor.
Şener Şen, bugüne dek sinema
dışında Sezen Aksu Aile Ga-
zinosn, Sade Vatandaş Şvayk,
Neşe-i Muhabbet, 1000 Yü
Önce-1000 Yri Sonra gibi müzi-
kallerde de rol aldı. Ses sanat-
çısı Emel Sayın da 1982 yılının so-
nunda Şan Muzikholü'nde sah-
nelenen Neşe-i Muhabbet'te sa-
dece şarkı söylemişti. Sayın,
Muhabbet-92'de ilk kez tiyatro-
yu deniyor.
Eşofmanlanyla sahnede pro-
va alan Şener Şen verilen arada
"Muhabbet-92 sanıyorum Şener
Şen'le Emel Sayın'ı bir araya ge-
tirmek için düşünübnüş bir olay.
Bu bir muzikal, ama gerçek an-
lamda değil tabii. Aslında Emel
Sayın sade konser verip ben de
tek başına şov yapabilirdim.
Ama bir yapı içinde olması bizi
rahatlatti" diyor. Emel Saym'la
çalışmamn zevkh° ve uyumlu ol-
duğunu belirten sanatçı, "Bu
ON Y1L ÖNCE — Emel Sayın ve Şener Şen 10 yıl önce Şan Muzikholü'nde sahneye konaıı Neşc-i Muhabhet mıuikalindc beraber
oynamışlardı. Mehmet AIi Erbil'in de rol akhğı müzikalde Emel Sayın sadece şarkı söylemişti.
"Oyunun akışını bozmamaya
çahşıyonım" mütevazılığı içinde
ki Emel Sayın, Muhabbet-92'de
17 şarkı okuyor. Bu şarkılann
yedisi şubat ayı içinde piyasaya
çıkacak olan yeni kaseti Emel
Saym-92'den.
İlk kez muzikal sahneleyen
yönetmen Atıf Yıltnaz bir yaz
önce geçirdigi bel fıtığı ameliya-
tından sonra ayakta fazla kala-
mıyor. "Düne kadar burada bir
divsın vardı, yatıyordum. Bugün
onu kaldırmışlar" diyor her za-
manki güleç yüzüyle. Sinema
yönetmeni Ydmaz'a göre 180 de-
rece açıhmlı bu sahnede oyun
koymak "Üç boyut yerine iki
boyutta çalışmak."
Eündeki mikrofonla Aüf Yıl-
maz'ın yanında yer alan yönet-
men yardımcısı Leyla Özalp ise
sahne akışındaki aksamalara ve
mizansen bozukluklanna mü-
dahale ederken şunlan söylüyor:
"Sahne sahne film çeker gibi
sahne sahne prova yapıp işin bü-
tününti göriiyoruz. Burada ka-
mera yerine seyircileri hesaba
katıyoruz."
Koregrafısini Nilay Yeşiltepe^
nin, dekor kostümünü Gül
Oguz'un yaptıği Muhabbet-92'de
yer alan alan diğer sanatçılar ise
Ali Yalaz, Vural Buldu, Gamze
Özalan, Ayten Erman, Tuna Ar-
man, Tuncer Yenice, Ali İhsan
Bozdemir, Şeref Umut, Faruk
Kurukaya, Çetin Başaran ve Atil-
la Ertüz.
ON YIL SONRA - Şener Şen ile Emel Sayın Muhabbet-92'de de başrolü oynuyorlar. Müzfkalde
ilk kez tiyatroyu deneyen Emel Sayın 17 şarkı okuyacak.
müzikaller sadece hoşca vakit
geçirmek üzerine kurulu oldugu
için fazlaca boyutian yok" yo-
nımunu getiriyor. Şener Şen,
Egemen Bostancı'nm ölümü ile
biten müzikallerin Mustafa
Oğuz'la tekrar canlandırılması
konusunda ise "Mustafa Oğuz-
un Egemen'den sonra bu işi gö-
türebüen tek insan olarak orta-
ya çıkışı enteresandır" diyor.
"Tiyatroculuk şarkı söyle-
mekten daha zor" diyen Emel
Sayın ise şöyle konuşuyor: "Sa-
dece bir solo konser vennek ya
da gazino programı yapmak çok
daha kolaymış. Tiyatroda fizik-
sel yorgunluğun yamnda sorum-
luluk da ağır. Buna rağmen
skeçlere, danslara katılmak çok
boş."
Katoliklerle laikler arasında uzun süren mücadeleye neden olan yasa, parlamentoda onaylandı
Seks dersi İtalya'da okula giriyor
NtLGÜN CERRAHOĞLU
ROMA — Seks dersi Italya'da okullara giri-
yor.
Italyan parlamentosunda onaylanan yasaya
göre ders programına giren seks dersi ana oku-
lundan liseye dek bütün eğitim kurumlannda uy-
gulanacak.
Katolikler ile laikler arasında uzun mücadele-
lerden sonra meclisten geçen yasanın yürürlüğe
girmesi için senato tarafından da onaylanması ge-
relciyor. Muhalefetle iktidar arasında 12 yıl sü-
ren bir tartışmadan sonra parlamentoda onay-
lanan yasa, seks derslerinin zorunlu ders olma-
sını ve en geç iki yıl içinde bütün ltalyan okulla-
Seks dersinin ana okulundan liselere dek bütün okullarda okutulmasını
öngören yasa, senato tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek.
Seks dersi okutacak hocalar, cinsellik üzerine araştırma yapan
kurumlarda özel eğitimden geçirilecek.
nnın ders programma girmesini öngörüyor.
"Cinsel ymşamın çeşitii yönleri ve anlamı hak-
kında çocuklara dogru bilgi vennek" amaanı gü-
den seks dersi her tip okul ve heT düzeydeki öğ-
retimde uygulanacak. öğretici ders programla-
nmn bölünmez parçası olarak kabul edilen seks
dersleri veülerin konu üzerindeki hassasiyetini
arttırmayı hedefliyor.
Parlamentonun yasayı kabul etmesi amacıyla
büyük gayret sarf eden eski komünistlerden De-
mokratik Sol Parti milletvekili Bianca Gelli bu
uygulamamn toplumdaki kalıplaşmış kadın ve er-
kek rollerinin silinmesi için şart olduğunu söy-
lüyor. Eski Komünist Bianca Gelli'yi, muhafa-
zakâr Hıristiyan demokrat kadın milletveküi SB-
via Costa da destekliyor.
"Bu yasanm geçmesi" diyor cazibeli milletve-
kili Costa, "zamanın boşu boşuna geçmedigini
gösteriyor. Seks dersleri bundan böyle tabiat bfl-
gisi ya da biyoloji kitaplanmn içine sıkışmaya-
cak. Çocuklar doğura kontrolü, AIDS gibi
bilimsel-teknik alanlann yanı sıra cinselHğin psi-
kolojik, ahlaki, sosyal, tarihi ve hukuki yönleri
ve sonuçlan hakkında bilgikndirilecek..."
Seks dersterini kim okutacak, sorusu ise he-
nüz tam anlamıyla yanıtlanmış değil. önümüz-
deki yıl içinde seks dersini okutacak bütün ho-
calar, cinsellik üzerinde araştırma yapan kurum-
larda özel eğitimden geçirilecek. Ayrıca özel uz-
manlann seminer şeklinde vereceği derslerin ya-
nı sıra çocuklar arasında yapılacak tartışmalara
da ağırhk verilecek.
GUNUN
NÖTLARI
OSMAÎV ULAGAY
'Paket'in Zaafı Bütçe
Devlet Bakanı Tansu Çiller'in dün açıkladığı ekonomik
önlemler paketinin hedefleri çok güzel; enflasyon kalıcı
olarak düşürülecek, üretim arttırılacak, gelir dağılımı dü-
zeltilecek, piyasa mekanizmasının iyi işiemesi sağlana-
cak, dünyayla entegrasyon ve ekonomik demokrasi ge-
liştiriiecek, mülkiyet yaygınlaştınlacak ve Türkiye'de insan-
ların refah düzeyi yükseltilecek.
Bu hedeflere kim itiraz edebilir ki?
Hedefler güzel ama son yıllarda yaşanan deneylerin he-
pimize öğrettiği dersler, güzel hedeflerle yetinmemizi ön-
lüyor; bu hedefler gerçekçi mi, ortaya konan program tu-
tarlı mı, bu programla, bu bütçeyle bu hedeflere varılabi-
lir mi soruları önem kazanıyor.
Önceki gün açıklanan 1992 bütçesıne ve dün açıkla-
nan önlemlere bir bütün olarak bakıldığında iyimser ol-
makveyukarıdaki sorularaolumluyanıtvermekbirazgüç-
leşiyor. Acaba son yıllarda alıştığımız gibi, bir kez daha
gerçekleşmesı zor hedeflerle mi karşı karşıyayız sorusu
akla takılıyor.
Kuşkuyla karsılanması gereken rakamların başında büt-
çe büyüklükleri yer alıyor. Açıklanan rakamlara göre 1991
uygulaması sonucunda 32 trilyon TL. dolayında gerçek-
leşmesi beklenen bütçe açığının 1992'de de 32 trilyonda
kalması öngörülüyor. Bu öngörü aslında bütçe açığının re-
el olarak yüzde 33 dolayında azalması anlamına geliyor.
Bütçe Açığı Gerçekçi mi?
Bütçe açığında bu ciddi daralmanın nasıl sağlanaca-
ğına baktığtmızda harcama cephesinde ciddi bir kısıtla-
maya gidilmediğini görüyoruz. Bütçe harcamalarının
GSMH'ye oranı 1991'deki düzeyini koruyor. Buna karşılık
bütçe gelirlerindeki artışın yüzde 80'i geçmesi ve bütçe
gelirlerinin GSMH'ye oranının yüzde 21.9'dan yüzde 24.1'e
yükselmesi öngörülüyor. Bu gelir artışı sayesinde de büt-
çe açığının GSMH'ye oranının yüzde 7'den yüzde 4.4'e
düşmesi bekleniyor.
Şimdi acaba ortalama enflasyonun bir göstergesi sa-
yabileceğimiz milli gelir deflatörünün yüzde 52, yılbaşı yıl-
sonu fiyat artışlarının yüzde 42 olarak hedeflendiği bir yıl-
da vergi gelirinin bütçede öngörüldüğü gibi yüzde 78, top-
lam bütçe gelirlerinin yüzde 81 arttırılması mümkün mü?
Vergı gelırlerinde bu kadar büyük reel artış sağlanması,
bu çapta bir gelirin ekonomiden devlete çekilmesı halin-
de yatırım ve büyüme hızı hedeflerinin tutturulması, eko-
nominin yüzde 5.5 reel büyümesi mümkün mü?
Sanıyorum programın hazırlık çalışmaiarı sırasında en
yoğun tartışmaya konu olan noktalardan biri buydu ve
1992 için öngörülen 32 trilyonluk açık rakamını gerçekçi
görmeyenler, 40 trilyonun haylı üzerinde bir bütçe açığı-
nın kaçınılmazlığını savunanlar vardı. Sonunda onların iti-
razları kaale alınmadı ve 32 trilyon rakamı benimsendi.
Ancak halen uygulamamn en kritik noktasındaki bazı bü-
rokratların bile bu rakamı ne kadar içlerine sindirebildik-
lerini bilmiyorum.
Bütçe Tırtmazsa Enflasyon Ne Olur?
Bütçe açığı hedefi tutturulamazsa Hazine'nin borçlan-
ma prograroının ve Merkez Bankası'nın para programı-
nın hedeflerine varması da olanaksızlaşabılecek ve istık-,
rar hedefi bir kez daha lafta kalabilecek. Bütçe açığının
32 trilyonda tutulabilmesi halinde bile yüzde 8.8'de kal-
ması beklenen kamu borçlanma gereği/GSMH oranının,
bütçe açığının ciddi biçimde büyümesi halinde bir kez da-
ha yüzde 10 sınınnı aşması gündeme gelecek. Bu arada
1991'de yüzde 7'yi geçen KİT açıkları/GSMH oranının
1992'de yüzde 4.5 dolayına ineceği varsayımının gerçek-
leşmesı de ayrıca kuşkulu. Bu koşullarda. enflasyon açı-
sından belirleyici olduğu söylenen kamu borçlanma ge-
reği/GSMH oranının 1992'de hedeflenen ve zaten yüksek
olan yüzde 8.8'e çekilmesı olanaksız denecek kadar zor
görünüyor.
Unutmayalım ki bu bütçe tasarısı daha Meclis'te tartı-
şılacak, muhtemelen çeşitii gruplardan gelen talepler bu
tartışmalara yansıyacak ve belki de şimdiden tutturulması
zor görünen açık üzerindeki baskı daha da artacak.
Öte yandan önlemler paketinde başta faiz sübvansiyon-
ları olmak üzere çeşitii kesimlere getirilen sübvansiyon-
ların kaynakiarı da pek belirgin değil.
"Pakef'e bir bütün olarak baktığımda bu paketin enf-
lasyonu aşağı çekmek açısından fazla inandırıcı olacağı-
na ne yazık ki inanamıyorum. İş âleminde, finans ve mal
pıyasalarında bu inandırıcılık sağlanmadan enflasyon cep-
hesinde istenen sonucun alınması da çok zor görünüyor.
Çiller ve Neftçi
Devlet Bakanı Tansu Çiller'le "pakef'ın açıklanmasın-
dan bir gün önce kısa bir telefon konuşması yaptım. Sa-
yın Çiller, devletin iki yakasını bir araya getirmeye kararlı
olduklarını yıllardan beri ilk kez uygulamayı tam bir koor-
dinasyon içinde götürerek önlemleri birlikte uygulayacak-
larını, para programının maliye programıyla desteklene-
ceğini ve enflasyonun aşağı çekileceğini bir kez daha tek-
rarladı ve ekledi: "Bu bir süreçtir. Önümüzdeki günlerde
gündeme gelecek uygulamalarda bunu göreceksiniz."
İstikrar programı çalışmalarına katkıda bulunmuş olan
Prof. Salih Neftçi ise ortaya konan pakete bir şans verii-
mesi gerektiğini, ancak kendisinin üç haftadır çalışmala-
rın tamamen dışında kaldığını söyledi. "Anladığım kadar
benim önerilerimin bazılan pakette yer almış ama birçoğu
da almamış" diyen Neftçi daha aynntılı bir değerlendir-
me yapmak için henüz erken olduğunu belirtti.
Dün açıklanan ekonomik önlemler paketinin tüm he-
deflerine erişmesi ortak dileğimiz olmalı. Başta vergi ge-
lirleri olmak üzere öngörülen hedeflere varılabiimesi ise
uygulamada gösterilecek kararlılıkla çok yakından ilgili.
Dış dünyanın ve Dünya Bankası gibi kuruluşlann bakış
açısını da herhatde şimdilik bir "temenniler manzumesi"
olarak görünen önlemlerin uygulanmasında gösterilen be-
ceri ve kararlılık belirleyecek.
KISA KISA
• İçel'in Anamur ve Bozyazı ilçeleriyle kent dışındaki
karayolu çevresinde yüzlerce yabani ve evcil hayvan
zehirlenmiş durumda bulundu. Görgü tanıkları, bazı
kişilerin, plakasını belirleyemedikleri ciplerle yol boyunca
etkisini hemen gösteren zehirli et bıraktıklarını, daha sonra
gelen bazı kişilerin de ölen tilki, sansar ve kurt gibi derisi
para eden hayvanları mavi bir minibüsle topladıklarını
anlattılar.
• Yunanistan'a kaçak giren iki Türk, Edirne'nin İpsala
sınır kapısından Türkiye'ye iade edildi. Mehmet Erenler
(28) ve Talas Kalamutuaki (26) hakkında soruşturmaya
baslandı.
• Ankara'da Çankaya Belediyesi, geçmiş dönemlerin
sevilen bir dinlenme yeri olan Papazın Bağı'nı yeniden
düzenliyor. Büyükesat Vadisi'nde, bir kilometre
uzunluğundaki alanın tabanı göl biçiminde planlanırken
ışıklı su gösterilerinin yapılacağı mekânın çevresinde
oturma ve dinlenme yerleri olacak.