22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 22 NİSAN 2010 PERŞEMBE 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Kötü Bir Rüya! Olmaz ya, diyelim ki Türkiye başkanlık sistemine geçti, Tayyip Bey’in istediği koşullarda... Tayyip Bey de ilk başkan oldu. Bu “mutlu doğum” gibi olayın nasıl seyredeceğini merak edenler, 20 Nisan tarihli Milliyet’in ilk sayfasındaki büyük fotoğrafa baksın: “Tebrik Kuyruğu, Başkanlık sistemine geçebiliriz sözlerine destek. Abdülkadir Aksu ‘Başbakanımızın başkanlığı çok güzel olur’ dedi. Çicek: Olumlu bakıyorum. Diğer partililer: Erdoğan başkan olmalı! AKP’deki bu coşku Meclis’teki görüntülere de yansıdı Sabah TBBM’ye gelen Erdoğan’ı, çok sayıda bakan ve milletvekili merdivenlerde sıra olmuş halde karşıladı. Başbakan hepsinin tek tek elini sıktı.” Birden Sicilya, İtalya, babalar, başkanlar falan canlandı gözümün önünde. Tabii ki filmlerden. Yoksa Sicilya kültürü, bizim Nilgün Cerrahoğlu’nun uzmanlık alanı! Kimbilir belki fotoğraf yanıltıyordur, ilgisi yoktur, diyerek, gözlüğümü çıkartıp (o zaman mikroskopik görebiliyorumg) daha yakından inceledim fotoğrafı; yoo hayır, başkana hediye mediye veren yoktu! Bendeki, algılama bozukluğu, olayları birbirine karıştırma, şüphesiz ki. Kötü bir rüya gördüm sandım. Ama Erdoğan’ın başkanlık sistemi, insana kötü rüyalar gördürüyor! Nedeni ben değilim! Meclis’in dışında oluşan bu tebrik kuyruğu, başkanlığın gerçekleşmesi halinde acaba Ankara’nın dışında nereye kadar uzanır dersiniz! Başkanlık, ülkemizde sadece, boyun eğme, irade ve ruh teslimiyeti kültürünü, şüphesiz ki, en öncelikli olarak siyasette geliştirecektir! Başbakan ve adamları başkanlık sistemine itirazları olduğunu ancak ikna edilmeye de açık olduğunu yazan H. Cemal’i yoğuruyorlardır, umarım! Aman bunu ihmal etmesinler! Artık bildiğimiz bir konu kesinleşti: Yargıdaki anayasa değişikliği, tamamen Erdoğan’ın istekleri doğrultusunda tasarlanmış. Orada hiç karşı fikir söyleyen olmamış mı? Anlaşılan olmamış, bunun yerine fotoğraftan da anladığımız gibi hemen herkes gelecek için pozisyonunu almayı tercih etmiş! Gözünü sevdiğim, demokrasi işte tam da bu be kardeşim! Büyük patron, Çankaya’daki koltuğa 2012’de, Gül’den daha büyük yetkilerle oturmanın altyapısını oluşturuyor! Kendi Anayasa Mahkemesi’ni (Anayasa Mahkememm!!), kendi Hâkimler ve Yargıçlar Yüksek Kurulu’nu (Benimmm savcılarım, benim hâkimlerimmm) oluşturacak! Böylece Gül’den, daha üst düzeyde göreve başlayacak! Değişikliğin yargı maddelerinin bir şekilde iptali için şimdi çok daha ciddi nedenler ortaya çıktı! İstişare! Düşünce alışverişi, bir ortak akıl oluşturmadır. Danışmak, yani! Hele olağanüstü kararlar ve zamanlarda, kaçınılmaz olarak başvurulması gereken yüzyılların olgusudur! Paylaşmak yani! Dar bir çevrede alınacak iki üç kişinin kararıyla, daha geniş bir çevrede oluşturulacak kararlar arasında dünya kadar fark vardır. Okurlarımız gazetelerine sahip çıkıyor. Cumhuriyet’te bir siyasal çizgi değişikliği olabileceğine ilişkin okurlarda oluşan güvensizliği bertaraf etmeliyiz! Ey okur, Cumhuriyet her zamankindan daha çok senin! Gazetemizin satışını hızla arttırmalıyız! Cumhuriyet çalışanları, okurların desteğini arkalarında hissettikleri sürece, daha iyi ürün verebilecek cinstendir! Cumhuriyet’in kurulları var. Sevgili okur, bu kurullar çalışır. Vakfı var, yayın kurulu var, icrası var, gazete çalışanları var... Bütün bunlar çalışır! Şüphesiz okuru var, hiç uyumadan çalışan! Cumhuriyet kurumlaşacak, önemli kararlarını sahip olduğu kurulların katkılarıyla alacaktır. İlhan Selçuk aktif döneminin son davranışı olarak vakıf, yayın ve yönetim kurullarını birlikte toplantılar yapmaya alıştırmıştır. Geleceğimizin en büyük güvencesi budur... Ben bundan şüphe duymuyorum! Bence okur da duymasın! Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK Ekleyelim ki, toplusözleşme süre- cinde uyuşmazlõk çõkmasõ durumunda taraflarõn başvurusu üzerine vereceği ka- rara -bir kavramsal çelişki olarak- “top- lusözleşme” niteliği kazandõrõlmak is- tenen Uzlaştõrma Kurulu, 4688 sayõlõ Kanun uyarõnca “Yüksek Hakem Ku- rulu Başkanı’nın başkanlığında; Üni- versitelerarası Kurul tarafından fa- kültelerin çalışma ekonomisi, iş hu- kuku, idare hukuku ve kamu maliyesi bilim dallarından seçilecek birer üye olmak üzere dört öğretim üyesinden oluşur.” (m. 35/II c. 1). Böyle bir ku- rulun takdir yetkisini parlamento önün- de sorumlu Bakanlar Kurulu’ndan da- ha iyi kullanacağõ, tutarlõ bir gerekçe ile savunulamaz. Kaldõ ki, her durumda ger- çek veya varsayõmsal bir toplusözleş- menin gerektirdiği idari veya yasal dü- zenlemenin yapõlabilmesi için Bakanlar Kurulu’nun -bugün olduğu gibi- devreye girmesi kaçõnõlmazdõr. Yine Kanun Teklifi’nin 6. fõkrasõ ile kaldõrõlmak istenen 53. maddenin 4. fõk- rasõ, -yukarõda değinildiği gibi- Teklif’in 5. maddesiyle kaldõrõlmak istenen 51. maddenin 4. fõkrasõ paralelinde bir hü- kümdür: “Aynı işyerinde, aynı dönem için, birden fazla toplu iş sözleşmesi yapılamaz ve uygulanamaz.” Yukarõda güçlü sendikacõlõk açõsõndan söyledik- lerimiz, bu fõkranõn kaldõrõlmasõ bakõ- mõndan da geçerlidir. Üstelik bu fõkra- nõn 98 sayõlõ Sözleşme’nin 4. maddesi ile çelişen bir yönü de bulunmamakta- dõr. 53. maddede yasa tekniği açõsõndan yapõlmasõ gereken değişiklik, yürür- lükteki 3. fõkranõn buradan alõnarak “Kamu görevlileri sendikaları” kenar başlõğõyla halen boş bulunan 52. mad- deye aktarõlmasõdõr (4). Grev hakkı ve lokavtla ilgili hükümler Kanun Teklifi’nin 7. maddesiyle ana- yasanõn şimdiye değin hiçbir değişiklik konusu olmamõş 54. maddesinin 3. ve 7. fõkralarõ kaldõrõlmaktadõr. Sözü edi- len 3. fõkra, grev sõrasõnda işçilerin ve sendikanõn kasõtlõ veya kusurlu hare- ketleri sonucunda grev uygulanan iş- yerinde sebep olduklarõ maddi zarardan sendikayõ sorumlu tutmaktadõr. 7. fõk- raya göre de, “Siyasi amaçlı grev ve lo- kavt, dayanışma grev ve lokavtı, ge- nel grev ve lokavt, işyeri işgali, işi ya- vaşlatma, verim düşürme ve diğer di- renişler yapılamaz.” Bu hükümler, ulusal ekonomiyi grev hakkõnõn kötüye kullanõlmasõndan ko- rumak, grev ve lokavtõn toplu iş söz- leşmesi sürecinde amaç dõşõ kullanõl- masõnõ önlemek amaçlarõna yöneliktir. Dolayõsõyla önerilen değişikliklerin bir yandan işçiler için ne getireceği, öbür yandan ulusal ekonomi açõsõndan ne gö- türeceği iyi düşünmek gerekir. Şüphe- siz, grev hakkõnõn kullanõlmasõ bazõ maddi zararlara yol açabilir. Bu, işin do- ğasõnda vardõr. Ama kasõtlõ hareketler- le işyerinin zarara uğratõlmasõ, sonun- da işçinin de zararlõ çõkacağõ bir kõsõr döngüye yol açabilir. Aynõ biçimde iş- yeri işgali gibi direnişlerle üretimin düşürülmesi de, yalnõz işvereni değil, so- nunda işçiyi de olumsuz yönde etkile- yecek hareketlerdir. İşyeri işgali gibi hu- kuka aykõrõ eylemlerin meşrulaştõrõl- masõnda hiç kimsenin yararõ yoktur. Grev ve lokavtõn işçi-işveren ilişkileri dõşõnda amaçlarla kullanõlmasõ olana- ğõnõn getirilmesi, -7. madde gerekçe- sinde iddia edilenin tersine- “ileri bir adım” değil, ekonomik ve siyasal ya- şamõ ciddi boyutlarda sarsõntõya uğra- tabilecek yanlõş bir adõm olacaktõr. Sonuç Yukarõdaki açõklamalardan anlaşõla- cağõ üzere, anayasanõn 51, 53 ve 54. maddelerinde yapõlmak istenen deği- şiklikler, sonuçlarõ iyi düşünülmemiş yanlõşlarõ içermektedir. TBMM Anayasa Komisyonu’ndan geçen değişiklik öne- rilerinin Genel Kurul’da yeniden de- ğerlendirilmesinde sayõsõz yarar vardõr. (4) Bu konuda ayrõca bk. Hikmet Sami Türk, “Nasõl Bir Anayasa Değişikliği?”, Cum- huriyet, 20.3.2010, s. 9. Anayasa Değişikliği ve Sendikal Haklar -II- ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Genel Kurulu’nda önceki gün 1 Mayõs 1977’de Taksim’de 37 kişinin öldüğü, birçok kişinin de yaralandõğõ olaylarõn açõğa kavuşturulmasõ için CHP’lilerin verdiği Meclis araştõrmasõ önerge- sinin görüşülmesine ilişkin önerisi AKP oyla- rõyla reddedildi. Önerinin görüşülmesi sõrasõn- da “sarı sendikacı”, “1 Mayıs ticaretinden vaz- geçin” suçlamalarõnõn yer aldõğõ sert tartõşma- lar yaşandõ. CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, “Bu önerge turnusol kâğıdıydı. AKP’nin de-mokrat olduğuna bizi inandır- maya çalışanlara ithaf olunur” dedi. BDP, ay- nõ konudaki önergelerinin önümüzdeki hafta ge- nel kurulda görüşülmesini isteyecek. CHP’lilerin “kanlı 1 Mayıs”la ilgili araş- tõrma önergesinin önceki gün TBMM genel ku- rulunda görüşülmesi girişimi sonuçsuz kalõr- ken BDP’lilerin de aynõ konudaki araştõrma önergelerinin görüşülmesi için önümüzdeki haf- ta girişimde bulunacağõ öğrenildi. CHP Grup Başkanvekili Anadol, AKP’nin tavrõnõn “de- mokratlıklarının sınanması açısından çok önemli olduğunu” söyledi. Anadol, “Bu önerge turnusol kâğıdıydı. AKP’nin de- mokrat olduğuna inanan ve bizi de inan- dırmaya çalışan bazı köşe yazarlarını ken- di saflıklarıyla baş başa bırakıyoruz. Bu so- nuç, bizi de AKP’nin demokrat olduğuna inandırmaya çalışan neo liberal köşe ya- zarlarına ithaf olunur” dedi. CHP’lilerin öne- risinin görüşülmesi sõrasõnda yaşanan tartõş- malar tutanaklara şöyle yansõdõ: KEMAL ANADOL - İktidarõnõzda, 1 Ma- yõs’õ İstanbul halkõna zehreden ve 1 Mayõs’ta hastanelere biber gazõ atõlan, ÖDP’ye, DİSK’e zorla sokulduktan sonra üzerlerine biber gazõ atõ- lan milletvekilinin, bu kürsüde, biber gazõ yi- yen milletvekillerinin olayõ anlatan sahneler ge- ride kaldõ. Her şeye rağmen, 1 Mayõs 2010’un Taksim Alanõ’nda kutlanmasõnõ memnuniyet- le karşõlõyoruz. Sendikacõ arkadaşõmõz Agâh Kafkas’õn bir gazetede yayõmlanan demecini de memnuniyetle okudum. “1 Mayıs’ta Taksim Alanı’na gideceğim ama asıl amacım, 1 Ma- yıs 1977’deki kanlı pazar olayının açıklan- ması için bir şeyler yapmak gerekiyor. Ben de o olayın gerçek faillerinin bulunmasını is- tiyorum” diyor. 1 Mayõs 1977 günü Taksim Alanõ’nda bay- ramlarõnõ kutlamak isteyen emekçiler yüz bin- lerce kişiyle alanõ doldurmuşlardõ. 37 vatan- daşõmõz can verdi. Yüzlerce vatandaşõmõz ezildi, yaralandõ. Intercontinental Oteli’nin beşinci katõ polis tarafõndan, birtakõm güçler ta- rafõndan boşaltõlmõştõ. Merhum Uğur Mumcu, yazdõğõ bir kitapta bugün hâlâ güncelliğini ko- ruyan sorular soruyor: 510, 511, 512 numara- lõ odalarda kimler vardõ? (AKP sõralarõndan “Ergenekon” sesleri) Ergenekon, değil mi? Hemen yardõmcõ olun. Onu da dahil edersiniz bu davaya (...) Demokratikleşmeden bahsedi- yorsunuz, geçmişle yüzleşmekten bahsedi- yorsunuz. DTP bir önerge verdi, askeri dar- belerle ilgili. Biz CHP olarak olumlu rey ver- dik, siz reddettiniz. JİTEM’le ilgili bir önerge daha verildi, onu da reddettiniz. Şimdi bir öner- ge verildi Ali Rıza Öztürk ve arkadaşlarõ ta- rafõndan, Sabahattin Ali’den Hrant Dink’e ka- dar siyasi cinayetlerin araştõrõlmasõ için; çõktõnõz onu da reddettiniz. Ama bunu reddetmeyin. Ya- ni, demokratikleşme, geçmişle yüzleşme di- yorsanõz, gladio burada, derin devlet burada, bu- na eğilmezseniz… NURETTİN CANİKLİ (AKP Grup Baş- kanvekili) - Anayasayõ görüşelim ondan sonra. AGÂH KAFKAS (AKP) - Önce, şu 1 Ma- yõs ticaretinden vazgeçelim siyaseten. Yani, 1 Mayõs, Türkiye’de, ilk defa, cumhuriyet tari- hi boyunca özüne uygun, “Emek ve Daya- nışma Günü” olarak resmen devletin tanõdõ- ğõ gün haline AK Parti iktidarõyla gelmiştir... Şimdi, bir anayasa değişikliği görüşüyoruz. Ça- lõşma hayatõyla ilgili devrim niteliğinde deği- şiklikler yapacağõz. KEMAL ANADOL (İzmir) - Senin oy ren- gin sarõ, sarõ… AGÂH KAFKAS (Devamla) - Oyumun ren- gini göreceksin. Anayasada Türkiye’de ilk de- fa kamu çalõşanlarõna toplusözleşme hakkõ ve- ren maddeye siz ne oy vereceksiniz? Türkiye’de sendikal hareketin özgürleşmesi için, onun önü- nün açõlmasõ için yapõlan düzenlemelere, 51. maddeye ne oy vereceksiniz? Ben çok merak edi- yorum? EŞREF KARAİBRAHİM (CHP) - Sen sen- dikacõsõn, grev nerede? OKTAY VURAL (MHP Grup Başkanveki- li) - Senin gibi sarõ sendikaya hayõr. AGÂH KAFKAS (Devamla) - 1 Mayõs’õn ka- ranlõk noktalarõnõn aydõnlatõlmasõ konusunda biz Ak Parti olarak bunun yanõndayõz ama Türki- ye’nin önemli bir demokrasi olayõnõ engelleme aracõ olarak asla size kullandõrmayacağõz bunu. KEMAL ANADOL - “Demokrasi” diye de- meç verme! Artistlik yapma! (...) Benim sarõ sen- dikacõlardan alacak sol dersim yoktur. Sarõ sen- dikacõlardan alacak sol dersim yoktur, yüreği olan bu öneriye oy verir ve 1 Mayõs’õ ortaya çõkartõr. AKIN BİRDAL (BDP) - 1 Mayõs’ta,1 Mayõs alanõnda olmak ne demektir biliyor musunuz? Bu- gün AKP’nin izlediği neo liberal politikalara kar- şõ çõkmak demektir... Ee, şimdi, siz faili meçhul cinayetlere karşõ çõkacaksõnõz, JİTEM, kontrge- rillanõn oluşturulmasõna karşõ çõkacaksõnõz, dar- belere ve bunun araştõrõlmasõna karşõ çõkacaksõ- nõz ve gerçekten bugün emekçilerin yarattõğõ de- ğerlere el koyan politikalarõ savunacaksõnõz, ondan sonra da bunun emek adõna olduğunu söy- leyeceksiniz. Olmaz böyle bir şey. O nedenle, kim ezilenlerden yanaysa, emekçilerden yanaysa, 1980 darbesini hazõrlayan koşullarõn yüzleşme- sini ister, yani Kahramanmaraş katliamõnõn fa- illerinin açõğa çõkarõlmasõnõ ister, Sõvas katlia- mõnõn faillerinin açõğa çõkarõlmasõnõ ister, 16 Mart’ta Beyazõt’ta yedi devrimci gencin katle- dilmesinin faillerini ister ve The Marmara Ote- li’nde beşinci, altõncõ katta konuşlanmõş olan kontrgerillanõn peşine düşer. Ne yazõk ki bu ta- rihle yüzleşmekten kaçõnõlõyor ve çekiniliyor. CHP’lilerin 1 Mayõs 1977 katliamõnõn aydõnlatõlmasõyla ilgili önergesini iktidar milletvekilleri reddetti AKP araştõrõlmasõnõ istemedi CHP’lilerin 1 Mayõs 1977’de Taksim’de 37 kişinin öldüğü olaylarõn açõğa ka- vuşturulmasõ için verdiği Meclis araştõrma önergesinin görüşülmesine ilişkin öneri AKP oylarõyla reddedildi. CHP’li Anadol, “Bu önerge turnusol kâğõdõydõ. AKP’nin demokrat olduğuna bizi inandõrmaya çalõşanlara ithaf olunur” dedi. 1 Mayıs 1977’de Tak- sim’de 37 kişi yaşamını yi- tirdi, birçok kişi de yara- landı. obursali@cumhuriyet.com.tr İŞÇİ LİDERLERİNDEN TEPKİ ‘İktidar samimi değil’ İstanbul Haber Servisi - 1 Mayõs 1977 katliamõyla ilgili araştõrma komis- yonu kurulmasõ önergesinin AKP mil- lekvekillerince reddedilmesi, işçi liderle- rinin sert tepkisine neden oldu. DİSK Genel Başkanõ Süleyman Çele- bi, “1 Mayıs 77 Taksim katliamı ay- dınlatılmadan demokratikleşmeden söz edilemez” dedi. 1 Mayõs’õn “Emek ve Dayanışma Günü” olarak tatil ilan edilmesinin ve Taksim’in bu yõl 1 Mayõs etkinliklerine açõlmasõnõn önemli geliş- meler olduklarõnõ ancak yeterli olmadõk- larõnõ kaydeden Çelebi, “Ülkemizin de- mokratikleşme sürecinde önemli adımlar atması, darbelerle yüzleşme- si, 12 Eylül’e giden yolda köşe taşı olan Taksim 1 Mayıs 1977 katliamı- nın, Çorum, Kahramanmaraş ve 16 Mart katliamlarının, Kemal Türkler, Doğan Öz, Abdi İpekçi ve benzer siyasi cinayetlerin, bütün kontrgerilla faali- yetlerinin araştırılarak ortaya çıkarıl- ması, sorumlularının yargılanması ge- reklidir, kaçınılmazdır ve zorunlu- dur” diye konuştu. DİSK Tekstil Sendi- kasõ Genel Başkanõ Rıdvan Budak, de- mokratikleşme iddiasõ olan bir siyasi partinin, önce demokrasi dõşõ olaylarõ sorgulamasõ gerektiğini söyledi. Budak, “’77 1 Mayıs’ı, Kahramanmaraş, Sı- vas olayları ortaya çıkarılmadan Tür- kiye’de temiz bir demokrasi kurmak mümkün değildir. Temiz bir toplum yaratmak mümkün değildir. Eğer AKP’nin istediği temiz bir toplumsa CHP’ye destek vermelidir. Aksi AKP’nin samimiyetsizliğini gösterir. AKP bu konuda samimi değildir, sı- nıfta kalmıştır” dedi. 1 Mayõs 77 kat- liamõ mağdurlarõnõn avukatõ Rasim Öz, davayla ilgili takipsizlik kararõ ulaştõk- tan sonra Avrupa İnsan Haklarõ Mahke- mesi’ne (AİHM) başvuracağõnõ belirtti. YÖK’ÜN 0.03 PUANLIK FARK KARARINA İTİRAZ REDDEDİLDİ Danõştay yeni katsayõda yürütmeyi durdurmadõ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Da- nõştay, daha önce iki kez yürütmesini dur- durduğu imam hatiplilere üniversiteye gi- rişte avantaj sağlayan katsayõ düzenlemesi konusunda YÖK’ün 0.12-0.15 oranlarõnda belirlediği üçüncü katsayõ kararõnõn yürüt- mesinin durdurulmasõ istemini reddetti. Buna göre, alan içi tercihte bulunan bir aday ile alan dõşõ tercih yapan adaylar ara- sõnda 3 - 15 puan arasõnda bir fark olacak. YÖK’ün 17 Mart 2010 tarihinde aldõğõ ve alan içi tercihlerde 0.15, alan dõşõ ter- cihlerde ise 0.12 olan katsayõ oranlarõnõn yürütmesinin durdurulmasõ istemiyle Ana- dolu öğretmen lisesi son sõnõf öğrencisi ta- rafõndan Danõştay’da dava açõlmõştõ. Da- nõştay 8. Dairesi, yürütmenin durdurulmasõ istemini oybirliğiyle reddetti. Kararda, alan/bölüm yönlendirmesi amacõna hizmet ettiği anlaşõlan farklõ sõnav ve puan türleri- nin bulunduğu yeni sõnav sisteminin farklõ katsayõ ile desteklenmesi sonucunda oluş- turulan katsayõ oranlarõnõn Milli Eğitim Temel Yasasõ’nõn yönlendirmeye ilişkin amacõna ve bu konudaki yargõ kararlarõna aykõrõ olmadõğõ kaydedildi. Dairenin kara- rõnda, “Ek katsayı uygulaması 2547 sa- yılı yasanın 45. maddesinde yer alan ku- raldan kaynaklanmakta olup, açıklanan sınav sistemi değişikliği nedeniyle yeni bir katsayının belirlenmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamıştır” denildi. HUKUKÇULAR İSTANBUL’DA BİR ARAYA GELDİ ‘Çocuklar terörün kucağõna itiliyor’ İstanbul Haber Servisi - Yargõtay 9. Ceza Dairesi Üyesi Osman Baş, çocuk yaşta birinin kendisini suça iten yetişkinle birlikte yargõlandõğõna dikkat çekerek “Aynı cezaevine konuluyorlar. Toplum olarak çocuğu korumak istiyorsak, onun üstün yararını göz önünde bulun- duran yasalar oluşturmalıyız” dedi. Yargõtay 5. Ceza Dairesi Üyesi Abdül- kadir İlhan ise çocuklarõ tutuklamanõn, cezalandõrmanõn tedbir olmadõğõnõ belirte- rek “Çocukların cezalandırılması değil, devletin koruması altına alınması gere- kiyor” diye konuştu. İstanbul Kültür Üni- versitesi (İKÜ) Hukuk Fakültesi tarafõndan düzenlenen “Çocuk ve Hukuk” konulu kolokyumda, Yargõtay üyeleri çocuklar için bir araya geldi. “Çocuk ve Terör Suçları” başlõklõ oturumu açan İKÜ Hu- kuk Fakültesi Dekanõ Prof. Bahri Öztürk, çocuk davalarõnda soruşturma, ceza ve in- fazõn adil olmadõğõna dikkat çekerek “Taş atan çocuklarla ilgili çok küçük bir ka- nun değişikliği dahi Habur’da yaşanan- lardan sonra geri çekildi. Oysa çocuklar siyasi bir konu değil” dedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcõsõ Aykut Cengiz En- gin de “Çocuklar için yapılacak düzen- lemeler, çocukları terör suçundan cay- dıracak nitelikte olmalıdır. Çocuklara iyilik yapacağız derken onları terörün kucağına itmemeliyiz” diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear