Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
KULTUR
DOĞAN KUBAN
Akortsuz Bir Toplum
Dünyada hiçbirtoplum iyi bir orkestra gibi mükemmel bir uyum içinde bir performans gös-
teremez. Musikide ulaşılan bütünsel uyuma toplumlar başka etkinlik alanlarında ulaşa-
mamışlardır. Bu bağlamda musiki kendi içinde bir uygarlık sayılabilir. Ve toplumsal uyum
bağlamında en güzel modeldir.
A
kort (accord, uyum) ilgiıu; ve sayısal bir ııygııla-
ıııa anahtarıdır. Sesin ü<,"özelliöinden hiıi olan
tını, nnıı difter seslerde n nyıran nitelikrir. Ru, te-
ınel ses denen vc en zayıf frekanslı kalın sesin içinde, ve
onunla ayni frekansta olan arınonik seslerin (ki hunlar (,i)k
hafif oldukları i(,in işitilmez) varlıgından kaynaklanır.
Orke.stradu müzisyenler konserden önce ilk keınan-
cının ya da bir obua'nın verdifji sese göre uletlerinin fre-
kanslarını ayarlarlar. (Bu genelde 440 frekanslı bir rını-
dır.) Eger konser esnasında bir müzisyen Kındun ^>k fark-
lı bir frekansta ses v'karırsa,
bu dinleyenlerin algıladığı
<,ırkin, kakafonik, yani uyuııı-
suz bir ses ohır. Rıınıı ı,xık sa-
yıda müzisyen yaparsa o or-
kestra hir şey (,
a
.ılaınaz.
Biziın ttıplumda kendi
hacagından asılı ve (oplıımun
parvası oldugunıı al^ılaıuayan
insanlar yogunlukta. Bizden
daha uygnr loplunılarda az işi-
tilen (,-atlak .sesler (,ıkarıyoruz.
Bütün kuruınları, devlet hü-
rokrasisi, belediyeleri, şir-
ketleri, bunlara haglı sayısız
kurııın, sivil toplum örgütle-
ri ve insanlarıyla liizinı ülke,
akort yapmasını bilmeyen
ve nota okuyaınayan müzis-
yenleri (!) olan dev bir or-
kestraya benziyor. Filannoni,
annoni seven demck. Türkiye bir armoni sevmeyenler or-
kestrası.
Uyum önce kişiden sonra kurutndan kaynaklanıyor.
İyi bir miizisyenin ne kadar uzun sürede, ne hüyiik irade
ve yıha ile yetiştiğini düsününce, musiki disiplinin liir tan-
Uygarlığın en zayıf halkası
devlet düzenidir. Çünkii çok
daha karmaşıktır ve toplu-
mun bütün üyeleri arasında
eşitlikve uyuma değil, bir
iktidar grubununya da bir
sınıfın diğerleri üzerinde
kurduğu egemenliğe daya-
nır. Musikiyi ideal birörnek
olarak alırsak bütün devlet-
ler, azya da çok, akordsuz
aletlerle çalan orkestralara
benzer.
rı vergisi oldugu kadar toplumsal bir özellik oldugunu ka-
bul etıııek gerekir. Bazı zenaat alanlarında, örnegin do-
kutna tezgahlarının başında, kü«,-ük yagından hasjayarak
Italı dokuyan kadınlar böyle bir disiplin sabibidir. Bu bağ-
lamda, ahşap iş\'iligi, halı, dokuma, maden ve bir öh.'ü-
de sırlı topraktan öte bir birikimiıniz yok. Ünlar da yok
olmak üzere.
Bizde camide gelişmiş ve bütün topluma mal olmuş
bir musiki yok. Tekke musikisi ya da balk musikisi Batı
musikisi ile karşıla^tırılacak gelenekler deftil. Bizde resim
ve heykel geleneği yok. Üst diizeyde felsefe, bilim, ma-
tematik disiplinleri Kelismeıni;.
Osmanlıda olmayan ve Cumhuriyetin ba^ında öfjre-
tiııı proKiamlarına konmu; musiki, felsefe gibi dersler yi-
ııe kaldırıldı. KanııiKa her boyutu ile eksik ve özjîür ola-
ıııamı^ ı'ıgretimin performans zavallılı£ı, toplum.sııl uyum'
suzUığuıı başlıca nedenlerinden biridir. Ne var ki yele-
cefii üzeritıe kurmak zorunda olduğumuz temeller bu yo-
ftıın disiplin isteyen etkinlik alanlarıdır. Bunları Batılı dost-
larımız bediye etmeyecekler. Her geye emekle, doğru mo-
tivasyonla ve uzun çabalarla ulajacağız. Türkiye'nin in-
sanlarının bugünkü iyeriksiz kakafoni'den kurtulmak i«,in
disipline gereksinimleri var. Yukarda musikiden söz et-
ıııem örnütlü (,-abaları uyumsuzluktan kurtaracak disiplin
gereksinimini anımsatmak i^indi.
DİSİPLİNSİZ BİR TOPLUM
Bugünkü Tiirk topluımı disiplinsizdir. Disiplinsizliğe
l^ündelik yaşanumızda ba^ta ulaştm olmak üzere,
bürokratik bir işlem izlerken, ögretim olmaktan v'kan
okullann kargas^ısında, bastanetle sıra beklerken tanık olu-
yoruz. Türkiye'nin berbangi bir ycrinde kentin neresin-
de yarın Kiikdelen dikilecefiini üğrencmeyen ber vatan-
da$ imarın bir planlama degil, bir piyango oldugunu ög-
reniyor.
I lalkı disipline sokacak spor etkinliklerinin ticarete
dönüştüğünü ve disiplinin yerini kavganın aldığını her
gün izliyoruz. Halka disiplin öğretecek bir musiki gele-
negi olmadıgı gibi «,'agdaş bir efcitim de gelişmcmi;. Bir
felsefe geleneği, bilim gelenegi, rasyonel düşünce gele-
negi yok. Bunun olmadı^ını gazetelcri okuyarak ve po-
litikacıları dinlcyerek ögrcniytıruz. 1950'den sonra Batı
em|ieryalizmi ile kucak kuıağa bir yaşam bu aşamnya ıılaş-
mamamızı engelleyen ınekanizmalar yarattılar. Sonunda
kendini beslemekten aciz tüketici bir toplum yarattılar.
Sorunları tanımlamak günütnüzün temel işidir.
Çünkü bu tanımlar yanıtları da yönlendirecektir.
Türkiye'de ijjleri toplumun kafasını karıştırmak olanla-
rın yaptıgı tek şey bu sorunların dogru tammım engel-
leyecek sabte sorunlar yaratmaktır. Türkiye'yi dünya ile
birlikte görenler, yarın atacaj^ımız adımlann niteligini dü-
şünen ve ellerinden geliyorsa programlayanlar ve inan-
dıklarını payla^anların sayısı artmalıdır.
Cîelecegin Türkiye'sine inanınayanlar ve ge<,-mişin
(.löplüklerinden gelecegi karartmak için deforme t)lmu5
sorunlar icat edenler, genı, ku^akları okulu bitirir bitir-
mez bekleyen sorunların bir tanesindcn bile söz etme-
yenler, gelecegin kıırıııuları dejjildir. 1989 de A.
Schlesinger, üniversite öörcncilerine jöyle diyordu: 'en
karakteristik Amerikan düijünürleri şüpheci, bugüne
pek saygısı olmayan, relativist ve plüralist ((,K)gulcıı) idi-
ler.
1
1 ler seylerini Amerika'ya onaylatan kiıııi adamların
Schlesinger'in sözünü ettigi bu tür düşünürlerden halx.-rleri
var ıııı acaba.'
Sevgili (.^kuyucıılar,
Genvle.ro anlatınaktan usanmayın. İnsanlar i(,in sa-
dece bir tane ortak gelecek, bir tane uygarlık var.
İnsanlar başka diller konıışsalar -ki konusmaları gerek,
rolx)tlaşmamak i(,in- ve başka hayaller kursalar hile, dün-
yanın olanakları lıerkes i^in aynı olacak. (îeijiniş yüzyıllar
da 21 yüzyıl ic,in önıek olmayacak. Çünkü günümüzde bi-
le pratik anlamlarını yitirdiler. (îen,ı bizim tarihimiz bi-
zim iyin hâlâ gerekli. Çünkü onu ne yetcri kadar yazdık,
ne de ö£rendik. Bugiinün nedenleri orada anlatılıyor.
Fakat bundan böyle ge(,mişi istedigimiz oranda, sadece
bir tiyatro sahnesi olarak seyredoceöiz.
Gelecek, gelecegi üretenlerin olacak. I lcr ürcten üre-
temeyenden gü«^ü nlacak. Karın doyıınııak, giyinmek, ba-
rınmak dışında bu dünyada yaşamı sürdürebilme olana-
gı verecek uç teknolojilerin üretimi yogunlaşıyor.
Clen^erin ona hazırlanınası gerek. Bu da akortsuz orkesrra
ile olamaz. Çünkü yaşamı ber boyutu ile tanıınlayacak
bir üretiın kavgasında eger insanoğlunun biraz özgürlü-
gü kalırsa, bunu üretemeyenlere vermeyecekler. Onlara
değişik üniformalar giydirecekler. Gençlere bu tehlike-
yi lıaber verınek gerek.
i
TOPIDEA' ÖDÜLÜ BSH'YE
Heryıl mavi yakalı çalışanları arasında en fazla fikir üreten ve bunu ha-
yata geçiren fabrikasını ödüllendiren BSH Grubu*, 2009 yılı finalistini de
açıkladı. Bosch, Siemens, Gaggenau ve Profilo markaları ile ülkemize
ileri teknoloji ev aletleri sunan BSH Türkiye, bu kez buzdolabı fabrikası
ile birinciliğe layık görüldü.
BSH Gruhu'nun her yıl düzenlediği mavi yakalılara özel yarıjması "Top Idea"
ödülü bu yıl yinc büyük ilgi görüyor. Amacı mavi yakalı çalışanların teknik bilgisin-
den yararlanıldığı kadar teorik ve yaratıcı fikirlerinden de yararlanmak olan yarışma-
da birinci, sunulan fikirler ve hayata geı.-irilnıe oranları hesaplanarak belirleniyor.
"Top Idca" sayesinde BSH Grubu (,'alışanlarının sadece işgücünden dcğil; yaratıcılık
ve bilgi birikiminden yararlandığını gösteriyor.
BSH Grubu'nun 42 fabrikası arasında yapılan Top Idea 2009 yılı değerlendirme
sonuçlarına gftre BSH'nin Çerkezköy'de yer alan heş fabrikası, derecelendirmede ilk
beşte yer aldı. Fabrika dışı sınılamada ise BSH Türkiye Lojistik bölümü birinci oldu.
Yarışmanın galibi BSH Türkiye F1G (Bulasık) Fabrikası ödülünü, tören i«,'in ülke-
mizi ziyaret eden BSH Grubu Teknikten Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Winfried
Seitz'dan aldı.
'BSH Ev Aletleri (hıtp://www.bsh-gnıup.com.tr/)
Tayfun Akgül