24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Bir şenlik bin bildiri Türk yazınının küreselleşmesi Homeros’tan geçiyor! 1319 Kasım 2006 tarihleri arasında gerçekleştirilen Kaş Kitap Şenliği bir çok etkinliğe ev sahipliği yaptı. “Türk kitapları, doğusalcılık, küreselleşme” konulu etkinlik de bunlardan biriydi Özgen Acar’ın bu etkinliğe sunduğu bildiriyi sunuyoruz. ? Özgen ACAR ünyada kitapları ile küreselleşen ilk kişi kimdir dersiniz? Birlikte anımsayalım! Türkiye’de 20 bin kadar höyüğün varlığından söz edilir. İnsanoğlunun mağaradan çıkıp tarım devrimi ile üretime ve hayvanları evcilleştirmeye başlamasından yakın tarihlere değin uzanan tarihle yoğrulmuş höyüklerden biri de Troia’dır. Troia, bu höyüklerin en küçüklerinden biri olmasına karşın, dünyanın “en ünlü” höyüğüdür. Troia’nın ünü, İzmirli hemşehrimiz, âmâ destan ozanı Homeros (İÖ 98.yy) gibi bir “halkla ilişkiler uzmanına” sahip olma şansından kaynaklanır. Homeros’un “İlyada” ve “Odysseia” destanları, belki de günümüze değin Tevrat, İncil ve Kuran kadar en çok satan kitapların başında gelir. Batı’nın doğusalcılığının kökeninde İlyada ve Odysseia kitapları yatar. Bu iki dev yapıtın Batı’da yarattığı Doğuya yöneliş, Doğu’da keşfedilen “yazının” gelişiminden yüzyıllarca yıl sonra Sümerlerden, Mısırlılardan, Hititlerden ve öteki ulusların öykü, ahlak kuralları ve kültürlerinden etkilenen Tevrat, İncil ve Kuran’daki öyküler ile dinsel alanda küreselleşecektir. Sorunumuzu artık şöyle yanıtlayabiliriz: “İzmirli hemşehrimiz Homeros için, iki anıtsal yapıtı ile yalnızca dünyanın bilinen ilk küresel yazarı değil, aynı zamanda ilk halkla ilişkiler uzmanıdır, diyebiliriz herhalde!” Her iki yapıt, ister yazın, ister resim, ister heykel ve de ister müzik olsun Batı sanatının temelini oluşturur. Batı, kendi sanatının köklerini Homeros’tan dolayı Yunan kültürüne bağlar. Troia Anadolu’da değil midir? Homeros İzmirli değil midir? “Anadolu” sözcüğü ise Yunanca “Anatoliki (doğusal)” demek değil miydi? Bugün Anadolu’da 3 bin antik kent kalıntısının varlığından söz edilir. Anadolu’da, Yunanistan’dan fazla “Yunan”; İtalya’dan fazla “Roma” kenti SAYFA 16 D Lady Montagu Osmanlı ,Lord Byron Arnavut giysisi ile... bulunduğuna göre “Batı uygarlığının kökeni Yunanistan’da mı, İtalya’da mı yoksa Anadolu’da mıdır?” sorusunu sormak gerekmez mi? Batıda Homeros’a uzanan Zeus’lu, Afrodit’li söylencelerden ya da “Reform”un yarattığı vicdan özgürlüğü ile bütünleşen “Rönesans” ressamlarının Musa, İsa ve Meryem’li resimlerinin 17. yüzyıl sonlarına doğru bıkkınlık yarattığı bir dönemde esmeye başlayan Osmanlı kültür rüzgarı Avrupa’ya değişik bir soluk, değişik bir hava taşır. Batı ile Osmanlı arasında yoğunlaşan diplomatik ve ticari ilişkilerin yanı sıra Osmanlı kültürünün Avrupa’yı etkilemesi kaçınılmazdı. 18. yüzyılda özellikle iki Batılı diplomatın kültür anlayışları, anlatımları Batılıların dikkatlerini daha fazla Do ğu’ya yönlendirecektir. İstanbul’daki Fransız Büyükelçisi Charles de Ferriol 1714’te Osmanlı İmparatorluğundaki yaşamı anlatan ve giysileri gösteren bir kitap yayınlar. Avrupa’da “en çok satan” kitap olarak olağanüstü bir “sansasyon (heyecan coşkusu)” yaratır. Kitabın büyük ilgi görmesinde o tarihlerde İstanbul’da yaşayan batılı ressamlardan Le Hay’ın gravürleri ile JanBaptiste Vanmour’un resimlerinin yer almasının önemli etkisi vardır. Kitap, batılı tüccarların getirdiği Osmanlı giysilerine, ipek kumaşlarına, Uşak halılarına, İznik çinilerine istemi arttırmakla kalmaz; soyluların, Osmanlı giysileri içinde yağlıboya resimlerini yaptırmalarına da yol açar. İngiliz Büyükelçisi Lord Montagu ve eşi Lady Mary Wortley Montagu , önce İngiltere’yi sonra Avrupa soylularını şaşırtacaklardır. Lord Montagu’nun malikanesinde, “British Müzesinin” temelini oluşturan ilk çekirdek koleksiyon derlenecektir. Lord Montagu, Homeros’un yarattığı Yunan hayranlığına Yunanistan ve Anadolu kökenli arkeolojik yapıtları Batı’yla tanıştırırken, ressamlara Osmanlı giysileri içinde 1717’de yaptırdığı kendi portresi ile, İngiliz soylularını da kıskandıracaktır. Daha sonra boşandığı eşi Lady Montagu da “Doğu Mektupları” adlı kitabıyla Osmanlı’nın İstanbul’una olağanüstü bir hayranlık yaratacaktır. Erkeklerin giremediği Osmanlı hareminin erişilemez dünyasına girip baş kadınlarla söyleşilerini ve yaşamlarını anlatarak, haremin gizem perdesini “en çok satan” kitabı ile aralayacaktır. “Orientalist (doğusalcı)” akım, “harem” kadınlarının gizemini resim dünyasında renklere dönüştürecektir. O günlerde “divan, sofa” gibi sözcükler batı Dillerine girerken, koltukta otururken ayakların uzatıldığı “puf”un adı “Ottoman (Osmanlı)”, “saray”ın adı da”seraglio” olacaktır. Bugün Amerika’da ve Avrupa’da kime sorarsanız sorun, kendi dillerinde kullandıkları “yoğurt” sözcüğünün Türkçe olduğunu bilen pek çıkmayacaktır. Amadeus Mozart’ın (175691) “Türk Marşı” ve “Saraydan (seraglio) Kız Kaçırma” operası da Avrupa doğusalcılığının doruğunu oluşturacaktır. “Turcomania (Türk manyaklığı)” akımının yarattığı büyü, sayısız Avrupalı gezginin, ressamın, amatör arkeoloğun Osmanlı topraklarını ve dünyasını tanımak amacıyla yollara dökülmelerine yol açacaktır. Yunan hayranlığına ek olarak, Lord Monragu’ya imrendiği için olsa gerek, Arnavut giysileri içindeki portresi ile İngiliz ozan Lord Byron’un (1788 1824) yapıtlarına yansıyan Doğu’nun renkli havasını Batılı şiir severler ezberleyip özümleyeceklerdir. Bir başka İngiliz, amiral Francis Beaufort bir yandan, Kaş dahil, Güney Anadolu kıyılarının haritalarını çıkarırken, bir yandan da yörenin tarihini yansıtan “Karamania” adlı kitabıyla dikkatleri yöreye çekecektir. Fransız gezginarkeolog Charles Texier’in (18021871) Anadolu’nun ta ? Lawrence Arap giyisisi ile. Lawrence Kargamış’da Hitit buluntusu ile. Buluntu Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde. CUMHURİYET KİTAP SAYI 877
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear