23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

14 Prof. Dr. Nejdet ADABAĞ Bush kutlamak için İtalya’ya gelecek… C S TRATEJİ ve fukara insanların sırtından pazarlanıyor. Oysa dinler cins, ırk, din, dil ayrımı gözetmeksizin kardeşliği, barışı, hoşgörüyü salık vermiyor mu acaba? Papa gibi dini liderler siyasa adamlarının bu oyununa yoksa bilmeyerek mi(!) geliyorlar. Belki de oyuna gelenler siyasa adamları… Nereden bilelim biz? Bunu anlamak için iki taraftan biri olmak gerekiyor. Anlamakta zorlanıyoruz. Papa bir başka önemli konu için ABD’ye gitti. Önümüzde başkanlık seçimi var. Katoliklerin oylarının dağılmasını önlemek ve bir noktada toplanmasını sağlamak için. Oysa gerçek demokrat ve gerçek Katolik John Kennedy başkanlık görevi için dini hiçbir zaman kullanmadı (Corriere della Sera) İtalya’daki başarının perçinlenmesi için ABD’de de demokratların kazanması gerektiğini Papa’nın o tarafı desteklediğini göstermeye çalışıyordu. Gene Corriere della Sera’nın Amerikan kaynaklarına dayanarak verdiği bilgiye göre Bush tıpkı Tony Blair gibi başkanlığı biter bitmez katolik olacakmış. Küreselleşmenin bir başka anlatımı da insanların diniyle oynanmasına yol açan koşulları hazırlamak olduğunu bilmek gerek. Yoktu yirmi yıl önce böylesine fanatik ve bağnaz düşünceler… Bağnazlığa, fanatizme karşı Bush, Papa’nın sözlerinin dinlenmesini salık verirken Tanrı aşkının herkeste var olması gerektiğini söylüyor. Ne ilginç! C umhuriyet Strateji’de yayımlanan son yazımızda Papa’nın, İtalya’daki seçim sonuçlarını aldıktan sonra gönül rahatlığıyla ABD’ye uçtuğunu yazmıştık. Ardından öğrendik ki Bush ile birlikte Oval salonda diz çöküp dua etmişler. Dualarının arasında Berlusconi’nin başarısına yer vermiş olabilecekleri olasılığı vardır. Övünç duyabilecekleri bir sonuç alınmıştır İtalya’da. Bush, Berlusconi’nin başarısından çok keyif almış ki bir ay içinde İtalya’ya gelerek bizzat kendisini kucaklayıp başarı dileklerini iletecekmiş. Gazeteler bunu böyle yazdı. Ne ki Papa bir taşla iki kuş, dahası üç kuş vurmak istercesine ABD’ye ayak basar basmaz Amerika’daki kurmaylarını toplamış ve ‘beni rezil ettiniz’ diye söze başlamış ve "sübyancı papazlar"ın sorununu gündeme getirmiş ve ‘o sorunu çaktırmadan halledemediniz’ diye adamları haşlamış. Halletmeleri sorunun su yüzüne çıkmasının engellenmesi ve çabucak örtbas edilmesiyle olacaktı. Papazlar bu işi becerememişler ama basın da öyle çok üzerlerine gitmemiş. İlginç olan İtalya’da da bu konunun üstüne gitmemek için belirli bir duyarlılık gösterilmiş olmasıdır. Oysa sorun köklü bir sorunun sonuçlarıdır. Bugün bile Katolik papazları evlenmek ve çoluk çocuğa karışmak şansına sahip değillerdir. Bu olay sübyancı olmalarını gerektirmez ama papaz olmak da insanoğlunu evlenmek ve mutlu olmak hakkından yoksun bırakmaz ve bırakmamalıdır. Ben kaç tane papazın okuyup para kazanacakları duruma geldikten sonra papazlığı bırakıp, Brancati’nin deyişiyle, entariyi çıkartıp pantolon ceket giydiğini bilirim. Fukara çocukların özellikle papaz mekteplerine verildiklerini düşünecek olursak çocukların ya da anababalarının inanç sorunundan değil de zorunluluktan bu yolu seçtikleri; ülkeye esenlik geldikçe çocukların artık papazlığa özenmedikleri ve genç yaşlarda papazlığa özenen birkaç kişi ya da Magdi Cristiano Allam gibi din değiştirenler için de bu geçişi belgelemek açısından Vatikan’da görkemli bir tören düzenlendiği düşünülürse niçin gerçek dindarların dinin giderek daha çok özelden Berlusconi’nin işi zor İtalya’daki seçimlerde sol karşısında başarı kazanan Berlusconi’nin, ortağı Kuzey Birliği ile anlaşması o kadar da kolay görünmüyor. Berlusconi’nin başarısı ABD Başkanı Bush’u o kadar memnun etmiş ki, kutlamak için bir ay içinde bu ülkeye geleceğini açıklıyor. Vergi federalizmi Berlusconi’yi en çok zorlayacak konu… çıkarılıp kamusallaştırıldığına tanık olmaktan duydukları huzursuzluğa isyan ettikleri anlaşılacaktır. DİN SİYASET İLİŞKİSİ Papa buna benzer bir şeyi ABD’de yapmıştır. Binlerce kişinin toplandığı bir stadyumda ayin yapmıştır. Bu artık bir tören olmaktan çıkmış bir gösteriye dönüşmüştür. Oysa Tanrı ile kul arasındaki bu kutsal muhabbetin, dertleşmenin bir gizliliği olmalıdır. Sanıyorum dinsel ibadetin çekiciliği de insanın özeline girmekten kaçınmasında yatıyor. Din siyasa değildir ve siyasa gibi meydanlara çekilmemelidir. Tıpkı bizde olduğu gibi… Türkiye’de oldukça çok sayıda cami var. Bilmem niçin insanlar Cuma namazlarında özellikle yollarda, meydanlarda namaz kılarlar! Ne ilginçtir ki gene Bush, Irak’ta bir milyon kişiyi katlettikten sonra Papa’yı yanına alarak dinin birleştiriciliğinden, bütünleştiriciliğinden söz etmiş ve "ve teröre, fanatizme karşı koyabilmemiz için Papa’nın sözlerine kulak vermemiz gerektiğini" söylemiştir. Ayrıca birçok ocağı söndürmüş ve birçok yaşama son vermiş biri olarak yaşamdan, aileden söz etmiş olmasını da anlamak olanaklı değil! Üstelik yanına Papa’yı alarak... Hep de böyle oluyor galiba. Siyasa adamları kendi çıkarları doğrultusunda yanlarına koltuk değneği olarak imamları ya da papazları alıyorlar. Papazların, imamların da işlerine geliyor. Çift yönlü bir çıkar ilişkisi var. Bu yoz ilişki yoksul PAPA VE PRODİ Papa, Prodi’yi sevmedi. Dahası La Spienza Üniversitesi olayını içine sindiremedi. Ve İtalya’da dediklerine göre Prodi hükümetini devirdi. Böyle bir intikam duygusu varsa bir din adamına yakışmayan bir duygu olarak görmek gerek. Ne ki, bizde de laik olmayıp dindar olduğunu savlayan kimi yöneticilerin acaba bir şeylerin rövanşı olsun diye mi 1 Mayıs’ı tatil yapmamış; bayrama izin vermemiş ve ülkeyi kargaşaya, kardeş kavgasına sokarak aynı ülkenin çocuklarını birbirine düşürmüşlerdir. İtalya’da 1 Mayıs tatildi. Prodi iktidarı yitirdi diye şenlikleri yasaklamadı. Çünkü Prodi İtalya’ya yakışan bir başbakandır. En yakınındaki kişinin tanıklığına göre Prodi seçimlerin böyle biteceğinden korkuyordu. Seçimlerde başarı kazanamayacağını ve iktidarın ardından siyasadan çekileceğini varsayıyordu. Her şeye karşın büyük bir olgunluk içinde kimseye bir şey belli etmemeye çalışıyordu. Ne ki içindeki sıkıntıyı bu seçim kampanyasında bir tek kez yaptığı mitingde toplanan kırk bin kişi de giderememişti. Kendi bölgesinde seçime duyulan ilgisizlikten de tahmin edebiliyordu gideceğini. Ama bir incelik ve ağırbaşlılık içinde ardında kalanlara güzel bir siyasa adamı örneği sunarak gidiyordu. Bu seçimleri bir yenilgi olarak da görmüyordu. Çünkü iki kez Berlusconi karşısında yengi sağladığını ve her şeye karşın Demokratik Parti’nin gene de insanların yüreğindeki yerini koruduğunu görüyordu. Bu seçimi, Prodi, bir başkaldırı olarak sayıyordu. Halkın sola karşı olmadığını ancak sorunlarına çözüm bulunamadığı gerekçesiyle tavır koyduğunu düşünüyordu. Radikal soldan da iki yıllık hükümeti süresince gerekli desteği alamadığını hesaplayarak bugün düştüğü durumdan hiç şikayetçi olmaması gerektiğini düşünüyordu kafasında. Prodi iyi bir siyasal yaşamdan sonra içinde hep halkına duyduğu saygıyı taşıyarak ve halkının bu son tavrının hiç de kendisine karşı bir tavır olmadığını; duygusal olarak gene kendisine çokça bir bağlılığının olduğunu ancak yaşam kavgasından ötürü insanlarının kendisinden bir süre uzaklaşmak zorunda kaldıkları varsayımından kalkarak üniversitedeki kürsüsüne dönecektir. İtalya’da yenden iktidara gelen Berlusconi...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear