Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VEGÖRÜŞLER 11 EYLÜL 1990
Mçin Tarikat?!
Tarikat eğitimi bir beyin yıkamadır. Ereği bilinci, düşünme yetisini,
istenci körelterek edilgin, uydu olmaya yatkın bir insan yaratmaktır.
Bu amaca ulaşmak için uyuşturucu bile kullanılır.
CEMİL YENER, Emekli Türk Dili ve Yazını Ögretmeni
Şeriat, Kuran ile tslam Peygamberi Muhammed-
in sözleri olduğu ileri sürülen hadis'lere dayanarak
din bilginlerinin koydukları kurallardan olusur.
Halk, davranışlannda bu kurallara uyar. Din adam-
larının, halka din konusunda bilgi vermek ve din-
sel törenleri yönetnıek dışında bir etkinlikleri yok-
tur. Saygmlıkları ötesinde, doğaüstü güçleri bulun-
duğuna da inanılmaz.
Beyin yıkama
Kimi Şii mezhepler ile tarikatların türaünde ise
din ululan kutsal sayılır. Tarikat ulularma genel-
likle şeyh denir. Alt katmanlardaki tarikatlılara der-
viş ya da mürit adı verüir. Dervişler şeyhlerinin buy-
ruklarına bir köle uysallığıyla boyuneğerler. Çün-
kü şeyhlerin Tanrı katında sözlerinin geçtijine inan-
dınlmışlardır. Kimi şeyhlerin Tanrı ile iletişim kur-
duğuna bile inanılır. Tarikatların kimi şeyhleri kendi
soyağaçlanm Halife Ali aracılığı ile peygambere da-
yarlar. Nakşibendiliğin kurucusu Bahaüddin ise
Aii yerine Ebubekir'i seçmiştir. Nedeni Şiiliğe
bulaşmamak. Birçok tarikatlann inancına göre
yeryüzünde her çağda Tann temsilcisi bir şeyh
vardır.
Şeriata göre dünya yaşamı değersizdir. Kuran'da
ahret yaşamının dünya yaşamından daha değerli ol-
duğunu belirten birçok ayet var. Tarikat ise dünya
yaşamını tümden aşağılar, ölmeden önce ölmeyi
öğütler. Bu ölüm nefsi (benliği) öldürmedir. Şeria-
tın cihat ya da gaza adını verdiği lslam uğruna sa-
vaş, Kuran'da birçok ayet ile farz kılınmıştır. Tari-
katçılar "En büyük cihat" adını verdikleri benlikle
savaşı, tslam uğruna savaştan üstün sayarlar.
Benliği öldürme uzun ve yorucu bir eğitimi ge-
rektirir. Bu eğitimin, avlanmak için yakalanan yır-
tıcı kuşların (doğan, atmaca vb. gibi) uysallaştırı-
lıp boyun eğdirümesi eğitimine ilginç bir benzerli-
ği vardır. Yırtıcı kuş birçok gün ve gece uyutulmaz.
Karşısında nöbet tutulur, gözlerini yumunca ufak
bir çubukla başına vurularak uyandırüır. Ölmeye-
ceği kadar yedirilip içirilir.
Dervişin benlijpyle savaşında çilenin önemli bir
yeri var. Çile, bir odaya kapanıp tapınmadan baş-
ka bir şey yapmadan yaşamaktır. Genellikle kırk
gün süren çile boyunca derviş az yer, az uyur. Kimi
tekkelerin çile odasında yere çakılı sivri bir kazık
bulunur. Derviş tapınmalarını, bu kanğa başım da-
yayarak yapar. Uyuyup da başı kazığa yüklenince
canı yanarak uyamr.
Tarikat eğitimi bir beyin yıkamadır. Ereği: Bilinci,
düşünme yetisini, istenci körelterek edilgin, uydu
olmaya yatkın bir insan yaratmaktır. Bu amaca
ulaşmak için uyuşturucu bile kullarulır.
TV'de tarikatçüık
9. yüzyılda, Basra dolaylannda sosyalist cumhu-
riyete benzer bir devlet kuruldu. Adı Karmatiyye.
Bu içrek (Batıni) devletin örgütlenmesi birçok yön-
leriyle, özellikle yayılma ve büyüme yöntemi bakı-
mından tarikatlara çok benzer. Örgütün temel giz-
lerini yalnız başta bulunan az sayıda kişiler bilirdi.
Giz vermeleri, aşama sırasına göre aşağıya inildik-
çe azalırdı. En alt katmandakilere ise hiç giz veril-
mezdi. Mükellebe (kopekleştirilmişler) adı verilen
bu sınıf, yalnız üstten gelen yönergelere göre örgü-
tün propagandasını yapardı. Adlarmdan da an-
laşılacağı üzere üstlerine bir köpek gibi bağımlı idi-
ler. Bütün tarikatların alt katmanlan aşağı yukarı
bu durumdadırlar.
Laik bir devletin radyo ve TV'sine yakışmasa bi-
le TRT'de sık sık din dersleri veriliyor, İslam'ı yay-
ma ve benimsetme konuşmaları, tasavvufa ve tari-
kata isteklendirme çalışmaları yapüıyor. TRT ko-
nuşmalannı pek az dinlerim. Rastlantı olarak kar-
şılaştığım birkaç konuşma tüylerimi ürpertti:
25.5.1990 akşamı TVl'de adı Gönül Sohbetleri.
olan bir konuşma yapıldı. Konuşmacı özetle şun-
ları söyledi: "Gerçek mutluluk dünyadan ve özdek-
sel varlıktan (vücuttan) kurtularak Tann'ya kavuş-
maktır. Bu yolda çaba harcayan insanın yaşamı iki
aşamalıdır. I. aşama Tann'ya vanncaya, onun var-
lığında yok oluncaya değin surer. Bu yolculuk kısa
ve geçicidir. Tanrı'ya vardıktan sonraki yolculuk ise
kalımlıdır, sonrasızdır. Bu yolda başarıya ulaşma-
nın koşulu oruçtur. Bu oruç ramazan orucu gibi gün
boyu aç ve susuz kalmak değil, yaşam boyunca vü-
cut isteklerinin tümüne yaşam boyu karşı koymak,
nefsi (benliği) öldürmektir.
29 haziran akşamı yine TVl'de yine Gönül Soh-
betleri adlı başka bir konuşmada özetle şu görüş-
ler savunuldu: "Çocuklanmızı ebediyete (sonrasız-
lığa) gore yetiştirmeliyiz. Bunun için nefisle savaş-
maya ahştırmalıyız. Büyüklerin buyruklanna bo-
yuneğmeyi öğretmeliyiz. Koca Fatih, hocası Akşem-
settin'in karşısında bir çocuk gibi çekingen durur-
du:'
Bu görüşler bütün tarikatların ortak savı, kamu-
tanrıcılık ve tasavvuf felsefesinin ana çizgileridir.
Ramazan akşamları yine TVl'de yapılan dinsel
konuşmalarda bir yandan tamunun (cehennemin)
yılgı saçan işkenceleri anlatılırken bir yandan da
özenle seçilen koşuklarla, sinlerde (mezar) çürüyen
dudaklar, toprak dolan gözler, dağılan cesetler be-
timlendi, ölum havası estirilerek yaşamın cekicili-
ği, değersizliği belirtildi. Her akşam iftar öncesi
okunan yakanda şu tümcelere yer verildi:"... Bize
yaşama sevinci ver, her türlü güçlüğe karsı dayan-
ma gücü ver;'
Bu denli tüyler ürpertici, korkunç şeyler anlatıl-
masının ardından yaşama sevinci dilenmesinin an-
lamsızlığı bir yana, her türlü güçlükle savaşma, on-
ları yenme gücu istenmiyor, dayanma, katlanma gü-
cü dileniyor, sabır isteniyor Tanrı'dan. Tasavvufçu,
tarikatçı dileği!..
Yine TVl'de bir zarnanlar, Avrupa'da Türk tzle-
ri adlı bir dizi gösterildi. Dizide genellikle Avrupa'da
Osmanlılar çağından kalma yapıı'ar tanıtıhyordu.
Bu arada camilerde esen uhrevi (ahretle ilgili) hava
belirtilirken çevrelerindeki türbelerde, sinlerde ya-
tan ölülerden yardım dileyen boynu bükük insan-
lara, yüzyıllardan beri hiç değişmeyen Türk toplu-
muna da imrendirici bir anlatımla yer veriliyordu.
Bunlara benzer bir imrendirme Eyüp Camisi ve çev-
resi tamtılırken yapıldı.
Sonuç
Özleri bakırrundan edilgin inanç dizgeleri (sistem-
leri) olan, kimseye ne yaran ne de dokuncası olmaz
görünen tasavvuf ve tarikatlar, gizli oyun çevirmek
isteyenlerin elinde önemli etkinliklere araç olmaya
elverişlidir. Çünkü derviş, yaşamın değersizliğine ve
şeyhin kutsalhğına inandınlmıştır. Dolayısıyla şeyh
onu en korkulu, en çekinceli eylemlere kolaylıkla
sürebilir. Bu nedenle lslam ve Türk tarihlerinde bir-
çok kanlı olayların başında bir şeyh, bir baba var-
dır.
Hangi nedenle olursa olsun Türkiye'nin çağdaş-
laşıp güçlenmesini istemeyen çevreler, şeriattan çok,
tarikatları besleme yolunu yeğliyorlar. Bu çevreler,
ortada görünen uygulayıcılar değil, perde arkasın-
da bilgili, bilinçli, uz ellerdir kanımca. Belki de dost
görünüp Türkiye'nin güçlenmesini bölgesel çıkar-
lan açısından dokuncalı gören güçlerdir. Bunlar Su-
udilerin, Humeynilerin de ötesinde, onları da yön-
lendiren güçler olabilir.
HESAPLAŞMA
BURHAN ARPAD
Bilezikçi Çiftliği Olayı!..
istanbul'a 'doğa armağanı' dıyebıleceğimiz Boğaziçinin
yokedilmesigecekondularlabaşladı
Kısa sürede yön ve nıtelik değiştırerek 'lüks vılla'lar
yükselmeye başlayınca, saldırıdahadakorkunçlaştı Şimdı-
lerde ise lyice azıttı. Boğaziçı bu gıdişle coğrafya kıtapların-
da birad, birsöz olarak kalacak bellekierde ne yazık ki'
Sarıyer yamaçlarından Belgrad Ormanı eteklerine uzanıp
giden uçsuz bucaksız ağaçlıklı topraklar, tapu defteri adıyla
Bilezikçi Çiftliği toprakları. kimi hukuk bılımcılerı. yakıştırma
buluşuyla, holdıng babalarına sunulmak üzere şu sıra
1
Adla-
rı aşağıda yazılı aydın mımarlar muthıs tehlıkeyi bizlerden
öncesezerekyetkililereyazıylabaşvurdu.
"12 Eylül den bu yana gelişen ve güzel yurdumuz için en
büyük kötülüklerden biri, sahıllerimızin ve büyük kentlerimı-
zin en değerli yeşıl alanlarının, yasal kılıflar, karışıklıklar ya-
ratılarak hıleli yollarlayadadoğrudan hukukdışı yöntemler-
le yağmalanmasıdır.
Bütün milletin malı olan bu değerli alanlar. Anayasa Mah-
kemesınin iptal kararlarına rağmen Arap şeyhlere, Turizmı
TeşvikYasası ıleyabancışirketlere,49yıllığınapeşkeşçekil-
mektedır
Imar Yasası nı gece yarısı darbesı ile delerek, Boğazi-
çı'nin ön görünümüne vıflakondular yerleştirilmiş, ideolojık
kılıf olarak da vılla sahiplerının Boğaz'ın yesilini daha iyi ko-
ruyacağı safsatası resmı ağızlardasavunulabilmiştir.
Artık bugün siyası ıktidarların başını çektığıyeşil alan yağ-
ması. toplumun bütün tabakalarınısaran kentlerin yaşamını
ve geleceğinı yasadışılığa mahkûm eden salgın bir hastalık,
ydzîâşmaveçörümeboyutunayarmıştır
Artıkkentegöçenler, barınacakiarı bir gecekondu değil. üç
dörtkatlı kaçakyajjı yapmagûdüsünesahlptirter. Ne yazık kı
bu duruma karşı, ne siyası ıktıdarlar ne de muhalefet partilörı
cıddı politıkalar oluşturulabilmektedir. Yağmacılık ve köşe
dönmecilık resmi ideolojı halındedir.
TVprogramları vebazı basın aracılığı ile kamuoyuna, yeşil
alanları devletin ve belediyelerin koruyamadığı, ama hol-
dinglerin, emekli albaylar ve silahlı grupları ile koruyabildiğı
propagandası dolaylı ve dolaysız olarak yapılmaktadır.
Bilezikçi Çiftliği bu açıdan son derece önemli bir örnektir.
I.U adına nazım plan gereğı kamulaştırılmış olan cıftlik, hu-
kuk hilelerıne dayanılarak bir önceki belediye başkanının
desteğı ve koruması altında satışı yapılarak, yapılaşmaalanı
halınegetırılmekistenmıştir
Idare Mahkemesı ve Danıştay kararları ile üniversiteye ait
olduğu saptandığı halde. tashihi karar asamasında üniversi-
tenin bu yeşıl alanı koruyamayacağı ve gecekondu işgaline
uğrayacağnmajıyaratılmaktadır
Düsünce özgürlüğu için yürümek isteyen yazar ve sanatçı-
lara çevik kuvvet yollayan sıyasi ıktıdarın, kaçak yapıya ve
yeşil alan yağmasına kayıtsız kalması, yeşil alan yağmasın-
danaslanpayınıalmasınınvesuçaiştirakinaçıkdelılidir.
Yeşıl alanlar, ancak ciddi bir planlama ve toplumsal kulla-
nımaaçılarakhalkınyesil alanlara aktif olaraksahipçıkması-
nısağlayandüzenlemeierlekorunabılır
Hıleli yollarla ele geçirılen ormanlık ve yeşil alanların si-
lahlı özelçetelerle korunması nagözyuman an layısakarşı;
Üniversıte, yerel yönetım ve sivil kurumların aktıf ve örgüt-
lüdavranışınıöneriyoruz.'*
Mustafa Altıneller
Inş Müh.Od.lst Şb Bsk.
Mustafa Ertan
MakıneMuh.Od Ist.Şb.Bşk.
Ramazan Gecenoğlu
Sarıyer Halkevi Y.K üyesı
Yucel Gürsel
MımarlarOd.ist Sb Bşk.
Adnan Kop
Boğazici Yerel HaberlerGzt Sahibi
ErolKöktürk
HaritaveKadastroMühOd.lst Şb Bsk.
AsımMutlu
Ada Dostları Derneğı Bşk.
ÖzdemirSönmez
ŞPO ist.Sb Bşk
Çanan Zırh
Yeşiller Partisı Ist. Şb. Bşk.
Türk aydınları, Türk yargı gücü çetin bir sınav karşısında
1
Holdıng ağaları mı? Lüks vı llacılarmı? Yadasağduyumu
9
TEŞEKKUR
Başanlı müdahale ile beni sağlığıma kavuşturao
Ortopedi Uzmanı Op. Dr. EKREM ERTEM'e Dr.
Şenek Çarpar'a aneztezi uzmanı, Dr. Fikret
Kutlu'ya, Başhemşire Sabahat Bakır'a, hemşire Sevgi
Güyümcüoğlu'na, hastabakıcılar Döndü Sever ve
Fikret Karsavran'a ve Kozyatağı Göztepe Sağlık
Tesisleri'nin tüm personeline teşekkürü bir borç
bilirim.
BİRSEL SAVCI
KAMUOYUNA
Muammer AKSOY, Çetin EMEÇ ve şimdi de Tu-
ran DURSUN'a sıkılan kurşunlar bağımsız, demok-
ratik ve laik Türkiye özlem ve mücadelesine sıkılmıştır.
Tirmandırılmaya çalışılan terör, aydınlarımızı ve hal-
kımızı sindirmeyi amaçlıyor. Bizler bu cinayetleri şid-
detle kınıyor, değerli bir evladını yitiren halkımıza
başsağlığı diliyoruz.
(SİDAD) SİVAS DAYANIŞMA DERNEĞİ,
DIVRİĞİ KÜLTÜR DERNEĞİ,
KANGAL KÖYLERİ KÜLTÜR DERNEĞİ
Cenııot Imge^i: GöçAkuıüan ve Doğa
Sosyalsözleşmeüzerinekurulu(Rousseau)düşüncemizdeyenibir
sözleşmeyi düşünmek zorunda: Doğa ile yapilacak sözleşme. Bu
sözleşme ancak insanların sosyalliğinin sürmesini sağlayabilecek.
Ayaklarımızı budoğa üzerine bastığımızzaman. ancak, cennet ya
da cehennem imgelerinden kurtulabiliriz.
geçilır. Ütopik sosvalızmden gerçek sos\a-
lızmegeçilmeyeçalışıldığında bugerçeklen
kaçmavaçalışaninsanlarortavaçıkular.
Ülke değiştırmek bir sonuç gibi gözük-
müyor. Önemli olan insanın kendi ülkesin-
den bir göç alanı. kaçış çizgisi oluşturması
değil mi?
Yrd. Doç. Dr. ALİ AKAY MimarSimm Üniversitesi Kendi ülkesinden göç
Son yıllarda cn çok dıkkdt çeken konu-
lardan biri yerini yurdunu bırakanların gıt-
likleri ülkelerde sağladıkları veya sağlaya-
madıkları uvum oldu. Göçmen olarak ge-
lenlerın topiumlara göre farklarını koru-
maları veya toplumlu buıünleşmeleri gibi
tartışmalar makalelere. gazctelere konu ol-
du. bakanlar. sivaselçiler. sosyologlar bu
konular üzerine tikir yürüttüler. Â\rupa
göf edenlerin \urdu olur durumıjnu gırer-
ken. bellibirorandaırkçılıkvevabancıdüş-
manlığı perçinlendi. Irkçı. aşın sağcı partı-
lero> \üzdelerını buioplumsalhisterisaşe-
sınde arltırdılar. Toplumlar sankı artık ye-
rınde duran halklarlu değil de ver değışti-
renlerle birlıkte vaşamaya alışıyorlar. Gör-
kemlı birgelgit yaşanıyor yırminci\üzvılın
sonuna yaklaşırken Bu akımlar. sınırların
kaldırılmaja başlandığı dönemlerde (1992
sonu A\rupa Birleşık Devletlerınden böz
edebiliriz)neyapaeağınıbilmezserseri kur-
şunlar gibi ülkelerarasındaki sınırların var-
lığını sarsmaklalar. Kınıse >erinde dura-
mazoldu
Göçebebir yaşam
Gurbette .çalışmaya gıtmeyle başlayan
hicran. yolların kesışmesiyle. yenı rastlantı-
lara yol açtı. Ycrleşiklik düzeni gıtgideyeri-
ni göçmen-göçebe bir yaşam biçımine bıra-
kıyor. tıpkı düşünce gibi. Kimse yerinden
vurdundan memnun gözükmüyor. V!em-
nuni\etbizlık geçer akçe: Eskiden "Nasıl-
sın?" sorusunun karşılığı •"İyiyim. sen nasıl-
sın?" iken. artık •'Vapalım yuvarlanıp gi-
diyoruz" oldu. >uvarlanıp-gitmek!.. Bu
yerleşikliğinbıttiğiyerdebaşlar. Hepbirye-
rcdoğru gıdilmekarzusudoğar. Bount\ ka-
çaklarıgıbı hep ütopik bircennetadasıara-
nır Buyerleşıklik söylemininböylencesinın
kendisi haline gırer. Yerleşikliğin bittiği
yerde gerçeklc karşı karşiya yaşayan göçe-
belcrin doğallığı gıbı yer-yurt değiştirenle-
rındoğal gerçek karşısında parıldayan göz-
lerinin ümıtsızliğıbelırir. Aranan cennet ar-
tık bir başka yert-yıırt olmuştur. Çünkü
ccnncl uki}ilamazolangerçektır. Toprağın
Ü7erıne yerleşmiş bir seraptır. Toprağın
yaniimasının havudakı halidır cennet: Bir
görüntü. bırimgedır. Sınema perdesının üs-
tiindekı ımgelerın deği}mesı gıbı. yaklas.il-
dıkça görüntü görülemez hale gırer. Uçsuz
bucaksız bir çölünsıcağından başka birger-
çek kdlmaı gözlerımızin önünde. Üç tek
tanrılı dinınsıcakçöllerdekurulmuşolması
ıklimın zıhniyet imgesi üzerindeki etkisini
kanıtlamaktadır. Cenneıi arayanlar genel-
de cehennem "sıcağr" ile karşılaşırlar ve \a-
rolmayan birebedi dönüş temasına çakılıp
kalırlar. Bu labıı ki Nıetzsche'nınkı değil.
Cebennemin sıcağında bize gelen cennet
imgesi yansılama olarak görüldüğünde,
ateşlenmiş bir barut gibi fırlamak arzusu
uyanır insanda. Görür gibi olduğu hayaletı
yakalamak ister: Marx '"Bir hayalet Avru-
pa'da gözüküyor" dediğinde sözünü ettı-
ğimiz hayaletın bu olmadığını söyleyebilir
miyiz? Proletarya cennetinın imgesinin ger-
çeğe dönüşmeye külktığı jerlerde cehen-
nem sıcağı (Afrika Marksizmi) ya da soğu-
ğu (Gulak mahkûmlan) ortaya çıktı. Ce-
henneme gen dönüş olunan yerde saymak
değil bir iktidar dıyagramı değiştiımektir.
Bir iktidar cehenneminden bir başkasına
Gözüktüğü kadar bugün yaşanan kitle-
selbirgöçhayatıdır(Berlınduvandelindik-
ten sonra Doğu Almanların büy ük miktar-
da Batı'ya geçmeleri. Türklerın Batı Av-
rupa ülkelerıne kıtlesel olarak gelmesi. Vi-
etnam"dan Doğu Almanya'ya gelen Vı-
etnamlılarınduvanndelıklerinden Batı Al-
manya'ya kaçmaya çalışması ve askerler
tarafından bu kaçış'.n önlenmesi. kımyasal
silahların yıkınıından kurtulmak isteyen
peşmergelerin Türkiye'ye kaçması. Gü-
ney Amerikalıların Kuzey Amerikaya
gitmelen. Miamı'nin sanki bir Kübahlar
kcnti halinegirmesi \ b.)
Ülkeler ıçinde bile bölgeden bölgeye göç
var Ekonomistler emeğin esnekleşmesin-
den söz edıyorlar. yanlış bulana kadar yer
değiştirmek. Sonzamanlardaaçılanyüzler-
ce"fastfood" buhızhdeğişiminyemekbıçi-
mi değil mı'' Yüzyıllardan beri yaşanan
Vlakyavclci bir iktidar modeli. yerini sınır-
ların toprakları kısıtlayamadığı bir iktidar
biçimine bırakmakta: Makyavel, ıktıdann
bir toprak ve üzerirtde yaşayan insanlar
üzerine yönlenmesini planlamıştı. Oysa \V.-
tidar kadar sermaye de artık sınır tanımı-
yor ve zaten de tarih boyunca tanımamaya
çalışmıştı. Toprak bize başkaldırmış du-
rumda. Ekolojı. eko-sistem bozuluyor.
Sosy al sözleşme üzerine kurulu (Rousseau)
düşüncemiz de yeni bir sözleşmeyi düşün-
mek zorunda: Doğa ile yapilacak sözleşme.
Bu sözleşme ancak insanlann sosyalliğinin
sürmebini sağlayabılecek. Ayaklarımızı bu
doğa üzerine bastığımızzaman. ancak. cen-
net ya da cehennem imgelerinden kurtula-
biliriz.
Öğretim progntmının benim ça-
lı^ma disipliaime uyguo olraaa
FINAL'i tercifa etmemde etkili
oldu.
AYDIN AKGÜN
1990 ÖSS-ÖYS
Tiirkive Birincisi
Siiper Birinci
Aydın AKGÜN ve ÖYS'de Uk
50'ye giren öğrencOerden 38'i a-
nava FİNAL'le hazırtandı.
Büyök fıoale siz de
"FİNAL'le hazırlamn
Üniversite adayları,
ÖSS ve ÖYS "garanti" eden ilk ve tek dergi
ÖSS-ÖYS
ÇALIŞMA
REHBERİ
jlaveli
l. sayısı çıktı
gazete bavılerinde "geleceğinizi Final'le belirleyin..."
Final okuyucu-
larından ÖYS
sonuçlarına gö-
re, Türkiye'de
ilk 50'ye girenle-
re ve 73 ilin bi-
rincilerinden
"abonelerimiz"
olanlara BAŞARI
ödülü verilecek-
tir.
MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI'DAN
MALİYE MÜFETTİŞ YARDIMCILIĞI GİRİŞ SINAVI
Maliye ve Gümrilk Bakanüğı Teftiş Kurulu Baskanlığı'nca 16.10.1990
Salı günü başlamak üzere Ankara ve İstanbul'da Maliye Müfettiş Yar-
dımcılığı Giriş Sınavı yapılacaktır.
I- SINAVA KATILABİLME ŞARTLARI:
1. Devlet Memurlan Kanunu'nun 48. maddesinde yazılı nitelikleri
tasmak,
2. 01.01.1990 tarihinde 30 yaşıru doldurmamış olmak,
3. Siyasal Bilgiler, Hukuk, Iktisat, Işletme ve Iktisadi ve Idari Bi-
limler Fakülteleri ile aynı konularda öğretim >apıp bu fakultelere denk-
liği Yüksek Öğrenim Kurumu'nca kabul edilmiş yerli ve yabancı yıiksek
öğrenim kurumlanndan birinden mezun olmak,
4. Sağlık durumu Türkiye'nin her yerinde göre\
r
yapmaya, her tur-
lü iklim ve yolculuk koşullanna ve her türlü taşıt araçlanyla yolcu-
luk yapmaya elverişli olmak;
5. Erkeklerde askerliğini yapmış veya erteletmiş olmak (halen as-
kerlik görevini yapmakta bulunanlar, terhislerinden sonra atamalan
yapılmak üzere sınava kabuî edilebilirier);
6. Maliye Müfettişliği niteliklerini taşımak,
7. Daha önce bir defadan fazla Maliye Müfettiş Yardımcılığı Giriş
Smavına katılmamış olmak;
II- SINAV KONULARI:
Yazıh sınavlar, Maliye, İktisat, Hukuk, Muhasebe, Matematik ve
Yabancı Dil (Ingilizce, Fransızca, Almanca ve İtalyanca dillerizıden-
biri) olmak üzere 6 grupta yapılacaktır.
Yazılı sınavı kazananlar aynca Ankara'da sözlu sınava tabi tutula-
caklardır.
İstekliler sınavlaria ilgili a>Tintılı bügi içeren broşur ve müracaat
formlannı Maliye ve Gümrük Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'n-
dan ve Ankara, İstanbul ve İzmir'deki Maliye Müfettişliklerinden te-
min edebilirler.
III- SON BAŞVURU TARfHt:
Sınavlara kaulabilmek için isteklilerin gerekli belgelerle birlikte en
geç 28.09.1990 günu mesai saati bitimine kadar Maliye ve Gümruk
Bakanlığı Teftiş Kurulu Baskanlığı'na bizzat veya bu tarihte Teftiş Ku-
rulu BaşkanlıgYna ulaşacak şekilde posta ile başvurmaları gerekmek-
tedir. Postada vaki gecikmeler nedeniyle bu tarihten sonra Teftiş Ku-
rulu Baskanlığı'na ulaşan müracaatlar dikkate alınmay'acaktır.
İlan olunur.
PENCERE
Dimyat'a Pirince
Giderken...
40 günden beri -en başta sorumsuz Cumhurbaşkanı TÖ- ol-
mak üzere çoğumuz Genç Osman'a dönüştük, Bağdat seferine
çıktık çıkıyoruz diye yerimizde duramıyoruz.
Peki, memlekeften ne haber? Sınır ötelerine gözümüzü dik-
mişken ve Ortadoğu'da patlayacak bir savaştan medet umarken
yurdumuza sahip miyiz?
"Öğretmen Dünyası" dergisinin ağustos sayısında Zeki Sarı-
han, Güneydoğu'ya ilişkin durumu gazetelerin haberlerine da-
yanarak ortaya dökmüş; köşemizin elverdiği ölçüde yazıyı akta-
ralım, üzerınde düşünelim.
•
"Geçen ders yılının önemli gelişmelerinden biri Doğu ve Gü-
neydoğu Anadolu bölgelerinde eğitimin felç olmasıydı. Buralar-
da PKICnın okul yakması ve bazı öğretmenleri öldürmesi olayı yeni
değildi. Türk hükümeti geçen yıl da bu hareketleri önleyemedi ve
eğitim için yeni arayışlara girdi. Daha öğretim yılı başında bura-
daki okullar açılarnadı. Açılışın 1 ekime ertelendiği bildirildi. Hür-
riyet(18.9.1990) 'Öğretmenlerin Doğu Korkusu' diye başlık atıyor-
du. yeni Nesil: 'PKK terörü yüzûnden isttfa edenler çoğalıyor" (21.
9. 1990). Doğu'da 460 ilkokul öğretime kapalı idi; Erzurum, Er-
zincan. Kars, Ağn, Muş, Bingöl ve Tunceli'de 2300 öğretmen açığı
vardı (Güneş 2&9.1989). Van'da vetiler PKK var, buralara artk öğ-
retmen gelmiyor, diyortardı; birçok okulun kapısı kilitliydi, veliler
açılacağından umutlu değillerdi (Güneş 30.9.1989). Bölge Valisi
Hayri Kozakçıoğlu okulların açılamayışmın gerekçesi olarak 'öğ-
retmenleri koruyamayız1
diyor, köy ve mezra okulları yerine yatılı
okullan savunuyordu (Hürriyet 1.10.1989). Tercüman'a göre Do-
ğu ve Güneydoğu'da öğretmen açığı on bini aşmışû (15.10.1989).
Bkim sonuna doğru Şanlıurfa'nın 420 köyünde öğretime baş-
lanamamıştı (Güneş 25.10.1989). Mardin'in 400 köyünden ancak
yarısında öğretime başlanabilmişti (Türkiye 27.10.1989). Bu böl-
gede ilk ve ortaöğretım çağında 1 milyon 9 bin çocuk eğitim gö-
remiyordu. Güneydoğu'da 'eğitimin adı var"dı (Güneş 3.4.1990).
AvniAkyol, Mardin'de 254 okulun güvenlik nedeniyle hâlâ kapalı
olduğunu mart ayı başında açıklıyordu (Hürriyet 2.3.1990). Böl-
gedeki çocukların Türk eğitlminden başka eğilimlerden etkilen-
diği akla gelebilirdi. Nitekim Tercüman, 'Militan çocuklar" başlığı
altında şunlan yazıyordu: 'PKK ilkokul çağındaki çocuklan bağım-
sız Kürdistan ideoiojisi ile yetiştiriyor" (30.3.1990). PKK Türk oku-
lu ve öğretmeni istemıyordu. Bu görüşten hamketie geçen yıl hayü
okul yakıldı. (...) Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in bir sorusunu
yanıtlayan Devlet Bakanı Hüsamettin Örüç, bugüne kadar 54 köy
okulunun yakıldığını, bunlann yapılması için 12.5 milyar liraya ih-
tiyaç olduğunu açıklıyordu (Milliyet 13.2.1990). Milli Eğitim Baka-
nı Akyol, kapalı okulların sayısını 442 olarak bildiriyordu (Cumhu-
riyet 11.3.1990). Lice'de 23 mart gecesi üç köy okulu yakılınca ve
öğretmen Tahir Çeper öldürüpnce, ilçenin bütün öğretmenleri mer-
kezde görevlendiriliyordu (Öğretmen Dünyası, 1990 temmuz).
Durmuş Güçlü, Mehmet Kapuş, Ersin Temel adlı öğretmenler
Enıh'un Fındık bucağı yakınlarında kurşuna dizildiler (Günaydın
14.9.1989). Tercüman 1989 ekiminde 1987'den bu yana 18 öğret-
menin öldürüldüğünü, 137 okulun yakıldığını açıkladı (10.10.1989).
Beytülşebap mezra köyünde öğretmen Muhlis Aladağ ve eşinin
PKK'cılar tarafından kaçınldığı açıklandı. (Bugün 22.10.1989). Aralık
ayı başında Siirt Valisi Attila Koç. okulların hâlâ niçin açılmadığı
sorusuna, 'Okulları açayım da öğretmenleri PKK'ya hedefmi ya-
payım?' diye karşılık verdi (Cumhuriyet 3.12.1989). Türkiye gaze-
tesi, PKK'nın hedefi eğitim yuvalan' diyordu (3.1.1990). Kahraman-
maraş, Pazarcık ilçesi, Narlı kasabası Cennetpmar köyü ilkokul
öğretmeni Hanefi Çakaloğlu, gece evinden alınmış, otomatik si-
lahlarla taranıp öldürülmüştü (gazeteler 30.3.1990). Elazığ'ın Bü-
kardı köyü öğretmenleri İzzet Yüksel, Ahmet Bekâr, Sabahattin
Kurtuluş, Bayram Vfe>// öldürüldü (Cumhuriyet, Sabah, Hürriyet
16.4.1990)."
"Öğretmen Dünyası" yazarı Zeki Sarıhan, Doğu'da öğretme-
n« verilen "çift maaş"ın da derde deva olmadığını bildiriyor: "Gü-
neydoğu'da milli eğitim felçtir."
•
Yeni öğretim yılı yaklaşıyor. -• . ' •••<••••
Siyasal iktidar ne düşünüyor? Bağdat seferine hevesir3orurrV
suz Cumhurbaşkanı, vatan sınırlan içinde doğru dürüst eğitim
yapamayan bir yönetimin Arap çöllerindeki savaştan medet um-
masının anlamını açıklayabilir mi?
Kendi yurdumuzda öğretmenlerimizi terörcülerin önüne kur-
ban gibi sürmekten hiç gocunmadığımıza bakılırsa Arap çölle-
rinde her türlü maceraya çıkabiliriz.
Erkan ESKİÇIRAK
1958- 11 Eylül 1979
Kimmiş Ölen!
Kanla Barut Arasında
Bilincimin Sesiyle Dipdiriyim
Ayakta!
Seni Unutmadık, Sözümüzü de!
ARDEŞENU
AKRADAŞLARI ADINA
Osman Buçan, Faruk Kâhya.
Vedat Oğuz, Sami Memoğlu,
Tevfik Çevik. Özcan Sapan
NtZAMETTİN
ORHANGAZİ
(1957-1978)
Sen bizim için onıuun simgesisin ve
bizimle yaşıyorsun.
AİLESİ VE ARKADAŞLARI
ADENA
MJRETTİN ORHAISGAZİ
HEP
HALKIN EMEK PARTİSİ'NDEN ÇAĞRI
Demokratlar
Devrimciler
Yurtseverler
Sosyalistler
İşçiler
Memurlar
Esnaflar
Kadınlar
Gençler
İşsizler
Temel hak ve özgürlükJeri ellerınden alınan. baskı ve sömürüye
maruz kalan ve 12 Eylülleri içine sindiremeyen tüm emekçi halkımız...
"ASKERİ DARBELERE KARŞI DEMOKRASİ"
"SAVAŞA KARŞI BARIŞ"
adlı loplantımızda dayanışmamızı güçlendirelim.
HALKIN EMEK PARTİSI'nin bu amaçla dûzenlediği gecede buluşalım.
Tarih: 12 Eylül 1990 Çarşamba
Saat: 20.00
Yer : Bahçelievler Zafer Sineması/Bakırköy
Doğan Copy
16O 78 28
1. Hamur kağıda çok temiz
O T O KOP İ
60 TL.
Ortabahçe Cad.
No: 6O Beşlktaş