25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Ş A iir Atlası CEVAT ÇAPAN Mecnun NECAD/ Şiirler/ Çeviren: Metin Fındıkçı ‘Günleri akıtırım gözlerimden, sensiz ve senden uzakta’ Ölümden sonra, adımların yakın dursun cansız bedenime, Kalbimde dur arzumun esintisiyle Kaburgamın içinde çarptıkça kalbim Bendeki bu melankolinin hüznü çakıl taşını bile ikiye böler Rüzgârla duysa da sendeki bu esintiyi Benliğimde kaynayan ateşin sıcaklığıyla Demir demiri eritir gibi Seni her andığımda tanrıdan af dilerim Yazdırdığım günahla, günah işlediğimi bilerek. Leyla’yı Irak’ta ziyaretine gittiğimde Zaman güneşin ardında batıyordu, Seni seviyorum ey Leyla aşkımın bedelini ödemesini bilirim Sana kavuşmamı engellediklerin de, Seni seviyorum ey Leyla kalbimin el verdiğince Kum kökleri, derim ve kemiğim arasında süzülürken, Seni seviyorum ey Leyla deli bir âşığın sevdiği gibi Rüzgârla göçerim kalbimde senin yangının Seni seviyorum tanrı ölümümü bu yolda yazdığını biliyorum ahrette hesabını vererek Tanrı peşimden Leyla’nın bütün yakınlarını gönderse de nimettir benim için, Bu yeşil çayırda hazırım çayırı yakınlarını bilip Seninle yatar gibi çözülerek bu çayıra. Aşkın Yalnızlığı (Leyla’nın babası: Oğlum senin Leyla’dan başka bir derdin yok mu. Tanrı bana başka bir yol göstermedi, beni bu karasevda sarmış ey baba, Leyla’ya olan arzumu anla artık.) Babası bana söyleyip öğütlediği gibi Öğüdü o denli uzak ve tuhaf ki bana Zaten gözlerimden akan yaşlarla yanıtladım Zaten kalbim aşkımın kefeniyle sarılı eriyorken, Onu andıkça yufka yüreğim onun için erimekte İkinci bir kalbim yok ki, onu barındırsam, Rahvan atım gece sana ulaştırır Hüzünle çarpan kalbimi sana rehin bırakırım Şiddetli susuzluğumu gidermek için şarabı sunarsın Bedenimi dindirip benliğimdeki korkuyu yok etmek için Sınavdan geçir sana geldiğimde öğreteceklerinle; Rüzgârla süzülen yalan ve gerçek Bu kalbin inceliğinde aşkın yangını Hüzünle yayılır içten içe Tanrının önünde söz veriyorum sana ulaşmadan Hiçbir şeye ulaşmış sayılmam giysilerine asılışım ondan; Şimdi bağışladığın her şeyi alıyorum ve gidiyorum Uzaklara gidiyorum rüzgârın savurduğu uzaklara Korkudan ne kişiliğimi ne onurumu bırakmam Korkunun öfkesi, aşkımın şiddetiyle batan gün gibi erir Yüzleşirim acı veren aşkın kızıl ufkuyla Kumun kökleri, derim ve kemiğimin arasında süzülür Âşıkların Kalbi Bu Güney Rüzgârı Leyla bir kez olsun ağlasın istemiyorum Gözleri yaşlı olduğunda güney rüzgârı eser nedense? İstemediğim bir yerde beni karşılar bu rüzgâr O da benim gibi bir âşığın gözyaşı zamanıdır, Oysa yüksekten esen rüzgâr beni yeniden yaratır Ancak şimdi bu rüzgarla göçüyorum uzaklara. Müptela Kalbim Yapayalnız bir kaburganın içinde çalkanır durur kalbim Ne aşkım ne de bana verdiği yanıtı dindirir bu iniltisini, Her gün bir yolumu çizerim beni karşılayan belayla Aşkımın verdiği arzuyla savaşırım, Üstüne giderim belanın aşkımın verdiği güçle Kalbimden –onca şey öğrendim onu taşıdıkça Keşke her kalp benim kalbim gibi olsa Olur muydu onca kin ve nefret? Aşk Bu Ey bu benliğimin doktoru senden başkası değildir Aşkımın cefası gibi bana yoldaş olan Leyla arzun ve aşkın beni sana yaklaştırıyor Yakınlarına dağılıyor badenim kalbim korkuyla dolu Ey Leyla bir yankıyım taşların karanlık gölgesinde Bir yankı ki sana nidayla dönen Önünde bir alev topu gibi yuvarlanırım Ey sevgilim sen sakın korkma bu bir gözyaşıdır Şimdi senden uzaklarda akan senden ayrı geçen Günlerimden hoşnut olduğumu sanma sakın Ancak etrafımda beni seven insanlar çok Sana geldiğimi, sevgilime geldiğimi söylesinler Leyla’nın günahıdır beni süründüren oysa bu hayat tarzımdır Leyla’nın günahıyla geçerim bu benim hayat yolumdur. Kayıp Zamana Ağlarım Sensiz geçen kayıp zamana ağlıyorum, sana Gidip geldiğim bütün mutlu günlerim eridikçe Şu an yanında olduğum ve seni seyrettiğim o mutlu Günleri akıtırım gözlerimden, sensiz ve senden uzakta Yanında olduğum şaşkın zamanı ararım yanındayken Beni kıskanan bütün insan gözleri arasında olsam da Her şeyimle ölü uyanırım rahmet okunsun kıskanıldığım andan sonra Ardımdan okunan bütün lanetlere sabır gösteririm Üç defa korkunç kâbuslar görsem de Sözüm sözdür o taranmış siyah saçlarına bir daha dokunacağım Bulutların ardındaki güneş gibi bana ışıldayacaksın Bulutlar açıldığında yine baygın gözlerle bakacaksın, Tanrı Leyla’yı bağışlasın kanımı döktüğü için Söyledikleriyle beni hüzne boğduğu için, Leyla’dan çok şikâyet ediyor dostlarım Bütün dostlarım şikâyetçi sürüp giden bu durumdan Leyla’nın aşkını ve onu anmaktan bir an olsun vazgeçmiyorsun Köstebek gibisin diyorlar, Leyla’nın aşkını didik didik eden. Seviyorum Leyla Seni seviyorum ey Leyla aşkımla sınır tanımadan Bana senden uzakyakın göç yolları açıyorsun, uzaklık senden yakın Seni seviyorum ey Leyla rüzgarın bağrımı yarıyor İnsanların giysileri yırtılır sana olan feryadımın duyulduğu yerde Gidişimin gizi sana olan arzumun şikâyetidir Aşkın ışıltısıyla yüzleştiğim her yerde tanınırım Ancak senin bir yankını göremedim Tanrıya olan isyanımı vuracak Oysa evin o kadar yakın ki beni yüksek surlar gibi kuşatıyor Umutsuz aşkın şaşkınlığı bu yakınlığın içinde. ? SAYFA 23 sıl adı, Kays bin el Meluh bin Muzahim el Amri. Necad sülalesinden Mutemin’lerden gelme olan Mecnun. Necad (68 h. 687 m), Şam ve Hicaz’da yaşadı. Hicaz’da önde gelen bir tüccarın kızına (Leyla’ya) âşık olur ve ömrü boyunca ona şiirler yazar. Bu yüzden Mecnun Leyla lakabıyla anılır. Onun uğruna taşocağında çalışma cezası alır ve orada ölür. Ölü Rüzgâr Gel gör bu aşktan çektiği acıyı kalbimin sönmeksizin Alevlerin köpük köpük yükselen çığlıklarını. Memelerin göğsüme battığını görür gibiyim bu alevler içinde Dizginlerimi ellerine bırakıyorum bu aşkla dolaşsın dünyayı. Beni ölüme bırak ne olursun ben zaten aşkından ölüyüm Senden kalan ne varsa bu benliğimle götüreyim. Oysa dün akşam sana gelmiştim hısım akraba dinlemeden Meyve ağaçlarının ve üzüm salkımları içinde baharı bulmuştum Daha yanına ulaşmadan günahlara girmiştim İşte bu günahlarımdır sana karşı bana güç veren Bu sahranın kıyısında ne varsa unutmuştuk O üstündeki giysiler için belki de bizden alınan intikamdır demiştim. Oysa kavmin bu gülü suyundan ayırma, yarına kalmadan büyüyecek Belki de yarına kalmaz bugün batan güneşle birlikte dediler; kandım. Oysa sana giden senden gelen yolculardan seni sordum durmadan Yanıt vermediler gözyaşları içinde yalvardıysam da. Güneş Gökyüzünde durur Sevgilini özleyip özlemediğimi soruyorlar Özlemediğimi söylüyorum soranlara Çünkü kuyuya sarkıtılan su kovası nasıl iple bağlıysa Sevgilim de kalbime bir iple bağlayarak sarkıtmışım Kalbim onun büyüklüğü ve heyecanıyla atar O içinde sarkıtılmış durduğu sürece sonsuza, Tanrım beni bu bağlılığımda hor görmesin Bütün günahım ve sevabımla kınamasın. Dediler: sevgilin nerede durmakta Dedim: güneş gibi gökyüzünde durmakta Dediler: insan güneşe âşık olur mu? Dedim: Ölümümün nedeni olacaksa, Oysa ölene dek sözleştik birbirimizle o tepemde Ben burada, ve ancak ölüm bu sözümüzü bozabilir. Tatlı Sevgilim Leyla aklıma düşünce sessizliğe bürünürüm El Kenif’te onunla olduğum günde kalırım söz söylemekten aciz Ona gittim ulaşılmayan bir yolun savaşıyla Bir günüm iki gün gibi sürdü ondan haber almadıkça Ona olan hasretim hem zengin hem yoksulluğa benzer Oysa ikisine de benzemez tatlı sevgilim. Seni Seviyorum Aşkın yolunda hayatım çok basittir ama, Aşkla yaşarım ve sevgilim için ölürüm Tanrı yolunda kalbim hüznünle azap çeker Seni andıkça ey Leyla, yarınım toprak olduğunu bilerek, Ey sevgilim Leyla öldüğümde ayrılma benden CUMHURİYET KİTAP SAYI 1034 Sonunda babanın ömrü gibi cimriliği bölerim Sonunda söylediğim bütün süslü sözcüklere bulaştı öfkem Sonunda öfkeli düşmanımın arasına fırlattım okumu Oysa koca genişlikte görmedim sana söylediğim güzel söz gibisi; Etrafımdan uzaklaşanlar bile beni bu halimle terk etmiyor Tanrı ile aralarında hüzünlü şikâyetler söylerlerken, Yeminli kalbin hayvanlara doğaya sağırdır diyorlar Aşıkların kalbi bu öyle olmalı diyorum; El Cirat’taki genç sevgilim kalbimin derinliklerinde yaşıyor Gözleri ceylan gibi süzgün yolu tuzak dolu, Bu garibin ondan uzaklığını hesaba katıyor mu? Ancak ondaki gariplik bu bulunduğum uzaklıktır Gülünce dişleri altın gibi parlar Bu günbatımının parıltısı ondandır, Rüzgâr inceliğiyle durular aramızdaki mesafeyi Bitkilerin zeki kokusu benidir, işte benim bütün mutluluğum.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear