24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Ekmel Denizer'le "islıkla çalınan öyküler' 'Önceliğim dilin anlaşması' Ekmel Denizer yaşama, yaşamlara yakın plan yapıyor ki ne... öykülerin- de herkese ve her şeye yer var... Hoş geliyorlar, sef alar getiriyorlar kapı içeri... Pürneşenin erbabı, derin bir insan sevgisi ve daha derininden yurt sevgisi yüreğinde, kaleminde, bilincinde konuşlu. Hayatla çare yok te- rennümünde zifir karası asla değil ama makul, sahici bir tevekkülün dı- şavurumu işte... Ayrıca politik, sivil inisiyatif unsurlar da yerli yerinde, en doğal, en sahici satırlarla eklemde... Doğadan, binalarm azametinden uzakları salık veriyor, işaret ediyor öyküleri... Köy-kent ayrımında ibre köyün saflığından, hayatın basit, net ve bir o kadar anlamlı bileşiminden yana... Buna bir de elbette en çok semt yaşamını da eklemelL Semtleri hele ki tarihi, geleneği olan, koruyan belki biraz da bocalayan kentleri daha birçok seviyor... Denizer'le Islıkla Çalınan öyküleri konuştuk. ~ı Gamze AKDEMJR -E debiyata verilcn hay- li uzun bir aradan, diîe kolay 30 yıldan sonra öykülerinizle buluştunuz okurlarla... Okurla ki- mi dedikodu bile yapan, dili yalm, dili gümrüksüz öyküler... Hele Trakya öyküleri... Kuşkusuz sizin için en özeli... - Teşekkür ederim, dil konusundaki değerlendirmeniz çok yerinde oldu. Be- nim edebiyatım dil üzerine kunılu, an Türkçe kullanıyorum. Samimi bir dil, bi- rinci tekil şahısla konuşuyorum. Ama de- nernc dcsen dcncmc değil, hikâye desen hikâye değil, anı desen anı değil ama hepsi de var. Ben şair kökenliyim, şiirden yola koyuldum. Zaten metinlerimin ço- ğuna mensur şiir denilebilir. Bir sözcük büyüler beni onun arkasından giderim nereye götürürse... Trakya öykülerinin yeri hakikaten ayrıdır. Eşimin babasırun Trakya'da arazileri vardı, çiftçiydi, '70'den bu yana da her yaz oraya gideriz, bir de yazlığımız var. Yansımıştır yazıları- ma, öykülerime... Kayınbiraderim Ali Kemal de liseden arkadaşım. Kasıtla Ali Kemal derim ona. Beni kızdırmak için bam telime basardı, kapışır birbirimizi yerdik. Bilmeyenler, bunlar birbirlerinin cenazelerine gitmezler, derdi. Ama danl- mazdık. Et tırnak gibiydik, ayrılmazdık, onunla her gün yaptığımız muhabbetle- rin sonucunda o çok ısrar etti, ne olur şunları kaleme al, diye. - Öykücülüğünüzün omurgası, biçemi- nizi biraz açar mısınız, Ekmel Denizer nasıl yazar, nasd başlar? - "Akşam oldu yine bastı kareler" tür- küsü gibi; (gülüyoruz) akşam olur bir-iki sözcük, bir-iki dize dürtükler beni, ora- dan oraya giderim. Kitap okumanın ka- zandırdıklanyla, çağrışımlann çağrıştırdı- ğı sarmal bir yola sürüklenirim. Bu arada ortaya bir metin çıkar. "Her harmandan bir başak aldım" der ya Sadi, ben de ya- zmsal güzelliği olanı kendi dilimle nakle- derim. Okuyan olursa dikkatini çekmiş olmak, paylaşmak ya da kimi zaman; "yok rau ya; ben onu da okudum" bö- bürlenmesi olabilir. Bir bakıma yazdıkla- rım benim değil, severek, benimseyerek özümlediklerimdir. Örneğin, şiir gibi bir tümcedir: "Balık yiyip, rakı içmek için gelmişe benzeyen bu yaz akşamı"ndan çeker alır, öykümde bir güzel ağırlarım Sait Faik'in Fındık Ali'sini. Bir de şuna bakın; ne güzel uyarlan- SAYFA 10 mış... Bir sözcük bu kadar mı uyarlanır? Türkçe bu kadar mı güzelleştirir yabancı bir sözcüğü? Sabahattin Eyüboğlu "gü- len düşünce" demiş "humor" için. Gel de kopya çekme; "gülen düşünce"dir be- nim metinlerim, deme... Sanatçılar ince ruhlu insanlardır. Küs- tümotu gibidir bazıları, gün gelir kendi- lerine darılır, sus-pus olur, kutsal bir sus- kunluğa düşerler. Şairseler şiir yazmaz, ressamsalar resim yapmazlar. Zorlu bir uğraş verirsiniz, uzun sürer barıştırma- nız. Bir resim bir kitabı, bir kitap bir res- samı, bir ressam bir semti ve o semt nele- ri çağriştirır, belli mi olur? Ilham geldi mi beni bir sözcükle alır götürür. Bu bir çiçek olur, ülkemin bir sorunu olur, bir tarih olur ama özellikle edebiyat olur. Benim de her yazar gibi yazamadığım anlar vardır. O süre biraz uzun sürünce bir Sait Faik öyküsü oku- yuveririm, hemen yazmaya tetikler beni. Kökeni ne olursa olsun kişisel sözlü- ğümden düşen bir yabancı sözcük, top- rağımda dalgalanan yabancı bir bayrak indirilmişçesine mutluluk veriyor bana. Sait Faik'in Kanımda Dolaşan Şu Türkçe Dili ile coşarım. Türkçemize hiz- met için bu başlık altında çok yazı yaz- dım. Iyi ki tırnak içine almışım; bir büyü- ğüm. "Oğlum, Türkçe zaten dil, 'Kanım- da Dolaşan Türkçe ile' demen yeterliydi" diyerek hem benim, hem de Sait Faik'in yanlışını düzeltti. Yeni sözcük güzelse, gayretime gerek kalmaksızın benimsetir kendini ve onu kullanmak için fırsat kollarım. ÇETİN ALTAN VE OĞULLAR!... - Üslubunuz birçok yazarla "karındaş- hk" bağı içinde... - Edebiyat sevgisi çocukluğumdan beri içime işlemiştir. Divan şiirinin yazıma Ekmel Denizer ve Gamze Akdemir... kattığı müziği yadsıya- mam. Yenişehirli Avni'yi çokça anarım; rintlikten yana taraflarım ondan beslenmiştir belki. "Doymadım mey-u mahbuba bu meyhane- de/Bir gözüm saki de kaldı bir gözüm peyma- nede"... Farsça ve Arapçanın egemenliğine girmesey- dik Türkçe ne kadar varsıllaşacaktı kim bilir? Âkif anlaşılabilir bir Osmanhcayla yazı- yor. Yazık ki, Fikret'i sözlükle bile zor okuyoruz... Günümüzde öylesine gerek- sinimimiz var ki, keşke aydınlanma da dilin öneminin ayrımına varsaydı, diyo- rum. Dilimi oluştururken katkıları büyüktür bir Ziya Gökalp'in. Sonra Hececiler, Enis Behiç'in şiirleri, Faruk Nafiz, Yedi Meşaleciler, ondan sonra Falih Rıfkı, Ca- hit Külebi, şu anda aklıma gelmeyen- ler... Attila Hhan ve Çetin Âltan kuşağı- mızın idollerindendi. Hey gidi Koca Çe- tin Altan! - Yıllar önce bir söyleşi yapmışüm ken- disiyle, anımsıyorum çöz çöz bitmemiş- 0... Kadim bir sözcük cambazı değil mi? - O neyin cambazı değildir ki! 11 ya da 13 kişiyi Işçi Partisi mebusu olarak Mec- lis'e o soktu. "Senin orada olman bir ma- rangoz hatasıdır" dedi Meclis Başka- nı'na. O süreci, (milli bakiye) devam etti- rebileydik bu günlerimiz çok farklı olur- du. Ali Baba ve Kırk Haramiler, 1001 Gece Masalları'na gömülür, hortumcu- lukmuş mortumculukmuş, bilinmez olurdu. Sözcük cambazı dediğiniz gibi. "Türkçesi bozuk, sonradan görme köylü... sine-i millete gidecekmiş, cehen- neme kadar yolun var! w diyebilecek kadar gözü- pek bir yurtseverdi. Çe- tin Altan'ın annesinin evinde kiracı oturduk, eşimi oraya gelin getir- dim. Oğullan yaramaz. Ama bu bÖyle oluyor ga- liba; o da yaşlandıkça çocuklarının etkisi altın- da kalıyor. Bunu doğal karşılamak lazım. Aynı şey Steinbeck'de de oldu. Oğullan Viet- nam'da savaşırken böy- lesi tavır sergiledi. Bit- meyen Kavga yı, Gazap Üzümlerini yazan Stein- beck değil sanki Amerikan faşizanı. De- mek ki yaşlanınca kimi insanda rikkat duygusu mu diyeyim, çocuklarından ya- na tarafsızlığını yitiriyor. - Yurt scvginiz mctinlerde de kendini ortaya koyan ilk unsur desek yeridir? - Öyledir. Aşırı bir yurt sevgim vardır. O beni maalesef hoş olmayan bir fanatiz- me sürükledi ydlarca ama tabii biz Ata- türk müliyetçisiyiz, yani şoven değiliz hiçbir zaman. Tabii biz yazarlar bir gün sınırların aşı- lacağı umudundayız. Atatürk bunu başa- rıyordu, Balkan Antantı'nı kurdu, o ka- dar büyük bir döstluk vardı ki Balkanlar- da ticari ilişkilerden, ta sportif etkinlikle- re kadar... Eğer II. Dünya Harbi'nde Al- manlar Romanya'ya girmiş olmasalardı bugün^Avrupa Birliği denilen şey o za- man kurulmuştu. Faşist bir kurum olarak görüyorum bugünkü AB'yi. Almanya'nın îtalya ile yapamadığını bugün hep beraber yapı- yorlar. - Karamsarlığa seyirtmiyor kaleminiz ille de umut var... Pür neşe var ki ne... - însanlara onu vermek gerek hele bi- zim ülkemizde. Hiçbir şeyi kalmadı hal- kımızın biraz da olsa gülümsesinler. Ge- leneklere, sevgilere, değerlere sahip çık- sınlar... Maalesef hep karamsarca yazılı- yor günümüzde. Halbuki yapıcı olmalı- yız. KADIN YAZARLARIMIZ DAHA YÜREKLİ 1 - Etkilendiğiniz isimîerle devam ede- lım... - Kadın yazarlarımızla devam edeyim. Kadın yazarlarımız -bunu özellikle söyle- mek istiyorum- çok daha yüreklice, içli ve daha yazınsal yazıyorlar. Örneğin, okuduğum en güzel metinlerden biri Ay- şe Kulin'in Güneşe Dön Yüzünu dür. Osmanlıcılarla Cumhuriyetçilerin müca- delesini, ayrımını fevkalede güzel bir lirizmle anlaür. Keza Mine Kırıkkanat'ı çok be- C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 1 8
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear