02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Erol Üyepazarcı’nın kaleminden polisiyenin Türkiye’deki öyküsü: Korkmayınız Mister Sherlock Holmes! Erol Üyepazarcı, yoğun çalışmalarının sonunda iki ciltlik bir yapıt koydu ortaya: Korkmayınız Mister Sherlock Holmes! Polisiyenin Türkiye’deki 125 yıllık serüvenini inceleyen çalışma, sadece polisiye meraklılarına değil, tüm edebiyat okurlarına sesleniyor. yor. Polisiyenin Amerikan, İngiliz ve Fransız kurucu yazarlarını ayrıntılarıyla okura sunuyor. Edgar Allan Poe’dan Emile Gaboriau’ya, Arthur Conan Doyle’den Gilbert K. Chesterton’a, Wilkie Collins’ten Charles Dickens’a kadar dönemin önemli kalemşorleri sıralanıyor. Evet, yanlış okumadınız, Charles Dickens’tan söz ediyoruz. Erol Üyepazarcı, bu büyük romancının polisiye serüveniyle ilgili şu bilgileri veriyor. “Dickens’ın, olayların bir dedektif etrafında geliştiği ve çözümlendiği ve tam anlamıyla bir ‘polisiye roman’ olan eseri ise 18521853 yıllarında Household Words dergisinde tefrika edilen romanı Bleak House’dır (Kasvetli Ev). Dickens’ın bu yapıtında olaylar bütünüyle polisiye kurgu içinde gelişir, esrarengiz bir cinayet işlenmiş, suçsuz biri tutuklanmıştır. Olaya ‘Müfettiş Buckett’ el koyar. Buckett çok zeki, dikkatli, iri yarı, arada sırada karısının da yardımlarından yararlanan sakin bir kişidir... Yapıtın en ilginç yönü kitabın sonunda Müfettiş Buckett’ın, vardığı sonucu, içinde katilin de bulunduğu bir gruba kendi yorumuyla birlikte anlatmasıdır. Bu biçimde, olayların kitabın sonunda dedektif tarafından hikâye edilmesi Dickens’tan sonra çok uygulanan bir yöntem olmuştur. Bu anlatım özellikle Agatha Christie’nin Poirot öykülerinde vazgeçilmez final sahnesini oluşturur.”(1) Sadece Dickens’ın polisiye metinler kaleme alması değil, Üyepazarcı başka hiçbir yerde bulamayacağınız daha onlarca şaşırtıcı bilgiye de yer veriyor kitabında. Ama asıl değerli olan bilgiler, polisiye romanın ülkemizdeki gelişimiyle ilgili olanlar. Bilindiği üzere ülkemizde bu tür yıllarca yok sayılmış, hatta bizde neden polisiye yazılamaz üzerine teoriler üretilmişti. Oysa polisiyenin ülkemizdeki tarihi oldukça eskilere 19. yüzyılın sonlarına kadar uzanıyor. Bu topraklarda yayımlanan ilk polisiye romanlar doğal olarak çeviri kitaplar oluyor. Ama telif romanlar da yayımlanmakta gecikmiyor. zetesinde tefrika edilmiştir. Bu romanla başlayan polisiye roman serüvenimiz, Batı’daki kadar çok yazar çıkmasa da hatta Peyami Safa, Kemal Tahir gibi üstatlar bu türde ürün verdikleri için utanarak, takma isimlerle polisiye romanlarını yazsalar da son on yılda, tarih boyunca en fazla ilgi gördüğü döneme ulaşmıştır. Aralarında bu metni kaleme alan yazarın da bulunduğu, Osman Aysu, Celil Oker, Esmahan Aykol, Ferhat Ünlü, Ender Sevinç, Emrah Serbes, Birol Oğuz, Şebnem Şenyener, Nihan Taştekin, Cüneyt Ülsever ve adlarını burada sıralayamadığım onlarca romancı polisiye romanlar üretmeye başlamıştır. Üyepazarcı çalışmasında yukarıda sadece bazılarının adını sıraladığım yazarlar ve yapıtları hakkında da önemli bilgiler sunarak edebiyat tarihindeki önemli bir boşluğu doldurken, şu sözlerle de önemli bir yanlışa dikkat çekiyor: “Türkiye’de polisiye roman yazılmadı, iddiası kadar hatalı olan bir diğer nokta da, bu tesbiti yapanların, ‘Türkiye’de neden polisiye roman yazılmadı?’ sorusuna verdikleri cevaptır. Bu kişilere göre Türkiye’de ‘sofistike cinayet’ işleme geleneği yoktur yani Türkler önceden ince ince düşünerek planlanmış cinayet işlemeyi bilmediklerinden, ya namus uğruna ya da basit nedenlerle öldürdüklerinden, Türk yazarlarına da esin kaynağı (!) olamamışlar, yazarlarımız da Agatha Christie ve onu izleyenlerin yazdığı türden polisiye roman yazamamışlardır. Türkiye bu bakımdan da Batı normlarına göre çok geri (!) bir ülkedir. Bu tutarsız ama sakız gibi devamlı ağızlarda çiğnenen safsata, bunu söyleyenlerin polisiye roman deyince yalnızca Agatha Christie’yi bildiklerinden dolayı polisiye roman olgusunu, bir cinayet, birçok şüpheli, olayı çözecek dedektif, suçlunun bulunması ve cezalandırılması gibi basit bir şablon içinde değerlendirmelerinden gelmektedir.”(3) Evet, Üyepazarcı’nın da belirttiği gibi en olumsuzu işte bu şablondur. Onlar, polisiye romanı kendi sığ bilgilerinin içine hapsolarak değerlendirmekte, böylece hiç hak etmediği halde edebiyatın bu en renkli, en sıradışı, en ilginç türünü küçümsemektedirler. Ama Poe’nun 1841’de ‘Morgue Sokağı Cinayeti’ni yazmasından bu yana polisiye roman okurlar üzerindeki etkisini hiç yitirmedi, yitirmek şöyle dursun giderek artan bir yoğunlukta sürdürmekte. Kuşkusuz bunda Erol Üyepazarcı gibi bu türe gönülden bağlı araştırmacıların ve yetenekli yazarların gösterdiği büyük çabanın önemli etkisi vardır. Ve rahatlıkla şunu söyleyebiliriz ki, bu çabaların da etkisiyle polisiyeye duyulan önyargı kırılma sürecine girmiştir. Girmiştir diyorum; çünkü hâlâ polisiyeye duyulan ilgi oldukça azdır. Oysa Erol Üyepazarcı’nın kitabında da ayrıntılarıyla belirttiği gibi ülkemizde Vâlâ Nurettin’den Halide Edibe, Nâzım Hikmet’ten Hüseyin Rahmi Gürpınar’a, Aziz Nesin’den Peride Celal’e, Pınar Kür’den Çetin Altan’a kadar birçok yazar, bu alanda kalem oynatmıştır. Ancak bu yazarlarımızın arasında kendilerini polisiye roman yazarı diye adlandıran neredeyse yok denecek kadar azdır. Aslına bakarsanız aynı durumu Batı’da da görebiliriz. Örneğin Umberto Eco’nun da “Gül’ün Adı” ve “Foucault’nun Sarkacı” gibi önemli yapıtları tamamıyla polisiye romanlar olmasına rağmen bu yazar da kendini polisiye roman yazarı olarak adlandırmaz. Diyecek bir şey yok, bu onların seçimi, ama bu yaklaşım da gösteriyor ki gerek dünyada gerekse ülkemizde polisiye türün üvey evlat muamelesi görme süreci henüz tamamlanmamış. Belki de böyle olduğu için Erol Üyepazarcı’nın çalışması bir kat daha değerli oluyor. Neyse biz yine kitabımıza dönelim. Ë Ahmet ÜMİT Y azın dünyamızda son yıllarda bir BİNLERCE KİTAP önyargının sessizce kırılmaya başKitabın ikinci cildi, ülkemizde yayımlaladığına tanık oluyoruz. Polisiye nan çeviri polisiye romanlara ayrılmış. İkinromana karşı takınılan olumsuz ci cilt de tıpkı birinci cilt gibi büyük bir tavır ağır ağır parçalanıyor. Belki de yeryüemeğin ürünü. Yazar, bu bilgilere ulaşmak zünde en yaygın olarak Türkiye’de kullanıiçin sadece yoğun bir çaba harcamakla kallan “Ben polisiye roman okumam” cümlesi mamış, büyük bir sevgiyle, sabırla binlerce artık daha az kullanılmaya başlanıyor. Kuşkitap biriktirmiş. Bu kitapları sadece yayımkusuz bunda, kitaba duyulan ilginin gidelandıkları yıllara göre değil, polisiyenin alt rek artmasının büyük bir katkısı var. Çünkü türlerine göre de ayırmış, yüz yirmi beş yılokurun polisiye romanın farkına varabilmelık bir zaman diliminde bu türde ne kadar si için, iyi edebiyatı sindirmesi gerekiyor. İyi roman yayınlanmışsa hepsinin dökümünü edebiyatın farkına varılmayan, yani iyi okuryapmış ama aynı zamanda kimi romanlara ların oluşmadığı ülkelerde polisiye roman son derece özgün yorumlar da getirmiş. O zevkinin gelişmesi neredeyse imkânsızdır. kadar ki, dünyanın başka bir yerinde bu Ancak bu önyargının kırılmasında, polisiye denli kapsamlı, bu denli derin ve incelikli kaleme alan biz yazarların ve iflah olmaz bir çalışma olduğunu sanmıyorum. İşte bu polisiye tutkunlarının çabalarını da göz ardı nedenle, Korkmayınız Mister Sherlock Holetmemek gerekir. Sevgili Erol Üyepazarcı adlı dev yapıtı sadece polisiye meraklımes! işte bu iflah olmaz polisiye tutkunlarından ların değil, tüm edebiyat okurlarının kütüpbiridir. Ama onu sadece polisiye meraklısı hanelerinde bulundurmalarında yarar var bir okur olarak tanımlamak büyük haksızlık diyorum. Çünkü bu kitap ülkemiz edebiyaolur. O, polisiye romanın dünyadaki ve ültının önemli bir alanının nesnel bir tavırla, kemizdeki tarihini ve gelişimini derinden hem bilimsel hem de sevgiyle yapılmış bir bilen benim, diyen pek çok eleştirmenin elidökümüdür. Bu çalışmadan ötürü Erol ne su dökemeyeceği kadar titiz bir edebiyat Üyepazarcı’ya en içten teşekkürlerimi sutarihçisi ve araştırmacısıdır. Bu satırları yaznarken, böylesi devasa bir yapıtı yayımlayan mamın nedeni Erol Üyepazarcı’nın 20 yıldır İLK POLİSİYE ROMANLAR Oğlak Yayınları’na da takdirlerimi iletiyoüzerinde çalıştığı ve geçtiğimiz yılın sonlarum. ? “Bu türün öncüsü, ilk polisiye roman çerında Oğlak Yayınları’nın Maceraperest divirmenlerinden olan Ahmet Mithat Efenzisinden çıkan Korkmayınız Mister Sher(1) Korkmayınız Mr. Sherlock Holmes 1. di’dir. İlk polisiye çevirilerinin yayımlandığı lock Holmes! adlı dev yapıtıdır. Dev sözcüCilt S: 58 1881’den üç yıl sonra, 1884’te ilk telif poliğünü kullanıyorum; çünkü bu iki ciltlik ya(2) Age 1. Cilt S: 133 siye roman yayınlanmıştır.”(2) Ahmet Mitpıt, hem 1150 sayfalık niceliksel boyutuyla, (3) Age 1. Cilt S: 274 hat Efendi’nin romanın adı: ‘Esrarı Cinahem de polisiye romanın ülkemizdeki 125 yât’tır. Emile Gaboriau’dan etkilense de yeyıllık tarihini en ince ayrıntısına kadar sunuKorkmayınız Mr. Sherlock Holmes/ Erol rel renklerin de bulunduğu bu roman, yaşuyla bu nitelemeyi sonuna kadar hak ediÜyepazarcı/ Oğlak Yayınları/1152 s. 2 Cilt. yınlanmadan önce Tercümânı Hakikat gayor. Ama bu dev yapıt sadece ülkemiz polisiye romanın tarihini ve geçirdiği evreleri anlatmakla kalmıyor; özellikle ikinci ciltte, Türkiye’de yayımlanmış çeviri metinlerden yola çıkarak bu türün dünyadaki tarihini ve gelişimini de büyük bir titizlikle anlatıyor. Önce polisiye roman hakkında genel bir bilgilendirmeyle başlıyor yazar. Edebiyatın belki de en tartışmalı, en ilginç ve en çok haksızlığa uğramış dalının tarihçesini, hangi koşullarda ortaya çıktığını anlatıErol Üyepazarcının derin ve incelikli çalışmasında yer alan, ülkemizde 125 yıl boyunca yayımlanmış polisiye romanlardan birkaç örnek... CUMHURİYET KİTAP SAYI 990 SAYFA 6
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear