20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Harvard kökenli Berkeley’deki California Üniversitesi profesörü, New York Times bestseller’ı, matematik dünyasının dâhi çocuğu Edward Frenkel ile Boğaziçi Üniversitesi’ne seminere geldiğinde kesişti yollarımız... Matematik ve aşk ilişkisi üzerine söyleştik. Pazar 6 Aralık 2015 Matematikte aşk, aşkta matematiğin izinde ruz. Anlamamız gereken, artık işler kontrolden çıkıyor. Burada pek çok insanla konuşma şansım oldu ve Türkiye tarihini irdeledim; belki sorun, hep ayrımcı bir yaklaşımla hareketten çıkıyordur diye düşündüm. Böyle bakmaya devam edersek problemi hiç çözemeyiz, birbirimize bağırıp çağırırız, pozisyonumuzdan milim kaymayız... Ama bu dengesiz hal her an kırılabilir. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, bombalara ve terörist saldırılara karşı hissizleştik. Yüz leşti. y kişi ölmemişse, konuşmaya ö s e d rsitesi’n içi Ünive bile değer bulmuyoruz. Buna z a ğ o B elin Batu Bu normal diyoruz ama normal değil. nkel ve P re F rd a Edw dünyanın her yeKabul edelim, hepimiz biriz rinde böyle. Amerika’da da matematik Türkiye’nin sorunu ayrımcılık eğitimi dökülüyor. Sürekli yeni sistemn Korkunç olan bir başka nokta da, ler öneriliyor, yanlış yönlendiriliyor. Pon Dünyanın dört bir tarafına gidiParis’te olan katliama üzülenler, ondan litikacılar bir şey yaptıklarını iddia ediyorsunuz, her yerde böyle ilgi yok mu? bir gün önce gerçekleşen Beyrut saldıyorlar ama yapılmadığı ortada. Bu testleri rısını ya da Ankara’yı görmezden geleBu ölçüde hiç olmadı. Gerçekten çok yapan şirketlerden alınan bağışlar da orçarpıcıydı. biliyor. tada. Burada çok para var. Hiç iyi bir şey n Bu çok enteresan, özellikle de son Aynen. İlk kaç kişi öldü diye bakıyoyok demiyorum ama kötü olan bununla OECD Pisa raporlarını göz önünde buruz. Sonra da ölenlerin memleketi, dinine ilgili yalan söyleyip sorun olmadığını idlundurup matematik ve bilimde nasıl odaklanıyoruz. Peki şöyle bir şey denedia etmek. Her birimizin doğruyu söylebir düşüşün içinde olduğumuzu düşüsek: Hepimizin bir olduğunu kabul edip, memek için bir bahanesi olabilir; işte könünce. Yakınlarda Nokta adlı toplanan bizleri yüzlerce yıldır “böl ve yönet” mottülük mekanizması böyle işliyor. İşimive yargılanan bir dergimizde bir dosya tosuyla gücü kırsak? Tarih bize pek çok ze gelen bir yalan ya da yarıyalan yaratı ders veriyor ki öğrenelim. Şunu açıklıyayımlandı. Orada, devlet yetkililerinin eğitimi nasıl manipüle edip test sis yoruz ve böylece karmaşanın içine sapla ğa getireyim: Kültürlerimizi ve gelenektemini 11 senede 13 kez değiştirmeleri nıyoruz. Hata yaptığımızı itiraf etmekten lerimizi terk edelim demiyorum. İnsankorkuyoruz. Ve belli bir dünya görüşüne nin altındaki neden ortaya çıktı. Cahil ların bir bağ hissetmesi müthiş bir şey. bağlanınca oradan çıkmakta zorlanıyotut, oy topla! Ama durum şu: Ben çikolata seviyorum bakmak. Bir insan ölünce, ona insan diye değil, Müslüman mı, Hıristiyan mı olarak bakmak... n Stalin’in dediğine de geliyor. Çok sayıda insan ölünce, sadece istatistiğe indirgeniyorlar. Doğru. İlk etapta sayı oluyorlar. İnsanlıktan uzaklaşma. İkinci aşamada kimlik yapıştırma başlıyor. Şu kadar Müslüman, Hıristiyan ya da Yahudi öldürüldü gibi. Oysa, üstümüze yapıştırılan yafta ne olursa olsun, bizler sonsuzuz. Biriz. O yüzden bu kadar genç insanın gelmesi beni etkiledi. Belli ki yeni fikirlere açıklar. Edward Frenkel, geçen günlerde önce ODTÜ, ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘Yapay Zekâ Çağında Aşk ve Matematik’ başlıklı bir seminer verdi. PELİN BATU n Sizi dinlemeye geldiğimde şaşırdım. Böyle bir kalabalığı hiç görmemiştim. İki saat ayakta dinledik. Ne düşündünüz? Şu anda tarihin önemli bir dönemecindeyiz ve Türkiye odak noktasında duruyor. Bu kadar çok insanın gelmesi beni de şaşırttı. Özellikle de bu kadar genç insanın. Matematik disiplini çok insan çekmez oysa ki! Tabii ki şu adamı gidip görelim diye gelmediler. Bence insanlar yeni fikirlere aç. Bıkmışlar. Eski metotların ve yaklaşımların işe yaramadığını görüyorlar. Yeniliğe ihtiyaç duyduğumuz âşikar. Ve bence matematik bize yeni bir şey öğretebilir. Öğrettiği bir şey, bizim birbirimizden pek farkımızın olmayışı. n Evrensel bir dil olduğu için mi? Evet ama bu yanıltıcı olabilir. Matematik üniktir. İdeoloji, din ve ten rengi gözetmeksizin herkes için aynıdır. Bence bize umut verebilir çünkü dünya gittikçe ayrımcılığa doğru gidiyor. Arkadaşlarıma bakınca görüyorum; bir dünya görüşüne yapışmaya ne hazırız! Belki bunda bir konfor arıyoruz zira zayıf olunca bir grubun koruması altına girmeyi yeğliyoruz. Bu bir illüzyon. Bunu yapan insanlardaki değişim beni şaşırtıyor. Kendilerini bir ideoloji ya da dünya görüşünün dar koridoruna hapsediyorlar ve buradan tırmanmak çok zor. Kendilerine kazdıkları bir delik bu. Bana göre kötülüğün kaynağı da bu: Prizime mezhepsel bir şekilde ama birisi çikolata sevmiyor diye öldürecek değilim. İkinci soru, bundan kimin yararlandığı sorusu. Bu soruyu sorunca ayan beyan ortaya çıkıyor. Belki bana idealist diyebilirsiniz ama yarın kalkıp “hepimiz biriz” diye cümle kursak şu andakinden ne kadar farklı bir dünyaya uyanırız. Ben bir matematikçi olarak bir olduğumuzu biliyorum, şu basit nedenden dolayı: Hepimiz aynı matematiğe sahibiz. Pisagor teoremi her yerde aynı. Farklı kültürlerde, farklı zamanlarda keşfedildi ve bin yıl önce neyse bugün o, yarın da o olacak. Sorun, bunu herkesin bilmiyor olması, matematiğin gizli bir konu gibi durması. Onu iyi öğretmiyoruz. Çoğu insanın sıkıcı, steril ve alakasız olarak düşündükleri bilim dalında bir ipucu yattığını bilmiyorlar. Kafamızdaki hapishaneler ‘Gezi insanlığımızı hatırlattı bize’ Gay L. Gullickson Komün’ün Asi Kad nlar ? ng iliz ce de n evir e n: ? lke B e r e ke t li Zafe ir akopou los Haz rlayanlar: Neil Smith ve Peter Williams Kentin Mutenala?t r lmas ? n g il izceden ev ir en : Mel ik e U zun dini sevmeden başkasını asla sen Bu kadar Eflatun’a değinmişvemezsin. Bu narsist olmak demek ken sorayım: Devletini felsefeci değil, tam tersi. Kendinle barışık olkralların yönetmesini hayal edimak demek. Bunu hiçbir liderden yordu. Peki matematikçi krallar duymuyoruz, neden? Çünkü kendidünyayı yönetse nasıl olurdu? ni seven insan zor kontrol edilir. Kötü fikir! Konferansımda bün Matematik bu aşk yolunda yük bir tehlikeden bahsettim. Bunasıl yol gösterdi? gün Google mühendisliğin direktöMatematik yalan söylemez. Sorrü Ray Kurzweil’ın temsil ettiği bir gulamayı öğretir. Çocukken bütükafa yapısı var ki, insanın makinenüzdür, sonra hayat den başka bir şey oldevreye girer. Doğallımadığını öne sürüğımızı, saflığımızı, kıyorlar. Bir taraftan rılganlığımızı kaybeaşağı teknolojinin deriz. Ama tecrübe ve getirdiği bombalarbilgi kazanırız. Asıl la, kurşunlarla öldümesele, o kırılganlırülüyor, bir taraftan ğı, saflığı ve doğallıüst teknolojinin cinağı tekrar kazanmak. yetleriyle katlediliyoÜstümüze yapışan o ruz. Dün Chaplin’in katmanlardan kurtul“Büyük Diktatör” filmak. mine gönderme yapn Sümer tanrıçası tım. Ta 1940’ta, uçak Ninsun, yer altı dünve radyonun bizi yayasına inince, bütün kınlaştırdığı ama aymücevherlerinden, nı zamanda katılaşEdward Frenkel kıyafetlerinden, kattırdığından bahsedimanlarından kurtulyordu. Daha fazla neması gerekmiş... zaket, daha fazla insanlık diye bitiGezi aklıma geliyor. Beni orariyordu tiradını. Bugün uçak ve rad da en etkileyen şey orada insanlayoyu, internet ve bilgisayar kelime rın farklılıklarının üstünde durmaleriyle değiştirebiliriz. n Zombi ve yışıydı. vampirlerin kültürdeki popülen En güzel yanı oydu. Kürt, ritesi de bundan olsa gerek? SosTürk, LGBT, Alevinin yan yana olyal medyaya saplanınca zombileması. şiyor, kendimize kapandıkça narİşte çıkarmamız gereken ders de sistleşiyoruz. bu. Bunun mümkün olabileceğiBunun kökeni kendimize olan gü ni gördük. Ve ne büyük güçtü. Bize ven eksikliğimiz. Kendimizi sevme kim olduğumuzu, insan olduğumumemiz. Bize yıllarca ailenizi, komzu gösterdi. Saçma yaftaları bir taşunuzu, memleketinizi sevin denilrafa bırakıp bir olmayı öğretti. Bu di. Sevelim tabii ki ama önce kengücü kimse durduramaz. n Sence Eflatun, Akademisinin girişine neden “Geometri bilmeyenler giremez” yazdırdı? Aynı ayrımcılık meselesinden. Bir deney vardı. Balıkları büyük bir tankın içine koyup, aralara cam yerleştiriyorlar, böylece balıklar küçük odacıklara hapsedilmiş oluyorlar. İlk başta balıklar camı bilmedikleri için çarpıp duruyorlar. Sonra sınırları öğreniyorlar. Gece, cam duvarlar çıkartılıyor. Ve tahmin et ne oluyor? Çoğu balık yerinden kıpırdayıp özgürce yüzmüyor. Çünkü o duvarlar beyinlerinde. İşte bununla ilgili: Kafamızda inşa ettiğimiz hapishanelerle. O hapishanelerden firar etmemiz lazım. Bir iyi bir de kötü haberim var: Kötü haber, fikirler çok derinlere işlemiş vaziyette. İyi haber: Sadece aklımızdalar. Gerçek değiller. Biz bugün liderlerimiz kötü, ülkeler kötü diyoruz, ama aslında bu kötülüğü çoğunlukla kafamızda yaratıyoruz çünkü onlara biz kötülüklerini yapmak için vize veriyor, biz seçiyoruz. Asıl önemli olan sensin oysa, o illüzyon değil. Böyle düşünmeye başlayınca insanlığa çok daha yararlı olunacağını düşünüyorum. n Mikroda başlayalım, makroyu değiştirelim diyorsun? Evet. Bazen bana, “Ben ne değiştirebilirim ki?” diyenler oluyor. “Senin tuzun kuru, kendini ispat etmiş bir profesörsün, oysa ben sadece öğrenciyim” diyenlerle tartışıyorum. Yanlış yaklaşım. Anlatmak istediğim nokta şu: Şu dakika kendini bir gruba mensup olarak tanımlamaktan vazgeçebilirsin. O insanlarla arkadaşlığını kesmek zorunda değilsin. Ben kendimi matematikçi olarak tanımlıyorum, Amerikan vatandaşlığım var, Rus kültürüme bağlıyım. Ama bunlar beni tanımlamıyor. Ben, hepimiz biriz diyerek başlıyorum. Şunu da ekleyim, bilimsel metot, insanlığın en büyük başarılarından ama dogma olunca tehlikeli oluyor. Bilimi de baskıcı bir din gibi kullananlar var. n Kendini antikapitalist Müslüman diye tanımlayan bir teolog olan İhsan Eliaçık’la röportaj yaptığımda, Hazreti Muhammed’in cenazesinde üç beş kişi olduğunu çünkü çoğu insanın şehirde koltuk savaşına girdiğini anlatmıştı... Sanıyorum Groucho Marx’tı, beni üye olarak alacak herhangi bir kulübün mensubu olmak istemem diyen. Ben de aynı hissediyorum. Kimsenin gurusu olmak derdim yok. Bana güvenmelerini değil, kendilerine güvenmelerini istiyorum. Ben onlara bazı ipuçları veririm. Dediklerimi körü körüne almayın. n Matematikten neden bu kadar korkuyoruz? Çünkü abstre (soyut) bir konu. Ya doğru ya yanlışlar var. Bilimi kullananlar var C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear