Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 OCAK 1990
Mısır'da sert
önlemler
• KAHtRE (AA) —
Mısır'ın yeni lçişleri Bakanı
Muhammed Abdül Halim
Musa, ülkede huzursuzluk
yaratmak isteyen aşırı
uçtaki Islamcı gruplara
karşı sert tedbirler
alınacağını açıkladı. Eski
Jçişleri Bakanı Zeki Bedr'in
yerine önceki gün atanan
Musa gazetecilere yaptığı
açıklamada, "Kendilerini
dinci olarak adlandıran
gruplann varlığı yasal
değildir"dedi. Ote yandan,
Mısır Insan Hakları
örgütü, güvenlik görevlileri
tarafından, 1989 yılında,
siyasi tutuklulara karşı
işkence eylemlerinin
arttırıldığını bildirdi.
İngiltere'de
ttirban sorunu
• LONDRA (AA) — Kız
öğrencilerin derslere
başörtüsüyle girmek
istemeleri, Fransa'dan sonra
Manş'ın öte yakasında da
sorun yaratmaya başladı.
Ingiltere'nin kuzeyindeki bir
kız okulunda, 2 Müslüman
öğrenci, okul müdiresinin
derslere başörtüsüyle
girmelerini yasaklaması
üzerine, dersleri protesto
etmeye başladılar. Sorunun
okul yönetim kurulunda
salı günü görüşüleceği
kaydedildi.
Gristiani'den
itiraflar
• SAN SALVADOR (AA)
— El Salvador Devlet
Başkanı Alfredo Cristiani,
silahlı kuvvetler mensubu 9
kişinin, geçen kasım ayında
meydana gelen 6 Cizvit
rahibin katledilmesi olayına
kanştıklannın sanıldığını
söyledi. Cristiani, radyo ve
TV'den yaptığı açıklamada,
söz konusu 9 kişinin
arasında askeri akademi
komutanı olan bir albay ile
2 teğmenin de bulunduğunu
belirtti. Devlet Başkanı
Cristiani, bu kişiler
hakkındaki yasal işlemlerin
hükumetin soruşturma
komisyonu tarafından
yürütüleceğini bildirdi.
Columbia'dan
basın toplantısı
• HOUSTON (AA) —
ABD'nin fırlattığı
Columbia uzay mekiğinde
buJunan astronotlar bir
basın toplantısı düzenledi.
Astronotlar, dünyaya düşme
tehlikesi buiunan, 6 yıldır
yörüngedeki Bilimsel
Araştırma Uydusu'nu
(LDEF) dün "yakalayarak"
Columbia'ya almalarını
"çok önemli bir adım" diye
nitelediler. Columbia'nın
Dan Brandestein
başkanlığındaki 5
mürettabatının iyi ve
dinlenmiş olduklan
gözlendi.
SSCB'den göç
hızlandı
• MOSKOVA (AA) —
Sovyetler Birliği'nde geçen
yıl içinde başka ülkelere
göç edenlerin sayısının,
1988 yılına göre yaklaşık iki
kat artış gösterdiği
açıklandı. Sovyet Komünist
Partisi'nin yayın organı
Pravda'da yer alan habere
göre, geçen yıl Sovyet
vatandaşlanrun en fazla göç
ettiği ülke lsrail oldu. 200
bini aşkm kişinin göç vizesi
aldığı 1989 yılında 102 bin
kişi tsrail'e, 95 bin 700 kişi
Federal Almanya'ya, 13 bin
900 kişi ABD'ye ve 10 bin
kişi de Yunanistan'a gitti.
KKTC'de
sayım yapıldı
• LEFKOŞA (AA) —
Kuzey Kıbns Türk
Cumhuriyeti'nde dün genel
sayım yapıldı. Seçmen
kütükJerinin
düzenlenmesine esas olacak
sayım ve yazım işlemi
nedeniyle dün sabah saat
05.00 ile 18.00 arasında
sokağa çıkma yasağı
uygulandı. Sayım
sonuçlaruın şubat ayında
alınması bekleniyor.
KKTC'de en son 10 Man
1985'te yapılan sayımda,
nüfusun 143 bin 307, 18
yaşını doldurmuş seçmen
sayısının da 92 bin 710
olduğu belirlenmişti.
DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3
Cumhurbaşkanı ÖzaVın Etnos Gazetesi'ne demeci:
Atina ile diyalog istiyoruzATİNA (AA) — Cumhurbaşkanı Tar-
gut Özal, Yunanistan'da güçlfl bir hüküme-
tin iktıdara gelmesi durumunda, Türk - Yu-
nan sorunlarının diyalog yoluyla çözüm-
lenmesi için yeniden gayret gösterileceğini
söyledi.
Cumhurbaşkanı özal, Yunanistan'ın en
yüksek tirajlı gazetelerinden Etnos'a ver-
di|i demecte, Türk - Yunan ve Türk - Bul-
gar ilişkileri, Kıbns sorunu, Türkiye'nin AT
üyeliği ve Doğu Avrupa'daki son gelişme-
lerle ilgili görüşlerini açıkladı.
Tflrk-Yunan ilişkileri
Türkiye ile Yunanistan'ın ortak idealle-
ri buiunan iki komşu ve müttefık ülke ol-
duklarını ve Türkiye'nin anlaşmazlıkların
ikili müzakereierle çözümünde ısrar ettiğini
vurgulayan Cumhurbaşkanı özal, "Bu ne-
denle Davos'ta başlattıgımız diyaloga bü-
yük önem veriyoruz" dedi.
Mersin konusunun ikinci derecede
önemli bir konu olduğunu kaydeden Cum-
hurbaşkanı Özal, "tki ülkede de pek çok
kez ciddi konular yerine, ikinci derecede
önemli konulara önem veriliyor. Bu duru-
mu kökunden degiştirmek isterdim. Zaten,
Davos'taki ortak bildiride bu yargımız da
beUrtiliyor. Yunanislan'daki guçlü bir hü-
kiimetle, anlaşmazlıklan diyalog yoluyla
yeniden çözmeye gayret edecegiz" şeklin-
de konuştu.
Türk - Bulgar ilişkileri
Cumhurbaşkam özal, Bulgaristan'daki
Türk azınlığı konusuna değinirken bu ko-
nunun sadece Türkiye ile Bulgaristan'ı de-
ğil, bütün insanlığı Ugilendiren bir trajedf
olduğunu söyledi.
Bulgaristan'daki yeni yönetimin, bu ül-
kedeki Türk azınlığın yeniden haklanna
ka^ışacağını açıkladığını, ancak dunımun
henüz kesinlik kazanmadığını belirten özal
"Bulgaristan'da eski yönetim döneminde
başlayan baskılara ciddi şekilde son veril-
mesini iımit ediyonız" dedi.
Balkanlar'daki Türk dış politikasının te-
mel taşının, bölgedeki tüm ülke halkları-
nın insan hakları, güvenliği ve ekonomik
çıkarlanna saygi göstererek, barışın, iyi
komşuluk Uişkilerinin ve işbirliğinin korun-
ması olduğunu da kaydeden özal, çok ta-
Özal, Türkiye'nin garantör güç olarak
Kıbrıs'taki Türk toplumunun korunması
için adada asker bulundurduğunu kayde-
derek, "Turk askerleri hâlâ aynı nedenle
ve kabul edilebilecek bir çözum bulunun-,
caya kadar Kıbns'tadır. Tıirk askerlerinin
adadaki varlığı Kıbns sonınunun nedeni
degildir. Türk askerleri kıbns sorununun
getirdigi sonoçlar yüzunden adadadır" şek-
linde konuştu.
Yunanistan'ın en yüksek
tirajb gazetelerinden Etnos'un
sorularını yanıtlayan Özal,
"Türk askerleri Kıbrıs'ta
kabul edilebilir bir çözüm
bulununcaya kadar adada
kalacaktır" dedi. Özal,
Kıbrıs'ta "iki toplumun
çözümü aralarında
bulmaları" gerektiğini
söyledi.
raflı çözümlerden önce ikili anlaşmazlık-
lann çözülmesi gerektiğini belirtti.
Kıbns
Demecinde, Kıbns konusunun Türkiye1
nin Avrupa Topluluğu'na üyeliği ile bağ-
daştınlmasının ters sonuçlar verebileceği-
ne işaret eden Cumhurbaşkanı özal "Kıb-
ns'ta iki loplum, çözümü aralannda bul-
malıdır. Bu çözumun. Kıbns'taki iki top-
lumdan birisine zorla kabul ettirilmesi ha-
linde daimi sonuç vermesi beklenemez"
dedi.
Türkiye'nin hedefinin Avrupa Toplulu-
ğu üyeliği olduğunu, bu hedefin de Türki-
ye'nin Batı'ya doğru eğilimini gösterdiğini
belirten Cumhurbaşkam özal, ATyi sade-
ce büyük bir ekonomik forum değil, güç-
lü bir siyasi birlik olarak gördüğünü ve bu
nedenden ötürtl Türkiye'nin üyelik başvu-
rusunda bulunduğunu söyledi.
ATnin 13. tiyesi
özal, "Atatürk'ün 1923'teriiyasıve ne-
defi Türkiye'ıtin modern ve demokratik bir
ülke olmasıydı. Türkiye'nin 8. cumhurbaş-
kanı olarak sizin hedefinjz ve riiyanız
nedir" sorusuna ise şu cevabı verdi:
"Atatiirk'ün hedefinin son 10 yıl içinde
gerçekleştiğini söyleyebilinm. Ben doğuş-
tan çok faal bir insanım. Türkiye'nin AT1
nin 13. üyesi olması için anayasanın bana
tanıdıgı bütün olanaklardan faydalanaca-
gım."
Demecinde, AT Komisyonu'nun Türki-
ye'nin üyeliği ile ilgili son raporu hakkın-
daki bir sonıyu da cevaplayan Cumhurbaş-
kanı özal, raporda Türkiye'nin üye oiabil-
mek için tüm haklarım koruduğunun be-
lirtilmesinin büyuk önem taşıdığım söyle-
di ve "Bu, Türk ekonomisinde son yıllar-
da saglanan gelişmenin tanınması anlamı-
na eelir" şeklinde konuştu.
özal, "Türkiye'nin Avrapa Ue ilişkileri
sadece çıkaıiara değil. gerçek bir itlifak ve
işbirligine dayanmıştır. Bugün daha iyi bir
gelecek için Avrupa'da saglanan getişme-
leri dikkatle izliyoruz. Bu gelecekte biz de
yer almak istiyoruz" dedi.
Türk-SSCB ilişkileri
Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'un ülke-
sinde uyguladığı yeni politikayı memnuni-
yetle karşıladığını da kaydeden Cumhur-
başkam Özal, perestroykanın etkisini, Türk
- SSCB ilişkilerinde daha şimdiden göster-
diğini belirtti.
özal bu konuda "SSCB ile ticari ilişki-
lerimiz 1 milyar dolann üzerinde. Kısa sü-
rede iki misline çıkacak. Perestroyka, Türk
- SSCB ilişkilerine, ornegin Kafkasya'da
doğalgaz hattı kunılması gibi yeni boyut-
lar açıyor. Batı perestroyka'yı destekleroe-
lidir. Ancak Doğu Avrupa'daki degişiklik-
lerin nasıl sonuçlar verecegi kesinleşnieden,
NATO varlıgını korumalıdır" şeklinde
konuştu.
INGİLTERE UNANISTAN
Kıbns îktidar partîsînî böldü
Londra hükümetinin resmi tutumu ile
Muhafazakâr Parti'nin sağ kanadı arasında
Kıbns konusundaki görüş ayrılığı büyüyor.
Thatcher hükümeti Kıbrıs'ta sadece Rumları
Kıbrıs'ın meşru yönetimi olarak kabul
ederken, partinin sağ kanadı "bir adada iki
ulus" görüşünü savunuyor.
EDtP EMİL ÖYMEN
LONDRA — Kıbrıs sorununa
çözüm arayışları, Ingiltere'de ik-
tidardaki Muhafazakâr Partı için-
de bu konuya ilişkin görüş ayrı-
lıklanm daha da keskinleştirdi.
lngiltere hükümeıinin resmi tutu-
mu ile partinin sağ kanadı arasın-
da Kıbrıs'a çözüm konusundaki
görüş ayrüığımn büyüdüğü görü-
lüyor. Hükumet Kıbns'ta sadece
Rum kesimini Kıbns'tn meşru yö-
netimi olarak kabul ederken, par-
tinic "dalıa muhafazakâ/^' sağ ka-
nadım temsil eden bazı milletve-
killeri, "bir adada iki ulus" görü-
şünü açıkça savunuyorlar. Avam
Kamarası'nda Kıbns konusunda
Türk ve Rum tezierini benimseyen
iki ayn grup vardı. Her partiden
milletvekiUerinin yer aldığı bu
gruplara, şimdi bir de iktidar par-
tisi içindeki aynlık eklenmiş du-
rumda.
lngiltere hükümeti adada bir
tek meşru yönetim tanıdığım, bu
nedenle KKTC Cumhurbaşkanı
Raaf Denktaş'ı sadece Türk top-
lumu lideri olarak gördüğünü her
fırsatta belirtiyor. Hükumetin tu-
tumunu Cumhuriyet'e yorumla-
yan Muhafazakâr Partîli bir'mîl-
letvekili, "Devietler bukukuna gö-
re bağımsız bir ülkeye askeri bir
mödahale olmuşlur. Adada oldu
bittiye dayalı bir bölünme vardır.
Bu kabul edilemez" derken, par-
tinin sağ kanadının görüşlerini
açıklayan bir başka üye, "Statü-
ko sürdokçe, Kıbns Rum yöneti-
mi anlaşmaya yanaşmayacaktır.
Nitckim BM Gead Sekreteri'nİD
planlannı kabal etmediler. BM
Genel Sekreteri'nin cabalan süre-
siz ve sonucsuz devam edemez,
Tıirkler iki kez bu planlan kabul
etti. Çözüm konusunda adadaki
iki topluma eşit davranma zama-
nı gelmiştir" dedi. Ancak sağ ka-
nat, hükümete dış siyaset telkini
yapacak güçte değil. Dışişleri Ba-
kanlığı'na yakın kaynaklar, hüku-
metin adada "fiili durum" diye ni-
telediği durumu, "Türk Urafının
laviz vererek yumuşatması ge-
rektiti" görüşünde olduğunu be-
lirtiyor. Beklenen tavizlerin başın-
da, Türkiye'nin adadan asker çek-
mesi ve Maraş bölgesinin Rumla-
ra iskâna açılması geliyor. Aynı
kaynaklar, ABD Başkanı George
Busb'un da "statüko, çözüm
degildir" seklindeki görüşüne pa-
rakl olarak, beıizer bir senaryo-
nun Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın Başkan Bush'la yapacağı
görüşmede de dile getirileceği ka-
naatindeler.
Kıbns konusu, Muhafazakâr
Parti içinde, son zamanlarda Do-
ğu Avrupa'daki gelişmeler bağla-
mında da değerlendirildiği, demir
perdenin yıkılması ve sınırlardan
geçişin serbest bırakılması ile Kıb-
ns arasında kurulu "zoımki" pa-
relellik, Muhafazakâr Parti'nin
hükümete yakın kanadı ile sağ ka-
nadı arasında farkh yorumlandı.
Hükümete yakın kanat, Kıbns'ta
da sınırın açılmasını, Rumlann
kuzeyde diledikleri gibi yerleşme-
sini savunur, KKTC Cumhurbaş-
kam Rauf Denktaş'ı katılık ve ta-
viz vermemekle suçlarken, parti-
nin sağ kanadında çok farkh gö-
rüşler öne sürüldü. Bunları Cum-
huriyet'e özetleyen bir milletveki-
li, "Doğu ve Batı Almanya halkı
bir arada yaşamak istiyor. Onun
için duvar yıkılınca sevindiler.
Kıbnslı Rumlarla Türkler bir ara-
da yaşamak istemiyor, Rumlar sa-
dece adanın tümünde kendileri
egemen olmak istiyorlar " dedi.
tngjltere DışişkriBakanlığı'na
yakın kaynaklar, hükumetin şim-
diki tutumunu şöyle özetliyorlar:
"Sorunun çözümüne yönelik so-
mut bir program olmalıdır. Bu,
ilerleme sağlama yolunda güven-
cedir. Her koşulda taraflar arasıo-
da diyalog sürmelidir. Ancak di-
yalog yapıcı olmalı ve tnesafe ka-
tedilmelidir. Sorunun daha fazla
zamana bırakılacak tarafı kalma-
mışlır"
IspaııyaVla diskotek faciası: 44 ölü
ZARAGOZA (Ajanslar) —
tspanya'nın Zaragoza kentinde
bir diskotekte çıkan yangında 44
kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı.
Yangının, diskoteğin bodrumun-
da dektrik kontağından cıktığı sa-
nılıyor.
Dün sabaha karşı başlayan
yangın sırasında diskotekte 130
kişi bulunuyordu. Görgü tamkla-
rı, facia kurbanlannın çoğunun,
dumandan boğularak öldüklerini
bildirdi.
Zaragoza itfaiyesi yetkilileri de,
iki katlı diskotek binasımn için-
de bulunanlann, yangın başlaym-
ca neden dışan çıkmadıklanmn
bilinmediğini kaydettiler.
Belediye Başkan Yardıması
Luis Garcia olay yerine giderek
incelemede bulundu. Garcia, itfa-
iyecilerin yangım söndürdüünü,
ancak diskonun bodrumunda mü-
zik dinlemekte olanlann duman-
dan boğulmalarını engelleyeme-
diklerini söyledi. Garcia, duma-
mn havaiandırma borularından
bodruma sızdığım belirtti.
Ispanya'nın başkenti Madrid'-
de 1983'te bir diskotekte çıkan
yangında, 80 kişi ölmüştü. Diskotek faciasında yaşamlanıu yiürenlerin cesetleri itfaiyeciler Urafından toplandı (FotografrAP)
AKKUM GÖRÜŞ3VIELERİ
Yiınanistan yeni taktik peşinde
ATİNA (AA) — Yunanistan'-
da Dışişleri Bakanlığı ve Genel-
kurmay Başkanhğı yetkilileri ara-
sında yapılan bir toplantıda, per-
şembe günü Viyana'da başlayan
AKKUM görüşmelerinin yeni tu-
runda izlenecek poutikanın belir-
lendiği bildirikü.
Söz konusu toplantı ile ilgili bir
açıklama yapılmamakla birlikte,
Yunanistan'ın Mersin konusunu
gündeme getirerek, bu konuda
aralık ayı başında NATO Dışiş-
leri Bakanları Toplantısı'nda alı-
nan kararın kendisine getirdiği
avantajlardan yararlanmaya çalı-
şacağı iyi haber alan kaynaklar-
dan öğrenildi.
Edinilen bilgilere göre, Viya-
na'daki görüşmelere katılan Yu-
nan heyeti, NATO Genel Sekre-
teri Manfred Wörner'in Mersin
konusunun açık olduğu seklindeki
sözlerini gerekçe göstererek Tür-
kiye'nin AKKUM görüşmelerin-
deki indirim alanımn yeniden be-
lirlenmesini isteyecek.
- Atina'dan verilen haberlerde,
gerek AKKUM görüşmelerinin
başlaması ile ilgili olarak 16 Ocak
1989'da NATO ile Varşova Pak-
tı arasında imzalanan metinde
Mersin'in müzakereler dışında bı-
rakılmasımn öngörülmesi, gerek-
se ABD, SSCB ve Federal Alman-
cak Moskova'mn da bu isteğe
karşı çıkmasımn beklendiği öğre-
nildi.
Atina'daki haberlere göre, Yu-
nan heyeti Viyana'daki görüşme-
lerde indirim alanı dışındaki böl-
gelerden, indirim alanı bölgeleri-
ne yapılacak asker ve silah nakli
Atina, AKKUM görüşmelerinde izleyeceği
yeni politikayı belirledi. Buna göre, Mersin
konusunda ısrarlı olunurken, Türk jandarma
birliklerinin müzakereler dışında
bırakılmasına karşı çıkılacak.
ya'mn bu konuaa Turkıye ile
henifikir olması nedeniyle Yunan
heyetinin Viyana'da önemli zor-
luklarla karşılaşacağı kaydedildi.
Yunan heyetinin Viyana'daki
görüşmelerde Amavutluk ile sını-
rının ve Girit Adası'nın indirim
bölgeleri dışında bırakılmasım da
istemefinin mümkün olduğu, an-
konusunda da çekincelerini dile
getirerek, bu nakillerle ilgili ön-
ceden duyuru süresinin uzatılma-
sını, nakledilecek silah sayısı için
öngörülen tavamn da azaltılma-
sım isteyecek.
Yunanistan'ın indirim bölgeleri
dışından indirira bölgelerine yapı-
lacak askeri nakilierle ilgili olarak
Türkiye'nin yapacağı duyurulann
"güvenfliriigi" konusunu da or-
taya atacağı ve bu konuda Bulga-
ristan'ın desteğine güvendiği de
Atina'daki kaynaklar tarafından
öne sürüldü.
Atina'daki haberlerde, ayrıca
Yunan heyetinin "iilkenin güven-
Kgi ve özeffikle Ege adalannın teh-
dit edildigi" iddiasıyla Türk jan-
darma birliklerinin görüşmeler
kapsamı dışında bırakılmasına
karşı cıkacağı kaydedildi.
Bu hareketin ardındaki art ni-
yetin ise Türkiye'nin önümüzde-
ki yıllarda bölücü teröristlerle mü-
cadele imkânlannı kısıtlamak ve
bölücülere dolaylı bir destek me-
sajı iletmek olduğu öne sürüldü.
Yunanistan, 1974 Kıbrıs Barış
Harekâtı'nda, Türkiye'nin Mer-
sin Limanf nı kullandığını gerek-
çe göstererek, bu limanın yenj bir
askeri operasyonda da kullanıla-
bileceği iddiasıyla indirim bölge-
lerine dahil edilmesini istiyor.
Silah alııııı
yolsuzlugu
için
soruştiırma
Mirage-2000 ve F-16
jetlerinin alımına ilişkin
yolsuzluk iddiaları ile ilgili
olarak eski bakan ve
komutanlann ifadeleri
ahnıyor.
ATİNA (AA) — Yunanistan'-
da sekiz yıllık PASOK iktidan dö-
neminde satın alınan Mirage-
2000, F-16 tipi savas ucakları,
Magic-2 tipi füzeleri, Meco tipi
firkateynler ve Yunan silah sana-
yiindeki yolsuzluklarla ilgili ola-
rak savcılık tarafıodan üç ayn
soruşturma açıldı.
Mirage-2000 Ue F-16 savaş
ucakları ve Magic-2 füzelerinin
satın alımında, komisyon almıp
alınmadığının belirlenmesi ama-
cıyla açılan soruşturma çerçeve-
sinde ilk olarak, PASOK iktidan
döneminin savunma bakanı yar-
dımcılanndan Stetis Yotas ifade
verdi.
Atina SavcılığYnda beş saat sü-
reyle ifade veren ve perşembe gü-
nü yeniden ifade verecek olan
Yotas, gazetecilere yaptığı açıkla-
mada, "PASOK ve savunma ba-
kan yardımcılığı görevinden istifa
edişimin nedenlerini anlattım"
dedi.
Yotas, önceki yıl aralık ayında
Mirage-2000 ve F-16 savaş uçak-
lanyla, Magic füzelerinin gerçek
fîyatlanndan çok daha pahalıya
alınması sonucu 3 trilyon lira za-
rar edildiğini ve Yunan silah sa-
nayiinde milyarlarca liralık
yolsuzluk yapıldığım söyleyerek
istifa etmişti.
Yotas'ın, savcılığa eski Başba-
kan Andreas Papandreu'nun ya-
kın arkadaşı Yorgo Luvaris'in
Magic füzelerinden komisyon al-
dığım gösteren bazı belgeler ver-
diği bildirildi.
Yeni Demokrasi Partisi, savaş
ucakları ve füze satın alımı konu-
sunda Papandreu ve üç PASOK'-
lu bakanın Yüce Divan'a sevkini
istemişti. Ancak Sol tttifak'ın ko-
misyon alındığı iddialanm kanıt-
layacak yeterli delil bulunmadığı
gerekçesiyle bu öneriyi destekie-
memesi üzerine, Yunan parla-
mentosu Papandreu ve
bakanlannı bu konuda Yüce Di-
van'a sevk etmemişti.
Bu arada eski Savunma Baka-
m Yannis HaraJambopuJos ve es-
ki Deniz Kuvvetleri Komutanı
emekli Koramiral Leonidas Vasi-
Ukopulos da Federal Almanya'ya
sipariş edilen 4 adet Meco tipi fir-
kateynden komisyon alınıp alın-
madığının belirlenmesi amacıyla
yapılan ön soruşturma için savcı-
lığa ifade verdi.
POLmKADA
SORU1NLAR
ERGUNBALa
Türkiye ve Dış TürklerTürkiye Hükümeti, basını ve muhalefet lıderleri ile çok dikkat-
li davranması gereken bir dönemden geçmektedir.
Komşu ülkelerde yaşayan soydaşlanmızı düşürunek, onlar hak-
sız muamelelere hedef olduklan zamanlar bu davranışların in-
san haklan doğrultusunda düzetölmesini istemek kuşkusuz Tür-
kiye'nin vicdani görevidir. Insan haklarının sınır tanımadığı günü-
müzde bu tür girişimlerden ötürü Türkiye'yi kimse suçlayamaz.
Ancak bu gtrişimleri yaparken, komşu ülkeleri kuşkulandıra-
cak, Pan-Türkizm çağnşımları yapabilecek davranışlardan kaçın-
maya da özen göstermek ve ulusal çıkarlarımıza en uygun tutu-
mun, dengeli, diğer ülkeleri tedirgin etmeyecek bir politika izle-
mek olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir.
Buna yeterince dikkat ediyor muyuz?
Bulgaristan'da milliyetçi şoven çevrelere karşı Türk azınlığın
haklarım savunan "Demokratik Güçler Birüği" grubunun sek-
reteri Peter Beron, AA'nın 10 ocak tarihli haberine göre BBC'ye
verdiği bir demeçte şöyle demiştir: 'Türkiye'dekı gazetelerde 'Bul-
garistan dize geldi, Bulganstan teslim bayrağını çekti' ve bu-
nun gibi bazı başlıklar yer almakta, bu da Bulgaristan'da Türk-
ler aleyhindeki hareketi körüklemektedir."
Bulgaristan gibi Yunanistan ve Irak da aynı kaygıyı paylaşmak-
ta, topraklannda yaşayan Türk azınlıklann Ankara tarafından yü-
reklendirildiklerinden ya da kışkırtılabileceğinden kuşkulanmak-
tadırlar.
Hemen belirtmek gerekir ki Ankara'nın kesinlikle boyte bir po-
litikası yoktur ve Türkiye'nin dış politika teknisyenleri, başka ül-
kelerdeki aynlıkçı hareketleri desteklemeye yönelik tutumun as-
tarının yüzünden pahalıya mal olacağını çok iyi bilirler. Ûzellik-
le Türkiye'nin Güneydoğu'da aynlıkçı eylemcilerle mücadele et-
tiği şu sıralarda.
Ancak gerek basında çıkan bazı başlık ve yazılar, gerekse la-
fını bilmeyen kimi yetkililerin yaptığı sorumsuz açıklamaların kom-
şu ülkelerde bazı tedirginlikler yaratiığı da anlaşılıyor.
Bunun son ömeğini Sovyetler Birliği ile ilgili bir haber oluş-
turdu. Kuzey komşumuz, bilindiğı gibi yoğun bir milliyetçi kay-
naşma içindedir Baltık Cumhuriyetleri'nden, güneyde Kafkas-
ya'ya kadar aynlıkçı hareketler giderek güçleniyor.
İşte bu ortamda, 9 ocakta Sovyetler Birliği Yazarlar Sendika-
sı'nın organı "Literaturnaya Gazeta'da çıkan bir yazıda, Türki-
ye'nin Nahcivan olaylarında "kışkırtıcı bir tutum" takındığı ileri
sürüldü; buna karşılık İran'ın tutumu övüldü. AA'nın haberine göre
yazıda, Türkiye'nin Nahcivan olaylannı "Azerbaycan'ın özgür var-
lığı için bir arayış" olarak nitelendirdiği öne sürülerek, "SSCB-
İran sınırında oynanmaya başlayan oyununun Pan-Türkizmle ya-
kından bağiantılı olduğu" iddia edildi.
Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki ilişkiler son zamanlar-
da en sıcak ve en yumuşak bir dönemden geçiyor. Sovyetler'in
durup dururken, ilişkileri sertleştirmek ve gerginlık yaratmak is-
tediklerinı düşünmek zordur. Demek bir şeyden işkillenmişler.
Bu bir beyanat, yazı ya da yanlış anlamaya yol açabilecek bir
açıklama olabilir. Aslında kuşku tümüyle yersiz ve haksız da ola-
bilir. Ancak olay, Sovyetler Birliği'nin milliyetçi hareketlerle kay-
naştığı bir sırada bu konuda ne denli duyarlı olduğunu göster-
mesi bakımından anlamlıdır. işin ilginç yanı, Türkiye ile Sovyet-
ler Birliği çıkarlarının aynı doğrultuda olduğu bir konumdadır-
lar. İki ülke de aynlıkçı güçlerle karşı karşıyadır ve iki ülkedeki
aynlıkçı güçler de dış çevreler tarafından bir ölçüde kışkırtılmakta,
istismar edilmektedir. Bir ülkede yaşayan tüm topluluklar ara-
sında eşitliği, sosyal adaleti, demokrasiyı sağlamak başka, o ül-
kenin parçalanmasına yol açacak tehlikeli serüvenlere sürük-
lenmek başkadır.
Bu ortamda Devlet Bakanı Ercüment Konukman'ın geçen hafta
Hürriyet Gazetesi'ne buram buram Pan-Türkizm kokan bir de-
mqç vermesi büyük bir talihsizlik olmuştur. Adama, "Sen önce
kendi evinin içini düzene sok, sonra dışarıya bak" derler. Boyle
demenin yanı sıra, kişinin evinin içini büsbütün de kartştırabilrr-
ler.
Soruna bu açıdan bakıldığında, Sayın Konukman'ın demeci
büyük bir siyasal gaf olmasının yanı sıra, Türkiye'nin ulusal çı-
karlanna ters düşmektedir.
Bu tür yönetıcilerin görevde kalması ülkemize herhalde zarar-
dan başka bir şey getirmez.
ISPANYA
Ayrılıkçılık Sîrüsü'
eyi karıştırdı
Katalonya bölgesinin hükümet başkanı Jordi Pujol'un
"otodetenninasyon" hakkı istemesi tepkilereyol açtı.
MtNE G. SAULNIER
MADRİD — Doğu Bloku'nda-
ki son gelişmeler ve en önemlisi
iki Almanya'nın birleşmesi ko-
nulannda Gonzalez hükümeti-
nin dışarıda aldığı diplomatik
tavır, lspanya'da hiç umulmadık
bir iç soruna yol açtı. Her şey
bundan bir süre önce AT üyesi
devlet ve hükümet başkanlannm
Doğu Avrupa ağırhklı konsey
toplantısı sonrasında tspanya
Başbakanı Felipe GouaJez'in
bildirdiği görüşle başladı. Feli-
pe Gonzalez, Doğu ve Batı Al-
manya'nın birleşmesi konusun-
da özetle böyle bir birleşmeye
karşı olmadıklarını söylemiş ve
"Böyle bir karan almak üzere
Almanlann otodelenninasyon
haklan oldağnna inanıyoraz"
demişti. Otodeterminasyon,
uluslararası devietler hukukun-
da; bir ülkedeki siyasal yönetim
tüzüğünün, yurttaşlann özgür
seçimleriyle (genellikle halkoyu)
belirlenmesi anlamı taşıyor. Fe-
lipe Gonzalez'in tspanya dönü-
şü yinelrdiği bu sozler, otonom
(özerk) Katalonya hükümet baş-
kanı Jordi Pujol tarafından
bomba gibi patlayan bir karşı-
lık gördü: "Almanlann otodeler-
minasyon hakkı varsa Kalalon-
ra'mn da var demektir!"
Katalonya otonom hükümet
başkanı Jordi Pujol, yurt çapın-
da büyük tepkı yaratan bu sözle-
rini sonradan "Madrid yöne-
timi kim daba çok mızıkçıiık
ediyorsa (BASK'ı kastediyor)
ona daha çok verdiği için böyle
konuştum" diye çevinneye kal-
kıştıysa da ok yayından çıkmış
bulunuyordu. Şu sıra Madrid
merkez hükümetiyle başını der-
de sokmaya hiç niyeti olmayan
ve otonom hukümet ve Gonza-
lez'in Sosyalist Işçi Paıtisi'yle
koalisyon durumundaki BASK
Milliyetçi Partisi PNV, BASK
halkımn pek gıdıklandığı otode-
terminasyon konusunda Kata-
lanlardan geri kalamazdı. Dola-
yısıyla BASK hükümeti de aynı
türden bir açıklama yaptı: "Oto-
detenninasyon, bizim de hakkı-
mızdır. KataJoma ile oirtikle ha-
reket etmeye hazınz."
Ciddi gazeteler her iki oto-
nom bölge yönetimini değil des-
teklemek, tam anlamıyla sorum-
suzluk ve istikrarsızlık yarat-
makla suçlayarak, "tspanya'mn
sınır btitünliiğiinü canlan paha-
sına korumaya hazır
oMuklannı" beiirttiler.
Başbakan Felipe Gonzalez'in
tepkisi de yabana atılır gibi de-
ğildi: "Ispanyol halklannca ve
büyük çoğunlukla kabul edilmiş
buiunan anayasa, otodetenni-
nasyon hakkı tanımaz. Gere-
kirse olaganüstü hal koşulla-
nnı uygulamaya sokanm."
AJNMA
Ailemizin değerli büyüğü Tosun Tokdil'in ve
bizim çok sevgili kıymetli annemiz
NESİBE TOKDİL'i
kaybedişimizin on birinci yılında saygıyla
anıyoruz.
SÜHEYLA ÇEVİK - AZADE TOKDİL