Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 11 EYLÜL 1990
KÖRFEZ KRÎZİ...KÖRFEZ KRİZf... KÖRFEZ KRÎZI...KÖRFEZ KRİZt... KÖI
HELSÎNKİDORUĞUNUN ARDINDAN
Körfez krizinde yeniboyutlarBush ve Gorbaçov görüşmesinden sonra açıklanan ortak
tutumun, Körfez sorununa çözüm konusunda somut bazı
seçenekler üzerine alınmış kararlardan çok, psikolojik
dayanışma ağırlıkh olduğu ortaya çıktı. Körfez krizinin son
yıllann en şiddetli sinir harbine sahne olduğu göz önüne
alımrsa, doruktan el ele çıkan iki süper liderin Irak karar
mekanizması üzerinde yaratacağı psikolojik baskının,
gidişatı etkileyebileceği belirtiliyor.
kilmediği takdirde, bunun sonuçlanna kat-
lanmak durumunda kalacağı", Arap dün-
yasına da Irak'a karşı uyguladıklan poiiti-
kaları hem Washington'un hem de Krem-
lin'in onayladığı mesajım veriyor.
Doruğun, Körfez krizi kapsamında Irak
lideri Saddam Hüseyin'e, genel olarak da
tüm sonınlu bölgelere verdiği bir başka me-.
saj da bölgesel emellerde, artık süperler-
arası gerginlikten istifade edilmesinin hayli
UFUK GÜLDEMtR
WASHINGTON — ABD Başkanı Geor-
ge Bush ve SSCB hderi MihaU Gorbaçov^
un, Helsinki dorugunda Körfez sorunu ko-
nusunda aldığı ortak tutum, tkınci Dünya
Savaşı'ndan bu yana Amerika ve Sovyetler
Birliği'ni, ilk kez bir "bölgesel sornn" ko-
nusunda aynı çizgide birleştirdi. Bu ortak
tutum, temel olarak Irak'a, "Kuvcyt'teü çe-
BM
'Zirve
tatmin
edici'ŞEBNEM ATtYAS
NEW YORK — Sovyet ve ABD liderle-
rinin Helsinki'de Irak'ı sert bir dille kına-
yan ve Kuveyt'ten çekilmeye çağıran zirve-
si, Birleşmiş Milletler'de iki açıdan "tatmin
edici" olarak değerlendiriliyor:
a) Sovyetler Birliği ABD'den "banşçü çö-
züm yoUannın sonuna dek tiiketilinceye ka-
dar askeri bir harekette bulunmaması" ve
Irak'ın BM Guvenlik Konseyi kararlarına
uyması halinde ABD'nin askerlerini çekme-
si sözünü aldı.
b) ABD ise Saddam Hüseyin'in Kuvyet'i
işgaline karşı Sovyetler Birliği'nin desteği-
ni bir kez daha açıkça dünyaya duyurdu. Bir
BM diplomatına göre "Zirvenin Irak için
caydıncı etkisi, sadece psikolojik niteliktc"
Arap diplomatlara göre ise "Irak'ın Ku-
veyt'ten lümü>le çekilmesi, iki süper güciin
çıkarınadır. Nitekim ortak bildiride bu,
kuvvetli bir dille ifade edilmiştir. Ancak iki
ülkenin ortaklığı, bunun otesine geçemez.
ABD'nin Irak'a karşı askeri bir zafer kazan-
ması, bölgedeki jeopolitik iıstunluğiinün
artması anlamına gelir. Bağdat'ta Batı yan-
lısı bir hiikumethı kurulması So%>ılfer Bir-
liği'nin raevcut Irak hükiimetine otuz yıldır
yapnğı yabnmı bir kalemde silip atacaktır."
Yapılan yorumlarda, zirve şöyle değerlen-
dirildi: Helsinki'de Bush, Gorbaçov'u Sad-
dam Hüseyin'e karşı sert bir tavır almakta
devam etmeye iknaya çalıştı. Gorbaçov ise,
Bush'u krizin barışçıl bir çözüm gerektir-
diğine ikna etme>r
e çalıştı. Sonunda ikisi de
öncelikli hedeflerini gerçekleştirdiler. Ancak
Gorbaçov, sorunun çözumü için bir ulus-
lararası konferans önerdi, askeri operasyo-
nun BM askeri mekanizmaJarının kontro-
lü altında olmasını istedi. Buna ABD'den
sıcak bir cevap almadı; buna karşın Bush,
Sovyetler'in Körfez'de askeri desteğini ve
Irak'tan Sovyet askeri danışmanların çekil-
mesıni istedi. Bush, bu isteklerine olumlu
cevap alamadı.
Zirve öncesinde iki liderin anlaşamaya-
cağı iki konu saptanmıştı: Birincısi, Orta-
doğu'daki anlaşmazlıkları çözmek iizere bir
uluslararası konferansın toplanması; Ku-
veyt'in işgalinin, Filistin ve Israil sorunu ile
birlikte bu konferansta görüşülmesi.
Bir Arap diplomatı, "Soğuk savaş döne-
minde değiliz, ama iki süper güç arasında
rekabet hâlâ devam etrnektedir. Ancak bu
rekabet şu anda eskisi gibi çatışma duzeyin-
de degildir, buna karşın barışçıl bir reka-
bettir. Şov>etler Birliği, Ortadoğu'dan sıkış-
nnlıp atılmaktan kaçınıyor. Dolayısıyla, ta-
vırlarını ABD'nin tavırlarından ayıracak
yollar anyor" sozleriyle değerlendirme yap-
tı. Diplomatik çevrelerde kabul gören bir
başka yorum ise "Gorbaçov'un yeni düşün-
ce politikası, Sovyetler Birliği'nin çökmek-
te olan siyasi etkisinin yerine ahlaki bir et-
ki getirmeye yönelik bir cabadır. Bu politi-
ka, Sovyetler Birliği'nin ideolojik kliseler-
den kurtulmasına yardımcı oldu. Fakat bu
politika, Rusya gibi bir ülke için işlevsc) dip-
lomatik bir strateji oluşturamaz" şeklinde.
\DIŞ BASIN
HcralÖEEribunc.
Kuveyt'ten Mısır
e Türkiye'ye
-.5 milyar dolar
Dış Haberler Servisi — Kuveyt'in sürgün-
<i hükümetinin Irak'a karşı ekonomik
r.bargodan zarar gören Türkiye ve Mısır
- • m ülkelere 2.5 milyar dolarlık yardım ya-
cağı bildirüdi.
Inlernational Herald Tribune" Gazete-
•n Kahire kaynaklı haberine gore ABD
; jleri Bakanı James Baker, geçen hafta
<udi Arabistan ziyareti sırasında sürgün-
ki Kuveyt Emiri Şeyh Jabir El Ahmet El
• jbah ile Taif kentinde 90 dakika görüştu.
ı orüşme sırasında Kuveyt Emiri, sürgün-
cM hükümetin Türkiye ve Mısır gibi Irak'a
ekonomik ambargodan en çok zarar gören
ı ikelere 2.5 milyar dolar yardım yapacağı-
ııı söyledi.
Kuveyt Emiri ayrıca, Washington'a da Su-
udi Arabistan'daki ABD askerlerinin gider-
leri için 2.5 milyar dolar vereceğini açıkla-
dı. Kuveyt'in yanı sıra diğer Körfez rejim-
leri de ABD'nin askeri giderlerine katkıda
bulunacaklar.
James Baker, Kuveyt Emiri'nin Mısır,
Türkiye ve ABD'ye ekonomik yardım ko-
nusunda net taabbütte bulunduğunu söy-
ledi.
güç olacağı.ABD Dışişleri Bakanı James
Baker, Moskova ile Washington arasında
mutabakatın ne kadar tam olduğunu vur-
gulamak için şu örneği veriyor:
"Gorbaçov sadece ortak basın toplann-
sında değil, müzakereler sırasında da BM
Guvenlik Konseyi karaıiannın çizdiği be-
deflerin gerisinde kalacak en ufak bir söz
sarf etmedi."
Helsinki Doruğu'nun Körfez krizine ge-
tirdiği yeni boyutlar ana başlıklarıyla şöy-
le sıralanıyor:
1) Askeri çözüm seçeneği: Her iki lider
de doruktan sonraki ortak basın toplantı-
sında Irak'ın Kuveyt'i isgalinin sona erdi-
ğinı görmekte kaıarlı olduklannı ifade et-#
tiler. Hatta Gorbaçov, Irak'ın Kuveyt'ten çe-
kilmemesi halinde doğacak sonucun Irak
halkı için "felaket" doğuracağını söyleme-
ye kadar gitti. Bu sözler bir askeri çözüm
konusunda iki liderin anlayış birliğine var-
mış olabileceğini çağnştınyordu. Ancak or-
tak basın toplantısında, liderlerin dorukta
askeri çözüm seçeneğini müzakere etmedik-
leri açıklandı. Gazetecilerin ısrarh sorulan
üzerine Gorbaçov'un, dorukta Körfez*le il-
gili tüm seçeneklerin banşçı yöntemlerle kı-
sıtlanmasım savunduğu, hatta Bush'a Kör-
fez'de tek yanlı bir askeri harekâta girişme-
meyi telkin ettiği, buna karşıük ABD'nin de
savaş dahil olmak üzere hiçbir seçeneği kı-
sıtlamak istemediği ortaya çıktı. Bu, iki li-
der arasında önemli bir görüs farklılıgı bu-
lunduğu anlamına geldiğine göre o halde
doruğun yapldığı binada, "adaleti" simge-
leyen "Bayan Finlandiya" heykelinin önün-
de el sıkışılarak dünyaya ilan edilen "ortak
tavır" hangi temele dayanıyordu? Anlaşılı-
yor ki Helsinki dorugunda alınan ortak tu-
tum, Körfez sorununa çözüm konusunda
somut bazı seçenekler üzerinde alınmış ka-
rarlardan çok, psikolojik dayanışma üzerin-
de ayakta duruyor.
2) Saddam Hüseyin'in kaderi: Bush'un
Saddam Hüseyin'e karşı duygulan biliniyor.
Doruk, Gorbaçov'un duygulan konusunda
da baa ipuçlan verdi. Gorbaçov, basın top-
lantısında, Hüseyin'in hiç adını anmadan
"Bugünkü Irak liderliği nlkeyi çıkmaza
götürüyor" dedi. ABD'deki Sovyet uzman-
lan, Gorbaçov'un dikkatle seçilmiş bu söz-
lerinden, Sovyet liderinin Saddam Hüseyin'e
fazla sıcak duygular beslemediği sonucunu
çıkanyor. Washington'un izlenimi o ki Mos-
kova Saddam Hüseyin'in devrilmesine çok
üzülmez.
3) Ekonomik bovnt: SSCB hderi Gorba-
çov, doruktan sonraki basın toplantısında,
ABD'nin Sovyetler'e ekonomik destek vaat-
lerinin Sovyetlerin kriz sırasında Batı çiz-
gisinde politikalar izlemış olmasına irtibat-
lanmasına şiddetle karşı çıkaıken "Dolar-
la satın alınabilecegimu yargısı haddinden
LİDERLER — SSCB lideri Mihail Gorbaçov ve ABD Hderi George Bush, Helsinki zirvesinde oldukça uyumlu bir ikili görünümündeydiler. (Fotoğraf: Reuter)
LONDRA
Thatcher'ıntutumu doğrulandı'Bush-Gorbaçov zirvesi, İngiltere'de Irak'a karşı ABD ile
birlikte BM kararı aramaksızın askeri bir harekâta
girişebileceğini saklamayan Başbakan Thatcher'ın tavizsiz
tutumunun doğrulandığı biçiminde değerlendirildi. Dışişleri
Bakanı Douglas Hurd, "Saddam, SSCB'yle olan dostluğunu
sürdüremeyeceğini gördü" dedi.
EDİP EMtL ÖYMEN
LO.NDRA — Bush-Gorbaçov Doruğu'n-
da sağlanan görüş birliği büyük memnuni-
yet yarattı. Dışişleri Bakanlığı'ndan basına
kadar kamuoyu oluşturan çeşitli kaynaklar
duyulan memnuniyeti saklamıyor. Irak'a
karşı, ABD ile birükte ve BM karan ara-
maksızın askeri bir harekâta girişebileceğini
saklamayan Başbakan Margaret Thatcher
1
ın tavizsiz tutumunun "doğruiaddığı" go-
rüşü egemen. Dışişleri Bakanlığı'na yakın
kaynaklar, ABD ne zaman uygun görurse
İngiltere'nin askeri bir harekâta katılması
için artık çekinilecek bir nokta kalmadığı-
nı açıkça ifade etti. Güvenilir kaynaklar,
Sovyetler Birliği'nin bir harekatâ açıkça yeşil
ışık yakmasının beklenemeyeceğini, ancak
karşı da durmayacağımn artık anlaşıldığı-
ru vurguluyorlar.
Doruk hakkında görüşlerini açıklayan
Dışişleri Bakanı Douglas Hurd, "Saddam
Hüseyin'in saldırganlığına karşı bir koalis-
yon oluştu. Sovyetler Birliği yumuşamadı.
Bush ile Gorbaçov'un vardığı kararlar, Sad-
dam Hüseyin'e kaybetmekte olduğunu gös-
terecektir. Sovyetler Birliği ile dostluğunu
koruyamadığını gördü. f'zerindeki baskı
artbkça. Kuveyt'ten çıkmaktan başka caresi
olmadığını anlayacaktır. Baskının artması
için bir sure daha vermek gerekiyor" dedi.
Basın da doruğu benzer bir görüşle de-
ğerlendirdi. "ladependent" gazetesinin baş-
yazısında, "Bush eski bir süper devletle bu-
luşlu. Bush ve Gorbaçov, amaçlarına erdi-
ler. Tam bir dayamşma gösterdiler. Doruk,
iki super devlet arasında yapılmadı. Biri hâ-
lâ süper, diğeri superligi azalan iki devlet
arasında yapıldı. Gorbaçov, Körfez'de da-
ha çok seyirci durumunda" dendi.
Muhafazakâr goruşleriyle tanınan "Da-
ily Tdegraph"ın başyazısında ise Irak'a karşı
derhal hava ablukası da uygulanması çağ-
nsı yapılarak, "Saddam'a diplomatik çözüm
aramaktan vazgeçildiği izlenimi verilmeme-
li. Silaha nasıl olsa başvurulur" dendi.
Basın, Bush ile Gorbaçov'un gelecek ay
iki kez daha bir araya geleceklerine dikkat
çekiyor. Ay sonunda New York'ta UNICEF
toplantısı ile 3 ekimde Berlin'de Almanya-
nın birleşmesi nedeniyle tekrar göruşecek-
ler. "Times" gazetesi bu nedenle, "İki lider
arasında eğer görüş aynlığı kalan noktalar
varsa, bunlann da bu fırsatlarla giderile-
ceğini" kaydetti.
Bush-Gorbaçov arasmdaki işbirliğine de-
ğinen "Financial Times" da başyazısında,
"Kuveyt sorununu çözemediler. Ancak gös-
terdikleri dayanışma. Irak'ın eninde sonun-
da geri adım atmasını saglamaya yönelik"
diye yazdı.
İngiliz kaynaklar, Irak'tan geri adım bek-
lenmesi konusunda karamsar. Görüşlerine
başvTjrduğumuz strateji uzmanlan, sorunun
ancak askeri bir harekâtla çözülebileceği,
kazara bir çatışma çıkmadığı takdirde, bir
harekâtın da ekim ortasından önce başla-
>"amayacağı görüşunde. Bradford Üniversi-
tesi'nden Dr. Paul Rogers ise tahmin sure-
sini daha kısa verdi ve "Bunalımda en teh-
likeli döneme bu ayın son iki haftasında
varmış olacağiz, çunkü ABD, 40 gün süren
sevkiyatında arzuladığı noktaya geliyor" de-
di.
PARİS
'Yeni bir dönemin başlangıcı'Helsinki doruğundan Irak'a karşı SSCB ile ABD arasında
ortak bir tavır çıkması, Fransa'da "Guvenlik Konseyi daimi
üyeleri arasındaki uyumun parlak bir göstergesi" olarak
yorumlandı. Fransız gazeteleri de doruk haberlerini "rahat
bir nefes alma" üslubu içinde verdiler.
PARİS (Cumhuriyet) — ABD Başkanı
George Bush ile SSCB Başkanı Mihail Gor-
baçov'un Helsinki'de Irak'a karşı takındık-
lan ortak tavır Fransa'da yeni bir dönemin
başlangıcı olarak algılandı. Önceki akşam
Cumhurbaşkanhğı Sözcüsu Hubert Vedri-
ne'in, Helsinki zirvesi sonuçlarırun açıklan-
masının ardından, gelişmeleri "Guvenlik
Konseyi Daimi üyeleri arasındaki uyumun
parlak bir göstergesi olarak selamlaması"n-
dan sonra Fransız gazetelerinin de haberi
"rahat bir nefes alma" üslubu içinde aigı-
ladıkları gozlendi. Liberation gazetesi, tek
kelimeyle "ittifak" başlığı aıiı. Le Figaro
gazetesi ise Bush ve Gorbaçov'un "Irak'a
karşı ablukayı sertleştirmeye hazır" olma-
larma dikkat çekti. Sağ eğilimli gazete iki
buyüğün Körfez krizinde "görev bölüşumü
yaptığını'", Amerika'nın "kavgacı rolü"ne
burunmesine karşılık, Moskova'nın "barış-
tıncı" rolü oynamaya hazırlandığını yazı-
yor. Le Figaro'nun başyazısı şoyle diyor:
"Saddam'a diz çöklürraek için ne yap-
mak lazım. İki buyugun yanıtı hazır: Poli-
tik, diplomatik eylemlere ve olabildiğince
geciktirmek koşuluyla ama ihtimal dışı da
bırakmadan kuvvete başvurarak. Bu nok-
ta üzerinde iki lider göruş birliği içinde ol-
duklannı ısrarla vurguladı. Bush, Gorba-
çov'dan askeri ahgajman (alebinde bulun-
mayacağını söylemişti. Muhatabı da en
azından şimdiük, böyle bir şeyin soz konusu
BONN
SüperlerdenIrak'a gözdağıFederal Almanya, Bush-Gorbaçov doruğunun, "iki süper
gücün işbirliğiyle başlayan yeni bir döneme girildiğini"
ortaya çıkardığı görüşunde. Basın, Ortadoğu'da savaş
olasılığımn giderek güçlendiğini ileri sürüyor.
BONN (Cumhuriyet) — Helsinki zirve-
si, Federal Alman basımnda çeşitli yorum-
lara neden oldu. Yorumların ortak nokta-
sı, "zirvenin Irak'a göz dağı verdiği" ve "iki
süper gücün işbirliğiyle başlayan yeni bir
döneme girildiği" oldu.
Muhafazakâr-sağ "Die WeH" gazetesi yo-
rumunda şöyle yazdı: "Körfez krizi, önce-
likle Washington ve Moskova arasında so-
ğuk savaşın ardından başlayan işbirligi için
sınav niteligindedir. Başkan Bush'un zirve-
den amacı, silahlı kuvvetlerin askeri ope-
ras}t>nu için sırtını sağlama almaktı. Bu, as-
keri operasyonun hemen gerçekleşeceği an-
lamına gelmiyor. Amerikan hükümeti, sı-
cak savaşa girmeye isteksiz gözükmektedir.
Sıcak savaşın önlenmesinin tek şartı, BM
ambargosunun sıkı sıkıya uygulanmasıdır."
Alman gazetelerinin çoğu, Ortadoğu'da
savaş ihtimalinin giderek arttığı görüşunde.
Gazeteler, Helsinki zirvesinin banşçı çözum
umudu yaratmadığını ve ABD'nin askeri
operasyona girişebileceğini belirtiyorlar. Bu-
na göre "Helsinki dekJarasyonu, askeri ey-
lem olasdığını dışarda bırakmaması için bu-
na izin veriyor." Alman gazeteleri, ABD-
nin kararını çoğunlukla desteklerken banşçı
çözümün artık sadece Saddam'ın tavrına
bağlı olduğu görüşünü savunuyorlar.
Alman televizyonu ARD'nin VVashington
muhabirine göre Helsinki zirvesinden son-
ra "Savaş ihümali sadece birkaç metre uzak-
laştı." Moskova muhabirinin bildirdiğine
göre Helsinki sonuçları Sovyetler Birliği'n-
de içok olumlu" yankılandı. Alman yorum-
cuya göre Sovyetler'de yaşayan 70 milyon
T-Iuslüman, Gorbaçov'u Amerikan politika-
sından yana tavır almaya itiyor. Kremlin,
"Saddam ateşüıin" Muslüman cumhuriyet-
leri sarmasından korkuyor. Alman yorum-
cular buna "Afganislan sendromu" adını
veriyorlar.
bile olmadığı yanıtını verdi. Ama öylesi bir
olasılığı da tamamiyle saf dışı bırakmadı.
İki büyük rol dağıtımı yaptıklannı açıkça
gösterdiler. ABD, nankör ama gurur ok-
şayıa rohi yani askeri güç gösteren taraf ro-
lunü üslendi. Gorbaçov. tek kelimeyle de
olsa, Amerikan birliklerinin Körfez'deki yı-
ğınağını kınamadı. Sadece 'zaraanı
geldiğinde' bu güçlerin geri çekilecegi vaa-
dini not etmekle yetindi. Tercümesi, Sad-
dam Hüseyin boyun eğdikten sonra önce
değil. SSCB, banıt konuşraadan önce sal-
dırganın aklını başına toplamasına gayret
edecek aracı rolünde. Eğer bu mesaj hede-
fine ulaşmazsa. BM çerçevesinde daha ile-
ri onlemler alınacak. George Bush bir pu-
an kaydetti: Kızıl Ordu birliklerinin Ame-
rikan askerleri ile birlikte mavi miğferieriyle
müdahale etmesi artık saf dışı edilecek bir
ihtimal olmaktan çıktı."
Liberation ise Gorbaçov'un ABD'den
olan mali taleplerinin pazarlığını çok iyi
yaptığını anımsattıktan sonra şoyle diyor:
"L luslararası hukukun imdadına yetişirken
Moskova, Körfez ihtilafını biçimsel BM bo-
yutu içinde de hapsetmiş oldu. Çunkü bun-
dan sonra BM çerçevesinden çıkış çok zor
olacak. Irak provokasyonu bir yana bıra-
kılırsa Amerikan ordusu bundan sonra bir
operasyon için BM onayına muhtaç hale
geldi. Bu, Gorbaçov'un imzası gerekiyor
demeklir. Bu yeni ittifak içinde rizikoları-
nı laşıyor. Birlikteliklerini ilan ederken
SSCB ve ABD başanlı olmaya kendilerini
mahkûm ettiler. Başarının olçüsu Emir ai-
lesini Kuveyt-Cily'ye geri getirmekten ge-
çecek. Diplomatik askeri baskı sonuç ver-
mezse, BM eski onemsiı rolune geri döne-
cek. Eğer bu olasılık gerçeklesirse, iki bü-
yükler, bir arlı birin, sıfır bile edeceğini ka-
nıtlamıs olacaklar."
fazla basit bir düşünce olur" dedi. Gerçek-
ten de müzakerelerde bu iki konunun irti-
batlanmadığı anlaşılıyor. Ancak diğer yan-
dan da Sovyetlerin yardtma ihtiyacı oldu-
ğu Washington'un meçhulu değil. Sovyet-
ler bu ikj konunun irtibatlanmasından hos-
lanmasa dahi "de facto" (fıili) durum o ki
Gorbaçov'un Körfez krizinde izlediği poli-
tikalar bu doruk toplantısında ABD'den bir
çok yeni ekonomik taviz kopanlmasıyla uç
verdi. Bunlardan birisi iki ülke arasında ikili
yatınm anlaşması girişimi. Buna göre Ame-
rikan özel teşebbüsü Sovyetler'e yatınm ya-
pabilecek. Gorbaçov'un, Helsinki'den Mos-
kova'ya döndükten sonra Sovyet TV'sine
verdiği demece göre SSCB, ABD'den Sov-
yet ulusal'kaynaklannın geliştirümesi veya
bir ortak Sovyet-Amerikan uçak projesi için
"doğnıdan ABD yardımı" konusunda ba-
zı sözler kopardı.
4)- llaç ve gıda ambargosn: Dorukta
Irak'a karşı uygulanan ambargonun bir
miktar yumuşatüması yönünde de görüş
birliğine varüdı. Amerika, Irak'a insani
amaçla gidecek gıda ve ilaçlann hangisinin
ambargo kapsamına girmediğini BM'nin
belirlemesini ve dağıtımın da BM gözeti-
minde yapümasını istiyor. Moskova'nın bu-
na itirazı olmadığı bildirüiyor.
5) Silahsızlanma konnlan: Dorukta bu
alanda da bazı gelişmeler olduğu bildirüi-
yor. örneğin,/JfKUM'un AGlK doruğun-
dan önce bitirilmesi yönundeki niyet tek-
rar vurgulandı. AKKUM'daki pürüzlerden
birisi "uçaklar" konusu. Helsinki dorugun-
da, "uçaklan bir tarafa bırakalım, AK-
KUM'u bidreUm" diye bir görüş öne çıktı.
Ama henüz bu konudaki görüş aynlıklan-
nın giderildiği yolunda somlıt bir isaret ve-
rilmedi. Stratejik silahlann sınırlandınlması
anlaşmasının yıl sonuna kadar tamamlan-
ması yönundeki niyet tekrar ifade edilirken
iki Almanya'nın birleşmesinin önündeki pü-
ruzlerin ABD Dışişleri Bakanı Baker'ın
önumüzdeki hafta yapacağı Moskova ziya-
retinde ortadan kaldınlmasına çalışılacağı
bildirildi.
6) Kriz dayanışnMSU Helsinki doruğunun
SSCB açısından getirdiği gend bir kazanım,
Moskova'nın bu doruktan bölgesel sorun-
lar konusunda ABD'nin yeni bir kriz part-
neri olarak çıkması oldu. Bush bir süreden
beri "Sovyetler'in, dünya meselelerinde gü-
venilir bir kriz ortağı olabilecegini" söylü-
yordu. Helsinki doruğu ile bu durum bir öl-
çüde somutlaşnuş oldu. ABD, eskiden Sov-
yetler'in Ortadoğu konusunda hiçbir rolü
olabilecegini kabul etmiyordu. Oysâ SSCB^
yi Ortadoğu konusunun ele alındığı Helsin-
ki doruğuna bizzat ABD davet etti. Ancak
ABD'nin Moskova'nın bu yönde öne çık-
masını teşvik ettiği günlerin, Sovyetler'in bir
süper güç olarak dünyadan elini çektiği bir
döneme denk gelmesi dikkat çekici bu-
lunuyor.
Bunlar, Üzerinde bir miktar gelişme kay-
dedilen konular. Bir de dışanya yansıdığı
kadanyla "Hâlâ üzerinde çalışılmasına ih-
tiyaç bulunan" konular var. örneğin Irak'ta
bulunan 200'e yakın Sovyet askeri danışrna-
nın geri çekilmesi konusunda Washington'u
rahatlatan bir gelişme olmadı. Bunda, Irak1
taki 7000 Sovyet vatandaşımn tıpkı Ame-
rikalılar gibi rehine olmasımn da rolü var.
Sovyet tarafırun askeri daruşmanlar konu-
sunda manevra alanmı bu durumun kısıt-
ladığı bildiriliyor. ABD Başkanı Bush'un,
doruktan sonraki basın toplantısında Sov-
yet askeri danışmanlar konusunda Mosko-
va'ya karşı son derece anlayışlı davranma-
sı, içerde bu konuda Amerikan tarafına ka-
muoyunun bilmedigi bir boyut sunulmuş ol-
raası olasılığıru da akla getiriyor. Üzerinde
tam bir görüş birliği sağlanamayan bir baş-
ka konu, iki süper ülkenin Ortadoğu'ya ge-
nel yaklaşımı. SSCB lideri Gorbaçov, do-
ruktan sonraki basın toplantısında Filistin
sorununu kastederek "Ortadoğu'da tüm ko-
nulann asit derecede önemli olduğnau"
vuTfuladı. Bush ise Filistin sorunu ile Kör-
fez krizini birbirine irtibatlamaktan özen-
le kaçındı.
Sonuç olarak iki süper ülkenin Helsinki
doruğundan "ortak tavır" içinde çıktığı ge-
nellilde teslim ediliyor, ama "Eğer Ameri-
ka Körfez'de askeri çözüme giderse Sovyct-
ler'in tavn ne olur" sorusuna hemen yanıt
verilemiyor. Altı çiziien bir nokta şu: Hel-
sinki doruğu ortak bildirisine ek belgeler
arasında olan BM Guvenlik Konseyi karar-
lannda "ek önkmlerden" bahsedilen bir pa-
saj var. Eğer ambargo başaıılı olmazsa il-
gili taraflann ek adımlar atacağı vurgula-
nıyor. Sovyetler de ilgili taraflardan birisi.
KAHİRE
Arap Birliği
Mısır'a
dönüyorKAHİRE (AA) — Arap Birliği Dışişleri
Bakanlan, örgüt genel merkezinin Tunus'-
tan Kahire'ye nakledilmesini kararlaştırdı-
lar.
Dışişleri bakanlan, Kahire'de dün yap-
tıklan toplanuda örgüt genel merkezinin 11
yıllık bir aradan sonra Kahire'ye dönmesi
konusunda mart ayında aldıklan ilke ka-
rarını onayladılar. 21 üyeli örgütün 12 üye-
sinin katıldığı toplantıda alınan karar bir
ortak bildiri ile açıklandı.
Ortak bildiriye göre Arap Birliği Genel-
Merkezi 31 ekim tarihine kadar Kahire'deki
eski binasına taşınacak. örgütün diğer ba-
zı kuruluşlannın nakli için de 31 aralık ta-
rihine kadar ek bir süre tanındı. Arap Bir-
liği Örgütü Genel Merkezi, Mısır'ın Israil
ile imzaladığı Camp David barış anlasma-
sına tepki olarak 1979 yılındaTunus'a nak-
ledilmişti.
Örgüt dışişleri bakanlannın Kahire'deki
olağanüstü toplantısına Irak, Ürdün, Ye-
men, Sudan, Tunus, Cezayir, Moritanya,
Libya ve FKÖ katılmadı.
AT ile ortak toplantı
Bu arada AT üyesi 12 ülke, Irak haricin-
de Arap Birliği üye ülkelerine bir çafnda
bulunarak 7-8 ekim tarihinde Venedik'te
bakanlar düzeyinde bir toplantı yapılma-
sını önerdiler.