Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
17 HAZİRAN 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Düğümü Çözmek İçin...
Dün sabah Başbakanlık’ta gerçekleştirilen iki-
li görüşmede, Genelkurmay Başkanı’nın neler
söylediğini, o toplantı başlamadan üç aşağı, beş
yukarı da olsa tahmin etmek mümkün.
Zira HürriyetGazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Özkök’ün, bir gün önce Genelkurmay Askeri Sav-
cılığı’nın ve ardından da TSK’nin mahut “AKP ve
Gülen’i Bitirme Planı” ile ilgili olarak ortada do-
laşan söylentilerin Genelkurmay’ın herhangi biri-
minde hazırlandığı yönünde bir kanaate ulaşıla-
madığını, buna rağmen iddialar doğruysa hazır-
layanların TSK’de barındırılamayacağına değin
açıklamasını bizzat Orgeneral İlter’e çözdüren ge-
niş bir söyleşisi dün sabah kamuoyu tarafından
her kelimenin altı çizilerek öğrenilmişti.
Başbakan da dün sabah saat 10.00’da çalış-
ma ofisine gittiği zaman, elbette o konuşmayı oku-
muş olmalıydı. Öylelikle, Genelkurmay Başkanı’nın,
Özkök’ün, astlarına AKP ve Gülen’in irticaya yö-
nelik çalışmalarını izlemek için bir görev verilip ve-
rilmediği yolundaki sorusunu çok kesin şekilde ya-
nıtlıyor. Kendisine böyle bir soru yönetilmesini bi-
le hakaret sayacağını söylüyor.
Ya, o Deniz Kurmay Albayı, kendiliğinden o ra-
poru yazmış olamaz mı?
İlter’in yanıtı, “Savcılar ifadesini aldı. Ben yaz-
madım; imza bana ait değildir dedi” oluyor. Bu ka-
darla da yetinmiyor... Dahası, hem Genelkurmay
Başkanı, hem de Askeri Savcılık, belgenin in-
celendiği İstanbul Cumhuriyet Başsavcılı-
ğı’ndan o belge Taraf’ta yayımlandığı gün, kriminal
inceleme istediklerini bildiriyorlar.
O sorunun yanıtı
Gazeteci, herkesin kafasındaki o soruyu da so-
ruyor:
“Belge gerçek çıkarsa ne olacak?” Kesin yanıt,
“TSK , bu konuda çok hassas. Gereken yapıla-
cak” oluyor.
Genelkurmay Başkanı, dünkü 80 dakikalık gö-
rüşme sırasında, elbette daha ayrıntılı olarak, bu
görüşlerini Başbakan’a da aktarmış olmalı ki, dün-
kü AKP Grup toplantısında Erdoğan, partisi üze-
rinde oynanmakta olan oyunlar olduğu yönündeki
bir gün önce yaptığı açıklamayı yinelemekten vaz-
geçmekle yetinmedi. Kurumlar arası güven
bunalımı oluşturmaya yönelik faaliyetlerin
tüm Türkiye’ye zarar vereceğini, bu tür iddia-
lar karşısında sorumluluk sahibi onurlu ve tu-
tarlı bir duruş sergilenmesi gerektiğini de be-
lirtti.
Yine bir gün önce Cemil Çiçek’in AKP’yi ola-
yın mağduru gösteren resmi açıklaması da unu-
tularak meselenin sadece AKP’nin değil, tüm Tür-
kiye’nin meselesi olduğu bizzat Başbakan tara-
fından ifade edildi.
CHP Genel Başkanı Baykal’ın da dün partisinin
grup toplantısında söylediği gibi, TSK’ye yükle-
nilen mahut irtica belgesi haberinin Genelkurmay
Başkanlığı ile ilgisi olmadığının birinci ağızdan ke-
sin olarak ifade edilmiş olması, düğümün o kıs-
mını çözmüştür.
Bütün Türkiye görecek...
Belgenin aynı karargâhta bir TSK mensubu ta-
rafından düzenlenmiş olmasının yargı tarafından
kanıtlanması halinde Genelkurmay’ın gerekeni ya-
pacağını da Orgeneral İlter, dünkü açıklamasın-
da kesin çizgilerle anlatmıştır.
Ama yanıt bekleyen bir üçüncü olasılık daha yok
mu? Yani o iki seçenek dışında ve hükümetle, si-
lahlı kuvvetler arasında gerilim yaratmaya yöne-
lik sahte belgeler hazırlanması sonucu yargının so-
ruşturması sonunda ortaya çıkarsa ne yapılacaktır?
O olasılığın, sorunun kendilerine yönelik bölü-
münü Genelkurmay Başkanı “Ne yapacağımızı
bütün Türkiye görecek” diye yanıtlıyor.
Başbakan da kendisinin, bakanların ve AKP söz-
cülerinin onca alınganlık ile “10 parmağında 10 ka-
ra olan” yandaş medya bu üçüncü olasılığın ya-
nıtını düşünmelidir. Dahası, hükümet ile asker bu
konudaki yanıtı ortak vermelidir.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Uluslararasõ tarõm kooperatiflerinin katõldõğõ sempozyumda temsilciler ortak bir görüşte birleştiler:
Geleceği kooperatif kurtarõrLEYLA TAVŞANOĞLU
Geçen günlerde İzmir’de Tariş
Zeytin ve Zeytinyağõ Birliği’nin
önayak olmasõyla “Zeytin ve Zey-
tinyağında Evrensel Kooperatif-
çilik” sempozyumu düzenlendi.
Türkiye’de tarõm satõş birlikleri ve
kooperatiflerin işlevselliğinin biti-
rilmesi faaliyetleri sürerken bu sem-
pozyumun düzenlenmiş olmasõ baş-
lõ başõna önem kazandõ. Sempoz-
yuma İspanya Tarõm Kooperatifle-
ri Federasyonu, Endülüs Tarõm
Kooperatifleri Federasyonu, Jaen
Üniversitesi, Oleoestepa ve Olivar
de Segura Kooperatifleri Birlikleri,
Türkiye Ziraat Mühendisleri Oda-
sõ, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağõ
Konseyi, Ege Üniversitesi, Dokuz
Eylül Üniversitesi, İzmir Ekonomi
Üniversitesi, Yaşar Üniversitesi ile
Tariş Zeytin ve Zeytinyağõ Birli-
ği’ne bağlõ 33 kooperatiften çiftçi-
lerin katõlõmõyla evrensel koopera-
tifçilik tartõşõldõ.
Tariş Zeytin ve Zeytinyağõ Birli-
ği Başkanõ Cahit Çetin, İspanya Ta-
rõm Kooperatifleri Konfederasyonu
Zeytinyağõ Bölüm Müdürü Javier
Lara, Endülüs Tarõm Kooperatif-
leri Federasyonu Genel Müdürü
Rafael Sanchez, Jaen Üniversite-
si Rektörü Prof. Dr. Manuel Par-
ras Rosa, Oleoestepa Kooperatifi
Genel Müdürü Alvaro Olavarria,
Olivar de Segura Kooperatifi Genel
Müdürü Pilar Molina’yla daha
sonra bir dizi söyleşi yaptõk.
‘Eski gelenek
kesintiye uğradı’
Türkiye’de kooperatifçilik gele-
neği çok eski olmasõna karşõn çeşitli
siyasi müdahalelerin etkisiyle ke-
sintiye uğradõğõnõn altõnõ çizen Çe-
tin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdi yeniden yapılanma için-
deyiz. Kooperatifçilikte kaybet-
tiğimiz bazı kavramları yeniden
kazanmalıyız. Onun için köklü ge-
leneğimizi hatırlayıp en doğru
çözüme ulaşabiliriz.”
Çetin, İspanya ve Türkiye’nin
zeytin üreticileri olarak da sorunlarõ
şöyle anlattõ:
“Sorunlarımız yerel sıkıntılar-
dan çok ticari organizasyonların,
dünya pazarlarına hâkim olan do-
lumcuların ve onların ülkeleri-
mizde de bulunan tedarikçilerinin
ortak bir davranış biçimi sergi-
lemelerinden kaynaklanıyor.
Mevcut durumda zeytinyağı fi-
yatlarındaki düşüşler İspanyol
üreticisiyle birlikte ülkemiz üre-
ticisini de zor durumda bırak-
maktadır. Bu düşüşü arz-talep
dengesiyle açıklamak mümkün
değildir. Çünkü fiyat düşüşleri tü-
keticiye yansımamaktadır. Dün-
yanın en büyük zeytin ve zeytin-
yağı üreticisi olan İspanya’da
oluşan şirket birleşmeleri ve bu-
nun yarattığı oligopol yapı, fi-
yatları dilediği gibi yönlendir-
mektedir. Bu büyük şirketler,
diğer üretici ülkelerdeki kuru-
luşları ve tedarikçileri vasıtasıy-
la İspanya’da kooperatiflerin son
aylardaki direncine karşı direnç
kırıcı rol üstlenmişlerdir. İşte bu
noktada uluslararası kooperatif
işbirliği gerçeği ortaya çıkmak-
tadır.”
Çetin, İspanyol kooperatifleri-
nin üretimin yüzde 70’ini gerçek-
leştirdiklerini, ancak bunlarõn am-
balajlõ pazarda üretimleri oranõnda
etkin olmadõklarõnõ kaydederek şu
görüşlere yer verdi:
“İspanyol kooperatifleri ister-
lerse güçlü kooperatif yapılarıy-
la bu pazara da hâkim olabilirler.
Tariş Zeytinyağı Birliği olarak biz
ambalajlı pazarın lideri konu-
mundayız. Ancak ürün alım ve fi-
nans sorunları yaşamaktayız. Kı-
saca birbirimizden öğrenecek çok
şeyimiz var.”
Yönetimine ihracatçõlarõn hâkim
olduğu bir derneğin Mayõs 2008’de
TBMM Zeytinyağõ Araştõrma Ko-
misyonu’na gönderdiği raporda
“Mevcut durumda birlikler asli
görevleri olan üretimi ihmal edip
sanayici ve pazarlamacı kimliği-
ne bürünmüşlerdir. Özellikle Zey-
tinyağı Birliği Yönetimi artık
devrini kapamalıdır. Doğru ve ça-
ğa uygun bir yönetimle Tariş
sektöre çok faydalı olacaktır” gi-
bi görüşlere yer verdiğine dikkat çe-
ken Çetin, şöyle devam etti:
“Bunları diyebilecek kadar iç-
işlerimize müdahale cüretini gös-
terebilmektedirler. Belli ki iç pa-
zar hâkimiyetimizden rahatsız-
dırlar. Bizi yasal tedbirlerle am-
balajlı pazardan çekebilirlerse
İspanya’da başlayan kıskaç ka-
panacak, kuşatma tamamlana-
caktır. Tüm zeytinyağı koopera-
tifleri ürünümüzü ve çiftçilerimizi
korumak için birlikte mücadele
etmeliyiz. Evrensel kooperatifçi-
liğin örnek dayanışmasını ortaya
koymalıyız.”
İ
spanya Tarõm Kooperatifleri Kon-
federasyonu Zeytinyağõ Bölüm Mü-
dürü Javier Lara da şu noktalarõn
önemle altõnõ çizdi: “AB’ye girdikten
sonra İspanya büyük bir değişim ve
dönüşüm yaşadı. AB’den bazı teknik
yatırım yardımları aldık. Biz Türk
kooperatifçilere yardıma her za-
man hazırız. Tüm Akdeniz Hav-
zası’nda yer alan zeytinyağı
kooperatifleri olarak daha ve-
rimli organizasyon için güçbir-
liği yapmalıyız. Bizim
yaptığımız hataları Türk-
ler yapmamalı. AB’ye
son üye olan ülkele-
re baktığımızda
Akdeniz güç ve
ağırlık kaybedi-
yor. Türkiye’nin
AB üyeliği bize
güç vere-
cek, yar-
dımcı ola-
caktır.”
Rafael Sanchez
ise şu noktalara
önemle vurgu yaptõ:
“Biz çiftçimizi ve
üretmeyi önemsiyo-
ruz. Sorunlarımız da
çarelerimiz de or-
tak. Büyük fiyat so-
runları yaşıyoruz. Bu
yıl İspanya için zor bir yıl
olacak. Tahmin ediyorum
diğer üretici ülkeler de aynı sorun-
larla boğuşmak zorunda kalacak.
Gelecekte olabileceklerle ilgili bu-
günden çalışmamız gerekiyor. Üre-
timi arttırdık. Tüketimi de arttır-
malıyız. Bugün fiyatlar kötü de ol-
sa kaliteyi kaybetmemeliyiz. Kaliteyi
kaybedersek geleceği de kaybederiz.
Sanayicinin tek isteği ürünü ucuza
almaktır. Gelecek yıllarda bunu
daha vahşi bir biçimde yaptıkları-
nı göreceğiz. Bugünden birlikte ol-
malıyız.”
‘Pazarlama sorunu’
Jaen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Manuel Parras Rosa da özellikle İs-
panya Modeli’ne gönderme yaparak
şunlarõ söyledi:
“Türklerin İspanya modeli dediği
şeye biz pazarlama sorunu diyoruz.
Tarım kooperatifleriyle bu
sorunu çözmeye çalışıyo-
ruz. Dökme pazarının yüz-
de 80’ini oluşturuyoruz.
Riskin de yüzde 80’i
bizde. İspanyol koope-
ratifleri ne yazık ki
üretime odaklı kaldı;
pazarlamaya dik-
kat edilmedi. Ge-
çen yıldan bu
yana bunun sı-
kıntılarını yaşa-
dık. Bugün pa-
zarlamaya da
ağırlık vermek
üzere yeni başlan-
gıçlar yapılıyor.”
Alvaro Olavarria
ise şu ifadeyi kullandõ:
“Ülkesine, diline,
dinine bakmadan
tüm Akdeniz ül-
keleri kooperatif-
lerini koordine
edelim. Bu şekil-
de üretim strate-
jimizi belirleyelim.
Tariş ile Oleoeste-
pa kooperatifleri
birlikleri arasında
önceki yıl başlayan iş-
birliği ilişkisi verimlilikle
sürüyor. Türkiye’de Tariş Zeytin
ve Zeytinyağı Birliği’nin profili son
derece iyi noktada. Kooperatifçiliği
çok yerinde temsil ediyor. Biz bunu
İspanya, İtalya, Yunanistan ve Tu-
nus’ta yapabiliriz. Tüm zeytinyağı
üreticisi ülkelerden oluşacak ekipler
sürekli iletişimde olmalı, gelişmeleri
paylaşmalı ve ortak stratejiler belir-
lemeliyiz: Başarıyı ancak böyle ya-
kalayabiliriz.”
Pilar Molina da kõsa ve öz biçimde
şu cümleleri kullandõ:
“İspanya’da birçok kooperatif ha-
talar yaptı. Üretime çok odaklandı-
lar. Zeytincilik İspanyolların kanın-
da var. Tek hatamız pazarlamayı bil-
memek. İyi üretici olmak çok önem-
li değil. Uygun fiyatla tüketiciye
ulaşmak ve ortaklarına katma değer
yaratmak daha önemli. Küreselleş-
me hepimizi çok derinden etkileyen
bir gerçek. Kuzey ülkeleri nasıl süt
üretimini birlikte savunuyorsa biz de
zeytinyağını öyle savunmalıyız.”
Bitkisel ürünü zararsız sanmayın
Bazõ sağlõk çevrelerinin ‘kocakarõ ilacõ’ olarak nitelediği ürünler, doğru yerlerde, doğru şekilde kullanõlõrsa
rahatsõzlõklar karşõsõnda olumlu sonuçlar verirken, yanlõş kullanõmlarda ise istenmeyen sonuçlar doğuruyor
ŞULE KÖKTÜRK
Eczacõlarõn yõllar boyu eğitimini aldõğõ
bitkisel ilaçlar konusuna bazõ doktorlar hiç sõ-
cak bakmaz onlarõ, “kocakarı ilacı” olarak
nitelendirirken bazõlarõ “zararsızdır, doğal-
dır istediğiniz kadar kullanabilirsiniz” dü-
şüncesiyle yaklaşõyor. Hekimlere göre, doğ-
ru ve yerinde kullanõlmasõ halinde hastalõk-
lardan korunmada, güncel hastalõklarõn iyi-
leştirilmesinde ve sentetik ilaçla yapõlan te-
davinin hõzlanmasõnda etkili olan bitkisel
ürünlerin yanlõş kullanõmda ise ölüme dahi yol
açabilen zararlõ etkileri bulunuyor.
İstanbul Üniversitesi Eczacõlõk Fakültesi
Farmakognozi Anabilim Dalõ Öğretim Üye-
si Prof. Dr. Filiz Meriçli’ye göre ise her iki
hekim bakõş açõsõ da yanlõş. Bitkilerle teda-
vinin Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, bilim-
sel platforma taşõnmasõnõn ancak hekimlerin
ve eczacõlarõn işbirliği yapmasõ ile mümkün
olduğunu vurgulayan Prof. Meriçli, bu işin hiç
eğitim almamõş kişiler tarafõndan yapõlmasõ-
nõn Türkiye’nin en büyük açmazõ olduğuna
dikkat çekiyor.
Bitkisel ilaçlarda dikkat edilmesi gereken
en önemli noktalardan birisi kullanan kişinin
başka ilaç alõp almamasõ ya da başka bir has-
talõğõnõn bulunup bulunmamasõ. Bitkisel ilaç-
larõn, kişinin aldõğõ diğer ilaçlarla etkileşebi-
leceğini ya da kişinin farkõnda olmadõğõ bir-
takõm rahatsõzlõklarõnõ tetikleyebileceğini ifa-
de eden Meriçli, “Bitkisel ürün kullanılacağı
zaman mutlaka doktora ve eczacıya danı-
şılması” gerektiğine dikkat çekiyor. Prof. Dr.
Filiz Meriçli, Avrupa’da bitkisel ürünlerin üre-
timinde Almanya’nõn yüzde 42’lerle başõ
çektiğini, Fransa’nõn ise yüzde 28’le onu ta-
kip ettiğini ifade ederek Türkiye’nin ise ina-
nõlmaz bitki çeşitliliği bulunmasõna karşõn bu
kulvarda oldukça geride kaldõğõnõ anlatarak
“Avrupa’da, bitki ekstreleri ile hazırlan-
mış bitkisel ilaçlar eczanelerde bulunuyor.
Bizim Sağlık Bakanlığı’mız bu işe sıcak
bakmadığı için de biz o bitkileri öylesine
kullanıyoruz. Bunu Sağlık Bakanlığı’na de-
falarca anlattık, umarız bir gün mutlaka
olacak” diye konuşuyor.
Girişimci ruhun bitki
seferberliği
Bitkisel ürünler konusunda Avrupa’daki uy-
gulamanõn doğru bir biçimde ülkemize ge-
tirilmesinden yana olduklarõnõ belirten Prof.
Dr. Filiz Meriçli, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Bizim ülkemizde girişimciliklerine hiç
lafımız olmayan insanlar, birtakım bitki-
leri kaynatarak ya da toz elde edip kap-
süllere kavanozlara doldurarak, satış ya-
pıyorlar. Ama Tarım Bakanlığı ‘üzerine te-
davi edici yazamazsõnõz’ demesine karşın,
prostat, kan şurubu, yüksek tansiyon tedavi
edici gibi etiketlerle satış yapıyorlar. Ses-
siz sedasız açılmış olan ‘aktarlõk okullarõ’ Ta-
rım Bakanlığı’nca dükkân açma izni ve-
rilen bir aktarın dükkânının camına, ‘ka-
dõn hastalõklarõ, menopoz tedavisi, cinsel is-
teksizlik, andropoz, cilt çatlaklarõ, yeni do-
ğanlarda gaz, karaciğer tedavisi, kardiyo-
vasküler sistem tedavisi, romatizma eklem ra-
hatsõzlõklarõ tedavisi’ yazabiliyor. Aktarlık
okullarından mezun olanlar kendilerini tıp
doktoru zannediyorlar. 2 yıllık aktarlık eği-
timi alan bir kişinin bütün bunları tedavi
etmesi mümkün mü? Aktarlar eline bir tor-
ba alıyor, ondan bir kürek bundan bir kü-
rek bir karışım hazırlıyor ve şifa olsun di-
ye size veriyor.”
Bazı bitkiler ve özellikleri...
? Meyan kökü öksürüğe ve gõcõğa iyi ge-
lir, tansiyon yüksekliğine yol açar, kalbe iyi
gelmez. Tansiyon ilacõ ile birlikte alõnõyorsa,
ilaç iyileşmeyi sağlamayabilir.
? Prostatı olan kişiye sõk idrara çõkma so-
rununa çözüm için õsõrgan kökü çayõ verile-
bilir.
? Zayıflama çaylarını akşam yemeğinden
önce bir tane içmek yeterliyken eğer bunu çok
zayõflayacağõm diye günde 3-4 kere alõr ya da
televizyon kanallarõnda tarif edildiği gibi bir
kavanoz hazõrlayõp, buzdolabõna koyup gelip
gidip içecek olursanõz, zarar görürsünüz.
? Zayõflamak için aşõrõ õsõrgan çayõ için ya
da õsõrgan kapsülü kullanan birisi, böbrekle-
rinden sorun yaşayabilir.
? Mor renkli meyveler, antosiyoan bile-
şikleri üretirler, bu bileşikler antioksidan et-
kilidir, damar koruyucudur özellikle göz kõl-
cal damarlarõnõn koruyucusudur.
? Mabet ağacının yapraklarõ hafõzayõ güç-
lendirir, unutkanlõğõ giderir, kulak çõnlama-
sõnõ azaltõr. Eğer bu bitkiyi kullanõrken, ağrõm
var diye bir de aspirin kullanacak olursanõz iç
kanama olabilir, burun kanamasõ olabilir.
? Meyan balı mideye iyi gelir, öksürüğe iyi
gelir gibi ama tansiyon yüksekliğine yol
açar. Tansiyon hastasõ kullanmamalõ.
Akdeniz’deortak
stratejilerbelirlemeliyiz
Papatya
Sakinleştirici özelliğe sa-
hiptir ancak papatya de-
nilen yüzlerce bitki var,
bunlardan doğru olanı
Matricaria camomille’dir
(mayıs papatyası) bunu
aktardan bulma olasılığı
çok az. Öğrencilerimize
göstermek üzere aktarla-
ra satış yapanlardan, iste-
diğimiz ve bize gönderilen
papatyalar bile yanlış çık-
tı. Papatya, karaciğer ve
böbrek üzerinde, toksik
etki de gösterebilir.
Cahit Çetin.
G D O ’ Y A K A R Ş I U Y A R I
Geri dönüşü
olmayan bir yol
İstanbul Haber Servisi - Buğday Ekolojik Ya-
şamõ Destekleme Derneği, Devlet Bakanõ Cemil
Çiçek ve Tarõm Bakanõ Mehdi Eker’in Türki-
ye’de GDO’lu bitkilerin yetiştirileceğine yönelik
açõklamalarõ nedeniyle yetkilileri, geri dönüşü ol-
mayan bir yola girilmemesi için uyardõ. GDO’lu
ürünlerin tehlikelerine dikkat çeken dernek, Tür-
kiye’nin GDO yetiştiren ülkelere oranla çok daha
zengin bir biyolojik tarõmsal çeşitliliğe sahip ol-
duğunu, bu gücünü çevre ve insan sağlõğõna etkisi
kanõtlanmamõş dõşa bağõmlõ bir teknoloji ile riske
atmamasõ gerektiğini vurguladõ.
Buğday Derneği’nden yapõlan yazõlõ açõklama-
da şöyle denildi:
“Türkiye kırsalında, kırsal kalkınmadaki
ana hedef kitle olan orta ve küçük ölçekli ta-
rımsal işletmeler için bir çıkış noktası olamaz.
Kırsal kalkınma ihtiyacına ekolojik üretim,
ekolojik tarım turizmi gibi hızla gelişen sektör-
ler sayesinde yanıt bulan küçük ve orta ölçekli
tarımsal işletmeler, muhtemel bir GDO ekimi
ile bu şanslarını genetik-tozlanma ile bulaşma
sonucunda tamamen kaybetme riski ile karşı
karşıya kalacaklardır.”
Açõklamada diğer uyarõlar şöyle sõralandõ:
“Bilimsel olarak GDO henüz aklanmış bir
teknoloji değildir. Dünyada açlığın önüne ge-
çilmesi ve sağlıklı nesillerin yetişmesi ancak
sağlıklı, zengin bir doğa ve onun çok çeşitli
kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı ile
mümkün olabilir. GDO gibi teknolojiler eko-
nomik bağımlılığı arttırarak gıda ve ekonomik
dağılımın daha da fazla bozulmasına ve fakirli-
ğin artmasına sebep olmaktadır.”