25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 25 AĞUSTOS 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 Uzlaşmayla çözülür UTKU ÇAKIRÖZER ANKARA - CHP Bilim, Yönetim ve Kültür Platformu Başkanõ Sencer Ayata, üniversitelerdeki türban yasağõ konusunda başlattõklarõ çalõşmayõ referandumdan sonra 1 ay içinde tamamlayarak CHP yönetimine ileteceklerini açõkladõ. Bu konuda din adamlarõyla ve milletvekilleriyle de görüştüğünü anlatan Ayata, konunun iyi niyetle uzlaşma aranmasõ durumunda toplumun farklõ kesimlerinin “baş örtme şekli üzerinde mutabakat sağlayabileceği”ni belirterek “İki tarafın da güçlü iddiaları var. Bulunacak uzlaşma her iki tarafa da ‘kaybettim’ dedirtmemeli” diye konuştu. CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçdaroğlu’nun türban meselesini partisinin uzlaşma ile çözeceğini açõklamasõnõn ardõndan gözler parti içinde bu konuda çalõşma yürüten Bilim Yönetim ve Kültür Platformu Başkanõ Ayata’ya çevrildi. Ayata Cumhuriyet’e türban konusuna bakõşõnõ ve yürüttükleri çalõşmanõn ayrõntõlarõnõ şu sözlerle aktardõ: Siyasal kimliğe çevirme eğilimi fazla Türkiye’de köylerde ve kasabalarda çoğunluk hâlâ geleneksel baş bağlama tarzlarõnõ sürdürüyor. Türban farklõ bir stil. Türban tarzõ baş bağlama kentlerde giderek çoğaldõ. Daha genç, daha eğitimli bir kesim bu tarzõ benimsedi. Bu modaya uyanlarõn çoğunluğu doğrudan bir siyasi kimlik vurgusu yapmõyor. Nitekim son dönemde ben CHP mitinglerinde bile bu tarz baş bağlayanlarõn giderek çoğaldõğõnõ gözlüyorum. Bir de türban tarzõ baş bağlamada kullanõlan renkler, bağlama tarzõ ve beraberinde kullanõlan giysiler itibarõyla çok büyük bir çeşitlilik var. Bu farklõlõğõ ve toplumsal çeşitliliği iyi anlamamõz gerekiyor. Bir grup için ise türban sadece bir dini veya kültürel kimlik değil. Yani İslamcõ kimlik sembolü olarak bağlõlõk ön planda. Bunu siyasal kimliğe çevirme eğilimi daha fazla üniversitede. Din ve vicdan özgürlüğü Türkiye’de din ve vicdan özgürlüğü, dini ibadet üzerinde bir engel var mõ diye sorulduğunda bir tek konu üzerinde duruluyor. Türban veya başörtüsü sorunu. Toplumda ve kamu alanlarõnda bir kõsõtlama söz konusu değil. Üniversitelerdeki kõsõtlama tartõşõlõyor. Birçok kimse ve aile fazla sorun yapmadan kabulleniyor üniversitelerdeki durumu ama bazõlarõ kabullenmiyor. Aslõnda yine kendimizi aldatmayalõm. Fiili olarak birçok üniversitede yasak uygulanmõyor. Diğerleri için ise hukuki bir durum var. Burada hassasiyetle üzerinde durulmasõ gereken önemli konular var. Biri din ve vicdan özgürlüğü. Yani başõnõ örtenlerin bunu dini inançlarõ gereği yaptõklarõ. Siyasi niyet yok demiyorum ama bir an için aramayalõm, böyle bir boyutu var. İkincisi eğitim hakkõ konusu. Şu veya bu şekilde üniversiteye giremeyen kõz çocuklarõ eğitimden geri kalõyor. Bunlar baskõ altõnda tutuluyor olabilir, õsrarlõ davranmalarõ için teşvik görüyor olabilirler. Ama sonuçta eğitim olanağõndan yararlanmamõş oluyorlar. Saçın tamamen kapatılması şart değil Çözüm üretmek istenirse ara yollar bulunabilir, uzlaşmanõn çeşitli yöntemleri olabilir. Hatta başõ örtme şeklinde ya da şekil çeşitlemesinde bile mutabakat sağlanabilir. Bizim geleneksel baş bağlama tarzlarõmõzda saçõn tamamen kapatõlmasõ şart değil. Bir uzlaşma olsa taraflar diyebilir ki “Biz başın örtülmesine ‘evet’ diyelim, ama siz de o bizim bir şekilde daha bir siyasi kimlik gibi algıladığımız görüntüden vazgeçin.” Ama şu anda kazanan hepsini almak istiyor. Bu sorun ancak uzlaşmayla çözülür. O uzlaşmayõ da CHP iktidarõ sağlayabilir. Din adamlarıyla görüşüyorum Ben yurtdõşõndaki bilimsel toplantõlarda yüzlerce kez anlattõm. Anadolu’da işçi, çiftçi kadõnlarõn saçlarõ bazen gözükebiliyor. Saçõ hiç göstermeden kapanma, örtme acaba İslamiyetin bir koşulu mu? Bu konuda din adamlarõnõn görüşleri de alõnabilir. Parti Meclisimizde ülkemizin önde gelen din adamlarõ da var. Onlarla da bu konuda görüş sahibi, milletvekillerimizle de görüşüyorum ve görüşeceğim. Ekimde hazırlarız Bilim Platformu olarak hazõrlayacağõmõz çalõşma akademik bir çalõşma olacak. Referandumdan sonra bir ay içinde sonuçlandõrõrõz. Nihai kararõ genel başkan ve parti meclisi verecektir. CHP Bilim Yönetim ve Kültür Platformu Başkanõ Sencer Ayata, türban konusunda kimsenin ‘kazandım’ ya da ‘kaybettim’ demeyeceği bir formül konusunda çalõştõklarõnõ, bağlama şekli üzerinde uzlaşõlabileceğini söylüyor. Çalõşma ekim ayõnda tamamlanacak Eşitlik ilkesini temelden sorguluyor Toplum kutuplaştı, çözümü var Çoğunluk baskısı tehlike Türban bir yönüyle kadının yaradılış farklılığına, toplumdaki farklı rolüne işaret ediyor ve kadını toplumsal cinsiyet nedeniyle erkekten temelde farklı gösteriyor. Bu farklılık yani kadına atfedilen bu farklı rol aslında ve özünde kadının kamu yaşamındaki, çalışma yaşamındaki alanını kısıtlıyor. Tamamen değil belki ama inançta olmasa da kadın erkek eşitliği ilkesini temelden sorguluyor. Başbakan’ın “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum“ demesi bu bakımdan özellikle dikkat çekici. Yani böyle cinsiyet eşitsizliği sembolü olma yönü var türbanın. Ama üniversite bu eşitsizliği kabul etmeli mi etmemeli mi? Artıları eksilerine bakıldığında oldukça zor bir konu. Her iki taraftaki iddiaların da güçlü olduğunu göremiyoruz. Belki de sonunu çözememedeki hatamız burada. İki taraf da kendi düşüncesinde tekdüze olarak ısrar ediyor. Oysa karşı tarafın iddiaları da o kadar zayıf değil. Toplum bu şekilde kutuplaşmış durumda. Konuyu iyi çalışarak uzlaşma içinde bir çözüm üretilebilir. Bulacağımız çözümde, iki kesim de tam olarak “ben kazandım” ya da “ben kaybettim” dememeli. Ve bir başka önemli konu da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararıyla doğrudan ilgili. Türkiye Sünni Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu bir ülke. AİHM bu ortamda şöyle bir sorun görüyor: Tam serbest olduğunda büyük çoğunluğu arkasına alan irade, ‘baş örtme dinin gereğidir sen de uymak zorundasın’ diye diğerlerine dayatmaya, onların özgürlüğünü kısıtlamaya kalkabilir. AİHM özellikle bu husus üzerinde duruyor, bir çoğunluk baskısı endişesini dile getiriyor. Bir tehlike görüyor. Toplumun önemli bir kesimi üniversitede yasağın sürmesi konusunda hassas. Türban konusundaki arayışlarının laiklik konusunda bir zaafiyet olarak algılanmasına da karşı çıkan Ayata, CHP’nin laiklik anlayışına bakışını da şöyle anlattı: “CHP’nin kendisini laiklik ilkesinden mesafelendirmesi kesinlikle söz konusu olamaz. Laiklik bizim ülkemizde demokrasinin de temelidir. Bunu bugün çok daha fazla kimse çok daha iyi anlıyor. Laikliği başkalarının inancına saygı göstermeme veya seçkinci bir tavır içerisinde dini duyguları küçümseme şeklinde anlayan bireyler her toplumda olabilir. CHP’nin laiklik anlayışı, görüşü bu da değildir. Laiklik dinin siyasetin dışında tutulmasıdır. Dinin siyasete alet edilmemesidir. Dinin siyasette sömürü aracı yapılmamasıdır. Bu nedenle din ve siyaset işlerinin biribirinden ayrılmasıdır. Laiklik din ve vicdan özgürlüğüdür. Siyasetin inançlara saygı duyması ve farklı inançlara eşit mesafede durmasıdır. Laiklik aklın bağımsızlığının, özgür düşüncenin de teminatıdır. Bu ilkeler CHP’nin vazgeçilmez ilkeleridir.” Siyasi iktidar rejimin sürekliliği için teminat veremiyor Türkiye’de insanların inancına ibadetine saygı gösterme anlayışı zaten yerleşmiştir. CHP laikliği sürekli gündemde tutmuşsa bunun başlıca nedeni toplumun hatta yönetimin bazı kesimlerinde görülen cemaat kadrolaşmaları, dini içerikli radikal siyasi söylemler ve yer yer görülen çağdaş yaşam tarzına yönelik baskılardır. Siyasi iktidarın laik demokratik rejimin sürekliliği konusunda topluma yeterince teminat verememiş olmasıdır. Deniyor ki ‘artık CHP her dakika laiklik demiyor.’ Bu, bu konulardaki duyarlılığın azalması değil sorun. Siyasi iktidar günümüzde esas olarak iki temel, her ikisi de olumsuz iki temel unsurları karşımıza çıkarmaya başladı. Birincisi, devamlı olarak yoksulluk, dışlanma ve yolsuzluk üretir hale gelen bir düzen. Artık muhalefetin temel söylemi bu eşitsizlik ve rant düzeninin eleştirilmesi. İkincisi ise toplumun her kesiminin giderek daha fazla hissettiği siyasi baskı. Buna yönelik olarak da demokrasinin savunulması. Yani ekonomik gelişme, sosyal adalet ve demokrasiye vurgu yapan bir siyasi söylem. Bu daha da gelişecek ama şimdiden etkili olmaya başladı.” Laiklik din-vicdan özgürlüğü demek Cemaatlere karşı örgütlenmeliyiz AKP politikalarına karşı CHP’nin nasıl etkili olacağını da Ayata şu sözlerle açıkladı: Cemaatler ve AKP, Anadolu’da ve büyük kentlerin çevresinde kurulan mahallelerde ekonomik, toplumsal ve siyasi bir güç yapısı oluşturdu. CHP bu güç yapısını değiştirmede geçmişte başarılı olamadı. Oysa ki CHP toplumun en uç noktalarına uzanan bir örgüt yapısına sahip. Bu örgütlerin her gün seçim olacakmış gibi çalışması gerekir. Yerel sorunları iyi kavraması, yerel sorunları iyi bildiğini göstermesi ve yerel sorunlar için inandırıcı çözümler öne sürebilmesi gerekir. AKP artık yoksulun partisi değil Sekiz yıllık AKP döneminde temel, yapısal eşitsizliklerin azaltılmasına yönelik kapsamlı, sistemli gelir dağılımı politikaları ve sosyal politikalar uygulanmadı. Yardımlar dağıtıldı. Ama bunlar sosyal haklar temeline oturtulan düzenli olarak muhtaç ailelere ulaştırılan evrensel nitelikli politikalar değil. Ama eşitsizlik ve kitlesel yoksulluk gibi sorunları kişilerin merhametine bırakarak çözemeyiz. AKP artık yoksulların, mağdurların yanında duran bir parti görünümünü kaybetti. Giderek zenginleşen bir kesimi temsil eden bir parti haline geldi. Yeni zenginleri temsil ediyor. Bunların bir bölümü önceden de İslami hareketi destekliyordu. Kendilerini dışlanan kesim olarak görüyorlardı. Şimdi bu kesime mensup kimselerin çoğu rant ekonomisinin kaynaklarını elinde tutuyor. Başkalarını dışlıyorlar ve mağdurlaştırıyorlar. CHP mağdurun yanında Kılıçdaroğlu toplumun mağdurlarının ve dışlanmışlarının sorunlarını dile getiriyor AKP’ye karşı. CHP giderek halka daha yakın durmaya başlıyor. CHP lideri her konuşmasında çiftçi, esnaf, işçi, memur, sanayici, emekçi, çalışan, ekonomik bakımdan mağdur olan sınıflara özel vurgu yapıyor. Siyasette öncelikle onların sorunları ve beklentilerini dile getirerek yaklaşmaya çalışıyor. (Fotoğraflar:NECATİSAVAŞ)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear