28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 11 EYLÜL 1990 KÖRFEZ KRÎZİ...KÖRFEZ KRİZf... KÖRFEZ KRÎZI...KÖRFEZ KRİZt... KÖI HELSÎNKİDORUĞUNUN ARDINDAN Körfez krizinde yeniboyutlarBush ve Gorbaçov görüşmesinden sonra açıklanan ortak tutumun, Körfez sorununa çözüm konusunda somut bazı seçenekler üzerine alınmış kararlardan çok, psikolojik dayanışma ağırlıkh olduğu ortaya çıktı. Körfez krizinin son yıllann en şiddetli sinir harbine sahne olduğu göz önüne alımrsa, doruktan el ele çıkan iki süper liderin Irak karar mekanizması üzerinde yaratacağı psikolojik baskının, gidişatı etkileyebileceği belirtiliyor. kilmediği takdirde, bunun sonuçlanna kat- lanmak durumunda kalacağı", Arap dün- yasına da Irak'a karşı uyguladıklan poiiti- kaları hem Washington'un hem de Krem- lin'in onayladığı mesajım veriyor. Doruğun, Körfez krizi kapsamında Irak lideri Saddam Hüseyin'e, genel olarak da tüm sonınlu bölgelere verdiği bir başka me-. saj da bölgesel emellerde, artık süperler- arası gerginlikten istifade edilmesinin hayli UFUK GÜLDEMtR WASHINGTON — ABD Başkanı Geor- ge Bush ve SSCB hderi MihaU Gorbaçov^ un, Helsinki dorugunda Körfez sorunu ko- nusunda aldığı ortak tutum, tkınci Dünya Savaşı'ndan bu yana Amerika ve Sovyetler Birliği'ni, ilk kez bir "bölgesel sornn" ko- nusunda aynı çizgide birleştirdi. Bu ortak tutum, temel olarak Irak'a, "Kuvcyt'teü çe- BM 'Zirve tatmin edici'ŞEBNEM ATtYAS NEW YORK — Sovyet ve ABD liderle- rinin Helsinki'de Irak'ı sert bir dille kına- yan ve Kuveyt'ten çekilmeye çağıran zirve- si, Birleşmiş Milletler'de iki açıdan "tatmin edici" olarak değerlendiriliyor: a) Sovyetler Birliği ABD'den "banşçü çö- züm yoUannın sonuna dek tiiketilinceye ka- dar askeri bir harekette bulunmaması" ve Irak'ın BM Guvenlik Konseyi kararlarına uyması halinde ABD'nin askerlerini çekme- si sözünü aldı. b) ABD ise Saddam Hüseyin'in Kuvyet'i işgaline karşı Sovyetler Birliği'nin desteği- ni bir kez daha açıkça dünyaya duyurdu. Bir BM diplomatına göre "Zirvenin Irak için caydıncı etkisi, sadece psikolojik niteliktc" Arap diplomatlara göre ise "Irak'ın Ku- veyt'ten lümü>le çekilmesi, iki süper güciin çıkarınadır. Nitekim ortak bildiride bu, kuvvetli bir dille ifade edilmiştir. Ancak iki ülkenin ortaklığı, bunun otesine geçemez. ABD'nin Irak'a karşı askeri bir zafer kazan- ması, bölgedeki jeopolitik iıstunluğiinün artması anlamına gelir. Bağdat'ta Batı yan- lısı bir hiikumethı kurulması So%>ılfer Bir- liği'nin raevcut Irak hükiimetine otuz yıldır yapnğı yabnmı bir kalemde silip atacaktır." Yapılan yorumlarda, zirve şöyle değerlen- dirildi: Helsinki'de Bush, Gorbaçov'u Sad- dam Hüseyin'e karşı sert bir tavır almakta devam etmeye iknaya çalıştı. Gorbaçov ise, Bush'u krizin barışçıl bir çözüm gerektir- diğine ikna etme>r e çalıştı. Sonunda ikisi de öncelikli hedeflerini gerçekleştirdiler. Ancak Gorbaçov, sorunun çözumü için bir ulus- lararası konferans önerdi, askeri operasyo- nun BM askeri mekanizmaJarının kontro- lü altında olmasını istedi. Buna ABD'den sıcak bir cevap almadı; buna karşın Bush, Sovyetler'in Körfez'de askeri desteğini ve Irak'tan Sovyet askeri danışmanların çekil- mesıni istedi. Bush, bu isteklerine olumlu cevap alamadı. Zirve öncesinde iki liderin anlaşamaya- cağı iki konu saptanmıştı: Birincısi, Orta- doğu'daki anlaşmazlıkları çözmek iizere bir uluslararası konferansın toplanması; Ku- veyt'in işgalinin, Filistin ve Israil sorunu ile birlikte bu konferansta görüşülmesi. Bir Arap diplomatı, "Soğuk savaş döne- minde değiliz, ama iki süper güç arasında rekabet hâlâ devam etrnektedir. Ancak bu rekabet şu anda eskisi gibi çatışma duzeyin- de degildir, buna karşın barışçıl bir reka- bettir. Şov>etler Birliği, Ortadoğu'dan sıkış- nnlıp atılmaktan kaçınıyor. Dolayısıyla, ta- vırlarını ABD'nin tavırlarından ayıracak yollar anyor" sozleriyle değerlendirme yap- tı. Diplomatik çevrelerde kabul gören bir başka yorum ise "Gorbaçov'un yeni düşün- ce politikası, Sovyetler Birliği'nin çökmek- te olan siyasi etkisinin yerine ahlaki bir et- ki getirmeye yönelik bir cabadır. Bu politi- ka, Sovyetler Birliği'nin ideolojik kliseler- den kurtulmasına yardımcı oldu. Fakat bu politika, Rusya gibi bir ülke için işlevsc) dip- lomatik bir strateji oluşturamaz" şeklinde. \DIŞ BASIN HcralÖEEribunc. Kuveyt'ten Mısır e Türkiye'ye -.5 milyar dolar Dış Haberler Servisi — Kuveyt'in sürgün- <i hükümetinin Irak'a karşı ekonomik r.bargodan zarar gören Türkiye ve Mısır - • m ülkelere 2.5 milyar dolarlık yardım ya- cağı bildirüdi. Inlernational Herald Tribune" Gazete- •n Kahire kaynaklı haberine gore ABD ; jleri Bakanı James Baker, geçen hafta <udi Arabistan ziyareti sırasında sürgün- ki Kuveyt Emiri Şeyh Jabir El Ahmet El • jbah ile Taif kentinde 90 dakika görüştu. ı orüşme sırasında Kuveyt Emiri, sürgün- cM hükümetin Türkiye ve Mısır gibi Irak'a ekonomik ambargodan en çok zarar gören ı ikelere 2.5 milyar dolar yardım yapacağı- ııı söyledi. Kuveyt Emiri ayrıca, Washington'a da Su- udi Arabistan'daki ABD askerlerinin gider- leri için 2.5 milyar dolar vereceğini açıkla- dı. Kuveyt'in yanı sıra diğer Körfez rejim- leri de ABD'nin askeri giderlerine katkıda bulunacaklar. James Baker, Kuveyt Emiri'nin Mısır, Türkiye ve ABD'ye ekonomik yardım ko- nusunda net taabbütte bulunduğunu söy- ledi. güç olacağı.ABD Dışişleri Bakanı James Baker, Moskova ile Washington arasında mutabakatın ne kadar tam olduğunu vur- gulamak için şu örneği veriyor: "Gorbaçov sadece ortak basın toplann- sında değil, müzakereler sırasında da BM Guvenlik Konseyi karaıiannın çizdiği be- deflerin gerisinde kalacak en ufak bir söz sarf etmedi." Helsinki Doruğu'nun Körfez krizine ge- tirdiği yeni boyutlar ana başlıklarıyla şöy- le sıralanıyor: 1) Askeri çözüm seçeneği: Her iki lider de doruktan sonraki ortak basın toplantı- sında Irak'ın Kuveyt'i isgalinin sona erdi- ğinı görmekte kaıarlı olduklannı ifade et-# tiler. Hatta Gorbaçov, Irak'ın Kuveyt'ten çe- kilmemesi halinde doğacak sonucun Irak halkı için "felaket" doğuracağını söyleme- ye kadar gitti. Bu sözler bir askeri çözüm konusunda iki liderin anlayış birliğine var- mış olabileceğini çağnştınyordu. Ancak or- tak basın toplantısında, liderlerin dorukta askeri çözüm seçeneğini müzakere etmedik- leri açıklandı. Gazetecilerin ısrarh sorulan üzerine Gorbaçov'un, dorukta Körfez*le il- gili tüm seçeneklerin banşçı yöntemlerle kı- sıtlanmasım savunduğu, hatta Bush'a Kör- fez'de tek yanlı bir askeri harekâta girişme- meyi telkin ettiği, buna karşıük ABD'nin de savaş dahil olmak üzere hiçbir seçeneği kı- sıtlamak istemediği ortaya çıktı. Bu, iki li- der arasında önemli bir görüs farklılıgı bu- lunduğu anlamına geldiğine göre o halde doruğun yapldığı binada, "adaleti" simge- leyen "Bayan Finlandiya" heykelinin önün- de el sıkışılarak dünyaya ilan edilen "ortak tavır" hangi temele dayanıyordu? Anlaşılı- yor ki Helsinki dorugunda alınan ortak tu- tum, Körfez sorununa çözüm konusunda somut bazı seçenekler üzerinde alınmış ka- rarlardan çok, psikolojik dayanışma üzerin- de ayakta duruyor. 2) Saddam Hüseyin'in kaderi: Bush'un Saddam Hüseyin'e karşı duygulan biliniyor. Doruk, Gorbaçov'un duygulan konusunda da baa ipuçlan verdi. Gorbaçov, basın top- lantısında, Hüseyin'in hiç adını anmadan "Bugünkü Irak liderliği nlkeyi çıkmaza götürüyor" dedi. ABD'deki Sovyet uzman- lan, Gorbaçov'un dikkatle seçilmiş bu söz- lerinden, Sovyet liderinin Saddam Hüseyin'e fazla sıcak duygular beslemediği sonucunu çıkanyor. Washington'un izlenimi o ki Mos- kova Saddam Hüseyin'in devrilmesine çok üzülmez. 3) Ekonomik bovnt: SSCB hderi Gorba- çov, doruktan sonraki basın toplantısında, ABD'nin Sovyetler'e ekonomik destek vaat- lerinin Sovyetlerin kriz sırasında Batı çiz- gisinde politikalar izlemış olmasına irtibat- lanmasına şiddetle karşı çıkaıken "Dolar- la satın alınabilecegimu yargısı haddinden LİDERLER — SSCB lideri Mihail Gorbaçov ve ABD Hderi George Bush, Helsinki zirvesinde oldukça uyumlu bir ikili görünümündeydiler. (Fotoğraf: Reuter) LONDRA Thatcher'ıntutumu doğrulandı'Bush-Gorbaçov zirvesi, İngiltere'de Irak'a karşı ABD ile birlikte BM kararı aramaksızın askeri bir harekâta girişebileceğini saklamayan Başbakan Thatcher'ın tavizsiz tutumunun doğrulandığı biçiminde değerlendirildi. Dışişleri Bakanı Douglas Hurd, "Saddam, SSCB'yle olan dostluğunu sürdüremeyeceğini gördü" dedi. EDİP EMtL ÖYMEN LO.NDRA — Bush-Gorbaçov Doruğu'n- da sağlanan görüş birliği büyük memnuni- yet yarattı. Dışişleri Bakanlığı'ndan basına kadar kamuoyu oluşturan çeşitli kaynaklar duyulan memnuniyeti saklamıyor. Irak'a karşı, ABD ile birükte ve BM karan ara- maksızın askeri bir harekâta girişebileceğini saklamayan Başbakan Margaret Thatcher 1 ın tavizsiz tutumunun "doğruiaddığı" go- rüşü egemen. Dışişleri Bakanlığı'na yakın kaynaklar, ABD ne zaman uygun görurse İngiltere'nin askeri bir harekâta katılması için artık çekinilecek bir nokta kalmadığı- nı açıkça ifade etti. Güvenilir kaynaklar, Sovyetler Birliği'nin bir harekatâ açıkça yeşil ışık yakmasının beklenemeyeceğini, ancak karşı da durmayacağımn artık anlaşıldığı- ru vurguluyorlar. Doruk hakkında görüşlerini açıklayan Dışişleri Bakanı Douglas Hurd, "Saddam Hüseyin'in saldırganlığına karşı bir koalis- yon oluştu. Sovyetler Birliği yumuşamadı. Bush ile Gorbaçov'un vardığı kararlar, Sad- dam Hüseyin'e kaybetmekte olduğunu gös- terecektir. Sovyetler Birliği ile dostluğunu koruyamadığını gördü. f'zerindeki baskı artbkça. Kuveyt'ten çıkmaktan başka caresi olmadığını anlayacaktır. Baskının artması için bir sure daha vermek gerekiyor" dedi. Basın da doruğu benzer bir görüşle de- ğerlendirdi. "ladependent" gazetesinin baş- yazısında, "Bush eski bir süper devletle bu- luşlu. Bush ve Gorbaçov, amaçlarına erdi- ler. Tam bir dayamşma gösterdiler. Doruk, iki super devlet arasında yapılmadı. Biri hâ- lâ süper, diğeri superligi azalan iki devlet arasında yapıldı. Gorbaçov, Körfez'de da- ha çok seyirci durumunda" dendi. Muhafazakâr goruşleriyle tanınan "Da- ily Tdegraph"ın başyazısında ise Irak'a karşı derhal hava ablukası da uygulanması çağ- nsı yapılarak, "Saddam'a diplomatik çözüm aramaktan vazgeçildiği izlenimi verilmeme- li. Silaha nasıl olsa başvurulur" dendi. Basın, Bush ile Gorbaçov'un gelecek ay iki kez daha bir araya geleceklerine dikkat çekiyor. Ay sonunda New York'ta UNICEF toplantısı ile 3 ekimde Berlin'de Almanya- nın birleşmesi nedeniyle tekrar göruşecek- ler. "Times" gazetesi bu nedenle, "İki lider arasında eğer görüş aynlığı kalan noktalar varsa, bunlann da bu fırsatlarla giderile- ceğini" kaydetti. Bush-Gorbaçov arasmdaki işbirliğine de- ğinen "Financial Times" da başyazısında, "Kuveyt sorununu çözemediler. Ancak gös- terdikleri dayanışma. Irak'ın eninde sonun- da geri adım atmasını saglamaya yönelik" diye yazdı. İngiliz kaynaklar, Irak'tan geri adım bek- lenmesi konusunda karamsar. Görüşlerine başvTjrduğumuz strateji uzmanlan, sorunun ancak askeri bir harekâtla çözülebileceği, kazara bir çatışma çıkmadığı takdirde, bir harekâtın da ekim ortasından önce başla- >"amayacağı görüşunde. Bradford Üniversi- tesi'nden Dr. Paul Rogers ise tahmin sure- sini daha kısa verdi ve "Bunalımda en teh- likeli döneme bu ayın son iki haftasında varmış olacağiz, çunkü ABD, 40 gün süren sevkiyatında arzuladığı noktaya geliyor" de- di. PARİS 'Yeni bir dönemin başlangıcı'Helsinki doruğundan Irak'a karşı SSCB ile ABD arasında ortak bir tavır çıkması, Fransa'da "Guvenlik Konseyi daimi üyeleri arasındaki uyumun parlak bir göstergesi" olarak yorumlandı. Fransız gazeteleri de doruk haberlerini "rahat bir nefes alma" üslubu içinde verdiler. PARİS (Cumhuriyet) — ABD Başkanı George Bush ile SSCB Başkanı Mihail Gor- baçov'un Helsinki'de Irak'a karşı takındık- lan ortak tavır Fransa'da yeni bir dönemin başlangıcı olarak algılandı. Önceki akşam Cumhurbaşkanhğı Sözcüsu Hubert Vedri- ne'in, Helsinki zirvesi sonuçlarırun açıklan- masının ardından, gelişmeleri "Guvenlik Konseyi Daimi üyeleri arasındaki uyumun parlak bir göstergesi olarak selamlaması"n- dan sonra Fransız gazetelerinin de haberi "rahat bir nefes alma" üslubu içinde aigı- ladıkları gozlendi. Liberation gazetesi, tek kelimeyle "ittifak" başlığı aıiı. Le Figaro gazetesi ise Bush ve Gorbaçov'un "Irak'a karşı ablukayı sertleştirmeye hazır" olma- larma dikkat çekti. Sağ eğilimli gazete iki buyüğün Körfez krizinde "görev bölüşumü yaptığını'", Amerika'nın "kavgacı rolü"ne burunmesine karşılık, Moskova'nın "barış- tıncı" rolü oynamaya hazırlandığını yazı- yor. Le Figaro'nun başyazısı şoyle diyor: "Saddam'a diz çöklürraek için ne yap- mak lazım. İki buyugun yanıtı hazır: Poli- tik, diplomatik eylemlere ve olabildiğince geciktirmek koşuluyla ama ihtimal dışı da bırakmadan kuvvete başvurarak. Bu nok- ta üzerinde iki lider göruş birliği içinde ol- duklannı ısrarla vurguladı. Bush, Gorba- çov'dan askeri ahgajman (alebinde bulun- mayacağını söylemişti. Muhatabı da en azından şimdiük, böyle bir şeyin soz konusu BONN SüperlerdenIrak'a gözdağıFederal Almanya, Bush-Gorbaçov doruğunun, "iki süper gücün işbirliğiyle başlayan yeni bir döneme girildiğini" ortaya çıkardığı görüşunde. Basın, Ortadoğu'da savaş olasılığımn giderek güçlendiğini ileri sürüyor. BONN (Cumhuriyet) — Helsinki zirve- si, Federal Alman basımnda çeşitli yorum- lara neden oldu. Yorumların ortak nokta- sı, "zirvenin Irak'a göz dağı verdiği" ve "iki süper gücün işbirliğiyle başlayan yeni bir döneme girildiği" oldu. Muhafazakâr-sağ "Die WeH" gazetesi yo- rumunda şöyle yazdı: "Körfez krizi, önce- likle Washington ve Moskova arasında so- ğuk savaşın ardından başlayan işbirligi için sınav niteligindedir. Başkan Bush'un zirve- den amacı, silahlı kuvvetlerin askeri ope- ras}t>nu için sırtını sağlama almaktı. Bu, as- keri operasyonun hemen gerçekleşeceği an- lamına gelmiyor. Amerikan hükümeti, sı- cak savaşa girmeye isteksiz gözükmektedir. Sıcak savaşın önlenmesinin tek şartı, BM ambargosunun sıkı sıkıya uygulanmasıdır." Alman gazetelerinin çoğu, Ortadoğu'da savaş ihtimalinin giderek arttığı görüşunde. Gazeteler, Helsinki zirvesinin banşçı çözum umudu yaratmadığını ve ABD'nin askeri operasyona girişebileceğini belirtiyorlar. Bu- na göre "Helsinki dekJarasyonu, askeri ey- lem olasdığını dışarda bırakmaması için bu- na izin veriyor." Alman gazeteleri, ABD- nin kararını çoğunlukla desteklerken banşçı çözümün artık sadece Saddam'ın tavrına bağlı olduğu görüşünü savunuyorlar. Alman televizyonu ARD'nin VVashington muhabirine göre Helsinki zirvesinden son- ra "Savaş ihümali sadece birkaç metre uzak- laştı." Moskova muhabirinin bildirdiğine göre Helsinki sonuçları Sovyetler Birliği'n- de içok olumlu" yankılandı. Alman yorum- cuya göre Sovyetler'de yaşayan 70 milyon T-Iuslüman, Gorbaçov'u Amerikan politika- sından yana tavır almaya itiyor. Kremlin, "Saddam ateşüıin" Muslüman cumhuriyet- leri sarmasından korkuyor. Alman yorum- cular buna "Afganislan sendromu" adını veriyorlar. bile olmadığı yanıtını verdi. Ama öylesi bir olasılığı da tamamiyle saf dışı bırakmadı. İki büyük rol dağıtımı yaptıklannı açıkça gösterdiler. ABD, nankör ama gurur ok- şayıa rohi yani askeri güç gösteren taraf ro- lunü üslendi. Gorbaçov. tek kelimeyle de olsa, Amerikan birliklerinin Körfez'deki yı- ğınağını kınamadı. Sadece 'zaraanı geldiğinde' bu güçlerin geri çekilecegi vaa- dini not etmekle yetindi. Tercümesi, Sad- dam Hüseyin boyun eğdikten sonra önce değil. SSCB, banıt konuşraadan önce sal- dırganın aklını başına toplamasına gayret edecek aracı rolünde. Eğer bu mesaj hede- fine ulaşmazsa. BM çerçevesinde daha ile- ri onlemler alınacak. George Bush bir pu- an kaydetti: Kızıl Ordu birliklerinin Ame- rikan askerleri ile birlikte mavi miğferieriyle müdahale etmesi artık saf dışı edilecek bir ihtimal olmaktan çıktı." Liberation ise Gorbaçov'un ABD'den olan mali taleplerinin pazarlığını çok iyi yaptığını anımsattıktan sonra şoyle diyor: "L luslararası hukukun imdadına yetişirken Moskova, Körfez ihtilafını biçimsel BM bo- yutu içinde de hapsetmiş oldu. Çunkü bun- dan sonra BM çerçevesinden çıkış çok zor olacak. Irak provokasyonu bir yana bıra- kılırsa Amerikan ordusu bundan sonra bir operasyon için BM onayına muhtaç hale geldi. Bu, Gorbaçov'un imzası gerekiyor demeklir. Bu yeni ittifak içinde rizikoları- nı laşıyor. Birlikteliklerini ilan ederken SSCB ve ABD başanlı olmaya kendilerini mahkûm ettiler. Başarının olçüsu Emir ai- lesini Kuveyt-Cily'ye geri getirmekten ge- çecek. Diplomatik askeri baskı sonuç ver- mezse, BM eski onemsiı rolune geri döne- cek. Eğer bu olasılık gerçeklesirse, iki bü- yükler, bir arlı birin, sıfır bile edeceğini ka- nıtlamıs olacaklar." fazla basit bir düşünce olur" dedi. Gerçek- ten de müzakerelerde bu iki konunun irti- batlanmadığı anlaşılıyor. Ancak diğer yan- dan da Sovyetlerin yardtma ihtiyacı oldu- ğu Washington'un meçhulu değil. Sovyet- ler bu ikj konunun irtibatlanmasından hos- lanmasa dahi "de facto" (fıili) durum o ki Gorbaçov'un Körfez krizinde izlediği poli- tikalar bu doruk toplantısında ABD'den bir çok yeni ekonomik taviz kopanlmasıyla uç verdi. Bunlardan birisi iki ülke arasında ikili yatınm anlaşması girişimi. Buna göre Ame- rikan özel teşebbüsü Sovyetler'e yatınm ya- pabilecek. Gorbaçov'un, Helsinki'den Mos- kova'ya döndükten sonra Sovyet TV'sine verdiği demece göre SSCB, ABD'den Sov- yet ulusal'kaynaklannın geliştirümesi veya bir ortak Sovyet-Amerikan uçak projesi için "doğnıdan ABD yardımı" konusunda ba- zı sözler kopardı. 4)- llaç ve gıda ambargosn: Dorukta Irak'a karşı uygulanan ambargonun bir miktar yumuşatüması yönünde de görüş birliğine varüdı. Amerika, Irak'a insani amaçla gidecek gıda ve ilaçlann hangisinin ambargo kapsamına girmediğini BM'nin belirlemesini ve dağıtımın da BM gözeti- minde yapümasını istiyor. Moskova'nın bu- na itirazı olmadığı bildirüiyor. 5) Silahsızlanma konnlan: Dorukta bu alanda da bazı gelişmeler olduğu bildirüi- yor. örneğin,/JfKUM'un AGlK doruğun- dan önce bitirilmesi yönundeki niyet tek- rar vurgulandı. AKKUM'daki pürüzlerden birisi "uçaklar" konusu. Helsinki dorugun- da, "uçaklan bir tarafa bırakalım, AK- KUM'u bidreUm" diye bir görüş öne çıktı. Ama henüz bu konudaki görüş aynlıklan- nın giderildiği yolunda somlıt bir isaret ve- rilmedi. Stratejik silahlann sınırlandınlması anlaşmasının yıl sonuna kadar tamamlan- ması yönundeki niyet tekrar ifade edilirken iki Almanya'nın birleşmesinin önündeki pü- ruzlerin ABD Dışişleri Bakanı Baker'ın önumüzdeki hafta yapacağı Moskova ziya- retinde ortadan kaldınlmasına çalışılacağı bildirildi. 6) Kriz dayanışnMSU Helsinki doruğunun SSCB açısından getirdiği gend bir kazanım, Moskova'nın bu doruktan bölgesel sorun- lar konusunda ABD'nin yeni bir kriz part- neri olarak çıkması oldu. Bush bir süreden beri "Sovyetler'in, dünya meselelerinde gü- venilir bir kriz ortağı olabilecegini" söylü- yordu. Helsinki doruğu ile bu durum bir öl- çüde somutlaşnuş oldu. ABD, eskiden Sov- yetler'in Ortadoğu konusunda hiçbir rolü olabilecegini kabul etmiyordu. Oysâ SSCB^ yi Ortadoğu konusunun ele alındığı Helsin- ki doruğuna bizzat ABD davet etti. Ancak ABD'nin Moskova'nın bu yönde öne çık- masını teşvik ettiği günlerin, Sovyetler'in bir süper güç olarak dünyadan elini çektiği bir döneme denk gelmesi dikkat çekici bu- lunuyor. Bunlar, Üzerinde bir miktar gelişme kay- dedilen konular. Bir de dışanya yansıdığı kadanyla "Hâlâ üzerinde çalışılmasına ih- tiyaç bulunan" konular var. örneğin Irak'ta bulunan 200'e yakın Sovyet askeri danışrna- nın geri çekilmesi konusunda Washington'u rahatlatan bir gelişme olmadı. Bunda, Irak1 taki 7000 Sovyet vatandaşımn tıpkı Ame- rikalılar gibi rehine olmasımn da rolü var. Sovyet tarafırun askeri daruşmanlar konu- sunda manevra alanmı bu durumun kısıt- ladığı bildiriliyor. ABD Başkanı Bush'un, doruktan sonraki basın toplantısında Sov- yet askeri danışmanlar konusunda Mosko- va'ya karşı son derece anlayışlı davranma- sı, içerde bu konuda Amerikan tarafına ka- muoyunun bilmedigi bir boyut sunulmuş ol- raası olasılığıru da akla getiriyor. Üzerinde tam bir görüş birliği sağlanamayan bir baş- ka konu, iki süper ülkenin Ortadoğu'ya ge- nel yaklaşımı. SSCB lideri Gorbaçov, do- ruktan sonraki basın toplantısında Filistin sorununu kastederek "Ortadoğu'da tüm ko- nulann asit derecede önemli olduğnau" vuTfuladı. Bush ise Filistin sorunu ile Kör- fez krizini birbirine irtibatlamaktan özen- le kaçındı. Sonuç olarak iki süper ülkenin Helsinki doruğundan "ortak tavır" içinde çıktığı ge- nellilde teslim ediliyor, ama "Eğer Ameri- ka Körfez'de askeri çözüme giderse Sovyct- ler'in tavn ne olur" sorusuna hemen yanıt verilemiyor. Altı çiziien bir nokta şu: Hel- sinki doruğu ortak bildirisine ek belgeler arasında olan BM Guvenlik Konseyi karar- lannda "ek önkmlerden" bahsedilen bir pa- saj var. Eğer ambargo başaıılı olmazsa il- gili taraflann ek adımlar atacağı vurgula- nıyor. Sovyetler de ilgili taraflardan birisi. KAHİRE Arap Birliği Mısır'a dönüyorKAHİRE (AA) — Arap Birliği Dışişleri Bakanlan, örgüt genel merkezinin Tunus'- tan Kahire'ye nakledilmesini kararlaştırdı- lar. Dışişleri bakanlan, Kahire'de dün yap- tıklan toplanuda örgüt genel merkezinin 11 yıllık bir aradan sonra Kahire'ye dönmesi konusunda mart ayında aldıklan ilke ka- rarını onayladılar. 21 üyeli örgütün 12 üye- sinin katıldığı toplantıda alınan karar bir ortak bildiri ile açıklandı. Ortak bildiriye göre Arap Birliği Genel- Merkezi 31 ekim tarihine kadar Kahire'deki eski binasına taşınacak. örgütün diğer ba- zı kuruluşlannın nakli için de 31 aralık ta- rihine kadar ek bir süre tanındı. Arap Bir- liği Örgütü Genel Merkezi, Mısır'ın Israil ile imzaladığı Camp David barış anlasma- sına tepki olarak 1979 yılındaTunus'a nak- ledilmişti. Örgüt dışişleri bakanlannın Kahire'deki olağanüstü toplantısına Irak, Ürdün, Ye- men, Sudan, Tunus, Cezayir, Moritanya, Libya ve FKÖ katılmadı. AT ile ortak toplantı Bu arada AT üyesi 12 ülke, Irak haricin- de Arap Birliği üye ülkelerine bir çafnda bulunarak 7-8 ekim tarihinde Venedik'te bakanlar düzeyinde bir toplantı yapılma- sını önerdiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle