15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 OCAK 1992 CUMHURİYET/15 GUINDEMI CELAL LSTER Bırakımz calsınlarBugünlerde sanat ve edebiyatımızın yaşa>an ve yaşamayan ustalan gün- demde. İki yı! önce yitirdiğimiz şair Cemal Süreya, geçen hafta Kadıköy meydanında biraz yalnız kaldı ama, Bostancı'da Hatay Lokantası'nda dost- ları valnız bırakmadılar Süreya'yı. O benzersiz çızgıleriyle >er>üzü mizahına damgasını vuran Turhan Selçuk, son yıllarda sergileriyle de yüz yiize gelıyor izleyenleri>le. Ülkemız sanatında yara- tılrriış en özgün kişiliklerden birinin, Abdülcanbaz'ın "baba"sı Turhan, yeni sergisiv le > ine gündemde. İstanbul sokaklarinda Nâzım Hikmet, doğumunun 90. yılın- da olanca görkemıyle anayurdunda. Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı- nın düzenlediğı hafta, söyleşiler, kon- serler, sergiler, şiir dinletileriyle sürerken şiirimizin büyük ustası belkı de yıllar sonra ilk kez eski dostu Abidin Dino'nun çızgıleriyle İstanbul sokakla- rındadolaşıyor Kâğıdın kalemin hesabı Şaır, o\un vazarı, romancı, hikâyeci Necati Cumalı da 70 yaşını geride bırak- tı geçen pazartesi. Türkiye Yazarlar Sendikasf nca onuruna düzenlenen ge- ce öncesinde Cumalı, "Bana bazı sonı- lar sorulsun, harcadığım kâğıdın, kalemin hesabını »ereyim" diyordu. Bu tür gecelerı bir hesaplaşma ya da hesap \erme fırsatı olarak görüyordu Cumalı. Kuşkusuz. sağlıklı bir yaşam. Kişisel ölçûtler Çunkü sanat çevrelerimizde eleştirel >aklaşımın eksikliği hâlâ giderilmiş de- ğıl. Göklere çıkarma ya da yerin dibine batırma eğilimi hâlâ ağır basabiliyor. Böyle olunca da sanat dışı ölçûtler öne çıkıyor ister istemez. Eleştirilerde, siya- sal ya da kişisel ölçütler ağırlık kazana- biliyor. O zaman da eleştin, eleştiri olmaktan çıkıyor. suçlamaya dönüşü- yor. Bereket Memet Fuat, Berna Moran, Fethi Naci, Doğan Hızlan, Tahsin Yü- cel, Konur Ertop, Ahmet Oktay, Enis Batur edebıyat eleştirisi alanında uğraş- lannı sürdürüyorlar. Murat Belge son zamanlarda bu alanda pek yazmasa da eleştirel düşünceye en çok katkıda bulu- nanlardan biri. Adnan Benk de öyle. Rahmetlı Akşit Göktürk'ü unutmak mümkün mü° Neredeyse soyacaklar kızı Ama >ıne de bir bakalım. bugünlerde adlarına kutlamalar düzenlenen Nâzım Hikmet, Cemal Süreya ya da Necati Cu- malı'yla ilgıli kaçedebi inceleme. eleştin Paul Simon, Guney Afrıka'da kitabı yayımlanmış? Koskoca Turhan'ı derinliğine ele alan tek bir kitap var mı? Bir şaır, bir romancı, bir çızer, bir res- sam okuru ya da izleyicısı kadar eleştir- menijle de var olmaz mı? Aslında sanatımızın ustalan kadar genç kuşak- lan da eleştirmenini arıyor. Nesnel ve sanatsal ölçütlere dayalı eleştiri eksikli- ği. genç sanatçılan "magazincilerin" eline düşürüyor. Ressam, genç ve güzel bir kadınsa eğer, yapıtlanndan çok ero- tizm özentisi fotoğraflarıyla geliyor sayfalara. Hani neredeyse soyacaklar kızı! Yok, eli yüzü düzgün bir erkekse sanatçı, yapıtlanndan çok ne giydiği yazılıpçiziliyor. Füreya ile 40 yıl Yakında gundeme gelecek sanatçıla- nmızdan biri de, Türk seramiğinin "doyenne"ı Füreva Koral. Maçka Sanat Galensı. nısanda Füreya'nın 40. sanat yılını kutlayacak. Galerinin yöneticisi Rabin Çapa, şımdiden bu kutlamanın heyecanı içinde. ön salonda, 47 sanat- çının Füreya onuruna gerçekleştirdiği işlerden oluşan bir pano yer alacak. Ar- ka salonda da Füreya'nın yeni çalışma- ları sergilenecek. Maçka Sanat'taki serginin mizansenini, şu sıralar Gre- noble'da bir sergi gerçekleştiren Sarkis hazırlıyor. Mahkeme önünde Sarkis de aylardır, sanat dışı ölçütler- le kaleme alınmış bir "eleştiri"den kaynaklanan tartışmalann konusu. Sarkis, bu eleştiriyi yazan Sezer Tan- suğ'u mahkemeye verdi; eleştiriyi ya- vımlayan Haaıit Kınayfürk ile Tansuğ da kendilenni protesto eden 80 kadar yazar ve sanatçıyı. Bizde mahkemeler eskiden beri daha çok devlet ile yazar ya da sanatçıyı yüzyüze getirmiştir. Daha doğrusu, devlet sanatçıyı yargılamıştır. Bukezmahkemeönüne sanat dünyarrti- zın ınsanlan karşı karşıya gelecekler. Ülkemizde pek örneği görülmemiş bir dava görülecek. Dileriz, bu davalardan kazançh çıkan, nesnelliği temel alan, sa- nat ölçütlerinden şaşmayan eleştirel düşünce olur. Bombalı karşılama Basında pek yer almadı; 1987'deki Graceland turnesi sırasında kültüıel boykot yüzünden Güney Afrika'ya uğ- ramayan Paul Simon, 45 ülkeyi kapsa- yan dünya turnesine bu ülkeyi de kattı bu kez. Gerek Birleşmiş Milletler, gerek Güney Afrika'nın önde gelen siyah kur- tuluş hareketi Afrika Ulusal Kongresi, ırkçı tutumundan dolayı ülkeye uygula- nan kültür boykotunun kaldınlmasını geçen yıl onaylamışlardı. Graceland al- bümünün ortaya çıkmasında emeği geçen Güney Afrikalı siyah müzisyenle- re "borcunu ödemek" isteyen 50 yaşın- daki Simon, 4 kentte otuz, kırk bın kışilik dinleyici kitlelerine çahp söyledi ama iki köktenci kurtuluş hareketinın militanlarınca da el bombalanyla karşı- landı. Kafalardaki yasaklar Arjantın doğumlu İsraıl yurttaşı, or- kestra yönetmeni Daniel Bareboim ile İsrail Filarmoni Orkestrası'nın, Wag- ner'i kafalardaki yasaklardan kurtanp 50 yıl sora İsrail'de yeniden seslendirme çabaları şimdilik boşaçıktı. VVagner de- yince yalnızca Nazi döneminin Yahudi kıyımını anımsayan küçük ve ama etkili bir azınlık, on yıl önce ünlü şef Zubin Mehta'nın girişimini nasıl engellediyse Barenboim'un çabasını da öyle önledi. Hitler'in yakın dostu İsraıl Filarmoni kemancılanndan Avram Meiamed, "Ne derseniz deyin, VVagner gamalı haç kadar simgesidir Nazizmin" diyordu. Barenboim ise VVagner konserinin ertelenmesinden sonra düzenlediği basın toplantısında, "Bana öyle geliyor ki tsrail'de hâlâ VV'agner'in 1942'de Berlin'de yaşadığını ve Hiter'in yakın dostu olduğiınu sanan çok insan var" demekten kendını alamı- yordu. İsrail'de sanatdışı ölçütler bas- kınçıkmıştı. Bırakımz çalsınlar GÜNDEMDEKİ SANATÇI: NAZAN ÖLÇER ONAT KUTLAR Geçmişi yeniden dogurmakKısa bir süre önce, müzecilik, sanat tarihi ve uluslararası kültür ilişkilerine yaptığı katkılar nedeniyle Fransız hükümeti tarafından şövalye rütbesiyle taltif edilen Türk ve islam Eserleri Müzesi Müdürü Nazan ölçer, çalışmalarını yıllardır hayranlıkla izlediğimiz bir kültür insanı. •'İstanbul'da bir sûr-i hü- mayun, yahut fetih şadu- manlığı olduğunda veya â\an ve eşraftan birinin kız ve oğul evlendirip yahut sün- net düğünü yaptıkları za- manlar hânendeler, mutrib- ler, rakkaslar, pişekârlar, dairezenler mudhik ve mu- hdlitler, yetmiş taştan sı iç- mış. feleğin çemberinden geçmiş şehir oğlanlan bura- d£ bir üstadın idaresinde bir arava gelip kırk gün lwrk ge- cesûreylerlerıdi..." Evliya Çelebi'nin üç yüz yıl önce durup Sultanahmet m:\danina baktığı yerde dıtrmuş, "mavi cami"nın gü- miişsü bir kış ışığında parla- yaı kubbelerine. minareleri- nt bakıyoruz. •'Pezevenk lamba..." diye styleniyor Ara Güler, eli ma- knenin deklanşöründe, "mi- nırelerin tam önüne geli- y«r..." Sonra bir de karşıya geçip İlrahim Paşa Sarayı'nın fo- t<ğrafını çekıyor. Meydana hıkım görkemli taş yapı şim- d Tiirk-İslam Eserleri Müze- si Ve bız orada bir on altıncı >ızyıl binasında, çiçeği bur- rımda bir şövalye ile Nazan Clçer'le yuvarlak bir masa- dı kahve içmeye gidiyoruz. Kısa bir süre önce, müze- cıik. sanat tarihi ve uluslara- r s ı kültür ilişkilerine yaptığı k.tkılar nedeniyle Fransız h.kümeti tarafından şöval- y/( rütbesiyle taltif edilen Tirk ve İslam Eserleri Mü- i^sı Müdürü Nazan Ölçer, ^lışmalarını yıllardır hay- uıhkla izlediğimiz bir kül- TT:nsanı. Avusturya Kız Lisesi'nden snra Münih'te tarih ve sa- xıt tarihi alanlannda hem 3iksek öğrenimini hem de «dkıorasını tamamladı. Da- Uı sonra Münih, Viyana ve i (Dahlem islam Sana- müzelerinde uzun süre ARA GÜLERİN OBJEKTİFİNDEN NAZAN ÖLÇER — İnsan vaşamı sevince. Ama onun sevgili çocuğu <ıbette Çınar'la birlikte) Ib- nhjn Paşa Sarayfdır. 17^'den bu yana müdürlü- ğünü yaptığı TİEM'in içinde kurulduğu bu görkemli sara- yın her karışında onun göz nuru, el emeği bilgi ve yete- neğinin izlen vardır. Aralannda çok sevdiğim dostlanm bulunan müzeciler beni bağışlasın. genellikle müze işleri ile uğraşanlann kendileri de "muhafazakâr"- dırlar. Biraz geçmişe dönük. bıraz yaşamdan uzak gıbı- dirler. Oysa bizim tanıdığımız Nazan, yaşam doludur. Hem kendi alanındaki işleri- ni sürekli bir coşku, dina- mizm ve duyarlılıkla yapar. hem de "aslolanın hayat" ol- duğunu hiç unutmaz. "Geçmiş, senin için ne ifa- de ediyor Nazan? Yani bu eski halılar, kitaplar, cam ve çini işleri, tahta oymalar, ku- maşlar?" "Belki kadınca bir şey söy- leyeceğim" dıyor, "Sanki geçmişi yeniden doğuruyor- sun.BenArkenloji ile de ilgi- lendim. Yıllar önce Prof. Nezihi Fıratli ile Selçikler. Prof. Halet Çambel'le Kara- tepe kazılanna katıldım. Es- ki SİT alanlan genellikle savaşlarda bir çok kez yıkılıp yeniden yapılmış yerlerdir. Çağlar, dönemler, uygarlık- lar, üslupiar birbirine karışır. Sen sanki satranç taşlanyla oynar gibi geçmişi yeniden düzenliyor, her şeyi yerli yeri- ne koyuyorsun. Yeniden yaşı- yor, yeniden yaşar kılı>orsun geçmişi. Bu ne büyük bir he- yecan düşünsene. Burada da öyle. Geçmişten hareketle gele- ceği de, yaratıcı anlamda pro- jeksiyon yapabilirsin. Düşün, ben buraya karlı bir kış gü- nünde geldim. 1970'lerde. Bu yapının İbrahim Paşa Sarayı olup olmadığı bile tartışılı- yordu o günlerde. Ama sade- ce bir seksiyon şefi olduğum o ilk aylarda bugünkü müzeyi görüyordum. Nerede nelerin sergiJenebileceğini, nerede hangi konserin verilebileceği- ni..." Arkasındaki duvarda, ne- fis hatlann, sultan tuğralan- nın yanında, TİEM'de açıl- mış uluslararası büyük sergi- lerin afışleri asıhydı. 1983 "Astronomi Hazineleri", 1986 "Fennanlar", 1988 "17. yüzyıldan Günümüze Manzara Resimleri", 1988 "300 Yılhk Ayakkabı Sergi- si", 1989"İznikÇinileri..." "Bu sergilerin hepsi ulus- lararası çapta önemli, çığır açıcı sergileri" dedim. "Hep- sini hatırlıyorum." "Evet" dedi heyecanla. "Hepsinin ayrı bir serûveni var. Ama en çarpıcı olan şey, yfizlerce yıldır bir araya gel- memiş kültür ürünlerini yan yana gördüğünüz zaman beli- ren yeni bağlantılar, yeni çiz- gilef." Fotoğraflar çekilince İb- rahim Paşa Sarayı'nın o ola- ğanüstü dekorunda oturu- yor ve kahvemizi içiyoruz. Artık müze konuşmuyoruz. Nazan'ın bu yıl düzenleyece- ği Bahar Partisi'nden, üyesi olduğu Tango Sevenler Der- neği'nden, klasik müzikten, Sinematek'ten, Çin yemekle- rinden, yolculuklardan ko- nuşuyoruz. "İnsan yaşamı sevince, yaptığı işi de seviyor" diyor Nazan Olçer. Bizde, senin gibi bir kültür insanımız olmasını çok sevi- yoruz Nazan. Lütfen mak- bul İbrahim Paşa'ya yakışır bir müze partisi yap. Bir "Sûr-i Hümayun" gibi olsun. Ve orada, genç insanlar geç- mişle bir şenlik ortamında karşılaşsın. KİM KİME DUM DUMA BEHîç AK auk / Öaşka knyk. i/fik.» AormaAjstyervm artık. S acuncak... ^==== Ae$fe Jece£ i>,nn<. f — r PİKNİK PİYALE MADRA KEROEM . GELDlVSE >DLUMU BULLiP ONU ' HIZLI GAZETECİ \ECDET ŞEIS ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI GARFIELD J1M DAVIS GUZEL .. , _. DB31L M\l MEPİMİZE. l/l BLACKIE WHITE CARLOS TRILLO-ER\ESTO R.GARCM SELJAS BULUT BEBEK MJRAY çtFTÇi testi mi TARİHTE BUGUN Mİ1MTAZ ARiKAy 17 OCAK BİR STAR/N ANf ÖLÜMÜf. , HOLLYU/OO0 ' : ~Kasi//esqz Cf/vrtYer", "SotE/eo", £~£tC£Ğ/M", "BAY ı/£SAystMSiu/n/"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle