25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Gözde KILIÇ YAŞIN TUSAM Balkan Araştırmaları Masası gyasin@tusam.net Aşırı milliyetçi Nokoliç oyunu artırdı, demokrat Tadiç yarışı önde bitirdi… C S TRATEJİ 7 suçlularının iadesi şartına işaret edilerek engellenmişti. Bunun anlamı AB üyeliği için oy kullanan Sırplar’ın AB paketinin Kosova kaybını kabullenmek kadar savaş suçlularının iadesini de kapsadığını anlamış olmalarıydı. Bundan sonrası için Sırbistan hükümetinin devamlılığı da önem arz ediyor. Güçlükle kurulan bir koalisyon olduğu için dağılması da bir o kadar kolay. Tadiç rakibi Nikoliç gibiseçim kampanyası boyunca ayrılıkçı bölgenin tanınmasının mümkün olmadığını söylüyordu. Ancak Sırbistan’ın geleceğinin AB içerisinde olduğunu savunan Tadiç, çok yakında eskiden olduğu gibi Kosova’nın kaybının kabul edilmesi gerektiği ve bağımsızlığının önlenmeyeceği yönünde açıklamalar yapacaktır. Ancak Tadiç’in çağrısının parlamentoda yeterli karşılık bulamayacağını söylemek mümkün. Radikaller parlamentodaki en güçlü parti ve Kosova konusunda yalnız da değiller. Aralık ayında Sırp parlamentosunda alınan Kosova’nın bağımsızlığını tanıyan devletlerle diplomatik ilişkilerin kesilmesi yönündeki kararın uygulanabilirliği de şüpheli. Çünkü Sırbistan, kararı uygulamaya kalktığında başta AB ve ABD ile ilişkilerini kesmesi gerekecek ve kısa süre içerisinde kendi izolasyonunu yaratmış olacak. Ülkenin Başbakanı Kostunica ise koalisyona Demokratlarla gitmesine rağmen sonuçta bir şekilde Başkanlık seçimlerinde Radikal milliyetçilere destek verdi. Seçim sonrasında Tadiç’in kendisini destekleyenler kadar desteklemeyenlere de teşekkür ettiğini açıklaması ve ardından Kostunica’yı ve partisini kastederek "Destekleselerdi ne kadar güçlü olduğumuzu bilemeyecektik" sözlerini ifade etmesi önemliydi. Gerçekten de Tadiç’in Demokrat Parti’sinin Pazar günkü seçimlerden sonra motivasyon ve siyaseten güç kazanacağı açık. Bugün itibariyle Nikoliç’in kaybettiğini söylemek de mümkün değil çünkü ülkenin neredeyse yarısının desteğini almış durumda. Bir kaybedenden söz edilecekse o da Radikal Parti tehdidiyle korkutma yolunu seçen ve oyunu ters tepen Kostunica’dır. Sırada bekleyen reformları gerçekleştirmek konusunda çok daha istekli davranan Demokrat Parti beklediği desteği koalisyon ortağından alamayacak olursa ve özellikle AB ile görüşmelerde kesinti olursa yeni bir parlamento seçiminin kapıları da açılacaktır. ırbistan, son birkaç yıldır özellikle ülkede gittikçe yükselen milliyetçilik akımıyla bölge ve Avrupa ülkeleri için bir endişe kaynağı oluyor. Bir yıl önce gerçekleştirilen parlamento seçimlerinde, "Balkan Kasabı" lakaplı Miloşeviç’in kurucusu olduğu Radikal Parti’nin birinci olması haklı olarak endişeleri arttırmıştı. Geçtiğimiz yıl, demokratların yani Batı’yla entegrasyona inanan reformist kanadın toplamda daha fazla oy aldığı savıyla kriz atlatılmış ve seçimlerin ikinci ve üçüncü partisinin kurduğu koalisyonla hükümet iş başına gelmişti. Demokratik kanatta yer almalarına rağmen parlamento seçimlerinin ikincisi Demokrat Parti lideri Cumhurbaşkanı Tadiç ile üçüncü parti olarak sandıktan çıkan Sırbistan Demokratik Partisi’nin lideri Başbakan Kostunica’nın aslında temel konularda çok fazla anlaşamadığı biliniyor. Kosova konusunda olduğu gibi savaş suçlularının iadesi, AB karşısında takınılacak tutum konusunda da yapılan zıt yöndeki açıklamalar Sırbistan basınında sık sık yer alıyor. Sonuçta demokrat kanatta yer almasına rağmen Kostunica’nın radikal milliyetçilerle işbirliği yapabilecek denli katı bir tutum sergilediği de biliniyor. Ancak Radikal Parti’nin Batı’da başlı Tadiç başına bir tehdit unsuru olarak algılanması, uyumsuzluklara rağmen koalisyonun devamını sağlamıştı. Parlamento seçimlerinin üzerinden bir yıl geçmişti ki bu sefer başkanlık seçimleri için Sırbistan’da tekrar sandıklar kuruldu. Seçim sonuçları sadece Sırplar ya da bağımsızlığını ilan etmesine günler kalmış Kosova için değil radikal bir çizgiye kayacak Sırbistan’ın neden olabileceği istikrarsızlıklar nedeniyle Avrupa için de son derece önemliydi. Nitekim AB, Sırbistan’daki seçimleri Tadiç lehine etkileyebilmek ve ülke halkına bir AB perspektifi ve umudu verebilmek için yoğun mesai yapmıştı. 3 Şubat Pazar günü yapılan ikinci tur seçimlerde çekişme aşırı milliyetçi Radikal Parti adayı Tomislav Nikoliç ile Boris Tadiç arasında gerçekleşti. Seçimlerin galibi büyük sayılamayacak bir oranla demokratların adayı Tadiç oldu. Tadiç’in zaferiyle, bir yandan Sırbistan halkı belirsiz, karanlık günler ihtimalini bertaraf etmiş oldu bir yandan da Batı istikrarsız ve yönü belirsiz bir ülkenin sebep olabileceği krizleri –şimdilikengellemiş oldu. Seçimlere katılımın yüzde 67 gibi bölge ülkelerinde seçimlere katılım oranları bakımından rekor düzeyde kabul edilen bir noktaya ulaşması halkın Batı’yla entegrasyona gösterdiği duyarlılığı sergilediği şeklinde yorumlandı. Ancak S Sırbistan’da AB kazandı oyların neredeyse yarı yarıya dağılmış olması, Batı’nın Sırbistan’ı sürekli olarak kaybetmeye sürüklediğine inananların da aslında göz ardı edilemeyecek denli çok olduklarını gösteriyordu. Seçimlere ilişkin en fazla duyulacak yorum, Sırbistan’ın tercihini Batı’dan yana kullandığı şeklinde olacaktır. Hâlbuki veriler net okunduğunda ve dürüst davranıldığında "Kosova’ya rağmen Batı" diyenlerin, "Kosova her zaman Sırbistan’ın parçasıdır" diyenlerden yüzdelik bazda birkaç puan önde oldukları görülecektir. İşin esası bugünkü koşullarda, seçim sonuçları itibariyle Sırp halkı için söylenecek en makul yorum kafa karışıklığının had safhada olduğu, milliyetçilik akımının son bir yılda daha da güçlendiği, Batı’yla entegrasyondan fayda umulmakla birlikte güvensizliğin de kendini son derece yoğun bir şekilde hissettirdiği şeklinde olacaktır. Kosova’nın bağımsızlık ilanı beklentisi altında Sırbistan’da gerçekleştirilen devlet başkanlığı seçimini Demokrat Parti lideri Tadiç kazandı. Tadiç’in yanı sıra seçimi, ‘AB umudu’ kazanmış görünüyor. MİLLİYETÇİLİK TEHDİDİ SÜRÜYOR Batı’nın bir yıl önceki seçimlerde kullandığı tabirle konuşulacak olursa, bir yıl içerisinde demokratların toplamda önemli oranda oy kaybettiğinin ifade edilmesi gerekir. Batı gibi Rusya’da istikrarlı ve AB ile bağlarını güçlendirmiş bir Sırbistan için Tadiç’i desteklemişken aşırı milliyetçi Nikoliç’in aldığı oy asla küçümsenemez bir biçimde milliyetçiliğin artmakta olduğunu gösteriyor. Yani tehlike çanları susmuş değil. Sırbistan seçimini yaptığına göre şimdi sıra Batı’da. Sırbistan’ın, Batı ile entegrasyon ya da AB ile uyumlaşma süreci açısından kayda değer herhangi bir adım atmadığı açık ancak içinde bulunduğu kaotik dönemin AB’yi harekete geçirmesi de mümkün. AB’nin her zaman "ortak değerler ortaklığı" yürütmediği, farklı ülkeler için farklı seçenekler yarattığı biliniyor. Kesin olan şu ki, tercihini Batı’dan yana kullanan Sırpların yolun sonunda AB üyeliğinin bulunduğu umudunu canlı tutması kadar ülkenin diğer yarısının da gittikçe keskinleşecek bir milliyetçilikten ayılması için böylesi bir perspektife ihtiyacı var. Avrupa’dan izole olmuş ve içine kapanarak yeniden bir bombaya dönüşecek Sırbistan korkusu ancak Sırpların gittikçe küçüldükleri, sürekli olarak Batı nedeniyle kaybetmekte oldukları yönündeki hislerin giderilmesinden geçiyor. Bu aşamada bölge istikrarı, Sırbistan seçim sonuçlarından ziyade başta AB olmak üzere genel olarak uluslararası toplumun tutumuna bağlı görünüyor. AB PAKETİNİ KABULLENENLER Seçim sonuçları, ne ülkenin yarısının milliyetçi olmadığı ve Kosova’yı gözden çıkardığı ne de diğer yarının Batı’yla işbirliğini istemediği ve içe kapanmayı tercih ettiği yorumuna müsait değil. Bu anlamda seçimlerin AB’ye "evet" ya da "hayır" referandumu niteliği taşıdığı şeklindeki yaklaşım gerçekçi durmuyor. AB üyeliği ve Batı ile entegrasyon için Kosova dahil her türlü pazarlığı kabul edenler yüzdelik paylaşımda bir kaç puan kadar önde olduğunu söylemek mümkün. Aslında tablonun en ümit verici yanı, 90’lı yıllarda Hırvatistan, BosnaHersek ve Kosova’da "Büyük Sırbistan" hayali için kan döken savaş suçlularının artık Sırbistan’da "milli kahraman" olarak görülmediğini söyleyebilme fırsatı vermesidir. Çünkü seçim öncesinde radikallerin yükselişini engellemek için AB’nin açmak istediği kartlar özelikle Hollanda ve Belçika tarafından savaş
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear