Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhunvei Matbaacılık ve Ga2cieLihk Turk \nonım Şırkctı adına
Nadır Nadı 0 Gencl Ya>ın Mudurb Hasan Omıl, Muessese Muduru
EauBe Lşaklıgıl, >azı Işlen Maduru Okı? Gonensın 0 Habe' Merkezı
Muduru Vılçın Bajer, Sa>fa Duzenı Yoneimen Aİı \car 0 Temsı'c.'er
\NkARA \hroe(Tan, İZMİR Hıkm«t Çetmkay», \DANA Çrtın Yıgenoglu
K Poltnka Cdal B^bngıç Di; Haberlcr E ^ M Bakı, Ekonomı Ceagız Tartaa, 1, Scndtka fmknn Krtcvcı. kjitur CrU Ls*er Ijıanpul
Haberk'i Kcmal K a ç ^ . E|m-'i G c m j Şajlaa. Haber *ra$ıırma k w < Berkaa Yur Hftbercrı Nndrt Do£»n. Spor l.!ın,»mj-
AMntkadır \acetnM. Dzı fazıUr Kmm Çahşkaa, ^.raşnrma Şskıa \I(MQ. Dtiîe m« AMalbh ^ u m 0 Koordmaior Khrnei Korubaa
^ Maiı Işkr brol trfcai 0 Muhaiebe Rafent te»er 0 Bu've PtanLama S«*gı OsJMnbcşrofİB 0 Reklam V * Toran 0 EK
>a» nlar
H«t>» *kjol 0 Idare H n n t ı G ı m 0 akttne Onder ÇeHk 0 Bıigi Lj cm NMI t u i 0 Perwnd S*vfi
Yavm Kurvlu Baskan Nadır Nadı
Ofclat \JttaL Vıkia Ba>cr H u ı ı
OmaL Hıfcmet ÇetMkın Okav
Ooarısn, Ifur Mnmce tlhnıt
Sriçuk \h Strvca. Mıneı lan
Sasaır «• Vauvt Cumhurıvn Matbucılık v* Cazetecıhk T \ Ş Turk Oca& C*d ^ 41 CagaJoghı
343M İst»Pk 246 hanbul Tel ÎI2 05 0< (20 haı) Tele\ 22246. F«x <1> 526 60 H 0
B«mar Aakar* Z ya GûhaJp Bl- inkıUp S No 19 4 Tel 133 1! 41-T Tei« 42344 F « (4) 133
Q< 6< 0 Izmır H Zıya Bh 1352 S. 2 ı Tei 13 12 '0 T d « *2359 Fax (51) 19 «3 6C
# \4ana. Inonu Cac 119 S No I Kat Td 19 3" <2 (-İ haıı Tele* 6 2 1 " Fax ("1) 19 2* "8
TAKVIM: 11 EYLUL 1990 Imsak: 5.05 Güneş: 6.33 Oğle: 13.05 Ikındı: 16 40 Akşam: 19 28 Yatsı: 20 50
Bölgede, ulusal kimliklerine sıkı sıkıya sarılan halklar, derin düşmanlıklara da itilmiş durumdalar
Kafkasyada baiTşııı şansı azSSCB'nin İran sınırından başlayıp önce
Türkiye ile Hazar arasında kalan o derin
koridor, inanılmaz bir dil, ulus ve tarih
rnozaiği. Azerbaycan ve Ermenistan'dan
sonra Gürcistan... Burada iki otonom
bölge: Acarya ve Abhazya. Kafkas
dağlarım geçtiğimizde ise karşımıza 40
küsur millet daha çıkıyor.
Kafkasya'da her millet, etrafındaki diğer
milletlerin sayısı kadar düşmanlık
demek. Herkes birbirine diş biliyor.
Bölgenin güçlü uluslan, diğer küçük
ulusları yutmak için fırsat kolluyor.
'Otonom' cumhuriyetler '1. sınıf olmak
için i . sınıf lar ise bağımsız olmak için en
uygun zamanı kolluyor.
Gürcistan'da milliyetçilik harekeUeri, tam bağımsızlık talebi etrafında giderek genişliyor.
İSMET BERKAN
VLADİKAFKAS — Ortaboy-
lu, guleryuzlü, açık alınlı, beyaz
tenli ve bıyıkJı adam, "Bu kiiçu-
cük bolgede" diyor, 'Tam 61 ulus
yaşıyor ve bir o kadar da dil ko-
nuşuluyor."
"Osetya"dayız. Sizi bilmem,
ben daha once "Os«tya" diye bir
yerin varlığından haberdar değil-
dim. Bilindiği gibı Sovyetler Bir-
liğı esas olarak 15 büyük curahu-
riyenen oluşuyor. Bu 15 curahu-
riyete "Birinci sınıf cumhuriyet"
derulıyor. Osetya, söz konusu 15
"birinci sınıf" cumhuriyetin en
buyuğu ve belki de en birincısi
olan "Rusya Federasyonu"na bağ-
h otonom bir bölge. Tam adı,
Osetya Otonom Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetı.
Osetya'da yaşayan 61 halkın bü-
yük bir bölümü, bizım için hiç de
yabancı değil. Onlar, Çerkezler.
kafkas dağlanru, Hazar ile Kara-
deniz'ın arasındaki bir yay olarak
kabul edecek olursak bu yayın he-
men üstünde, hemen kuzeyinde
yaşayan bütun insanlar "Çerkez."
Ama bütun bu insanlara
"Çerkez" deyip işin içınden çık-
mak aslında mumkun değil.
"Çerkez" bizim onlara verdığimiz
bir isim. Onlar, tek tek kendilen-
ni "Oset", "Ç*çen", "lnguş" ya da
"Abhaz" olarak göruyorlar. Dil-
leri birbirinden ayrı, adetleri çok
farklı.
Meşhur "93 haıbi"nden sonra
Ruslardan kaçıp Osmanhya sığı-
nanlara Türkiye'de "Çerkez" den-
miş. "Çerkez" bütün Kafkasyalı-
lan, yani bır çeşit federasyonu ifa-
de ediyor. Onlar, kendilerine çok
nadir durumlarda "Çerkez" di-
yorlar.
Kafkas dağlarını, asağıya, gü-
neye dogru astığınızda Gürcistan'a
ulaşıyorsunuz. Osetya'nın başken-
ti Orconikıdze (geçen mayısta bu
isim Vladikafkas diye değişti) ile
Tiflis'e doğru gittikçe bu düş-
manlık daha gözle göninür bir hal
alıyor. Rehberimiz Osetyalı, biz
Osetya Inturist'in davetlisiyiz ve
otellerde sırf bu nedenle kölü mu-
ameleyle karşılasıyoruz. Lokanta-
daki Ermeni garson Türk olduğu-
muzu öğrenince hemen değişiyor
ve zaten o Gurcülerden de nefret
ediyor.
Sarp sırur kapısında karşılastı-
bir dil, ulus ve tarih mozaiği.
Azerbaycan ve Ermenisten ma-
lum, Turk ve Ermeni uluslanndan
oluşuyor, bu ıki dil konuşuluyor.
Gürcistan'a girdi|inizde isler biraz
daha kanşıyor. Gurcistan'ın için-
de iki otonom bölge var: "Acarya"
ve "Abhazya." Koridoru biraz da-
ha yukarı pkarttı|ımızda yani
Kafkas dağlanru geçtiğimizde ise
karşımıza "Çerkez"ler, yani 40
OKİrovabad
AZERBAYCAN
Gurcistan'ın ilk şehri Kazbegi bir-
birlerine oldukça yakın. Sınırda
polis yok, gOmrük yok, ama baş-
ka bır ülkede olduğunuzu hemen
anlıyorsunuz.
Bu sadece coğrafi bir değişik-
lik değil. İnsanların dış görunuş-
leri de henüz değişmedi. Ama ön-
ce dil değişti, sonra Osetya'ya kar-
şı kin kendini gösterdi.
ğımız Azeriler ise Tiflis'ten geldi-
ğimizi öğrenince öyle bir sitem
ediyorlar ki kızdıkları biz miyiz,
Gurcüler mi, anlamak zor.
Mozaik
SSCB'nin tran sınırından baş-
layıp once Türkiye ile Hazar, son-
ra Karadeniz'le Hazar arasında
kalan o derin koridor inanılmaz
Sarp kapısında
bavul ticaretiKöyde ahşverişler en çok dolarla yapıhyor,
ama esnaf memnun değil. Bakkal, gelenlerin
sakız, çikolata gibi ufak tefek şeyier
aldıklannı söylüyor.
GÜNEŞ GÜRSON
SARP — Uzun ınce bir yolda-
yız. Bir yani deniz, bir yani dağ.
Gökyüzü alacakaranlık. Karşı
yönden "Lada" marka minyatur
Sovyet arabaları geliyor birbiri
peşi sıra, bagajlan yuklü. Sarp'a
yaklaştıkça trafik daha da artı-
yor. Yolun bir ara kapanması
araç trafiğinin durmasına, ahşve-
riş trafiğinin yoğunlaşmasına ne-
den oluyor. Ruslar ve Türkler
arabalarm yamnda toplanıp el
kol işaretlen, Lazca karışık bir
dille konuşarak pazarlık yapı-
yorlar.
Yol küçük bir meydanda son
buluyor. Solda deniz, sağda bir
iki küçük dükkân ve bir köy kah-
vesi. Yoğun trafik gümrük kapı-
sında devam ediyor. Geçiş için sı-
ra bekleyen arabaların arasından
geçip Sarp'a giriyoruz.
3 >il önce geçişe açılan sımr ka-
pısı Sarp. Karadeniz'in en uç
noktasındaki sınır koyünde, 500
kişi yaşıyor. Ince bir dereyle or-
tadan ikiye ayrılmış olan köyde
yaşayanların geçim kaynakları
balık ve çay. 70 haneli köy, sınır
kapısının açılmasıyla birlikte
Sovyetler Birliği'nin Batı'ya açı-
lan pencerelerinden biri dunımu-
na gelmiş. Lazca konuşan, iki
farkü kültürun insanları, bu mi-
nik köyde bir arada, ama ayru za-
manda birbirlerinden uzakta ya-
şıyorlar. Yıllardır sakin ve huzur-
lu bir yasamın sürdüğü köyde, sı-
nır kapısının açılması ile birlikte
bir kültur şoku yaşanıyor.
Işığı yanan bir eve yaklaştığı-
mızda insanlar bizi dostça karşı-
hyorlar. Kapırun açılmasından
sonra köyde ne gıbi değişiklikler
olduğunu sorunca, hepsinin yüz-
leri asılıyor ve dert yanmaya baş-
lıyorlar. En büyuk sorunlan, kö-
yün kultürünun bozulması. Bir
genç, bu konuda şunları
söylüyor:
"Kapı 24 saat çalışıyor. Deği-
şik insanlar geliyor. Onlann sos-
yal yaşamı daha serbest Olma-
dık şeyier oluyor. Bizim gençler
de bundan etkileniyor."
Araya giren bir diğeri de kapı-
run açılmasından sonra "bavul ti-
c«reli"nin büyuk boyutlara ulaş-
tıgırıı ifade ederek, "Onlar zen-
gin oldular" diyor ve şöyle devam
ediyor:
"'Rusya dışa yeni açılıyor. Bu-
raya bizi gormeye değil, Türkiye
1
>i gormeye ve aksveris etmeye ge-
liyorlar. Bavul turizmi çok gelis-
ti. Viski, oyuncak, fotoğraf ma-
kinesi getirip giyim eşyası, deri
mont, sakız, ince çorap, kristal
avize alıyorlar."
Kö>
r
de yaşayanlann karşılaştık-
lan başka guçlukler de var. Bun-
ların arasında gümruk sahasının
genişletilmesi, çıkış için konut fo-
nu alınması, telefon konuşmala-
nnın milletlerarası olması, Sarp
1
ın bir ucundan bir ucuna mek-
tupların 20 gunde ulaşması geli-
yor. Sarplılar, sınırı geçmek için
kendilerine koiaylık tanınmasını
istiyorlar.
Köyde alışverişler en çok do-
larla yapıhyor. Ama esnaf yine de
memnun değil. Bakkal, gelenle-
rin sakız, çikolata gibi ufak tefek
şeyler aldıklannı belirterek, "On-
lann yaptığı harcamadan ne
olur? Adamın bir aylık maaşı 100
manet (ruble). Dolar orada çok
pahalı. 6 nıble 1 dolar. Dovizi ul-
keye soktuklan için bu bir sonın
varatmıyor. Sahte dolann kaçak
olarak sokulduğu da oluyor" di-
ye konuşuyor.
BARIS UMUDU BELIRDI
Amerika Açık Tenis Turnuvası'nı erkeklerde Sampras, bayanlarda Sabatini kazandı
Raketler sürpriz yaptıAmerika Açık Tenis
Turnuvası'nın büyük
sürprizlere sahne
olması bekleniyordu,
ama böylesini kimse
tahmin etmemişti.
Gerçi daha önce
yapılan 3 grand
Şlam'ın 6 şampiyonu
vardı. Hem
bayanlarda hem
erkeklerde istikrarlı
denebilecek isimler
azdı 199O'da, ama
favorilerin böylesine
kolay elenmeleri
beklenmiyordu.
MURAT YIĞCI ~
Sezonun son Grand Şlam Tur-
nuvası olan Amerika Açık Tenis
Turnuvası'nı erkeklerde Amerikalı
Pete Sampras, bayanlarda Arjan-
tinli Gabriela Sabatini kazandı.
Amerika Açık Tenıs'in buyuk
sürprizlere sahne olması bekleni-
yordu ama, böylesini kimse tah-
min etmemişti. Gerçı daha once
yapılan 3 Grand Şlam'ın 6 şampi-'
yonu vardı. Hem bayanlarda, hem
erkeklerde istikrarlı denebilecek
isimler azdı 1990'da, ama favori-
lerin böylesine kolay elenmeleri
beklenmiyordu. Turnuva öncesi
yapılan tahmınlerde Yngoslav Se-
les ve tsveçli Edberg'e şans tanı-
ruyordu. Edberg birinci, Seles
ikinci turda elendi. Daha sonra
Navratilova (ABD) ve Lendl (Çe-
koslovakya) elendi, ilki çeyrek fı-
nal öncesinde, ikincisi çeyrek fi-
nalde *el*eda' dedı. Yan final son-
rası da surprizler devam etti ve
Becker-Graf şansh diyenler bir kez
daha yanıldılar. Becker yarı final-
de elendi, Graf ise finalde.
Şampiyonanın erkekler şampi-
yonu Pete Sampras 19 yaşında
Amerikalı bır tenisçı. Ilk kez oy-
nadığı Grand Şlam fınalinden ga-
lip ayrılarak bu yıl 4. Tenis Tur-
nuvası şampiyonluğunu kazandı.
Yine de Sampras'ın ABD Açık
Şampiyonluğu'ndan aldığı 350 bin
dolarhk (yaklaşık 945 milyon li-
ra) para ödülu, tenısçinin yıl için-
de kazandığının 2 katına yakın.
Sampras genç olmasına karşın ge-
lecek vaat eden bir tenişçi. Becker
gibı servıs atıyor (saatte 198 km
hızla), Edberg gibı fıleye çıkıyor.
Lendl gibi sakın oynayabiliyor.
Zaten finaii ve sampiyonluğu 'bi-
leginin hakkıyla' kazandı, çekti-
ğı şansh kurayla değil. Çeyrek fi-
nal öncesi 6 numaralı seri başı
Muster'ı yendi, çe>Tekfinaldetur-
nuvanın 3 numaralı serı başı
Lendl'ı, yan finalde ise 1985 yılın-
dan ben ılk kez Grand Şlam yan
finaii oynayan ve eskı gunlerine
donmek isteyen McEnroe"yu. Fi-
nal maçında da bu başarısını de-
vam ettirdi genç tenisçi. Yan final-
de Becker'ı eleyen Amerikah And-
re Agassi'yi 6-4, 6-3, 6-2'lik setler-
le 3-0 yendı ve Amerika Açık Te-
nu Turnuvasf nı kazanan en genç
küsur millet daha çıkıyor.
Her millet, bir dil demek. Her
millet, ciddi bir tarih demek. Ba-
zıları, eskı Yunan'a kadar uzanı-
yor. özellikle bizim "Çerkez" adı-
nı verdiğımiz uluslar tarihlerini
"Alün Posl" efsanesine, "Argo-
not"lara kadar götunlyorlar.
Ve son olarak her millet, etra-
fındaki diğer milletlerin sayısı ka-
dar düşmanlık demek. Herkes bir-
birine diş biliyor. Bölgenin güçlü
uluslan, diğer küçuk uluslan yut-
mak için fırsat kolluyor. "Oto-
nom" cumhuriyetler "birinci
sınıF' olmak için, "birinci sınıf"
1ar ise bağımsız olmak için en uy-
guı» zamanlamayı araştırıyor.
Bu mozaik daha ne kadar sure
banş içinde bir mozaik olarak ka-
lır? Bu, kuşkusuz zor bir soru.
Ancak ilk ağızda verilecek yanıt,
Sovyetler Birliği, "biriik" olmaya
devam ettikçe, banşın azalarak da
olsa süreceği olabilir.
Bir arada tutan ne?
SABATtNİ - SOMPRAS — Arjantinli tenisçi, Federal Alman Steffi Graf ı 2-0 mağlup etti. Şimdiye
dek kazandığı 14 şampiyonluktan çok daha anlamlı bir grand şlam sampiyonluğu elde etti (üstte). 19
yaşındaki Amerikalı tenisçi Pete Sompras da birinciliği çektiği kurayla değil "bileğinin hakkıyla" kazandı.
tenisçi olarak adını turnuva tari-
hine yazdırdı. Hem de Grand
Şlam turnuvalan finalınde ilk iki
seti 31 dakikada kazanarak.
Bayanlarda da yine surpriz bir
isim, yine ılk Grand Şlam şampi-
yonluğunu kazanan Arjantinli Sa-
batini birinciliği aldı. Arjantinli
tenısçi finalde F.Alman Steffi
Grafı 2-0 mağlup ederek (6-2,
7-6) kariyennde kazandığı 14 şam-
piyonluktan çok daha anlamlı bir
Grand Şlam sampiyonluğu elde
etti. 2 yıl önce aynı turnuvanın fi-
nalinde Grafa yenilen Sabatini,
ayrıca bu turnuvayı 1966 yılından
beri kazanan ilk GAmerikalı te-
nisçi olma unvanına da sahip ol-
du. Graf için söylenecek fazla bir
şey yok. Bu yıl önceki yülara oran-
la çok formsuz. Avustralya Açık
Tenis'i kazandıktan sonra Fransa
Açık Tenis finalinde Seles'e,
Wimbledon yarı finalinde Garri-
son'a yenıldı. Yine de aralıksız 160
haftadır bayan tenısinin 1 numa-
ralı ismi olmayı basardı ve bu dal-
dakı rekorun yeni sahibı Graf ar-
tık.
Bu sonuçlar Grand Şlam turnu-
valan tarihinde de ilginç bir reko-
ru ortaya çıkardı. 1966 yılından bu
yana, ilk kez 4 Grand Şlam Tur-
nuvası'nda 8 ayn tenisçi şampıyon
oluyor. Avustralya Açık Tenis'te
Lendl ve Graf, Fransa Açık Tenis-
te Seles ve Gomez, VVimbledon
1
da Navratilova ve Edberg şampi-
yon olmuşlardı.
Turnuvanın ilk turunda elenen
Edberg, 1988 yüuıda dunya sıra-
lamasında 1 numaraya yükseldik-
ten sonra, ılk Grand Şlam turnu-
vasında erken elenen (yine Isveç-
h) Mats Wilander'i hatırlattı. Wi-
lander de Lendl'ı yenmış ve Çe-
koslovak tenisçinin yenne geçmeyı
başarmıştı. Daha sonra ise buyük
bir form duşükluğü yaşadı ve sı-
ralamada 58. durumda şu anda.
Edberg de Lendl'ı yendi ve sırala-
mada 1 numaraya yükseldi, Ame-
rika Açık Tenis'te ise ılk turda ba-
şarısız oldu. Yine de Wilander gi-
bı olması uzak bir ihtimal.
1990 yüının flaş bayan tenisçisi
hiç kuşkusuz Monica Seles. Yu-
goslav tenisçi hem Grafı son 3 ay
içinde 3 kez yenmeyi başardı hem
de oynadığı tenisle ıleriki yıllarda
büyük başan kazanacağını kanıt-
ladı. Amerika Açık Tenis'e çok ba-
şanü bir başlangıç yaptığı halde
surpriz bir şekilde elendi.
Elenerek surpnz yapan bir baş-
ka isim de NavratUova oldu.
Wimbledon'u 9. kez kazanarak
ulaşılmas! zor bir rekor yakalayan
Amerikalı tenisçi, yaşına rağmen
formunun zirvesindeydi. Yine de
teklerde elenmesine rağmen tur-
nuvamn çiftler şampiyonluğunu
alarak Amerika Açık Tenis'ten
şampıyon olmadan ayrılmadı.
Fernandez ile oynadığı çift bayan-
lar finalini kazanarak hem
Novotna-Suikova çiftinin 'Grand
Şlam' (aynı yıl içinde 4 Grand
Şlam Tumuvası'nda da şampıyon
olmak) yapmasını engelledi hem
de 'yeni neslin' cirit attığı bir do-
nemde, 'eski topraklann'da \arh-
ğını hissettirdı.
Pekı bu uluslan bugüne kadar
banş içinde bir arada tutan ne?
Bılındiğı gibı Kafkasya tarih
boyunca jeostratejik önemi çok
yuksek olmuş bir bölge. Burada
yaşayan uluslar da şanssız uluslar.
Persler, Selçuklular, Moğollar,
Osmanlılar ve Ruslar hep burayı
kontrol altında tutmak istemişler.
Kafkasya önemli bir ticaret yo-
lu. Persler ve Moğollar bölgeyi ka-
ba kuvvetle elde tutmuşlar ve kı-
sa sürede de kaybetmısler. Selçuk-
lu'nun egemenliği ise çok kısa sur-
müş. Çarlık Rusyası bölgeye eko-
nomik zenginligı getirmiş, ama
aynı zamanda da eli sopalı bir yö-
netim olmuş. Kafkasya'da olabi-
lecek en adil işgal yönetimi, Os-
manlı ve SSCB'nin yönetimi.
Osmanlı'mn taktiğd belli: Ulu-
sal ve dini kimliği korumalarına
izin verip vergiyi almak, hatta yö-
netimde bile belli bir özerklik ta-
nımak. Evet, Osmanlı yönetimi
bölgede belki o kadar büyük ra-
hatsızlık yaratmamış, ama bölgeye
hiçbir şey de vermemış. Bugün en
ufak bir Osmanh izinden bile söz
etmek mümkttn değil.
Devrim sonrası yönetım, aşağı
yukan Osmanlı ile aynı yöntemi
izlemiş. Yönetimde belli bir oto-
nomi tanımış, ama bunu parti yo-
luyla kontrol altında tutmuş, uJu-
sal kimlikleri ayırmaya özen gös-
termiş, asimilasyona bir ara teşeb-
büs ettiyse bile bunu başaramaya-
cağını anlayınca hemen vazgeç-
miş. Yine de Kızılordu'yu başla-
rından hiç eksik etmemiş.
Evet, bugün bu uluslan aynı ül-
kenin bir parçasıymış gibi göste-
ren en önemli şey Kızüordu. Böl-
gede yapılacak kısa bir gezinti, üç
beş kişiyle yapılacak ayaküstu
sohbetler bile şunu anlamamzı
sağlıyor: Kıalordu'nun buradan
çekildiğinin ertesi günu savaş çı-
kar ve butun uluslar birbirlerini
'kesmeye" başlarlar.
Ermeniler şimdiden silahlanmış
durumda. Gurcüler de öyle. Ab-
hazalar silahlanıyor. Azeriler sa-
vaş hazırhğında. Küçük Çerkez
gruplan ise Gürcistan'ın şerrinden
kaçacak yer arıyor.
70 yıllık komunist yönetim, sö-
zünü ettiğimiz Kafkas koridorun-
daki uluslann ulusal kimliklerinı
budayacağına daha da guçlendir-
miş. Ortaçağlardan kalma âdetler,
gelenekler bütün canlıhklarıyla
bugun var olmaya devam ediyor.
Yüzölçumu Turkıye'den biraz
daha buyuk olan bu bölgede 40
kusur dil konuşuluyor ve bu in-
sanlar Rusça olmadan anlaşamı-
yor.
Kimbilir, belki bu insanlar ko-
munizme karşı direnebilmek için
tutkuyla ulusal kimliklerine sarıl-
mışlar. Ama bu kimlik onlara, de-
nn duşmanlıklann, sonu gelmez
kinlerin kapısını açmış.
Açıköğretim'de
Fransızca
• ANKARA (AA) —
Anadolu Üniversitesi
Açıköğretim Fakültesi'nin
televizyondaki yabancı dil
derslerine, bu öğretim
yılından itibaren Fransızca
dersleri de eklendi.
Açıköğretim Fakültesi
Dekanı Prof.Dr. Semih
Büker, yaptığı açıklamada
Açıköğretim Fakültesi'ne bu
yıl kaydolacak öğrencilerin
lngilizce ve Almanca
yamnda, Fransızcayı da
seçebileceklerini söyledi.
Açıköğretim Fakültesi'nde
1990-1991 öğretim yılı
kayıtları 17 eyIul-2 ekim
tarihleri arasında
gerçekleştirilecek.
Önkayıtla 288
ögrenci
• ANKARA (AA) — 58
Anadolu Lısesi'nde 185 açık
kontenjan ve yeni açılacak
liselere önkayıtla 288 öğrenci
abnacak. Müli Eğitim
Bakanbğı'ndan yapılan
açıklamaya göre, açık
kontenjanı bulunan Anadolu
Liseleri'nin asıl ve yedek
listelerindeki öğrenciler ile
yeni açılan Anadolu
Liseleri'ne önkayıt için
başvurular 13-15 eylul
tarihleri arasında yapılacak.
Bu öğrencilerin kesin
kayıtları ise, 16 eylülde
gerçekleştirilecek.
Simavi Vakfı
ödülleri
• ANKARA (Cumhuriyet
Burosu) — Bu yıl
sekizıncisi duzenlenen
uluslararası Sedat Simavi
Karıkatur Yarışması'nda
dereceye gıren sanatçılann
odulleri dun akşam resim
ve heykel muzesinde
duzenlenen bir torenle
verildı. Torenin açış
konuşmasını yapan
Hurriyet Vakfı Genel
Muduru Orhan Birgit
"banş uğruna tum
duvarların yıkıldığı
gunumuz dunyasında
sanatçıların 'silahsız bir
dünya' için çalıştıklannı"
soyledı. Erol Simavi'nin
yurtdışında bulunnıası
nedeniyle sanatçılara
odullerini Hurriyet Vakfı
yonetim kurulu uyesi, eşi
Belma Simavi verdi.
Yanşmada birinci olan
İranlı Kambız
Derambakhsh 5 bin dolar
para odulu alırken
Başbakan Akbulut da
Derambakhs'a Kultur
Bakanlığı'nın bir plaketinı
verdi. Yanşmada ikincihği
Sami Caner ile Polonyalı
Grzegorz Szumows
paylaşarak bin 500'er dolar
kazanırken uçunculuğu
paylaşan Çekoslovak Viliam
Zivıcky ve Sovyet
Aleksandr Sergeev'de biner
dolar para odulu aldılar.
Astronomi
kongresi
• İSTANBUL (AA) —
Istanbul Üniversitesi Fen
Fakültesi Astronomi ve
Uzay Bilimleri Bolumu ile
Astronomi Derneği'nin
ortaJdaşa düzenledikleri "7.
Ulusal Astronomi
Kongresı" başladı. Silivrı
Prof. Dr. Nazım Terzioğlu
Universıte Sonrası
Araştırma Merkezı'ndeki
(ÜNİSAM) kongrenin
açılışında konuşan İ.U. Fen
Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Kamuran Avcıoğlu,
Türkiye'de ulusal bir
gozetleme merkezı
bulunmadığını, çalışmaların
universitelerin gozetleme
merkezlerinden i'apıldığını
soyledi.
Palamut
ıııevsbııi
• TRABZON (AA) —
Avlanma yasağının 1 eylülde
kalkmasıyla balık hasreti
çekenleri palamut sevindirdi.
Karadeniz'de son yıllarda
avlanan balık miktarı ve
turlerinde büyuk bir azalma
meydana gelmesi üzerine
hamsi dahil birçok balık
türunü bulamayan tüketici,
günun şartlanna göre
oldukça ekonomik fiyata
satılan ve bol miktarda
avlanan palamutu kapışıyor.
Kuş cennetinde
kanalizasyon
• DEVELt (AA) —
Kayseri'nin Develi ilçesinin
kanalizasyonunun binlerce
kuşun kuluçkaya yatıp,
barındığı Sultan Sazlığı Kuş
Cenneti'ni tehdit ettiği
bildirildi. Milli Parklar Daire
Başkanhğı'nca koruma
altına alınan Sultan Sazlığı
Kuş Cenneti'nin yer aldığı
Yay ve Çöl gölleri, Yahyalı,
Develi ve Yeşilhisar'dan gelen
akarsu ve derelerle
besleniyor.