Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 OCAK 1990 EKONOMİ CUMHURÎYET/13
Büyüme lnzı
• ANKARA (ANKA) —
Başbakanlık tarafından
yayımlanan, "Kalkınan
Türkiye, 1983-1989,
rakamlarla icraatımız" adb
yayına göce Türkiye 1989
yılında, büyüme hızında *
dünya ortaİamasının yanı
sıra sanayileşmiş, gelişmekte
olan sosyalist ve yüksek
borçlu ülkeler gruplarının
da gerisinde kaldı. Kişi
başına gelir de 1976'dan bu
yana 1988 fiyatlarıyla
yalnızca 205 dolar arttı.
Devlet ihale
genelgesi
• ANKARA (AA) —
Genel ve katma bütçeli
kuruluşlann 1990 yılındaki
100 milyon liraya kadar
olan taahhüt ve tasarılan
için vize şartı aranmayacak.
Tutarı 600 milyon liraya
kadar olan taahhütler ise
valilikler tarafından vize
edilecek. Kamu
kunıluşlarımn taahhüt ve
tasarılan için, geçen yıl vize
aranmaksızın 75 milyon
liraya kadar harcama
yapılabiliyordu. Maliye ve
Gümrük BakanhğYnın 1990
yılına ilişkin devlet ihaleleri
genelgesi Resmi Gazete'nin
dünkü sayısında
yayımlandı.
USAŞ'a yeni
mutfak
• tSTANBUL (AA) —
USAŞ, Türk Hava
Yollan'na daha iyi hizmet
verebilmek amacıyla 150
bin ABD Doları tutannda
yeni mutfak malzemeleri
aldı. USAŞ'tan yapılan
yazılı açıklamada, bir süre
önce yüzde 70 hissesi SAS
Service Partner tarafından
alınan şirketin, Catering
ünitesinin daha iyi hizmet
vermesi amacıyla yaklaşık
350 milyon liralık yatınma
gidildiği kaydedildi.
ATde oto
fiyatı karmaşası
• BRÜKSEL (AA) —
Mcrkezı Brüksel'de bulunan
Avrupa TUketicileri Birliği
Bürosu (BEUC)
yetkililerinin bildirdiğine
göre aynı otomobilin fiyatı,
değişik AT ülkelerinde iki
kata varan farklılıklar
gösterebiliyor. BEUC
yetkilileri, yapılan
araştırmalar sonucunda, 12
AT ülkesini de kapsamak
üzere toplam 18 ülkede
üretilen 24 model
otomobilin, AT ülkelerinde
vergi öncesi 230 değişik
fıyattan satıldığmın
belirlendiğini kaydediyorlar.
BEUC'un belirlemelerine
göre, ltalyan yapımı Fiat
Uno 60S model veya 5
kapılı motor gücü 1400
CC'lik Fiat tipo model bir
otomobil îtalya'da,
Danimarka'da olduğundan
yüzde 60 daha fazla,
Belçika'da ise F. Alman
yapımı Audi 80 model bir
otomobil, lngiltere'de
olduğundan yüzde 42.2
daha fazla fiyata satılıyor.
Sermaye
arttırımı
Hazîne'nîn iç borç uyamsı
• MERSİN (AA) —
Mersin'de kurulu Akdeniz
Gübre Fabrikası'nın
(Akgübre) sermayesi 32
milyar liradan 80 milyar
liraya çıkarılıyor. Geçen yıl
sonunda yapılması
planlanan sermaye
arttınmı, Akgübre'deki grev
nedeniyle bu yıla ertelendı.
Yetkiüler, sermaye arttınmı
ile ilgili prosedürün hazır
olduğunu, 32 milyar liralık
sermayenin 48 milyarlık
arttınmla, şubat ayında 80
milyar liraya çıkarılaeağını
kaydettiler.
'Pamukbank
güçlüğü yendi'
• ANKARA (ANKA) —
Eski DPT Müsteşan,
Uluslararası ve Pamukbank
Yönetim Kurulu Başkanı
Yıldırım Aktürk 1989
yılında endişeyle bakılan
Pamukbank'ın, zor günleri
aştığını söyledi. Ekonomik
Panorama Dergisi'ne verdiği
demeçte, uygulanmakta
olan kur politikası ve
bankacılık kesimini
değerlendiren Yıldırım
Aktürk, 1989 yılında
zorlanan bankalar arasında
adı geçen Pamukbank'ta
yapılan uygulama hakkında
şu bilgileri verdi: "Yüksek
faizli mevduatın
çekilmesiyle 1989
sohbaharında bankanın
problem yaşayacağı
düşünülüyordu. Endişe bu
noktadaydı. Ancak ihtiyaç
olarak 50-60 milyon
dolarlık dışanda pozisyon
açıldı. Sonra da 4-5 puan
diğer bankaların önünde
gidildi. Endişe yaratacak
bir olay söz konusu olmadı.
Bankanın, bir yıl içinde
mevduatı yüzde 112,
kredileri yüzde 132, dış
ticaret hacmi de yüzde 43
oranında arttı.
ESİN SUNGUR
Devletin borç yönetiminde dik-
katler dış borçiardan iç borçlara
doğru döndü. Izlenen kur politi-
kasıyla artışı durdurulan dış borç-
ların uluslararası kumluşlardan
alman kredilerle düzenli olarak
geri ödenmesi ekonomi yöneti-
minde dış borçlar sorununu ikin-
ci plana iterken, iç borçlar hükü-
meti kara kara düşündürüyor.
İç borç stoğunun özellikle 1990
yılında tehlikeli bir biçimde arta-
cağına işaret eden Hazine ve Dış
Ticaret Müsteşarlığı yetkilileri ta-
sarruf tedbirlerinden çok, kamu-
nun gelirlerini arttıracak önlem-
lerin ahnmasını istediler. "Dış
borçta başarüı olup. kontrolu sağ-
ladık araa iç borçlar karşısında
elimiz kolumuz baglandı" diyen
yetkililer, sorunun 1990'da çözül-
memesi halinde ekonominin iflas
edeceğini öne sürdüler.
Hazine yetkîlilerinin verdiği bil-
giye göre 1989 yılında iç borç sto-
ğu 37 trilyon 53 milyar lira ola-
rak gerçekleşti. Stoğun 10 trilyon
941 milyar lirası devlet tahvillerin-
den, 3 trilyon 537 milyar lirası
Hazine bonolanndan, 2 trilyon
539 milyar lirası Merkez Bankası
kısa vadeli avans kullanımından
ve 20 trilyon 36 milyar lirası kon-
İÇ borç StOÇJU (Milyar TL)
Devlet tahviü
Hazine Bonosu
MB Kısa vadeli avans
Konsotide borçlar
Toplam stok
1989
10941
3537
2539
20036
37053
1990*
15500
4500
3500
35000
58500
"2 -
27
38
75
58
Program hedefi
Hazine ve Ehş Ticaret Müsteşarlığı
yetkilileri, tasarnıf tedbirlerinden
çok kamu geiirlerini arttmcı
önlemler alınmasım istiyorlar. "Dış
borçta başanhyız, arna iç borçta
elimiz kolumuz bağh" diyen
yetkililer, sorunun 1990'da
çözülmemesi halinde ekonominin
iflas edeceğini savundular.
solide edilen borçiardan oluştu.
Konsolide borçlann geçen yıla
göre gerilediğini belirten Hazine
ve Dış Ticaret Müsteşarlığı yetki-
lileri, gerilemenin kur farkiarının
azalmasından kaynaklandığını
söylediler. Yetkililer şu bilgiyi ver-
diler:
"Türk Lirası geçen yıl beklen-
diği ölçüde değer yitirmedi. Bu
konsolide borçlann içinde yer
alan kur farkmn kalemini düşür-
dii. Bu kalemde, 1984 yılında tah-
kim edilen KİT borçlan ve kur
farklan en biiyiik rakamlan oluş-
turuyor. Kur farklan şu anda 18
trilyon civarında bir büyükliikte,
tahkim edilen borçlar ise yıl için-
de Merkez Bankası'na verdiğimiz
1 trilyon liralık devlet tahvili ile
2.4 trilyon liradan 1.4 trilyon li-
raya düştii."
1990 yılında iç borç stogunun
ulaşacağı büyükliik konusunda da
açıklama yapan müsteşarlık yet-
kilileri, bütçenin öngöriildüğü gibi
10.5 trilyon lira açık vermesi ha-
linde stoğun 58.S trilyon liraya
ulaşacağını bildirdiler. "1990 yı-
lında tabvil ve bono satarak 20
trilyon lira toplayacagız" diyen
yetkililer şöyle konuştular:
"tç borçlarda tehlikeli bir ge-
lişme var. Geçen yıl konsolide
borçlaria biriikte iç borç stoğunun
gayrisafi milli hasılaya oranı düş-
me gösterdi, ancak sadece talml
ve bono satışıyla yapılan borcun
GSMH'ye oranı arttı. Bu 1990'da
da sürecek. 20 trilyon liralık tah-
vil ve bono salmamız gerekiyor.
Eğer bütçe 10.5 trilyon liranın da
üzerinde açıkla bağlanırsa iç borç-
lanraa geregi daha da artacak. Bu
kadar bono ve tahvili kime sata-
cağız?"
Tasarruf tedbirleri ile kamunun
harcamalarının kısılmasının yeter-
li olmadığını vurgulayan Hazine
yetkilileri, Maliye Bakanhğı'run
vergi gelirlerini arttırmak için da-
ha etkin önlemler almasını istedi-
ler. Yetkililer, "Eğer vergileri art-
tıramazsak Hazine'yi ayakta tu-
tamayız. Bu borçla ekonomi iflas
eder" diye konuştular.
Devletin borç yönetimiyle ilgi-
li sorularımızı yamtlayan Hazine
ve Dış Ticaret Müsteşar Yardım-
cısı Mahfı Eğilmez, iç borçta sı-
kıntı olduğunu doğrulayarak,
"Bu sıkınüyı aşmak için iç borç-
lan uzun vadeye yaymaya çahsı-
yoruz. 1-12 ocak arasında ibaleli
satışlann dışında yapUğımız saüş-
larda 1 trilyon 170 milyar liralık
2 yıl ve daha uzun vadeli tahvil
pazarladık" dedi. Eğilmez Mer-
kez Bankası kaynaklarına başvur-
mamak yolundaki politikayı da
sürdüreceklerini belirtti.
Dış borç yönetiminde sorun ol-
madığını vurgulayan Eğilmez,
1990 yılında abnacak 5 milyar do-
larlık dış borcun 2.1 milyar dola-
rının Hazine tarafından, geriye
kalan 2.9 milyar dolarlık borcun
ise özel sektör ve KlT'ler tarafın-
dan bulunacağını söyledi.
Hazine 2.1 milyar dolann 600
milyon dolarını Dünya
Bankası'nda 1.5 milyar dolarını
ise uluslararası piyasalardan borç-
lanacak. "Özel sektör istedigi yer-
den borç bulmakta serbest" diyen
Eğilmez, liranın 1990 yılında de-
ğer kaybının yüzde 30'larda kal-
masının borç yönetimîni kolaylaş-
tıracağmı vurguladı. Hazine ve
Dış Ticaret Müsteşar Yardımcısı
Eğilmez, konvertibilite konusuna
da değinerek sözlerini şöyle sür-
dürdu: "Biz lam konvertibiliteye
geçmeye hazınz. Bunu IMK'ye de
söyledik. Gelip ekonomimizi in-
ceieyeceklerdi, ancak Doğu Avnı-
pa'daki gelişmeler nedeniyle
Türidye'ye gelmeyi ertelediler. Bu
hafta Amerika'ya gidiyoruz. IMF
ile yapacağıraız göriişmelerde zi-
yareti erteleme karanndan vazge-
çerek, Türkiye'ye bemen gelme-
lerini isteyecegiz".
Doğu Avrupa'ya ekonomik atak
SEMİH tDİZ
ANKARA — Türkiye, Doğu Avrupa-
ya yönelik bir ekonomik atağa hazırlanı-
yor. Dışişleri Bakanlığı'nda ekonomik iş-
lerden sorumlu Müsteşar Yardımcısı Büyü-
kelçi Tansu Bleda bu amaçla bugün Polon-
ya'ya gidiyor. 17 ocakta da Macaristan'a
geçecek olan Bleda, her iki ülkenin ileriye
dönük ekonomik planlan hakkında bilgi
alacak. Bu bağlamda Türkiye'nin bu ülke-
lerle yeni dönemde işbirliği olanaklarım
araştıracak.
Büyükelçi Bleda'nın bu ziyaretlerinin,
"uzun bir sürecin ilk halkasını
oluşturacagı" bildiriliyor. Bu çerçevede, 29
ocakta Dışişleri Bakanlığı'nda düzenlene-
cek geniş kapsamh bir sempozyumda Sov-
yetler Biriiği, Polonya ve Macaristan'daki
ekonomik değişikliklerin değerlendirileceği
belirtiliyor.
Başta Sovyetler Birliği olmak üzere Do-
ğu Avrupa ülkeleriyle iş ilişkileri bulunan
şirketlerin temsilcilerinin de katılacağı sem-
pozyumda Büyükelçi Bleda'nın getireceği
bilgilere de yer verileceği kaydediliyor.
Şubat ayında ise Türk bankacıları ile işa-
damlarının ayrı heyetler halinde Polonya
ve Macaristan'ı ziyaret edecekleri ifade
ediliyor.
Büyükelçi Bleda'nın bugün başlayacak
olan gezisi hakkında Cumhuriyet'e bilgi ve-
ren Dışişleri çevreleri, bu ziyaretin esas ola-
rak iki amacı olduğunu belirttiler.
Bunlardan ilkinin Türkiye'nin, OECD
bünyesindeki "24'ler grubu" üyesi olarak
Polonya ve Macaristan'a yapacağı ekono-
mik yardımlann ayrıntılannın görüşülmesi
olduğunu bitdirdiler.
Anımsanacağı gibi Türkiye, Polonya ve
Macaristan'a yardımda bulunmak üzere
oluşturulan 24'ler grubu ulkelerın dışişle-
ri bakanlarımn 13 aralıkta Brüksel'de yap-
tıkları toplantıya katılmıştı.
Toplantıda Dışişleri Bakanı Mesut Yıl-
maz, Türkiye'nin bu iki ülkeye 1.6 dolar tu-
tannda ekonomik yardım yapacağını ve
200 milyon dolar tutannda Eximbank kre-
disi açacağını bildirmişti. Yapılacak yar-
dımlann ayrıntılannı ise şu şekilde açık-
lamıştı:
*— Polonya'ya 750 bin dolar, Macaris-
tan'a 250 bin dolar hibe yardımı.
— Her iki ülkeye bankalar bûiigince sağ-
lanacak toplam 600 bin dolar tutannda
yardım.
— tki ülkeye Türk Eximbank'tan açıla-
cak 100'er milyon dolariık ihracat kredisi."
Büyükelçi Bleda'nın Varşova ve Buda-
peşte"de bu programm aynntılarmı açıkla-
yacağı ve aynca Polonya ile Macaristan'ın
Türkiye'den ek talepleri olup olmadığını
öğreneceğini ifade eden Dışişleri çevreleri,
ziyaretin ikinci amacı hakkında şunları
söylediler:
"Dogu Avrupa"daki degisim Türkiye için
yeni ekonomik işbirliği imkânlannı gün-
deme getirmiş bulunuyor. Keformlarda en
ileriye giden ulkelerin başında ise Polonya
geliyor. Arkasından da Macaristan. Bu ne-
denle bu ülkelerle işbirliği potansiyelini
saptarken ekonomik duzenkri için yeni dö-
nemde ne tasarladıklarını ögrenmemiz ge-
rekiyor. Büyükelçi Bleda'nın yapacağı zi-
yaret de önem taşıyor ve başlatılması urau-
lan bir sürecin ilk halkasını oluşturuyor."
Daha az,daha pahalıpetrolGeçen yıhn ilk 10
ayında ithal edilen
ham petrol yüzde 11.8
azalırken, ortalama
varil fiyatı, önceki
yılın eş dönemine göre
15.6 dolardan 17.8
dolara ytikseldi.
ANKARA (AA) — Türkiye'nin
ham petrol ithalatı geçen yıl ocak-
ekim döneminde bir önceki yıla
göre yüzde 11.8 oranında azaldı.
tthal edilen ham petrolün orta-
lama varil fiyatı ise 17.8 dolara
yükseldi.
Hazine ve Dış Ticaret Müste-
şarlığı'nın verilerine göre 1988 yı-
lının 10 aylık döneminde ham pet-
rol, ortalama varil fiyatı 15.6 do-
lardan ithal edilmişti.
AA muhabirinin hesaplamala-
nna göre geçen yıl ocak-ekim dö-
neminde ham petrol, en ucuz va-
rüi 17 dolardan Sovyetler Birliği'n-
den en pahalı olarak da 20.2 do-
lara Cezayir'den alındı.
Türkiye, 1989 yılının 10 aylık
döneminde 2 milyar 47 milyon
379.8 bin dolar karşılığında 15
milyon 727 bin ton ham petrol it-
hal etti.
Bir önceki yılm aynı dönemin-
de ise 17 milyon 839.7 bin ton ham
petrol ithal edilmiş ve 2 milyar 43
milyon 330.9 bin dolar ödenmiş-
ti.
Ocak-ekim döneminde ithal
edilen ham petrolün yüzde 65'ini
ı'L
• K " Ham oetrol ithalatı
5111
((•
19*8
Uiketef
Çin Halk C.
Cezayir
Irak
Iran
l\ Hlg^Kuveyt
"(
lMlL
'b y a
"y
Ühfls s c B
yt (JB§S.Arabıstan
Toplam
(Ocak-Eklm)
Mktar (ttn) 1
380.0
541 0
100257
4792.6
137.2
220.3
600.0
1142.4
17839 7
>e$er (blnS)
37.538
69.643
1121.949
592.792
10.994
30.984
63 492
115.934 _,
2043 330
19S9
Mtrtar (tan)
257.2
936.5
10232.8
1083.2
-
1300.7
848.1
1068.4
157271
(Ocak-Ekta) •
Dcfcr (binS) 1
33.731 1
138.059 |
1315.587 1
135.372 1
~ i
182.216 p
105.365 I
137045 §
2047.379 1
oluşturan 10 milyon 232.8 bin ton
lrak'tan alındı. Söz konusu dö-
nemde ham petrolün varili orta-
lama 17.6 dolardan alman Irak'a,
1 milyar 315 milyon 587.5 bin do-
lar ödendi.
Eylül ayı başından itibaren ye-
niden ham petrol çekilmeye baş-
lanan İran'dan ise 10 ayda 1 mil-
yon 83.2 bin ton alım yapıldı. Bir
önceki yılın aynı döneminde bu
ülkeden 4 milyon 792.6 bin ton
ham petrol ithal edilmişti.
Geçen yıl başında fıyat anlaş-
mazlığı nedeniyle İran'dan petrol
alımının durmasından sonra bu
ülkeden boşalan yeri doldurmaya
başlayan Libya'dan da ocak-ekim
döneminde 1 milyon 300.7 bin ton,
ham petrol ithal edildi. Böylece
bir önceki yıl 220.3 bin ton olan
Libya'dan alman ham petrol mik-
tarında yaklaşık 6 kat artış kay-
dedildi.
IR MESLEK- SISTEMANALISTLIGI
Havacla uçıışaııkâğıtlara karşı
ESER ATtLLÂ
"Sistem analisti, kullanıcının
gereksinimlerini. firma ya da fab-
rikanın mevcut durumunu analiz
eden ve bunun nasıl bilgisayar
otomasyonuna geçirileceğine ka-
rar veren kişidir. Bu iş yapılırken
titiz ve iyi bir takipçi olmak gere-
kir. Hiçbir şeyin atlanmaması la-
zım. Her şey en ince aynntılarıy-
la düşünülmeli. Yoksa kullanıcı-
nın işini kolaylastıralım derken iş-
ler iyice Arap saçına dönebilir."
Bimsa Bilgi tşlem Merkezi Uy-
gulama Direktörii Ali Ne.r
zat Bay-
raktar, bilgisayar çağını dolu diz-
gin yaşadığımız günümüzde, fir-
malara bilgisayar ağını inşa eden
sistem analistlerini anlatıyor.
Ali Nevzat Bayraktar, Deniz
Harp Okulu'ndan mezun olduk-
tan sonra üst lisansını Kaliforni-
ya'da bilgisayar mühendisliği ala-
nında yaptı. 1978 yılında Deniz
Kuvvetleri'nin Bilgi Işlem Merke-
zi'nde göre\e başladı. Birkaç yıl
askeri alanda hizmet verdikten
sonra askerlikten istifa etti. Türk
Hava Yolları'nın uçak bakimı
merkezini bilgisayara geçiren pro-
jenin sahibi Bayraktar, son 2 yıl-
dır şimdiki görevini sürdürüyor.
"Bir sistem analistinin ilk görevi
ele aldığı işyerini tanımak. Önce
mevcut sistemi inceler. Bilgi, iş,
yetki akışlannı, trafikteki tum do-
kümanların ve bilgilerin akışını
analiz eder. Bunu yaparken genel
müdüriinden odacısına kadar her-
kesle konuşur, onlara sorular so-
rar. Daha sonra tüm bulgulannı
kâğıda döken bir akış diyagramı
hazırlar. Analiz işi bittikten son-
ra kullanıcının gereksinimlerine en
iyi çözümü getirecek uygulamayı
tasarlar."
Bayraktar, bu tasanmm önemi-
ne parmak basıyor. Nelerin kom-
püterize edilip, nelerin edilemeye-
ceğinin, bilgisayann nerelerde kul-
lanılması gerektiğinin ve kullanı-
ğer taraftan sucuk olarak çıkmaz.
Çünkü her şey bilgisayaria yapıl-
maz, elle yapılan işler de vardır.
Burada önerali olan bilgisayann
nerelere konacağı ve hangi soru-
lara yanıl bekleyecegidir."
Sistem analistinin görevi bu ka-
darla bitmiyor. Tasarımı yapan
analist bunu bilgisayar program-
cısına veriyor. Programcı tasarla-
Ali Nevzat Bayraktar
Sistem analistleri,
bilgisayara geçecek
işyerlerini analiz
ederek otomasyona
geçişi projelendirir ve
gerçekleştirir. İyi bir
analistin, iyi iletişim
kuran, takipçi, atak,
aktif, titiz biri olması
gerekir. Genellikle
endüstri mühendisliği
disiplininden gelmiş ya
da matematik okumuş
kişiler sistem analisti
oluyor.
cı ile diyalog halinde, ona sorular
soran bilgisayarların tasarlanma-
sının önemini anlatıyor. Ve bunun
çok sorumluluk isteyen bir iş ol-
duğunu belirten Bayraktar, her şe-
yin en ince ayrıntısına kadar dü-
şünülmesi gerektiğini söylüyor:
"Bilgisa>-ar sucuk makinesi degil-
dir. Bir düğmeye basınca inek di-
nan projenin dökümünü yapıyor,
bunu istenilen bilgisayar diline çe-
viriyor. Bu işlemlerden sonra sis-
tem analisti yeniden devreye giri-
yor. Ortaya çıkan projeyi kontrol
edip, uygulamaya sokuyor. Ta ki
kullanıcı sistemi eksiksiz kullan-
maya başlayana kadar kullanıcı-
ya yardımcı oluyor, onunla biriik-
te sistemi çahştınyor. Projenin ta-
mamlanması 6 ay, hatta 1 yıl bile
sürebiliyor. Bu, işin boyutuna, in-
san kaynağına ve kullanılan tek-
nolojiye göre değişiklik gösteriyor.
Ve sistem analisti projesini bi-
tirdikten sonra; "Bilgisayara geçen
bir firmada havada uçuşan kâğıt-
lar, formlar ortadan kalkıyor. Ar-
tık kullanıcının karşısında soru
soran bir ekran var."
Bir sistem analistinin çok kilit
bir görevi olduğunu belirten Bay-
raktar, iyi bir sistem analistinin
hastane için de endüstriyel bir ku-
ruluş için de proje yapabilecek ni-
telikte olabilmesi gerektiğini söy-
lüyor. Türkiye'deki sistem analist-
lerinin çoğunun sahip olmalan ge-
reken özellikleri taşımamaların-
dan yakınan Bayraktar, bu neden-
le de kullanıcının ihtiyaçlarına ya-
nıt veremeyen uygulamaların ço-
ğunlukta olduğuna değiniyor.
Bayraktar, bir sistem analistinin
taşıması gereken özellikleri ise şöy-
le sıralanıyor:
"Girgin, tuttuğunu koparan, iyi
iletişim kuran, düşüncelerini iyi
ifade eden, söyleneni iyi anlayan,
takipçi, atak, aktif, titiz olmalı.
Pasif, içine kapanık, suskun kişi-
ler sistem analisti olamazlar. Bir
sistem analistinin aynca dagınık
olmaması ve sistem analistliğinin
metodolojisini değişik sektörierde
uygulayabilecek bir yapıda olma-
sı gerekir. Eğitimine gelince... En-
düstri mühendisliği disiplininden
gelmiş ya da matematik okumuş
kişiler sistem analisti oluyor. Bu-
nun yanında tecriibe de şart tabü."
EKONOMİ NOTLARI
OSMAN ULAGAY
mezat
sistemi
YUSUF ÖZKAN ~
-ANTAUfA — Tanm, Orman ve
Köyişleri Bakanı Lütfullah Kaya-
lar'ın, "Hal Mevzuatında
Degişiklik" tasansına ek olarak
"mezat sistemi"ne geçilmesi öne-
risi ortaya atıldı. Mezat sistemine
geçilmesiyle, sebze ve me>'ve satı-
mında "hal mafyasT'nın ortadan
kalkacağı görüşü öne sürüldü.
Tanm ilaçları satıcılığı yapan
Zıraat Mühendisi Lütfi înan, ko-
operatifleşmeye gidilerek, düzen-
li bir mezat sisteminin oluşturul-
masıyla, sebze ve meyve piyasasuı-
da fiyatlann yükselmesine neden
olan aracılann ortadan kaldınla-
cağı görüşünü savunarak, "Günü-
müzdeki satış sistemleri sonucu
üretici, ürettiği malın gerçek de-
gerini alaraazken, tüketici de çok
yüksek fiyatlarla ezilmiş durum-
dadır. Yapılacak düzenlemeler so-
nucunda, çiçek piyasasında oldu-
ğu gibi sebze ve meyve pivasasın-
da da bir mezat sistemi oluşturu-
lursa hal mafyası ortadan kaldı-
nlarak, üreticiye üriınünu gerçek
degerinden satma. tüketicinin de
daha ucuza alraa olanağı sağlan-
mış olur" dedi.
Başta Hollanda, Almanya ve
Fransa olmak üzere gelişmiş bir-
çok Avrupa ülkesinde bu sistemin
geçerli olduğunu söyleyen Lütfi
înan, "Avrupa ülkelerinde çiftçi-
ler bir araya gelerek bir koopera-
tif olusturmıışiar. İçinde satış re-
yonu, soğuk hava deposu ve ser-
vis arabalanna kadar tüm teknik
donanımın tamam olduğu bu
merkezlere gelen üriinler, elektro-
nik taşı>ıcı bantlar aracılığı ile alı-
cılara gösteriliyor. Mailar kalite ve
diger özellikleri yönünden tanıtı-
lıyor. Her mala bir numara veri-
liyor. Abcı kendine aynlan bölüm-
den üriınleri inceleniyor. Beğendi-
ği malın numarasını bildiriyor.
Böylece ürünü satın almış oluyor.
Daha sonra bu satış merkezinde
bulunan senis arabalanyla üriin-
ler alıcının istedigi adrese gönde-
riliyor. Bu uygulamay la, üreticinin
sömürülmesi önleniyor. Sadece iki
elden tüketiciye ulaşıyor." diye
konuştu.
Tutarsız uygulamalar sonucu
Türk çiftçisinin kooperatif siste-
mini yanlış tanımasına yol açıldı-
ğı görüşünü savunan Înan, "Çift-
çiye kooperatifleşme bilinci aşıla-
narak bu olay gerçekleştirilebilir.
Ya da belediyeler tarafından bu iş
organize edilebilir. Zaten şimdiki
bal sisteminde belediye bir rüsum
vergisi kesiyor. Ama mezat siste-
mi uygulanırsa tüm kazanç salt
beiediyeye kalır. Aracılann kazan-
ması da sona erer" dedi.
Türkiye'nin tek üretici hali olan
Antalya Toptancı Hali Müdür
Yardımcısı Ali Gökpınar, koope-
ratifleşmenin tüm sorunlan orta-
dan kaldıracağını belirterek, "hal
mevzuatında yapılacak değişiklik-
te göz önünde tutulması gereken
en önerali konu kooperatifleşme
konusudur. Üreticinin zor dunım-
dan kurtulmasını sağlar. Üretici
ürününü peşin parayla ve gerçek
değeriyle satması yanında, kurdu-
gu kooperatif ten de beiirli bir pay
alır." görüşünü savundu.
Sanayide Yatırım Atılımı
İçin Eksik Halka Hangisi?
1980'lerin deneyimi bize bir gerçeği çok iyi öğretmiş olmalı:
Türkiye ekonomisinde sağlıklı, enflasyonsuz büyümeye geçişi
sağlamak için kaynakları büyük ölçüde sanayi yatırımlarına yön-
lendirmek, ülkenin sanayi malı üretimini hızla arttırmak gereki-
yor. Bunu yapamayıp da kamu kesiminin altyapı yatırımlarına yük-
lendiğiniz zaman, ekonomiyi yalnızca konut sektörüne yuklene-
rek canlandırmaya çalıştığınız zaman birkaç yıl için büyüme hı-
zını yükseltebiliyorsunuz, ama enflasyon da tırmanıyor ve sonun-
da enflasyonu kontrol altında tutmak için büyümeyi yavaşlatmak
zorunda kalıyorsunuz.
Imalat sanayiı yatırımlarını canlandırmanın bugün varilan nok-
tada çok önemli olduğunu sanırım artık çoğu kimse görüyor. Ör-
neğin DPT'nin geçen yılın başından beri bu noktanın üzerinde
durduğunu DPT Müsteşan Sayın Ali Tigrel'in çeşitli demeçle-
rinden izlemek mümkün.
O halde yanıtlanması gereken soru, sanayi yatırımlarında bir
atılımın nasıl başlalılabileceğı sorusu.
Bugün gelinen noktada bu açıdan bazı olumlu işaretlerin or-
taya çıktığını, ortamın örnegin bir yıl öncesine göre daha elve-
rişli olduğunu söylemek mümkün. Nedenlerine gelince:
• Spekülatif yatırım alanlarmın entlasyonun üzerinde gelir ge-
tirmediği inancı yaygınlaşmaya başladı. Borsaya büyük ilgi bi-
raz da bunun sonucu. Para sahibi parasını inandığı bir sanayi
yatırımı için, inandığı bir girişımciye ya da firmaya kullandırma-
ya dünden çok daha hazır. Sanayide iyi yönetilen kuruluşlar için
bu yolla finansman sağlama olanağı artık bir hayal değil bence.
• Kredi faizlermde neredeyse yüzde 50'lere varan büyük bir
düşme var. İyi müşteriler için bugün yüzde 45 dolayında faizler-
den söz ediliyor.
• Özel sektörde yıllardan beri bir tasarruf fazlası var Bir yan-
dan kamu kesiminin cazip şartlarla bu fonlara talip olması, di-
ğer yandan özel kesimin daha iyi bir secenek bulamaması ne-
deniyle bu tasarruf fazlasını son yıllarda büyük ölçüde kamu ke-
simi emdi ve kendi giderlerini karşılamak için kullandı. Demek
ki aslında özel sektörde yatınma girişmek için bir birikim potan-
siyeli var.
• Sanayinin birçok sektöründe kapasite kullanımı geçen yılki
düzeylerin üzerine çıktı. Özellikle bazı sektörierde yeni kapasi-
teler yaratılması için gerekli şartlar var.
• Türkiye'nin döviz durumu iyi ve dış kredi bulma olanaklan-
nı kullanabilecek pek çok Türk firması var. Üstelik şu an için it-
halat ucuz ve yatırım malı ithalatında birçok kolaylıklar var. De-
mek ki bir yatırım atılımında gerekli olacak yatırım malı ithalatını
sağlayacak şartlar hazır.
• Türk fırmalarının yabancı firmalarla ortak projeler geliştire-
rek yeni yatırımlara yönelmeleri için şartlar elverişli görünüyor.
Pekiyi, bütün bu olumlu şartlar var da eksik olan ne?
Cesaret mi?
Güven mi?
İstikrar mı?
Yoksa başka bir şey mi?
Bence en önemli eksiklik, Türk sanayicisinin, Türk yatırımcı-
sının önünü görememesi, orta vadeli bir perspektifle geleceği
görmekte zorluk çekmesi.
Bunun başlıca nedeni de, Türkiye'nin bugünkü siyasal tablo-
su.
ANAP iktidan bugüne dek öylesine günlük uygulamalarla, an-
lık kararlarla ekonomiyi yönlendirmiş, vaatlerini tutmakta öyle-
sine başarısız olmuş ki, bu iktidara güvenerek orta vadeli bir işe
girişmek zaten zor.
Üstelik bu iktidann oy desteğinin yüzde 22'nin altına düştüğü
de biliniyor. Herkes bugünkü hükümete kendine göre bir ömür
biçiyor, herkes kendine göre bir seçim tarihi tahmini yapıyor.
Tipkı enflasyon ve toplumsal uzlaşma konusunda olduğu gibi
sanayi yatırımlarımn canlanması konusunda da anahtar, erken
seçimde görünüyor.
KooperatifçÜikKurultayı lîmartta toplanıyor
Kooperatifçilikte
yeni yol arayışı
Ekonomi Servisi — Son yıllar-
da açılan kredilerin kısılması üze-
rine sıkıntıya giren kooperatifçi-
lik yeni yol arayışına girdi. Kent
Kooperatifleri Merkez Birliği ön-
cülüğünde '9O'lı yıllarda koope-
ratifçilik hareketinin dayanacağı
temel ilke ve politikalan belirle-
mek üzere Kooperatifçilik Kurul-
tayı 17 martta toplanacak. Kent
Kooperatifleri Merkez Birliği Baş-
kanı Murat Karayalçın, koopera-
tifçilikte yeni bir atılım için hükü-
mete, yerel yönetimlere ve finans
kurumlanna çağrı yaparak yeni
işbirliği modelleri bulunmasını ve
devreye sokulmasını istedi.
Kent Kooperatifleri Merkez
BirliğTnın yönetim kurulu toplan-
tısı ve inşaat yan sanayiı sektör-
leriyle iş birliği toplantıları Siliv-
ri Classis Otel'de yapıldı. Toplan-
tılardan sonra alınan kararları
açıklayan Kent Kooperatifleri
Merkez Birliği ve Ankara Beledi-
ye Başkanı Murat Karayalçın,
Türkiye'de ulusal kooperatifçilik
hareketinde yeni bir atılım için
1. Kooperatifçilik Kurultayı'nın
17 Mart '90'da toplanmasmın ka-
rarlaştınldığım bildirdi. Bu kurul-
tayda '90'lı yıllarda kooperaüfçi-
lik hareketinin dayanması gereken
temel ilke ve politikaların belirle-
neceğini açıklayan Karayalçın,
Ulusal Kooperatifler Birliği'nin
oluşturulması için de ilke kararı
almak istediklerini belirtti. Kara-
yalçın, '80'li yıllarda kendisini ka-
nıtlayan ve konut üretiminde yüz-
de 10 olan payını yüzde 40'a çı-
kartan kooperatifçilikte yeni bir
atılım için Ulusal Kooperatifler
Birliği'nin '90'U yıllarda kurulma-
sı gerektiğini vurguladı.
Konut sektörü ve kooperatifçi-
lik hareketi açısmdan '89'un
olumsuzluklar getirdiğini ve çok
çeşitli kaynak sorunlannın yaşan-
dığını belirten Karayalçın sözlerini
şöyle sürdürdü. "tktidar kendi
fon ihtiyacını karşılamak için ko-
operatifleri ve belediyeleri dışla-
dı. Konut ve arsa sertifikalan bu
dışlamanın en önemli adımlan
olarak göriilmelidir. Bu sıkıntılı
durumda artık yeni yönlemleri,
yeni finans sislemlerini uygulama-
ya koymalıyız. '80'li yıllarda sağ-
lanan önemli toplu konut biriki-
mine '9O'lı yıllarda yeni boyutlar
kazandırmalıyız. Bunun için
1990'lar '80lerin uzanüsı ya da
tekran olrnayacak."
Karayalçın, toplu konut fonun-
dan 1990 yılında bütçeye yapıla-
cak kesintinin yüzde 50 olarak be-
lirlenmesini kooperatifçilik için
"can sıkıcı", ama geçici bir uy-
gulama olarak gördüklerini belirt-
ti. Bundan kooperatifçiliğin kısa
vadede olumsuz etkileneceğini,
ama geleceğe ilişkin olumlu bek-
lentilerini değiştirmeyeceğini vur-
gulayan Karayalçın, "1990'larda
daha büyük atılımlar yapmalıyız.
Alıcı payı hesabı açümasını ongö-
ren ve henüz uygulamaya konul-
mayan yeni kredi yönetmeliği bel-
ki değişecek. Ekonomide yüksek
enflasyon olunca yönetmeliklerde
de enflasyon oluyor. Kamu yöne-
timini ortaklannın lehine yönlen-
direcek lobilerin kurulması için
kooperatiflerin harekete geçtigini
göriiyonız."
DÖVİZ KURLARI
Dövizin
Cinsi
1 ABD Doları
1 B.Alman Markı
1 Avustralya Ooları
1 Avustıırya Şilini
1 Belçika Frangı
1 Danimarka Kronu
1 Fin Markkası
1 Fransız Frangı
1 Hollanda Florini
1 İsveç Kronu
1 isviçre Frangı
100 italyan Lireti
1 Japon Yeni
1 Kuveyt Dınarı
1 Sterlin
1 S.Arabistan Riyali
Döviz
Alış
2316.36
1382.49
1840.34
196.47
66.12
357.13
585.68
406 56
1227.86
379.17
1552.00
185.76
1598
7960.00
3870.63
617.71
Döviz
Saüş
2321.00
1385.26
1844.03
196.86
66.26
357.85
586.85
407.37
1230.32
379.93
1555.11
186.13
16.01
7975.95
3878.39
618.95
15 OCAK 1990
Efektif
Alış
2314.04
1381.11
1809.05
196.27
65.00
353.56
575.72
406.15
1226.63
375.38
1550.45
182.60
15.82
7824.68
3866.76
607.21
• Efektif
Satış
2327.96
1389.42
1849.56
197.45
66.46
358.92
588.61
408.59
1234.01
381.07
1559.78
186 69
1606
7999 88
3890.03
620.81
GONPAAŞ IST 134 34S6 • 161 2206* 13287 61 AMK. 1363965 • 1372565 İZM 225215