09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHÜRÎYET/14 19 HAZİRAN 1990 ROMANYA Bükreş'te yumruklar konuştuÜniversite Meydanı'nda gösterilerin yeniden başlaması üzerine hükümeti telefonla arayan madenciler, tekrar başkente gelmelerinin gerekip gerekmediğini sordular. Romanya Parlamentosu göstericilerin dağıtılması için güvenlik güçlerinin müdahale etmesini onayladı. Dış Haberler Servisi — Romanya'nın baş- kenti Bükreş'te önceki akşam yeniden baş- layan Devlet Başkanı Ion Diescn ve komü- nizm karşıtı gösteriler, korku ve endişe eş- liğinde sürüyor. Romanya Devlet Başkanı Iliescu, dün parlamentonun toplanması ile "resmen" görevine başlamış oldu. Çavuşes- ku'nun devrilmesinde önemli bir rol oyna- yan Macar asıllı din adamı Lado Tokes, "iç savaş" uyansında bulundu. AP'nin haberine göre 53 gün süren yö- netim karşıtı gösterilerin geçen hafta için- de güvenlik güçleri ve madenciler tarafın- dan dağıtılmasından sonra önceki gece geç saatlerde 200 kadar gösterici, yeniden Üni- versite Meydanı'nda toplanmaya başladılar. Göstericiler, Iliescu ve komünizm aleyhta- n sloganlar atarak meyâanın küçük bir bö- lümünü işgal ettiler. Dün de protestolarını sürdüren göstericilere karşı, polisin hıçbir müdahalede bulunmadığı bildirildi. Başbakan Petre Romanın danışmanı Adrian Sirbu, gösterilerin yeniden başlama- sı üzerine maden işçüerinin liderinin hükü- raete telefon ederek başkente gelip gelmemeleri gerektiğini sorduğunu, hükü- metin ise bu öneriyi reddettiğini söyledi. Sirbu, bu kez göstericileri dağıtmak için halktan yardım istenilmeyeceğını bıldirdi. öte yandan, AT dışişleri bakanlan, Ro- manya ile topluluk arasında yapılacak ti- caret ve işbirliği anlaşmasının imzalanmasuu erteleme karan aldılar. Top- luluk sözcüsü, Lüksemburg'daki toplantı- dan sonra yaptığı açıklamada, "Mevcut koşullar altında. 10 haziranda pgrafe edi- len anlaşma konusunda bugiın karara varamayız" dedi. Bu arada başkent Bükreş'te Devlet Baş- kanı Ion Iliescu yanlılarıyla karşıtlan ara- sında dün vine kavga çıktı. AFP'nin habe- rine göre 700-800 kadar Iliescu karşıtı, Üni- versite Meydanı'nda yönetim aleyhtan gös- teri yaparken bir o kadar Iliescu yanlısı da meydana çıkan yollarda gösteri yapmaya başladı. Çok geçmeden her iki taraftan yak- laşık 15'er kişilik gruplar birbirlerine gir- di. "Yumruk, tekme ve şemsiye kullanılan" kavgada ölen ya da yaralanan olmadı. Siyasi gözlemciler, önceki gün Romanya hükümetinin, demokrasi yanlısı vaatlerde bulunması ve madenci terörü ile yıpranan imajını düzeltme isteğinin, göstericilere kar- şı güç kullamlmamasmda etken olduğunu belirtiyorlar. Ancak göstericilerin eylemle- rini arttırması durumunda, yeniden güç kul- lanılmasının olası olduğu haber veriliyor. Üniversite Meydanı'nda Devlet.Başkanı Ion Uiescu'nun deyimiyle "golanlar" (ser- seriler), eylemlerini sürdürürken, Roman- ya Parlamentosu da dün toplandı. Parla- mentonun dün toplanması ile birlikte Dev- let Başkanı Iliescu, "resmen" görevine baş- lamış oldu. Ajanslar, parlamentonun dün- kü toplantısını 22 aralık devriminin anısı- na bir dakikalık saygı duruşu ile başladığı- nı bildirdiler. Parlamento, secimlerden son- raki ilk toplantısını geçen salı günü gerçek- leştirmek istemiş, ancak Üniversite Meyda- nı'nda patlak veren olaylar nedeniyle otu- rum ertelenmişti. Romanya Parlamentosu, ilk topiantısın- da, geçen haftaki olaylara sahne u!an Üni- versite Meydanı'nda dün yeniden toplanan göstericilerin dağıtılması için güvenuj. güç- lerinin müdahalede bulunmasıru onayladı. 396 üyeli parlamentonun 377 uvesinin hazır bulunduğu oturumda, 72 mületveki- linin bu karar aleyhine oy kullandifc , 7 mil- letvekilinin de çekimser kaldığı bildirildi. Kararda, gösterinin yasadışı olduğu savu- nularak güvenlik kuvvetleri tarafından --y- leme son verilmesinin "gerekli ve n: ;şnı" olduğu kaydedildi. Bu arada Nikolay Çavuşesku'nun devril- mesine yol açan patlamarun mimarlanndan Macar asıllı din adamı Lazlo Tokc. "diktatörlükten" vazgeçilmediği takdirde, ülkenin bir iç savaşa gidebileceği uyansın- da bulundu. GÖSTERİCİLERDEN DAYAK — Madencilerin Bükreş'i terk etmesinden sonra yeniden Üniversite Meydanı'nı dolduran göstericiler, yakaladıklan Iliescu yanlılannı dövdüler. HABERLERİN DEVAMI OLAYLARIN 'Stiper top'ta yeni iddia ARDENDAK1 GERCEK (Baştarafi 1. Sayfada) açar. Terör adım adım hedefme yürümektedir. Her cinayetten ya da katliamdan sonra televizyon- dan duyulan "Kanınız yerde kalmayacaknr" tümcesi etkisiz bir klişeye ya da beylik bir kalı- ba dönuşmüştür. En kötüsü ka- muoyunda devletin gücüne karşı güven duygularının yıpran- masıdır. Terörün istediği de bu değil midir?.. Güneydoğu 'daki terörün fai- li bellidir: PKKL Batı'daki te- rör ise bir "faili meçhul cbıayetler" dizisi oluşturuyor. Kurbanlardan birinin bile kati- li bulunamamıstır. Belirsizlik "destabüizasyon n u pompahyor. Ancak belirsizlik yalnız bu alanda kalnvyor. Devletin do- ruk noktalannda belirsizlik var. Cumhurbaşkanı tarafsız devlet başkanı midır? Hükümetin per- de arkasındaki başı mıdır? Baş- bakan'ın konumu nedir? Muha- lefetpartüeri Cumhurbaşkanı'nı dışlıyorlar; ama Cumhurbaşka- nı ANAP'ın "doğal lideri" sa- yılıyor. lktidar partisinin Mec- lis grubu, parlamentonun göre- viniyapmasmı engelliyor. Ulke, kanun kuvvetinde kararname- lerle yönetiliyor; yasama orga- nı edilgin ve "devre dışı"dır. Ba- kanlar ve vaiiler ceza yargıçla- rının yetkileriyle donanmışlar- dır, ama yargilamadan cezalan- dırıyorlar. "Destabilizasyon" devlet yapısında ve işleyişinde başlatılmtştır; hem de en sorum- lu ve yetkili çevreler, belirsizli- ğin yoğunlasmasına katkıda bu- lunmak için birbirleriyle yarışı- yorlar ve teröristleri yüreklendi- riyorlar. Oysa iktidarla muhalefetin demokrasi koşullannda, yasa- mada, yargtmn yetkilerinde, cumhurbaşkanınm görev alanla- rında ve parlamento çalışmaİa- nnda uzlaşabildikleri bir Tür- kiye'de terörün cesareti ve cüreti kırüacak; umutları sönecektir. Çankaya ile birlikte ANAP iktidannın yaraltığı belirsizlik ortammda terör yürekleniyor; kamuoyu kuşkulara sürük- leniyor. tstanbul ve Ankara'daki kanlı eylemlerden birinin failinin ya- kalanması vesuçlunun cezalan- dmlması bile alacalı ortamda sis bombası gibi önümüzdeki yolu aydınlatabilirdl Ne yazık ki failler hep "meçhul" kalıyor; soru işaretle- rinin çengelleri birbirine ekleni- yor. O soru işaretleridir ki top- lam hanesinde u istikrar"ın en büyük düşmanı sayılırlar* • • • (Baftarafı 1. Sayfada) mühendis calışıyor. ENKA halen Irakta maliyeti 1.5 milyar dolar olan 4 bin megavatiık bir hidroe- lektrik santral inşa ediyor. Bu mil- yariık tşte ENKA'nın ortaklıgını ABD'de Irak yanlısı lobinin on saflannda yer alan ünlü Ameri- kan inşaal şirketi Becbtd yapıyor." Entrade şirketi de ENKA'nın ABD'deki bir yan kuruluşu. Bu şirket ithalat-ihracat yapıyor. ENKA Yönetim Kurulu Başka- nı Şank Tara ve altında "giiçlü dost" yazısı bulunan Cumhurbaş- kam Turgut Özal'ın fotoğrafları- nı da basan Panorama dergisi Irak'ın süper topu olayında Ent- rade'in üstlendiği fînansman ope- rasyonunu da anlatıyor ve süper topun baş finansman kaynağını, halya'nın en önemli bankası "Banco Nazionale dei Lavoro"- nun karşıladığı beürtiliyor. Dergi- ye göre Banco Nazionale del La- voro, doğrudan doğruya Irak'la ilişki kuran finans kurumu olarak görünmemek için Entrade'in ara- cüığını yeğliyor. Panorama'nın ha- berine göre Entrade, Banco Nazi- onale del Lavoro'dan Irak hesabı- na tarımsal ürünler satın almak için yarım milyar dolarhk kredi alıyor. Süper top operasyonunu fî- nanse etmesi gereken kredilerin de bu krediler olduğu arüaşılıyor. Dergi haberinde olayın gelişimi şöyle anlatdıyor: Olayın ttalyan bankası tarafın- dan başlayarak izini süren Ame- rikan Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ajanları New York'ta Ent- rade merkezinin bulunduğu Be- şinci Cadde'de 1465 numaralı da- ireninkapısını çalıp Entrade'i yö- neten Yavnz Tezellcr'e Italyan bankasıyla yaptıklan ticaretin ni- teliğini aydınlatmaa için açıklama istiyorlar. Tezeller'in bu soruya ya- nıtı "Normal business (Normal ti- caret)" oluyor. Fakat FBI ajanla- rı ttalyan bankasının belgelerini inceledikçe işin "ticaret yöniınü gayet acık bir şekilde kavnyoriar." Fakat Panorama'nın sözleriyie "Bo ticaretin pek de öyle normal bir ticaret olmadıgını da fark edi- yorlar." FBI ajanlarını Entrade'in kapı- sına dek sUrükleyen olay, Entra- de'in ltalyan bankasının Atlanta şubesi yöneticilerinden Paul van Wed«l hesabma yatırdığı 289 bin 960 dolarhk bir çek oluyor. Ne ki Van Wedel bu çeki vergi öderken geiir kaynaklan arasında göster- ıniyor. Vergi kaçakçılığı konula- nnda çok duyarh olan FBI'ın mali şubesi bu olayın üzerine giderken bir noktadan kuşkulanıyor. ltal- yan bankası "Banco Nazionale del Lavoro"nun Atlanta Şubesi Genel Müdüru Christopher Drogoui'un Washington, New York, Londra ve Bağdat'a yaptığı tüm seyahat- lerin raasraflanm "Entrade" adlı bir Türk şirketinin karşıladığını öğrenmesi üzerine "Eatrade" ile ttalyan bankası arasındaki ilişki- yi araştırmaya karar veriyor. "Panorama" dergisi, yaptığı in- celemeler sonunda Banco Nazio- nale del Lavoro ile Entrade arasın- da 1986 eylülü ile 1989 arasında yapılmış 114 işlem saptıyor. 103 milyon dolar tutannda olan bu iş- lemler, ttalyan bankasının Entra- de'de tanm ürünleri aiması için açtığı kredilerden oluşuyor. Irak 1 ın aldığı tanm ürunlerinin ulaşım masrafları da Panorama'ya göre Türkiye Merkez Bankası tarafın- dan karşılamyor. Fakat Irak'ın Entrade'e bu tanm ürünleri için piyasa değerinin çok üstünde bir fiyat ödediğı ortaya çıkıyor. Ent- rade yöneticileri, bu yüksek fiyat- lan "savaş içinde yaşayan Irak'la ticaret yapmanın karşıhgı olan bir risk payı olarak" açıklıyorlar. Bu açıklama geçen 19 nisanda ABD Tanm Bakanlığı'ndan bir heyetin Bağdat'a gitmesine dek geçerli sa- yılıyor. Heyet, Bağdat'ta fıyatla- nn, ulaşım ücretlerini de içerdiği için bu kadar yüksek tutulduğu- nu keşfediyor. "Peki" diyorlar o zaman, "Ulaşun masraflan Türk- iye Merkez Bankası tarafından ödenraiyor mnydu?" Böylece tanm ürunlerinin ula- şımının iki kez ödendiği anlaşıh- yor. Biri, faturalarda gösterilen Merkez Bankası aracüığıyla, diğe- ri de fıyatlann şışirilerek yüksek tutulmasıyla. Bu şekilde "Entrade" dört yıl zarfında ken- disine Panorama'nın sözleriyie, "Karaparayla yapılmış mıithiş bir kaynak ysranvor." Belgelerde ope- rasyonun yüzde 4O'ı da tanm ürünleri yerine "yedek parça" adıyla gösteriliyor. Bu yedek parça ticaretinin büyük bir bölümüne ilişkin belgeler ise ele geçirilemi- yor. Panaroma bu kaynaklan, Entrade'in, Avrupa'da "Babil operasyonu" olarak anılan ünlü süper top projesini fınanse etmek için kullandığını iddia ediyor. Panorama ayrıca Kanadah mü- hendis Gerard BuD'un topu önce ABD'ye önerdiğini hatırlatıyor. ABD bu öneriyi geri çevirince Bull, ilginç buluşunu Güney Af- rika'ya öneriyor. Güney Afrika söz konusu projeden Israil gizli servisleri MOSSAD ve Shin Bet'e bahsediyor. Israil gizli servisleri Güney Afrika'ya projeyi Irak'a tavsiye etmesini teklif ediyorlar. "Panorama", MOSSAD'ın nasıl böyle bir risk aldığını soruyor. Sü- per topu sav'aş içinde olduğu Iran yerine Irak'ın Kudüs'e karşı da kullanabileceğine işaret eden Pa- norama, bu soruyu ttalyan Gizli Servisi üyesi ile tartışıyor. ttalyan gizli servislerinin görüşüne göre MOSSAD'ın Irak'a süper topun önerilmesi için oynadığı davet edi- ci rol üç nedenden doğuyor 1- tsrail gizli servislerinin, ba- şından beri bu süper top olayımn başanya ulaşamayacağından emin olduğu anlaşılıyor. 2- Başanya ulaşsa bile tsrailli- ler projeyi kontrol edebileceklerini düşünüyorlar. Çünkü Bull, hem Irak hem de tsrail hesabına çalı- şan ikili ajan olarak tanınıyor. 3- Süper top başanyla çahşacak noktaya gelse bile, lsrailUlerin Osi- rak Atom Santralı gibi bunu da yerle bir etmeyi hesap ettikleri an- lasıhyor. tşin Türkiye'yi içeren yönüne gelince. Şank Tara ile temas kur- maya çalışan Panorama, "Türk- çeden başka Almanca. İngilizce ve Sırpca konuşan işadamından der- ginin sornlanna verecek tek bir sözcnk bulmak istemedigini" söy- lüyor. ENKA: İhraç mallanmız savunma sanayiiyle ilgisiz Haber Merkezi — Panorama dergisinde, ENKA ile ilgili iddi- alar konusunda görüşlerine baş- vurduğumuz ENKA Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Engin Bora, holdingin ABD'de- ki yan kuruluşu Entrade şirke- tinin ihracat kalemleri içinde si- lah ya da savunma sanayiinde kuUanılabilecek herhangi bir hammadde ya da ara madde bu- lunmadığım söyledi. ABD'de, ttalyan Banco Nazionale del La- voro bankasının Atlanta şubesi hakkında acılan soruşturma sı- rasında, bu banka araahğıyla Irak'a yapılan tüm ihracatın araştınldığını, Entrade şirketinin de başka Amerikan şirketleriy- le birlikte soruşturma kapsamı içinde bulunduğunu hatırlatan Engin Bora, "Geçen agustos ayında başlayan bu soruşturma srasında ABD makamlan diger şirketlere olduğu gibi Entrade'e de Irak'a silab ihracatı yapıp ympmadıgını sordnlar. Kendile- rine 198Tden itibaren faturala- nmızı gösterdik. Tanm ürünle- ri dışında vaprjgımız ihracat kapsamında süper topa ya da »- laha benzer hiçbir şey yok. Sac, fotokopi makinesi, radyo, iplik, bunun gibi daba bir yıgın nu- lın ticaretini yapıvoruz. Gıda ürünlerinde knllanılabilecek kimyevi madde satıyoruz. Diş nacnnnnda ya da sabunda knl- lanılabilecek üranler de ihraç ediyomz. Ancak bn mallann biçbiri, savnnma sanayiiyle •raktan yakından ilişkisi olan iriinler degil" dedi. Engin Bo- ra, ttalyan Panorama dergisin- de, Irak'a ihracat konusunda ENKA ile işbirliği yaptığı ileri sürülen Bechtel inşaat firmasıyla ilgili olarak da bu şirketle EN- KA arasındaki ortakhğm inşaat ve taahhüt işleriyle sınırlı oldu- ğunu, Bechtel'in ENKA'nın tica- ri faaliyetiyle bir ilgisi olmadı- gını söyledi. Bora, Irak'la tica- ret konusunun ABD'de ekono- mik olmaktan çok siyasi bir olay olduğunu, Irak'a karşı Batı'nın aldığı siyasi tavrın, bu sonıştur- mayı da etkiledigini söyledi. (Baştarafi 1. Sayfada) meslektaşı Hans Dietrich Gens- cber'e geçen hafta ve dün yaptığı ikili görüşmeler sırasında aktardı. Bonn tarafından kamuoyundan gizlenmeye çalışan öneri paketi, "Der Spiegel" dergisi tarafından açıklandı. Derginin haberine gö- re Gorbaçov imzalı öneri paketin- de şu öneriler yer aüyor. — NATO ve Varşova PakO'na bagh devletlerin hnkttmet başkan- lan, dışişleri ve savunma bakan- lan, genelkunnay başkanlan ile miDetvekilleri arasında düenli görnşmeler yapüsın; — NATO ve Varsova Pakö, ortak kanunlar oluştaraan; — İki askeri ittifaka bagh knv- vetkr ortak manevra ve tatbikat- lar düzenlesin; — Avrnpa'da "sflahlanmanın azaJtıldıgı" özel kuşaklar yaratıl- sın ve böylece iki taraf da snrpriz saldınlara karşı korunsan. Der Spiegel tarafından açıkla- nan iki sayfalık öneri paketinde aynca, "NATO'nun niikleer si- lahlan ilk ateşleme hakkından" resmen vazgeçmesi ve kurulması istenen ilişkinin uluslararası anlaş- ma biçiminde saptanarak onay- lanması istekleri de bulunuyor. Şevardnadze'nin dün Federal Almanya'nın Mttnster kentinde Genscher'e yinelediği söz konusu öneriler, Bonn tarafından "akıl- lıca bir adım" olarak nitelendiri- lirken NATO kurmaylan Gorba- çov'un öneri paketine pek sempati ile yaklaşmıyorlar. İZMİRHen HİKMET ÇCTİNKAYA (Baftarafı 1. Sayfada) meçleriyle de bir hayli sarsıntı geçiriyor. Kimi ANAP'lılar, dün bu konu- yu görüşürken, "Kendi kendimi- zi avutuyoruz" düşüncesi, ağır basıyordu. Yine aynı kişiler, Ge- nel Başkan ve Başbakan Akbu- lut'un muhalif yerel yönetimleri cezalandırması eyleminin ileride ters tepki yaratacağını anlatıyor- lardı. Şöyle konuşuyordu bazı ANAP'lılar: —Muhalif belediyeleri ekono- mik baskıya almamız anlamsız. Ne yaptığımızın farkında değiliz. Böyle bir tutumla SHP'li, DYP'li belediyeleri değil, halkı cezalan- dırıyoruz. "Cezalandırıyoruz" sözcüğü- nün üstüne özellikle basıyordu konuştuğumuz ANAP'lı. Körük- lü otobüs bilmecesini halkın ya- vaş yavaş çözdüğünû anlaörken, şöyle diyordu: —Otobüsteri alsın belediyeler. Bu bir ulaşım sorunu. Halk şim- di bize "belediyeleri engelliyorsunuz" diyor. Hani hakları da yok değil. Konuğumuz bir başka ANAP- lıya "DYP ile dirsek teması" için- deki milletvekillerinin sayılarını soruyoruz. Şöyle beş-on saniye düşünüp, yanıt veriyor: —40-50 arasında olduğu söy- leniyor. Ama ben sayının daha fazja olduğunu düşünüyorum. Üç gün önce yazmıştık. TBMM Başkanı Kaya Erdem'in bir seçim hükümetinde başba- kan olacağı söylentilerini. ANAP'lı konuğumuz "evet ben de duydum" dedi ve ekledi: —SHP'nin ve DYP'nin destek- leyeceği seçim hükümeti formü- lü. Kaya Erdem Bey, bizim içi- mizde de sevilen sayılan bir ki- şi. Devlet adamı saygınlığını ko- ruyan bir insan. Bu kez bir başka soru: —Kaya Erdem'in ANAP Genel Başkanlığı'na getirilecegi söy- lentilerine ne dersiniz? Yanıtı şöyle oluyor: —Birkaç kez gündeme geldi. Ama çabuk unutukju. Hiç sanmı- yorum. Şunu bilmeniz gerek. Sa- yın Yıldırım Akbulut, bugün hem Hasan Celal Güzei'den hem de Mesut Yılmaz'dan daha güçlü bir isim. Gayet açık söylüyorum. —Akbulut'un güçlülüğü nere- den kaynaklanıyor sizce? Yanıt veriyor: —Önce sinirleri çok sağlam. İkincisi örgütlerie, tabanla diya- loğu iyi. Halk adamı görüntüsü tüm eleştirilere fıkralara karşı onun yerini sağlamlaştırıyor. Hal- kımız ezilene sahip çıkar. Ancak ben tüm bunları söylerken, Ak- bulut'a karşıyım, bunu bili- yorsunuz Biz ANAP'lı konuğumuzla ko- nuşurken, TBMM Başkanı Kaya Erdem'in Basın ve Halkla İlişki- ler Daire Başkanı Engin Karapı- nar aracılığıyfa yaptığı açıklama- sı geldi. Açıklama söyleydi: "Son günlerde basında TBMM Başkanımız Sayın Kaya Erdem hakkında bazı haberlerin yer aldığı görülmüştür. Bu haber ve yorumlar karşısında Sayın Meclis Başkanımız, daha önce de açık ve kesin bir şekilde ifa- de ettikleri gibi milletvekillerinin büyük çoğuniuğunun desteği ve güveniyle seçildiği Meclis Baş- kanlığı görevini yasama dönemi sonuna kadar sürdürmekte ke- sin kararlı olduklarını tekrar be- yan etmişlerdir." ANAP milletvekillerinin hemen hemen tümü kendi seçim bölge- lerinde nabız yokluyor. ANAP'- tan umut kesenler ise DYP'nin gücünü öiçmeye çalışıyor. Bu arada DYP ile ilişki kurma formü- lü arıyor. Yaz aylarında sıkıntılı günler geçirecek ANAP. Şu anda genel merkezde yetkili bulmak olduk- ça zor. Genel Başkan ve Başbakan Yıldırım Akbulut, 19 ağustosta yapılacak yeni ilçelerdeki beledi- ye seçimleri için Ankara'da top- lantı yapıyor. Eh, zaten 7-8 ilçe çantada keklik. İşte kimi ANAP milletve- killeri bu gerçeği bildikleri için şöyle konuşuyorlar: —Önemli olan büyük kentler. Biz buralarda muhalif belediye- lere kızıp, halkı mahküm eder- sek, zor ayaga kalkarız. Sovyet (Baftarafı 1. Sayfada) şişleri Bakanlığı'na başvurarak pi- lotun ve uçağm derhal iade edil- mesini istedi. Dün Kocaeli'de bir Sovyet uça- ğının Kandıra yakınlarına indiği haberinin alınmasıyla heyecanlı anlar yaşandı. lzmit muhabirimiz Ahmet Kurt'un bildirdiğine göre Kandıra ilçesine bağh sahil bölgesi olan Kumcağız'a saat 12.45 sıra- larında gelen Sovyet uçağı, önce Kumcağız üzerinde inecek yer bu- labilmek amacıyla iki tur attı. Da- ha sonra da liman yakınlannda- ki bir tarlaya indi. Üçağın inişi sı- rasında otluk alanda oynayan ço- cuklar önce çok korktu. Uçağıy- la iniş yapan pilot daha sonra ço- cuklara uçağı gezdirdi. Yamna ge- len Bulgar göcmenleriyle konuşan pilot Valeri Yuriçeviç kazasız iniş yaptığına sevindiğini belirtti. Antonov-2 tipi 12 kişilik, tek per- vaneli sivil bir uçak olduğu bildi- rilen Sovyet uçağının pilotu yöre- deki güvenlik güçlerinin olay ye- rine gelmelen üzerine Kefken Jan- danna Karakoln'na götürüldü. 29 yaşında, adının Valeri Yu- riceviç olduğu belirtilen Sovyet pi- lotla Kefken Karakolu'nda sivil bir tercüman aracıbğıyla görüşül- dü. Uçağın sivil havacılığın 18. fi- losuna ait olduğunu, radarlara yakalanmamak için denizi yalaya- rak 2 saatlik zamanda buraya gel- diğini söyleyen Yuriçeviç siyasi il- tica talebinde bulundu. Sovyet pi- lot, ifadesinde Sovyetler Birliği'- nde geçinme güçlüğü içinde oldu- ğunu, "demokratik olmayan bir rejimi" terk etmek istediğîni söy- ledi. Olayın duyulması üzerine Ko- caeli tl Jandarma Alay Komuta- m Albay Rahmi Tüfekçi, Kandı- ra Kaymakamı Gündüz Beder ve öteki yetkililer de Kefken'e geldi- ler. Sovyet pilotun karakolda ter- cüman aracüığıyla yapılan ilk sor- gusu yaklaşık 2 saat sürdü. Genelkurmay Başkanlığı, Sov- yet uçağının, iniş saatine kadar hava savunma sistemi tarafından sürekli takip edildiğini açıkladı. Genelkurmay Başkanlığı 'ndan konuya ilişkin olarak yapılan açıklamada şöyle denildi: "18 Hariran 1990 pazartesi gü- nü saat 12.45'de, 12 kişilik Antonov-2 tipindeld bir Sovyet oçagı Kefken sahiline inmiştir. Uçakta bir pilotun dışmda perso- nd otmadıgı göıülmiiş, ncagu pi- lotu Valeri Yuriçeviç Türkiye'ye Otka isteğinde bulunmuştnr. Anılan uçak, saat 09.53'ten iniş saatine kadar hava savunma sis- temimiz tarafından sürekli takip edilmiş, hava savunma ve füze ra- darlan tarafından izleme yapıl- mış, hava savunma uçaklan ileri hazırlık durumunda tutulmustur. Ancak duşmanca bir hareketi tes pit edilmediginden inişine ani olunmamıştır." İade istemi Sovyet pilotunun Kumcağız'a inmesinden yaklaşık 2 saat sonra Sovyetler Birliği'nin Ankara Bü- yükelçiliği, Dışişleri Bakanlığı'na başvurarak pilotun ve uçağm ia- desini istedi. Ankara büromuzun haberine göre Dışişleri Bakanlığı, pilotun sığınma talebinin incelen- mesinden sonra Sovyet Büyükel- çiliği'nin istemini ele alacak. Dı- şişleri Bakanlığı Sözcüsü Murat Snngar, Cumhnriyet'e "konn ay- nntılanyla ele alınmadan resmi bir açıklama yapmayacaklannı" söyledi. Bu arada Sovyet pilot ta- rafından indirilen uçağm cevresin- de sıkı güvenlik önlemleri ahndı. TASS'ın haberi Sovyet resmi haber ajansı TASS da konuyla ilgili haberin- de, uçağm SSCB'nin Romanya ile olan sınınrun bir bölümünü oluş- turan Tuna Nehri kıyısındaki tz- mail kenti havaalanından kacırı- lan An-2 tipi küçük bir yoku uçagı" olduğunu belirtti. TASS'ın, tzmaüiye kentinin bağ- lı bulunduğu Odessa bölgesi KGB yetkililerine dayanarak verdiği ha- bere göre, dün sabah Moskova sa- atiyle 09.09'da (TSİ 08.09) tzmail havaalanından kalkan uçak, üç dakika sonra Sovyet hava saha- sından çıkarak Romanya hava sa- hasına girdi. Ajans, uçağın Ro- manya'dan sonra Bulgaristan ha- va sahasını da geçerek Türkiye'- ye yöneldiğini duyurdu. Ajans, 12 kişilik tek motorlu uçağı kaçıran pilotun birkaç haf- ta önce Sovyetler Birliği'nin Ode- sa kentindeki görevinden istifa et- tiğini belirtti, ancak başka aynn- tı vermedi. Diyanet Vakft'na bomba (Baftarafı 1. Sayfada) tin Sağlam (40 yaşında, TRT An- kara Radyosu'nda prodüktör, ikinci derece yamk), Nebi Tanyttk- sel (36 yaşında, TRT Ankara Rad- yosu'nda efektör), Abdullah Azarkan (20 yaşında), Şevki Özel (61 yaşında), Yalçın Ünal (55 ya- şında, yayınevi sorumlusu), Ka- dim Budak (21 yaşında, Hacette- pe Üniversitesi Eğitim Bilimleri 2. sınıf öğrencisi). Olayın görgü tamklan, önce büyük bir patlama duyduklannı, ardından da yayınevinde yangın çıknğını söylediler. Yaymevinin bi- tişiğinde bulunan Günsan Sand- viç'te çalışan Erol Kömürcü, ön- ce büyük bir patlama, ardından da caddeye sıçrayan cam kırıkla- nnın sesini duyduğunu beürterek, "Ne olduğunu anlavamadık. Bak- bgınuzda yayınevinin içinden el- bisderi tutuşmuş, parçalannuş 3-4 kişinin çıktığını gördük. Bnnlar, daha sonra orada görevü bir tra- fık polisi tarafından taksilere bia- dirilerek hastaneye gönderildi" dedi. Kömürcü, patlama sonrasın- da yayınevinden çıkan şüpheli ki- şiler görmediklerini de söyledi. Aynı işyerinde ve yayınevinin öbür komşusu Köşe Piknik'te çalışan- lar da aynı bilgileri verdiler. Olaydan yaklaşık yanm saat kadar sonra olay yerine gelen An- kara Valisi Bedük de yayınevinde incelemelerde bulundu, aynca po- lis yetkililerinden bilgi aldı. Ola- Soydaş (Baftarafı 1. Sayfada) ler Hareketi" pazar günkü ikinci turda çoğunluk usulüne göre 7 se- çim bölgesinde daha mücadele et- ti. Bu bölgelerden de ikisinde se- çimi kazanan Türk azınlık aday- lan böylece BSP ve DGB'nin ar- dından, seçimden başanyla çıkan üçüncü siyasi güç oldu. Soydaş mılletvekillerinden şu ana kadar kesinleşenlerin adlan ve seçirn bölgeleri şöyle: Yaşar Şaban Bekirov (Kırcaali), Babri Ömerov (Kırcaali), Hasan Hasanov (Mestanlı), Ahmet Do- gan (Koşukavak), Şakir Poyukov (Blagoevgrad), Hasan Dikov (Tar- goviste), Mehmet Ulyanov (Şum- nu), Kadir Celil (Razgrad), Ognı- yan Misev (Silıstre), Ibrahim To- sun Tatariı (Razgrad), Yolyan Ef- raimov (Kırcaali). Bunlann bir kısmı çoğunluk, bir kısmı da nispi temsil sistemj- ne göre seçildiği için nispi temsil- den seçilenlerin listesi hâlâ açık- lanmadı, dolayısıyla da isimler ke- sinleşmedi. Özal tatil köyü açtı Taşaçocugu değiliıri9 FARUK BİLDİRİCİ BÜLENT ECEVtT ANTALYA — Cumhurbaska- m Turgut Özal, Türkiye'nin 10 yü içinde ileri ülkeleri yakalama şan- suıın bulunduğunu beürterek, "Bonnn risk almak, çok çalışmak ve tehlikelere göğös germekten başka yolu yoktur" dedi. "Bn iil- kede herkesin öniındeki engeller kaldınlmışnr. Çalışmasıyla, iste- yen istediği yere gelebilir" diyen özal, kendi geçmişini anlatırken de "Asil aile mefhmnnn yok. Pa- şa çocuğn da degilim" diye ko- nuştu. Antalya'da bulunan Cumhur- başkam özal, eşi Semra Özal ile birlikte önceki gün müteahhit Aga Ceylan'ın "Simena" adlı tatil kö- yünde kaldı. özal dün sabah Bir- leşik Arap Emirlikleri ve bir Türk şirketinin ortak yapırru olan "Pa- lamariva" adlı tatil köyünün açı- lışıru yaptı. özal burada yaptığı konuşmada, turizm gelirlerinin bu yıl 4 milyar dolara çıkacağım, ha- ziran ayı olmasına karşın ödeme- ler dengesinin olumlu olduğunu söyledi. Özal burada, gazetecile- rin Devlet Bakanı Mustafa Taşar ile cezaevindeki işadamı Kemal Horzum arasındaki ilişkiyi izleyip izlemediği yolundaki sorusunu da sözcü Kaya Toperi aracüığıyla ya- mtladı. Toperi, Cumhurbaşkanı'- mn, Taşar konusunda araştırma yaptırmadığını bildirdi. Özal ve beraberindekiler Ke- mer'deki acüıştan sonra Antalya'- ya dönerken, konvoyun 140 kilo- metre hız yapması kazaya neden oldu. Jandarmalan taşıyan bir araç tünel çıkışına çarparak dur- du. Araçtaki jandarmalar kazayı yara almadan atlattüar. ya Ankara Cumhuriyet Bassavcı- hğj da el koydu. Yayınevine gelen Ankara Cumhuriyet Savcısı Ttar- gnt Banogla olaya ilişkin ilk so- ruşturmayı başlatırken, olayın si- yasi bir eylem olabileceği belirti- lerek soruşturmanın DGM Savcı- lığı'na devredilebileceği de kay- dedUdi. Vali Bedük'ün incelemesi sürer- ken, yaralılardan yayınevi sorum- lusu Yalçın Ünal, polis tarafından yayınevine getirüdi ve kendisine ilk yer gösterme işlemi yaptırüdı, bilgisine başvuruldu. Unal'ın her iki kolunun yaralı olduğu, sağ ko- lunun askıda bulunduğu, saçlann- da da yer yer yanık izleri olduğu gözlendi. Vali Bedük, "Saat 14.20 sırala- nnda, asma katta meydana gelen patlama sonrasında yangın çıkı- yor. Buradan, patlamamn agıruklı olarak yangın malzemesini de ib- tiva ettigi ihtimali ortaya çıkıyor" dedi. Bomba uzmanlannın bom- banın türü ve tahrip gücüne iliş- kin kanıt bulmaya çalıştıklannı, bu yönde çalışmalann sürdüğunü de belirten Bedük, bir soru üzeri- ne patlayıcının molotof kokteyli de olabileceğini söyledi. Baykal: İktidar Diyanet Vakfı ( Hac işVnden inşaat ve yayıncılıgcu.. Kurulduğu 1975 yüında 150 bin lira serraayesi bulunan Türkiye Diyanet Vakfı asıl mal varhğını "hac organizasyoııa" ile yaptı. Vakıf 1979'dan bu ya- na 500 bin kişiyi hacca götürdü. Son iki yıldır da hac seferlerini Türkiye Seyahat Acentalan Bir- liği (TÜRSAB) ile birlikte yürü- lüyor. Vakfın, "hac organizas- yonunda yobuzhık yapddı|ı" id- dialanyla bir dönem başı derde girmişti. Diyanet Vakfı bugun 7 şırke- te sahip. "Dryanet Işteıi Başkaa- lıgı'na götürdügn hizmetlerde yardıma ve destek ofanak" ama- cıyla kurulan vakıf, inşaat, ma- ğazacüık işleriyle de uğrasıyor. Ticari faaliyetlerinde ağırlığı dini kitap yayıncılığına veren vakıf yılda ortalama 50 yeni yayın çı- karıyor. Vakfın bastırdığı dini yayınlann sayısının Özellikle 12 Eylül sonrasında 2 milyorüardan 4 milyorüara fırladıgı gözleniyor. (Baftarafı 1. Sayfada) başkanhk sistemi, ANAP'taki son isti/alar, profesyonel ordu tartış- ması ve SHP'nin Güneydoğu po- litikasına ilişkin sorulan yanıtla- dı. Baykal, Güneydoğu konusun- da SHP'nin tutarlı, kararlı ve cid- di bir politika izlediğini bildirir- ken profesyonel orduya da sıcak baktıklannı kaydetti. Baykal'a yö- neltüen sorular ve yanıtları şöyle: "— Cumhurbaşkanı Özal'ın gündeme getirdiği başkanlık sis- temi tartışmasuıa ilişkin degerlen- dirmenizi alabüir miyiz? BAYKAL — Türkiye'nin siya- sal rejimi tarihsel gelişmesi için- de biçimlenmiştir. Ülkelerin rejim- leri günübirlik terdhlerle karara bağlanamaz. Böyle bir arayışın ül- kelerin rejimini yaz-boz tahtası haline getirme tehlikesi vardır. O nedenle var olan temel siyasal re- jimi esas alan anlayış içinde yü- rümek temel ilkedir. O açıdan ba- kıldığında Türkiye'nin Meclis üs- tünlüğü ilkesine dayalı bir siyasal rejime sahip olduğudur. Devleti Meclis kurmuştur, Türkiye"de cumhuriyeti Meclis ilan etmiştir. Şimdi kişisel arayışlar Türkiye1 nin siyasal rejimini baskı altına al- maya başlamıştır. Bir başkanlık, yan başkanlık zorlaması ile karşı karşıyayız. Böyle bir zorlamayı ge- rektiren ciddi bir gereksinim yok- tur. Tamamen Cumhurbaşkanı- nın kişisel tercihlerinden kaynak- lanan ve Meclis çoğuniuğunun bu tercihlere teslim olma konusunda- ki genel durumundan çıkan bir zorlama karşısındayız. Bu pek çok sıkıntıyı ve bun'alımı beraberinde getirecek bir girişimdir. Türkiye1 de denenen başkanlık sistemi soy- suzlaşmış bir başkanlık sistemidir. Anayasal, yasal, siyasal dayanağı olmadığı gibi siyasi destek de yok- tur. Başkanlık zorlaması yapan in- samn hiçbir siyasi desteği yoktur. Doğrudan bir seçimden çıkmış de- ğildir. Böyle bir seçimden çıkacak takatı da yoktur. Partisi Türkiye 1 nin 3. siyasi partisi haline düşmüş- tür. Kendisini seçen insanlann si- yasi desteği de ortadan kalkmış- — GüneydogH'daki son geliş- melerle partinizin Güneydoğu po- litikasına ilişkin eleştirueri defer- lendirir misiniz? BAYKAL — SHP Güneydoğu konusunda çok tutarlı, kararlı ve ciddi bir politika götürmektedir. Yöneltilen eleştiriler doğru değil- dir. Partinin görüşlerini derü tophı olarak ortaya koymak üzere hepi- nizin büdiği gibi MYK'da bir ça- lışma yapüıyor. Aynca son yaşa- nan saldınlar konusunda genel başkanımız aynntıh olarak bir de- ğerlendirme yapıp üzüntümüzü ifade etti, siyasi tavrımızı ortaya koydu. Partimiz gerekeni hiç kim- senin kuşku duymayacağı şekilde yapmaktadır. — ANAP'Un son olarak Vey- sel Atasoy da istifa etti. ANAP- tan aynlanlann yeni bir 'hnfle partisi' knracaklan yolunda ha- berier de var. Bu konnyn defcr- lendirir misiniz? BAYKAL — Bu parlamento içindeki tertipler, oluşumlar bizi fazla ilgilendirmiyor. Çünkü bize göre parlamentodaki çoğunluk si- yasal desteğini kaybetmiştir. Bu oluşumlarla ülkenin karşı karşıya bulunduğu siyasi kriz aşüamaz. Türkiye'nin yeni bir parlamento- ya ihtiyacı vardır. — Cumhorbaskanı Özal, son askeri tatbikat sırasında profesyo- nel ordudan vana olduğunu açık- ladı. Bunu SHP olarak nasıl de- gerlendiriyorsunuz? BAYKAL — Profesyonel ordu bir yandan teknolojinin bir yan- dan da savunma stratejilerinin bir zorlaması olarak ortaya çıkıyor. O nedenle profesyonel orduyu red- detmek mümkün değüdir. Etkin bir güvenlik politikasmı yurütebü- mek için profesyonel bir orduya ihtiyaç olacağım düşünüyorum. — Genelkunnay Başkanı son olarak orduyu gpekülaüf ortaaun dışiBda tutmak amacıyla kendi is- tegi ile savunma sanayii ihaleleri- nin ekonomik boyutu konusunda görüş bfldimıeyecek. B« konndaki düşünceniz nedir? BAYKAL — Genelkurmay ur.tktidarTnkİşisefle^mesrolayıUe Başkam'nın tartışmauirudelerden karşı karşıyayız. Bu kaygı verici ^ İ ^ ? e ^ a a m sayjndeğer b i r o ı a y bır eğilım olarak görüyorum. Fa- Şimdi Türkiye'deki anayasal re- jim Sayın özal'ın Cumhurbaşkan- lığı dolayısı ile ciddi bir sıkıntı içindedir. Tabii burada önemli nokta Cumhurbaşkanı'mn bu he- veslerine, bu arayışlanna izin ver- mek zonında olan bir hükümetin işbaşında bulunmasıdır. Türkiye 1 de Bakanlar Kurulu'nun nasü oluştuğunu hepimiz çok iyi bfliyo- ruz. Başbakanın nasıl başbakan olduğunu biliyoruz. Tabii bu du- rum başkanlık zorlamasına fırsat vermektedir. Böyle bir başbakan- lık anlayışım içine sindirebilip ka- bul edebilen bir başbakanın, bu anlamda gerçekte sekreter niteli- ğindeki bir bakanlığı kabul edip içine sindiren bakanlann bulun- duğu ortamda Sayın Özal, bu zorlamayı yürütebilmektedir. Bu parlamento çoğunluğu, halkın desteğini yitirmiştir, siyasal etkin- liği yoktur. Ama kendisinde olma- yan yetkileri yürütme organına ra- hathkla teslim edecek durumda- dır. Bu, sağlıksız bir manzaradır. Bu nedenle siyasi desteğini yitiren parlamentonun bir an önce seçi- me gitmesi gerekir.' kat sorun yarüış işlerle belli kişi- lerin uğraşıp uğraşmaması soru- nu değüdir. Sorun yarüış işierin yapüıp yapümaması sorunudur. O sorunu çözmek durumunda olan- lar da ülkenin siyasi kadrolandır. — SovyeUer Birligi'ndeki ve Doğu Avrupa'daki geüşmeler kar- şısuıda dünyada TürldyVnia duru- munu nasıl degeriendirryorsuııuz? BAYKAL — Dünyada ülkeler çok şeyi sorgulamaya başladılar. Ama ne yazık ki Türkiye bu glo- bal arayışın dışında duruyor. Hâ- lâ '1 Mayıs'ı kutlayahm mı, kut- lamayaJım mı?' tartışması yapıyo- ruz. Hâlâ 141, 142 ve 163 sorunu- nu çözemedik. Bunlar Türkiye'yi evrensel gelişmeleri kavrayamamış bir taşra ülkesi konumuna doğru sürüklüyor. Bu nedenle Türkiyei nin bir an önce dünyadaki olu- şumlann dalga boyunu yakalama- sı lazım. Bunun Türkiye'ye büyük ufuklar açabilecek gelişmeleri de başlatabüeceğini düşünüyorum. öğrencı kartımı, sigorta kartımı, mavi kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. NERİMANKUZU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle