Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHÜRÎYET/14 19 HAZİRAN 1990
ROMANYA
Bükreş'te yumruklar konuştuÜniversite Meydanı'nda gösterilerin yeniden başlaması
üzerine hükümeti telefonla arayan madenciler, tekrar
başkente gelmelerinin gerekip gerekmediğini sordular.
Romanya Parlamentosu göstericilerin dağıtılması için
güvenlik güçlerinin müdahale etmesini onayladı.
Dış Haberler Servisi — Romanya'nın baş-
kenti Bükreş'te önceki akşam yeniden baş-
layan Devlet Başkanı Ion Diescn ve komü-
nizm karşıtı gösteriler, korku ve endişe eş-
liğinde sürüyor. Romanya Devlet Başkanı
Iliescu, dün parlamentonun toplanması ile
"resmen" görevine başlamış oldu. Çavuşes-
ku'nun devrilmesinde önemli bir rol oyna-
yan Macar asıllı din adamı Lado Tokes, "iç
savaş" uyansında bulundu.
AP'nin haberine göre 53 gün süren yö-
netim karşıtı gösterilerin geçen hafta için-
de güvenlik güçleri ve madenciler tarafın-
dan dağıtılmasından sonra önceki gece geç
saatlerde 200 kadar gösterici, yeniden Üni-
versite Meydanı'nda toplanmaya başladılar.
Göstericiler, Iliescu ve komünizm aleyhta-
n sloganlar atarak meyâanın küçük bir bö-
lümünü işgal ettiler. Dün de protestolarını
sürdüren göstericilere karşı, polisin hıçbir
müdahalede bulunmadığı bildirildi.
Başbakan Petre Romanın danışmanı
Adrian Sirbu, gösterilerin yeniden başlama-
sı üzerine maden işçüerinin liderinin hükü-
raete telefon ederek başkente gelip
gelmemeleri gerektiğini sorduğunu, hükü-
metin ise bu öneriyi reddettiğini söyledi.
Sirbu, bu kez göstericileri dağıtmak için
halktan yardım istenilmeyeceğını bıldirdi.
öte yandan, AT dışişleri bakanlan, Ro-
manya ile topluluk arasında yapılacak ti-
caret ve işbirliği anlaşmasının
imzalanmasuu erteleme karan aldılar. Top-
luluk sözcüsü, Lüksemburg'daki toplantı-
dan sonra yaptığı açıklamada, "Mevcut
koşullar altında. 10 haziranda pgrafe edi-
len anlaşma konusunda bugiın karara
varamayız" dedi.
Bu arada başkent Bükreş'te Devlet Baş-
kanı Ion Iliescu yanlılarıyla karşıtlan ara-
sında dün vine kavga çıktı. AFP'nin habe-
rine göre 700-800 kadar Iliescu karşıtı, Üni-
versite Meydanı'nda yönetim aleyhtan gös-
teri yaparken bir o kadar Iliescu yanlısı da
meydana çıkan yollarda gösteri yapmaya
başladı. Çok geçmeden her iki taraftan yak-
laşık 15'er kişilik gruplar birbirlerine gir-
di. "Yumruk, tekme ve şemsiye kullanılan"
kavgada ölen ya da yaralanan olmadı.
Siyasi gözlemciler, önceki gün Romanya
hükümetinin, demokrasi yanlısı vaatlerde
bulunması ve madenci terörü ile yıpranan
imajını düzeltme isteğinin, göstericilere kar-
şı güç kullamlmamasmda etken olduğunu
belirtiyorlar. Ancak göstericilerin eylemle-
rini arttırması durumunda, yeniden güç kul-
lanılmasının olası olduğu haber veriliyor.
Üniversite Meydanı'nda Devlet.Başkanı
Ion Uiescu'nun deyimiyle "golanlar" (ser-
seriler), eylemlerini sürdürürken, Roman-
ya Parlamentosu da dün toplandı. Parla-
mentonun dün toplanması ile birlikte Dev-
let Başkanı Iliescu, "resmen" görevine baş-
lamış oldu. Ajanslar, parlamentonun dün-
kü toplantısını 22 aralık devriminin anısı-
na bir dakikalık saygı duruşu ile başladığı-
nı bildirdiler. Parlamento, secimlerden son-
raki ilk toplantısını geçen salı günü gerçek-
leştirmek istemiş, ancak Üniversite Meyda-
nı'nda patlak veren olaylar nedeniyle otu-
rum ertelenmişti.
Romanya Parlamentosu, ilk topiantısın-
da, geçen haftaki olaylara sahne u!an Üni-
versite Meydanı'nda dün yeniden toplanan
göstericilerin dağıtılması için güvenuj. güç-
lerinin müdahalede bulunmasıru onayladı.
396 üyeli parlamentonun 377 uvesinin
hazır bulunduğu oturumda, 72 mületveki-
linin bu karar aleyhine oy kullandifc , 7 mil-
letvekilinin de çekimser kaldığı bildirildi.
Kararda, gösterinin yasadışı olduğu savu-
nularak güvenlik kuvvetleri tarafından --y-
leme son verilmesinin "gerekli ve n: ;şnı"
olduğu kaydedildi.
Bu arada Nikolay Çavuşesku'nun devril-
mesine yol açan patlamarun mimarlanndan
Macar asıllı din adamı Lazlo Tokc.
"diktatörlükten" vazgeçilmediği takdirde,
ülkenin bir iç savaşa gidebileceği uyansın-
da bulundu.
GÖSTERİCİLERDEN DAYAK — Madencilerin Bükreş'i terk etmesinden sonra yeniden
Üniversite Meydanı'nı dolduran göstericiler, yakaladıklan Iliescu yanlılannı dövdüler.
HABERLERİN DEVAMI
OLAYLARIN 'Stiper top'ta yeni iddia
ARDENDAK1
GERCEK
(Baştarafi 1. Sayfada)
açar. Terör adım adım hedefme
yürümektedir. Her cinayetten ya
da katliamdan sonra televizyon-
dan duyulan "Kanınız yerde
kalmayacaknr" tümcesi etkisiz
bir klişeye ya da beylik bir kalı-
ba dönuşmüştür. En kötüsü ka-
muoyunda devletin gücüne karşı
güven duygularının yıpran-
masıdır.
Terörün istediği de bu değil
midir?..
Güneydoğu 'daki terörün fai-
li bellidir: PKKL Batı'daki te-
rör ise bir "faili meçhul
cbıayetler" dizisi oluşturuyor.
Kurbanlardan birinin bile kati-
li bulunamamıstır. Belirsizlik
"destabüizasyon
n
u pompahyor.
Ancak belirsizlik yalnız bu
alanda kalnvyor. Devletin do-
ruk noktalannda belirsizlik var.
Cumhurbaşkanı tarafsız devlet
başkanı midır? Hükümetin per-
de arkasındaki başı mıdır? Baş-
bakan'ın konumu nedir? Muha-
lefetpartüeri Cumhurbaşkanı'nı
dışlıyorlar; ama Cumhurbaşka-
nı ANAP'ın "doğal lideri" sa-
yılıyor. lktidar partisinin Mec-
lis grubu, parlamentonun göre-
viniyapmasmı engelliyor. Ulke,
kanun kuvvetinde kararname-
lerle yönetiliyor; yasama orga-
nı edilgin ve "devre dışı"dır. Ba-
kanlar ve vaiiler ceza yargıçla-
rının yetkileriyle donanmışlar-
dır, ama yargilamadan cezalan-
dırıyorlar. "Destabilizasyon"
devlet yapısında ve işleyişinde
başlatılmtştır; hem de en sorum-
lu ve yetkili çevreler, belirsizli-
ğin yoğunlasmasına katkıda bu-
lunmak için birbirleriyle yarışı-
yorlar ve teröristleri yüreklendi-
riyorlar.
Oysa iktidarla muhalefetin
demokrasi koşullannda, yasa-
mada, yargtmn yetkilerinde,
cumhurbaşkanınm görev alanla-
rında ve parlamento çalışmaİa-
nnda uzlaşabildikleri bir Tür-
kiye'de terörün cesareti ve cüreti
kırüacak; umutları sönecektir.
Çankaya ile birlikte ANAP
iktidannın yaraltığı belirsizlik
ortammda terör yürekleniyor;
kamuoyu kuşkulara sürük-
leniyor.
tstanbul ve Ankara'daki kanlı
eylemlerden birinin failinin ya-
kalanması vesuçlunun cezalan-
dmlması bile alacalı ortamda sis
bombası gibi önümüzdeki yolu
aydınlatabilirdl
Ne yazık ki failler hep
"meçhul" kalıyor; soru işaretle-
rinin çengelleri birbirine ekleni-
yor. O soru işaretleridir ki top-
lam hanesinde
u
istikrar"ın en
büyük düşmanı sayılırlar*
• • •
(Baftarafı 1. Sayfada)
mühendis calışıyor. ENKA halen
Irakta maliyeti 1.5 milyar dolar
olan 4 bin megavatiık bir hidroe-
lektrik santral inşa ediyor. Bu mil-
yariık tşte ENKA'nın ortaklıgını
ABD'de Irak yanlısı lobinin on
saflannda yer alan ünlü Ameri-
kan inşaal şirketi Becbtd yapıyor."
Entrade şirketi de ENKA'nın
ABD'deki bir yan kuruluşu. Bu
şirket ithalat-ihracat yapıyor.
ENKA Yönetim Kurulu Başka-
nı Şank Tara ve altında "giiçlü
dost" yazısı bulunan Cumhurbaş-
kam Turgut Özal'ın fotoğrafları-
nı da basan Panorama dergisi
Irak'ın süper topu olayında Ent-
rade'in üstlendiği fînansman ope-
rasyonunu da anlatıyor ve süper
topun baş finansman kaynağını,
halya'nın en önemli bankası
"Banco Nazionale dei Lavoro"-
nun karşıladığı beürtiliyor. Dergi-
ye göre Banco Nazionale del La-
voro, doğrudan doğruya Irak'la
ilişki kuran finans kurumu olarak
görünmemek için Entrade'in ara-
cüığını yeğliyor. Panorama'nın ha-
berine göre Entrade, Banco Nazi-
onale del Lavoro'dan Irak hesabı-
na tarımsal ürünler satın almak
için yarım milyar dolarhk kredi
alıyor. Süper top operasyonunu fî-
nanse etmesi gereken kredilerin de
bu krediler olduğu arüaşılıyor.
Dergi haberinde olayın gelişimi
şöyle anlatdıyor:
Olayın ttalyan bankası tarafın-
dan başlayarak izini süren Ame-
rikan Federal Soruşturma Bürosu
(FBI) ajanları New York'ta Ent-
rade merkezinin bulunduğu Be-
şinci Cadde'de 1465 numaralı da-
ireninkapısını çalıp Entrade'i yö-
neten Yavnz Tezellcr'e Italyan
bankasıyla yaptıklan ticaretin ni-
teliğini aydınlatmaa için açıklama
istiyorlar. Tezeller'in bu soruya ya-
nıtı "Normal business (Normal ti-
caret)" oluyor. Fakat FBI ajanla-
rı ttalyan bankasının belgelerini
inceledikçe işin "ticaret yöniınü
gayet acık bir şekilde kavnyoriar."
Fakat Panorama'nın sözleriyie
"Bo ticaretin pek de öyle normal
bir ticaret olmadıgını da fark edi-
yorlar."
FBI ajanlarını Entrade'in kapı-
sına dek sUrükleyen olay, Entra-
de'in ltalyan bankasının Atlanta
şubesi yöneticilerinden Paul van
Wed«l hesabma yatırdığı 289 bin
960 dolarhk bir çek oluyor. Ne ki
Van Wedel bu çeki vergi öderken
geiir kaynaklan arasında göster-
ıniyor. Vergi kaçakçılığı konula-
nnda çok duyarh olan FBI'ın mali
şubesi bu olayın üzerine giderken
bir noktadan kuşkulanıyor. ltal-
yan bankası "Banco Nazionale del
Lavoro"nun Atlanta Şubesi Genel
Müdüru Christopher Drogoui'un
Washington, New York, Londra
ve Bağdat'a yaptığı tüm seyahat-
lerin raasraflanm "Entrade" adlı
bir Türk şirketinin karşıladığını
öğrenmesi üzerine "Eatrade" ile
ttalyan bankası arasındaki ilişki-
yi araştırmaya karar veriyor.
"Panorama" dergisi, yaptığı in-
celemeler sonunda Banco Nazio-
nale del Lavoro ile Entrade arasın-
da 1986 eylülü ile 1989 arasında
yapılmış 114 işlem saptıyor. 103
milyon dolar tutannda olan bu iş-
lemler, ttalyan bankasının Entra-
de'de tanm ürünleri aiması için
açtığı kredilerden oluşuyor. Irak
1
ın aldığı tanm ürunlerinin ulaşım
masrafları da Panorama'ya göre
Türkiye Merkez Bankası tarafın-
dan karşılamyor. Fakat Irak'ın
Entrade'e bu tanm ürünleri için
piyasa değerinin çok üstünde bir
fiyat ödediğı ortaya çıkıyor. Ent-
rade yöneticileri, bu yüksek fiyat-
lan "savaş içinde yaşayan Irak'la
ticaret yapmanın karşıhgı olan bir
risk payı olarak" açıklıyorlar. Bu
açıklama geçen 19 nisanda ABD
Tanm Bakanlığı'ndan bir heyetin
Bağdat'a gitmesine dek geçerli sa-
yılıyor. Heyet, Bağdat'ta fıyatla-
nn, ulaşım ücretlerini de içerdiği
için bu kadar yüksek tutulduğu-
nu keşfediyor. "Peki" diyorlar o
zaman, "Ulaşun masraflan Türk-
iye Merkez Bankası tarafından
ödenraiyor mnydu?"
Böylece tanm ürunlerinin ula-
şımının iki kez ödendiği anlaşıh-
yor. Biri, faturalarda gösterilen
Merkez Bankası aracüığıyla, diğe-
ri de fıyatlann şışirilerek yüksek
tutulmasıyla. Bu şekilde
"Entrade" dört yıl zarfında ken-
disine Panorama'nın sözleriyie,
"Karaparayla yapılmış mıithiş bir
kaynak ysranvor." Belgelerde ope-
rasyonun yüzde 4O'ı da tanm
ürünleri yerine "yedek parça"
adıyla gösteriliyor. Bu yedek parça
ticaretinin büyük bir bölümüne
ilişkin belgeler ise ele geçirilemi-
yor. Panaroma bu kaynaklan,
Entrade'in, Avrupa'da "Babil
operasyonu" olarak anılan ünlü
süper top projesini fınanse etmek
için kullandığını iddia ediyor.
Panorama ayrıca Kanadah mü-
hendis Gerard BuD'un topu önce
ABD'ye önerdiğini hatırlatıyor.
ABD bu öneriyi geri çevirince
Bull, ilginç buluşunu Güney Af-
rika'ya öneriyor. Güney Afrika
söz konusu projeden Israil gizli
servisleri MOSSAD ve Shin Bet'e
bahsediyor. Israil gizli servisleri
Güney Afrika'ya projeyi Irak'a
tavsiye etmesini teklif ediyorlar.
"Panorama", MOSSAD'ın nasıl
böyle bir risk aldığını soruyor. Sü-
per topu sav'aş içinde olduğu Iran
yerine Irak'ın Kudüs'e karşı da
kullanabileceğine işaret eden Pa-
norama, bu soruyu ttalyan Gizli
Servisi üyesi ile tartışıyor. ttalyan
gizli servislerinin görüşüne göre
MOSSAD'ın Irak'a süper topun
önerilmesi için oynadığı davet edi-
ci rol üç nedenden doğuyor
1- tsrail gizli servislerinin, ba-
şından beri bu süper top olayımn
başanya ulaşamayacağından emin
olduğu anlaşılıyor.
2- Başanya ulaşsa bile tsrailli-
ler projeyi kontrol edebileceklerini
düşünüyorlar. Çünkü Bull, hem
Irak hem de tsrail hesabına çalı-
şan ikili ajan olarak tanınıyor.
3- Süper top başanyla çahşacak
noktaya gelse bile, lsrailUlerin Osi-
rak Atom Santralı gibi bunu da
yerle bir etmeyi hesap ettikleri an-
lasıhyor.
tşin Türkiye'yi içeren yönüne
gelince. Şank Tara ile temas kur-
maya çalışan Panorama, "Türk-
çeden başka Almanca. İngilizce ve
Sırpca konuşan işadamından der-
ginin sornlanna verecek tek bir
sözcnk bulmak istemedigini" söy-
lüyor.
ENKA: İhraç mallanmız
savunma sanayiiyle ilgisiz
Haber Merkezi — Panorama
dergisinde, ENKA ile ilgili iddi-
alar konusunda görüşlerine baş-
vurduğumuz ENKA Holding
Yönetim Kurulu Başkan Vekili
Engin Bora, holdingin ABD'de-
ki yan kuruluşu Entrade şirke-
tinin ihracat kalemleri içinde si-
lah ya da savunma sanayiinde
kuUanılabilecek herhangi bir
hammadde ya da ara madde bu-
lunmadığım söyledi. ABD'de,
ttalyan Banco Nazionale del La-
voro bankasının Atlanta şubesi
hakkında acılan soruşturma sı-
rasında, bu banka araahğıyla
Irak'a yapılan tüm ihracatın
araştınldığını, Entrade şirketinin
de başka Amerikan şirketleriy-
le birlikte soruşturma kapsamı
içinde bulunduğunu hatırlatan
Engin Bora, "Geçen agustos
ayında başlayan bu soruşturma
srasında ABD makamlan diger
şirketlere olduğu gibi Entrade'e
de Irak'a silab ihracatı yapıp
ympmadıgını sordnlar. Kendile-
rine 198Tden itibaren faturala-
nmızı gösterdik. Tanm ürünle-
ri dışında vaprjgımız ihracat
kapsamında süper topa ya da »-
laha benzer hiçbir şey yok. Sac,
fotokopi makinesi, radyo, iplik,
bunun gibi daba bir yıgın nu-
lın ticaretini yapıvoruz. Gıda
ürünlerinde knllanılabilecek
kimyevi madde satıyoruz. Diş
nacnnnnda ya da sabunda knl-
lanılabilecek üranler de ihraç
ediyomz. Ancak bn mallann
biçbiri, savnnma sanayiiyle
•raktan yakından ilişkisi olan
iriinler degil" dedi. Engin Bo-
ra, ttalyan Panorama dergisin-
de, Irak'a ihracat konusunda
ENKA ile işbirliği yaptığı ileri
sürülen Bechtel inşaat firmasıyla
ilgili olarak da bu şirketle EN-
KA arasındaki ortakhğm inşaat
ve taahhüt işleriyle sınırlı oldu-
ğunu, Bechtel'in ENKA'nın tica-
ri faaliyetiyle bir ilgisi olmadı-
gını söyledi. Bora, Irak'la tica-
ret konusunun ABD'de ekono-
mik olmaktan çok siyasi bir olay
olduğunu, Irak'a karşı Batı'nın
aldığı siyasi tavrın, bu sonıştur-
mayı da etkiledigini söyledi.
(Baştarafi 1. Sayfada)
meslektaşı Hans Dietrich Gens-
cber'e geçen hafta ve dün yaptığı
ikili görüşmeler sırasında aktardı.
Bonn tarafından kamuoyundan
gizlenmeye çalışan öneri paketi,
"Der Spiegel" dergisi tarafından
açıklandı. Derginin haberine gö-
re Gorbaçov imzalı öneri paketin-
de şu öneriler yer aüyor.
— NATO ve Varşova PakO'na
bagh devletlerin hnkttmet başkan-
lan, dışişleri ve savunma bakan-
lan, genelkunnay başkanlan ile
miDetvekilleri arasında düenli
görnşmeler yapüsın;
— NATO ve Varsova Pakö,
ortak kanunlar oluştaraan;
— İki askeri ittifaka bagh knv-
vetkr ortak manevra ve tatbikat-
lar düzenlesin;
— Avrnpa'da "sflahlanmanın
azaJtıldıgı" özel kuşaklar yaratıl-
sın ve böylece iki taraf da snrpriz
saldınlara karşı korunsan.
Der Spiegel tarafından açıkla-
nan iki sayfalık öneri paketinde
aynca, "NATO'nun niikleer si-
lahlan ilk ateşleme hakkından"
resmen vazgeçmesi ve kurulması
istenen ilişkinin uluslararası anlaş-
ma biçiminde saptanarak onay-
lanması istekleri de bulunuyor.
Şevardnadze'nin dün Federal
Almanya'nın Mttnster kentinde
Genscher'e yinelediği söz konusu
öneriler, Bonn tarafından "akıl-
lıca bir adım" olarak nitelendiri-
lirken NATO kurmaylan Gorba-
çov'un öneri paketine pek sempati
ile yaklaşmıyorlar.
İZMİRHen HİKMET ÇCTİNKAYA
(Baftarafı 1. Sayfada)
meçleriyle de bir hayli sarsıntı
geçiriyor.
Kimi ANAP'lılar, dün bu konu-
yu görüşürken, "Kendi kendimi-
zi avutuyoruz" düşüncesi, ağır
basıyordu. Yine aynı kişiler, Ge-
nel Başkan ve Başbakan Akbu-
lut'un muhalif yerel yönetimleri
cezalandırması eyleminin ileride
ters tepki yaratacağını anlatıyor-
lardı.
Şöyle konuşuyordu bazı
ANAP'lılar:
—Muhalif belediyeleri ekono-
mik baskıya almamız anlamsız.
Ne yaptığımızın farkında değiliz.
Böyle bir tutumla SHP'li, DYP'li
belediyeleri değil, halkı cezalan-
dırıyoruz.
"Cezalandırıyoruz" sözcüğü-
nün üstüne özellikle basıyordu
konuştuğumuz ANAP'lı. Körük-
lü otobüs bilmecesini halkın ya-
vaş yavaş çözdüğünû anlaörken,
şöyle diyordu:
—Otobüsteri alsın belediyeler.
Bu bir ulaşım sorunu. Halk şim-
di bize "belediyeleri
engelliyorsunuz" diyor. Hani
hakları da yok değil.
Konuğumuz bir başka ANAP-
lıya "DYP ile dirsek teması" için-
deki milletvekillerinin sayılarını
soruyoruz. Şöyle beş-on saniye
düşünüp, yanıt veriyor:
—40-50 arasında olduğu söy-
leniyor. Ama ben sayının daha
fazja olduğunu düşünüyorum.
Üç gün önce yazmıştık.
TBMM Başkanı Kaya Erdem'in
bir seçim hükümetinde başba-
kan olacağı söylentilerini.
ANAP'lı konuğumuz "evet ben
de duydum" dedi ve ekledi:
—SHP'nin ve DYP'nin destek-
leyeceği seçim hükümeti formü-
lü. Kaya Erdem Bey, bizim içi-
mizde de sevilen sayılan bir ki-
şi. Devlet adamı saygınlığını ko-
ruyan bir insan.
Bu kez bir başka soru:
—Kaya Erdem'in ANAP Genel
Başkanlığı'na getirilecegi söy-
lentilerine ne dersiniz?
Yanıtı şöyle oluyor:
—Birkaç kez gündeme geldi.
Ama çabuk unutukju. Hiç sanmı-
yorum. Şunu bilmeniz gerek. Sa-
yın Yıldırım Akbulut, bugün hem
Hasan Celal Güzei'den hem de
Mesut Yılmaz'dan daha güçlü
bir isim. Gayet açık söylüyorum.
—Akbulut'un güçlülüğü nere-
den kaynaklanıyor sizce?
Yanıt veriyor:
—Önce sinirleri çok sağlam.
İkincisi örgütlerie, tabanla diya-
loğu iyi. Halk adamı görüntüsü
tüm eleştirilere fıkralara karşı
onun yerini sağlamlaştırıyor. Hal-
kımız ezilene sahip çıkar. Ancak
ben tüm bunları söylerken, Ak-
bulut'a karşıyım, bunu bili-
yorsunuz
Biz ANAP'lı konuğumuzla ko-
nuşurken, TBMM Başkanı Kaya
Erdem'in Basın ve Halkla İlişki-
ler Daire Başkanı Engin Karapı-
nar aracılığıyfa yaptığı açıklama-
sı geldi.
Açıklama söyleydi:
"Son günlerde basında
TBMM Başkanımız Sayın Kaya
Erdem hakkında bazı haberlerin
yer aldığı görülmüştür. Bu haber
ve yorumlar karşısında Sayın
Meclis Başkanımız, daha önce
de açık ve kesin bir şekilde ifa-
de ettikleri gibi milletvekillerinin
büyük çoğuniuğunun desteği ve
güveniyle seçildiği Meclis Baş-
kanlığı görevini yasama dönemi
sonuna kadar sürdürmekte ke-
sin kararlı olduklarını tekrar be-
yan etmişlerdir."
ANAP milletvekillerinin hemen
hemen tümü kendi seçim bölge-
lerinde nabız yokluyor. ANAP'-
tan umut kesenler ise DYP'nin
gücünü öiçmeye çalışıyor. Bu
arada DYP ile ilişki kurma formü-
lü arıyor.
Yaz aylarında sıkıntılı günler
geçirecek ANAP. Şu anda genel
merkezde yetkili bulmak olduk-
ça zor.
Genel Başkan ve Başbakan
Yıldırım Akbulut, 19 ağustosta
yapılacak yeni ilçelerdeki beledi-
ye seçimleri için Ankara'da top-
lantı yapıyor.
Eh, zaten 7-8 ilçe çantada
keklik. İşte kimi ANAP milletve-
killeri bu gerçeği bildikleri için
şöyle konuşuyorlar:
—Önemli olan büyük kentler.
Biz buralarda muhalif belediye-
lere kızıp, halkı mahküm eder-
sek, zor ayaga kalkarız.
Sovyet
(Baftarafı 1. Sayfada)
şişleri Bakanlığı'na başvurarak pi-
lotun ve uçağm derhal iade edil-
mesini istedi.
Dün Kocaeli'de bir Sovyet uça-
ğının Kandıra yakınlarına indiği
haberinin alınmasıyla heyecanlı
anlar yaşandı. lzmit muhabirimiz
Ahmet Kurt'un bildirdiğine göre
Kandıra ilçesine bağh sahil bölgesi
olan Kumcağız'a saat 12.45 sıra-
larında gelen Sovyet uçağı, önce
Kumcağız üzerinde inecek yer bu-
labilmek amacıyla iki tur attı. Da-
ha sonra da liman yakınlannda-
ki bir tarlaya indi. Üçağın inişi sı-
rasında otluk alanda oynayan ço-
cuklar önce çok korktu. Uçağıy-
la iniş yapan pilot daha sonra ço-
cuklara uçağı gezdirdi. Yamna ge-
len Bulgar göcmenleriyle konuşan
pilot Valeri Yuriçeviç kazasız iniş
yaptığına sevindiğini belirtti.
Antonov-2 tipi 12 kişilik, tek per-
vaneli sivil bir uçak olduğu bildi-
rilen Sovyet uçağının pilotu yöre-
deki güvenlik güçlerinin olay ye-
rine gelmelen üzerine Kefken Jan-
danna Karakoln'na götürüldü.
29 yaşında, adının Valeri Yu-
riceviç olduğu belirtilen Sovyet pi-
lotla Kefken Karakolu'nda sivil
bir tercüman aracıbğıyla görüşül-
dü. Uçağın sivil havacılığın 18. fi-
losuna ait olduğunu, radarlara
yakalanmamak için denizi yalaya-
rak 2 saatlik zamanda buraya gel-
diğini söyleyen Yuriçeviç siyasi il-
tica talebinde bulundu. Sovyet pi-
lot, ifadesinde Sovyetler Birliği'-
nde geçinme güçlüğü içinde oldu-
ğunu, "demokratik olmayan bir
rejimi" terk etmek istediğîni söy-
ledi.
Olayın duyulması üzerine Ko-
caeli tl Jandarma Alay Komuta-
m Albay Rahmi Tüfekçi, Kandı-
ra Kaymakamı Gündüz Beder ve
öteki yetkililer de Kefken'e geldi-
ler. Sovyet pilotun karakolda ter-
cüman aracüığıyla yapılan ilk sor-
gusu yaklaşık 2 saat sürdü.
Genelkurmay Başkanlığı, Sov-
yet uçağının, iniş saatine kadar
hava savunma sistemi tarafından
sürekli takip edildiğini açıkladı.
Genelkurmay Başkanlığı 'ndan
konuya ilişkin olarak yapılan
açıklamada şöyle denildi:
"18 Hariran 1990 pazartesi gü-
nü saat 12.45'de, 12 kişilik
Antonov-2 tipindeld bir Sovyet
oçagı Kefken sahiline inmiştir.
Uçakta bir pilotun dışmda perso-
nd otmadıgı göıülmiiş, ncagu pi-
lotu Valeri Yuriçeviç Türkiye'ye
Otka isteğinde bulunmuştnr.
Anılan uçak, saat 09.53'ten iniş
saatine kadar hava savunma sis-
temimiz tarafından sürekli takip
edilmiş, hava savunma ve füze ra-
darlan tarafından izleme yapıl-
mış, hava savunma uçaklan ileri
hazırlık durumunda tutulmustur.
Ancak duşmanca bir hareketi tes
pit edilmediginden inişine ani
olunmamıştır."
İade istemi
Sovyet pilotunun Kumcağız'a
inmesinden yaklaşık 2 saat sonra
Sovyetler Birliği'nin Ankara Bü-
yükelçiliği, Dışişleri Bakanlığı'na
başvurarak pilotun ve uçağm ia-
desini istedi. Ankara büromuzun
haberine göre Dışişleri Bakanlığı,
pilotun sığınma talebinin incelen-
mesinden sonra Sovyet Büyükel-
çiliği'nin istemini ele alacak. Dı-
şişleri Bakanlığı Sözcüsü Murat
Snngar, Cumhnriyet'e "konn ay-
nntılanyla ele alınmadan resmi
bir açıklama yapmayacaklannı"
söyledi. Bu arada Sovyet pilot ta-
rafından indirilen uçağm cevresin-
de sıkı güvenlik önlemleri ahndı.
TASS'ın haberi
Sovyet resmi haber ajansı
TASS da konuyla ilgili haberin-
de, uçağm SSCB'nin Romanya ile
olan sınınrun bir bölümünü oluş-
turan Tuna Nehri kıyısındaki tz-
mail kenti havaalanından kacırı-
lan An-2 tipi küçük bir yoku
uçagı" olduğunu belirtti.
TASS'ın, tzmaüiye kentinin bağ-
lı bulunduğu Odessa bölgesi KGB
yetkililerine dayanarak verdiği ha-
bere göre, dün sabah Moskova sa-
atiyle 09.09'da (TSİ 08.09) tzmail
havaalanından kalkan uçak, üç
dakika sonra Sovyet hava saha-
sından çıkarak Romanya hava sa-
hasına girdi. Ajans, uçağın Ro-
manya'dan sonra Bulgaristan ha-
va sahasını da geçerek Türkiye'-
ye yöneldiğini duyurdu.
Ajans, 12 kişilik tek motorlu
uçağı kaçıran pilotun birkaç haf-
ta önce Sovyetler Birliği'nin Ode-
sa kentindeki görevinden istifa et-
tiğini belirtti, ancak başka aynn-
tı vermedi.
Diyanet Vakft'na bomba
(Baftarafı 1. Sayfada)
tin Sağlam (40 yaşında, TRT An-
kara Radyosu'nda prodüktör,
ikinci derece yamk), Nebi Tanyttk-
sel (36 yaşında, TRT Ankara Rad-
yosu'nda efektör), Abdullah
Azarkan (20 yaşında), Şevki Özel
(61 yaşında), Yalçın Ünal (55 ya-
şında, yayınevi sorumlusu), Ka-
dim Budak (21 yaşında, Hacette-
pe Üniversitesi Eğitim Bilimleri 2.
sınıf öğrencisi).
Olayın görgü tamklan, önce
büyük bir patlama duyduklannı,
ardından da yayınevinde yangın
çıknğını söylediler. Yaymevinin bi-
tişiğinde bulunan Günsan Sand-
viç'te çalışan Erol Kömürcü, ön-
ce büyük bir patlama, ardından
da caddeye sıçrayan cam kırıkla-
nnın sesini duyduğunu beürterek,
"Ne olduğunu anlavamadık. Bak-
bgınuzda yayınevinin içinden el-
bisderi tutuşmuş, parçalannuş 3-4
kişinin çıktığını gördük. Bnnlar,
daha sonra orada görevü bir tra-
fık polisi tarafından taksilere bia-
dirilerek hastaneye gönderildi"
dedi. Kömürcü, patlama sonrasın-
da yayınevinden çıkan şüpheli ki-
şiler görmediklerini de söyledi.
Aynı işyerinde ve yayınevinin öbür
komşusu Köşe Piknik'te çalışan-
lar da aynı bilgileri verdiler.
Olaydan yaklaşık yanm saat
kadar sonra olay yerine gelen An-
kara Valisi Bedük de yayınevinde
incelemelerde bulundu, aynca po-
lis yetkililerinden bilgi aldı. Ola-
Soydaş
(Baftarafı 1. Sayfada)
ler Hareketi" pazar günkü ikinci
turda çoğunluk usulüne göre 7 se-
çim bölgesinde daha mücadele et-
ti. Bu bölgelerden de ikisinde se-
çimi kazanan Türk azınlık aday-
lan böylece BSP ve DGB'nin ar-
dından, seçimden başanyla çıkan
üçüncü siyasi güç oldu.
Soydaş mılletvekillerinden şu
ana kadar kesinleşenlerin adlan ve
seçirn bölgeleri şöyle:
Yaşar Şaban Bekirov (Kırcaali),
Babri Ömerov (Kırcaali), Hasan
Hasanov (Mestanlı), Ahmet Do-
gan (Koşukavak), Şakir Poyukov
(Blagoevgrad), Hasan Dikov (Tar-
goviste), Mehmet Ulyanov (Şum-
nu), Kadir Celil (Razgrad), Ognı-
yan Misev (Silıstre), Ibrahim To-
sun Tatariı (Razgrad), Yolyan Ef-
raimov (Kırcaali).
Bunlann bir kısmı çoğunluk,
bir kısmı da nispi temsil sistemj-
ne göre seçildiği için nispi temsil-
den seçilenlerin listesi hâlâ açık-
lanmadı, dolayısıyla da isimler ke-
sinleşmedi.
Özal tatil köyü açtı
Taşaçocugu
değiliıri9
FARUK BİLDİRİCİ
BÜLENT ECEVtT
ANTALYA — Cumhurbaska-
m Turgut Özal, Türkiye'nin 10 yü
içinde ileri ülkeleri yakalama şan-
suıın bulunduğunu beürterek,
"Bonnn risk almak, çok çalışmak
ve tehlikelere göğös germekten
başka yolu yoktur" dedi. "Bn iil-
kede herkesin öniındeki engeller
kaldınlmışnr. Çalışmasıyla, iste-
yen istediği yere gelebilir" diyen
özal, kendi geçmişini anlatırken
de "Asil aile mefhmnnn yok. Pa-
şa çocuğn da degilim" diye ko-
nuştu.
Antalya'da bulunan Cumhur-
başkam özal, eşi Semra Özal ile
birlikte önceki gün müteahhit Aga
Ceylan'ın "Simena" adlı tatil kö-
yünde kaldı. özal dün sabah Bir-
leşik Arap Emirlikleri ve bir Türk
şirketinin ortak yapırru olan "Pa-
lamariva" adlı tatil köyünün açı-
lışıru yaptı. özal burada yaptığı
konuşmada, turizm gelirlerinin bu
yıl 4 milyar dolara çıkacağım, ha-
ziran ayı olmasına karşın ödeme-
ler dengesinin olumlu olduğunu
söyledi. Özal burada, gazetecile-
rin Devlet Bakanı Mustafa Taşar
ile cezaevindeki işadamı Kemal
Horzum arasındaki ilişkiyi izleyip
izlemediği yolundaki sorusunu da
sözcü Kaya Toperi aracüığıyla ya-
mtladı. Toperi, Cumhurbaşkanı'-
mn, Taşar konusunda araştırma
yaptırmadığını bildirdi.
Özal ve beraberindekiler Ke-
mer'deki acüıştan sonra Antalya'-
ya dönerken, konvoyun 140 kilo-
metre hız yapması kazaya neden
oldu. Jandarmalan taşıyan bir
araç tünel çıkışına çarparak dur-
du. Araçtaki jandarmalar kazayı
yara almadan atlattüar.
ya Ankara Cumhuriyet Bassavcı-
hğj da el koydu. Yayınevine gelen
Ankara Cumhuriyet Savcısı Ttar-
gnt Banogla olaya ilişkin ilk so-
ruşturmayı başlatırken, olayın si-
yasi bir eylem olabileceği belirti-
lerek soruşturmanın DGM Savcı-
lığı'na devredilebileceği de kay-
dedUdi.
Vali Bedük'ün incelemesi sürer-
ken, yaralılardan yayınevi sorum-
lusu Yalçın Ünal, polis tarafından
yayınevine getirüdi ve kendisine
ilk yer gösterme işlemi yaptırüdı,
bilgisine başvuruldu. Unal'ın her
iki kolunun yaralı olduğu, sağ ko-
lunun askıda bulunduğu, saçlann-
da da yer yer yanık izleri olduğu
gözlendi.
Vali Bedük, "Saat 14.20 sırala-
nnda, asma katta meydana gelen
patlama sonrasında yangın çıkı-
yor. Buradan, patlamamn agıruklı
olarak yangın malzemesini de ib-
tiva ettigi ihtimali ortaya çıkıyor"
dedi. Bomba uzmanlannın bom-
banın türü ve tahrip gücüne iliş-
kin kanıt bulmaya çalıştıklannı,
bu yönde çalışmalann sürdüğunü
de belirten Bedük, bir soru üzeri-
ne patlayıcının molotof kokteyli
de olabileceğini söyledi.
Baykal: İktidar
Diyanet Vakfı
(
Hac işVnden
inşaat ve
yayıncılıgcu..
Kurulduğu 1975 yüında 150
bin lira serraayesi bulunan
Türkiye Diyanet Vakfı asıl mal
varhğını "hac organizasyoııa"
ile yaptı. Vakıf 1979'dan bu ya-
na 500 bin kişiyi hacca götürdü.
Son iki yıldır da hac seferlerini
Türkiye Seyahat Acentalan Bir-
liği (TÜRSAB) ile birlikte yürü-
lüyor. Vakfın, "hac organizas-
yonunda yobuzhık yapddı|ı" id-
dialanyla bir dönem başı derde
girmişti.
Diyanet Vakfı bugun 7 şırke-
te sahip. "Dryanet Işteıi Başkaa-
lıgı'na götürdügn hizmetlerde
yardıma ve destek ofanak" ama-
cıyla kurulan vakıf, inşaat, ma-
ğazacüık işleriyle de uğrasıyor.
Ticari faaliyetlerinde ağırlığı dini
kitap yayıncılığına veren vakıf
yılda ortalama 50 yeni yayın çı-
karıyor. Vakfın bastırdığı dini
yayınlann sayısının Özellikle 12
Eylül sonrasında 2 milyorüardan
4 milyorüara fırladıgı gözleniyor.
(Baftarafı 1. Sayfada)
başkanhk sistemi, ANAP'taki son
isti/alar, profesyonel ordu tartış-
ması ve SHP'nin Güneydoğu po-
litikasına ilişkin sorulan yanıtla-
dı. Baykal, Güneydoğu konusun-
da SHP'nin tutarlı, kararlı ve cid-
di bir politika izlediğini bildirir-
ken profesyonel orduya da sıcak
baktıklannı kaydetti. Baykal'a yö-
neltüen sorular ve yanıtları şöyle:
"— Cumhurbaşkanı Özal'ın
gündeme getirdiği başkanlık sis-
temi tartışmasuıa ilişkin degerlen-
dirmenizi alabüir miyiz?
BAYKAL — Türkiye'nin siya-
sal rejimi tarihsel gelişmesi için-
de biçimlenmiştir. Ülkelerin rejim-
leri günübirlik terdhlerle karara
bağlanamaz. Böyle bir arayışın ül-
kelerin rejimini yaz-boz tahtası
haline getirme tehlikesi vardır. O
nedenle var olan temel siyasal re-
jimi esas alan anlayış içinde yü-
rümek temel ilkedir. O açıdan ba-
kıldığında Türkiye'nin Meclis üs-
tünlüğü ilkesine dayalı bir siyasal
rejime sahip olduğudur. Devleti
Meclis kurmuştur, Türkiye"de
cumhuriyeti Meclis ilan etmiştir.
Şimdi kişisel arayışlar Türkiye1
nin siyasal rejimini baskı altına al-
maya başlamıştır. Bir başkanlık,
yan başkanlık zorlaması ile karşı
karşıyayız. Böyle bir zorlamayı ge-
rektiren ciddi bir gereksinim yok-
tur. Tamamen Cumhurbaşkanı-
nın kişisel tercihlerinden kaynak-
lanan ve Meclis çoğuniuğunun bu
tercihlere teslim olma konusunda-
ki genel durumundan çıkan bir
zorlama karşısındayız. Bu pek çok
sıkıntıyı ve bun'alımı beraberinde
getirecek bir girişimdir. Türkiye1
de denenen başkanlık sistemi soy-
suzlaşmış bir başkanlık sistemidir.
Anayasal, yasal, siyasal dayanağı
olmadığı gibi siyasi destek de yok-
tur. Başkanlık zorlaması yapan in-
samn hiçbir siyasi desteği yoktur.
Doğrudan bir seçimden çıkmış de-
ğildir. Böyle bir seçimden çıkacak
takatı da yoktur. Partisi Türkiye
1
nin 3. siyasi partisi haline düşmüş-
tür. Kendisini seçen insanlann si-
yasi desteği de ortadan kalkmış-
— GüneydogH'daki son geliş-
melerle partinizin Güneydoğu po-
litikasına ilişkin eleştirueri defer-
lendirir misiniz?
BAYKAL — SHP Güneydoğu
konusunda çok tutarlı, kararlı ve
ciddi bir politika götürmektedir.
Yöneltilen eleştiriler doğru değil-
dir. Partinin görüşlerini derü tophı
olarak ortaya koymak üzere hepi-
nizin büdiği gibi MYK'da bir ça-
lışma yapüıyor. Aynca son yaşa-
nan saldınlar konusunda genel
başkanımız aynntıh olarak bir de-
ğerlendirme yapıp üzüntümüzü
ifade etti, siyasi tavrımızı ortaya
koydu. Partimiz gerekeni hiç kim-
senin kuşku duymayacağı şekilde
yapmaktadır.
— ANAP'Un son olarak Vey-
sel Atasoy da istifa etti. ANAP-
tan aynlanlann yeni bir 'hnfle
partisi' knracaklan yolunda ha-
berier de var. Bu konnyn defcr-
lendirir misiniz?
BAYKAL — Bu parlamento
içindeki tertipler, oluşumlar bizi
fazla ilgilendirmiyor. Çünkü bize
göre parlamentodaki çoğunluk si-
yasal desteğini kaybetmiştir. Bu
oluşumlarla ülkenin karşı karşıya
bulunduğu siyasi kriz aşüamaz.
Türkiye'nin yeni bir parlamento-
ya ihtiyacı vardır.
— Cumhorbaskanı Özal, son
askeri tatbikat sırasında profesyo-
nel ordudan vana olduğunu açık-
ladı. Bunu SHP olarak nasıl de-
gerlendiriyorsunuz?
BAYKAL — Profesyonel ordu
bir yandan teknolojinin bir yan-
dan da savunma stratejilerinin bir
zorlaması olarak ortaya çıkıyor. O
nedenle profesyonel orduyu red-
detmek mümkün değüdir. Etkin
bir güvenlik politikasmı yurütebü-
mek için profesyonel bir orduya
ihtiyaç olacağım düşünüyorum.
— Genelkunnay Başkanı son
olarak orduyu gpekülaüf ortaaun
dışiBda tutmak amacıyla kendi is-
tegi ile savunma sanayii ihaleleri-
nin ekonomik boyutu konusunda
görüş bfldimıeyecek. B« konndaki
düşünceniz nedir?
BAYKAL — Genelkurmay
ur.tktidarTnkİşisefle^mesrolayıUe Başkam'nın tartışmauirudelerden
karşı karşıyayız. Bu kaygı verici ^ İ ^ ?
e
^
a a m
sayjndeğer
b i r o
ı a y
bır eğilım olarak görüyorum. Fa-
Şimdi Türkiye'deki anayasal re-
jim Sayın özal'ın Cumhurbaşkan-
lığı dolayısı ile ciddi bir sıkıntı
içindedir. Tabii burada önemli
nokta Cumhurbaşkanı'mn bu he-
veslerine, bu arayışlanna izin ver-
mek zonında olan bir hükümetin
işbaşında bulunmasıdır. Türkiye
1
de Bakanlar Kurulu'nun nasü
oluştuğunu hepimiz çok iyi bfliyo-
ruz. Başbakanın nasıl başbakan
olduğunu biliyoruz. Tabii bu du-
rum başkanlık zorlamasına fırsat
vermektedir. Böyle bir başbakan-
lık anlayışım içine sindirebilip ka-
bul edebilen bir başbakanın, bu
anlamda gerçekte sekreter niteli-
ğindeki bir bakanlığı kabul edip
içine sindiren bakanlann bulun-
duğu ortamda Sayın Özal, bu
zorlamayı yürütebilmektedir. Bu
parlamento çoğunluğu, halkın
desteğini yitirmiştir, siyasal etkin-
liği yoktur. Ama kendisinde olma-
yan yetkileri yürütme organına ra-
hathkla teslim edecek durumda-
dır. Bu, sağlıksız bir manzaradır.
Bu nedenle siyasi desteğini yitiren
parlamentonun bir an önce seçi-
me gitmesi gerekir.'
kat sorun yarüış işlerle belli kişi-
lerin uğraşıp uğraşmaması soru-
nu değüdir. Sorun yarüış işierin
yapüıp yapümaması sorunudur. O
sorunu çözmek durumunda olan-
lar da ülkenin siyasi kadrolandır.
— SovyeUer Birligi'ndeki ve
Doğu Avrupa'daki geüşmeler kar-
şısuıda dünyada TürldyVnia duru-
munu nasıl degeriendirryorsuııuz?
BAYKAL — Dünyada ülkeler
çok şeyi sorgulamaya başladılar.
Ama ne yazık ki Türkiye bu glo-
bal arayışın dışında duruyor. Hâ-
lâ '1 Mayıs'ı kutlayahm mı, kut-
lamayaJım mı?' tartışması yapıyo-
ruz. Hâlâ 141, 142 ve 163 sorunu-
nu çözemedik. Bunlar Türkiye'yi
evrensel gelişmeleri kavrayamamış
bir taşra ülkesi konumuna doğru
sürüklüyor. Bu nedenle Türkiyei
nin bir an önce dünyadaki olu-
şumlann dalga boyunu yakalama-
sı lazım. Bunun Türkiye'ye büyük
ufuklar açabilecek gelişmeleri de
başlatabüeceğini düşünüyorum.
öğrencı kartımı, sigorta
kartımı, mavi kartımı
kaybettim. Hükümsüzdür.
NERİMANKUZU