25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 25 AĞUSTOS 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Demokrasi adına Beyazıt Camisi’nden çıkan topluluklar “Tek Yol İslam” derken bakıp seyrettik. İngiltere’den gelen Pakistan uyruklu sözde “din adamları” İstanbul’un varoşlarında “şeriat provası” yaparken REFAHYOL hükümeti olup bitenleri görmezden gelerek ne diyordu: “Onlar İngiliz yurttaşı Müslümanlar!” Tanrı’dan söz edip, varoşlarda yaşayan saf Müslümanlara sesleniyorlardı: “Türkiye’de din elden gidiyor, şeriatın gelmesi için gerekeni yapın, din elden gidiyor, aklınızı başınıza alın.” Tarikat yurtları, kurslar, okullar... Atatürk büstüne tüküren tarikatçıların müritleri... Kaçak Kuran kursları, devletin dinlenme tesislerinde kurulan tarikat şeyhinin yaz kampları... Askeri liselere sahte sağlık raporuyla sokulan öğrenciler... Polis kolejleri sınavında önceden alınan sorular... Astsubay okullarına yerleştirilen müritler... Toplanan kurban derileri... Beslenen finans kuruluşları... Bu ülkenin gerçek aydınları, yurtseverleri, Atatürkçüleri, sosyalistleri olup bitenleri göz yumarak izlemediler mi? 28 Şubat’a alkış tutanlar, tanklar Sincan’dan geçerken alkışlayanlar, Erbakan’ı devirip yerine Recep Tayyip Erdoğan’ı değil Abdullah Gül’ü getirmek istiyorlardı. Gül, Erbakan’a karşı adaylığını koyunca kaybetmişti... ABD düğmeye bastı, 28 Şubat süreci başladı... Zaten Kemal Derviş ABD’den bu nedenle Türkiye’ye gelmişti. Görevi küreselleşme adıyla solu iğdiş etmekti... CHP’nin “A” takımından Derviş nerede şimdi, ne iş yapıyor? O dönem gözler yumuldu “din- iman”, “demokrasi memokrasi” yutturmacasını nasıl seyretmiştik şimdilerde unuttuk... O yıllar Türkiye kan gölüydü... PKK’ye karşı Hizbullah’ı eğitenler el üstünde tutuluyordu... 90’lı yılların başlarında öldürülen gazeteciler, aydınlar... Turan Dursun, Çetin Emeç, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Musa Anter, Uğur Mumcu, Cem Ersever, Behçet Cantürk, Savaş Buldan faili meçhul cinayette yaşamını yitiren yüzlerce insanımız... Şehit olan askerlerimiz. Devlet içindeki silahlı güç, çetelerle birlikte tarikatçı yapılanma. Unutup gittik! Zaten “zoka”yı o yıllar yemiştik ama farkında değildik... Beş yıldızlı otellerde iftar yemekleri, tarikat şeyhinin masasında oturanları birer birer yazsam ne olur? O ünlü işadamlarını, futbolcuları, mankenleri, sinemacıları, yazarları... Unuttunuz değil mi? Demokrasi bir yaşam biçimiydi ve Mustafa Kemal, Aydınlanma’nın ışığını yakarken, demokrasi için ilk adımı atıyordu. Bazı kafalar 1930’lu yıllara takıldığı için ikide bir “canım 30’ların kafası” derler... Dinciler, tarikat şeyhleri de, üniter devlete düşman olanlar da, özerkliği savunanlar da... Ne uygarlığı ne demokrasiyi kavrayabildik! 1961 Anayasası temel hak ve özgürlükleri getirmişti, 12 Mart’ın ardından 12 Eylül... Gözaltılar, işkenceler, zindanlar... Solcuların, sosyalistlerin üzerinden silindir gibi geçtiler... Tarikat şeyhlerine dokunmadılar... Susturulduk dostlar susturulduk! Laik demokratik hukuk devletinin altı oyuluyordu, biz ise bir türlü gözlerimizi açmıyorduk. Sermaye-emek çelişkisini, sınıfsal mücadeleyi bir kenara itmiştik. Sosyalistler leblebi taneleri gibi ortalığa saçılmış, “Kürtçülük” solculuk diye yutturulmaya başlanmıştı. Ulusalcılık “millicilik”ti.. kör milliyetçilikle.. ırkçılıkla karıştırdık. Tarikat şeyhleri “Kürt milliyetçisi”ydi geçmişlerine göz attığımızda... İşi ırkçılığa dek götürdüler, “din baronu”nun şemsiyesi altına girip, “tarikat- ticaret-siyaset” üçgenini oluşturdular. Sınıfsal mücadeleyi dillendiren Kürtler dışlandı, ölüm tehdidi aldı... Siyaset PKK’nin çizdiği yolda giderken “dinci faşistler” muhafazakâr Güneydoğu’da bir başka örgütlenme yolu seçip ilerlemeye başladı. Güneydoğu’da, dincilerin, eli kanlı PKK’nin sayesinde sol ve sosyalistlerle halkın arasına duvar örüldü... ABD ve AB zaten bunu istiyordu Büyük Ortadoğu Projesi gereği. 12 Eylül halkoylamasında AKP beklenildiğinin üzerinde “evet” oyu alırsa hiç şaşırmayın! Yaşananları dillendirenlere “dinozor”, “demokrasi düşmanı”, “Kızıl Elmacı” denildi... Önce Özbekistan ardından Rusya, tarikat şeyhlerinin ne yapmak istediklerini anlayınca onları sınır dışı etti... Biz ise derin bir uykudaydık! 12 Eylül’de Kenan Evren’den hesap soracaklarmış... Haydi oradan! Yarattığınız korku tüneli vız gelir bize, bizlere... Korkutamazsınız! Santaj mı, komplo mu, ortam dinlemesi mi, gizli, yasadışı çekim mi? Elinizde ne varsa çıkarın! Bir avuç gazeteciyiz zaten muhalefet eden! Elinizdeki belgeleri o dinci internet sitelerine servis edin! Biz onurumuzu ve yüreğimizi satanlardan değiliz... Ne darbeciyiz, ne postalcı ne de çete... Gazeteciyiz gazeteci! Dün neysek bugün de öyleyiz! Gözdağı, şantaj, ortam dinlemesi, komplo vız gelir vız... Ölüm mü? O da vız gelir vız!.. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Unutkan Bir Topluma Anımsatma... hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 Anayasa değişikliğinde avantaj olarak gösterilen bazõ maddeler kazanõlmõş haklarõ da elden alõyor Hükümetten ‘iyileştirme’ tuzağõ MURAT KIŞLALI ANKARA - AKP’nin getirdiği Ana- yasa Değişikliği Paketi’nde işçi açõsõn- dan avantaj gibi görünen bazõ maddeler, sendikalar ve uzmanlar tarafõndan “gös- termelik” olarak nitelendirildi. Grevdeki maddi zararlardan sendikalarõ muaf tu- tan madde, kapalõ olarak işçileri sorum- lu hale getiriyor. Siyasi amaçlõ grev ya- sağõyla ilgili fõkranõn kaldõrõlmasõna kar- şõn, bir başka fõkra nedeniyle siyasi amaçlõ grev yine de yapõlamayacak. Mali ve sosyal haklara ilişkin hak veri- lir gibi gösterilirken kazanõlmõş haklarõn alõnmasõ söz konusu olabilecek. Hükü- met, Ekonomik Sosyal Konseyi de ana- yasaya ekliyor ama halen var olan bu ku- rula 3 yõldõr başvurmadõ. AKP tarafõndan hazõrlanan Anayasa Değişiklik Paketi’ndeki çalõşma haya- tõnda avantaj gibi gösterilip işçinin hak- larõnõ elinden alan maddeler şöyle: Anayasanın 54. maddesinin 3. fık- rasındaki “Grev esnasõnda greve katõlan işçilerin ve sendikanõn kasõtlõ veya ku- surlu hareketleri sonucu, grev uygulanan işyerinde sebep olduklarõ maddi zarardan sendika sorumludur” hükmü yürür- lükten kaldırılıyor. Avukat Tuncay Alemdaroğlu: Grevlerde sendikalarõn bütün özenine rağ- men işyerlerinde grev sõrasõnda azda olsa ba- zõ tahribatlar olabili- yordu. Sendikalarda bu zarardan sorumlu tutu- luyordu. 3. fõkranõn kal- dõrõlmasõ sendikalar le- hine olmuştur. Ancak da- ha sonra bu sorumluluk işçilerin sorumlu olduğu yönünden iş ya- salarõnda yer alõrsa, ki bunu önleyecek anayasa hükmü de bulunmamaktadõr, grev kõrõcõ sonuç doğurur. Anayasanın 54. maddesinin 7. fık- rasındaki “Siyasi amaçlõ grev ve lokavt, dayanõşma grev ve lokavtõ, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, işi yavaşlatma, ve- rim düşürme ve diğer direnişler yapõla- maz” hükmü yürürlükten kaldırılıyor. DİSK: Anayasadan çõkarõlan 7. fõk- ranõn grev hakkõnõn sõnõrlarõnõ genişleti- ci bir etkisi yoktur. Gerçek değişim an- cak grev hakkõnõn sõnõrlarõnõ be- lirleyen “Toplu iş sözleşme- sinin yapılması sırasında, uyuşmazlık çıkması halinde işçiler grev hakkına sahip- tirler” hükmündeki 1. fõk- ranõn da değiştirilmesiyle mümkün olabilir. Ayrõca grev hakkõnõn özüne doku- nan sõnõrlamalar da olduğu gibi yürürlüktedir. Tam anlamõyla göstermelik bir düzenlemedir. Kazanılmış haklar kaybedilecek Anayasanın 128. maddesinin 2. fık- rasına “Ancak, mali ve sosyal haklara ilişkin toplusözleşme hükümleri saklõdõr.” cümlesi ekleniyor. Alemdaroğlu: Memurlarõn kazanõlmõş haklarõnõn saklõ tutulduğunun yazõlma- mõş olmasõ bilinçli yapõlmamõş ise bir ek- sikliktir. Zira eklenecek toplusözleşme hükümlerinin kazanõlmõş haklarõ ihlal et- mesi de mümkün olabilir. Kamu görev- lilerinin toplusözleşmesinde son karar mercii Kamu Görevlileri Hakem Kuru- lu olup bu kurul kararõ aleyhine yargõ yo- luna gidilememektedir. Bu nedenle bir hak kaybõ olabilir. Hükümet ESK’yi dikkate almıyor Anayasanın 166. maddesine “Eko- nomik ve sosyal politikalarõn oluşturul- masõnda hükümete istişari nitelikte gö- rüş bildirmek amacõyla Ekonomik ve Sosyal Konsey kurulur. Ekonomik ve Sosyal Konsey’in kuruluş ve işleyişi kanunla düzenlenir” fıkrası ekleniyor. Kamu-Sen: Kanuna göre her yõl top- lanmasõ gereken Ekonomik ve Sosyal Konsey yaklaşõk 3 yõl toplantõya çağõ- rõlmamõş ve alõnan kararlarda sosyal ta- raflarõn görüşlerine itibar edilmemiştir. Kart, partinin Erdoğan-Büyükanõt görüşmesinin ardõndan kurumsal olarak dinlendiğini söyledi ‘CHP de dinleniyor’FIRAT KOZOK ANKARA - CHP Konya Mil- letvekili Atilla Kart, Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Av- cı’nõn kitabõyla bir kez daha gündeme gelen telefon dinle- meleri konusunda tartõşma ya- ratacak açõklamalarda bulundu. Avcõ’nõn yasadõşõ dinleme- ler konusunda kitabõnda yer verdiği bilgileri kendilerinin yõllardõr dile getirdiklerini an- latan Kart, “Biz neyi anlatıyo- ruz? Sayılarının 11-18 ara- sında olduğu bilinen mobil araçlardan söz ediyoruz. Bu araçlar kayıt dışı bir şekilde çalışıyor. Devlet istihbarat yapar ama böyle kayıt dışı, ki- min sorumluluğu altında ol- duğu belirsiz araçlarla yap- maz. Bunlar ancak polis, par- ti devletinde olur” dedi. Cemaatin bu yapõsõnõn İçişle- ri, Adalet ve Başbakanlõk’taki “İllegal karargâh tarafından kullanıldığını” savunan Kart, Başbakan Recep Tayyip Er- doğan ile dönemin Genelkur- may Başkanõ Orgeneral Yaşar Büyükanıt arasõnda 4 Mayõs 2007’de gerçekleştirilen Dol- mabahçe görüşmesiyle ilgili de dikkat çekici açõklamalarda bu- lundu. Kart, şöyle konuştu: “4 Mayıs 2007 Dolmabahçe gö- rüşmesi yakın tarihin en önemli hadisesidir. Başba- kan’ın ifadesiyle sivil-asker ilişkileri ve devlet görüşme- sidir bu. Onun üzerine siya- set şekillenmiştir. Haziran 2007’den itibaren de bu bel- ki yeni bir bilgidir ama bu- nun teyidini açıkçası yapa- bilmiş değiliz, CHP’nin ku- rumsal olarak dinlendiğini, bu noktada Genelkurmay’ın da hükümet tarafından kul- lanıldığını ifade ediyorum.” Kart, “Sözleriniz bir endişe- den mi ibaret?” sorusu üzerine, “Salt endişeden ibaret olma- dığını özel olarak söylüyo- rum” dedi. Kart, “Bu konuda somut tespitleriniz var mı?” sorusuna da “evet evet” de- mekle yetindi. Kart, önümüz- deki dönemde bu konuda yeni bazõ bilgilerin kamuoyuna yan- sõyabileceğini ifade etti. Avcõ’nõn kitabõnõ görev ve sorumluluk duygusuyla kaleme aldõğõnõ vurgulayan Kart, şöyle devam etti: “Bir taraftan dev- lette 30 yıl görev yapmış bir emniyet yetkilisi çıkıyor, adres gösteriyor, bizim söyledikleri- mizi doğruluyor. İstihbarat Dairesi Başkanlığı ve İstanbul İstihbarat Müdürlüğü’nde ka- yıt dışı bir teknoloji var. Kayıt dışı olduğu içindir ki, o dinle- meleri, izlemeleri yapanları denetlemek mümkün olmu- yor. Ama hükümetin bilgisi dahilinde bu. Nerede cumhu- riyetin savcıları, niye oraya gidip baskın yapmıyorlar? O suç delillerini, suç ilişkilerini gi- dip neden mahallinde tespit et- miyorlar? Edemezler, çünkü savcılar Adalet Bakanlığı’nın baskısı altında. İmzasız ihbar mektuplarını devreye sokan- lar, onlar üzerinden toplum mühendisliği yapanlar, bu ka- dar açık bir suç ihbarını gör- mezden geliyorlar.” Ergenekon savcõlarõnõn da Avcõ’nõn bilgisine başvurmalarõ gerektiğini anlatan Kart, “An- cak ben savcıların bu olayı tahkik etmesini istemem, çünkü orada hâkim olan ve hükümet tarafından himaye edilen belli birkaç savcı, za- ten bu çekirdek yapının te- mel unsurlarından birileri. Bunların gerçeği ortaya çı- karması mümkün değildir, aksine delilleri karartacak- lardır” diye konuştu. AKP, ‘EVET’ YAZILI ARAÇLA 500 KOLİ DAĞITTI ‘Seçim rüşveti’ne suç duyurusu EDİRNE (Cumhuriyet)- CHP Edirne Merkez İlçe Başkanlõğõ, AKP’nin ramazan ayõnda 500 koli yardõm paketi dağõtarak referan- dumda seçmeni etkilemeye çalõştõğõ gerekçesiyle cumhuriyet savcõlõğõna suç duyurusunda bulundu. CHP, ko- nuyla ilgili Merkez İlçe Seçim Ku- rulu’na da başvurdu. AKP Genel Merkezi, Edirne’ye bir kamyonla 500 kolilik gõda paketi yol- ladõ. Paketler CHP Merkez İlçe Baş- kanlõğõ üyesi Timur Yalçıntuğ tara- fõndan görüntülendi. CHP Merkez İl- çe Başkanõ Şükrü Atamgüç, Edirne Adliyesi’ne giderek AKP İl Başkanõ Müjdat Kahve, AKP Kadõn Kollarõ İl Başkanõ Neşe Coşkun’un da arala- rõnda bulunduğu AKP’liler hakkõnda şikâyetçi oldu. Atamgüç “Açlığın kol gezdiği bir ülkede tabii ki zen- gin yoksula yardım etmelidir. Ama iradesini satın almayı düşünme- melidir. AKP suçüstü yakalanmış- tır. Referandum sürecinde AKP’nin ‘evet’ yazılı araçları ile dağıttığı yar- dım paketleri hayır işi değildir, se- çim rüşvetidir” diye konuştu. ‘KILIÇDAROĞLU’NU DA 5 SAAT CANLI YAYINLADIK’ TRT’den CHP’li savunma FIRAT KOZOK ANKARA - Referandum süre- cindeki taraflõ yayõnlarõ nedeniyle eleştiri konusu olan TRT, CHP Ge- nel Başkanõ Kemal Kılıçdaroğ- lu’nun mitinglerini en fazla canlõ ya- yõmlayan kanalõn CHP’nin yayõn organõ Halk TV’nin ardõndan TRT Haber olduğunu ileri sürdü. CHP mitingleriyle ilgili haberlere iliş- kin istatistikleri Cumhuriyet’e gön- deren bir TRT yetkilisi, mitingleri en fazla yayõmlayan televizyon kanalõnõn Halk TV’nin ardõndan TRT Haber ol- duğunu söyledi. Yetkili, “Kılıçdaroğ- lu’nun lider seçildiğinden beri faali- yetleri canlı verilmiştir. Seçildiği- nin daha ikinci günü Zonguldak’tan canlı yayın yapılmıştır” dedi. Aynõ yetkili, “Aynı istatistik Sayın Başba- kan için de çıkarıldı mı?” sorusuna da “Bu çalışmayı CHP için çıkardık. Sa- yın Başbakan’ın daha uzun süreyle yayımlanması doğaldır, çünkü ken- disi kamunun başıdır” yanõtõnõ verdi. Kõlõçdaroğlu, demokratik özerlik tartõşmalarõnda yorum yapamamasõna dikkat çekti Erdoğan neden suskun? IŞIK KANSU VAN - CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçda- roğlu, dün çõktõğõ Gü- neydoğu gezisinde Van’a giderken gazetecilerin yazarlarõnõn sorularõnõ ya- nõtladõ. Kõlõçdaroğlu’nun konulara göre verdiği kar- şõlõklar özetle şöyle: Öcalan ile temaslar: Devlet ile bürokrasi hü- kümetten bağõmsõz de- ğildir. Hükümet onlara yetki verir, gider görüşür, hükümete rapor verirler ve o raporlar devletin ar- şivine gider. Olay budur. Ama bu ilişkileri iktidar- da kalmanõn, anayasa re- ferandumunda “evet” al- manõn bir aracõ haline getirmek yanlõştõr. Bizim de eleştirdiğimiz yan bu- dur. Biz temasa karşõ de- ğiliz, ama bu temasõn kul- lanõlmasõna karşõyõz. “Demokratik özek- lik” önerisi: Bir Başba- kan böyle bir öneri kar- şõsõnda suskun kalamaz. Suskun kalmasõ, bu öne- riyi benimsediği anla- mõna gelir. CHP olarak bölgenin sorunlarõna iliş- kin bir komisyon kur- duk. Arkadaşlarõmõz böl- gede dolaşõyorlar ve bel- ki seçime doğru bir rapor açõklayacağõz. Demo- kratik özerklik konu- sunda bu rapor çõkmadan bir şey diyemem. Başbakan’ın “Benim bertaraf dememden kasıt, yok olsunlar de- ğildir” sözleri üzerine: Başbakan yanõnda Arap- ça-Türkçe sözlük taşõ- malõ. Dünyada bu ka- dar hata yapan bir baş- bakan yoktur herhalde. Başbakan, hata yapma olasõlõğõnõ azaltmak için her iki yanõna promtõr (üzerinden yazõ geçen cam tabla) taktõrsõn öyle konuşsun. Başbakan’ın TV’de tartışma önerisine “Üs- tümden Kõlõçdaroğlu’na prim yaptõrmam” sözü üzerine: Demek ki, tar- tõşma programõna çõkma konusunda korkuyor. Hanefi Avcı’nın kita- bındaki savlar: İstihba- rat ve kaçakçõlõk alanõnda uzman bir Emniyet Mü- dürü’nün bu iddialarõ gündeme getirmesi önemli. Daha da önemli- si, kitapta yer alan iddia- larla ilgili olarak Hanefi Avcõ’nõn İçişleri Bakan- lõğõ’na gönderdiği dilek- çenin geri gönderilmesi. Bu bir suçtur. Hanefi Av- cõ’nõn iddialarõ konusun- da harekete geçecek cesur bir savcõ bekliyorum. Öcalan’la görüşme konusunda ‘Devlet bu tür temaslar yapabilir’ diyen Kõlõçdaroğlu sorunun bu ilişkilerin siyasi malzeme olarak kullanõlmasõ olduğunu söyledi. Hanefi Avcõ’nõn gündeme getirdiği yasadõşõ dinlemeleri yõllardõr dile getirdiğini belirten Atilla Kart, Dolmabahçe’de gerçekleştirilen Erdoğan - Büyükanõt zirvesinden sonra Genelkurmay da kullanõlarak CHP’nin dinlendiğini belirtti. Kart, Hanefi Avcõ’nõn kitabõyla ilgili olarak ‘İmzasõz mektuplarla toplum mühendisliği yapanlar bu kadar açõk bir ihbarõ görmezden geliyorlar’ dedi. ‘Devlet intikamcı olmaz’ YUSUF ZİYA CANSEVER VAN/BATMAN - CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Van ve Bat- man mitinglerinde CHP’nin böl- geyi yeterince ziyaret etmediği öze- leştirisini yaparak “Şimdi ayağınıza geldim, dertlerinizi dinliyorum. Yeni bir sayfa açıyorum. Ben bu toprakların çocuğuyum, bu top- rakların sorununu sizin kardeşi- niz memur Kemal çözer” dedi. Van’da 2 Nisan’da partisinin il kongresine katõlan eski CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal’õn taşlõ so- palõ saldõrõya uğramasõnõn ardõndan dün CHP’nin yeni genel başkanõ için geniş güvenlik önlemleri alõndõ. 1500 polisin görev yaptõğõ alanda adeta kuş uçurtulmadõ. Valilik binasõ önünde toplanarak Kõlõçdaroğlu’nu yuhalayan ve CHP aleyhine slogan atan bir grup ise polisin müdahale- siyle dağõldõ. Beşyol Meydanõ’ndaki Defdardarlõk Caddesi’nde yakla- şõk bin kişiye hitap eden Kõlõçda- roğlu, Van’da CHP’nin oylarõnõn düştüğünü, sorumluluğunun da ken- dilerinde olduğunu söyledi. Kõlõç- daroğlu, “Daha fazla gelebilirdik, daha fazla dertleşebilirdik. Dert- lerinizi daha iyi dinleyebilirdik ve çözümleri beraber üretebilir- dik. Şimdi geldik beraberiz. Çö- zümleri beraber üreteciğiz” dedi. Van’daki sõnõr ticaretinin açõl- masõnõ isteyen Kõlõçdaroğlu, AKP’lilerin yoksulluğu sürekli kõl- mak için buna yanaşmadõğõnõ söy- ledi. İktidara geldiklerinde akan ka- nõ durdurma sözü veren Kõlõçda- roğlu, şöyle devam etti: “30 yıldır kimler iktidar, 30 yıldır kim bu akan kanı durduramadı, dönüp de bir kendilerine baksınlar. 30 yıldır ne yaptı bunlar? Size söz veriyorum, biz şiddeti engelle- yeceğiz, akan kanı durduracağız. Barışı ve hoşgörüyü, kardeşliği, bu toplumu egemen kılacağız. Yerine göre Recep Bey der ki, ‘Ya sev ya terk et’ biz öyle bir şey söyledik mi? Onlar, ‘89’da bir ra- por vardõ, 89 raporunun arkasõnda dur’ diyorlar. Van’da söylüyo- rum. Son satırına kadar o rapo- run arkasındayız biz.” Kılıçdaroğlu, Batman’daki mitingde yaptığı konuşmada, “İnsanların etnik kimliklerini oy deposu olarak görüyorlar. Biz insanların etnik kimliklerine saygılıyız. Sizin sorununuzu çözecek olan CHP’dir’’ dedi. (Fotoğraf:AA)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear