23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
SON ARAŞTIRMALAR oo co DİRENÇLÎ GRİP VİRÜSLERİNİN YAYIL- MA NEDENÎ BULUNDU Aıncrikalı liiliın insanları j»rip virüsle- rinin kalıtımında diren^li virüslerin yayıl- masından sonımlu olan nuırasyonlar saptadı. 2007/2008 fjrip sezonunda tüın dünyada Tamiflu (ctki maJde.si Ost'ltaınivir) ilacı- na karşı Jircnv' 1 «lan yok sayıda vaka ya- (anmıs,n. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü Nohel (HİüIlii lıilinı insanı David Baltimore ilc va- lışan ekip, şinuli helli hasjı virüslcrin ilaca ni«,in dircnv kazandı- ftını KİVstcrcn biİKİİcr el- de etri. Urip virüsleri en <,»>k dcftisen lıastalık et- k c n 1 c r i n d e n d i r. Araşrırma ekibi doınıız yrihi ve 1918 yılındii İspanyol nr'hine yol a<,;ın H1N1 virüslcrini iiKclcıui*,. Virüsler, ı,\>ftaldıktan sonra ana hücrclerinden kurtulınak için nöroıninidaz (Ncuraminidii.se) enziminc ihtiyac; duyaıiar. Halihazmla incelenen deftişiııu 1 ııgramıs, İnfluenza A virüsü 1998 yılından hu yana bilinmektc. "İlaca karşı diren<,'likten nöro- ınıniJaz cnziminin gcnetik kodundaki H274Y'dcki mutasyon sorunlu" diyor hiliın insanlan Sciencc dcrgisindc. Nc var ki lnı direnc,li virüs 2007/2008 kışında hirdenhirc hcr yerde ortaya <,iknııştı. Ve 2008/2009 «rip sczonunda artık Oseltamivir elki maddcsinin hu nıevsim.scl gripre ctkili olmadıftı anlaşılmıştı. Baltiıuorc ilc (,-alışan ckip şiındi Üseltamivir ctki maddcsinc karçı dircn(,'li iki difter virüste de nörominidaz enzimindc dcgişimler saptadı. Bıı mutasyonlar virüsiin kolay yayıhua.sını saf*lıyi)r. Doıınız yrihi sal^ını sırasında da Oscltamivir ctki maddesiylc tcdavi cdilc- ıncycn vakalar ya^anını^tı. Rıınıınla hirlik- tc Hrip virüslf rmc kıırşı ba^ka ctki tnaddc- leri dc Itıılıınınakta. DÜNYA ÜZERÎNDE EN FAZLA AKCİĞER KANSERİ TÜRÜ GÖRÜLMEKTE ISJ IXinya Saj*lık Örniitü'nc $'IK akciğcr vc metne kanseri dütıya ncnclindc cn fazla JJÖ- riilcn tüınör tiirlcri. Tüınü 2008 yılıııa ait vcrilcrc \>ÖK dünya ^cnclindc 1,61 milyon ycni akcificr kan- seri vakası ortaya (,'iktı. Bunu 1,^8 milyon vakay- la nıeıııc kanseri vc 1,2 3 milyon vakayla bagırsak kanseri takip cdiyor. Sonuvlar tüm dünya- daki verilcrin hir araya roplanmasıyla elde edilmi^. Bıına £üre 2008 yılmda dünya ^cnclindc yakla^ık olarak 12,7 milyon kişi kansere yakalanını;, 7fi milyon insan da kanser yüzünden ya^ıınını yirirmiş. Kanscr vakalannın otu-nıli hir liölümü dünyadaki cn yok.sııl ülkclerde ıncydana nel- mckte. Akcificr kanseri yüzünden yaşaıııı- nı yitiren insanların sayısı 1,38 milyon, mi- dc kanseri yüzünden ölenlerin sayısı 740.000 ve karacifier kanserine hafilı ölüınlerin sa- yısı isc 690.000 olarak a<,ıklamyor. Kanser vakalannın 2030 yılına dck 21,4 milyona (,'ikması hckleniyor. KAFEİN KORKU DUYGUSUNU UYANDIRIYOR Dünyada hir<,\>k insan sahahları ııya- nahilmck i<,in ı^ıy, kahve veya encrji iyw:efti iyiyor. ( ıün i(,iınlc ıl \)k fazla kahve i<,vnler, kafeinin etkisine (,-ahuk alışıyorlar. Beden kafeinsiz kaldıgı zaman yornıınlıık, ba$ aft- rısı ve konsanrrasyon hozuklııgu ortaya <,••- kıyor. İnfjiliz vc Alman hiliın insanlan şiıııdi kafcin, korku, konsanrrasyon vc alış- kanlık etkilcrini ara$tırdı. Araşiımıaya katılan 379 kişjdcn yarısı ya «,t)k az ya da hiy kafcinli i(,vcek ujniyordu, diger yarısı isc orta veya yüksek oranda ka- tcin alanlardı. Yani ikinci ^ruptakilcr^ün- de cn az hir fincan kahve i^iyordıı. Bu in- sanlar kafcin i(,vrikli i«,x.-ccklcrden on altı sa- at Kıyıı tamamen uzak durduktan sonra kcn- dilerinc kafc- in veya pla.se- bo (etkisiz ilat,) verilmiş ve hisscdilen korku, kon- santr.ısyon ve haş afirısı du- nımıı kontrol e d i 1 m i $ . Bıliın insanlan aynı zamanda ^cnctik in- celemeler dc yapmış. Birkay yıl öncc Adenosin-A2A- rescptöründeki ^enetik hir varyantın his- scdilen korku üzcrinde etkili olduftıı anla- Üilınıstı. Kafcin insan heyninde bu rescptöre tutıınmakta. Araşrırmadan ortaya v'kan soıuıca nöre lıelli ba^lı Kcnctik donanıma sa- hip kişiler, kafcin yüzünden ılaha fazla korku hissediyor. Ancak anla$ıldıftı üzere hu durıım lüketim nıiktarıyla il^ili dc^il. I latta özel rescptör varyantına sahip katılımcılar ortalama olarak daha fazla kafcin tükcti- yorlar, ki hıı da alı^kanlık yaptıfiı i<,in kor- ku dııy^ulannın azalmasına neden olmak- ta. Ilaha fazla kafcin tüketcnlcre on altı sa- at sonra plaseho vcrildijjindc haş af'i ısindan ve konsantrasyonun zayıflaınasından ^ikâ- yet etmiş. Oysa katılımcılara kafcin veril- diginde baş afirısı ortaya (.ıkmadıj*! fjihi kon- santrasyon pkü dc artmakta. nüzcnli aına düşük mikrarda kafcin tükciimi, herjcydcn öme dikkat kayhı üzerindeki ncKatif etki- Araştırma yi azalrıyor. Kafeinin konsantrasyon KÜCÜ- nü ıızun vadcli olarak arttırdıgı ise doğru de- il nü NANOPARTİKÜLLERİN BÜYÜKLÜĞÜ NE KADAR? Nanoparriküllcrin Iniyiiklügünü helir- lcmek zahmctli vc sıkıcıydı. Bilim insanlan şiındi hoyııtları hir nanomctrcye kadar he- lirlcyen ve par^'.ıcıkların davranifları ve risk- lcri hakkında hilyi vcrcn hiröl^üm yönte- ıni Kcliçtirdi. Nanopartiküller Küncj krcnıi, di^ ma- cunu, deiHİorant ve hoya ^ihi ürünlerde vc kanscr terapilerinde yayfjın kullanılır. Fakar üretimi, kullanımı vc yok cdilıncsi sırasın- daki risklerini lalımin ctıııck (,t)k zordıır. Çünkü yok küijiik hoyııtları nedeniylc, hü- yük partiküllcrdcn farklı kimyasal vc fizik- sel (izellikleri vardır. Davranışları önemli öl- (jiide boyutlarına ha^lıdır. Mesela 18 na- nomctrc hüyüklügündcki bir parçıcıgın özellikleri, 35 veya löOnanometre hüyük- lüJSündeki par^-acıktan laıuanıcn farklı ola- hilir. Boyut farkı insan ve \vvre üzerinde- ki risklerin tahınin cdilmcsini zorla^tırdiKi kadar, farklı hüyüklüktcki par^acıklar tek- nolojide (,x>k (,vüitli kullanını alanları sun- makta. Yani ne olıırsa olsıın hoyııtların ke- sin olarak helirlcnmcsi önemli. Alınanya'daki riziksel-Teknik Fedeıal Enstitüsü (PTB) hiliın insanlan nanopar- tiküllcrin hoyutlarını kcsin olarak helirlc- yehilmek elck- t r o n ınikros- kohik hir ö 1 (,• ü m yönteıni Y c n i yöntcm (,vşitli tiplerdeki elektron ınikros- kopların olıımlu yönlcrini hir araya tfeiir- mekte. Nanopartiküllerin kcsin bir sckilde öl(,\ilıncsi sırasında pek ı^ık sorun yaşanır. ^iimdi, PTB'de ^eli$tirilen hir proKraııı hir partikül i«,in kararla^tırılan bir hüyüklüöün (mcscla 150 nanometre) dctektör sinyali- ni hesaplarken, elcktronlar ve partiküller arasındaki kar^ılıklı ctkiyi ve detckrörün özelliklcrini dikkatc alıyor. Efier hcsaplanan sinyal öl(,\ilcnlc örtüsüyorsa, hu simülasyonla incelenen par^ıcığın Rt-r^vk hoyutu bulıı- nahiliyor. Örtü^me saglanmadıgı takdirde haşka bir hoyutla mesela 151 nanonıctrey- le hcsaplanıyor. Yani iki sinyallc örtü^ıııe safilanan.ı kadar hcsaplama devaın ediyor. Metal, seramik ve plastik gibi ınadde- ler incclendi ve dctektör sinyalinin malzc- ıne özelliklerine «örc dcfiiştigi tjörijldü. Elektronlar mesela alrınla daha düşük yo- ğunluga sahip latck.se ^örc daha farkı ctki- lc^ınektc. PTB bu yüzdcn büyüklük ve nıalzeıneyi dikkate alahilen otomatik hir dc- fierlendirme yöntemi ^elişcircii. Sistem, si- mülasyon sonuvlarına tföre her parrikülün kenarına ııy^un bireysel bir dctektör sin- yalini hesaplıyor. Bu şekilde her partikülc uyKun kcsin hüyüklük tespiti yapılabil- mcktc. Bu zahmetli sürece rağtnen yüzlcr- ıx Körüntü birkaydakika içinde otomatik olarak degcrlendirilcbiliyor. PTB araştır- macıları ötc yandan bir(,t)k nanopartikül ^ö- rüntüsünü pc^i |X'^ine otomatik olarak ala- hilecek hir yöntem dc neliştirdi. Böylece ar- tık hirka^'bin parrikülü öl(,üp dejerlendir- diktcn sonra, hir örnefti bir fjün i(,'inde he- lirleychilme olanagına sahip oldular. Yeni öl(,\im yöntemi saycsinde (^şitli laborarıt- varlarda hirbirlcriylc örtüşecek sonu^lar elde edilcbilecck. ŞEKER HASTALIÖI: PASİF İÇİCİLER DE TEHLİKEDE Alman Diyabet Merkczi'ndc (Hüsscldorf) pasif si^ara i(,-iciligi ve diyahct lıp 2 arasında bir ha£lanıı buluıulıı. Daha ("ınceki epidemiolojik ara^tırmalardan si)>ara i^iminin diyaK't tip 2 hastalıgı i«,in risk oluş- rıırdugu ortaya ^ıkını^tı. Burada pasif i(,ici- lifjiıı dc etkili olup olınadı^ı yeterli olarak araştırılmamı^tı. 1999-2001 tarihleri ara- sında ya^la- rı 55-74 a r a s ı n d a deftis.cn 1351 kişi- nin saglık dıırumu in- c e I e n d i. hiı,hir katı- lımcıda di- yahet has- talıftı hu- lıınnıuyoı- du. Yedi yıl sonra yapılan ikinci hir ince- lcmcdc siyara iı.vnlerdc diyahet 2 riskinin daha yüksek oldııgu ortaya c/ıktı. Sonuç: Pasif igcilcrin aynı bastalıfta yakalanma ola- sılıgı isc lu\'sj^ara dumanı solumayanlara kıyasla iki ınisli fazla. Nılgün Özbaşaran Dede ALERJİTEDAVİSİNDE YENİ UMUT Tsukuba Üniversitesi'nde Akira Shibuya ve arka- daşları, alerjik reaksiyonları önemli ölçüde engelle- yebilen bir protein keşfetti. Bu proteini taşıyan ve ta- şımayan fare deneyleri burada yardımcı oldu. Obur hiic- relerin üzerinde bulunan ve "Allergin-1" olarak isim- lendirilen protein, histamin ve diğer maddelerin salgı- sını engelliyor. Alerjenler, antikorlanyla birlikte obur hüc- relere yerleşir ve bu şekilde bağışıklık sistemi tarafından tanınırlar. Bundan sonra salgılanan histaminler normalde aler- jenlerle savaşır fakat alerjik reaksiyonda tipik semp- tomlar ortaya çıkar. Allergin-1 proteini, alerjenlerin obur hücrelere ya- pışmasını, dolayısıyla da söz konusu maddelerin salgısını önlüyor. Ve bu şekilde alerjik reaksiyona en başından etkili bir şekilde müdahale edilmiş oluyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear