22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

22 Melek KIRMACI TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası kirmaci@tusam.net Küresel ısınmada ortak yaklaşım çıkarlarda anlaşma yok… C S TRATEJİ mında demokrasi ve insan hakları ile barışı, istikrar ve uluslararası hukuka saygının teşvik edilmesi amacı ile çok taraflı bir yaklaşımın güçlendirilmesi konuları görüşüldü. Latin Amerika ülkelerinde hibe ve Avrupa Yatırım Bankası tarafından verilen krediler ile kalkınma projeleri uygulayan Birlik, Latin Amerika’nın artan enerji hammadde fiyatları ile artan ekonomik büyüme sonucunda hızla gelişen ve önemli bir potansiyele sahip olduğunun farkında. AB, Latin Amerika’ya kalkınma yardımında bulunan ülkeler arasında birinci sırada. Üye ülkelerin katkılarının yanı sıra 1996 yılından bu yanan Avrupa Topluluğu bütçesinden her yıl 500 milyon avro Latin Amerika’ya aktarıldı. Kalkınma İşbirliği Enstrümanı adı altında 2007–2013 yılları arasında Latin Amerika’ya aktarılması öngörülen para ise 2 milyar 690 milyon avro. Bu para ise insana yatırım, çevre ve doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi, gelişmekte olan devlet dışı aktörler ve yerel yönetimler, gıda güvenliği ve göç ve iltica olmak üzere beş tematik program kapsamında aktarılacak. AB böylelikle değerler üzerine kurulu bir kimlik inşa ederek normatif bir güç olarak bunu dünyanın diğer ülkelerine ikili ilişkiler yolu ile ihraç ediyor. Normatif bir kimlik olarak AB’nin Latin Amerika’da güç kazanması AB’nin yumuşak güç kullanarak küresel bir aktör olması olarak yorumlanmalıdır. –17 Mayıs 2008 tarihinde Peru’nun başkenti Lima, ABLatin Amerika Zirvesi’ne ev sahipliği yaptı. Karayipler, Latin Amerika ve Avrupa Birliği’nden olmak üzere 60 devlet ve hükümet başkanlarını biraraya getiren Zirve, Avrupa Birliği’nin Latin Amerika ve Karayipler ile ilişkilerini güçlendirerek dünya sahnesinin bir aktörü olarak güç kazanmak istiyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı "Avrupa Birliği ve Latin Amerika arasında daha güçlü bir ortaklık" aldı belgede AB için Latin Amerika’nın önemi şöyle ifade etmektedir: "Yeni tehditler ve fırsatlarla dolu bir dünyada AB en yakın ortakları ile ilişkilerini pekiştirmek ihtiyacındadır. Bunların biri insan hakları, demokrasi ve çoğulculuk prensiplerine ortak bir bağlılığı paylaştığımız Latin Amerika’dır. Bu değerleri korumak için Avrupa’nın tüm dostlarına ihtiyacı vardır. Dünyada pek az bölge gerçek bir ittifak kurulması için pek çok sebep sunmaktadır. AB ve Latin Amerika ortak bir tarih ve kültürü paylaşırlar. Uluslararası sahnede yakın müttefik olmak bu nedenle karşılıklı çıkarlarınadır." Komisyon’un Latin Amerika ve Karayipler ile ilişkisini "stratejik bir ortaklık" olarak nitelendirmesi AB’nin dış politikada aktör olma sorunsalı kapsamında değerlendirilmelidir. Dış politika pek çok zaman çıkarlar tarafından şekillenir ve değerler çıkarlara hizmet eder. Dolayısıyla AB’nin Latin Amerika ve Karayipler ile ilişkisi iki yönlü olarak değerlendirilmelidir. 15 AB’nin Latin ilgisi AB, yumuşak gücünü Latin Amerika’da kullanarak bir müttefik bölge yaratma arayışını sürdürüyor. ABLatin Zirvesi’nde Merkel kaygıları gidermeye çalıştı. Çevre konularında ortak anlayış oluşurken, tarım sübvansiyonları gibi çıkarları yakından DOHA TURU GÖRÜŞMELERİ ilgilendiren konularda ilerleme Latin Amerika ülkeleri için AB ile muz ticareti sorunu tartışmalı konulardan birini oluşturuyor. Zirsağlanamadı. ve öncesinde And Ulusları Birliği Genel Sekreteri ması sonucu doğan boşluğu karşılıklı çıkarlar yaratmak yolu ile doldurmaya çalışıyor. Ancak "karşılıklı çıkar" olarak tanımlanan ilişkilerin AB tarafından belirlenmesi Latin Amerika ülkelerini Avrupalıların Latinlere tepeden baktıkları şeklinde yorumlanıyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Zirve öncesinde Latin Amerika ile Avrupalıların eşit haklara sahip ortaklar oldukları yönünde yaptığı açıklama Latinlerin "nelerin yapılması gerektiği" ve "nelerin öncelikli olduğu" yönünde AB’nin dayatmada bulunduğu yönündeki endişeyi gidermeye yönelik bir çaba olarak görülmelidir. SİYASİ İLİŞKİLER AB ve Latin Amerika arasında tarihi ilişkiler Avrupa’nın sömürgeleştirme tarihi ile örtüşür. İki bölge arasında siyasi ilişkilerin kurulması ise ancak 1960’lara kadar uzanır. Siyasi ve ekonomik ilişkiler iki taraf arasında imzalanan ortaklık, işbirliği ve ekonomik ortaklık anlaşmaları ile güçlendirilmiş böylelikle AB Latin Amerika ile ilişkilerini "stratejik ortaklık" olarak tanımlanabilmesi için gerekli ortamı yaratmaya çalıştı. İlki 1999 yılında Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde gerçekleştirilen ABLatin Amerika Zirvesi’ni 2002’de Madrid, 2004’te Guadalajara ve 2006’da Viyana Zirvesi takip etti. Avrupa Komisyonu’nun 1999 yılından bu yana Meksika ve Şili ile yürüttüğü Ortaklık Anlaşmaları müzakereleri ve And Ülkeleri Birliği’nin oluşturan Bolivya, Kolombiya, Ekvador ve Peru ila Merkez Amerika ülkeleri olarak adlandırılan Kostarika, Salvador, Guatemala, Honduras, Nikaragua ve Panama ülkeleri ile imzaladığı siyasi diyalog ve işbirliği anlaşmaları ile iki bölge arasında karşılıklı ekonomik ve siyasi işbirliği alanları yaratılmaya çalışılmıştır. 2007 yılında ise Portekiz, AB Dönem Başkanı ülke sıfatıyla eski sömürgesi Brezilya ile Stratejik Ortaklık kurarak ABBrezilya Zirvesi gerçekleştirmiş yine Karayipler Forumu ile Ekonomik Ortaklık Anlaşmaları imzalamıştır. Tüm bu gelişmelerle AB Latin Amerika’da, ABD’nin etkisinin azalABLatin zirvesinden... YOKSULLUK VE KALKINMA Zirve’nin amacı AB tarafından "tarihi, kültürel ve ekonomik bağlar ile temel değerlerin giderek uyumlaştırıldığı durumda AB ile Latin Amerika, And ülkeleri ve Karayipler’in küresel sorunlar karşısında "doğal müttefik" ve "uyumlu ortak" olduklarını göstermek olarak ifade ediliyor. Siyasi tartışmalar ve kişisel çekişmelerin gölgesinde Zirve’nin konusunu iki tema oluşturuyor: Yoksulluk, eşitsizlik ve dışlanma ile mücadele ile sürdürülebilir kalkınma kapsamında iklim değişikliği, çevre ve enerji. 2004 yılında Guadalajara Zirvesi’nde sosyal uyumun artırılması konusunun öncelikli amaç olarak ortaya konması ile Latin Amerika ile ilişkilere siyasi bir boyut kazandırılmış olundu. Ayrımcılığı ortadan kaldırmak amacı ile yoksulluk azaltıcı önlemler ile temel sosyal hakların tanınması için yapılan görüşmeleri 2006 Viyana Zirvesi’nde ikili bölgesel stratejik ortaklığın güçlendirilmesi teması kapsa Freddy Ehlers bu sorunun çözülmesi gerektiğini ifade etmiş ancak Zirve böylesi bir başarıya imza atmaya yeterli olamadı. İki bölge arasında muz ticareti sorunu olarak tanımlanan sorun Avrupa’nın muz ithalatı sisteminden kaynaklanıyor. 1975 yılından Avrupa Ekonomik Topluluğu, ACP olarak bilinen Afrika, Karayipler ve Pasifik’teki eski koloniler ile tüm sanayi ürünleri ile bazı tarım ürünlerinin Avrupa’ya gümrüksüz ihracını öngören bir anlaşma imzalamış; bu anlaşmayla da birliğe yapılacak muz ithalatının yüzde 7’sini bu ülkelerden almayı ve ithalat sırasında özel ve daha düşük oranlı bir gümrük vergisi uygulamayı taahhüt etmişti. Ekvador AB muz ithalatı sistemini Dünya Ticaret Örgütü’ne şikayet etmişti. Latin Amerika ülkelerine muz ihracatından ton başına 176 avro vergi alınırken Afrika, Karayip ve Pasifik ülkelerinin 2008 başına kadar vergiden muaf olması Bolivya, Ekvador, Kolombiya ve Peru’dan oluşan And Ulusları Birliği tarafından ayrımcılık olarak nitelendirilmişti. Tarım sübvansiyonları ile sanayi ürünlerinin gümrük vergisinden arındırılması sorunu ise AB ve Brezilya arasında Dünya Ticaret Örgütü’nün Doha Turu görüşmelerinde kavga konusu olarak nitelendirilirken Zirvenin bu sorunun çözümüne katkıda bulunabileceği düşünülmüştü. Ancak Zirve, böylesi bir hassas sorunu çözmeye yeterli olmadı. ABD’nin etkisinin azaldığı Latin Amerika’da, Çin’de istediğini bulamayan Avrupa yeniden Latin Amerika ile ilgileniyor. Zirve’de biyoyakıt üretimi ve iklim değişikliği konusunda anlaşmaya varan liderler söz konusu çıkarların egemen olduğu ticarete gelince ilerleme kaydedemediler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear