22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Daver DARENDE Emekli Diplomat Yazar Kraliçe II. Elizabeth’in ziyaretinin yansımaları... C S TRATEJİ 13 edemezler" (Turgut Özakman, Çılgın Türkler, Sayfa: 36) diyebilen, tarihimizde "Artin" lakabıyla ünlenen İngiliz yanlısı gazeteci Ali Kemal’in torunlarından da söz edilmesidir. İngiltere’nin Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyen bir ülke izlenimi yarattığı bilinmektedir. Ancak, yakın geçmişteki gelişmeler anımsandığında bu desteğin yüzeysel düzeyde kaldığını kabul etmemiz gerekiyor. Hatırlanacağı üzere, BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ı destekleyen ABD ve İngiltere’nin öncülüğünde ortaya atılan "Annan Planı"nı tereddüt etmeden kabul eden AKP’nin bu hareketi başta İngiltere’de olmak üzere AB içinde de büyük memnuniyet uyandırmıştı. İngiliz diplomasisi bu önemli sınavda büyük bir başarı kazanmış, Türkiye ise ulusal çıkarlarıyla bağdaşmayan kararlar almak zorunda kalmıştı. 3 Ekim 2006 gecesi televizyonlarda "En büyük şansımız İngiltere’nin dönem başkanlığıdır", "İngiliz diplomasisine güvenelim" diyen AB tutkunlarının bu sözleri belleklerimizden silinmedi. O günlerde AB ile gelişen ilişkilerimizi Batı’nın talepleri doğrultusunda değerlendirenler, güvendikleri İngiliz diplomasisinin ağırlaştırılmış koşulları, ustalıkla gözden uzak tutmaya çalıştığını fark edemediler. Girişimlerini titizlikle sürdüren dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Straw’un, AB Dönem Başkanı olarak bu alanda önemli roller üstlendiği hatırlanacaktır. A KP hükümeti ile gerek AB içinde gerek ikili düzeyde yürütülen ilişkilerde tam bir dayanışma içinde görünen İngiltere, özellikle Kraliçe II. Elizabeth’in bu ziyaretinde ilişkileri daha da güçlendirmek için büyük çaba harcamıştır. AKP’ye destek anlamını da taşıyan bu ziyaret sırasında Türkiye’nin bir "İslam ülkesi" olduğunu belirleyen görüntülerin öne çıkması ise ülkemizin dünyadaki imajını olumsuz yönde etkilemiştir. ABD tutkunu, olaylara hep Batı’nın gözlüğü ile bakan dış politika deneyimli bir yazarın II. Elizabeth’in bu ziyaretini "Türkiye’nin AB üyeliğine tam desteğin teyidine imkan verdiği" şeklinde yorumlaması, Cumhurbaşkanı’nın türbanlı eşinin giysisi için "kıyafeti zarifti"(!) sözcüklerini kullanması kendisini yakından tanıyanlar için sürpriz olmamıştır. Bu ziyaret sırasında siyasi mesajlar vermekten kaçınmayan İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband’ın, "Hükümetleri halk seçmeli, yargıçlar değil" şeklindeki sözleri AKP iktidarını yüreklendirmiştir. Dönemin İngiltere Başbakanı da 12 Eylül’ün gerçekleştiği günlerde askeri yönetime övgüler yağdıran açıklamalar yapmamış mıydı? İngiltere gibi emperyalizmin bir numaralı temsilcisi için bir ülkenin yönetim biçimi önemli değildir. Önemli olan İngiltere’nin ulusal çıkarlarıdır. İngiliz çıkarları ön planda İÇ POLİTİKAYA MÜDAHALE Kraliçe’nin ziyaretinin iç politika ile hiçbir ilgisi bulunmadığını (!) söyleyen çok bilmiş kimi çevrelerin bu görüşlerine karşın olayları erdemin süzgecinden geçiren bir başka yazar İngiltere Dışişleri Bakanının cüretkar açıklamalarını şöyle yorumlamıştır: "Britanya, Türkiye’nin dostu ve müttefiki ise, Dışişleri Bakanı da dost ülkenin yasal Kraliçe’nin Türkiye ziyaretinden... süreçlerine ve yargı bağımsızlığına saygılı olmayı bilmek zorunda(!))" (Mehmet Y. Yılmaz, "Burası Muz Cumhuriyeti Değil" Hürriyet, 16 Mayıs 2008) Kraliçe’nin Çankaya’daki smokinli yemekte yaptığı konuşmada Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyen övgü dolu sözlerine karşın, konuşmasının bir bölümünde dinsel söylemlere de yer vermesi dikkat çekmiştir. Bu ziyaret sırasında dikkat çeken bir başka nokta Cumhurbaşkanına vedaya gelen Kraliçe II. Elizabeth’e Milli Mücadele yıllarında Kuvayı Milliye hareketini acımasızca eleştirerek, "bunlar değil devleti, ufak bir aşireti bile idare İngiliz kraliçesinin Türkiye ziyareti, İngiliz diplomasisinin bilinen örneklerine sahne oldu. Dışişleri Bakanı Miliband, ‘nazikçe’ Türkiye’deki tartışmalı parti kapatma gelişmelerini yorumladı: STRATEJİK ORTAKLAR ‘Hükümetleri halk seçmeli, Bölgemizde çeşitli oyunların sahneye bu duyarlı dönemde İngiltere’ye yargıçlar değil’. Unutulmaması konulduğu "stratejik ortak" gözüyle bakanlar büyük bir içindedirler. Gerçek anlamda "stratejik gereken gerçek, ABD ve İngiltere yanılgı ortaklık" ABD, İngiltere ve İsrail arasında ortaklıktır. gibi ülkeler için önemli olan bu sürdürülen ABD’nin sözcüsü gibi hareket eden İngiltere’nin yakın bir gelecekte İran’a karşı ülkelerin çıkarlarına hizmet Türkiye’yi de ortak etme konusunda destek bulunması beklenmelidir. etmeye yatkın yönetimlerdir… talebinde Kraliçe II. Elizabeth’in üçüncü kez ülkemize yaptığı bu ziyaretle güçlendiği ileri sürülen ilişkilerde şimdilik örtülmeye çalışılan diğer isteklerin de gündemin başköşesinde yer alabileceği unutulmamalıdır. Türkiye’ye, örneğin, Kerkük konusunda "bir parmak bal" verilip karşılığında bölgeye egemen dış güçler tarafından ulusal çıkarlarımızla bağdaşmayan ödünler kopartılması da olasıdır. Gerek İran, gerek Irak’ın kuzeyindeki "Kürt Devleti"nin tanınması konularında alınacak karar ülkemizin geleceği yönünden yaşamsal bir önem taşımaktadır. Her iki konuda da çok dikkatli olmak zorundayız. Unutulmaması gereken gerçek, ABD ve İngiltere gibi ülkeler için önemli olan bu ülkelerin çıkarlarına hizmet etmeye yatkın yönetimlerdir…
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear