25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kazuo Ishiguro’nun ‘Değişen Dünyada Bir Sanatçı’sı üzerine Sanatçının değişmeyen hikâyesi Asıl ismi An Artist of the Floating World olan Değişen Dünyada Bir Sanatçı, baskı tekniğiyle yapılan geleneksel Japon resim sanatı Ukiyoe’nin ‘dünyanın yüzen resimleri’ karşılığıyla aynı anlama geliyor. Ukiyoe, Avrupa sanat tarihinin bugün adını sıklıkla andığımız ‘gerçeği soyutlayan akımlar’ının ana damarını oluşturmuş. Roman, yazarın doğduğu yeri mekân olarak seçen tek anlatısı. Tereddüt Köprüsü’nde başlayan hikâye, yaklaşık iki yıl sonra yine aynı yerde bitiyor. Ë Sedat DEMİR sanat tarihinin bugün adını sıklıkla andığımız ‘gerçeği soyutlayan akımlar’ının ana damarını oluşturmuş. Bu hediyeyi görmezden gelerek bomba yağdıran Batı’nın tavrı da, kesinlikle ‘cahillik’ kavramınca gösterilen anlamlar dizgesine indirgenemez. Yaşlı sanatçı Ono da, Meiji müdahaleleriyle başlayan, İkinci Dünya Savaşı’yla şiddetlenen zorunlu modernleşme içinde yüzmeye çalışıyor, becerebildiği kadarıyla. Benanlatıcının dilinden dinlediğimiz roman, bu cehaletin kara gölgesi altında başlar, ardından genişler ve bu savaşın sonucu olan sosyal acılardan daha çok sosyokültürel açmazları yansıtır. Gerçek zamanı Ekim 1948Haziran 1950’dir. Anlatıcının şehirde yürürken, sokakları, barları, evleri, lokantaları bizim bildiğimizi varsayarak anlatması işe sahicilik katarken ayrı bir içtenlik de kazandırıyor. Yıkılan evlerden, enkaz kaldırma çalışmalarından bahsetmek yerine inşaat makinelerinin yaptığı apartmanlara dikkat çekiyor, roman. Japonya, tam bir şantiye alanıdır. Kültürel alışkanlıkları da yaşlı adam Ono’nun en sevimli yardımcısından, torunundan öğreniyoruz. Sekiz yaşındaki İçiro, Temel Reis’in, Humprey Bogart’ın, Amerikan sinemasından zıplayan canavarların, o ülkede yaşayan sığır çobanlarının açık bir hayranıdır. Savaştan önce asla başka bir unsuru içine sızdırmayan Japon kültürü için bunlar imkânsızdı. Aslına bakarsanız, yaşlı adam için bu açmaz kızlarıyla ilişkisinde daha da derin. Evlilik ve flört konusundaki yargıları, alışılan saygı biçimini değiştirip yerine babalarını şaşırtan bir tutum içerisine girmeleri... Sosyal yapının artık yüzyıllarla ölçülebilecek değerlerle yer değiştirdiğini anlıyoruz romandan. Öte yandan Ishiguro, sanatçının ağzından, geriye dönüşlerle onun yükselişini ve şöhretinin karanlık yanlarını okur için aydınlatıyor ve eskiliğini koruyan bir barda can alıcı konuşmalarla, ilginç kimliklerin dedikoduları duyuluyor. Sanatçı karakteristiği de değişmiştir artık Japonya’da. Yeni yüzyılın düşünce akımları ve eylem biçimleri doğrultusunda, dünya ile iletişim haline geçmiş Japon sanatçılarının kafaları biraz karışıktır. Bildiğimiz gibi, ‘onur’ kelimesinin bize abartılı görünen ritüellerini oluşturmuş Japon yaşam geleneğinde Onosan, arkadaşlarının onu hain seviyesine indireceği bir tutum içinde bulunarak ustasına sadık kalmamıştır. Aynı zamanda, değişen Japonya’da geleneğin yerine kullanabilecek modern toplumsal adalet işleyişleri konusunda Marx’ı Rus devrimci olarak ilan edecek kadar bilgisiz olan ressamı, yine onun ağzından ağır bir dille sorgular ve bencillikle suçlar, yazar. Buna rağmen Ono affedilebilir, çünkü o sadece sanatın tek gerçeğinin –insan doğasındaki güzelliği ortaya çıkarmak olduğunu düşünür. Ona göre, sanatçının görevi budur. Ve bu saf görüş içinde Amerika toplumu karşısında ülkesinin durumunu, “Zaman geliyor, Japonya bir yetişkinden bir şeyler öğrenmeye çalışan bir çocuktan farksız bir duruma düşüyor” şeklinde değerlendirir. rultusunda da ailesinden eğitim almış. Bob Dylan hayranı yazar, ailesinin İngiltere’de kalma kararının kesinleşmesinin ardından müzikle ilgilenmiş uzun süre. Hatta, bu uğraşı yer yer profesyonellik düzeyinde olmuş. İlerleyen zaman içinde, günümüzde okunan birçok İngiliz yazarın ustası Malcolm Bradbury’den yaratıcı yazarlık dersleri almış. Ishiguro, dünyada epey ses getiren, ödüller alan Beni Asla Bırakma, Günden Kalanlar, Uzak Tepeler gibi önemli romanların yazarı ve İngiliz vatandaşlığını yıllar sonra elde etmiş olmasına rağmen, şu an İngiltere’de birçok önemli yazarla birlikte anılıyor. Gençliğinde yakaladığı edebi olgunluğuyla yazar, yaşadığı ülkedeki eleştirmenler tarafından anlatım tekniği ve diliyle Salman Rüşdi’ye, ayrıntıları değerlendirme gücüyle karamsar bir Jane Austen’a benzetilir. Ve gerçekte de, denildiği gibi dünya görüşünü apaçık sunmasa da, böylesi bir içerikle donanmış olmasa da, gizil bir yetkinlikte ve bütünlükte siyasal olanı veriyor. Değişen Dünyada Bir Sanatçı ise, yazarın doğduğu yeri mekân olarak seçen tek anlatısı. Tereddüt Köprüsü’nde başlayan hikâye, yaklaşık iki yıl sonra yine aynı yerde bitiyor. Kaçamak yapmaya niyetlenen erkeklerin, eve geri dönmek ile ‘Zevkler Sokağı’na geçmek kararsızlığını yaşadıkları yer olduğu için bu adı almış, köprü. Yaşlı ressam Onosan ise gelenek ile modern, toplum ile sanat arasında kalmış gibi bekliyor bu geçitin üzerinde, bilinçsizce. Geçmişini soruşturuyor, Ukiyoe sanatındaki başarılarını gözden geçiriyor. Yaşlı adama göre, onun görevi sanatı kullanarak güzel olana ulaşmak. Ve bastonuyla, tıpkı Japonya’nın kendi geleneğinden savaşa rağmenmodern dünyaya yürüdüğü gibi hızla karşıya geçiyor, tereddüt etmeden. ? Değişen Dünyada Bir Sanatçı/ Kazuo Ishiguro/Çeviren: Suat Ertüzün/ Turkuvaz Kitap/ 192 s. Y aşlı sanatçı Ono’nun evine mi gitmek istiyorsunuz? Önce Tereddüt Köprüsü’nü geçmelisiniz. Tepeye hâkim bir yerdedir ev, etrafı alabildiğine görür. Yokuşu çıkarken dar yolu kullanırsanız, çok fazla uğraş vermeye gerek kalmadan eve ulaşabilirsiniz. Hatta henüz yokuşun başında, iki Ginkgo ağacının arasından evin çatısını fark edersiniz. Evin inşasının orada, tepede, size bu kadar uzakta olsa bile nasıl güç bir şekilde gerçekleştirildiğini ayırt ederseniz. Her açıdan görkemli bir binadır, kesinlikle. Bu arada, en üst dalları arasından evi gösteren iki Gingko ağacının ayrıca bir önemi var. Japonya’ya atılmalarıyla İkinci Dünya Savaşı’nı bitiren –bu arada, bu şekilde bitmesini pek de hayırlı bulmayan aklıselim insan sayısı dünyanın nüfusuyla aynı orandaatom bombalarının, o vahşi ve mekanik gücüne dayanabilmiş tek canlı türüdür bu bitki. Gerçi, bombalar çok uzağa atılmalarına rağmen, ev birkaç yara almış. Ama o kadar ölümcül değil bu yaralar. Ginkgolar ise, neredeyse bombaların atıldığı anı takip ettikten sonra, dilleri olsa bu dehşet verici olayı anlatabilecek birer imge görünümündeler, yalnızlıklarıyla. İki ginkgo ağacının üst dallarıyla tırnak içine alınmış bu görkemli evin sahibinin, yörede çok güçlü ya da zengin birisi olabileceği düşüncesine sakın kapılmayın, sahibi artık emekliliğe ayrılmış bir resim sanatçısıdır ve bu ev ona varlıklı ve sanatsever bir adam tarafından bırakılmıştır, hem de gerçek fiyatından çok aşağı bir fiyata. Ve bu yapı, zaten bir sanatçının evinin ferahlığına ve zarafetine sahiptir. Onun eski sahibi olan çok nüfuzlu adamın hayallerinden birisi de yaşadığı kasabayı bir kültür sanat merkezine çevirmekti, ancak savaşın bombaları ve savaş sonrası küresel değerlerin saldırıları sonucu ortada çizikler atılmış parsellerden başka geriye pek bir şey kalmamış. İNGİLİZ Mİ, JAPON MU? Kuşkusuz Ishiguro, tüm entelektüel yönleriyle ele aldığı ülkesindeki bu sanatçı prototipine ‘hain’ diyecek kadar yargılayıcı bir karar almış olamaz; olsa olsa kendi ülkesinin geleneksel işler işleyen sanatçısının modern çağ içindeki çaresizliğine atıfta bulunmuştur. Kazuo Ishiguro’nun bu yaşlı sanatçısı, Kawabata’nın, Kyoto adlı romanında fordist batı üretim tarzıyla çalışacak tekstil makinelerine öfke duyan kahramanına göre uzlaşmacıdır. Ve Ishiguro, Kawabata’ya göre çok daha fazla İngilizdir; Değişen Dünyada Bir Sanatçı’nın İngilizce yazılması, ayrıca bu açıdan anlamlı görünüyor. Ishiguro çocukluğunda, hep zihinlerinde Japonya’ya göç etmeyi umarak yaşayan ailesiyle İngiltere’ye yerleşmiş. Bu hayal doğ ENKAZ KALDIRMA ÇALIŞMALARI Japon kültürüne tereddüt etmeden, böylesi bir giriş yapan ve imalar bütünlüğünü taşıyan bir roman hakkında yazıyorsanız, ister istemez onu sayfa sayfa anlatmaya çalışırsınız, ona kendinizi kaptırarak. Eğer bu kitabın yazarı alegoriyi, metaforları, tarihsel süreci bu denli yoğun ve yerli yerinde anlatan Kazuo Ishiguro ise bunu yapmaya can atarsınız, belki de. Japon resim sanatının olası bir kahramanını, onun anılarını okura gösterdiği Değişen Dünyada Bir Sanatçı adlı kitabındaki göstergeler ve onların okur üzerindeki etkileri zaten ismiyle başlıyor. Ama ne yazık ki, bu mümkün değil, kitabı sayfa sayfa anlatamazsınız. Asıl ismi An Artist of the Floating World olan kitap, açıkçası baskı tekniğiyle yapılan geleneksel Japon resim sanatı Ukiyoe’nin ‘dünyanın yüzen resimleri’ karşılığıyla aynı anlama geliyor. Ukiyoe, Avrupa SAYFA 8 ‘Dünyanın yüzen resimleri’ anlamına gelen Ukiyoe, baskı tekniğiyle yapılan geleneksel Japon resim sanatı. Ukiyoe sanatından birkaç örnek. CUMHURİYET KİTAP SAYI 990
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear