Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Y eryüzü Kitaplığı
L OSTO
cdaluatefOcumhuriyetcoDi.tr
Birgazeteclnln kalemlnden
Bacardi rom imparatorluğunun 150 yıllık serüveni
Bacardi'lerin 'rom'anı
R
obert Louis Stcvensun'ın
Definc Adast adlı roma-
nında bir denizci şarkısı
geçer ya da bir korsan
şarkısı. Böyle şarkılan çevirmek
zordur, bazen şiir çevirmekten de
zordur. Belki serbestçe şöyle söyle-
nebilir: "On beş tayfa tünemiş bir
ölünün sandığına / Hey anam hey,
var mı bana yan bakan / Diktin mi romu
kafaya olursun zilzurna / Hey anam hey,
var mı bana yan bakan..." Rom, Steven-
son'ın romanının kanlı canlı karakterle-
rinden biridir sanki. Roman değil de
rom/an handiyse. Bu 19. yüzyıl sonu ro-
manının "rom"la dolu "an"lannın haddi
hesabı yoktur. Omzunda papağanıyla
dolaşan Long John Silver, geminin tayfa-
lannı isyana luşkırtabilmek için onlara
bol bol rom içirir.
Aslına bakılırsa, Define Adası'na gelin-
ceye kadar, şekerkamışından clde edilen
bu alkollü içkının ilk olarak Batı Hint
Adalan'nda ortaya çıktığı söylenir. Bar-
bados Adası'nda bulunan 1650'lerden
kalma lcimi kayıtlarda romdan söz edildi-
ği görülmektedir. Önceleri "rumbillion"
adı verilen, 1660'lardan sonra kısaca
"rom" denmeye başlanan bu içki, Ame-
rikan kolonilerinin köle ticaretinde de
azınsanamayacak bir rol üstlenmiştir. Af-
rika'dan getirilen köleler Batı Hint Ada-
lan'nda şekerkamışı melasıyla değiştirilir,
alınan melas New England'da roma dön-
üştürülerek Afrika'dan yeni köle alımın-
da kullanılırmış.
Yine de, rom, 17., 18., 19. yüzyıllann
korsanlık ve denizcilik öykülerinin aynl-
maz bir parçasıdır. Böylesi öykülerin te-
melinde ise, kuşkusuz, deniz yaşamının
acımasız gerçekleri yatar. Örneğin, be-
sinlerle alınan C vitamininin yetersizliği
yüzünden ortaya çıkan beslenmc bozuk-
luğu, iskorbüt, 15. yiizyılın sonlanna
doğru uzun yolculuklara çıkan denizci-
lerde görülen öliim ve güçsüzlüklerin
başlıca nedeniydi. Gerek donanmadaki
denizciler, gerek korsanlar, iskorbüte ya-
kalanmamak için "grog" denen bir içki
içerlerdi. Şekerli su, limon suyu ve ro-
mun kanşımından oluşan bu ünlü deniz-
ci içkisi, tayfalara günliik tayın olarak ve-
rilirdi. tçilebilir su bitmek bilmeyen yol-
cululdarda kolaylıkla ve kısa zamanda
kirlenebildiği için de, gemilere sudan
çok şarap ve rom alınırdı nerdeyse.
DAHAÇOKROM
Korsan gemilerindeki tayfalara donan-
ma gemilerindekinden daha iyi davranıl-
dığı söylenir. Britanya imparatorluğu do-
nanma mahkcmesinin kayıtları, kaptan-
lann tayfalara uyguladıklan vahşice bas-
kılann örnekleriyle doludur. Imparator-
luk gemilerinde kırbaçlama cezası yüz-
lerce yıl boyunca gündelik, sıradan olay-
lardan sayılmıştı. Tayfalar aynca daracık
hücrelere kapatılarak ya da kavurucu gü-
neşin altında direğe bağlanarak cezalan-
SAYFA 6
dınlırdı. Ama rom tayınından yoksun bı-
rakılmak da en ağır cezalar arasındaydı.
Britanya donanmasındaki isyanlann da-
yak ve hücre cezasına çarptınlan tayfa-
lardan çok, giindclik rom payından yok-
sun bırakılılıklan için deliye dönen tayfa-
lar tarafından çıkarıldığı görülmüştür.
Nitekim birçok korsan denizcilik serüve-
nine donanmada ya da ticaret gemilerin-
de tayfa olarak başlamış, ama komutan-
lann zulmünden kurtulmak için firar
edip kapağı korsan gemilerine atmıştır.
Bunda, "daha çok para"nın yanı sıra
"daha çok rom"un da hatın sayılır bir
katkısı vardır.
1850da Katalunya nın sitges kentinden Kuba'ya göc eden
$arap tadrl Facundo Bacardi.
Tarihin en ünlü korsanlanndan Ed-
ward Teach ya da Anıerikan folklorun-
daki adıyla Kara Sakal da, ilkin bir Ingi-
liz ticaret gemisinde çalıştıktan sonra,
korsan olarak adını ilk kez 17l6'da du-
yurmuş, ertesi yıl ele geçirdiği bir Fransız
ticaret gemisini kırk toplu bir savaş ge-
misine dönüştürerek, Antil Denizi'nde
gerçekleştirdiği soygunlarla ün salmışur.
Ancak Kara Sakal'ın sonu kötü olmuş,
bir Ingiliz filosu şiddetli bir çarpışmadan
sonra Teach'i yenilgiye uğratmış,
çarpışmada ölen Kara Sakal'ın
başı gövdesinden aynlarak gemi-
sinin kıçındaki çivadraya takıl-
mıştır.
Yalnızca görkemli siyah saka-
lıyla değil, kimsenin bulamadığı
ve büyük olasılıkla var olmayan
definesiyle dc nam salan Kara
Sakal roma diışkünlüğüyle de
ünlüdür. 19. yiizyılın korsan ef-
sanelerinde, Kara Sakal'ın "içki-
li", daha doğrusu "romlu" oyun-
ları pek sevdiği anlatılır. Bu il-
ginç "oyunlar"dan birinde, Kara
Sakal adamlarına özel kamara-
sında içki şöleni çeker, birkaç fıçı
romdan sonra herkes dut gibi ol-
duğunda bir tcki dışında biitün
mumları söndürürmüş. Sonra
adamlarına eğilip kendilerini
kollamalarını söyler, son mumu
da üfleyip söndürür, piştollannı
çekip karanlık odanın içinde
rastgele ateş etmeye başlannış.
Eger adamlardan biri vurulacak
olursa, Kara Sakal'a göre, bu
onun güvenilmez biri olduğunu
gösterirmiş. "Oyun", biri vuru-
luncaya ya da Kara Sakal sıkılın-
caya kadar sürüp gidermiş.
KATALUNYA'DAN KÜBA'YA
Bir zamanlar Afrikalı kölelerin takas
edildikleri, tayfalann, korsanlann onsuz
edemedikleri rom, kuşkusuz, düşük nite-
likli ve çok sert bir romdu. 1830'da Ka-
talunya'nın Sitges kentinden Küba'ya
göç eden şarap taciri Facundo Bacardi
ise bu vahşi romu evcilleştirmeye kalkış-
tı. Çok daha gelişkin yöntemler kullandı,
dışandan katılan özel mayalardan yarar-
landı, mayalanmış ürünü kesintisiz çalı-
şan damıtma kazanlannda da-
mıttı. Romu, meşe ağacından
yapılmış fıçılarda dinlendirerek
"yumuşattı". Böylece, dünyanın
ilk berrak, "beyaz" romu çıktı
ortaya.
Ne ki, Bacardi ailesinin tarihi,
19. yüzyıl ortalanndan başlaya-
rak Küba'nın modcrn tarihinin
aynlmaz bir parçası olacaktı.
Amerikalı gazeteci Tom Gjel-
ten, Viking'den çıkan Bacardi
and the Long Figbt/or Cuba
(Bacardi ve Küba için Verilen
Uzun Savaş) adlı kitabında, bir
aileyle bir ülkenin nerdeyse bütünleşmiş
tarihini anlatıyor. NPR'nin (National
Public Radio) çok savaş görmüş kıdemli
muhabiri Gjelten, uzun araştırmalar so-
nucunda kalemc aldığı kitabında, bu-
günkü Bacardi imparatorluğunun ilgjnç
tarihini öykülüyor.
Bacardi, günümüzde, daha başka
ürünlerin yanı sıra yüz elliden fazla ülke-
ye yılda 20 milyon kasa rom satıyor. Ama
Don Facundo'nun 1862'de Küba'nın
doğusundaki Santiago kentinde, 3.500
pesoya satın aldığı tcneke damlı, cski
püskü, çatı kirişlcri arasında yarasalann
yaşadığı -ki bu yarasa Bacardi markası-
nın simgesi olacaktır- bir damıtımevinde
başlattığı uğraşın ürünü Bacardi romlan-
nın tek bir şişesi bile bugün Küba'da sa-
tılmıyor. Gjelten 'in Bacardi kitabı, bir
yandan da, bu garip çelişkinin öyküsüne
dayanıyor.
1$ DEHASI
Don Facundo, kendini emekliye ayinr-
ken, şirketi en büyük oğlu Emilio'ya, ro-
mun gizli formülünü de onun küçüğü
Facundo'ya teslim etmiş. Emilio bir yan-
dan şirketi geJiştirirken, bir yandan da
Küba'nın îspanyollara karşı bağımsızlık
savaşında isyancılan desteklemiş, iki kez
hapse düşmüş, Küba'dan sürülmüş. Bu
zor yıllarda Emilio'nun kardcşleri Fa-
cundo ve Jose ile eniştesi Enrique Schu-
eg, şirkctin varlığını korumayı üstlenmiş-
ler. Amerikalılann Ispanyollan yenilgiye
uğratıp Küba'yı işgal etmeleriyle birlikte
Bacardi firmasının namı almış yürümüş.
İçki yasağı yıllannda Amerikalilar rom
içmek için Küba'ya akın etmişler. Izleyen
yıllarda, biraz da Schueg'in "iş
dehasın
yla, Küba romun anavatanı, Ba-
cardi de romlann kralı olmuş.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra Bacar-
di'ler, Batista diktatörlüğüne karşı çık-
mışlar ve Fidel Castro'yu desteklemişler.
Bazı işçilerinin isyana güçlere katılması-
na izin vermişler; Castro hareketine para
desteğinde bulunmuşlar. Ama Cas-
tro'nun, iktidara geldikten bir süre sonra
büyük şirketleri devletleştirmeye ve özel
mülkiyete son vermeye kalkışması işleri
kanştırmış. Yaşanan karmaşık bir süreç-
ten sonra, bugün Bacardi şirketi Mia-
mi'dc üslenmiş bulunuyor. Bacardi'ler
Küba'ya birçok dava açmış durumda.
Bacardi'lerin 1830'lardan günümüze
gelen serüveni, bir fİlm öyküsünden
farksız. Küba'nın adını dünyaya duyuran
bir markanın doğuşu, bağımsızlık savaşı,
hapisler ve sürgünler, Castro hareketinin
desteklenmesi ve Barista'nın devrilmesi,
Castro'yla ters düşmeler ve CIA ile ilişki-
ler, ne ararsanız var. Aklıma, Andy Gar-
cia'nın, ünlü Kübalı romancı Guilleımo
C^abrera Infante'nin senaryosundan ger-
çekleştirdiği "The Lost City" filmi geli-
yor da, sıkı bir "Bacardi filmi" neden çe-
kilmesin diyorum. Aslen Kübalı olan
Andy Garcia'ya yakışır. Castro'nun Kü-
ba'sına karşı bir propaganda aracına dö-
nüşmezse, müthiş bir film çıkar ortaya.
Bir "rom ve Küba" filmi olursa sorun
yok, ama sermaye rahat durmaz, bir çu-
val inciri berbat eder. •
CUMHURİYET KİTAP SAYI 1053