Catalog

tek hâkimi' yapıp, üstelik mükâfatlandıran, bunlara rağmen izolasyonları devam ettiren de bu Avrupa'dır. Türkiye'ye ve Türklüğe hakareti cezalandıran 301. maddenin kaldırılmasını isteyen, ama coğrafyasındaki bütün ülkelerin anayasalarında yer alan ve ulusal değerlere sahip çıkan benzeri maddelere sesini çıkarmayan Avrupa'dır. 2004 ve 2005 yıllarında çerçeve anlaşması imzalayıp, Ankara'nın göbeğinde Kızılay'da havai fişekler attırıp, balonlar uçuran sonra da Türkiye'yi 'imtiyazlı üyelik' uyutmasıyla, yalanıyla bu balonları patlatıp, fişekleri birer birer söndüren de Avrupa'dır... İmzaladığı anlaşmaları yok sayan, Gümrük Birliği gibi bir sömürge belgesini 'marifetmiş' gibi göstererek, Türkiye'ye dayatıp, binlerce müteşebbisin, esnafın, sanayicinin ticaret hayatını sona erdiren Avrupa'dır... Güneydoğu'ya bir 'yılan' gibi uzanan, insan hakları ve demokrasi diyerek, özerklik çığırtkanlığı yapan, ama tıpkı Yugoslavya'ya, Afganistan'a, Irak'a yaptıkları gibi 'Türkiye'yi de parçalanmak' gibi bir niyeti gönlünde besleyen ve taşıyan da işte bu Avrupa'dır... Her fırsatta özgürlüklerden dem vurup, etnik ayrımcılığı körükleyen, ama kendi coğrafyasındaki ülkelerde (Almanya, Hollanda) yapılan etnik ayrımcılığa ses çıkarmayan da işte bu 'iki yüzün sahibi' Avrupa'dır... Türkiye'de ulus devlet yapısının, üniter devlet kimliğinin ve Cumhuriyet kurumlarının ve değerlerinin yok olmasını isteyen, bu nedenle Atatürk'ü, Kemalizm'i ve askeri aşağılayan Avrupa'dır... Türkiye'yi federal bir yapıya götürmek isteyen, Fener Patrikhanesi'nin 'ekümenik' olmasını isteyen, sözde Ermeni Soykırım iddialarını tanımamızı isteyen de Avrupa'dır... Türkiye’nin, Cumhuriyet Devleti yerine İslam Devleti olmasını, ulusal dayanışmanın ve direncin kırılmasını, topraklarımızdaki piyasaya Batı sermayesinin hakim olmasını isteyen de Avrupa'dır... İşte Başbakan'ın 'ahlaksızlığını aldık' dediği Avrupa'nın gerçek yüzü... Bu gerçeklere bakıp, Batı'nın yani Avrupa'nın 'ahlaklı' olup olmadığına artık siz karar verin... Avrupa ne yapmak mı istiyor? Avrupa, bir 'kukla' gibi oynuyor, oynamaya devam etmek istiyor Türkiye ile... Türkiye’yi 'istenmeyen ülke' olarak gördüğünü açıkça söyleyemiyor. Ama zaman zaman da ağızlarından baklayı çıkarıyorlar... Avrupa Birliği Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Tom Spencer,"Türklere, ileride bir gün Avrupa’nın parçası olacakları yolunda 30 yıldır söz vererek hiç dürüst bir davranışta bulunmadığımızı düşünüyorum. Çünkü gerçek, AB’nin Türkiye’yi üye olarak kabul etme yolunda hiçbir niyeti olmadığıdır" diyerek Avrupa'nın aklındakini söylüyor. Avrupa Birliği Genel Sekreterliği'nin resmi sitesinde yer alan bu sözlerden de anlaşılacağı gibi, Batı Türkiye'yi 'Batı'lı' olarak kabul etmiyor Sekreteri Kanezo Muraoka, eski Başbakanlardan Tansu Çiller’in Gümrük Birliği’ne girme çabaları karşısında "Bayan Başbakanınıza coğrafya dersi vermek isterdim. Çünkü ona göre Ankara’nın doğusunda hiçbir ülke yok. Hep Batı hep Batı" diyerek Türkiye'nin kendini Avrupa'ya 'mecbur' ve 'mahkum' hissetmesine sitem ediyor ve şöyle devam ediyor: "Türkiye Batıya yaklaşmak için hep Batıdan gitmek istiyor. Oysa Batıya Doğudan da gidilebilir. Örneğin Japonya, Çin gibi ülkelerle işbirliği yapıp, kendi ekonomik durumunu ama 'Doğu'ya da düzelttikten sonra kaptırmak istemiyor... çaba göstermek daha Çünkü Türkiye'nin iyi değil mi? " dışlanması demek, Neden bize kucağını Avrupa'nın kendi açanlara sırtımızı ekonomik, sosyal, dönerken, bizi siyasi, kültürel ve tekmeleyip, askeri çıkarları ile tokatlayanlara çatışmaya girmesi yüzümüzü demektir. İşte bunun dönüyoruz? için Avrupa, Türkiye'yi Neden 'ahlaksızlık, birlik içine almadan yalancılık, kendi kontrolü altına ikiyüzlülük' gibi alıp, kendi çıkarları suçlamalara muhatap doğrultusunda olmuş Batı'yı, istediklerini yaptırmak niyetinde... 'erdemlerine leke sürdürmeyen' 1963'te Ankara Anlaşmasını imzalarken Doğu'ya tercih ediyoruz? niyeti buydu... 2008'de de niyeti bu... Neden?... Bu niyeti dile getiremediği için her Türkiye, neden yeni arayışlara dönem 'pembe ve beyaz yalanlarla' girmiyor? Türkiye'yi 'hayal' peşinde koşturmaya Türkiye neyi bekliyor? devam ediyor... Neyse ki 'Jetonlar' birer birer Çin'e yaptığı bir gezi sırasında Gazeteci düşmeye başlıyor... Yavuz Donat'a 'Çağdaş Dış İlişkiler' isimli bir Türkiye, yalanlarını, yanlışlarını dergi hediye edilir. Dergide yazar Zhang Jian 'çağdaşlık projesinin gereği' olarak Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkilerini,"Avrupa dayatanların gerçek niyetindeki Türkiye'yi kandırıyor. Avrupa'nın Türkiye'ye karşı 'kirliliği' görüyor... izlediği siyaset için şu söz söylenebilir: Başbakan Avrupa'yı 'dürüst İkiyüzlülük" diye özetler. İşte TürkiyeAB davranmamakla' suçluyor. ilişkilerine bağımsız bakma olasılığı en yüksek olan Cumhurbaşkanı, "Avrupa bir bilim adamının görüşü bu... Birliği, Türkiye'ye verdiği sözleri Avrupa’nın Türkiye’ye karşı takındığı tutmadı" diyor... ‘aşağılayıcı’ tavır, bizde olmasa da uluslararası Türk Milletinin yüzde 60'ı artık siyaset bilimcileri tarafından yadırganıyor. Avrupa Birliği'ni istemiyor... Newsweek Dergisi’nde yapılan bir yorumda, Artık ülkeyi idare edenlerin, ülkenin siyaset bilimciler, "AB Türkiye’ye Brüksel’in her gerçek gündemini türbanla, başörtüsü ile kaprisine uymaktan başka alternatifi olmayan kapamaktan vazgeçip, bir an evvel yoksullaştırılmış Doğu ülkesi gibi davranmaktadır. gerçek gündemle buluşması ve yola Bu büyük hatadır. Türkiye kısa bir süre sonra, koyulması gerekiyor. AB’nin üyelik şartlarını aşırı bularak daha az Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a ve sorun yaratan müttefiklere yönelmenin iyi Parlamento'ya Türkiye'yi bu kirlenmeden olacağına karar verebilir... Çünkü Türkiye’nin kurtarmak düşüyor? çoğu aday ülkelerinin aksine alternatifleri vardır" Erdoğan Türkiye, iradesine, egemenliğine, diyor. geleceğine hükmedenin ABD ya da AB Buna rağmen Türkiye, şaşılacak bir değil, milletin kendi iradesi olduğunu pişkinlikle kendini Avrupa’ya mecbur görmeye görmek istiyor. devam ediyor. Türkiye, bunu gerçekleştirenleri alkışlamak Japonya’da iktidardaki Partinin Genel istiyor. C S TRATEJİ 5