25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Hayatõmda ilk defa 1975 yõlõnda Fransa’da oy kullanmõştõm. Çalõştõğõm fabrikada katõldõğõm işyeri seçimlerinde 4 ayrõ sendikanõn oy pusulasõnõn dõşõnda bir de “Beyaz Oy” vardõ. Adõ, diğer tipte geçersiz oylarla birleştirip “Boş” veya “Sıfır” oy olarak da telaffuz ediliyordu. Buralara gelmezden önce sendikal hayatõ Anglosakson model taklitçisi, tek sendikanõn egemenliğinde, sendikacõlarõn ağalaştõğõ, Jaguar araba sahibi olabilecekleri bir sistemden ibaret sanõyordum. Halbuki Fransa’da sendikacõlarõn yüzde 99’u hangi konfederasyondan olursa olsun gönüllü militandõlar. Yani ABD, Almanya, İngiltere ve de Türkiye’deki gibi maaşlõ, “tuzukuru” sendikal profesyoneller işverenle kadeh veya fincan tokuşturmuyorlardõ. Her yõl benim gibi sõradan ücretlilerin oylarõyla yenilenen çalõşan temsilcileri öyle kolay kolay işçisini, memurunu satamazdõ. Zaten 10 kişiden fazla personel çalõştõran çoğu işyerinde mevcut bir sürü ayrõ sendikanõn varlõğõna şaşmõştõm. Üstüne üstlük “Beyaz Oy” da ne demek olaydõ? İş arkadaşlarõmõn cevabõ basitti: “Hiçbirini beğenmezsek Beyaz veya Boş oy veririz...” İslam-Türk kõskaçlõ gelenek vesayeti altõnda nefes alarak dünyaya gelmiş, kõrbaç-postal düzleminde ehlileştirilmiş; eleştirelliğini Bektaşi tekkelerinin tozlarõndan devşirmiş, isyancõlõğõnõ “hoşgörmeci” Osmanlõ cenderesine “canhavli” ile başkaldõrabilmiş Celali ve Alevi torunlarõndan derlemiş, aydõnlõğõ Batõ uygarlõğõnõn suyunun suyunda aramõş bir toplumun çocuğu için ne denli şaşõrtõcõ bir kuraldõ bu, bilmem anlatabilir miyim? Ayrõca “Birlik” sloganõnõ ötekini boğmak, kendi inancõ ve ideolojisi adõna her türlü muhalefeti susturmak aracõ gören “Proletarya diktası”nõ baştacõ eden bir siyasi eğitim, yüzeysel bir toplumsal mücadele kültürünün de ürünüydüm. Sudan çõkmõş balõk gibiydim... Haftalardõr internet sayesinde 12 Eylül halkoylamasõ etrafõnda doğan “Yetmez, ama evet!...” veya “Yeter, ama hayır!!!” kapõşmalarõnõn birkaç bardak suda fõrtõnalar yarattõğõ, birkaç avuç her soydan ve boydan sol grubun, bayağõ da başarõlõ, hoş ama maalesef zaman zaman komikleştiği tartõşmalarõnõn sessiz izleyicisiyim. İlk başlarda AKP takõmõ ve sol “Taraf”tarlarõ “Evet”i götürür diye düşünmüştüm. Sonra fark ettim ki, zoraki imam nikâhõ kõyarcasõna dizdizelikler sergileyen CHP-MHP ikilisi ve hatõrõ sayõlõr bir sol aydõn kanatõn savunduğu “Hayır”õn da şansõ yüksek. Ardõndan aralarõnda adõna, sözüne epeyce değer verdiğim insanlarõn da bulunduğu, göreli genişlikte “Boykot”çu bir üçüncü kesim daha doğdu. Öncelikle karşõlaştõrmalõ ve açõklamalõ metinlere dikkatlice göz atõnca vesayetçiliğin, teslimiyetçiliğin en dik âlâsõ şeklinde algõladõğõm “Evet”e çok uzak olduğumu gördüm. “Boykot” da bana kayõtsõzlar ve sorumsuzlar kitlesiyle kaynaşõp sayõlmayacağõndan pek solcu tavõr gibi gelmedi. Devrimci davranõşõn “Hayır” ile bitmeyeceğine inandõğõm için biraz araştõrmaya karar verdim. “Beyaz” veya “Boş” oy bir “Direniş” biçimi olarak Fransa’da (belki de dünyada) ilk kez 1851 Anayasa Referandumu’nda kullanõlmõştõ. “18. Brumaire’i” ile tanõdõğõmõz, darbeci Louis-Napoléon Bonaparte 1848’de Fransõz Cumhuriyeti’nin ilk devlet başkanõ sõfatõyla seçildikten sonra yürürlükte olan Paris Komünü Anayasasõ’nõ değiştirmek istiyor. 1851’de (tabii ki yalnõzca erkeklerin katõldõğõ) bir halkoylamasõ düzenliyor. Bir yanda anayasanõn yurttaşlõk haklarõnõ garantiye alacağõnõ savunurken öte yanda her türlü resmi kurum ve iktidarõ şahsi denetimine geçirecek bir metin sunuyor. İki aşamada yapõlan halkoylamasõ sonucunda kendini III. Napoléon unvanõyla imparator ilan eden kişilik 1871 Paris Komünü arifesine kadar da iktidarda kalõyor. 1848 Paris Komünü Anayasasõ ile 12 Eylül Evren Anayasasõ arasõnda kuşkusuz temelden farklõlõklar var. İlginç olan, o dönemde takõnõlacak tavra ilişkin tartõşmalar ile günümüz Türkiyesi arasõndaki benzerlikler. İlericiler açõsõndan “Yetmez ama evet” gibisinden bir tavrõn “t”si bile tartõşõlmõyor. Ne var ki devrimci komiteler, hücreler, aydõnlar, Parisli yurttaşlar “Hayır” ile yetinmeyip referandumun seçeneklerini protesto etmek için “Beyaz” oy kullanõyorlar. Demokratlõğõn koşullarõndan biri de “sandık” iradesine, demokrasi oyununa saygõ. Daha 1848’de “Beyaz Oy” pusulasõnõ “Tüfek” yerine “Devrim silahı” simgesi gösteren afiş, resim ve karikatürler bu sol anlayõşõ sergiliyor. Günümüz Fransasõ’nda diğer geçersiz oylarla birlikte ortalama yüzde 2 ile 5 arasõ değişen, tam oran ve rakamõ ayrõca açõklanmayan, fakat sõkça kullanõlan “Beyaz ve Boş Oy” seçeneği yalnõzca seçmenin demokrasi disiplininin kanõtlanmasõ değildir. Örneğin siyasi adaylar ve/veya partileri, programlarõ, vaatleri, önerilerini beğenmediğini ifade etmiş oluyor. Sõradan bir yurttaş sõfatõyla oylamanõn doğasõ, türü, düzeyi, yeri ne olursa sonraki dönemler için yeni çehreler, fikirler, talepler istediğinizi, belki de tarafsõzlõğõnõ vurguluyor. Bu tipte oylar özellikle yerel seçimlerde çok yükseldiği takdirde toplumun başka adaylar beklediğini de ortaya koyuyor. Siyasi sorumlular bu durumlardan daha net dersler çõkartabilir. İlerici örgütler, STK’ler bu “aktif katılmama” tavrõna güzel bir ad takmõşlar: “Uygar Boykot.” Ne dersiniz arkadaşlar? ugur.hukum@rfi.fr CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 15 AĞUSTOS 2010 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI dishab@cumhuriyet.com.tr Bebekle uçmak mõ? Võz gelir Bisikletler ve kanallar kenti Yanõnõzdan bisiklet geçiyor, önünüzden, arkanõzdan da. Hem de oldukça hõzlõ. Sağa bak bisiklet, sola bak yine bisiklet. Kadõn erkek, çocuk yaşlõ, blucinli kravatlõ, bir yerden bir yere yürümüyor, bisikleti onu her yere götürüyor. Çoğu insan sepetlerini, çantalarõnõ ve başka eşyalarõnõ da bisikletiyle taşõyor. Kent merkezinin dar tarihi sokaklarõnda, kanallarõ birbirine bağlayan köprülerinde yürüyenler Amsterdamlõlar değil, turistler. Kent insanlarõnõn her gün yüzde 38’i taşõma aracõ olarak bisikletini kullanõyor. Kimse kimseye çarpmõyor, tek bir kaza bile olmuyor. Fakat 600 bin bisikletin 200 bini her yõl çalõnõyor! “Kırk milletten” insanõn yaşadõğõ Amsterdam belki de Avrupa’nõn en hoşgörülü kenti. Kanallar arasõndaki yollara ilk adõmõnõzõ atar atmaz rahat bir nefes alõyorsunuz. Hollanda’da “yabancıları istemeyiz” diyen aşõrõ sağcõlar son yõllarda oy toplasa da, aşõrõlõğa kaçmadan sekse, uyuşturucuya ve alkole göz yuman “kuzeyin Venedik’i”, çekiciliğini hiç yitirmeyen bir kent. İnsanlarõnõn her zaman “yaşa ve yaşat” ilkesini önemsediği Amsterdam, yüzyõllar boyu yabancõ insana kucak açmõş bir Avrupa kentidir. Dar sokaklarda iki adõmda bir karşõnõza çõkan üç yüze yakõn coffeeshop’ta uyuşturucu kullanõmõna karõşan yok. Yeter ki müşteriler ceplerinde beş gramdan fazla esrarla yakalanmasõnlar! Kanal kõyõlarõnda yükselen tarihi, güzel yapõlar, önlerine demir atmõş tekneler, dar sokaklarõ dolduran küçük dükkânlar, galeriler, cafè’ler, õşõl õşõl küçük alanlara yayõlan barlar ve lokantalar gece-gündüz hep dolu. Gören, bu kentin insanlarõ eğlenmekten çalõşmaya zaman bulamõyor olmalõ, diye düşünmeden edemiyor. Hele işten çõktõktan sonra barlarõn önünde ayakta bile duracak yer yok. Kanallardan geçen küçük gemilerde, tekneler ve mavnalarda müzik çalõyor, içki içiliyor, kahkahalar atõlõyor. Kimilerinde gelinle damat beyazlar içinde kiliseye gidiyor. Hollandalõ futbolcular da dünya ikinciliklerini Amsterdam’õn kanallarõnda kutladõlar. O gün bütün kent portakal rengine bürünmüştü! Amsterdam, bütün Hollanda gibi denizden kazanõlan topraklar üzerine kurulmuş. Sokaklar, caddeler, tüm yapõlar 12 metre derine inen tam 5 milyon ağaç kazõğõn üzerinde duruyor. Koskoca tren istasyonunu bile 8 bin 600 kazõk taşõyor. Kent merkezindeki kraliyet sarayõnõ da 13 bin 600 kazõk ayakta tutuyor. Sokaklar, alanlar ve evler arasõndan geçen 165 kanal Amsterdam’õ bir “Venedik” yapõyor! Toplam uzunluğu 75 kilometreyi bulan bu kanallarõn kenarlarõna demirlemiş, birbirinden ilginç ve çoğu lüks görünümlü 2 bin 400 koskoca teknede beş binin üzerinde insanõn sürekli yaşadõğõ biliniyor. 170 ülkeden gelmiş insanlarõn iç içe yaşadõğõ Amsterdam Rembrandt’õn, Van Gogh’un, Anne Frank’õn ve fi tarihinde İstanbul’dan gitmiş lalelerinin kenti... Bu yõl Brasilia’da toplanan UNESCO Amsterdam’õn tarihi kanallarõnõ kültür mirasõ listesine aldõğõnõ geçen 1 Ağustos günü açõkladõ. www.ahmet-arpad.de ‘Uygar boykot’... Yaz tatilinin sonunda İstanbul-Londra- Washington hattõndaki uçak yolculuğunu 9 aylõk bir bebekle yalnõz başõma nasõl yaparõm diye kara kara düşündüm. Havaalanõnda saatlerce beklemeyi, didik didik aranmayõ, eski püskü uçaklarõn daracõk koltuklarõnda neredeyse 12 saat sõkõş tepiş oturmayõ minik bir çocukla yapmayõ gözüm hiç yemedi. Uçak denen bu hava dolmuşlarõna uzak mesafeler için mecbur oluşumuza lanet okudum ama iş başa düşmüştü, öyle ya da böyle gidecektik bu yolu. Yolculuğun ilk ayağõ İstanbul’dan Londra’ya gidiş göreceli olarak rahat geçti. Türklerin aşõrõ çocuk sevgisi işimi bir hayli kolaylaştõrdõ doğrusu. Pasaport kontrolündeki memur kõzõma öpücük yollarken, valizlere bakan güvenlik memuresi ben rahatça geçebileyim diye bebeği 5 dakika kucağõna aldõ. Referandum için hazõrlanan kutulara yaklaşõnca görevliler “Biz bebeğe bakarız, siz gidin oyunuzu kullanın” diye aceleyle çocuğu elimden aldõlar. 3.5 saatlik yolculuk boyunca uyuyan, güzel güzel yemek yiyen ve oynayan bir bebek, beni bir sonraki uçuş için bir hayli cesaretlendirdi. Ancak Londra- Washington hattõ engelli bir yarõş gibiydi. Bir kolumda bebek, diğer kolumda onun çantasõ, boynumda pasaport ve para çantasõ ve ayaklarõmõn dibinde bebek arabasõyla güvenlik kontrolüne girdik. Ayakkabõlar, kemerler, ceketler çõkarõldõktan, çantanõn içindeki sõvõ taşõyan şişeler bir torbaya konduktan ve bebek arabasõ da banta yerleştirildikten sonra güvenli bir ifadeyle öte tarafa geçmek için adõm attõm ama ne mümkün. Karşõmdaki adam bebeğe işaret edip bir şeyler söylüyordu. Duyamadõğõmdan boş bir ifadeyle ona baktõm. Sonra bebeğin ayaklarõna işaret ettiğini fark ettim. Ayaklarõndaki yarõ çorap yarõ deri pabuçlar da çõkarõlarak tepsiye konmalõydõ. Kafam atmak üzereydi ama sakin kalõp geri döndüm, bebeğin minik ayakkabõlarõnõ çõkardõm tepsiye koydum. Kontrol kapõsõndan geçtik. Eşyalarõ tek elle toplamaya ve giymeye çalõşõrken güvenlik görevlisi bana yaklaşmamõ işaret ederek bebeğin çantasõnõ önüme koydu. Şimdi de çocuğun mamalarõ ve suyu sorun olmuştu. Adam bana mamalarõ tek tek tatmamõ ve suyu içmemi söyledi. Bağõrma noktasõna gelmiştim artõk. Sinirlendiğimi açõk açõk belli ederek mama kutularõnõ açtõm, ağzõma hõşõmla bir yudum tõkõştõrdõm suyu da göstere göstere kafama diktim ve “Tamam mı” der gibi ters ters görevlinin yüzüne baktõm. 20 dakikanõn sonunda bekleme salonuna gitmek için izin çõkmõştõ. Daha önümde 8 saatlik bir uçuş vardõ ve ben saç baş dağõnõk, üstüne bebek mamasõ bulaşmõş, kucağõnda çocuk, kollarõnda ve boynunda çantalarla deli bir kadõn gibi kapõya doğru ilerliyordum. Halime acõyan birkaç kişi yardõm etmeyi teklif etse de ben gururla reddettim. “O kapıya kadar kendi başıma gidemezsem bu yolculuğu hiç yapamam” diye düşünüp kararlõ bir şekilde yürüdüm. Bebekle yolculuğun tek tük avantajlarõndan biri de uçağa ilk girenlerden biri olmanõz. Boş uçağa paldõr küldür girdik ve yerimize oturduk. Yanõmõzda oturacak o talihsiz yolcu da az sonra göründü. Neyse ki adam çocuk seven biri çõktõ da hiç şikâyet etmeden bana tüm yolculuk boyunca yardõm etti. Az uyuyan, yerde ya da öndeki yolcunun kafasõyla oynamak isteyen, mamasõnõ üstüme, koltuklara ve yanõmõzdaki kişiye bulaştõran bir bebekle pek hareketli bir yolculuktan sonra Washington’a vardõk. Yolculuk sõrasõnda “Keşke dört kolum olsaydı” diye dilekte bulunduğumu anõmsõyorum. İkisi bebeği tutmak, biri su içmek diğeri de saçõma karõşmõş bezelye tanelerini temizlemek için... elcpoy@yahoo.fr WASHINGTON ELÇİN POYRAZLAR AMSTERDAM AHMET ARPAD PARİS UĞUR HÜKÜM T.C. KIRIKHAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN İLAN ESAS NO: 2010/326 Esas Davacõ Hazine tarafõndan hasõmsõz olarak açõlan davalõnõn yapõlan yargõlamasõ sõrasõnda verilen ara kararõ gereğince; a) Hatay ili, Kõrõkhan ilçesi, Kõrõkhan ilçesi Kurtuluş Mah. 4 parsel sahibi, Karabet Kazaryan oğlu Samuel, b) Kõrõkhan Cumhuriyet Mah. 5 parsel sahibi, Kirkor: Hamparsum Kezeryan, c) Kõrõkhan Cumhuriyet Mah. 6 parsel sahibi, Serkis: Serkis Babikyan, d) Kõrõkhan Cumhuriyet Mah.7 parsel sahibi, Serkis: Boğuş Haşar Karadinyan, e) Kõrõkhan Cumhuriyet Mah. 8 parsel sahibi, Serkis: Kiyork Teke Yakupyan, f) Kõrõkhan Cumhuriyet Mah. 9 parsel sahibi, Minas: Asadur Nihaptiyan, g) Kõrõkhan Cumhuriyet Mah. 10 parsel sahibi, Bedros: Panos Mikailyan, h) Kõrõkhan Cumhuriyet Mah. 11 parsel sahibi, Ağop: Hõçõr Kara Danyan, õ) Kõrõkhan Cumhuriyet Mah. 12 parsel sahibi, Boğuş: Kiyorg Kanbaçyan, i) Kõrõkhan Cumhuriyet Mah. 40 parsel sahibi, Akabi: Apo Eşkiyan, j) Kõrõkhan Cumhuriyet Mah. 46 parsel sahibi, Fontiza: Cerap Ağap Artinyan, k) Kõrõkhan Cumhuriyet Mah. 49 parsel sahipleri, Fldrantsa: Cerah Ağap Artinyan, Aksabet:Bedros Açõklõ, Akabi:Apo Eşkiyan, l) Kõrõkhan Cumhuriyet Mah. 60 parsel sahipleri, Hacõ Matyas: Kirağos Keşişyan, Araksi: Bedros Malkisit, Meryem: Yagupyan Ağop, m) Kõrõkhan Cumhuriyet Mah. 306 parsel sahibi, Abram Harparsum Mutaminyan, n) Kõrõkhan Cumhuriyet Mah. 1128 parsel sahibi, Akabi: Apo Eşkiyan, Akabet: Bedros Acidili adlarõna kayõtlõ iken 3561 s. yasa gereğince kanuni kayyõm ilçe Mal Müdürü tarafõndan 10 yõlõ aşkõn süredir idare edildiği ve hak sahiplerinin ortaya çõkmadõğõ gerekçesi ile ta- pu maliklerinin (hissedarlarõn) 4721 s. MK.nun 588. Maddesi gereğince gaipliklerine karar verilerek, dava konusu taşmmazlardaki hisselerin tapu kaydõnõn iptali ile Hazine adõna tapuya tescillerine ve bu hisselerin idaresinden elde edilen gelirlerin de Hazineye irad kaydõna karar verilmesi talep edilmiştir. Dava konusu taşõnmazlarõn maliklerinin (hissedarlarõnõn) bizzat kendisinin veya kendisi hakkõnda bilgi sahibi olanlarõn ilk ilan tarihinden itibaren 6 ay içerisinde Kõrõkhan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/326 esas sayõlõ dosyasõna bilgi vermeleri gerekmektedir. Aksi tak- dirde adõ geçen taşõnmazlardaki kayyõm tarafõndan idare edilen hisselerinin tapu kayõtlarõnõn iptali ile Hazine adõna tapuya tescilerine ve bu hisselerin idaresinden elde edilen gelirlerin de Hazineye irad kaydõna karar verileceği MK’nun 32, 33 ve 588. maddeleri gereğince İLA- NEN TEBLİĞ olunur. 28.07.2010 (Basõn: 55908)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear