Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                CMYB  C M Y B  3 EK M 2010 PAZAR CUMHUR YET SAYFA  HABERLER 7  CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ün sözlerini değerlendirdi   Türkiye de sıkıyönetim var ANKARA  Cumhuriyet Bürosu    CHP Genel Başkanı Kemal Kı  lıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Ab  dullah Gül ün siyasi temsil ve tu  tukluluğun fiili mahkumiyete dö  nüşmesiyle ilgili sözlerini  önemli   bulduğunu vurgularken  Bir Sayın  Cumhurbaşkanı tutukluluk eğer  infaza dönüşüyor diye bir kaygı ta  şıyorsa bilin ki o ülkede yargı dü  zenine siyasal müdahaleler vardır.  Kamu vicdanındaki rahatsızlık, sı  radan yurttaştan en tepedeki  Cumhurbaşkanı na kadar çık  mıştır. Türkiye de adı konmamış  bir sıkıyönetim vardır  dedi.  CHP lideri Kılıçdaroğlu nun dün il  başkanları toplantısında verdiği me  sajlar, ana başlıklarıyla şöyle:  Ana muhalefet dar geliyor:  Referandumda elde ettiğimiz sonuç  beklediğimiz değildi ama yüzde 58 lik  sonucu il il tahlil edeceğiz. Valilere,  kaymakamlara, şantaja rağmen güzel  bir çalışma yaptınız. Yüzde 42 lik oy  bize şunu gösterdi; artık ana muhale  fet gömleği bize dar geliyor, inatla,  inançla iktidara kilitlenmek zorunda  yız. Kavga etme lüksümüz yok. Yurt  taşlara ısrarla şunu da söyleyeceğiz;  anayasanın değişmez ilkelerinden olan  laik, demokratik, sosyal hukuk devle  tinde yok olan, asıl tehlikede olan sos  yal devlettir. Yoksulluğu tarihe göm  mek CHP nin boynunun borcudur.  Partide oturmayın: Yalova da  bize bir tek oyun çıktığı köye gittim,  o köyden sonuç aldık. Gittiğiniz zaman  sonuç alıyorsunuz, çünkü bizim gizli  gündemimiz yok, millete karşı takıy  ye uygulamıyoruz. Referandum bizim  ilk müşterek sınavımız. Şimdi önü  müzde seçimler var. İl başkanlarımı  zın il başkanlığında oturma lüksü  yok. Kahvede oturacak, lokantada  oturacak, tarlaya gidecek, fabrikaya gi  decek, sivil toplum örgütlerine gide  cek, bize karşı duranlara gidecek ve  onlara kendimizi anlatacağız.  CHP statükocu değil:Avrupa Bir  liği ne gittim, Almanya ya gittim.  CHP yi farklı anlatıyorlardı,  CHP sta  tükocu, her şeye karşı ... Tam tersi,  ruhunda devrimcilik yatan bir partinin  statükocu olma şansı var mıdır? Biz de  ğişimden, dönüşümden yanayız; top  lumu ileriye götürmek için demokra  siyi daha da ileriye götürmek için... Ya  pılan anayasa değişikliğiyle 12 Eylül  Anayasası nda verilen haklar bile alın  dı. AB yetkililerine de söyledim, ve  rilen bir hakkın alınması nerede han  gi kitapta reform olarak algılanıyor?  Yargı bağımsızlığının olmadığı bir  demokrasiye kim reform diyebilir?  Barajı düşürün: Cumhurbaşkanı,   Siyasi temsilin derinleştirilmesi  ve çeşitlendirilmesinin sağlanması  gerekir  dedi. Bu öteden beri CHP nin  dillendirdiği konudur. İlk kez yine biz  söyledik; 12 Eylül ün ürünü olan dü  zeni değiştirin, yüzde 10 barajı de  ğiştirin. Yüzde 47 oy alacaksın, par  lamentoda yüzde 65 milletvekilin ola  cak ve  yüzde 65 milletin iradesidir  diyeceksin , yok öyle kolaycılık.  Halkın iradesi Meclis e tam yansımalı.  Yürekleri varsa gelsinler.  Rahatsızlık Köşk e kadar çık  tı: Bir Sayın Cumhurbaşkanı eğer   tutukluluk infaza dönüşüyor  diye  bir kaygı taşıyorsa bilin ki o ülkede yar  gı düzenine siyasal müdahaleler vardır,Kemal Kılıçdaroğlu  HUKUKÇULARIN GÖRÜŞÜ   Yargı ve  toplum zarar  görüyor   ANKARA  Cumhuriyet Bürosu   Cumhurbaşkanı  Abdullah Gül ün  yargılama sürecindeki ge  cikmelerin, sebebi ne olursa olsun, tutuklulu  ğu fiili bir mahkumiyet durumuna dönüştür  memesi gerektiği  uyarısı, gözleri Ergenekon  kapsamında Silivri de yıllardır süren tutukluluk  lara çevirdi. Hukukçular makul tutukluluk süre  sinin fazlasıyla aşılıp, infaza dönüştüğü konu  sunda görüş birliğinde. Gazetemiz yazarı Mus  tafa Balbay 577 gündür tutuklu bulunuyor.  Cezaevlerinde 116 bin hükümlü ve tutuklu bu  lunuyor. Bunlardan 60 bini tutuklu, 56 bini ise  hükümlü olarak yatıyor. Tutukluluğun istisna ol  duğu ilkesi son yıllarda hiçe sayılmaya devam  ediyor. Hukukçular, uzun tutukluluk sürelerini  şöyle değerlendiriyor:  Prof. Dr. Hikmet Sami Türk: Hukuk  devletinin insana sağladığı en önemli hakkın kişi  özgürlüğü ve güvenliği olduğu unutulmamalıdır.  Devletin görevi her insan için bunu sağlamaktır.  Aksi takdirde devletin temeli niteliğindeki adale  tin gerçekleşmesi konusunda haklı şüpheler uya  nabilir. Balbay, işi, yeri, görevi olan bir insandır.  Hakkında bir suç işlediği iddiası varsa yargılan  ması doğaldır. Balbay ın kaçacak ve delilleri yok  edecek biri olmadığı bellidir. Değerlendirmenin  bu çerçevede yapılması zorunludur. Aynı şey  Mehmet Haberal için de  söylenebilir...  YARSAV Başkanı  Emine Ülker Tarhan:  Evrensel hukukun en  önemli kurallarından biri  masumiyet karinesi ve  adil yargılanma hakkıdır.  Asıl olan kişilerin tutuk  suz yargılanmasıdır. Eğer  yeterli kanıt yoksa birinin  tutuklanması ceza niteliği  taşır. Yeterli kanıt yoksa  ve siz insanları bir yere  kapatıyorsanız bu tutuklu  luktan çıkar, tutsaklığa  dönüşür. Bunun telafisi  yoktur. Ama ülkemizde  son yıllarda bu tür tartış  malı kararlar veriliyor. Bu  da en çok yargıya ve topluma zarar veriyor.  Çünkü toplumda bir korku, endişe ve terörize  ortam yaratılıyor. Bu da demokrasiye çok ağır  bir saldırı olduğunu gösteriyor. Eğer bir dava  daki tutuklama kararında güçlü kanıt, kaçma ve  delilleri karatma şüphesi yoksa o zaman aklı  mıza hukukun üstünlüğü yerine başka bir şeyin  üstünlüğü anlamına gelir.  Eski A HM Yargıcı Rıza Türmen: Av  rupa İnsan Hakları Sözleşmesi ne göre, bir şüp  helinin tutukluluk süresinin uzatılması için yeni  delil ortaya koymanız lazım. Yani şüpheli kaça  caksa bunu delil ile ispatlamalısınız ya da başka  larına baskı yapacaksa bu da delillendirilmeli.  Ancak Türkiye de  katalog suç  kapsamına  alındığında kişinin  kaçacağına ya da delilleri  yok edeceğine  dair kanaat geliştiriliyor.  Prof. Dr. Timur Demirbaş: Devletin ko  ruma verdiği, yanında 24 saat resmi polisle dola  şan, evleri barkları bilinen insanlara yakalama  kararı çıkartıyorsun, daha sonra tutuklayıp 3 yıl  dır da tutukevinde tutuyorsun. Bu suçsuz insan  ların kaybolan yıllarının hesabını kim verecek?  Prof. Dr. Osman Doğru: Anayasada   Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan  kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yok edil  mesini veya değiştirilmesini önlemek maksa  dıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu  kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde  h kim kararıyla tutuklanabilir  hükmü vardır.  Erdoğan, iki geminin denize indirilmesi törenine katıldı   Dışa bağımlılık bitti   İstanbul Haber Servisi   Tuzla da inşa edilen gemilerin  denizi indirilmesi ve teslim  edilmesi törenlerine katılan Re  cep Tayyip Erdoğan,  Özel  likle askeri gemilerin ülke  mizde inşası konusunda dışa  bağımlılığımız artık tama  men ortadan kalkmış bulu  nuyor  dedi. Betesan Tersanesi  önünde 53 gündür eylem yapan  Zeynel Kızılaslan ve Tersane  İşçileri Birliği Derneği  TİB  DER  Başkanı Zeynel  Nihadioğlu, Erdoğan ın  törene katıldığı tersaneye  gitmek isteyince zor kul  lanılarak gözaltına alındı.  FURTRANS Gru  bu nca inşa edilen Ç  151 süratli amfibi gemi  sini denize indirme töre  ni, Tuzla daki Anadolu  Deniz İnşaat  ADİKı  zakları K  Tersanesi nde  yapıldı.Törende konu  şan Erdoğan, Deniz Kuv  vetleri Komutanlığı nın  etkinliğini ve caydırıcı  lığını arttıracak süratli  amfibi gemi projesi kap  samında, inşası tamam  lanan ilk geminin suya  indirileceğini söyledi. Erdo  ğan, daha sonra Türkiye de  inşa edilen en büyük tonajlı ku  ru yük gemisi olan  Kaptan  Arif Bayraktar  gemisinin  Tuzla daki TORGEM Tersa  nesi nde gerçekleştirilen teslim  törenine katıldı.   Ben ekonomistim   Tören sonrasında bazı arma  törler krizden şik yet etti. Ken  disinin ekonomist olduğunu  belirten Başbakan bu sözlere  sert tepki gösterdi.  Erdoğan, konuşmasında   Ticaret, inişi çıkışı olan bir  yokuştur. Her zaman tırma  namazsınız. Ticaretin bir  özelliği vardır. K r ile zarar  ticarette ortaktır. Ben eko  nomistim, ben bu hayatın  içinden geldim. Devamlı tır  manmak yok diye bir şey yok  bu hayatın içinde... Yaşamla  ölüm de bir aradadır. Tuzla  Tersanesi nde 2002 yı  lında kaç kişi çalışıyor  du, çıkış da iniş de ol  muştur. Bunların hiç  birisi bizim tarafımız  dan arzu edilen bir şey  değildir. Burada olum  suzluğu tahrik edece  ğimize,  Biz bu süreci  nasıl yakalayacağız  bu  nun üzerinde durma  mız lazım  dedi.  İlk fahri doktora  Daha sonra Tuzla daki  Piri Reis Üniversitesi nin  20102011 açılış törenine  katılan Erdoğan a üni  versitenin ilk  fahri dok  tora  unvanı verildi.  bilin ki o ülkede yargı  sağlıklı çalışmıyor de  mektir, bilin ki o ülkede  bir Başbakan kalkmış   Ben bu davanın savcı  sıyım  demiştir, demektir.  Gözaltına alınıp tutukla  nan kişiler 2 yıl geçmesi  ne karşın yargıç önüne çı  karılmıyor. Türkiye de 48  gazetecinin tutuklu bu  lunduğunu Avrupa da an  lattım. Artık kamu vicda  nındaki rahatsızlık sıra  dan yurttaş en tepedeki  Cumhurbaşkanına kadar  çıkmıştır. Başbakan,   Yargı ne istediyse ver  dik  diyor. O zaman par  lamentonun işlevi ne, bu  yasaları yapan parlamen  to değil mi? HSYK yi da  ha fazla siyasallaştırmak  için bunları yapmadınız  mı? Şimdi aynı kaygı ola  cak. Ama unutmayın, bu  kez susmayacağız. Bütün  Avrupa Birliği ni ayağa  kaldıracağız.  Adı konmamış sıkı  yönetim: Anayasa de  ğişikliği sürecinde üni  versiteler konuşmadı. Tür  kiye de adı konmamış bir  sıkıyönetim vardır. Bir  spor karşılaşmasında Baş  bakan a yuh çekildi. Bu  nu doğru bulmuyoruz,  ayıplıyoruz. Ancak yu  halayanların görüntüleri  nin kameralardan tespit  edilerek yargılanmaya ça  lışılması kabul edilemez.  Medya özgür değil. En  çok okunan yazarlardan  Bekir Coşkun un işine  son veriliyor. Bir AKP  Genel Bakan Yardımcısı,  bu gazetenin patronunu  arıyor. Hangi gazete pat  ronu çıkıp  Hükümet üs  tüme baskı kurdu, ben  işine son vermek zorun  da kaldım  diyebilir ki...  Örgüt kapılarını  açın: Bana  Üye ol  mak istiyoruz, bizi üye  yapmıyorlar  diye şi  k yetler geliyor. Böyle  bir lüksümüz yoktur.  Üye olmak isteyen her  kese örgütün kapılarını  açacağız. İl başkanları  bulundukları yerdeki ka  naat önderleriyle, sivil  toplum örgütleriyle di  yalog halinde olacak.  Erdem, bölgeye Güneydoğulu olmayan milletvekillerinin gitmesini istedi  AKP de farklı bir girişimERDEM GÜL  ANKARA  Eski DEP mil  letvekillerinin cezaevinden tah  liyesi sonrası açıklamaları ve  dönemin Dışişleri Bakanı Ab  dullah Gül tarafından kabul  edilmelerine karşı sert bir bildi  ri yayımlayan 10 AKP liden bi  ri olan Kırıkkale Milletvekili  Vahit Erdem, Başbakan Tayyip  Erdoğan a Kürt sorunuyla ilgi  li farklı bir öneride bulundu.  Güneydoğu da ağırlıkla BDP  politikalarının etkili olduğunu  vurgulayan Erdem, Erdoğan a   Güneydoğu kökenli olmayan  milletvekilleri olarak bölgeye  gidip halkla görüşme yap  mak istediklerini  iletti.  TBMM nin yasama yılı açılış  resepsiyonu Erdoğan ın BDP li  lerle ayaküstü atışmasının yanı  sıra, Kürt sorunuyla ilgili göz  lerden kaçan bir başka diyaloğa  daha sahne oldu. Erdoğan, par  tisi içindeki yaklaşımları nede  niyle  Devletçimilliyetçi  diye  nitelenen AKP Kırıkkale Mil  letvekili Vahit Erdem le Kürt so  runuyla ilgili bir görüşme yaptı.  Edinilen bilgiye göre Erdem,  resepsiyonda yan yana geldiği  Erdoğan a, bir süredir açılım  politikaları yürütüldüğünü, bu  politikaların ana eksenini Gü  neydoğu bölgesinin oluşturdu  ğunu belirterek şunları söyledi:   Güneydoğu daki halkı  mızla milletvekillerimizi bir  araya getirmek, buluşturup  görüştürmek gerekir. Böyle  bir eksiklik olduğu kanısın  dayım. Benim izlenimim Gü  neydoğu da hep BDP lilerin  borusu ötüyor, onların etkin  liği var. Onların konuşmaları  öne çıkıyor. Halbuki onların  dışında da görüşler olması la  zım. Bunun için diğer bölge  lerden milletvekillerinin de  Güneydoğu ya gitmesi, ora  daki vatandaşlarımızla buluş  ması, onları dinlemesi, onlar  la görüş alışverişinde bulun  ması gerekli. Böyle bir orga  nizasyona ihtiyaç var.   Erdoğan, Erdem in bu sözle  rine,  O zaman önce sen git   diye karşılık verdi. Erdem de  kendisinin gidebileceğini, an  cak kişisel olmak yerine daha ge  nel bir organizasyonla, Güney  doğu kökenli olmayan millet  vekillerinin bölgeye götürülme  si gerektiğini söyledi.  Eski DEP milletvekillerine karşı bildiri yayımlayan  Kırıkkale Milletvekili Vahit Erdem, Başbakan Tayyip  Erdoğan a Kürt sorunuyla ilgili farklı bir öneride bulundu.  ANKARA  Cumhuriyet Bürosu   Genel Baş  kan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplanan  CHP İl Başkanları Toplantısı nda, il başkanlarının  tamamı  tüzük kurultayına gerek olmadığı   yönünde imza toplayarak genel başkana sundu.  Toplantıda, illerin referandumdaki çalışmaları ile  2011 genel seçimleri değerlendirildi.  CHP den yapılan açıklamaya göre, dün sabah  10.00 da başlayan toplantı yaklaşık 11 saat sürdü. Kı  lıçdaroğlu nun açılış konuşmasını yaptığı toplantı  da, her il başkanı referandumda yaptığı çalışmaları  ve genel seçimleriyle ilgili görüşlerini açıkladı.  Toplantı, Kılıçdaroğlu nun il başkanlarına yanıt  vermesi, genel değerlendirmesi ve  çok çalışacağız  ve iktidara yürüyeceğiz  sözleriyle sona erdi.  Öte yandan toplantıda, bir internet sitesinde Ge  nel Sekreter Önder Sav ile ilgili çıkan bir haber ne  deniyle kısa süreli gerginlik yaşandığı ileri sürüldü.  Gerginliğin, Kılıçdaroğlu nun  konuyu kapatalım   demesiyle sonlandığı ifade edildi.  Bugün 10.00 da da Kılıçdaroğlu başkanlığında Par  ti Meclisi toplantısının yapılacağı bildirildi.  CHP lideri Kılıçdaroğlu,  Bir Sayın Cumhurbaşkanı  tutukluluk eğer infaza dönüşüyor diye bir kaygı taşıyorsa bilin  ki o ülkede yargı düzenine siyasal müdahaleler vardır  dedi.  BİLİM ve SİYASET  ORHAN BURSALI  O Malum Davada  Silivri de o malum davayı izliyorum. Üç beş  avukat, on  on beş sanık, yirmi  otuz izleyici, işte  karşıda üç yargıçlı mahkeme heyeti, sol  taraflarında savcılar ve makamları heyetle aynı  düzlemde ve yükseklikte, sanki onlar da  yüce  makam da oturur gibi...  Burası özel mahkeme! Savcıları da özel  yargıçları da!  Ama en özel olanları savcılar. Zaten savcılar  savcı gibi değil, hazırladıkları iddianameyi  okursanız, esas hüküm verenler gibi. Kendilerine  bir de yargıç rolü biçmişler. Hazırladıklarına, hukuk  açısından iddianame demek için bin bir tanık  gerektiren, genç hukukçulara bir iddianamenin  nasıl olmaması gerektiğini anlatacak değerli belge  niteliğinde.   Sanık lar, avukatlar savunmalarında lime lime  ettiler, ediyorlar.  Mustafa Balbay ı Tuncay Özkan ı görüyorum  ön sıralarda.  Emcet Olcaytu konuşuyor mahkeme heyetine,  Aydınlık dergisi yazarı ve hukukçu.  Son altı yedi ayın gazete kupürlerini bir bir  gösteriyor. Hemen hepsi, nasıl bir Türkiye  koşullarında bu davanın açıldığını ve  sürdürüldüğünü ve yaşadıklarımızı anlatan birer  belge gibi.  Olcaytu  2. Rasputin  dönemi diyor,  yaşadığımız döneme.  Kaynaklara bakıyorum, kim bu  bildiğimiz   Rasputin diye: Gregory Efimoviç Rasputin, bir  köylü ailesinin çocuğu. Serseri bir gençlik  yaşamının ardından, Ortodoksluktan sapma  Skopsty tarikatı ile tanışır. Bu tarikatın müritlerinin,   Tanrı ya ulaşmanın tek yolunun günah  işlemek  olduğunu vaaz etmeleri Rasputin e  oldukça çekici gelir... Ve bu yolda ilerleyerek   suç  işler durur!  Rasputin papaz olur, Petersburg da bir şekilde  sarayın çevresine girer, 1917 Rus devriminden  hemen önceki Çarlık yönetimi içine entrikalarla  sızar ve yükselir. Çar ın sağ kolu olur. Yapmadığı  rezillik kalmaz...  Olcaytu konuşmasında, sık sık,  okyanus  ötesine  gönderme yaptı. Cemaatçilerin, medyayı  ve devletin güçlerini kullanarak, insan hak ve  özgürlüklerini çiğneyerek, üstelik dini de  kullanarak, toplu ve örgütsel bir şekilde işledikleri  siyasi ve hukuki suçlarına bakılacak olursa... Tanrı  katında epey günah işlediklerini söyleyebiliriz!  Silivri deki cezaevi mi desem yoksa toplama  kampı mı, Mustafa Balbay ve diğerlerinin, ağır bir  tutukluluk suçuna dönen yargılanmaları, hiçbir  dinin bile kabul edemeyeceği, gerçekten de   Tanrıya ulaşmanın en önemli yolunun suç  işlemek ve insanlara eziyet etmek  olduğuna  inanmışların yapabilecekleri bir şeydir!  Mahkemenin arkasındaki duvarda bir Atatürk  büstü asılı duruyordu! Her yere Atatürk fotoğrafı  ve büstü konmasının ne kadar yanlış olduğunun  tescilidir bu! Düşündüm de, Atatürk büstünün  hem de bu salonda işi ne?!  Balbay ın öğleden sonra yaptığı ilginç  konuşmasını, dünkü gazetemizde  okumuşsunuzdur. Gazeteyi yapan  arkadaşlarımızın, bu konuşmayı ve davayı birinci  sayfadan görmeleri çok iyi olurdu! Orada  yargılanan sadece Balbay değil, Cumhuriyet de  aynı zamanda..  Ve hukuk, adalet, yasalar, insan hak ve  özgürlükleri de Silivri de yargılanıyor!  NOT 1: Kılıçdaroğlu il başkanlarına çalışın dedi  ve 15 günde bir rapor vermelerini istedi. CHP  örgütlerinin çalışmadığı konusunda çoğunlukla  haklı yaygın bir görüş var. Öneriyorum: Çalışın  demekle olmaz, parti örgütlerin nasıl  çalışılacağı konusunda iyi bir belge hazırlayıp  örgütlere geçmelidir. Parti Meclisi ve Merkez  Yönetim Kurulu ve bilim insanları var oralarda.  Kısa sürede, seçimlere kadar nasıl çalışılacağı  üzerine, bir hafta içinde bir protokol hazırlayıp  göndermelidirler! Denetim bunun üzerinden  yapılmalıdır!  Ayrıca, parti örgütlerinin dışında, örgütlerin  çalışıp çalışmadıkları, il ve ilçelerde halk arasında  yapılacak, parti dışından veya özel görevlilerden  oluşan kurullarca da denetlenmeli ve gerçekçi bir  tablo ortaya çıkartılmalıdır, diye öneriyorum.  Neden? Seçimlerde başarı, örgütün çalışmasına  bağlı da o nedenle!!  NOT 2: H.Cemal in önceki günkü yazısı, son bir  iki yazısında iktidar uygulamalarına karşı çıkarttığı  minik çatlak seslerine karşı tam bir özeleştiri  niteliğindeydi. Kulağı çekildi anlaşılan! Hanefi  Avcı nın çıkışını, eski dönemin son çırpınışı olarak  nitelendiriyor ve demokratik ve  neredeyse  devrimci  yeni bir düzenin kurulduğunu  vurguluyor! Beyinler de nasıl çarpıtılmış!  obursali@cumhuriyet.com.tr  İşten çıkarıldıkları tersane önünde 53 gün  dür eylem yapan 2 işçi Erdoğan ile görüş  mek isteyince yaka paça gözaltına alındı.  Ergenekon  davasında bit  meyen tutuklu  luğa hukukçu  lar tepki göster  di. YARSAV  Başkanı Tar  han, adil yargı  lanma hakkına  dikkat çekerek   Asıl olan kişi  lerin tutuksuz  yargılanması  dır  dedi.   Tüzük kurultayını  toplamaya gerek yok   CHP İL BAŞKANLARI TOPLANTISI   CMYB  C M Y B  3 EK M 2010 PAZAR CUMHUR YET SAYFA  HABERLER 7  CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ün sözlerini değerlendirdi   Türkiye de sıkıyönetim var ANKARA  Cumhuriyet Bürosu    CHP Genel Başkanı Kemal Kı  lıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Ab  dullah Gül ün siyasi temsil ve tu  tukluluğun fiili mahkumiyete dö  nüşmesiyle ilgili sözlerini  önemli   bulduğunu vurgularken  Bir Sayın  Cumhurbaşkanı tutukluluk eğer  infaza dönüşüyor diye bir kaygı ta  şıyorsa bilin ki o ülkede yargı dü  zenine siyasal müdahaleler vardır.  Kamu vicdanındaki rahatsızlık, sı  radan yurttaştan en tepedeki  Cumhurbaşkanı na kadar çık  mıştır. Türkiye de adı konmamış  bir sıkıyönetim vardır  dedi.  CHP lideri Kılıçdaroğlu nun dün il  başkanları toplantısında verdiği me  sajlar, ana başlıklarıyla şöyle:  Ana muhalefet dar geliyor:  Referandumda elde ettiğimiz sonuç  beklediğimiz değildi ama yüzde 58 lik  sonucu il il tahlil edeceğiz. Valilere,  kaymakamlara, şantaja rağmen güzel  bir çalışma yaptınız. Yüzde 42 lik oy  bize şunu gösterdi; artık ana muhale  fet gömleği bize dar geliyor, inatla,  inançla iktidara kilitlenmek zorunda  yız. Kavga etme lüksümüz yok. Yurt  taşlara ısrarla şunu da söyleyeceğiz;  anayasanın değişmez ilkelerinden olan  laik, demokratik, sosyal hukuk devle  tinde yok olan, asıl tehlikede olan sos  yal devlettir. Yoksulluğu tarihe göm  mek CHP nin boynunun borcudur.  Partide oturmayın: Yalova da  bize bir tek oyun çıktığı köye gittim,  o köyden sonuç aldık. Gittiğiniz zaman  sonuç alıyorsunuz, çünkü bizim gizli  gündemimiz yok, millete karşı takıy  ye uygulamıyoruz. Referandum bizim  ilk müşterek sınavımız. Şimdi önü  müzde seçimler var. İl başkanlarımı  zın il başkanlığında oturma lüksü  yok. Kahvede oturacak, lokantada  oturacak, tarlaya gidecek, fabrikaya gi  decek, sivil toplum örgütlerine gide  cek, bize karşı duranlara gidecek ve  onlara kendimizi anlatacağız.  CHP statükocu değil:Avrupa Bir  liği ne gittim, Almanya ya gittim.  CHP yi farklı anlatıyorlardı,  CHP sta
            
    
