25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Para kazanmanın kolayınıhiç bilmiyorki,Nejla. Yemekiçinhep böylegüneş altında çalışarak geçmiş yazları.Ancakyıllararasında kıyaslama yapabiliyor:“Geçen yıldaha kolaydı,bu yılzorlaştı biraz.Çünkü çok Şu yakan güneş olmasa belkide fındıktanbu kadar tiksinmeyecek. Okumakta kararlı,mesleğinide seçmiş, öğretmen ya da hemşire olacak. Amaşimdi Ordu’dafındık işçisi.Sabah yedide düşüyor yola,akşamın altısına kadar, neredeyse aralıksızçalışıyor.35 dereceyi bulan sıcaklığıda unutmayın.“Sabah dokuz gibi 15 dakika dinleniyoruz.Öğlen birsaat molaveriyoruz. Saat 4te de 15 dakika dinleniyoruz”.İştebütün rndlabu kadar. Akşam saat altıyıgösterip de işi bıraktığındaağrıyankollarına,yanmışyüzüne aldırmadan annesine yardıma girişiyorbu seferde. Sadece o mu? Orta ikiyegiden Nilüfer,tarlada çalışmıyor,onun görevide bulaşıkta,su taşımakta annesine yardım etmek. Annesi Ferideçamaşırlara giriştiğindeNilüfer de boyundan büyük bidonu yüklenip,dura dura, sürüye sürüye çadıra kadar getiriyor.Beş yaşındaki Esra annesi Feride’ninetekleriniçekiştirmesindiye onu oyalamakda Nilüfer’edüşüyor. İkigündür televizyonodasına uğrama fırsatıbulabilmiş.Mutlu. Şerena’yla,Bez Bebek dizisiniizliyor.Onun da o dizidekilergibisihirligüçleriolsa ne kendine pahalı oyuncaklaryapacak, ne de şeker. Önce bu çadırları ortadan kaldıracak.Sonra da herkese istediğikadar yiyecekverecek. Gerisizaten kolay... Feride içinde yaşam zor.Yinede Ordu’daönceki yıllardanfarklıolarak kendilerineyapılanyerden memnun, en azından artıksulan,tuvaletlerivar. Öyleysebuna da şükür! Çocuklarınyazınfındık,kışınokullageçen hayatlarındadinlenmek nereye midüşüyor? işsizliğe!0 yüzden Allahgöstermesin... Neyse ki henüz göstermemiş de. Sekiz gündür Ordu’dalar. Çadırkurup, yerleşmekle geçirdikleriilkgün dışında yedi günü de çalışarak geçirmişler.Bazen çocuklardan birininyorgun düşüp çalışmadığı olmuş ama beş kişininaltınahiç inmemişçalışan sayısı.Birde arazininerken bitipde yarımyevmiye aldıklangünler olmasa... Bu günlerinçok olması, kışınborca girilmesianlamına geliyor.30 milyon yevmiyeyle,1.5 milyarlıkyolmasrafınıçıkarıpbirde kışıngeçimlerinisağlayacak para biriktirebilmeleri içinhaftanınyedi günü tirevermeden çalışmaları gerekiyor.iş olsun da çalışmaktan gocunan yok. “Heriş zor”diyorSalih,‘Yemekyerken bile yoruluyorinsan bu hayatta. İşolsun bizyorulmaya razıyız. yok.” Gerçekten de şikayetetmiyor. 39 yaşında Salih.Yaşından büyükgösteren yüzüne,yorgunlukçökmüş. 10 saatlikaralıksız çalışmanınyorgunluğu bu. Güneşin yarattığı kavruklukonu olduğundan sert gösteriyor. Oysa sert değil.Çocuklanna bakınca yüzü gülüyor.Onlar geleceğe dairtek umudu. Oğlunun üniversitede okuduğunu gururlasöylemesi bundan. Maraş’ta, coğrafyabölümünde okuyor.Beş arkadaşıylabir evde yaşıyor.Birazhocalannınyardımıylabirazda başarılıolduğu içinaldığıbursla geçiniyor.“Zaten çok masraflıbirçocuk da değil”diyorSalih,“Sigara filanda içmez. Hem masraflıçocuğun gözü okumada olmaz zaten.”Sorumluluklarınınfarkında, yazınıda boş geçirmiyoroğlu,fabrikada iş bulmuş, çalışıyor.“Ee,tabi okuyan adam fındıktoplamayı beğenmez kizoruna gider’ diyorhem kırıkhem Şanlıurfa’dangeldiler...İkisininadı da MehmetDağ... Bin18,diğeri23 yaşında. Kuzenler...Adlarıgibi kaderleri de aynı...Göçebe tarım işçisiikiside. Yollarailk düştüklerindebirisekiz yaşındaydı.diğeri13. Kimse onlara kilometrelerceuzaktakişehirlerdeçalışmayıisteyip istemediğinisormadı. Biröncekilerede sorulmamıştıki gururlubirsesle. Çocuklar büyüsün de ona baksınlardiye değilSalih’inonlara yüklediğiumut. Okuyupkendilerinebiçilenkaderi değiştirsinler yeter. Bütün bu çalışmalarıda bunun için.Gün olur doymadan sofradan kalksın,sorun değil, çocuklannıneğitimindenkısmakzorunda kalmasın da. Helede gerçekten başarılıolanların.Yedinci sınıfagiden kızınınöğretmeni sürekligelip,mutlaka eğitiminidevam ettirmesinisağlamalarıgerektiğini söylüyormesela. Salih’inen büyük hayali,o kızınıda oğlu gibiüniversiteyeyollamak.Tabi diğerlerinide... “Okuyanıokuturuz.Bizyolluyoruz,canı isterse devam eder. Okutmak kolaydeğil ama onlar için çalışıyoruz,işte, onlaraşans yaratmak için.Bunun kıymetinibilirde okumak isterlerse,okuturum.” Ayaktaduramaz halde çadıra dönse de, ertesi güne başlamak içinSalih’egüç veren işte bu. Kendilerinidöşeklerin üzerineatıyorlar.Biraz soluklandıktansonra sırada beklemeyigöze alanlar banyonun yolunututuyor.Karınlarınıdoyurup, çaylarınıiçtiktensonra arkadaşlarıylabirazçene çalıyorSalih. “Nelerdenkonuşuyorsunuz?” “Çerçininneyivarsa onu bağırırmış.Bizde fındıktankonuşuyoruz.Yevmiyemizne olacak? Yarınkimegideceğiz? Bunlarıkonuşuyoruz.’ Çalıştıklarıyere gelince, Salih’indeyimiyle“belli etmiyorki”.Nerede işvarsa gidiyorlar.Birsaati yolda geçirdikleride oluyor,yanm saatle yırttıkları da. 0 da şanslıysalar. Bütün bunlarınarasında zaman zaman saldırılara, hakaretlere uğramalarıda cabası. “Ordu’dahiç huzursuzlukyaşadınızmı?” ‘Yok...” ‘Birsorunla karşılaşmadınızyani.’ Yok...Şimdiyekadar birşey olmadı,bundan sonra da inşallaholmaz.’ “Çarşıya,merkeze hiç indinizmi?” Yok...Yukarıdabakkal var,fırınvar.ihtiyacımızı görüyoruz.Ekmekçadırlarageliyor.Çadırlanndışına çıktığımızyok.” Bunda halkınönyargıları,tepkilerikadar, para harcamaktan kaçınmayaçalışmalarıda etkili.Şehir şehir dolaşıp çadırlarındanbaşka yerigörememeleri bundan. Birazdankalkacak Feride,şimdiden yarınöğlenki yemeği hazırlayacak.Bulaşıklanyıkayacak.Esra’yı uyutacak.Şanslıysa kendi de birkaçsaat uyuyabilir. Şu göz ağrısıolmasa birde. Çadırlarınarasında dolanan sağlıkgörevlilerininmuayene edip verdiği gözlüğe birtürlüalışamadı. Neyseen azından yıllar sonra doktor gördü. Çocuklaraverilenöksürük şuruplan da işe yaradıhem. Yanibirşükür daha! Ordu’dakiiş bitinceevinedönecek Devrimailesi. Varsınevleriikigöz oda olsun, onlarınya. Birde kira ödeseler yaşayamazlarki...Geride bıraktıkları, dedelerininbaktığıbeş çocuk yollarınıgözlüyordur şimdi. Çadırlardayaşam akşam saat on, bilemedinizon birde bitiyor.Yarıngüneşin ilkışıklarıylagüne başlanacak çünkü, yeniden binilecekkamyonlara, minibüslere,..Sallana sallana,tıngırmırıgıryollarda, gözleryarıaçıkyarıyumuktarlayagidilecek. Çalışılacak,çalışılacak,çalışılacak. “Sıcakda sıcak ha...Yineyanacağız.” “PekiMustafabunca çocuk var burada. Arada oyun oynuyormusunuz? “Yok,yeryok kinerede oynayalım,abla.” “Çocuklariçintelevizyonvarmış. zliyormusun?” “Yok.Bazılarıizliyor.Ben ona da hiçgitmedim. Yemegimiyiyipdokuzda uyuyorumzaten. Yorgunum,abla.’ • bu? Memleketlerindeiş yoktu.Anne-babalarıya 17 lira yevmiyeylepamuk tarlalarındaçalışacak,ya da yollara düşecekti. Yollaradüştüler.Şimdionlarkalmakisteseler de seçenekleri yok. Çünkü artıkpamuğun çoğunu makinelertopluyor.‘Bizleriboğaz tokluğuna çalıştırıyorlar.Makineyaygınlaştıkçabizimoralarda daha kimsekalmaz,herkes göçer”diyorMehmet.Hangisi olduğufarkeder mi? Dedikya, kaderleride aynı... Neyse... Onlargöçebe tanm işçisiolarakTürkiye’nindört bir köşesine gittiler,ama hiçbiryerinigöremediler.Çünkü eğlenmeye,gezmeye vakitlerihiçolmadı.Yıllarca,sekiz ayı,dörtaylıkkış döneminde geçimlerinisağlayacak parayıkazanmak içinçok çalışmaklageçirdiler,yıllarca da geçirecekler. Şubattan hazırladılarçadırlarını.Yolculukları,martta patates toplamak içingittikleriNevşehirilebaşladı.Adana ve çevresindemısır,Edime’deçeltik,Aydın’datütün, Manisa’dazeytin,Kastamonu’dasoğan, Konyave Çorum’daşeker pancarı,Ordu’dafındıktopladılar... Zamanzaman soğuktan çatladıyüzleri,zaman zaman sıcaktan.Kasımdaeve döndüklerindeyüzçizgileridaha derin,tenleridaha da kavruktu.Heryılda böyleoldu...Bu yılbaşlarındaanne-babalarıyok.Yaşlıolduklarıiçinonları evde bırakıp,ikiaileningençleriolaraktoplam 13 kişi düştüleryola.Ordu’dafındıktopluyorlar.Buyıltek şikayet etmediklerikonu Ordu’dakikonaklamaşartlarınıngeçmiş yıllaraoranlaçok iyiolması.Yinede keşke memleketlerindeiş olsaydıda buralaragelmeseydiler, hep bunu istediler...23 yaşındaki MehmetDağ “Memleketteiş olsa buralarda bizimne işimizvar”diyor. Birde başlıkparasından yakınıyor.Durdukyere bu da nereden miçıktı?Ee,dedik ya, gençler...“Bizimoralarda işyok ama başlıkparası var”diyorMehmet,“Endüşük başlıkparası,20 bin lira.Onun için bekar ağabeylerimiz.Nesevecek, ne okutacak çocuklarımız olmadan ölüp gideceğiz.” Aslındaonlar da okumayıçok isterlerdi,belkide bundan çocuk istekleri.Kendi kapı aralayıponlarıokutacaklar. 24 yaşındakiAzizDemirde Şanlıurfa’dangelen dokuz kişilikbiraileninferdi.İlkokulubitiripo da büyüklerigibi Türkiye’yidolaşmaya başlamış. Eskiden memleketlerinde pamuktarlalarındaçalıştıklarıiçin6-7ay kalabiliyorlarmış. Şimdipamuğun büyük bölümünü makinelere toplattıklarındanhiç iş kalmamış.“GAPdiyebize verdiklerivaat hayatımızdahiçbirşeyideğiştirmedi”diyor, kızgın,“Göçdaha da arttı.Küçüktopraklarımızıda borç karşılığıbabalarımızağalara vermek zorunda kaldı. Çoğumuzunevleribileağalarıntapulu malı.” Onlarada yollaradüşmekten başka şans kalmıyor. Sizce varmı?• — — .-— — — — — -,-—- — — — — — -. — — k t,- !. L:» : .- ;. —: 1 - tl L: , - —ıH * :.. -: *4 r ‘ “ 3, 4 ,I 4 ( ,. •‘ 4: 1 DURURSAKAÇ KALIRIİ.. PAZARSÖYLEŞILERI ATAOLBEHRAMOĞLU 200 yI’ sonra Chopin Chopin’in doğumunun 200. yılındayız.Fransızbirbabayla Lehbirannenin çocuğu olarak 1810 yılındaVarşova yakınlarındakibirkasabada doğan Frederic FrançoisChopin, 1849 yılındaParis’teyaşama veda etmiş. Çocuklukve ergenlikyıllarınıyaşadığıVarşovakalben de en çok bağlıolduğu kent olmalıkivasiyetiüzerine,Paris’teki ölümünden sonra kalbiçıkarılarakVarşova’datoprağa verilmiş... ikiayrıyerde ikiayrımezarıolan efsane birsanatçı.... Bu kalpve gövde ayrımıüzerinebirdiziçağrışımınardına düşebiliriz. Chopinvücudunu Paris’tebırakarak,kalbiniçocukluk ve ergenliğinegönderdi diyebiliriz... Onun duygulumüziğineyakışanbirseçim... Chopin’inmüziğinine kadar tanıyorum? Genelolarakda klasikBatımüziğineyakınlığımı,bilgilerimden çok sevgilerimledile getirebilirim. Chopinmüziği,beni derin melankolisiylekendine çekiyor. Melankoliderken düşündüğüm, ölüm üzerineyapılmışen etkileyicimüziklerdenMarcheFunebre’/ “Cenaze Töreni Maışı”ndakiçok yoğun, çok vurgulanmışkeder iniltilerideğil... BenimChopin melonkolisiderken düşündüğüm, piyanistin parmaklarıtuşlar üzerinden yumuşacık dokunuşlarla,dokunuşla dokunmayışarasında uçarcasına geçerken çıkan hüzünlü tınılarıdır... Nasılderin biriçsıkıntısı... En çok “meİankoİrsözüne yakışan bir keder. İçindesanki yetişkinbirindençok, birçocuğun, belkibirgenç kızınözlemlerini,düş kırıklıklarınıbanndıran, utangaç, fakat engellenemez biriç dökme gereksinimi... Doğumunun 200. yılındaChopin içinbirşeylersöylemek isteyişim,beni çok etkilemişve etkilemekteolan bu melankolidensöz etmek içindi.... Chopin’inpiyanoiçinyazdığıprelüdleriilkkez ne zaman dinledim,anımsamıyorum... Fakat 11kmya da en son ne zaman duymuş olursam olayım, Chopin melankolisidiyeadlandırdığımbu sesler, beni belirsiz hüzünlere ve özlemlereçağıran bu ezgiler,hep kulaklarımda, içimde;onun da seveceğinitahmin ettiğimbirdeyimle, kalbimdedir... Birde onunla bizimOrhanVeli’mizarasında, sadece kısa yaşamlarıya da dikkatlebakıldığındabile benzeşen yüz çizgileri bakımındandeğil,yapıtlarıyladar yakınlıkolduğunu düşünüyorum. Orhan Velidaha çok “esprf’lidizeleriyleanılır. Bence onun bu türden şiirleribile,içindekibüyük can sıkıntısınıgizlemekiçindir... Orhan Velişiiridikkatleokunduğunda, dizelerarasından Chopin’inyumuşak hüznü duyumsanacaktır... Birbenzetme, bu düşüncemin belkidaha iyianlaşılmasını sağlayacak: Sözgelimi,CahitSıtkı’nın“OtuzBeş Yaşında, Chopin’in yukarıdaandığım “CenazeTöreniMarşı’ylabenzeşen yoğunluktasesler ve renklervardır... Orhan Veli’ninise sadece (“ÖlümeYakın”vb.)son dönem şiirlerindedeğil, birçok şiirinde,Chopin’inprelüdleriyleruh yakınlığınıduyumsamarnak olası değildir...• ataolb©cumhurlyet.com.tr .7> t L ‘drOnce babam düştü yola, şimdi de biz : — —
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear