26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

? Avrupa basını, ne insan hakları derneklerinden en ufak bir destek görmedim. “Yarın Yarın” komünizm propagandası yapmaktan askeri mahkemede (Selimiye Kışlasında) yargılandığında, duruşmaları gazetelerde haber olarak yazmak bile yasaktı. Şimdi olduğu gibi duruşmaların televizyondan canlı yayında gösterilmesi, Avrupalardan gözlemcilerin gelmesi falan söz konusu değildi. Üstelik kitaplar toplanıp imha edildiklerinden herhangi bir ‘satış patlaması’ yapmaları mümkün değildi. Ben yalnızca mahkemelerde sürünmekle kalmadım, üniversitedeki işimden kovuldum, kitaplarımın raflarda yer almasına izin verildiğinden, aç kalmamak için takma isimle fotoroman bile yazmak zorunda kaldım. O dönemlerde yasaklı Türk yazarlarına Nobel ödülü vermek kimsenin aklına gelmiyordu. Burada ezilmişlik edebiyatı yapmak istemiyorum, çünkü bir: benden çok daha fazla ezilmiş, hapislerde yatmış yazarlar kadar acı çekmediğimi biliyor, onlara haksızlık etmek istemiyorum. Ayrıca, her şeye karşın, ezilmedim, hıncımı “Bir Cinayet Romanı”nı yazarak aldım. Kısa bir süre önce Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı’ndaydınız. İlk öykülerinizden oluşan ve Almanca’ya çevrilerek Literaturka yayınevince yayımlanan “Bir Deli Ağaç” adlı kitabınızı imzaladınız fuarda. Okur profili ve ilgisi nasıldı? Alman okurları, köylülük, etnik sorunlar, azınlık problemleri gibi şimdiye dek Türkiye ile ilişkilendirdikleri konulardan farklı bir kitapla karşılaşmaktan, kendi yaşadıkları yabancılaşmak, yalnızlaşmak konularının bizim edebiyatımızda da ele alındığını görmekten biraz şaşkınlık duydular galiba. Yirmibeş yıl önce yazılmış öykülere daha yeni ulaştıkları düşünülürse, kitabın göreceği ilginin, Türk edebiyatının dünyanın gerisinde mi, ilersinde mi olduğuna dair bir saptamaya yol açacağını düşünüyorum. İKİ TÜRKİYE STANDI Frankfurt Kitap Fuarı’nın yapısını ve Türkiye’nin temsil ediliş şeklini değerlendirir misiniz? Edebiyat giderek daha mı az temsil edilir oldu kitap fuarlarında? Bu yıl Frankfurt Kitap Fuarı’nda birbirinin rakibiymiş gibi davranan iki Türkiye Standı vardı ki...ikisi de birbirinden acıklıydı. Dünyaya açılmakta zaten çok geç kalmış olan Türk edebiyatının doğru dürüst bir tanıtım yapacağına, neye dayandığı bilinmeyen bu tür bir bölünmüşlük sergilemesini anlamlandırmak olası değil. Frankfurt Merkez Kütüphanesi’nde yaptığım okumasöyleşi programına kendi Türk ve Alman yayınevimin dışında, ne Yayıncılar Birliği’nden ne de Kültür Bakanlığı’ndan bir tek Türk yetkilisinin katılmadığını da ekleyeyim. 2008 yılında Türkiye, Frankfurt Kitap Fuarı’nın onur konuğu olacak. Resmi ve gayrı resmi kuruluşların bu laçkalığı devam ederse, büyük bir fırsat kaçırılacak. Fiyaskoya iki yıldan az zaman kaldı. Bir sonraki yapıtınız ne üzerine olacak? Cevap: Hiç bilmiyorum. Şimdilik kitabı bitirmenin sevincini yaşıyorum. Gezeceğim, tozacağım, hayatımı yaşayacağım. Bir daha elime kalem almak stresine girmezsem belki de mutlu olurum.....Yalan, yalan... ? Cinayet Fakültesi/ Pınar Kür/ Everest Yayınları/ 290 s. On yıldan uzun bir süre kitap yayınlamadıktan sonra yeniden edebiyat dünyasına dönmem, ‘küllerinden yeniden doğan yazar’ tanımına uyuyor...mu, yoksa yalnızca benim beslediğim bir umut mu, ona okur karar verecek artık. CUMHURİYET KİTAP SAYI 877 SAYFA 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear