29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 HAZİRAN 1990 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGUN meteoroloji Genel Müdûrlü- jjü'nden alınan bilgiye göre yurtta yağış bektenmıyor. Bütün bölgelenmız az bulutlu ve açık geçecek. HAVA SICAKLIĞI de- ğişmeyecek. RÛZGÂR: Kuzey ve batı yönlerden hafif. ara sı- ra orta kuvvette esecek. DENIZ- LERIMIZDE RÛZGÂR- Doğu Ak- deniz, gûobatısı ve lodos, öte- ki denizlerimizde yıldız ve kara- yelden 2-4 yer yer 5, Ege açık- lü'nde hava az bulutlu ve açık geçecek. Ruzgâr kuzey lannda 6 kuvvetinde saatte 4-16 ve batı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. yer yer 21, Ege açıklarında 28 deniz mili hızla esecek. Van Gö- î磻ç* ^ o*ı«u ^ ^ Aoana Acapıan «O.yaman Afyon Ajn Ankara Antanya Antalya Anvın Aydın Bafekesır Bııeak Bmgöl Bıtlıs Boiu Bursa CanaıOoıe Çorum Denırt A 34° 18° Oıyartjafcır A 31° 17" Edıme A 34° 20° Erancan A 30° 10° Eramjm A 26°12°Esloşehr A 33° 15° Gaoantef) A 32°21°Qresun A 33°20°GümûşhaieA A 26° 14° HaKÖn A 36°20°lsparO A 33° W Isönbul A 29" 12° Izmf A 30°14°Kare A 32° W> Kasamonu A A 30" 12° Kaysen A 33° 16° Kırtdan* A 32°20°Konya A 31° 12° Kûtat^a A 31° 13° Mautya 33° 18° Manısa 32°18°KM«aş 28° 14° Mran 24° 7°MuJ!a 30°12°MM» 35°19°Mgde 25°17»a*ı 27°10°RiB 28° 13° Sansun 32°13°S«rt 29»18°Smo(> 35°19°Sıvas 25° B°TeMrt^ 30° 11° Trjözon 28°10°Tüncel 30° 19° U$ak 31° 14? Van 31° 12° taoat 32° 15° Zongutiak A 36° 20° A 33»20° A 32°20° 29P12* 9 A 28» 17» A 25° 17° A 27° 16" A 32° 19° A 25° «• A 26° 10° A 28° 19° A 28° 16° A 32°1S° A 30° 14° A 24° 10° A 29° 12° A 2S"17° A-apk B-tnAıSu G-güneşiı Martı S-sslc Y-yaJmurtu OUNYADA BUGUN Vösnmgton A 31° Ziınh B W BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Dilbalığına benzer bir balık... Yokluk, hiçlik, ölüm. 2/ "Heykd, abide" anla- mında kullanılan ye- rel bir sözcük... Gü- ney Amerika yerlileri- nin kullandıklan, uç- lannda taş gülleler bulunan uzun kayış- lardan meydana gelen kement. 3/ DoğaUstü varhklarla ilişki kur- ma sanatı... Küçük mağara. 4/ Afrika'da yetişen ve parlak ke- restesi mobilyacılıkta kullanılan bir ağaç... Gösteriş, fiyaka. 5/ Meyveleri şekerle kaynatarak hazırlanan tath. 6/ Muğla'mn bir ilçesi... Bitkilerde bulu- nan kokulu ve uçucu madde. 7/ Su... Başansızlık, sonuçsuzluk. 8/ Sermaye kuruluşlarında ortaklann ödenmemiş sermayeyı tamamlamaya çağrılması... Bir organımız. 9/ Saçma sapan söz... Azarlama. YUKARIDAN AŞAClYA: 1/ Penı ve Bolivya'da ytinü için yetiştirilen evcil alpaka türü... Es- ki Türklerde çocukları koruyan tanrıça. 2/ Dogma... Nişastalı ta- nelerin su ile kaynatılarak bulamaç kıvamına getirilmiş durumu. 3/ Gemi safrası... Konut. 4/ Yerine koyma, yerine kullanma... Bir çeşit tngiliz birası. 5/ Kadınlann verev katlayarak başlanna bağla- dıklan dört köşe örtü. 6/ Bir tür kalın ve kaba kumaş... tsimler. 7/ Bir nota... Pamuk ipliğini sarmaya yarayan el çıknğı. 8/ Arap abecesinde bir harf... Eski dilde rutubet. 9/ Kişinin sevinç, gOven ve her türlü devirasel etkinliklerinin normal olmayan bir biçimde arttığı ruh hastalığı... Bozkır. 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet Liman Şirketi ^ M ' - " •'- f İKKI 7 EV FİK I O T l ı M O B İ L \ | \ k | \ l ~ ! M t k l t l t l 24 HAZİRAN 1930 Liman şirketinin haricinde çalışan ve Kollektif Şirket unvanile bir cemiyet teşkil eden mavnacılar dün bir içtima aktederek Liman şirketinden jikâyete karar vermişlerdir. Bunlar; Liman şirketinin tahmil ve tahliye hususunda inhisar sahası haricinde kalan işleri de benimsediğini ve geçimlerine engel olduğunu iddia etmektedirler. Mavnacılar arasında umumi bir teessür tevlit eden bu iddia ortaya yeni bir mes'ele çıkarmıştır: (tstanbul Limaranın hududu nerelerdir?) Bu mes'ele hakkında (Kollektif şirket) mudiırü Osman B. bir muharririmize şu izahatı vermiştir: "— 26 temmuz 341 tarih ve 2256 numaralı kararname lst. limanırun bilûmum tahmil ve tahliye işlerini şirkete vermektedir. Fakat şirket Boğaziçi de dahil olduğu halde adalar, hatta Pendiğe kadar müdahalesini teşmil etmekte ve faaliyetimize mani olmaktadır. Halbuki buraları lst. limanı haricidir. Istanbul limanı hududu ise Sarayburnu'ndan başlar ve Kabataş arasındaki hattı.münhaniden ayrılarak Silâhtarağa'da biter. Liman şirketi bu gidişte karda, kışta mavnalar üzerinde didinerek gecinen esnafa ekmek bırakmıyacak ve bu san'alı söndurecektir. Son söz olarak Liman şirketi müdüru Hamdi Beyin ötedenberi liman hakkındaki iddiasını ve riyaset ettiği komisyonun tst. limanı ve Haliç'e dair neşrettiği raporu ve Ticaret Oda raeclisi mukarreratını işhat ederim. Bütün burada bu geniş sahanın tst. limanı olmadığı ve olmıyacağı zikredilmiştir. Tabii butün Marmara liman değildir." Diğer taraftan L. şirketi mavnacılar cemiyeti müdüru Yakup B. de: " — Bu mes'ele bizi alâkadar etmez. Maamafî benim bildiğim Boğaziçi, Bostancı ve Yeşilköy Şehremaneti hudududur." Demiştir. Ticareti Bahriye müdüru Zeki B. şu cevabı vermiştir: " — Liman şirketinin mavnalan sırf gemilerle kara arasındaki münakalâtı temin eder. Iskeleler arasına karışmaz. Tekmil, tahliyede inhisar sahası ise Kavak'lardan Fenerbahçe ve Yeşilköy'dur." Bu üç iddia da birbirini tutmamaktadır. Ticaret Odası Ticaret Bahriye şubesi de bu mes'ele ile alâkadar olmuş ve tahkikata başlamıştır. 30 YBL ÖNCE Cumhuriyel Ocak teşkilatları 24 HAZİRAN 1960 Bakanlar Kurulu dün saat 9.30 ile 13 arasında yaptığı toplantıda bütün siyasî partilerin ocak ve bucak teşkilâtlannın lâğvına karar vermiştir. Bakanlar Kurulu tarafından alınan ve partilerin sadece il ve ilçe teşkilâtlannın muhafazasına müsaade eden ve bir muvakkat kanunun hazırlanmasını derpiş eden karar metni şöyledir: "Siyasi partilerin ocak ve bucak teşkilâtlarını lağvedip bunların yalnız il ve ilçelerdeki teşkilâtlannın muhafaza olunmasını sağlıyan geçici kanunu müzakere ederek bunun Milli Komite"ye sevkine karar verilmiştir!' Bu geçici kanunla kaldırılmasına karar verilen siyasî partilerin ocak ve bucak kademelerinin siyasi hayatımızdaki menfi tesirlerinin büinmesi bu karann sevinçle karşılanmasında başlıca sebep teşkil etmektedir. Filhakika iktidarda bulunan partilerin ocak ve bucak başkanlannın ekserisi iktidann verdiği kuvvete dayanarak idare üzerinde baskı tesisi yoluna gitrnişler ve daima şikâyet kaynağı olmuşlardır. Halen düşük iktidar partisi DPnin tahminen 60 bin ocağı ve 6 bin kadar bucak teşkilâtı vardır. CHP'nin ise, ocaklannın sayısmın 50 bin olduğu ve 5 bin kadar da bucağının bulunduğu ifade edilmektedir. C.K.M.PÎnin ocak sayısı 30 bin bucak sayısı 3-4 bin civarındadır. Kanun yürürlüğe girdikten sonra partiler yeni bir organizasyona gitmeye mecbur kalacaklar ve tUzüklerinde de bir değişiku'k yapacaklardır. GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet Geçici kimlik 24 HAZİRAN 1989 Bulgaristan'dan Türkiye'ye gelenlerin sayısı aynı hızla sürüyor. Resmi açıklamalara göre dün bu sayı 58bineyükseldi. Devlet Bakanı Ercüment Konukman, vatandaşlık işlemleri tamamlanıncaya kadar çalışma ve işgüvenliği konusunda herhangi bir sorun çıkmaması amacıyla soydaşlarımıza geçici kimlik verileceğini bildirdi. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, dün Lüleburgazve Edirne'deki çadırkentlerde incelemede bulundu ve "Bulgaristan'a karşı uluslararası alanda ekonomik ve ticari bir ambargo kampanyası açılmasını" önerdi. TARTISMA Sağlık Taraması ve Düşöndürdükleri Pratisyen hekimlerden doldurulması istenilen anketlerdeki bilgilerin zaten iyi işleyen bir ocakta kayıtlı olması gerekir. Bu kuruluşlar hiçe sayılarak neden yeni sağlık taramalarına gidiliyor? Son gunlerde Saglık Bakanbtı'nca sürdürü- len "Sağlık Taraması"nın sağlıklı olup olma- dığı tartışılıyor. Gazetelerden, 2500 kadar he- kimin imzasız bir bildiri göndererek çeşitli üni- versitelerdeki hocalanndan kendilerini destek- lemelerini istemelerinin, Sağlık Bakanı Sayın Şıvgın'ı kızdırdığını öğrendik. melidir. Değiştklik yapılmak istendiğinde de gerekçeler ve yapılması gerekenler bilirkişiler tarafından uzun boylu tartışılmalıdır. Sağlık ocakları ve ana çocuk sağlığı mer- kezleri bebekleri doğduklarında taramak ve sonra belirli aralıklarla kontrol etmek amacı ile kurulmuştur. Ocaklar kendilerine bağh böl- Ban deneyimli sağlık personelinin, üniver- site öğretim üyelerinin, toplum hekimlerinin, uygulanan sağlık taramasının bilimsel olma- dığını belirttikleri biliniyor. Bütun bu uyarıla- ra karşın Sağlık Bakanlığı taramaları sürdür- meye kararh görunüyor. Halk sağlığı sorunu amacı iyi belirlenmiş sürekli programiarla hal- ledilmeli ve bu her bakan değiştikçe değişme- gelerdeki çocuk, erişkin ve hamileleri de be- lirli aralıklarla kontrol etmek hastalık durum- larında ilk muayeneyi yapmakla da yüküm- lüdür. Pratisyen hekimlerden doldurulması isteni- len anketlerdeki bilgilerin zaten iyi işleyen bir ocakta kayıtlı olması gerekir. Bu kuruluşlar hiçe sayılarak neden yeni sağlık taramalarına gidiliyor? Sağlık ocaklannın işlemeyen ve ak- sayan yönleri varsa neden düzeltme yoluna gi- dilmiyor? Yıllık bütçeden sağlığa ^02.8 gibi çok ufak bir paranın ayrıldığı ülkemizde sağ- lık sorunlarının temelden düzeltilmesi, sağlık kuruluşlarımn halka yeterli hizmet etmesi bek- lenemez. Acaba bu durumda "Sağlık Taraması" adı altında halka, kendi sağhklan ile ilgilenildiği izlenüni rni verilmek istenmiş- tir? Öyle gozükuyor ki bu uğurda, yetişmele- ri yıllara ve milyonlarca liraya mal olan genç pratisyen hekimler de kapı kapı dolaştırılarak anketçi gibi kullanılıyor. Halk sağlığı anlayışındaki bu değişim ve bi- limsellikten uzaklaşma ister istemez Sovyet Rnsya'da Stalin zamanmda genetiğin tarım- da gerekli bir bilim olarak yadsınmasına ne- den olan "Lisenko" modelinı çağnştınyor. Bi- lindiği gibi Lisenko'nun bilimsel kuralları hi- çe sayarak yaptığı çalışmaların işe yaramadı- ğı anlaşılmış ama bu. ülkenin tarımsal ve in- san gucünün yıllarca boşa harcanmasına ne- den olmuştur. Sayın Bakan "Taramayı istemeyen doktor istifa etsin" diyor. Sayın Bakan istifa konu- sunda bu kadar rahat konuşursa pratisyen he- kimler de duşuncelerini ancak imzasız yazı- larla açıklayabilirler. Halk sağlığı için yapılan çalışmaların ve programlann politik amaçla- rından uzak tutulmasını, insan gücünün boş yere harcanmış olmaması için gerekli altyapı- nın yapılmasını sağlık ocakları ve diğer sağ- lık kuruluşlarımn gerekli araç ve gereçlerle do- natılmasını. isteyen genç hekimleri yürekten desteklememek olası değil. Dilerim diledikle- rini elde ederler. Dr. ÇlĞDEM ALTAY Hacettepe İ ni\ersitesi, Çocuk Enstitüsü Öğretim L'yesi Özal'a Milli Savunma'dan tepki Özal'ın profesyonel ordu isteğine, hükümet cephesı soğuk bakıyor. Milli Savunma Bakanı Safa Gıray, 'Türkıye'de böyle şey olmaz" diyerek, kesin tavnnı koydu. Rakamlarla Dev- Sol Dovası 12 Eylül sonrasının en büyûk davalarından biri daha, karar aşamastna geldi Akıl almaz garipliklerin yaşandığı Dev-Sol Davası'nın, rakam ve tablolarla anatomısı Üniversite sınavları kalkıyor Milli Eğltım Bakanlığı, üniversite sınavlarını kaldırmak için yoğun bir biçimde calışıyor. Sınavlann yerini alabilecek sistemlerden ikisi belli oldu. -•'•> inMii*i4i**ut. tmj. l o u . >t J3 -10- . TURK DOKTORLARINDAN SEKER HASTALARINA MÜJDE* Bir grup TDrk hekiminin geliştirtijl yöntem, bazı şeker hastalarma insûlinsiz-diyetsiz hayatlar vaat ediyor. • Ulutlararası tıp bûltenlerine göre İstanbul, artık dünyamn sayılı «eker tedavi merkezlerinden birisi. • Ooç. Dr. Temel Yılmaz: "Dûnyada bugüne kadar yapılan çalışmalarda, bir yıl insûlinsiz yasatabilme oranı. yüzde otuz dolayındaydı. Biz, bu oranı yûzde yetmiş beşe çıkardık. Yedi yıllık, altı yıllık vakalanmız var. İnsûlin kullanmıyorlar." • Dûnyada immûnoterapiyle en uzun sûre insûlin kullanmayan yedi yıllık hasta Mahmut Kaya: "İstedlğim her şeyi yiyorum. Şeker, çikolata...' • Prol. Dr. Sevim Büyûkdevrim: "ABD'deki Joslin Kliniği gibi, uluslararası bir tedavi merkezi haline gelebiliriz." • Türkiye'de Ilerlemis seker vakalarına da umut var. Pankreas ve "adacık nakli" konusundaki son çalısmalar... ŞtKERKABUSU SONAERİYOR Sosyalistlerin birlesmesi hayaİ Sosyalist Kumltay, solun büyûk bir bölümunü dışlayarak tamamiandı. Aybar, ayrı parti kuruyor. Ertuğrul Kûrkçü: Onlar uzlaşmadan yana..." Ferit llsever: "Buradan ışçi partisi çıkmaz. Çıksa çıksa, sosyalizmle dıdışme partisi çıkar..." Bir intihar Otuz ikı yaşında bir kadın, Feride öğretmen. Köy okullarına adanmış bir yaşam, toplumsal baskılar, yalnızlık ve karşıhksız aşklar. Gerıde kalanlar: Acılı bir sınıf ve Feride öğretmenin günlüğü... • Hamımdan hapiihaneye, Radikal Parti Genel Baskanı Ibrahim Eren, basından gecenleri Nokta'yı anlattı. • "Tırtıl "dan kumasların en soylusuna. Çarpıcıtotoğraflartaipekböceğinin kırk günlük öykûsû. • Yazariar yûrûmeye karar verdi. Ûzgürlük Yûrûyusü'nü düzenleyenler ve göritşleri. • Cezayir'de islamcı tırmanıs. Yeni bir İran mı? HAFTAUK HABER DERGİSİ ITIRAFÇILAR:'DEVLET POSAMIZIÇIKARDI 87 itirafçı üzerine araştırma... Diyarbakır 38.itirafçı koguşunun tam tekmil fotoğrafı. Kaç para alıyorlar, TV'ye nasıl çıkıyorlar?.. Diyarbakırlı itirafçı İstanbul genelevinde... Karı-koca aynı koğuşta... İşkence yapan itirafçı... Ve şimdi tersine dönen süreç. "Sürüngenleştiğimi hissediyorum". Geri alınan itiraflar. • ORDUDA SÖZ SAHİBİ İKİ EMEKLİ GENERAL. Özal'ın kurmayları Yamak ve Sayın... 30 Ağustos'ta kimler terfı edecek, kimler emekli olacak. • ÇEVRİMÜ KATLİAMINDA SORULAR. Köye ilk gıren şivil heyet. • ISTANBUL'A YENİ ALARM: TERKOS GÖLÜNE DENİZ SUYU. Sağlığımızı, su saatlerini ve şebekesıni bekleyen tehlike. • B. ALMANYA'DA TÜRK-İSLAM ATAĞI. Avrupa islam Partisi hazırlıkları. • HAZIRAN'IN SON HAFTASINDA MEMUR EYLEMLERİ GELİYOR. • DYP'nın gündemınde artık erken seçım yok • PTT'nin akmasayan hizmeti: Emniyet'e servis • Şamır Amın: Kutuplaşmalar ve devrımler başlıyor • Mikis Theodorakisle müzik ve politika yolculuğu • Turan Dursun ' Islamın lemeiındekı yalanlar • Hasan Yalçın Romanya'daki işçi eylemini yorumladı Alman Yeşıller'ınde tıkanma. yeni yönetım statukocu ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Ismet Paşa'nın Savunması... Eskı bakanlardan Muammer Erten'le Cumhıjrıyet Bürosu'nda geçen Şeker Bayramı öncesinde görüşmüştüm. Konumuz, Köy Enstitülen'ydi. Muammer Erten, 1961-1965 yılları arasında İnö- nü hükümetinde sanayı bakanlığı yapmış, CHP'de genel sekre- ter yardımcılığı görevinde de bulunmuştu. Şimdılerde anılarını yazmakta olan Muammer Erten'e anılarının Köy Enstitüleri'yle ilgili olanını sormuştum. Erten Köy Enstitülü filan değildi, ama bu kuruluşların önemini görmüş, savcılığı, yargıçlığı sırasında da Köy Enstitülü ögretmenlerin uğradıkları saldınlarda onlara yar- dımcı olmaya çalışmıştı. Köy Enstitüleri'nin 1946-1950 arasında duraklama dönemine girmesi, Muammer Erten'in kafasını kur- calayan birolaydı. İsmet Paşa, inanarak kurduğu bu kuruluşları neden yüzüstü bırakmıştı? İsmet İnönü'nün, onu bir gün yeme- ğe çağırdığı sıraydı. Muammer Erten baklayı ağzından çıkardı, sorusunu sordu —Paşam, bu Köy Enstitüleri'nin kapanması olayı nasıl oldu? Siz bu kurumları çok seviyordunuz, başanlı olacaklarınajnanı- yordunuz, ama sonradan siz, Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yü- cel'le İlköğretim Genel Müdüru ismail Hakkı Tonguç'u görevlerinden alıp değiştirince, enstitülerin hızı kesildi, nasıl ol- du bu? İsmet Paşa, Muammer Erten'e şu karşılığı verdi: —Köy Enstıtülen'nin kapanmasından duyduğum aciyı tarif ede- mem. Bir babanın evladını kaybetmesınden duyduğu acı gibi acı duyarım, ama herkes zanneder kı Hasan Âlı Yücel'i, Tonguç'u isteyerek değiştirdım; Köy Enstitüleri'nin kapanmasına neden ol-( dum diye benim hakkımda kamuoyunda yanlış bir hüküm var- dır; aslında, o zaman bir sürü olaylar oldu. Kurultaylarda enstitüler aleyhıne bir cereyan başladı. Ben bunların doğru ol- madığını yerine gıderek tespit ertim, ama bu o kadar yoğunlaştı ki grubu etkiledı. Grubun büyuk çoğunluğu Köy Enstitüleri'nin aleyhine dönüştü. Parti teşkilâtı aleyhe dönüştü. Bakanlar için- de Köy Enstitülerı'ne karşı vaziyet alanlar çogaldı. En çok da bu konuda Köy Enstitüleri'nden şikâyet edilenterin başında Milli Eği- tim Bakanı Yücel'le Genel Müdür Tonguç hedef alınıyordu. O sırada ordudan, rahmetli Mareşal Fevzi Çakmak'tan, o genel- kurmay başkanhğından ayrılmadan önce, yoğun şikâyetter gel- meye başladı. Mareşal, "Bu komünist yuvalarını ne zaman kapatacaksın?" diye soruyordu. Mareşal, bunu adeta bir mese- le haline getırmişti. Köy Enstıtüleri etratında bu çok yoğunlaş- tı... Şimdi, sana önemli bir şey soyleyeceğim: Herkes, benim za- yıflığım gibi görür, ama benim gücümdür aslında; mesela ben, Köy Enstitüsü fikrıne inanmışımdır. inanmış bir insan, sonuna kadar bunu yürütür; idealızmde, felsefede bu böyledir; ama ben politikacıyım, uygulayıcıyım. Ben. gücüme göre gücümün var ol- duğu yerde, gücümü gösterebılirım. Ben dâhi değılim, gücüm- le, tecrübemle, memleket menfaatlerinı en üst sevıyede tutarak meselelere çözüm bulurum. Ben gücümün bittiği yerde bir po- litikacı, bir tecrübe sahibi insan olarak bir noktada, onu gele- cekte tekrar uygulamak üzere bir noktada durdururum. Bu, aslında benim gücümdür. Çünkü artık gücümü kaybettiğım nok- tada, "Ben bu işi yürüteceğim!" diye yürüdüğüm zaman, artık tamamıyta yok olma durumu vardır; ben gücümün bittiği yerde, her şeye rağmen, yok olucu bir harekete yönelmem Orada du- rurum. Zaman, benim için çok önemli bir faktördür; zaman için- de, imkânlar gelir önüme, bir noktada bıraktığım fikrimi yeniden uygularım. Değisen zaman içinde de bana yeni fıkirler gelme- miş, o fikrin doğruluğu bende bir kanaat olarak devam ediyor- sa, onu yeniden uygularım. Köy Enstıtüleri meselesi de böyle olmuştur. Benim gücüm o zaman nereden geliyordu? Partiden, parti meclis grubundan. gücümü ben buradan alıyordum. Bu konu- da, bütün bu organlarda gücümü kaybetmişim. Ordunun üst ka- demesınde de huzursuzluk başlamış... Onun için bir süre en çok bu konuda saldırıya uğrayan, Milli Eğitim Bakanı Yücel'le Ge- nel Müdür Tonguç'u onların da gönlünü alarak bir süre için bu şimşekleri bu olay üzerinden uzaklaştırmak istedim. Fakat son- ratian demokratik hareketleri de başlatınca, olaylar öyle gelişti ki kendı cereyanında yürüdü ve bir an geldi ki artık Köy Enstıtü- leri'ni, eski gücüyle, eski ruhuyla devam ettırmek olanakları ber nim elimden çıktı. Bugün, şimdi yeniden bu müesseselen, daha gelışmiş, aradan geçen zaman içinde, daha bugüne uygun bir biçimde yeniden kurmak için hep bırlikte çalışacağız... (Daha önce belirtmiştim, İsmet Paşa bunları, 1960'ların ilk ya- rılarında söylüyor. O yıllarda da Paşa, kendi grubundan toprak reformu, Köy Enstıtüleri gibi konuları geçirmekte zorlanacaktır. Köy Enstitüleri'nin başlangıcı olan köy egitmenleri olayını baş- latan Atatürk'tü. Atatürk de, İnönü de bir toprak reformunun zo- runluluğuna yürekten inanmışlardı. Köy Enstıtüleri'yse toprak reformuyla yakından ilişkiliydi. Etle, tırnak gibi)... Dün, İsmail Hakkı Tonguç'un ölüm yıldönümüydü. 23 Hazi- ran 1960 ta öldü. Ölmeseydi bugün 93 yaşında olacaktı. Öğret- men Dünyası Dergisi'nde, Engin Tonguç, babası ismail Hakkı Tonguç'u anlattı. İsmail Hakkı Tonguç, ismet Paşa'nın tutumu- nu en iyi anlayıp değerlendirenlerdendi. Tonguç şöyle derdi: — İsmet Paşa, siyasal desteğı sağlamasaydı, Köy Enstıtüleri uygulamasının bu çapta, bu genişlikte olması mümkün değildi. Engin Tonguç'a sordum: — İsmail Hakkı Tonguç, İsmet Paşa'nın tutumu için ne düşü- nürdü? Engin karşılık verdi: — Köy Enstitüleri'nin aleyhinde çok yazıhp çizildiği dönem- lerde Köy Enstitüleri'nden ayrılmış olan öğretmenler ya da ba- kanlık emrine alınmış olan mûdürler filan gelip İsmet Paşa için "İşte, bizi yüzüstü uiraktı" dediklen zaman, babamın yorumu hep şöyle olurdu: "İsmet Paşa'nın eğitim meselesi dışında düşün- mek zorunda otduğu konular vardır. Bunlar bizim dışımızdadır. Bu hesapları da yaparak karar vermek durumundadır. Olayı bu boyutlarıyla düşünerek İsmet Paşa'yı suçlamamak gerekir. Üs- telik İsmet Paşa'yı suçlamak bize bugün için hiçbir şey kazan- dırmaz..." Bu şekilde konuşurdu. 1946-1960 arasında. Tonguç, gereksiz bir ortamda tartışmaya girmenin, Köy Ensti- tüleri'ne zarar vereceği dûşüncesindeydi. Eski demokratlara kar- şılık vermezdi. Tonguç, o yıllar tartışsa bile bunlan yazacak gazete yoktu. Yalnız bir gün Tonguç, evinde İsmet Paşa için şöyle de- mişti: — ismet Paşa, politikada kalabilmek için her şeyi yapar, poli- tika onun için her şeydir! Yalnız Hasan Âli Yücel, daha duyartı, duygulu, öfkeliydi İnö- nü'ye karşı. Ölümünden bir ay Önce, Tonguç'lara gelmiş, şöyle demişti: — Bizi yüzüstü bıraktı. İsmet İnönü'yü hiçbir zaman affetme- dim, affetmem! *Başarması için O'na destek verin... Sağlam bir temel kazandınn!" Penaltı, kaleye kaç metre uzaklıktan atılır? (Temel Britannica'sı olanlar bilir!) Her pazartesı yeni bir fasikül çıkıyor. TEMEL BRITANNICA ANA YAY1NCILIK A.Ş. Buyoıkdere Cad. Uçyol Mevkii No: 57/2 Maslak 80725 İSTANBUL Tel: 176 95 80 (4 hat) ARAKLI SULH HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN Dosya No: 1988/54 Davaa Orman Genel Müdürlüğu tarafından davalı Mücahit De- mirbilek aleyhine açılan elatmanın önlenmesi davaanda; Davalı Araklı Tekneciler köyünden Hüseyin oğlu, 1967 D'lu Mü- cahit Demirbüek'in adresine tebligat yapılamadığı, yapılan zabıta araş- tırmalannda adresinin tespit edilemediğinden ilan yolu ile tebliğ yapılmasına karar verilmekle adı geçenın duruşma gılnü olan 20.7.1990 gtinü saat 10.00'da adliyede duruşmada hazır bulunması, kendisınin hazır bulunmayıp bir vekille de temsil edilmediği takdirde davanın yokluğunda yurütüleceği ve dosyadaki delillere göre karar verilecegi hususu davetiye yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 29.5.1990 Basın: 46932
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle