Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhun>çı Matbaacıjık \c Ga2ctecılık Turk \nomm Şırkeıı
adma Vıdir Nıdı 0 Genel Vavın Muduru Hasan Cemal. Muessese
Muduru EmJiM L'şftkllgil. Yazı Islerı Muduru Okay GontnslD, 0
Haber Mcrkezı Muduru. Ymlçın Bo>er, Savfa Duzenı Yonetmenı: Ali
Aoı, 0 Temslcıler ANKARA Munel Tan. ÎZMİR Hiiancl ÇttinJura.
U Polıuka CttaJ B«taı«*- D15 Habcftcr fjjım Balo. Ekonomı Crm^z I t e t u . 1» Sendıka Şuknn Kcttna. Kultur Cttal Ism.
Egıüjn G«ac» Şajtafl. Habcr Aıastırma tsad Bcrtua, Yun Haberien N«dd Datsa, Spor Daruşmam \bdnflt*dlr Yncdmsa.
Dvs YazıJar brcm f •^•" A/a^ırmâ Şalû Mpay, DuzctTme Abdıdalı Vmzıa. 0 Koordııutdr \umci korulsan. 0 Maiı Işier
Erol ErkU. • Mııha&ebc Buknt Vrner # But«c-Plaıüama St*t Oannborotta # RckJam V>-5t Toran. # [ k lanrüir Hntya
• ldur H K I U Gonr. • l»l«me Oadcr Çdft. • Bügı-Ulon S«il \mL • PenoneL Srvp I
«3J4 k
Bumar
05 65
PK
Cumhunjn Matbuobk vc GurUcıiık TAŞ. Türk Oafc Cad 39/41 CJ*»k*u
246-Iaanbul Td 512 05 05 (20 haty, THo. 22246 Fax (1) S26 M 72 #
7j>a GOkalp Biv Intılif S No 19; 4, Tet 133 11 41-47. Teta. 42344 Fu. (4) 133
I m r H Zıya Biv 1352 S i 3 Td: 13 12 30. TÖOL 52359 FUL (511 19 53 60
Inonu. Cad 119 S No I K* I. TcL 19 3
T
52 14 hat). Ttta. 62155. Fn. (71) 19 37 52
TAKVİM: 19 OCAK 1990 Imsak: 5.48 Guneş: 7.17 Öğle: 12.20 lkindi: 14.4« Akşam: 17.11 Yatsı: 18.35
Fahişeyv
tecavüz
Strasbourg
yolunda
HAKAN KARA ~
İZMİR — Anayasa Mahke-
mesı'nın "fuhşu kendine ugraş
edinen" kadınlara yönelık teca-
vüziın daha az cezayı gerektirdi-
ğini kabul etmesıne yönelik tep-
kiler giderek yoğunlaşırken, iç
hukuk tuketildiği gerekçesiyle
konu Avrupa fnsan Hakları Ko-
misyonu'na göturüluyor.
Türk Ceza Yasası'ndaki 438.
maddenin gundeme gelmesi An-
talya'daki bir dava ile gerçekleş-
ti. Antalya'da üç yıl önce dört
kişi "fuhşu kendine ugraş
edindigi" one surülen N.T. adlı
kadıru kaçırmaya kalkmış, konu
Antalya 2. Ağır Ceza Mahkeme-
si'ne yansımıştı. N.TInin avuka-
tı Nevzat Şimşek, soz konusu
maddenin anayasaya aykırı ol-
duğunu öne sürunce, Antalya 2.
Ağır Ceza Mahkemesi, Anaya-
sa Mahkcmesi'ne yasanın ıptali
için başvuruda bulundu. Aııcak
başvurunun reddedilmesi üzeri-
ne avukat Nevzat Şimşek ile
1988 yıluıda Anayasa Mahkeme-
si'ne başvurarak yasanın kaldı-
rılması için davaya mudahale et-
mek isteyen Yeşiller Partisi MYK
üyesi avukat Senih Özay, konu-
yu Avrupa lnsan Hakları Ko-
misyonu'na götureceklerinı açık-
ladılar.
Alman Yeşiller Partisi Millet-
vekili Karitas Hensel de herke-
sin hukuk karşısında eşit oldu-
ğu prensibinin, hukukun en te-
mel ilkelerinden biri olduğunu
belinerek, "Yasa karşısında ka-
dınlar nasıl fahişe ya da fahişe
olmayan kadın diye ayrılır. bu
anlaşıhr gibi değil. Üstelik bu
aynmı gerçekleştirip fahişelere
tecavuzde ceza indirimi uygula-
ma, kabul edilebilecek bir uygu-
lama degil. Tecavüz en kötü suç-
lardan biridir. En agır sekilde ce-
zalandırılması gerekir" görü-
şünu dile getirdı.
PROF. ÖZDEMİR
Universite
ses vermeye
başladı
FİGEN ATALAY
tstanbul'daki çeşitli üniversi-
telerde görevli öğretim uyeleri,
yeni bir universite yasa tasarısı
hanrlıgı içindeler. Aynı öğretim
üyelerı, "özerV ve demokratik
bir universite konusunda birie-
sen öğretim uyeierinin bir arada
olacağı" bir dernek çatısı altın-
da toplanmak için girişimlerde
bulunuyorlar.
lstanbul'daki üniversitelerde
görev yapan profesör, doçent,
doçent yardımaları ve araştırma
göre\lilerinden oluşan 70 kişi,
önceki akşam Kuruçeşme'deki
Mülkiyeliler Birliğı Lokali'nde
bir araya geldiler.
3 saat suren toplantının açış
konuşmasını yapan İjtanbul
Üniversitesi Tıp Fakultesi öğre-
tim üyelerinden Prof. Coşkun
Özdemir. "Üniversiteler, umut
kıncı havadan sıvnhyor. Yitirdi-
gi heyecanı yeniden kazanıyor"
dedi.
Bu toplantılan, bir yıl önce
üniversite sorunlarını görüşmek
amacıyla başlattıklanru belirten
Prof. Özdemir şunları söyledi:
"Üniversitelerde olup bitenler-
den huzursuzduk. Bir şeyler yap-
raak istiyorduk. Üniversitemize
sahip çıkmak, ses vermek isti-
yorduk. En etkin yolun dernek-
jeşme olduguna karar verdik.
Uzun yıllardır sessiz kalan uni-
versite, son zamanlarda ses ver-
meye başladı."
lstanbul'daki öğretim üyeleri
derneğinin kurulabilmesi için şu
anda yeterli sayıdan çok daha
fazlasına sahip olduklanru belir-
ten Prof. Özdemir, amaçlarının
öğretim üyelerini, kurulmuş bir
derneğe çağırmak olmadığını;
derneğin, mumkün olabildiğiıı-
ce geniş bir katılım sağlandık-
tan sonra hep birlikte kurulma-
sının daha sağlıklı olacağını söy-
ledi.
Alman Neo-NaziPartisi lideri 'Bodrumlu' Schönhuber "Türkler"hakkında kitapyazdı
6
En büvük tehlike Türkler'DİLEK ZAPTÇIOĞLU
BONN — Federal Almanya'da-
ki aşırı sağcı "Republikaner"
(Cumhuriyetçiler) Partisi Genel
Başkanı Franz Schönhuber, Türk-
ler hakkındaki "zengin bilgisini"
kitap haline getırerek Alman hal-
kının hizmetine sundu. Eşe dosta
hediye edilmesı için Noel'den on-
ce pıyasaya surülen kıtabı birçok
kitabevi repertuannda bulundur-
madığı için sipariş etmek zorun-
da kaldık.
Ancak "Dünü ve Bugünii ile
Tiiriler" başlığını taşıyan 216 say-
falık kapsamlı eseri okuyunca ver-
diğimiz paranın heba olmadığını
anladık.
Bodrum'da yazlığı olduğu için
Türk basınına "Bodrumlu Nazi"
olarak geçen Schönhuber, kitabın
önsözunde "Bu eseri parti başkanı
sıfatıyla degil. Türkiye'yi >~akın-
dan tanıyan bir Alman olarak
yazdığııu" söylüyor.
Schönhuber'in yaklaşımı kita-
bın ilk cümlesinde Türkçe olarak
dile gelmış: "Dost acı soyler"
"Türk dostu" (!) Fraru Schönhu-
ber, Almanların ıyi ve kotu za-
manda bu denli kader hirliğı etti-
ği başka bir halk bulunmadığını,
ancak son yıllarda iki ulus arasın-
daki ilişkilerin gerginleştiğini, bu
gerginliğin tarihini bu kitapta an-
latacağını söylüyor. "Kendisine
karsı >npılacak saldınlara şimdi-
den Türkçe bir atasözüyle cevap
verecegini" belirten eski SS suba-
yırun yanıtı şöyle: "h urür kervan
vurur"
NEO-NAZİ LİDER SCHÖNHUBER'İN GÖRÜŞLERİ
Almanya'da aşağılanan Türklerin bir kısmı burada
aşağılık komplekslerini giderirler. Kompleksli Batılı kadınlann bini
beş paradır burada. Kendi ülkelerinde kenara itilmiş bu kadınlar,
Bodrum'da bacaklarını açıp Batıda Türk düşmanlığını bertaraf
ettiklerini sanırlar.
SCHÖNHUBER — Muham-
med'in gölgesi, Atatürk'ün gölge-
sinden daha uzun.
Schönhuber'den Türkiye'nin AT
başvurusu hakkında yorum:
"Türkler APnin kapısını çalarken
Avrupa larihine daima aktif ola-
rak katkıda bulunduklannı ileri
surmektedir. Bu katkı nedir? Sırp-
lar, Macarlar, Yunanlılar ve Bul-
garlar Türk kırbacı altında kıv-
randınlmıştır. Türkler Viyana ka-
pılanna iki kere Avnıpa'yla bıi-
tunleşmek için degil, Avrupa\ı
Türkleştirmek için dayanmamış
mıdır? Türklerin Viyana'da yenil-
mesi Avnıpa'nın gelmiş geçmiş en
büyük bayramlanndan biridir."
Sonuç: Gerek Almanlar gerek-
se Türkler işgalci ruhları yuzun-
den çok çekmiştir. Ikisinin de öl-
MevJana'ya gidince kendimi
hafiflemiş hissettim. İslam, benim gözümde iki
suratlı bir din. Bir yüzünde bilgelik,
pragmatizm ve tolerans var. Diğer yüzünde
şovenizm, irrasyonalizm ve fetih güdüsü.
TÜrk gazeteCİleri: Türkiye'de en
önemli gazeteler bir avuç Karun gibi zengin
kişilerin elindedir. Türk gazetecileri kendi
memleketlerinde iktidarın elini eteğini öper,
kapitalistlere yaranmaya çalışırlar.
FRANZ
SCHÖNHUBER
DIETURKEN6ESCHICHTEÜND
ENjRT
çusu yoktur.
Gelelim 12 Eylül askeri müda-
halesine: Askerler 12 Eylül'de
Turkiye'deki iç savaşın önüne geç-
mek için iktidara el koymuştur.
"Bu baglamda Balı'da ısraria sa-
vunulan bir düşünceyi düzeltmek
geregini" hissediyor Schönhuber.
Darbeden onceki katliamlar aslın-
da (1960 darbesine katılan) "Albay
Turkeş'in emrindeki Bozkurtlann
suçu degildir. Cinayetlerin çogu
radikal solun hanesine yazılmalı-
dır." Ama Batı suçu hep sağa at-
mayı âdet edinmıştir bir kere,
"Türk büyuk burjuvazisi Bozkurt-
lann çogunu sempatik bulmasa
bile onlan kolluk kuvveti olarak
angaje etmekte sakınca görme-
miştir." Kısacası "Bozkurtlar alet
olmuştur." Schönhuber bunu kim-
den mı duymuştur? "Bn bilgiyi
kendisine Antaha'da bulundugu
bir sırada fstanbul'daki Yahudi
moda imparatonı Vakko klanına
dahil olan biri" söylemıştir.
Schönhuber, Bodrum'a ilk gö-
rüşte âşık olmuştur. Ama gürül-
tü, saldırgan bir cinsellik ve gece
hayatının pisliklen kasabayı yazın
yaşanmaz hale getirir. "Almanya^
da aşağılanan Türklerin bir kısmı
burada aşağılık komplekslerini gi-
derirler."
Bodrum'da cinsel bakımdan
yokluk çekilmez. Gerçi Türk er-
kekleri ailedeki kızların yanına
kimseyi yaklaştırmaz, ama onlar
yerine kompleksli Batılı kadınla-
rın bini beş paradır Bodrum'da.
"Bunlann çoğu kadınlık cazibesi-
ne sahip olmadıldan için kendi
memleketlerinde kenarda kalmış-
lardır. Burada bacaklarını açıp
BaO'daki Turk düşmanlıgım telafi
ettiklerini sanırlar." Bu hastalığa
en çok Alman kadınları yakalan-
maktadır.
Konya'da Mevlana'mn türbesi-
ne (kendi deyişiyle "Mevlana raa-
nastınna") giren Schönhuber, ken-
dini pek bir hafiflemiş hissediyor.
Bu arada tslamiyet hakkında fel-
sefe yapmaya başlıyor: "İslam be-
Thatcher'ın gemisi su ahyorİngiliz halkı artık Başbakan Thatcher'a "gif
diyor. Kendini yeşil ilan etmesi kamuoyu
yoklamalarını etkilemedi.
EDtP EMtL ÖYMEN
LONDRA — Ingiltere'de siya-
set yol ayrımında. Bir yanda Baş-
bakan Margaret Thatcher var: 10
yıldır iktidarda. Hiç gitmeyecek
gibi. Ama parti gemisi her yanm-
dan su almaya başlamış durunı-
da. Halkın üçte birinin refahı uğ-
runa üçte ikisinin giderek yoksul-
laşması, ülkenin guneyinde refah-
tan geçilmezken, kuzeyde ve eski
sanayi bölgelerinde işsizlik ve
ümitsizlik. Ama Başbakan Thatc-
her, genç kalmak için banyosun-
da suyundan hafif elektrik akımı
geçirtiyor, gün boyunca biriken
elektriğini böylece koyveriyor-
muş. Hormon tedavisi gördüğü,
"ölümsüz bir gençlige" kavuştu-
ğunu da yazıyor magazin basıru...
Bir yanda da Yeşiller var: Geçen
haziranda yapılan Avrupa Parla-
mentosu seçimlerinde Avrupa
Topluluğu ülkeleri içinde en çok
Ingiltere'de oy aldı Yeşiller: Yuz-
de 14.5. Ama parlamentoya bir
tek üye bile sokamadılar. Nede-
ni; Ingiltere'deki seçimde nispi
temsil yok. Çoğunluğu alan kaza-
nıyor. Yeşiller ve sol kesim, Baş-
bakan Thatcher'ın "Parayı ka-
zan. köşeyi dön","Her koyun
kendi bacagından asüır","Gemi-
sini kurtaran kaptan" felsefesine
alternatif.
Başbakan Thatcher döneminde
nehirleT karaya çaldı. Irlanda De-
nizi'ne radyoaktif atık atıldı. Sa-
nayi bacalarının savurduğu du-
manlar evet kentleri bogmadı ama
gidip Avrupa'ya asit yağmuru di-
ye düştü. Su ve toprak daha çok
kirlendi. O kadar ki Avrupa Ko-
misyonu, sulan pis diye tngiltere'-
yi dava etti. Ve Başbakan Thatc-
her bütün buniara rağmen büyük
bir pişkinlikle "yeşil" oldu çıktı.
Evet, partisi ulkede çevreye en
dikkat eden, en kol kanat geren
partiydi. Yeşil Parti'den de çok
yeşildi.
Genç ve dinamik kesime yone-
lik bu çabalara rağmen, hizmet
sektöründeki bir azınlık dışında
halk artık Başbakan Thatcher'a
"Git" diyor. Kendini yeşil ilan et-
mesi kamuoyu yoklamalarını et-
kilemedi. Birkaç ay önce kendi
panisi içinden ilk kez simgesel bir
davranışla biri çıkıp liderliğine ra-
kip oldu. Thatcher sonrası dönem
konuşuluyor artık. Yerine kimle-
rin göz diktiği, kimlerin lıderlik
yarışına kalkışabileceği gündem-
de. Sosyologlar, Başbakan Thatc-
her'ın ekonomik ve sosyal siyase-
tinin, partide sanıldığı kadar be-
nimsenmediği görüşunde. Parti
içinde "Gerçek Thatchercı"ların
oranı yüzde 20 tahmin ediliyor.
Gerisi sadakat, alışkanlık, uyum.
çıkar gibi farklı nedenlerle parti-
de.
Ilımlı solla merkez arasında bir
yere yerleşmeye çalışan Işçi Par-
tisi ise derlenip toparlanma sure-
cini bitiremedi. Bazen sol slogan-
la, bazen pıyasa ekonomici yak-
laşımla lşçi Partisi hâlâ başı ile so-
nu arasında iletişim kuramıyor.
Lider Neil Kinnock da yeşillikten
yana. Ama yana olmak, 80 kuşa-
ğına şirin gozükmeye yetmiyor.
Partinin yeni modasal akımlara
uyarak soldan ortaya kaymasına
tahammül edemeyen "klasik
solcular" yeni seçimde aday ol-
mayacaklar. Bunlar arasında Kin-
nock öncesinde partinin bölünüp
un ufak olduğu dönemin lideri
Michael Foot, yardımcısı Dennis
Healey ve diğer "solcular" var.
Tony Benn henüz direniyor ama
onun da piposunu alıp köşesine
çekıhp arulannı yazması yakındır.
Kinnock'a "Sosyalizm sonrasının
solcu lideri" denmesi boşa değil.
Yeşil Parti ise hâlâ lider seçme-
mekte direnerek, uluslararası iliş-
kilerden sorumlu sözcusü Sara
Parkin'in "gayri resmi liderliği"n-
de ilerliyor. Parti son olarak "Ye-
şil Tüketım Rehberi" yayımladı.
Şampuandan şampanyaya kadar
yeşil harekete ters düşmeyecek tü-
ketim mallan sıralandı. En çok
satan kitaplar arasında, Ingiltere'-
de değişen beklentiler, tutum \e
davTanışların oya yansıması tesa-
düf degil. Bilinçli ve yeşil bir se-
çim.
Başbakan Thatcher, 1987 seçi-
minde yuzde 42.3 oranında oy al-
mıştı. Aynı yıl Yeşil Parti'nin al-
dığı oy oranı yüzde I'den azdı.
Geçen yıl haziranda yapılan Av-
rupa Parlamentosu seçiminde ise
oy oranları yuzde 14.5'e yuksel-
di. Bugunlerde Başbakan Thatc-
her'ın desteği yüzde 25'lere kadar
düşmüş durumda. Bir yeni seçim
yapılsa seçmenin >1ızde 35'i yeşil-
lere oy vereceğini söylüyor.
a e ıAUVJI \HB
YUA0Cİ.ÇAU9P
MESl ICfN ACÜkm ÇAUŞ.
A4ASIM SULlK
HEM THATCHER'A HEM REKLAMCILARA — Londra'da "Yetiskinler için Mizah Dergisi" altbaşlıgı
ile yayunlanan "Brain Damage" (Bejin Sarsıntısı) dergisinde yeraJan bu tek sayfalık çizgi-öj küde, Ho-
neysett imzasını kullanan çizer, bir taşla hem Bayan Thatcher'ı hern de reklamcılan makaraya sanyor, ikti-
dara geldiğinden bu yana tngiltere Başbakam Bayan Margaret Thatcher'ın. seçim kampanyalannı ve halkla
Uişkiler faalivetlerini Irak kökenli Charies ve Maurice Saatchi kardeşlerin ajansı gerçekleştirdi. Ancak 1989
yılı sadece Thatcher için degil, Saatchi & Saatchi ajansı için de son derece kötü bir yıl oldu. Dunya reklamcı-
lık dergileri, İngiltere ve dunyanın bu en büvük ajansının, reklamcılık faaliyetinden çok borsa oyunlanna
ilgi duyduğunu hatırlatırken şirket, borçlannı odeyebilmek için daha önce ABD, Avrupa ve dunyanın çeşit-
li ülkelerinde satın almış olduğu yan kuruluşlan satmak zorunda kaldı. Bu arada Saatchi & Saatchi ajansı-
nın Londra ve New York borsalannda işlem gören hisse senetlerinin değerindebir deger kaybı kaydedildi.
nim gözümde (mitolojideki gibi)
iki suratlı bir din. Bir yüzünde bil-
gelik, pragmatizm ve tolerans var,
diğer yüzünde şovenizm, irrasyo-
nalizm ve fetih güdüsü."
Bir dağ keçısi kıvrakhğıyla bir
konudan diğerine sıçrayan Franz
Schönhuber, Munih'te eski Gala-
tasaray antrenöru Jupp Den»»!!
1
ın duzenlediği bir toplantıdan
sonra "Hürriyet" Gazetesi'nde
kendisi hakkında çıkan yazıyı "ib-
ret olsun diye" kitabına almış.
Schönhuber'in ırkçı olduğunu an-
latan yazının yazan Ahmet Altan,
"Gazeteci kılıgına girmiş bir Al-
man duşmanı ve kışkırtıcı ajan"
dır. Schönhuber ırkçı olduğu yo-
lundaki savları şöyle püskürtür:
"tlk kanm yan Yahudiydi, kızım-
da Yahudi kanı vardır."
Alman halkının gözü kapan-
mış, gcrçekleri göremez hale gel-
miştir. Tıpkı "zevk-ü sefa içine da-
lıp dışandan gelen tehlikeyi zama-
nında seçemeyen Bizans gibi",
"Türklerin bu kez 1453te Bizans'ı
fethederken başvurduklan hilele-
re ihtiyaçlan >oktur. Hayır, elle-
rinde resmi ve damgalı kâgıtlaria
gelmekte ve kalmaktadıriar Al-
manya'da. Üstelik gelenler Konya
gibi şehirlerden gelmekterdir!
Bunlann hepsi mürtecidir. Al-
manlann domuz eti yediği için te-
miz olmadığını iddia etmekte ve
Alman düşmanlığını köriiklemek-
tedir."
Schönhuber'in Türk
politikası tahlilleri
"Bugün Türkiye'de iktidara gei-
mek veya iktidarda kalmak isteyen
her kimse tslamcılara taviz ver-
mek zorundadır." Nitekim bu yüz-
den "Turgut Özal, Erbakan taraf-
tarlannı kendi safına çekmek ve
ANAP içinde eritmek için elinden
geleni yapmıştır. Onu bu işte <am
bir Islamcı olarak tanınan karde-
si Korkut Özal desteklemektedir.
Özal, Müslümanlığtm göstermek
için hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Her
sene Mekke'je gidip hacı oluyor.
Bunu Türk televizyonu bile gös-
terdi. Özal hükümeti, tslamın
okullarda azınlık çocuklanna da
zorunlu ders olmasını karariaştır-
dı." Bu durumda Türk âilelerin
Almanya'da çocuklarını Kuran
kurslarına gondermesine de şaş-
mamalıdır, zira "Islam'ın saldır-
gan yüzü" giderek her yerde ön
plana çıkmaktadır.
Schönhuber'in kansı Almanya1
da tercihan MHP'ye yakın Türk-
lerin davalannı üstlenen avukat
Bayan Ingrid Schönhuber'in "Bir
yıl boyunca Günaydın Gazetesi-
nde Almanya'daki Türk işçilerin
sorunlanyla ilgili köşe yazarlığı
yaptığım" biliyor muydunuz?
Schönhuber bu kaynaktan Türk
basını hakkında değerli bilgiler
edinmiş. Örneğin "En önemli ga-
zetelerin, bir avuç Karun gibi zen-
gin ailenin elinde olduğunu." Asil
Nadir'den bile haberdar olan
"Türkiye uzmanı, dost" Schönhu-
ber'e gore "Türk-Alman ilişkileri-
nin bozulmasındaki en büyük suç
Türk basınının."
Turkiye'ye çeşitli ziyaretlerinde
gazetecilerle taruşan Schönhuber'e
gore "Türk gazeteciler kendi
memleketlerinde iktidann elini
eteğini oper, kapitalistlere yaran-
maya çalışır ve şovenizm yapariar.
Almanya'da tehlikede olmadıkla-
n için demokrasi havarisi kesilir-
ler."
Türkiye'nin AT'ye girmesi
Schönhuber'in korkulu rüyası.
"Almanca konuşulan Avusturya
ve Isviçre dururken ve Viyana ls-
tanbul'dan çok daha Avrupalıy-
ken, Almanlarla ruhen akraba
olan tskandinav ülkeleri Avrupa
Topluluğu'nun dışında kalırken
nasıl olur da Türkler buna dahil
olmak isterler?"
Schönhuber anlatıyor: "Türk-
ler nereden gelmiştir? Orta Asya-
dan, Altay Dağları'ndan! Türkler
neydiler? Osmanlı lmparatorlu-
ğu'nun kuruluşu sırasında Avru-
pa ve Arap kanıyla tazelenen sa-
vaşçı göçebe kabileler!" Schönhu-
ber'e göre "Türkiye'de Muham-
med'in gölgesi Atatürk'ün gölge-
sinden daha uzundur" ve dış tica-
ret rakamları Türk ekonomisinin
diğer tslam ulkeleriyle butünleş-
mesi gerektiğini göstermektedir.
Telefon
abonmanı
• ANKARA (AA) —
PTT, telefon abonman
ucretini, sabit ücretle
birlikte 85 bin liraya
çıkardı. Abonman ücreti
içinde yer alan kontör
sayısı da 300'den 500'e
yükseltildi. Bu iicret
abonelerden iki taksitte
alınacak. tlk taksidin ocak
dönem i faturalarıyla
birlikte 40 bin lira olarak
şubat ayı içinde, ikinci
taksitin de şubat dönemi
faturalarıyla birlikte 45 bin
lira olarak mart ayı içinde
tahsil edileceği bildirildi.
Batman'da
kirlilik
• BATMAN (Cumhuriyet)
— Çevre kirliliğine neden
oldukları gerekçesiyle
TÜPRAŞ rarınerisi ve
Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı aleyhine iki
milyarhk tazminat davası
açan Batman Belediyesi,
davanın olumsuz
sonuçlanması üzerine bu
kez Danıştay'a başvurdu.
Batman Belediye Başkanı
Abdullah Hamdi, mahkeme
kararının ardından
başvurduklan Danıştay'dan
alınacak kararı
beklediklerini belirtti.
Izmit'te çevre
mitingi
• KOCAELt (AA) —
Izmit'te, hava ve çevre
kirliliğini protesto etmek
amacıyla yarın "Çevre
Mitingi" duzenlenecek.
Miting düzenleme komitesi -
başkanı Mete Toksöyle,
Anıtpark Meydanı'nda saat .
13.00'te gerçekleştirilecek
mitinge, aralannda siyasi
partilerin, sendikalann ve
çeşitli derneklerin de yer
aldığı 24 kuruluşun
katılacağını açıkladı. ;
Konyaalü için
1500 imza
• ANTALYA (Cumhuriyet)
— Sheraton ve
Steiengenberger otellerinin
Konyaaltı sahilinin bir
bölümünü kamu
kullanımına kapatma
girişimlerine karşı açılan
imza kampanyasına ilginin
büyük olduğu ve imza
sayısının 1 haftada 1500'e
ulaştığı bildiriliyor. İmza
kampanyasımn
başlatılmasına önderlik
eden Antalya çevre
gönüllülerinden mimar,
fotoğraf sanatçısı Safai
Özer, kampanyaya karşı bu
denli yoğun ilginin
kendilerini bile şaşırttığını
belirtti. 28 Ocak 1990 günü
tüm odalan, partileri ve
konuya ilişkin dernekleri
çağırarak bir basın
toplantısı düzenleyeceklerini
soyledi.
Köpüklü şarap
ve astım
• LONDRA (Cumhuriyet)
— Genellikle alerjik
kökenli olan astım
hastalarının gıdalarla olan
ilişkisi araştırıldı.
Londra'daki LJlusal Kalp
Akciğer ve Goğüs
Hastahkları Enstitüsü'nden
bir grup araşürmacının bu
konudaki tezlerine göre,
şarap türleri, özellikle
köpüklü şarapların astım
nöbetlerini arttırdığı ve
astımın ilerlemesine katkıda
bulundugu ileri sürüldü.
British Medical Journal
adlı tıp dergisinde yer alan
araştırmaya göre,
bileşimindeki katkı
maddeleri nedeniyle astım
belirtilerinin ortaya
çıkmasına yol açan
gıdaların başında salatalara
koruyucu olarak katılan
metabisülfıt adlı kimyasal
madde geliyor.
'Cumhuriyet Kızı'nı seyreden profesörler ve sanatçılar görüşlerini anlattı.
Aydın geçinen erkeğin kadınakarşıtutumu
MAÇOLUĞUN ELEŞTİRİSt — Memet Ba>dur'un yazdığı, Cüne>t
Türel'in sahnelediği 'Cumhurivet Kızı' adlı o>un, İstanbul Şehir Ti-
yatroları'nın Reşat Nuri Sahnesi'nde (Fotoğraf: Behzat Şahjn)
Kultür Servisi — Memel Bay-
dur'un daha once Ankara Devlet
Tiyatrosu'nca sahnelenmeye baş-
layan "Cumhuriyet Kızı" adlı
oyunu, İstanbul Şehir Tiyatrola-
n'nın Fatih Reşat Nuri Sahnesi'-
nde de perde açtı. Ankara'da sah-
nelenmeye başlandığında değişik
tepkiler alan, başkentte canlı bir
tartışma ortamı yaratan "Cum-
huriyet Kızı"nı lstanbul'daki ilk
gecesinde izleyenler de görüşleri-
ni açıkJadılar.
Daha önce, 1402'likleri,
"YÖK'zedeleri" eleştirdiği gerek-
çesiyle bir kesimden tepici alan
"Cumhuriyet Kın"m Istanbul'da
seyreden bazı profesör, yazar ve
sanatçılann göruşleri şöyle:
Prof. Dr. Bahri Savcı: Bilim
adamlan da önyargılı olabilir. Bu-
tun insanların tutkularına, içgu-
dulerine, ayıplarına onlar da tu-
tulmuş olabilırler. Sahtekârlıklar
da yapabilırler.
Kuçük duşurulen, hicvedilen, pro-
fesörlük mesleği degildir. Bu pro-
fesorleri, aleladelikleri de olan
"insan"ın simgeleri olarak kabul
etmek gerekir. Yazar, bu alelade-
liği daha yoğun olarak belirtmek
için, aslında yüceliğin temsilcili-
ği işlevindeki bir mesleği seç-
miştir.
Prof. Dr. Emre Kongar: Oyun,
dramatik yapı ve metin itibarıyla
çok zayıf. Siyasi mesaj açısından
ise 12 Eylul ideolojisinin 1402 uy-
gulamasının gerekçesini oluştur-
muş. 1402'lik olan ve bu olayı
protesto için universiteden ayrıl-
mıs profesörlerin, Türkiye'de
"maçolugun" simgesi olarak kul-
lanılmas'ı, ama yalnız bunların
kullanılması, siyasal mesajın cid-
dıliğini ve yanhşlığım vurguluyor.
Aynca kof, boş ve cahil kişilikle-
rın yalnızca 1402'lik ve istifa et-
mış profesörler aracılığıyla tum
aydınları suçlavacak biçimde ve-
rilmesi de 12 Eylül'ün getirdiği
ikinci bir sapma.
Prof. Dr. Mina Urgan: Ben
1402'likler konusunda çok duyarlı
olduğum halde, hiçbir şey görme-
dim. Bu kişileri profesör olarak
değil, aydın olarak gördüm. Bu
oyunda 1402'liklere eleştiri yok.
"Aydın" geçinen Türk erkeğinin
kadınlara karşı olan tutumu su-
nuluyor.
Suna Tanalav (Psikolog):
Oyunda bir entelektuel eleştirisi
var. Ansiklopedi yazarlarımn bir
araya gelip bir öyku oluşturması
guzel, değişik bir tavır. Ancak en-
telektuel eleştirisi de biraz entelek-
tuel olmalıydı.
Muşfik Kenter: Tepki gösteril-
mesi bana çok ters geldi. Profe-
sörlere dokunan bir şey yok. Biz
de Memet Baydur'un "Yalmzlı-
gın Oyuncaklan'nı oynadık. Iyi
tanıyorum onu ve sanıyorum kı
Türkiye için bir kazançtır.
Pınar Kür: Tepkı görmesini
şaşkınlıkla karşıladım. Fenadeğil,
fakat çok şematik buldum. Kişi-
lerin daha derinden incelenmesi-
ni isterdim. Genç ve yeni yazar-
ların yetişmesi için çaba gösterme-
mizgerekiyor.
Bedri Baykam: Oyun olarak
sevdim. Meraktan gittim. Çunku
"Cumhuriyet Kızı" benim Anka-
ra'da Eylül Bar'da 3 yıldır asılı
duran bir resmimin adı. Barın sa-
hibinden, yazarın oyunun adını
bu bardan aldığını duymuştum.
Genco Erkal: Bu oyunu
1402'lik profesörlerin bir eleştirisi
olarak ele almak bence çok yan-
lış. Yazar çok daha genel bir olay-
dan söz ediyor karumca. Kuşku-
suz toplumsal bir eleştiri var.
Ülkemizde egemen olan genel bir
duşünce ve davranış biçimine yo-
nelik. Memet Baydur'un Turk ti-
yatrosunda yenı ve çok özgun bir
ses olduguna inanıyorum.