23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
CMYB C M Y B K A M İ L M A S A R A C I K Ü L T Ü R Ç İ Z İ K Steinbeck’in eşyaları açık arttırmada Kültür Servisi - “Gazap Üzümleri” ve “Cennetin Doğusu” gibi başyapõtlarõn yazarõ John Steinbeck’in özel eşyalarõ, Bloomsbury Auctions’ta satõşa sunuluyor. Yapõtlarõnda, Kaliforniyalõ kökenlerine sadõk kalan ve hayatõnõn büyük bir bölümünü geçirdiği New York sevgisi bilinen yazarõn satõşa çõkacak eşyalarõ arasõnda Manhattan’õn yukarõ doğu yakasõndaki üç odalõ dairesinde bulunan mektuplarõ, el yazmalarõ ve fotoğraflarõnõn yanõ sõra 1962 yõlõnda Nobel ödülünü kabul konuşmasõ da yer alõyor. Perde yoksa, ekran var! Kültür Servisi - Japonya’daki yunus katliamõnõ konu edinen “Koy” (The Cove) belgeseli, Japonyalõ seyircilere ülkenin popüler video paylaşõm sitesi “Nico Nico Douga” (http://www.nicovideo.jp/) aracõlõğõyla ulaşacak. Amerikan yapõmõ olan Oscar ödüllü belgesel, gösterime girmesinin ardõndan gelen tepkiler üzerine Tokyo ve Osaka şehirlerindeki 3 sinemada gösterimden kaldõrõlmõştõ. Filmi, 21 Haziran tarihinden itibaren sayfaya erişen ilk 2000 kişi ücretsiz izleyebilecek. Maureen Forrester hayatını kaybetti Kültür Servisi - Kanada’nõn tanõnmõş opera sanatçõsõ Maureen Forrester, 79 yaşõnda yaşamõnõ yitirdi. Ünlü kontralto, Montreal Senfonisi’yle çõkõşõnõ 1953, Toronto Senfonisi’yle çõkõşõnõ 1954 ve Avrupa çõkõşõnõ Paris’te 1955 yõlõnda yapmõştõ. Kariyerine kilise korolarõnda başlayan Forrester, operadan parodiye kadar birçok alanda aldõğõ roller sayesinde hayatõ boyunca kendisinden övgüyle söz ettirmişti. ‘Benim Babam Bir Kahramandı’ Kültür Servisi - Siyasi cinayetlere kurban giden aydõn, sanatçõ, gazeteci ve yazarlar, Esenkent’te düzenlenen “Benim Babam Bir Kahramandõ” adlõ etkinlikle anõlacak. Yakõnlarõnõ faili meçhul bõrakõlan siyasi cinayetlerde kaybetmiş ailelerce kurulan “Toplumsal Bellek Platformu” tarafõndan yarõn saat 19.00’da Esenkent Rõfat Ilgaz Açõk Hava Tiyatrosu’nda düzenlenecek etkinliğe; aralarõnda Nükhet İpekçi, Deniz Tütengil, A. Naki Kaftancõoğlu, Bengi Heval Öz, Dicle Anter, Özge Mumcu, Zeynep Altõok, Gülten Kaya ve Dink Ailesi’nin de olduğu pek çok kişi katõlacak. Turgut Akaçık’a animasyon ödülü Kültür Servisi - Turgut Akaçõk’õn Anima yapõmcõlõğõnda gerçekleştirdiği “Don’t Go!” filmi, Annecy Uluslararasõ Animasyon Film Festivali’inde yarõşan ve ödül kazanan ilk Türk filmi oldu. Akaçõk’õn filmi Distinction / Jüri Mansiyon ödülü için podyumu Kanadalõ yönetmen Theodore Ushev’in yönettiği Lipsett Diaries’le paylaştõ. B ir varmõş bir yokmuş, tüm hayatõnõ böbrek nakli bek- lemedeki diyaliz hastasõ küçük kõzõ Anne’a (Allison Barry) vakfetmiş, İskoç aygõrõ Alex’le (Tony Curran) yaşa- mayõ seçen, aksi karõsõndan (Dervla Kirwan) çoktan ayrõlõp mutluluğu uzun süre içki şişe- lerinde aramõş, çevresinin Sirk Palyaçosu lakabõnõ taktõğõ, Syra- cuse adõnda, yalnõz bir gariban balõkçõ (Colin Farrell) yaşarmõş İrlanda’da. Günün birinde çõktõğõ bir seferde denizden topladõğõ balõk ağlarõnda ölü gibi yatan, genç, güzel ve gizemli ama pe- rişan bir kadõnla karşõlaşmõş. Su altõnda nefes alabilen, adõnõn Ondine olduğundan başka bir şey hatõrlamayan, hafõza kaybõna uğra- mõş bu sõradõşõ avõnõ centilmence teknesinde konuk edip hastaneye götürmek ve doktora göstermek istemişse de, gitgide kol kanat ge- receği, kimselere de görünmek is- temeyen bu yabani kadõna (Alicja Bachleda) zamanla körkütük âşõk olmuş balõkçõ Syracuse. Ölmüş annesinin gözden õrak ama cennet gibi bir koydaki izbe ba- rakasõna yerleştirdiği Ondine, miço gibi katõldõğõ seferlerde, sirenlere öz- gü, insanõn aklõnõ başõndan alan bir sesle söylediği şarkõlarla çulsuz balõkçõya büyük bir av bereketi ge- tirmiş, tekne balõk, somon ve yen- geçlerle dolmuş taşmõş. Ondine’le yaşadõklarõnõ, geçmişten gelen bir denizkõzõ masalõ gibi kõzõna anlat- tõğõ bu esrarengiz kadõn sayesinde giderek küçük Anne da tekerlekli sandalyesinden kalkõp iyileşmeye başlamõş. DENİZKIZI FİGÜRÜ Günah çõkardõğõ sõrdaşõ kasaba ra- hibi (Stephen Rea) de aşkõnõ onay- layõnca, üstelik çok bilmiş küçük Anne da büyüleyici özelliklerinden etkilendiği Ondine’den hoşlanõnca değmeyin balõkçõnõn keyfine. Ancak mazisinden kaçan kadõnõ adõm adõm izleyen, karanlõk amaçlõ, yüzme de bilmeyen, kötücül bir eski koca (Emil Hostina) ortaya çõkacak ama kapõldõğõ mutluluğu ansõzõn yitir- menin tedirginliğine kapõlan bu İr- landalõ balõkçõ masalõnõn mutlu so- na ermesini kesinlikle engelleye- meyecektir... Batõ folkloru ve edebiyatõnda çağlar boyunca perilerle özdeşleş- tirilen, söyledikleri şarkõlarla cez- bedip kendilerine doğru çektikleri tüm denizcileri baştan çõkaran, es- ki Yunan mitolojisindeki sirenler gi- bi, tehlikeli kayalõklarda oturup şa- kõyan, büyü ve kehanet gücüne de sahip, belden yukarõsõ insan, belden aşağõsõ balõk biçimindeki denizkõzõ figürü üstüne, masal fantezisiyle modern hayat gerçekliğini kaynaş- tõran, çağdaş bir peri masalõ tadõn- daki bir İrlanda yapõmõ “Ondine”. Adõnõ Fransõz-Alman kültüründe denizkõzõ için kullanõlan Ondi- ne’den alõp oldukça ticari kaçmõş Türkçe adõyla bugün gösterime gi- ren “İlahların Aşkı”, beylik deyişle finalinde, kendini iyi hissettiren, sõ- cak, lirik bir film. 30 yõllõk kariye- rinde “Mona Lisa” (1986), “We’re No Angels” (1989) ve özellikle 1990’lõ yõllardaki “Ağlatan Oyun”, “Vampirle Görüşme”, “Michael Collins”, “Kasap Çocuk” vb. gi- bi topluca alkõşladõğõmõz filmle- riyle iz bõrakan ama 2000’lerde yerinde sayan, 1950 doğumlu İrlandalõ yazar, senarist, yönet- men Neil Jordan’õn, doğal gö- rünümünün henüz beton cam çelik karõşõmõ, gök tõrmalayan ya- põlara teslim olmadõğõ Cork ken- tinin güzel mekânlarõnda çektiği “Ondine”le başarõlõ geçmişine dönüş yaptõğõ söylenebilir. FOLKLOR KAYNAKLI Her zamanki gibi yine senaryo- sunu da yazdõğõ, İrlanda folklo- rundan kaynaklanan bir peri masa- lõ atmosferine sahip bir çağdaş se- yirlik çizgisinde seyreden bu son fil- mini, bir çeşit post punk-rock yapan ve ülkemizi de şereflendirmiş İz- landalõ müzik grubu Sigur Ros’un kuzeyden esintiler getiren şarkõla- rõyla bezemiş Jordan. Yakasõnõ sorunlu bir evlilikten güç bela sõyõrmõş, annesini yitirmiş, alkole gömülüp kõzõnõ ihmal etmiş ve tam dibe vurmuşken ağõna takõ- lan Ondine’in aşkõnõn gücüyle ya- şama yeniden sarõlan balõkçõda Co- lin Farrell’in ve bu filmin setinde karşõlaşõp gerçek hayatta da film- dekinden farksõz bir büyük aşk ya- şadõğõ, Polonya asõllõ denizkõzõ Alicja Bachleda’nõn uyumlu oyun- larõna küçük Allison Barry’le yö- netmenin gözde aktörü olan, yõlla- rõn Stephen Rea’sõnõn da ayak uy- durduğu “İlahların Aşkı”nõ izle- nebilir kõlan bir başka öğe de kuş- kusuz günümüzün en usta kamera cambazlarõndan olan Christopher Doyle’un imzasõnõ taşõyan görün- tüleri ve başarõlõ görselliği. Özetle “Ondine”, şu eyyamõ ba- hur sõcaklarõnda, serin serin, fan- tastikle gerçekliği dengeli bir bi- çimde kaynaştõran, iç açõcõ mo- dern bir masal seyretmek isteyen- ler için. 18 HAZİRAN 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 19kultur@cumhuriyet.com.tr Çağdaş bir peri masalı Çağdaş bir peri masalı İrlandalı yazar, yönetmen Neil Jordan’ın yeni filmi ‘Ondine’ ya da ‘İlahların Aşkı’ bugün gösterimde Fantastikle gerçekliği dengeli bir biçimde kaynaştõran, iç açõcõ modern bir masal seyretmek isteyenler için... Kültür Servisi - Sanat piyasasõna iliş- kin bir veritabanõ olarak hizmet veren “artprice”õn yayõmladõğõ rapora göre 2008 yõlõnda 8.5 milyar dolarõ aşan sa- nat müzayede piyasasõ, 2009 yõlõnda yüzde 40’a yakõn bir düşüş yaşayarak yaklaşõk 5 milyar dolara geriledi. “Art market trends 2009” başlõk- lõ rapora göre 2005 yõlõndan beri yük- selişte olan piyasa, 2007 yõlõnda en yüksek değerine ulaşmõş ve 9.3 milyar dolarõ aşmõştõ. Rapora göre 2009 yõlõnõn en çok kazandõran 500 sanatçõ listesinin tepesinde yer alan üç isim 121 milyon dolarla İspanyol ressam Pablo Picasso (1881-1973), 106 milyon dolarla Amerikalõ ressam Andy War- hol (1928-1987) ve 70 milyon dolarla Çinli ressam Qi Baishi (1864-1957) ol- du. Aynõ listede Türkiye’den de dört sa- natçõ yer alõyor: 3.12 milyon dolarla Burhan Doğançay (1929- ), 2.20 mil- yon dolarla Erol Akyavaş (1932- ), 1.63 milyon dolarla Ömer Uluç (1931- 2010) ve 1.35 milyon dolarla Selim Tu- ran (1915-1994). EGEMEN BERKÖZ İ stanbul Devlet Senfoni Or- kestrasõ (İDSO) İranlõ şef Ale- xander Rahbari yönetiminde Ulvi Cemal Erkin’in “Birinci Sen- foni”si ile Cemal Reşit Rey’in “Türkiye” “Senfonik Rapsodi”si- ni kaydetti. Hazõrlanan yoğunçalar Rahbari’nin pek çok yoğunçalarõnõ yayõmlamõş olan Naxos firmasõndan çõktõğõnda, bir Türk orkestrasõnõn bir dünya markasõyla uluslararasõ pazara sunulmuş ilk kaydõ olacak. Bir hafta süren kayõt işlemi Be- şiktaş Belediyesi’nin henüz etkin- liklere açõlmamõş olan Fulya Gösteri Merkezi’nde yapõldõ. Kayõtta teknik işlemleri EMI, Naxos ve Deutsche Grammophon ile çalõşan Michael Seberich Sound Engineering / Pro- duction Classical Music firmasõndan iki uzman yürüttü. Aynõ firmanõn Milano’daki stüdyolarõnda yapõlacak kayõt sonrasõ teknik işlemlerin son- baharda tamamlanacağõ, yoğunça- larõn da yõl sonunda piyasaya çõka- bileceği belirtiliyor. İDSO yöneticilerine çalõşmanõn sponsorunu sorduğumda, olmadõğõ yanõtõnõ aldõm. Teknik işlemleri ödemek için sponsor aramayõ sür- dürürken ön harcamalarõ dernek bütçesinden karşõlamõşlar. Orkestra da para almadan çalmõş. Bu neden- le orkestra üyeleri “sponsor biziz” diyorlar biraz da gururla, çünkü çok başarõlõ bir iş çõkardõklarõna inanõyorlar. Şef Rahbari de onlarla aynõ kanõ- da. Kayõt çalõşmasõnõn son günü, öğ- le yemeği arasõndaki konuşmamõz- da ilk sözleri; “Olağanüstü bir ‘Er- kin Birinci Senfoni’ kaydettik. Rey’in yapıtı da çok iyi gidiyor. Orkestra çok iyi, disiplinli çalıyor. Sonuç fantastik!” oluyor. “Niçin Saygun değil de Erkin ve Rey” so- rumu da “Saygun dünyada zaten tanınıyor, o nedenle bu seçimi yaptım. Ayrıca, bu yoğunçaların çağdaş Türk müziğinin uluslar- arası pazara çıkmasına bir baş- langıç olmasını umuyorum” diye yanõtlõyor. Sonra sözü yine kayõt çalõşmasõ- na, orkestraya getiriyor; “Uluslar- arası pazarda 200’ün üzerinde yo- ğunçalardan sonra, bu kayıt tam bir sürpriz oldu bana” diyor. “Ha- rika bir kayıt. Bir bakıma 14 yıl- lık çalışmamın ödülü. Kayıt sıra- sında birçok orkestra üyesi gelip bu orkestradan gurur duydukla- rını söylediler. Ben de gurur du- yuyorum. İstanbullular da gurur duymalı böyle bir orkestraları olduğu için” diye de ekliyor. İDSOdünyayaaçõlõyor Şef Alexander Rahbari yönetiminde Erkin ve Rey’in iki önemli yapõtõnõ kaydettiler Kültür Servisi - Heyamola Yayõnlarõ, bir süredir hazõrlõğõnõ sürdürdüğü ve editör- lüğünü Ömer Asan’õn üstlendiği “12 Eylül Sabahı” adlõ kitap projesini halka açõk hale getirdi. 12 Eylül sabahõ ile ilgili anõlarõn bir araya getirileceği bu çalõşmada fark- lõ düşüncelerden insanlarõn yer al- masõnõn amaçlandõğõ belirtildi. 12 Eylül 2010 tarihinde okurlar- la buluşturulmasõ tasarlanan bu ki- tapla, 30 yõl sonra 12 Eylül’ün bel- leklerde ne tür bir iz bõraktõğõnõn or- taya konulacağõ bildirilirken, 12 Eylül 2010’un aynõ zamanda “bir anayasa paketinin referandum tarihi olduğu” vurgulandõ. Heyamola Yayõnlarõ’ndan yapõlan açõklamada, “12 Eylül Sabahı ad- lı kitaba oldukça geniş kesimlerin katılımını sağla- mayı amaçlıyoruz. O nedenle Facebo- ok’ta kurduğumuz ‘12 Eylül Sabahõ’ adlı grup aracılığıyla da tüm yurt- taşlarımıza kapımızı açmış ol- duk. Kısa sürede 1170 kişinin ka- tıldığı grup her geçen gün çoğal- maktadır” denildi. 12 Eylül sabahõnõ yazmak iste- yenlerin şu sorularõ yanõtlayarak ki- taba katõlmalarõ istendi: 12 Eylül 1980 sabahõ nerede, nasõl uyandõnõz? O gün neler yaptõnõz, başõnõza neler geldi? O sabah sizin yaşamõnõzda ne- yi değiştirdi? Yazõlarõn bir A4 sayfasõnõ aşma- masõ gerektiği, son katõlõm tarihinin 15 Temmuz 2010 olduğu belirtildi. Yazõlarõn heyamola@heyamola.net adresine gönderilmesi istendi. HEYAMOLA YAYINLARI’NIN KİTAP PROJESİ Sanat piyasasõ düşüşte
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear