Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
16 AĞUSTOS 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 9
CMYB
C M Y B
SÖZDEN YAZIYA
SÜHEYL BATUM
Yüksek Seçim
Kurulu’na Çağrı
Evet bu yazı ile, Yüksek Seçim Kurulu’na;
başkanı ve üyelerine seslenmek istiyorum. Ve
anayasa ile yasalarda yazılı olan haklarımı
“korumalarını ve çok dikkat etmelerini” rica
ediyorum.
Sayın başkan ve üyeler, sizler Türkiye’nin
yüksek mahkemelerinden gelen yargıçlarsınız.
Sizler, Türkiye’nin içinde bulunduğu tüm
koşullara karşın ve hiç kuşkusuz “yasama ve
yürütmede toplanan iktidar gücüne” karşı, “yargı
gücünü” ve “hukuku” temsil ediyorsunuz. Ve
özellikle de çok önemli sonuçları olan bir
“halkoylaması” aşamasında çok önemli bir
rolünüz ve işleviniz var.
12 Eylül’de bir oylama yapacağız. Ve bu çok
önemli oylamanın dürüst ve eşit biçimde,
partiler arasında hakkaniyete uyularak yapılıp
yapılamayacağı, tamamen size kalmış durumda.
Üstelik bugün işiniz ve işleviniz, hiç kuşkusuz
biraz daha zor. Çünkü iktidardaki parti, 12 Eylül
yaklaştıkça, “hayır” oylarının önde gittiğini
görüyor. Yani Türk milletinin, artık kendisine
giydirilen “elbiseyi” çıkarıp atacağını görüyor.
Ve sinirleri tamamen bozulmuş durumda.
Bu sinir ile, bugüne kadar bin bir zorlukla elde
edilmiş “demokrasi, eşitlik, seçimlerin
dürüstlüğü” yönündeki ilkelerden, kurallardan
hiçbirine önem vermemeye; acımasızca,
hoyratça, açıkça çiğnemeye başladı. Eskiden de
öyleydi hiç kuşkusuz, ama bu kez, daha da
farklı. Bu yönde, hiçbir ilkeyi, ahlaki değeri
tanımıyor. İşte, YSK’nin değerli üyeleri, sizin
anayasal göreviniz, işleviniz, bu nedenle çok
önemli. Ya bunları koruyacaksınız. Ya da
gözlerinizin önünde, tüm kural, ilke ve değerler
yok olacak. Tercih ve yetki sizlerin, değerli
üyeler, tamamen sizlerin.
Çok değerli başkan ve üyeler, lütfen
televizyon yayınlarına bir bakın. Eşitlik mi
görüyorsunuz, taraflar arasında eşitlik var mı?
Yoksa (belki baskı ile, belki isteyerek, bilemem
ama), eşitliğin, dürüstlüğün hoyratça, tamamı ile
yok edildiği, tek taraflı yayınlar mı
görüyorsunuz?
Bakın tarafsız(!) haber kanallarına, yayınlar
kesilip Başbakan’ın tüm propaganda
konuşmaları, artık naklen yayımlanıyor. Tümü
ile ve diğer yayınlar kesilip. O kanalların
patronları, ekonomik çıkarları için ya da korku
nedeniyle, bunu haklı görebilir, bizleri de “haber
veriyoruz” diye inandırmaya çalışabilir. Ama
değerli yargıçlar, sizler? Sizin göreviniz ve
işleviniz?
Değerli yargıçlar, sözüm ona en tarafsız(!)
haber kanallarında, her gün bir bakanın, günde
iki saat konuştuğu, sözüm ona haber
programları(!) izliyorsunuz. Açıkça “evet”
propagandasının yapıldığı yayınlar
görüyorsunuz. Her gün, hiç durmadan,
bıkmadan, usanmadan ... Haydi onlar, bunu
korku ve baskı ile yapıyor ya da isteyerek
yapıyor. Pekiyi sayın yargıçlar, sizler? Ya
eşitlik?
Sayın yargıçlar, devlet televizyonuna da
bakın. Dünyada hiçbir demokratik ülkede
görmeyeceğiniz bir uygulamayı görüyorsunuz.
Aynı tür adamlar, iktidar aydınları, inanılması güç
bir yanlılık ve sözüm ona “tarafsız, eşit yayınlar.”
Ve kararlarınıza rağmen TRT aynı yayınlara ve
“yanlılığa” kaygısızca devam ediyor. Pekiyi
sayın üyeler, ya yasalar, ya eşitlik, dürüstlük
ilkeleri?
Elimde valilerin fütursuzca yaptığı işlere ilişkin
örnekler var. Örneğin Eskişehir valisinin
genelgesi. “Başbakan geliyor, tüm memurlar,
tüm görevliler mitinge katılın” diyen. Amirlere de
buna nezaret ettiren. Haydi “onlar devletin değil,
iktidarın valisi!” Pekiyi ya yasalar, ya eşitlik?
Dedim ya, hiçbir ilkeyi, hiçbir değeri, hiçbir
ahlaki kuralı, engel kabul etmiyorlar diye ... Fatih
Altaylı’nın yazısını okuyun. “Hayır” oyu vermek
istediğini söyleyen sanatçıları, propagandadan
sorumlu bakan aramış, tümünü. Ne demiş, ne
söylemiş, tehdit mi etmiş, bilemem, ama o
konuşmadan sonra Habertürk’e “daha ihtiyatlı(!)
konuşmuşlar.” Sakın bir bakan, karşı oy verecek
olanları arar mı, “daha ihtiyatlı konuşmalarını
sağlar mı” demeyin. İşte yapar, yapıyor. Hiçbir
kural, ilke, değer tanımıyor. Ama diğer tarafta da
“bu iş için yetkilendirilmiş YSK var, sizler varsınız.
Halkoylamasının eşitliği, dürüstlüğü yönünde
ilkeler, kurallar, uygulamalar var.”
Değerli başkan ve üyeler, bir tarafta oyunun
çalınacağından, hile yapılacağından (belki haklı,
belki haksız) endişeli milyonlar var. Diğer tarafta
her gün duydukları, “evet’e de, evet mührü
basılıyor, hayır’a da” türünde tartışmalar.
Endişeler var. Gördüğümüz korkunç uygulamalar
var.
Ve diğer tarafta da sizler varsınız. Her tür
endişeyi, her tür tartışmayı, her tür korkuyu, her
tür haksızlığı gidermek yetkisine sahip olan
yargıçlar. Lütfen yetkilerinizi “şeklen” kullanıyor
gibi yapmakla yetinmeyin. Karşınızda “iktidar
gücünü sonuna kadar kullanarak, baskı yapan,
eşitliği bozan, her yolu mubah gören bir anlayış
ve kişiler, kurumlar” var. Her gün gördüğünüz
gerçekler var. Televizyon yayınları var. Eşitliğin,
dürüstlüğün açıkça ayaklar altına alınması var.
Öbür tarafta da buna “engel olabilecek”,
yetkisini “şeklen kullanıyormuş gibi yapan”
değil, sonuna kadar kullanabilecek ve “gerçek
eşitliği, dürüstlüğü sağlayacak” sizler varsınız.
Bunu yapacağınıza inanıyoruz. Çünkü sizler
hukukçusunuz, yargıçsınız. Ve bunun için
varsınız.
KKTC’nin ilk Cumhurbaşkanõ Rauf Denktaş, Türkiye’deki siyasi tabloyu değerlendirdi
‘Sanki iç savaş hazõrlõğõ’
UTKU ÇAKIRÖZER
ANKARA - KKTC’nin ilk
cumhurbaşkanõ ve Kõbrõs
davasõnõn bayrak isimlerinden
Rauf Denktaş, Uluslarasõ Ceza
Mahkemesi’nin Kosova’nõn
bağõmsõzlõğõnõ tanõyan kararõnõn
Kõbrõs içinde örnek
sayõlabileceğini, bunun ancak
Türkiye ve Kuzey Kõbrõs halkõnõn
“KKTC’nin bağımsız devlet
konumunu koruma konusunda
sağlam durması” koşuluyla
gerçekleşebileceğini söyledi.
Türkiye ile İsrail arasõnda süren
krizin BM ve ABD Kongresi başta
olmak üzere uluslararasõ
platformlarda Kõbrõs sorununun
savunulmasõnõ güçleştirebileceği
uyarõsõnda da bulunan Denktaş,
başta Suudi Arabistan ve Katar
olmak üzere İslam ülkelerinin de
son dönemde Güney Kõbrõs Rum
Kesimi’ne yatõrõmlarõnõ
arttõrmasõna dikkat çekti.
Türkiye’deki iç siyasi kavgalarõn
KKTC’de rahatsõzlõk yarattõğõnõ
da belirten Denktaş, “Bu kadar
öfke ve saldırgan üslupla
demokrasi yürümez. Sanki
Türkiye iç savaşa hazırlanıyor.
Biz bile Kıbrıs’ta bu kadar
kavga etmiyoruz” dedi.
KKTC’nin ilk cumhurbaşkanõ
Rauf Denktaş, Kõbrõs sorununun
çözümü yönünde sonbaharda
yoğunlaşmasõ beklenen yeni
girişimleri ve Türkiye’nin iç ve
dõş politikasõndaki gelişmelere
ilişkin görüşlerini Cumhuriyet’e
anlattõ.
Türkiye iç savaşa
hazırlanıyor: Türkiye’de
yaşanan siyasi tartõşmalardan
Kõbrõs Türkleri büyük kaygõ
duyuyor. Türkiye’de ihtilal olduğu
günlerde dahi kendimizi bu kadar
huzursuz ve Türkiye için kaygõlõ
hissetmedik. İlk defa halk Türk-
Kürt, Sünni-Alevi diye karşõ
karşõya getiriliyor. Sanki ülkeyi iç
savaşa hazõrlayanlar var. Hiç bu
kadar olmamõştõ. Siyasi
tartõşmalar bu kadar öfkeli ve
saldõrganken demokrasi
yürüyemez. Siyasi liderler
barõşmazsa halklar barõşmaz. İç
siyasette de bu böyledir. Biz bile
adada onlar kadar kavga
etmiyoruz.
Kosova kararı: (Uluslarasõ
Adalet Divanõ’nõn Kosova’nõn
bağõmsõzlõk deklarasyonunu
tanõyan kararõnõn KKTC’nin
bağõmsõzlõğõnõn tanõnmasõ
konusunda etkisi) Muhakkak ki
KKTC’nin tanõnmasõnõ
kolaylaştõrõr. Yeter ki biz sağlam
duralõm. Büyük devletlerin
anlamasõ için halkõmõz bütünlük
içinde devletine sahip çõkmalõ.
Ayrõ devlet istemek uzlaşmazlõk
değildir. Çünkü biz bunu kalõcõ
barõş için istiyoruz. ABD ve
İngiltere ve diğer uluslarasõ
aktörlere bunu böyle anlatmak
lazõm. Kosova kararõnda ABD’nin
desteği önemliydi. Türkiye’ye
ihtiyaçlarõ azalõrsa destek vermek
için istekli olmazlar.
İsrail desteğini çekiyor:
(Türkiye ile İsrail arasõnda Gazze
operasyonu ile başlayan ve Mavi
Marmara gemisine yapõlan
saldõrõyla derinleşen krizin Kõbrõs
sorununa etkisi) Kõbrõs
meselesinde en haklõ taraf
olmamõza rağmen gerekli
propagandayõ yapamadõğõmõz için
en zayõf ve en haksõz gibi
görünüyoruz. Özellikle ABD ve
İngiltere’de İsrail lobisi bizi
destekliyordu. Son gelişmeler
õşõğõnda açõkça bu desteği
çekeceklerini açõkladõlar. İsrail
lobisi eğer Rum ve Ermeni
lobisiyle birleşirse, ABD
Kongresi’nde ve BM’de Kõbrõs’la
ilgili kararlarõ aleyhimize
etkileyecek güçlü bir cephe
meydana gelebilir. Haifa-KKTC
feribot seferleri hâlâ başlatõlmadõ
ve İsrail’den gelen turist sayõsõ
kesildi.
İslam dünyası Rum
tarafında: İsrail ile ilişkilerin
KKTC’ye vereceği hasarõn İslam
dünyasõnõn desteğiyle
dengelenmesi mümkün değil.
İslam örgütleri üyeleri sözde
lehimize. Ama iş uygulamaya
gelince farklõ tavõrlar dikkat
çekiyor. Bir süredir Rum tarafõna
yatõrõm yapmalarõ dikkat çekici.
Rumlar da Arap dünyasõyla çok
büyük ilişki içinde. Son olarak
önemli bir Suudi prensi Güney’e
geldi. Hem Cumhurbaşkanlarõ
Hristofyas hem de
Başpiskoposlarõ gidip otelinde
ziyaret etti. Çok muazzam yatõrõm
sözü aldõlar. Katar da Rum
Kesimi’ne yatõrõm yapõyor. İslam
Konferansõ’nda alõnan destek
kararlarõ havada kalõyor.
Sonbaharda da çözüm
çıkmaz: Korkarõm sene sonuna
doğru BM Genel Sekreteri, Annan
Planõ benzeri bir planõ daha da
Rumlarõn lehine çevrilmiş biçimde
önümüze koyacak. Ama yine
çözüm çõkmaz. Çünkü sorunun
temel nedenini baştan beri
Rumlarõn kendileriyle eşit
olmamõzõ kabul edememesi
olmuştur. Hâlâ da bizi azõnlõk
görmekten vazgeçmiş değiller.
İstedikleri, Kõbrõs Cumhuriyeti adõ
altõnda ayrõ egemenlik ve
devletlerin olamayacağõ bir yapõ.
Taktik icabõ müzakere ediyorlar.
Olmayacak iş için dua ediyoruz.
Amaç ‘tanınma’ olmalı:
Türkiye’nin girişimlerini
KKTC’nin tanõnmasõ yönünde
sürdürmesi gerekir. Görüşmeler
çöktüğünde umuyorum bu yola
gidilir. Biz teslim olmadõğõmõz
sürece ABD ve diğer uluslararasõ
oyuncularõn direnişi düşecektir.
Kosova’da yaşanan budur.
Ağlamayan çocuğa mama
vermezler.
ABD ile ilişkiler: ABD, İran
konusunda uluslarasõ kamuoyunu
bir noktaya getirmek istiyor.
Türkiye gelmedikçe ilişkiler
bozulacaktõr. ABD açõsõndan
zaten Kõbrõs Türklerinin bir önemi
yok. Ama İran konusuna verdiği
önem nedeniyle, Kõbrõs meselesi
uluslarasõ toplumun gündeminde
daha da alt sõralara düşecektir.
Teğmenin 1 aylık eşi intihar etti
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Çiğli
ilçesinde 7 yõllõk nişanlõlõk sürecinin ardõndan,
geçen ay Havacõ Teğmen Bekir Başer ile yaşa-
mõnõ birleştiren Meryem Başer, eşinin beylik ta-
bancasõyla kalbine ateş ederek intihar etti. Nö-
betçi savcõnõn hastanedeki incelemesinin ardõn-
dan Meryem Başer’in cesedi, otopsi için İzmir
Adli Tõp Kurumu’na götürüldü. Daha sonra eve
gelen savcõ, burada da incelemelerde bulundu.
Eşiyle herhangi bir tartõşmasõnõn olmadõğõ, mut-
lu birliktelikleri olduğu belirtilen Meryem Ba-
şer’in, intihar notu da bõrakmadõğõ bildirildi.
Kılıçdaroğlu güven verdi: İlk ziyareti
buraya yapmasõ ve KKTC’den vazgeçmeye-
ceğini açõklamasõ hepimize güven verdi. Ay-
nõ gün Başbakan Yardõmcõsõ Cemil Çiçek’in
de benzer sözleri oldu. Bu sözler, anavatanda
hem hükümet hem de muhalefetin, iki halk
ve iki devlet esasõna dayalõ çözümü destekle-
yen TBMM kararõnõn arkasõnda olduğu yö-
nündeki inancõmõzõ teyit etti.
Ankara kükremeliydi: Rum yönetimi
lideri Hristofyas’õn “İşlerliği olmayacak
ama Türk askerinin adadan çıkarılabilme-
si için Türklerle iki kesimli federasyon fik-
rini görüşmeliyiz” sözlerine ne Ankara ne
de KKTC’nin yeni Cumhurbaşkanõ Eroğlu
tepki gösterdi. Ankara’daki hükümetin kük-
remesini beklerdik. Maalesef hiç tepki gel-
medi. Bir tek ben sağa sola yazarak uyarma-
ya çalõştõm. Hepsi bu.
Çiçek’e yanıt: Sayõn Çiçek, “Kıbrıs mı
AB mi diye önümüze koyarlarsa yanıtımız
Kıbrıs olur” diyor. Koyuyorlar işte. Haydi
ver cevabõ. Sonra “Gerçekler kabul edilme-
li” diyor. Nedir onlar? İki devlet, iki egemen-
lik, garantörlük. Biz de bu güne kadar bunlarõ
söyledik. Adõmõz ‘Mister No’ oldu.
Neden hayır dedim: Öyle bir plana (An-
nan Planõ) evet demiş olsak, Türkiye’nin üye
olmadõğõ AB’ye önce Kõbrõs girmiş olacaktõ.
Türk -Yunan dengesi bozulacak, garanti anlaş-
malarõ belirsizliğe düşecekti. İçimize 100 bin
Rum almak zorunda kalacaktõk. Bunlarõ söyle-
menin neresi çözümsüzlük yanlõsõ olmak?
Rum lideri Klerides açõk açõk “İçimize tek
bir Türk cumhurbaşkanı, bakan ya da mil-
letvekili almamamıza rağmen dünya bizi ta-
nımış. Şimdi niye biz taviz verelim’ sözleri
varken ben uzlaşmaz oluyorum.
‘HÜKÜMET TEPKİ VERMELİYDİ’
AYŞE SAYIN
ANKARA - CHP, İran’da recm cezasõ-
na çarptõrõlan Sakine Muhammet Aştiyani
için TBMM İnsan Haklarõnõ İnceleme Ko-
misyonu’nun devreye girmesi için girişimde
bulunacak.
CHP Sivas Milletvekili Malik Ecder Öz-
demir, Aştiyani’nin cezasõnõn infazõnõn dur-
durulmasõ için üyesi de olduğu TBMM İn-
san Haklarõnõ İnceleme Komisyonu’nun dev-
reye girmesi için bugün komisyon başkanlõ-
ğõna başvuruda bulunacak.
Recm cezasõnõn, çağdõşõ ve insanlõk dõşõ bir
cezalandõrma yöntemi olduğunu belirten Öz-
demir, Türkiye’nin buna kayõtsõz kalmama-
sõ gerektiğini söyledi.
Komisyonun, Gazze’de İsrail’in Filistinlile-
re uyguladõğõ insan hakkõ ihlalleri konusunda
alt komisyon kurduğunu, dünya kamuoyunu bu-
radaki ihlallere duyarlõ olmaya çağõrdõğõnõ
anõmsatan Özdemir, ayrõca Mavi Marmara ge-
misi baskõnõyla ilgili de dünya parlamentolarõ-
na Komisyon Başkanlõğõ’nõn İsrail’i kõnamasõ
için mektuplar gönderdiğine dikkat çekti.
‘İran’ın iç işi gibi bakılamaz’
Aştiyani’yle ilgili recm kararõna, “İran’ın iç
işi” gibi bakõlamayacağõna dikkat çeken Öz-
demir, “Dünyanın neresinde yaşanırsa ya-
şansın, insan hakkı ihlalleri karşısında olmak
komisyon olarak asli görevimiz olmalı. So-
nuçta bu insanlık dramına, bu vahamete ka-
yıtsız, sessiz kalamayız. Onun için komisyona
başvurarak, bu konuda devreye girmesi ta-
lebinde bulunacağım” dedi.
Komisyonun İran parlamentosundaki muha-
taplarõna, recm cezasõnõn durdurulmasõ isteminde
bulunabileceğini belirten Özdemir, ayrõca dün-
ya parlamentolarõna da yine, kamuoyu oluş-
turmak için mesajlar gönderilerek dikkatlerin
bu olayõn üzerine çekilebileceğini ifade etti.
Komisyon Başkanõ Zafer Üskül’ü de bu ko-
nuda duyarlõ olmaya çağõran Özdemir, “Çün-
kü bu çağda bir kadının taşlanarak öldü-
rülmesi, insan olan herkesi ciddi düşünme-
ye sevk etmeli. Ben komisyonun devreye gir-
mesi durumunda, infazın durdurulması ya
da en azından ertelenmesi yönünde katkı sağ-
layacağını düşünüyorum” dedi.
Üskül: Yetkimiz yok
TBMM İnsan Haklarõnõ İnceleme Komisyo-
nu Başkanõ Zafer Üskül ise komisyon olarak
başka ülkelerin içişleri ve yargõ organlarõnõn ka-
rarõna müdahale yetkisinde olmadõklarõnõ söy-
ledi. Recm cezasõna çarptõrõlan Aştiyani’nin İran
vatandaşõ olduğuna dikkat çeken Üskül, “Bir
Türk vatandaşı olsaydı elbette komisyonu-
muzun yetkisine dayanarak temas kurabi-
lirdik. Ama elbette bu, bizim tek tek millet-
vekili olarak, komisyon üyeleri olarak böy-
le bir cezayı onayladığımız anlamına gelmez,
genel olarak insan hakları ihlali anlamında
bir açıklama yapılabilir ama devreye girme
yetkimiz yok” dedi.
CHP, İran’da recm cezasõna çarptõrõlan İranlõ kadõn için TBMM İnsan Haklarõ İnceleme Komisyonu’na çağrõda bulunacak
Aştiyani için CHP devrede
HarunKaradenizanıldı
İstanbul Haber Servisi - 68
kuşağõnõn gençlik önderlerinden
Harun Karadeniz, 68’liler Bir-
liği Vakfõ tarafõndan düzenlenen
törenle mezarõ başõnda anõldõ.
Karacaahmet Mezarlõğõ’ndaki
kabri başõnda yapõlan anma et-
kinliğine eşi Hülya Karadeniz,
68’liler Birliği Vakfõ Genel Sek-
reteri ve Deniz Gezmiş’in ağa-
beyi Bora Gezmiş, 68’liler Bir-
liği Vakfõ üyesi Merdan Aslan,
İstanbul Teknik Üniversite-
si’nden (İTÜ) arkadaşlarõnõn ya-
nõ sõra sevenleri katõldõ. Burada
konuşan eşi Hülya Karadeniz,
eşinin dürüst, iyi bir insan oldu-
ğunu belirterek “Onun acısını
hep birlikte yaşadık. Onlar
Türkiye’nin gelişmesine bü-
yük katkı sağladılar. Bugün
onlar olsalardı Türkiye daha
başka olurdu. Harun’un ek-
sikliğini en fazla torunum
doğduğu zaman hissettim” de-
di. 68’liler Birliği Vakfõ adõna
konuşan Merdan Aslan, Ha-
run’un yeni bir dünyaya duydu-
ğu özleme dikkat çekerek “Bu
dünyayı sınıfsal bir mücade-
leyle yaratacaktı. Harun
68’den bağımsız değil, tam
içindeydi. Demokratik, sosya-
list düzen için mücadele etti.
Düşüncelerini kitap olarak or-
taya koyan tek kişidir. Harun
bugün burada olsaydı çok
farklı bir dünya olurdu” dedi.
(Fotoğraf: HAKAN KAYGU-
SUZ)