28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Vitrindekiler Meluli Divanı/ Latife ÖzpolatHamdullah Erbil/ Demos Yayınları/ 462 s. “Birkaç sözüm var söylesem/ Olur mu bana darılan/ Uğur olsun darılana/ Sözlerimde yoktur yalan/ Kimi körleri soyarken/ Kimi yağma kimi talan/ Helal haramı sormadan/ Çöküp de yiyen sofular/ Tarar saçın sakalını/ Düzer durur tavus gibi/ Beğenir kendi kendini/ Gururlanır iblis gibi/ Gezer mümin aleyhine/ Ücretli bir casus gibi/ Helal haramı sormadan/ Çöküp de yiyen sofular”. Bu kitapta Meluli Baba’nın divanı yer alıyor. Yarısı Roman/ İsmet Kür/ Everest Yayınları/ 434 s. “Anı kitapları, her ne kadar belli birinin anıları gibi düşünülse de hiçbir zaman bununla sınırlı değiller. İsmet Kür de Yarısı Roman’da sadece anılarını anlatmıyor, bir dönemin Türkiye’sine ışık tutuyor. Yaşananlar, ilişkiler, yazılanlar, çizilenler bir tek onun anıları değil, hepimizin ortak belleğinin kaybolmuş parçaları. Bir öğretmen, bir yazar ve bir yazarla bir heykeltıraşın annesi, bu rollerinin hepsiyle birlikte modern Türkiye’nin kuruluşundaki katkıları inkâr edilemez olan bir hanımefendinin anıları: Yarısı Roman. Yarısından çok daha fazlası gerçek…” diyor kitabı yayına hazırlayanlar. Uzlaşma/ Elia Kazan/ Çev.: Nazar Büyüm/ Adam Yay./ 592 s. Evangelos Arness başarılı bir yazar ve reklamcı, çalıştığı şirketin değerli bir mensubudur. Bankada parası, büyük bir evi, yüzme havuzu vardır ve ‘her şeyi olan adam’ maskesinin altında boğulmaktadır. Tüm yaşamı sahte uzlaşmalar üstüne kuruludur: Evliliği, işi kaçamakları, dostluklar. Evcilleşmemiş, ilkel, içgüdü kumkuması, zehir gibi zeki... bu nitelikleriyle, yakın zamanların en keskin kurmaca kişiliklerinden biri olan Gwen Hunt’a rastgelince, bu hastalığa geçici de olsa bir ilaç bulmuş olur. Suçluluk duygusu, vicdan azabı gibi hiçbiri yatakta Gwen’e eşlik etmez. Ne var ki, Eddie’de kalmış olabilecek ufacık yaşam kırıntısını canlandırmak için Gwen tek başına yeterli değildir. Bunun için iki kendini öldürme girişimi, ezen, yok eden, acımasız bir kendini sorgulama, Amerikan rüyasının tümüyle reddi ve geçmişe doğru bir yolculuk gerekecektir. Delice, çılgınca, bir o kadar da insanca bir serüvenin içinden emekleyerek, sendeleyerek, sonunda koşarak geçer, daha önce hiç bilmediği bir duyguya ulaşır: Kendine yeterli, başkalarının değerlendirmelerinden özgür, kendi değerinin bilinci içinde güvenli bir insan. SAYFA 34 Yazılı Kaya/ Nursel Duruel/ Can Yayınları/ 88 s. Boğaların, tokluların, develerin, savaş arabalarının, okların karmakarışık olduğu kızıl uğultulu geçitlerde dev gölgeler oynaştı. Ormanlar yandı, yangınlar söndürüldü. Köyler yıkıldı, köyler kuruldu. Köprüler çöktü, yollar yapıldı. Sular akıtıldı, tarlalar ekildi. Talanlar oldu. Anıtlar dikildi. Taş bedenli tıknaz tanrıların gazabı sikkelerin gazabına karıştı. Horozların ibiğinden kan damladı. “Yazılı Kaya”, Türk insanına özgü geleneksel davranış ve simgelerin temel alınmasıyla kurulmuş öykülerden oluşuyor. Duruel, anlatımıyla, kurgulama biçimiyle şiire yaklaşan öyküler yaratmış. Can Yayınları, Nursel Duruel’in “Geyikler, Annem ve Almanya” adlı yapıtını da okuyucuyla buluşturdu. Aldığım Her Nefeste/ Judith McNaught/ Çeviren: Melih Ertaş/ Epsilon Yayınları/ 392 s. People dergisinin ‘Yüreğin Kraliçesi’ adını verdiği Judith McNaught, yeni romanı ‘Aldığım Her Nefeste’ ile Şikago atmosferine geri dönerek ‘Cennet’ adlı kitabındaki karakterleri ziyaret ederken, yine bir aşk ve gizem hikâyesi sunuyor. Gökyüzüne doğru yükselen görkemli görüntüsü ve mücevher gibi parlayan vitray camlarıyla Wyatt Malikânesi, karla kaplı tepenin üzerinde kraliyet tacı gibi durmaktadır. Böyle bir görüntünün, başarı ile mutluluğu simgeleyeceği düşünülse de, Wyatt ailesi uzunca bir süredir mutsuzluğun karanlığında yaşamaktadır. Paranın gücü yaşlı Cecil Wyatt’ın kayıp olan torunu William’ı bulmasını sağlayamamış, polis William’ın üvey kardeşi gizemli Mitchell Wyatt’ın bu kayıptan sorumlu olduğundan kuşkulanmaya başlamıştır. Kate Donovan, tropik bir adada kendisine hayatının en coşkulu anlarını yaşatacak olan adamın, aynı zamanda en büyük mutsuzluğu da getireceğini bilmeden, karanlık bir karizması olan Mitchell Wyatt’a âşık olur ve bir karabasanın içine düşer. Kendini ve sevdiklerini koruyabilmek için de bu büyüleyici adama savaş açmak zorunda kalır… Romanın Hazırlanışı 1/ Roland Barthes/ Çeviren: Mehmet RifatSema Rifat/ Sel Yayıncılık/ 244 s. XX. yüzyılın önde gelen denemeci, eleştirmen ve göstergebilimcilerinden Roland Barthes’ın (19151980) College de France’taki son derslerini ve son seminerlerini (19781979/19791980) içeren “Romanın Hazırlanışı”, aynı zamanda onun kültür, yazın ve öğretim yaşamının doruk noktasındaki son ürünü. “Romanın Hazırlanışı 1”de, “yaşamdan yapıta” uzanan süreci gözlemleyen R. Barthes, “şimdinin not edilmesi”nden “roman”a geçişi; kısa, parçalı anlatımdan uzun, sürekli anlatıma geçişi gündeme getiriyor. Bu amaçla da “not etme”nin/bir başka deyişle kısa anlatımın örnek biçimi olarak gördüğü ve tümce atomu diye adlandırdığı, Japonların “hayku”sunu (“ultrakısa biçim”) ele alıyor. Böylece “not etme”den “roman”a nasıl geçilebileceğini araştırıyor. Bu araştırma serüveni içinde kendisi de sanki bir roman yazacakmış (kendi deyişiyle “roman yapacakmış” ya da roman hazırlayacakmış) gibi bir tavır sergiliyor; bu “sankinin içine yerleşiyor”. Bu ciltte ayrıca “Labirent Eğretilemesi” konusunun işlendiği seminer de yer alıyor. Türkiye Nasıl Kuşatıldı/ Merdan Yanardağ/ Siyah Beyaz Basım Yayın/ 198 s. “Gerçekleri kesin olarak, ancak olayları yaşayan insanlar bilirler... Fethullah Gülen’in ardından çok konuşuldu. Çok yazıldı, çok çizildi. Ama gerçekler hiç bu kadar gün yüzüne çıkmamıştı. 35 yıl boyunca yanında olan bir insanın ağzından, gizli kalan ne varsa bir gün tek tek anlatılacağını kim bilebilirdi? Halen yurtdışında yaşayan Fethullah Gülen’in amaçlarını, yaptıklarını ve tüm bilinmeyenleri arkadaşı olan Nurettin Veren’den dinlemek, fikirlerinizi derinden etkileyecek” diyor kitabı yayına hazırlayanlar. Mylassiad/ Gülcemal/ Kırmızı Korsan Yayınları/ 432 s. “Aşka cesaret edemeyen ve bu yüzden hayatı kuruyup sönen nice insan gördüm! Gençliğimde yaşadığım şeylerden hiç de pişman değilim... Gerçi, gecenin bilinmezliğinde yolumu bulmamı sağlayan tanrıça, beni bir başka kasırganın, tenin tutkularının, bu tutkuları karşılamaya yönelik çılgınca bir çabanın ve bu çabaya bağlı bir alçalış kasırgasının içine de düşürdü. O yüzden burada değil miyim? Ama olsun! Böyle değil midir tanrıların işleri? Onları biz insanların değerleriyle yargılayamayız! Ben Aphrodite’in Byzantium’da şereflendirdiği bir gençtim. O şeref, hem onurumu kırdı, sokağa çıkamaz hale getirdi, hem de başımı göğe erdirdi, ermişlerin yoluna çekti beni!” Mylassiad’dan Byzantium’a zamanın labirentlerinde zamansız bir yolculuğun üç öyküsü… Gümüşsuyu Papatyalar/ Atilla Birkiye/ Plan B Yayınları/ 164 s. Roman içinde bir oyun “Gümüşsuyu Papatyalar”... Bir oyunun romana dönüşmesi, romanın içinde oyunun sürmesi... Oyun yazarı Atilla, yazdığı tek kişilik oyunu, uygun bir oyuncu bulana dek gün ışığına çıkarmamaya kararlıdır. Sonunda bir gün Selma’yla tanışır. Selma bu rol için ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 877
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear