22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

...KISA KISA... nesneler bile canlı varlıklarına dönüşür. “Sallamış ayaklarını/ boğazın serin sularına köprü/ bir vapur geçiyor bacakları arasından/ utanıyor”, “Bir sabah kalktım/ boğaz gemileri doğuruyordu/ köpükler etene”, “Bulutlar altını ıslatıyor diye kızar mı anneleha çok toplumun dertlerini, toplumun Ë Erdoğan ALKAN gözyaşları gibi.” ri”, “Tokatlıyordu rüzgâr menekşesorunlarını seslendiriyor şiirlerinde. Bir Yalnızlığından yanin morunu.” öğretmen olduğu için en yakınındakileizim evlerimiz dağdan kınır ve belleği onu Muharrem Helvacı’nın şiirlerinin rin, öğrencilerin, çocukların sorunlarını, ötedir” dizesiyle isyan şiiilk çocukluk yıllarıbiçimi ve içeriği Orhan Veli’ye mal acılarını duyuruyor bize: “Afrika’da çorinin en yüce noktasına, na, Yıldızeli’ne, Baedilen Yeni Şiir’e denk düşüyor. cuklar/ açlığı tarif için doğar/ yüzüne doruğuna ulaşan büyük naz’a, dağlara götü(Her şey başlangıcında yenidir, sonyaralar mı ektin çocuk/ gülüşüne acılar/ ozan, büyük şair Pir Sultan Abdal, Sırür: radan eskiyip gider. Bir akıma Yeni koşarak geçtin bu ömürden bir ömüre.” vas’ın Yıldızeli ilçesinin Banaz köyün“Yalnızlık/ dağın Şiir adı verilemez. Günahı bu adı veOkuttuğu çocukların yalnız öğretmeni den. Siyasal nedenlerle, halkının sorunladoruğunda/ güneşin renlerin boynuna.) Kısa anlatımlar değil, ağbeyidir, babasıdır o: rını dile getirdiği için asılan ilk ve son unuttuğu kardır/ belki de sabırsız ruhsal dünyasına “Verin gül kokusu yanağınızı rüzgâşairimiz. İlk şiir kitabını, Gidiyorum Bu yalnızlık/ şiirine küsen uyaktır.” Özeleşuygun. Fizikçi kafasının denklemci, mara/ bir yanağınızdan rüzgâr öpsün,/ bir Şehirden’i yayımlayan Muharrem Helvatiri şiirinin ilk dörtlüğünde yabancılaştematikçi formüllerine uygun. Çocukluk yanağınızdan ben öpeyim.” cı, Banazlı ana tarafıyla Pir Sultan Abmasını, köykent arasındaki sıkışmışlığıgünlerine ulaşan çağrışımlara uygun: Haylaz Çocuk, Dünyalı Çocuklara, dal’ın hısımlarından. Yoksulluğun zorlanı, kimlik bunalımını açıkça ortaya ko“Koşmalıyım özgürlüğün boyutsuz, Kimyasal gibi diğer şiirlerinde de çocukdığı koşullar nedeniyle Yıldızeli’nden, yan: “Uykularım yorulur/ uyanırım badüzleminde/ alnıma rüzgârlar vurmalı/ ların, öğrencilerinin sorunlarını seslenBanaz’dan İstanbul’a göçmüş ailesi. Böyzen/ yanıt bulamam kimsizim/ yitirmien çok da ılık nefesin”, “Sağlıcakla kadirmeyi sürdürüyor. lece, ilkokul, ortaokul ve liseyi Yıldızeşim benliği (...)” lın/ bir parça gökyüzü sizden istediğim/ Onun bu derin çocuk sevgisi, çocuklali’nde bitiren Muharrem Helvacı üniverBanazlı ozanın bazı dizelerinde kendi sevdiğimin yıldız gözleri için/ bir de rara bu denli eğilişi öğretmenliğinin, insansite öğrenimi yapma olanağını bulmuş. bireysel durumuyla toplumsal durumu kı doldurun/ kaygısız bardaklarınıza.” cıl, hümanist yapısının yanı sıra kendi Şimdi fizik öğretmeni. birleştirdiğini görüyoruz: “Yağmur ücSamsun’un Çırakman köyünde doğçocukluğundan da kaynaklanıyor sanıİstanbul’a yerleşen bu aydın öğretmen retsiz biner vapura” diyor Yağmur şiidum ama babam, anam, Sıvaslı, Şarkışlarım. Düzensiz kentleşme, kırsal bölgelergenç, unutmamış boy attığı bozkırı. Köyrinde. lı. Samsun’un sahillerinde koştum dolaşdeki hızlı yoksullaşma, sağlık ve eğitim lerin seyirlik oyunlarını derlemiş, Fen Şiire yeni deyişler taşımaya çalışıyor: tım, sularda büyüdüm. Ama sevdiğim hizmetlerinin yokluğu nedeniyle köyden Edebiyat Sanat Topluluğu’nu (FEST) “Satırbaşında soydum seni/ cümle içinhep Sıvas’ın, Şarkışla’nın bozkırları, sonkente göç eden ailelerin çocukları uzun kurmuş. Okuyan, yazın etkinliklerini, de kullanıp/ virgüllük moladan sonra/ suzlukta büyümüş tek bir ağaç kıyısında bir süre ne köylü oldular ne kentli. Ezikaçıkoturumları, konferans vs. söyleşileri peşkeş çektim paragrafa.” Bu dizeleriyle yabani nanelerle ince bir dere ya da Kızılik duygusuna kapıldılar. Bu eziklik bireizleyen bir arkadaş. İlk tanışmamız da şiirin ufkunu genişletmeyi deniyor, değilırmak, Acı Su gibi adlar alan bulanık suye toplumsal acılar çektirse de sonuçta şik anlatım Dergilerde Aşkımız adlı şiizaten bir sanat etkinliği sırasında oldu. lar oldu. Hemşerim Muharrem Helvacı onu “ölümsüz hüzünlüler” arasına, sarinde de çıkıyor karşımıza: “İki sayfa önise şiirlerinde daha çok İstanbul’u, deniİkimiz de izleyiciydik. Konuşmacıya bir natçılar, yazıncılar arasına katar. Şairimiz zi, martı kuşlarını anlatır. Aşkı bile İstance sevişmiştik/ şiir tadında/ şimdi terk soru sorarken adımı söyledim. Ara verilde acaba onlardan biri mi? Bir yaşam bul’la var: “Dalgalar kıyıya geldiğinde etmek niye/ öykü ortasında.” diğinde bana geldi, Şiir Sanatı* isimli kiküskünü mü? Bir aşk kırgını mı? Dizeleköpürür/ Sense bana geldiğinde”, “SevBanazlı Muharrem Helvacı, şiirlerinin tabımı okumuş. rinden izleyelim: “Nasıl da beklerdim gililer denize karşı sevişiyor/ ben deniziçeriğinde halk ozanlarımızla buluşuyor: “Şiir tokluğun tatlısı değil, açlığın aşıyolunu durakta bir otobüs durduğunda le sevişiyorum/ kıskanıyor balıklar be“Yar geçtişimde burdan/ zülüflerinde dır” dizesiyle başlıyor kitabı. Pir Sultan (...) ne ki sen inmezdin.” “Ellerini çekni”, “Martılar da gitti/ kanatlarında bir gece/ üzerinde bir elbise yağmurdan/ Abdal, Âşık Ruhsati, Serdari, Ali İzzet ve men var ya ellerimden/ oynaşmaman damla su/ martılarla gitti/ anaların ningölgesini koynuna doldurarak/ yar geçTalibi gibi Sıvas topraklarının bu tophuysuz bir kısrak gibi (...) Ağlamaklı nisi/ çocukların kan uykusu.” tişimde burdan.” lumcu ozanları gibi, bireysel duygularıÜlkemizde yazın alanında yarışmaya olur işte o an geceler/ süzülür yıldızlar/ Ozanın, düş gücünde bazen cansız nın, aşk acılarının yanı sıra belki de dagirenlerin çok büyük bir bölümünü şair adayları oluştusüz bir yer arar; bu yeri dokunma ve sıcaklık duË Raşit GÖKÇELİ ruyor. Ve işte bu yusu ile bulur…kene avının üstüne düştüğü zanedenle en çok çaba man başı ile hayvanın derisinin içine girer; bu iir kitaplarından ve Ötekisiz göstermesi gerekendurum, kene yeter derecede hayvanın kanını dergisi editörlüğünden tanıdığıler de, şiir dünyaeminceye kadar sürer; sonra yere düşer; yumurmız Salih Aydemir’in son kitabı mızda yer almak istalarını bırakır; kendisi de ölür… kenenin, bu ayrılmaz simyasal alaşıklarıdır da. Akıntılar, bir deneme. teyen şairler olmalı. kör hayvanın, avının üstüne düşmesi bir şans işiO zaman Salih Aydemir’in felsefi bir Salih Aydemir, kitabın başlangıcınŞiir yalnızca, hak dir… kene avının üstüne düşmez de yere düşermonolog olarak da niteleyebileceğimiz da: “Bu yazıların Jean Baudrillard’ın vergisinin değil, büse, o zaman yeni baştan alçak ağaç dallara, çalıAkıntılar’ına bir süre kendimizi kaptıraKötülüğün Şeffaflığı adlı kitabından yük bir çaba ve çalıklara tırmanacak ve avını bekleyecektir… fakat lım: yola çıkarak, bazen yoldan çıkarak, lışmanın ürünüdür. kenenin acelesi yoktur… o uzun yıllar aç kalabi(s. 34): “uygarlığı bir unutuş olarak adbazen yolu kaybederek, hatta bire bir Okumalı, dünya şiilir…” landırma karşısında insanın sembolik eto yol olarak bende kalan notlar gibi rinin kilometre taşKene şeyleşmenin mükemmel metaforu… (rg) değerlendirilmesini istiyorum…” diye yazmakta. kinliğinde de azalma yaşanıyor… tıpkı dil tıpkı larını araştırmalı, in(s. 42): “oysa şairler hiçbir insanın (felsefeciler ideoloji gibi… soyut ve donuk jestlerle yapılan Baudrillard’ın sitüasyonistler’e yakın duruşu, celemeli. Yeni şairhariç) yapamadıklarını yapıyorlar; çünkü onlar muhalefetlik de bir proje olarak sunuluyor önüpostmodern ve küreselleşen dünyayı özgün bir lerimiz dizelerinin yaşamları boyunca sözcükler ve imgeleriyle hep felsefi duruş ile bozunmaya uğratan felsefeci kişi müze… (dil zaten nasibini almıştır) ve giderek içerik ve de biçim bir iç diyaloga işaret ederler… gönderecekleri ve artan yoksullaşma insanı onca olayın / görüntüliği, “Kötülüğün Şeffaflığı” adlı eserinde bireyin yönünden yenilikçi gönderdikleri iletiler her zaman dibin akıntısınnün / kurgunun dışında bırakıyor… kurtuluşunu kendinden bağımsızlaşarak “öteki” olmasına çalışmalı. düşünce dil olarak dayatıldığında bir kuşatılmış dadır… akış içinde yakalayan ve yakalanan gizli ile bir çeşit içselleşme yaşama becerisi edinmesiBunu da okuyarak, akıntıları izlerler… hayatın uyumundan çok iç lığın içinden konuşur oluyoruz… gerçek biraz da ne tabi kılması yıllarca Ötekisiz dergisini aktive öğrenerek, bilgiyle uyumun boyutlarına sevecen yolculuklar yaparburada saklı… hayatı / dili bir kuşatılmışlığın eden editörlerden biri olarak diğeri Derya Önyapar. Her yazdığı lar…” (s. 59): “çağımızın “çelik kafes” bürokraiçinde yaşıyor / kullanıyoruz… ki ideoloji dili ve der Salih Aydemir’in şiirin macerasını Akıntılar dizeye hayranlık sisi modernleşme veya kapitalistleşmenin yarattızamanı ortadan kaldırabilecek güce ve şehvete başlıklı denemesinde tartışırken bilinçli bir yol duymamalı. Yazdığı süreç, kötümser değerlendirmelere rağmen yeniden sahip olabilir mi?”… seçtiğini göstermekte. ğını yayımlamadan hâlâ varlığı tehdit edecek şekilde sürüyor… ne (s. 38): “kenelerin acelesi yoktur Dolayısı ile Salih Aydemir, her ne kadar giriş önce bekletirse şiiri, kadar çok kendimizden uzaklaşırsak o kadar çok kene küçük bir hayvancıktır; büyüklüğü bir ila bölümünde, “Bunu yaparken başka yollara da şarap gibi yıllanarak değer görürüz, modern düşüncesi şairin durumuiki milimetredir… kene, kör bir hayvandır ama sapmam söz konusu… Ama önemli olan Baudzararlı bakterilerna gönderme yapılırsa; gerek yazılan, gerek yaşarillard’ın bende bıraktığı değil de, bana çağrıştır buna karşılık çok gelişmiş bir koku organı varden, yani gereksiz dır… fakat bu gelişmişlik bütün kokular için de nan ve ortaya çıkan bütünlük karşısında oraya, dığı şeylerdir” dese de tam da Baudrillard’cı bir sözcüklerden kurtuorada olma durumunu yansıtır… çünkü şair orağil özel bir koku içindir… bu koku memeli hayizlek sürdürdüğünü söylemek mümkün. lur. Şair dize yazya ve orada olmaya, dil ve sözcük manevralarıyla vanların cildinden çıkan asitli bir yağ kokusuNitekim, Baudrillard’da bizi postmodern ve maktan çok dize atadaydan öte gönüllüdür… eski ile yeninin edebidur… kene memeli hayvanların sürtünebileceği küreselleşen dünyanın normatif köleliğinden masını bilmeli. ? kurtaracak olan “kötülük” kisvesi altında olsa bi alçak ağaçlar ya da çalılıklar üzerinde yaşar ve sa yatımızda buluştuğu tek yön; orası, orada bulunabilme çabası; geçmişte toplumsal düzenekte le gelecek olan etkidir. Kurtuluş Öteki’yi “kafala bırla avını bekler… bütün sıcak kanlı memeli * Şiir Sanatı, Erdoalmış olduğu yer ve bunları yıllarca temel formhayvanlar kene için birer avdır… fakat memeli mak” “Ötekisiz“ durumuna dönüştürmektir. ğan Alkan, Yön ve İnlar olarak gördüğü yer modernizmdir… moderhayvan ona bütünlüğü ile verilmemiştir… ancak Akıntılar bu yüzden “viral”dir bu denemede kılap Yayınları nizmin tarihe gömüldüğünü iddia eden bir tez tek bir işareti ile cildinin çıkardığı koku ile verilve Salih Aydemir pek fazla belirgin hale getirhenüz çıkmadı…modernizm; biz şairlerin bir immiştir… memeli bir hayvan kenenin bulunduğu meksizin şiiri temel mesele olarak felsefi bir duge hastalığından başka nedir ki?” ? dalın altından geçerse kene kendisini hemen bıruşla tartışmaya açmaktadır. Gidiyorum Bu rakıverir; eğer avının üstüne düşerse o zaman bol Esasen şiir ve felsefe hayata bakış için gerekli, Şehirden/ MuharAkıntılar/ Salih Aydemir/ Babil Yay./ 163 s. olmazsa olmaz, müneccim küresinin birbirinden bir besin bulmuştur demektir… sonra kene tüyrem Helvacı/ Dulda Yayını/ 96 s. Gidiyorum Bu Şehirden “B Ş Akıntılar SAYFA 18 CUMHURİYET KİTAP SAYI 990
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear