Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Para kazanmanın kolayınıhiç bilmiyorki,Nejla.
Yemekiçinhep böylegüneş altında çalışarak
geçmiş yazları.Ancakyıllararasında kıyaslama
yapabiliyor:“Geçen yıldaha kolaydı,bu yılzorlaştı
biraz.Çünkü çok Şu yakan güneş olmasa
belkide fındıktanbu kadar tiksinmeyecek.
Okumakta kararlı,mesleğinide seçmiş, öğretmen
ya da hemşire olacak. Amaşimdi Ordu’dafındık
işçisi.Sabah yedide düşüyor yola,akşamın altısına
kadar, neredeyse aralıksızçalışıyor.35 dereceyi
bulan sıcaklığıda unutmayın.“Sabah dokuz gibi 15
dakika dinleniyoruz.Öğlen birsaat molaveriyoruz.
Saat 4te de 15 dakika dinleniyoruz”.İştebütün
rndlabu kadar. Akşam saat altıyıgösterip de işi
bıraktığındaağrıyankollarına,yanmışyüzüne
aldırmadan annesine yardıma girişiyorbu seferde.
Sadece o mu?
Orta ikiyegiden Nilüfer,tarlada çalışmıyor,onun
görevide bulaşıkta,su taşımakta annesine yardım
etmek. Annesi Ferideçamaşırlara giriştiğindeNilüfer
de boyundan büyük bidonu yüklenip,dura dura,
sürüye sürüye çadıra kadar getiriyor.Beş yaşındaki
Esra annesi Feride’ninetekleriniçekiştirmesindiye
onu oyalamakda Nilüfer’edüşüyor. İkigündür
televizyonodasına uğrama fırsatıbulabilmiş.Mutlu.
Şerena’yla,Bez Bebek dizisiniizliyor.Onun da o
dizidekilergibisihirligüçleriolsa ne kendine pahalı
oyuncaklaryapacak, ne de şeker. Önce bu çadırları
ortadan kaldıracak.Sonra da herkese istediğikadar
yiyecekverecek. Gerisizaten kolay...
Feride içinde yaşam zor.Yinede Ordu’daönceki
yıllardanfarklıolarak kendilerineyapılanyerden
memnun, en azından artıksulan,tuvaletlerivar.
Öyleysebuna da şükür!
Çocuklarınyazınfındık,kışınokullageçen
hayatlarındadinlenmek nereye midüşüyor?
işsizliğe!0 yüzden Allahgöstermesin... Neyse ki
henüz göstermemiş de. Sekiz gündür Ordu’dalar.
Çadırkurup, yerleşmekle geçirdikleriilkgün dışında
yedi günü de çalışarak geçirmişler.Bazen
çocuklardan birininyorgun düşüp çalışmadığı
olmuş ama beş kişininaltınahiç inmemişçalışan
sayısı.Birde arazininerken bitipde yarımyevmiye
aldıklangünler olmasa... Bu günlerinçok olması,
kışınborca girilmesianlamına geliyor.30 milyon
yevmiyeyle,1.5 milyarlıkyolmasrafınıçıkarıpbirde
kışıngeçimlerinisağlayacak para biriktirebilmeleri
içinhaftanınyedi günü tirevermeden çalışmaları
gerekiyor.iş olsun da çalışmaktan gocunan yok.
“Heriş zor”diyorSalih,‘Yemekyerken bile
yoruluyorinsan bu hayatta. İşolsun bizyorulmaya
razıyız. yok.”
Gerçekten de şikayetetmiyor.
39 yaşında Salih.Yaşından büyükgösteren
yüzüne,yorgunlukçökmüş. 10 saatlikaralıksız
çalışmanınyorgunluğu bu. Güneşin yarattığı
kavruklukonu olduğundan sert gösteriyor. Oysa
sert değil.Çocuklanna bakınca yüzü gülüyor.Onlar
geleceğe dairtek umudu. Oğlunun üniversitede
okuduğunu gururlasöylemesi bundan. Maraş’ta,
coğrafyabölümünde okuyor.Beş arkadaşıylabir
evde yaşıyor.Birazhocalannınyardımıylabirazda
başarılıolduğu içinaldığıbursla geçiniyor.“Zaten
çok masraflıbirçocuk da değil”diyorSalih,“Sigara
filanda içmez. Hem masraflıçocuğun gözü
okumada olmaz zaten.”Sorumluluklarınınfarkında,
yazınıda boş geçirmiyoroğlu,fabrikada iş bulmuş,
çalışıyor.“Ee,tabi okuyan adam fındıktoplamayı
beğenmez kizoruna gider’ diyorhem kırıkhem
Şanlıurfa’dangeldiler...İkisininadı da MehmetDağ...
Bin18,diğeri23 yaşında. Kuzenler...Adlarıgibi kaderleri
de aynı...Göçebe tarım işçisiikiside. Yollarailk
düştüklerindebirisekiz yaşındaydı.diğeri13. Kimse
onlara kilometrelerceuzaktakişehirlerdeçalışmayıisteyip
istemediğinisormadı. Biröncekilerede sorulmamıştıki
gururlubirsesle. Çocuklar büyüsün de ona
baksınlardiye değilSalih’inonlara yüklediğiumut.
Okuyupkendilerinebiçilenkaderi değiştirsinler
yeter. Bütün bu çalışmalarıda bunun için.Gün olur
doymadan sofradan kalksın,sorun değil,
çocuklannıneğitimindenkısmakzorunda kalmasın
da. Helede gerçekten başarılıolanların.Yedinci
sınıfagiden kızınınöğretmeni sürekligelip,mutlaka
eğitiminidevam ettirmesinisağlamalarıgerektiğini
söylüyormesela. Salih’inen büyük hayali,o kızınıda
oğlu gibiüniversiteyeyollamak.Tabi diğerlerinide...
“Okuyanıokuturuz.Bizyolluyoruz,canı isterse
devam eder. Okutmak kolaydeğil ama onlar için
çalışıyoruz,işte, onlaraşans yaratmak için.Bunun
kıymetinibilirde okumak isterlerse,okuturum.”
Ayaktaduramaz halde çadıra dönse de, ertesi
güne başlamak içinSalih’egüç veren işte bu.
Kendilerinidöşeklerin üzerineatıyorlar.Biraz
soluklandıktansonra sırada beklemeyigöze alanlar
banyonun yolunututuyor.Karınlarınıdoyurup,
çaylarınıiçtiktensonra arkadaşlarıylabirazçene
çalıyorSalih.
“Nelerdenkonuşuyorsunuz?”
“Çerçininneyivarsa onu bağırırmış.Bizde
fındıktankonuşuyoruz.Yevmiyemizne olacak?
Yarınkimegideceğiz? Bunlarıkonuşuyoruz.’
Çalıştıklarıyere gelince, Salih’indeyimiyle“belli
etmiyorki”.Nerede işvarsa gidiyorlar.Birsaati
yolda geçirdikleride oluyor,yanm saatle yırttıkları
da. 0 da şanslıysalar.
Bütün bunlarınarasında zaman zaman saldırılara,
hakaretlere uğramalarıda cabası.
“Ordu’dahiç huzursuzlukyaşadınızmı?”
‘Yok...”
‘Birsorunla karşılaşmadınızyani.’
Yok...Şimdiyekadar birşey olmadı,bundan
sonra da inşallaholmaz.’
“Çarşıya,merkeze hiç indinizmi?”
Yok...Yukarıdabakkal var,fırınvar.ihtiyacımızı
görüyoruz.Ekmekçadırlarageliyor.Çadırlanndışına
çıktığımızyok.”
Bunda halkınönyargıları,tepkilerikadar, para
harcamaktan kaçınmayaçalışmalarıda etkili.Şehir
şehir dolaşıp çadırlarındanbaşka yerigörememeleri
bundan.
Birazdankalkacak Feride,şimdiden yarınöğlenki
yemeği hazırlayacak.Bulaşıklanyıkayacak.Esra’yı
uyutacak.Şanslıysa kendi de birkaçsaat uyuyabilir.
Şu göz ağrısıolmasa birde. Çadırlarınarasında
dolanan sağlıkgörevlilerininmuayene edip verdiği
gözlüğe birtürlüalışamadı. Neyseen azından yıllar
sonra doktor gördü. Çocuklaraverilenöksürük
şuruplan da işe yaradıhem. Yanibirşükür daha!
Ordu’dakiiş bitinceevinedönecek Devrimailesi.
Varsınevleriikigöz oda olsun, onlarınya. Birde kira
ödeseler yaşayamazlarki...Geride bıraktıkları,
dedelerininbaktığıbeş çocuk yollarınıgözlüyordur
şimdi.
Çadırlardayaşam akşam saat on, bilemedinizon
birde bitiyor.Yarıngüneşin ilkışıklarıylagüne
başlanacak çünkü, yeniden binilecekkamyonlara,
minibüslere,..Sallana sallana,tıngırmırıgıryollarda,
gözleryarıaçıkyarıyumuktarlayagidilecek.
Çalışılacak,çalışılacak,çalışılacak.
“Sıcakda sıcak ha...Yineyanacağız.”
“PekiMustafabunca çocuk var burada. Arada
oyun oynuyormusunuz?
“Yok,yeryok kinerede oynayalım,abla.”
“Çocuklariçintelevizyonvarmış. zliyormusun?”
“Yok.Bazılarıizliyor.Ben ona da hiçgitmedim.
Yemegimiyiyipdokuzda uyuyorumzaten.
Yorgunum,abla.’ •
bu? Memleketlerindeiş yoktu.Anne-babalarıya 17 lira
yevmiyeylepamuk tarlalarındaçalışacak,ya da yollara
düşecekti. Yollaradüştüler.Şimdionlarkalmakisteseler
de seçenekleri yok. Çünkü artıkpamuğun çoğunu
makinelertopluyor.‘Bizleriboğaz tokluğuna
çalıştırıyorlar.Makineyaygınlaştıkçabizimoralarda daha
kimsekalmaz,herkes göçer”diyorMehmet.Hangisi
olduğufarkeder mi? Dedikya, kaderleride aynı...
Neyse...
Onlargöçebe tanm işçisiolarakTürkiye’nindört bir
köşesine gittiler,ama hiçbiryerinigöremediler.Çünkü
eğlenmeye,gezmeye vakitlerihiçolmadı.Yıllarca,sekiz
ayı,dörtaylıkkış döneminde geçimlerinisağlayacak
parayıkazanmak içinçok çalışmaklageçirdiler,yıllarca
da geçirecekler.
Şubattan hazırladılarçadırlarını.Yolculukları,martta
patates toplamak içingittikleriNevşehirilebaşladı.Adana
ve çevresindemısır,Edime’deçeltik,Aydın’datütün,
Manisa’dazeytin,Kastamonu’dasoğan, Konyave
Çorum’daşeker pancarı,Ordu’dafındıktopladılar...
Zamanzaman soğuktan çatladıyüzleri,zaman zaman
sıcaktan.Kasımdaeve döndüklerindeyüzçizgileridaha
derin,tenleridaha da kavruktu.Heryılda böyleoldu...Bu
yılbaşlarındaanne-babalarıyok.Yaşlıolduklarıiçinonları
evde bırakıp,ikiaileningençleriolaraktoplam 13 kişi
düştüleryola.Ordu’dafındıktopluyorlar.Buyıltek şikayet
etmediklerikonu Ordu’dakikonaklamaşartlarınıngeçmiş
yıllaraoranlaçok iyiolması.Yinede keşke
memleketlerindeiş olsaydıda buralaragelmeseydiler,
hep bunu istediler...23 yaşındaki MehmetDağ
“Memleketteiş olsa buralarda bizimne işimizvar”diyor.
Birde başlıkparasından yakınıyor.Durdukyere bu da
nereden miçıktı?Ee,dedik ya, gençler...“Bizimoralarda
işyok ama başlıkparası var”diyorMehmet,“Endüşük
başlıkparası,20 bin lira.Onun için bekar
ağabeylerimiz.Nesevecek, ne okutacak çocuklarımız
olmadan ölüp gideceğiz.”
Aslındaonlar da okumayıçok isterlerdi,belkide
bundan çocuk istekleri.Kendi kapı
aralayıponlarıokutacaklar.
24 yaşındakiAzizDemirde Şanlıurfa’dangelen dokuz
kişilikbiraileninferdi.İlkokulubitiripo da büyüklerigibi
Türkiye’yidolaşmaya başlamış. Eskiden memleketlerinde
pamuktarlalarındaçalıştıklarıiçin6-7ay kalabiliyorlarmış.
Şimdipamuğun büyük bölümünü makinelere
toplattıklarındanhiç iş kalmamış.“GAPdiyebize
verdiklerivaat hayatımızdahiçbirşeyideğiştirmedi”diyor,
kızgın,“Göçdaha da arttı.Küçüktopraklarımızıda borç
karşılığıbabalarımızağalara vermek zorunda kaldı.
Çoğumuzunevleribileağalarıntapulu malı.”
Onlarada yollaradüşmekten başka şans kalmıyor.
Sizce varmı?•
— — .-— — — — — -,-—- — — — — — -. — —
k t,-
!.
L:» : .-
;. —:
1
-
tl
L: , - —ıH
*
:..
-:
*4
r ‘
“ 3,
4 ,I 4
( ,.
•‘
4:
1
DURURSAKAÇ KALIRIİ..
PAZARSÖYLEŞILERI
ATAOLBEHRAMOĞLU
200 yI’ sonra
Chopin
Chopin’in
doğumunun 200. yılındayız.Fransızbirbabayla
Lehbirannenin çocuğu olarak 1810 yılındaVarşova
yakınlarındakibirkasabada doğan Frederic FrançoisChopin,
1849 yılındaParis’teyaşama veda etmiş.
Çocuklukve ergenlikyıllarınıyaşadığıVarşovakalben de en
çok bağlıolduğu kent olmalıkivasiyetiüzerine,Paris’teki
ölümünden sonra kalbiçıkarılarakVarşova’datoprağa verilmiş...
ikiayrıyerde ikiayrımezarıolan efsane birsanatçı....
Bu kalpve gövde ayrımıüzerinebirdiziçağrışımınardına
düşebiliriz.
Chopinvücudunu Paris’tebırakarak,kalbiniçocukluk ve
ergenliğinegönderdi diyebiliriz...
Onun duygulumüziğineyakışanbirseçim...
Chopin’inmüziğinine kadar tanıyorum?
Genelolarakda klasikBatımüziğineyakınlığımı,bilgilerimden
çok sevgilerimledile getirebilirim.
Chopinmüziği,beni derin melankolisiylekendine çekiyor.
Melankoliderken düşündüğüm, ölüm üzerineyapılmışen
etkileyicimüziklerdenMarcheFunebre’/ “Cenaze Töreni
Maışı”ndakiçok yoğun, çok vurgulanmışkeder iniltilerideğil...
BenimChopin melonkolisiderken düşündüğüm, piyanistin
parmaklarıtuşlar üzerinden yumuşacık dokunuşlarla,dokunuşla
dokunmayışarasında uçarcasına geçerken çıkan hüzünlü
tınılarıdır...
Nasılderin biriçsıkıntısı...
En çok “meİankoİrsözüne yakışan bir keder.
İçindesanki yetişkinbirindençok, birçocuğun, belkibirgenç
kızınözlemlerini,düş kırıklıklarınıbanndıran, utangaç, fakat
engellenemez biriç dökme gereksinimi...
Doğumunun 200. yılındaChopin içinbirşeylersöylemek
isteyişim,beni çok etkilemişve etkilemekteolan bu
melankolidensöz etmek içindi....
Chopin’inpiyanoiçinyazdığıprelüdleriilkkez ne zaman
dinledim,anımsamıyorum...
Fakat 11kmya da en son ne zaman duymuş olursam olayım,
Chopin melankolisidiyeadlandırdığımbu sesler, beni belirsiz
hüzünlere ve özlemlereçağıran bu ezgiler,hep kulaklarımda,
içimde;onun da seveceğinitahmin ettiğimbirdeyimle,
kalbimdedir...
Birde onunla bizimOrhanVeli’mizarasında, sadece kısa
yaşamlarıya da dikkatlebakıldığındabile benzeşen yüz çizgileri
bakımındandeğil,yapıtlarıyladar yakınlıkolduğunu
düşünüyorum.
Orhan Velidaha çok “esprf’lidizeleriyleanılır.
Bence onun bu türden şiirleribile,içindekibüyük can
sıkıntısınıgizlemekiçindir...
Orhan Velişiiridikkatleokunduğunda, dizelerarasından
Chopin’inyumuşak hüznü duyumsanacaktır...
Birbenzetme, bu düşüncemin belkidaha iyianlaşılmasını
sağlayacak:
Sözgelimi,CahitSıtkı’nın“OtuzBeş Yaşında, Chopin’in
yukarıdaandığım “CenazeTöreniMarşı’ylabenzeşen
yoğunluktasesler ve renklervardır...
Orhan Veli’ninise sadece (“ÖlümeYakın”vb.)son dönem
şiirlerindedeğil, birçok şiirinde,Chopin’inprelüdleriyleruh
yakınlığınıduyumsamarnak olası değildir...•
ataolb©cumhurlyet.com.tr
.7>
t
L
‘drOnce babam düştü yola, şimdi de biz
: — —