25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kitaplar Adası M. SADIK ASLANKARA Öyküde bir hercai: Ahmet Önel... T iyatroyla yazında hem oyun hem öykü verimleyen kaç yazar vardır bilmiyorum, ama bildiğim pek çok yazarın bunu hiç değilse denediği, bu yönde enikonu birikime sahip olduğu. En başta Vüs’at O.Bener’le Nezihe Meriç geliyor hemen usuma… Bu yazarlara daha pek çok ad eklemek olanaklı. Bir de var ki eylemli tiyatro yapmış, bu arada öykünün içinde canıyla kanıyla yoğrulmuş yazarlar söz konusu. Bunlardan üçü, farklı damarlardan beslenerek kendilerini geliştirdikleri halde öyküleriyle bir ölçüde buluşup kol kola giriyor görüntüsü bırakıyor bende: Ferhan Şensoy, Özen Yula, Ahmet Önel. Bu yazıda Sabun Adam’ın özelinde, ama okuduğum tüm öykülerini göz önünde tutarak yaklaşacağım onun öykücülüğüne. ÖYKÜDE HERCAİ OLMAK... Öyküde hercai olmak derken, öykünün hercai gönüllüsü olmayı kastetmiyorum elbette. Ama bu arada, öykü türü içinde bin bir renkte çiçek açıp, birbirinden farklı yapılarda, farklı biçemlerde, heybesinden hemen her türde öykü taşırıp şeytan uçurtması halinde bunları sunmaya ne ad vereceğiz peki? Okuduğum kitapları, bildiğim, ama dışta tuttuğum oyunları Ahmet Önel’in bu bağlamda bir yandan yukarıda adlarını andığım yazarlarla kol kola uylaşım içinde olduğunu gösterirken, yanı sıra Türk yazınının ayrıksı üç beş yazarından biri olduğunu da ortaya koyuyor bana göre. Öykü evrenlerinde sergilediği çeşitlilik, kahramanlarında gözettiği zengin köken dağarı, bu bağlamda yansıttığı yelpaze genişliği, insanı sürekli şaşırtan, şapkadan tavşan çıkarması beklenen bir yazar olduğunu gösteriyor onun… Ama bunca dursuz duraksız sürdürmeye yeltenince insan bu işi, ister istemez “hercai” bir gönle, öyküde hercailiğe soyunuyor da denebilir çaresiz… Yazarın, zengin bir değişkeler bütünü içinde hemen her anlatım dönemecini denediğini, yazıyı baştan sona bir serüven olarak algıladığını ele veren yanlarla karşılaşılabiliyor bu öykülerde. Bu tutumu, cinliklerle fışkırmak, aykırılıkların sularına dalmak gibisinden albenili yaklaşımlarla da içlidışlı olmasına yol açıyor kuşkusuz onun. Nitekim öykü kişileri, içlerinde olağanüstü zengin konuşma örgüsüne sahipler, ancak bunu yansıtabilmekte sıkıntı çekiyorlar nedense. Bundan ötürü kendilerini tam anlamıyla anlatamıyor Önel’in öykü kişileri… Çünkü, bir türlü “istediği gibi bir hayatla el sıkışma”mış insanlar hepsi.(Sabun Adam,42) Öykülerinden birinde, “öykü”nün kendisine değgin satırlara da rastlıyoruz: İlk ikisi eylemli tiyatroyu sürdürüyor hâl⸠ama Ahmet Önel, onlardan farklı olarak tiyatroyu bırakıp Foça’ya yerleşmiş, bu arada yirmi yılı aşkın süre boyunca, büyük bölümü öykü olmak üzere çok sayıda kitaba imza atmış bir yazar… Öykü kitaplarının adlarını anayım ilkin: Matinede Mükremin (1987), Küçük Bir Cinayet Girişimi (1988), Sürpriz Konuklar (2000), Kimse Kimseyi Kesmiyor (2000), Alabalık Üçlüsü (2001), Aynı Düşün İçinde (2004), Sabun Adam (2008). Önel, 1980 sonlarıyla 2000’lerde öyküye yoğunlaşmış görünüyor. Böyle görünmekle birlikte bu süre içinde yayımladığı yedi öykü kitabı, onun öyküde nasıl da ciddi birikime sahip olduğunu kanıtlıyor. Görmezden gelinebilir mi bu? Bu kadar da değil; iki de roman sığdırmış yazınsal verimi içine Önel: Sesin Kabuğu (Adam, 2004), Kıpırtı (Gri, 2006). Yayımlanan oyunlarını saymıyorum bu arada. Romanlarıyla öykü kitaplarından dördünü okudum onun: Küçük Bir Cinayet Girişimi (Cem, 1988), Kimse Kimseyi Kesmiyor (Gendaş, 2000), Alabalık Üçlüsü (Gendaş, 2001), Sabun Adam (Şenocak, 2008). SAYFA 20 ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 990
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear