24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 17 HAZİRAN 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr Otomobilde avantaj oran düşürülerek devam edecek. Beyaz eşya, bilgisayar ve mobilyada kriz önlemleri sürecek M art sonunda ev ve ofis mobilyasõ, bilgisayar, bi- lişim ve büro makinele- ri ile iş makinelerinde KDV’nin yüzde 18’den 8’e, konut, işyeri ve di- ğer gayrimenkullerin alõm satõmla- rõndaki tapu harcõnõn da binde 15’ten binde 5’e düşürülmesi ile başlayan ilk uygulama olumlu sonuç verdi. AA’dan Türkan Al’õn Maliye Ba- kanlõğõ Muhasebat Genel Müdürlü- ğü’nden derlediği bilgilere göre, ocakta 178.3, şubatta 164.5 milyon lira ÖTV geliri sağlanan Motorlu Taşıtlar Vergisi, martta 263 milyon, nisanda 253.2 milyon, mayõsta 270.6 milyon liraya yükseldi. Dayanıklı tüketim malları gru- bunda şubatta 50.9 milyon lira düze- yinde bulunan aylõk tahsilat, nisanda 47.8, mayõsta 41.4 milyon lira olarak gerçekleşti. Martta 169.2 milyon lira olan aylık tapu harcı geliri, nisanda 98.3 milyon lira, mayõsta 99.1 milyon lira olarak belirlendi. Bu artõş da sa- tõşlarõn artmasõndan kaynaklandõ. Ancak ilk 5 ay itibarõyla ÖTV ge- lirleri geçen yõlõn gerisinde bulunuyor. KDV’de de başarılı Net alanõ 150 metrekare ve üzeri ko- nut teslimleri, ev, ofis mobilyasõ, bil- gisayar, bilişim ve büro makineleriy- le iş makinelerinde oranlarõn yüzde 18’den 8’e düşürüldüğü KDV tam an- lamõyla Maliye’nin yüzünü güldürdü. Son 2 aydaki KDV tahsilatõ, küresel krizin etkilerinin henüz yaşanmadõğõ 2008 Nisan ve mayõs aylarõnõn bile 860 milyon 726 bin lira üzerinde gerçekleşti. Ticari araçta yine beklentiler boş çıktı Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Genel Sekreteri Ercan Tezer, mart- ta yapõlan indirimle 1600 cc’ye kadar olan otomobillerdeki yüzde 14 civa- rõndaki kolaylõğõn şu anda 3 ay için yaklaşõk yarõya indirildiğini, avantaj azaldõğõ için talebin bir miktar sõnõr- lanabileceğini, ancak ticari araçlarda beklentilerin karşõlanmadõğõnõ belirt- ti. Tezer, ticari araçlarda ÖTV indi- riminin zaten hiçbir etkisi olmadõğõ- nõ hatõrlatarak, “Bu nedenle KDV in- dirimi önermiştik. Orada herhan- gi bir karar çıkmamasını anlamak mümkün değil. Çünkü ticari araç- larda şu anda kapalı fabrikalarımız 4-5 aydan beri faaliyetlerini dur- durmuş vaziyette” dedi. Talepte yüzde 60-70 civarõnda bir durgunluk yaşandõğõnõ belirten Tezel, bunun çö- zümlenmesini beklediklerini “ama maalesef bu yönde karar çıkmadı- ğını” söyledi. Mobilya karardan memnun Türkiye mobilya ihtiyacõnõn yüzde 30’unu karşõladõklarõnõ belirten İne- göl Mobilyacõlar Odasõ Başkanõ Hamdi İdil, indirimin devam ede- cek olmasõna sevindiklerini belirte- rek şunlarõ söyledi: “İlk 3 aylık dö- nemde eldeki stoklar eridi, fir- malar az da olsa üretime geçmiş- ti. Şimdiki 3 aylık indirim ile tam kapasite üretime geçilecek ve is- tihdam artacak. Bazı firmalar, 2-3 vardiya ile çalışmayı hedefli- yor. Sadece mobilya olarak gör- memek gerekiyor. Desteklediği diğer sektörlerde de yaşanacak canlanma işsizliğin artmasını ön- leyecektir.” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümetin belirlediği yeni oranlara gö- re, 1600 cc’ye kadar olan otomobil- lerdeki özel tüketim vergisi (ÖTV) in- dirimi düşürülerek devam edecek. Be- yaz eşyada yüzde 2 ÖTV alõnacak. Bil- gisayar ve mobilyadaki yüzde 8’lik KDV indirimli oran 30 Eylül’e kadar devam edecek. Maliye Bakanlõğõ’ndan yapõlan açõk- lamaya göre, iç talebi canlandõrmak üzere bazõ ürünlerde 3 ay süreyle uy- gulamaya konulan ÖTV ve KDV in- dirimlerinin bir bölümüne son verildi, bazõ ürünlerde indirimli oranlarõn 3 ay daha uygulamada kalmasõ kararõ alõ- nõrken otomotiv sektöründe indirim oranlarõ daraltõldõ. İndirime devam edilmeyen alanlar Bu arada kararnamede 15 Hazi- ran’da sona eren, net alanõ 150 metre- kare ve üzeri konut teslimlerindeki KDV’nin yüzde 18’den 8’e düşürül- mesiyle ilgili yeni bir uzatmaya gidil- medi. Kararnamede uygulamasõ 30 Haziran’da bitecek olan gayrimenkul alõm satõmlarõndaki tapu harcõnõn bin- de 15’ten binde 5’e düşürülmesi ko- nusuyla ilgili yeni bir düzenleme de yer almadõ. Aynõ şekilde KOBİ’lerin kul- landõğõ bazõ sanayi ve iş makinelerin- deki KDV indirimi de uzatõlmadõ. Bu grupta da 30 Haziran tarihine kadar ge- çerli olmak üzere yüzde 18 yerine yüzde 8 KDV alõnmasõ öngörülmüştü. Yeni düzenlemeler  1600 cc ve altõndaki otomobillerde yüzde 37 olan ÖTV oranõ, 16 Haziran-30 Eylül arasõnda da yüzde 27 olarak uygulanacak. Son üç aydõr ÖTV oranõ yüzde 18 olarak uygulanõyordu.  Yük taşõmaya mahsus üstü kapalõ ticari araçlardaki ÖTV 15 Haziran’a kadar yüzde 1’ken, 30 Eylül’e kadar da yüzde 3 olacak.  Bilgisayar ve mobilyadaki yüzde 8’lik KDV indirimli oran 30 Eylül’e kadar devam edecek.  Beyaz eşyadaysa 16 Haziran-30 Eylül arasõnda da yüzde 2 olarak uygulanacak. ÖTV indirimine kõsmi devam Ekonomi Servisi - Çek Cumhu- riyeti’nin enerji grubu CEZ Group ile işbirliğine giden Akkök Gru- bu’na bağlõ Akenerji, 2013’e kadar kömür, hidroelektrik, gaz ve yüzde 35’i yenilenebilir olmak üzere 3 mil- yar dolarlõk yatõrõm yapacak. Ortaklõkla ilgili düzenlenen top- lantõda konuşan Akkök Şirketler Grubu ve Akenerji İcra Kurulu Başkanõ Mehmet Ali Berkman, in- şa halindeki 9 hidroelektrik ve bir rüzgâr enerjisi santralõnõn 2011’de devreye gireceğini, yeni yatõrõmlarla 2013’e dek kurulu gücün 3 bin MW olmasõnõ hedeflediklerini söy- ledi. Berkman, kurulu gücün 1000 MW’nin kömür santralõndan kar- şõlanacağõnõ, 900 MW’nin üstünde güçle yeni bir doğalgaz tesisinin ku- rulacağõnõ, yatõrõmlarõn yüzde 35’inin ise yenilenebilir enerji üze- rine olacağõnõ ifade etti. Kömür santralõnda yerli kömü- re öncelik vereceklerini dile geti- ren Berkman, “Ancak arzu etti- ğimiz sonuca ulaşamazsak ithal kömür de kullanmamız söz ko- nusu” dedi. CEZ’in Yönetim Kurulu Başka- nõ ve Üst Yöneticisi (CEO) Martin Roman ise “Kömür, doğalgaz ve yenilenebilir enerji alanlarında eğer devletiniz özelleştirmelere devam ederse hem üretim hem dağıtım alanında daha fazla iha- leye talibiz” dedi. Nükleer enerjiyle ihale koşullarõna göre ilgilenebile- ceklerini be- lirten Ro- man, “Ya- tırımın devamlı- lığı açısın- dan devletin işin içinde ol- ması bizim için önemli” diye konuştu. Çek CEZ Group ile işbirliğine giden Akkök Grubu 2013’e kadar kömür, hidroelektrik, gaz ve yenilenebilir enerji alanõnda yatõrõmlar yapacak. Ekonomi Servisi - TAV Havalimanlarõ Holding İcra Kurulu Başkanõ M. Sani Şener, İngiltere’nin Manchester kentinde düzenlenen Avrupa Uluslar- arasõ Havalimanlarõ Konseyi’nin (ACI EUROPE) yõl- lõk toplantõsõnda ACI EUROPE Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi. Sani Şener, ACI EUROPE’a katõlmanõn ve sektörün çõkarlarõna hem Avrupa’da hem dün- ya çapõnda olumlu katkõda bulunmanõn kendisi için büyük bir onur olduğunu ifade etti. Şener, “Havalimanı işletmeciliği alanında kısa süre içerisinde bir dünya markası haline gelen TAV Havalimanları Holding olarak, ACI EUROPE içerisinde rolümüzü kuv- vetlendirerek her yıl hava limanlarımızı kullanan milyonlarca yolcu için önemli fayda yaratacağımıza inanıyorum” dedi. New Life SES’le 250 bin sigortalõ hedefliyor Ekonomi Servisi - New Life Yaşam Sigorta yeni “Hayat Sigortaları Yönetmeliği” kapsamõnda hazõrladõğõ yeni ürünleriyle bir yõlda 180 ile 250 bin yeni sigortalõya ulaşmayõ hedefliyor. New Life Yaşam Sigorta Genel Müdürü Ahmet Serimoğ- lu, yeni yönetmeliğin vefat, sakatlõk gibi riskler içeren sigor- talar dõşõnda, sadece birikime yönelik ürünler hazõrlama im- kânõ tanõmasõnõn önemli bir başlangõç olduğunu belirtti. Hayat sigortalarõnda primlerin yüzde 30’unun vefat, sakatlõk gibi teminatlar için ayrõldõğõnõ, risk teminatsõz bu ürünle, ke- sintilerin yüzde 95’inin tasarrufa yönlendirileceğini belir- ten Serimoğlu, bu çerçevede yeni hayat sigortalarõ yönet- meliğinde yer alan Sermaye İtfa Sigortasõ’nõ, “Sermaye Edinme Sistemi” adõ altõnda tanõmladõklarõnõ ve bu ye- ni ürünü haziran sonu piyasaya “SES” adõ altõnda süre- ceklerini ifade etti. Doğrudan satõş ofisinde 100 uzman- la yol aldõklarõnõ anlatan Serimoğlu, çalõşan sayõsõnõ 150- 180’e çõkaracaklarõnõ yõl sonuna kadar 30 ilde, bir yõlda da 83 ilde satõş ofisleri açacaklarõnõ da sözlerine ekledi. EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Krizden Çıkış ve Sonrası “Küresel krizde dip noktası görüldü ve toparlanma başladı...” 2007’nin Ağustos ayında Amerikan konut kredisi pi- yasalarında başlayan ve kısa sürede tüm dünyaya ya- yılan krizin Haziran 2009’da dip noktasını görerek “to- parlanma” sürecine girdiği ilan edilmiş durumda. Kuş- kusuz bu son derece sevindirici bir haber: Artık işsizlik, sanayi üretiminde daralma ve ihracat kayıpları günleri geride kalmak üzere. Artık Türkiyemiz de zaten teğet geç- miş olan krizin etkilerini kısa zamanda atlatacak ve ye- niden büyüme dönemine girecektir... Ancak iktisadi gerçekler ne yazık ki bu beklentileri kar- şılayacağa benzemiyor. Zira “krizden çıkmak” ile “2007- öncesi dünya ekonomisinin koşullarına yeniden döne- bilmek” farklı şeyler. Kriz sonrası dünya artık 2007 ön- cesi gibi olmayacak. Kısaca açıklamaya çalışalım. 2000 sonrası dünya ekonomisini yönlendiren ana un- surlardan birincisi ABD’nin vermekte olduğu muazzam ölçekli dış açık idi. Amerikan ekonomisi artık “sanayi- sonrası yüksek teknolojili finansal hizmet üreticisi” ola- rak kendini tanımlamakta ve üretim açığını başta Çin ol- mak üzere Asya’nın ve Latin Amerika’nın ucuz işgücü depolarından kaynaklanan ithalat ile kapatmaktaydı. ABD’nin ulusal gelirine oran olarak yüzde 6’ya ulaşmış olan dış açığı ise Amerikan doları ve Amerikan finansal sisteminin “ürettiği” finansal varlıklar ile karşılanmaktaydı. Bir “tüketim” ve “finansal üretim” cennetine dönüş- türülmüş olan Amerikan ekonomisine ilişkin en çarpıcı gözlem ise Amerikan halkının tasarruf oranında gözle- nen çarpıcı gerilemeydi. 1980’lerin başında yüzde 10 dü- zeyinde olan özel tasarruf oranı, sürekli gerileyerek 2005’te yüzde 0’a (yanlış okumadınız sıfır) değin geri- lemiş idi. Amerikan halkı maaş ve ücretlerindeki gerile- meyi borçlanma yoluyla telafi ediyor; ucuz ithal ürünler Amerika’nın mega alışveriş merkezlerini süslüyordu. Ame- rikan finans sisteminin yarattığı ucuz kredi ve ucuz fi- nansman araçları bu sistemin ana dayanağı idi. Amerika’nın başını çektiği bu süreç diğer geliş- miş/sanayileşmiş ülkelerde de yaygınlaşmakta idi. Aşa- ğıdaki grafikten de görüleceği üzere İngiltere’de de Ame- rika’daki gibi özel tasarruf oranlarında büyük çaplı ge- rilemeler yaşanmış ve “finansal borç” senetlerine dayalı bir genişleme sürecine girilmişti. Başta ABD olmak üzere gelişmiş finans merkezleri- nin üretmekte olduğu “kâğıt”lar dünya ticaretinde ve do- layısıyla tüm küresel ekonominin üretme ve tüketme hac- minde büyük bir ivmelenme yaratmaktaydı. Ameri- ka’nın ithalat talebi tüm dünya ekonomileri için ihraca- ta dayalı büyüme için büyük fırsat idi. Türk sanayisi de bu olanaktan yararlanacak ve ucuz kredi hacminin sağ- ladığı ithalat finansmanıyla birlikte ihracatını hızla yük- seltecektir. Ancak 2007’ye gelindiğinde artık Amerikan ve İngi- liz finansal sistemlerinin “üretmiş” oldukları “kâğıtların” gerçekte çok da değerli olmadığı; aralarına bazı “vasıf- sız” (sub-prime) nitelikli değersiz kâğıtların da sıkıştırıl- dığı ortaya çıktı. Sonradan “toksik” sözcüğüyle betim- lenecek olan bu varlıklar, küresel ekonomideki denge- lerin ne kadar sağlıksız ve kırılgan olduğunu ispatla- maktaydı. Şimdi başta Amerika olmak üzere tüm gelişmiş ülkeler finansal sistemlerini bu tür vasıfsız nitelikli finansal var- lıklardan temizleme gayreti içindeler. Ancak bu çaba, do- ğal olarak, artık eskisi gibi bol ve ucuz finansal değer üre- tilemeyeceğini ve dolayısıyla tüm dünyada ucuz kredi- ye ve borçlanmaya dayalı ticaret ve büyüme dönemi- nin kapanmış olduğunu göstermektedir. “Krizden çıkış”, Amerika için düşük (hatta sıfır) ta- sarruflara dayalı, borç ekonomisinin yerini iç üretime da- yalı ve finansal sistemin daha yakından denetlendiği ve dolayısıyla kredinin daha kıt ve pahalı olduğu bir süre- ci ifade edecektir. Bu süreçte Amerika’da tasarruf oranları yükselme eğilimine girecek ve Amerikan dış açı- ğı küçültülecektir. Aksi takdirde “krizden çıkış” olanağı zaten mümkün olamazdı. Ancak, dünyanın hegemonik merkez ekonomisinde yaşanan bu gelişmeler doğrudan doğruya çevre ekonomilerde de yansımasını bulacak; ve dünya ticaret hacmi eskisine göre daha dar, finans- man olanakları daha kıt ve pahalı olacaktır. Dolayısıyla, krizden çıkış sürecinin ardında yatan ik- tisadi mekanizmaların nasıl gerçekleştiğine bakma- dan, “kriz bitti, eskiye dönüyoruz” beklentileriyle 2007- öncesine öykünmenin hiçbir anlamı yoktur. “Toparlan- ma” -sonrası iktisadi dengeler büyük olasılıkla bütün dün- ya ekonomilerinde iç talebin daha canlı olacağı ve üre- timin ivmesinin dış ticaret yerine iç tüketim ve ulusal ta- sarruflara dayalı yatırımlardan kaynaklanacağı yeni bir biçime kavuşacaktır. Türkiye bu sürece hazırlıklı olmak zorundadır. Aksi takdirde, “kriz bizi teğet geçti, her şey bir kâbus gibi geride kaldı” savlarının maliyeti, Türkiye sanayisinin dışa bağımlılığının daha da artması ve eko- nomisinin taşeronlaştırılmış bir ucuz işgücü deposuna dönüştürülmesinin pekiştirilmesi olacaktır. ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Tam da Lübnanlı yazar Amin Maa- louf’un son kitabı “Çivisi Çıkmış Dünya” yı okurken New York Times’ın yazarı ve eski Türkiye Şefi Stephen Kinzer’in İstanbul’da düzenlenen bir yemekli toplantıda “Amerika ve Türki- ye ilişkilerinde yeni statejiler”i anlattığı konuşması iki farklı dünyanın kafam- daki buluşması gibi oldu. Paylaşayım... Kinzer, Obama döneminde Türki- ye’nin stratejik öneminin daha da art- tığını vurguluyor. Hatta daha da ileriye geçerek özetle şunları söylüyor: “Eski- den ABD’nin bölgedeki güç üçgeni İs- rail ve Suudi Arabistan’dı. Ancak dün- ya hızla değişiyor. Bence yeni güç üç- geni artık Türkiye ve İran olmalı. Hem Türkiye hem de İran, gerek kültürel ve tarihi geçmişleri hem de demokrasi yo- lunda kat ettikleri adımlarla bölgeyi ile- riye taşıyacak iki önemli güç. Artık İran’da da insanlar demokrasinin ne anlama geldiğini anlıyorlar. Son se- çimlerdeki gelişmeler bu farkındalığı iyi anlatıyor. Eğer ABD, Türkiye ve İran ile birlikte siyasi ve sosyal değerlerde bir uzlaşma sağlanabilirse uzun vadeli stratejik projeler geliştirilebilir.” Kinzer başka şeyler de anlatıyor. Ör- neğin Washington’daki değişimin Tür- kiye’nin stratejik bir kimlik geliştirmesi açısından de önemine değinerek “Tür- kiye’nin Pakistan, İran gibi bölgedeki ülkelerle olan iyi ilişkileri ABD için olumlu. Hatta Hamas ile diyalog için- de olması da önemli. Türkiye bölgede- ki birçok ülkenin aksine hiçbir zaman dış dünyaya ve Batı’ya sırtını dönme- di. Batı’daki reformların, devrimlerin daima Türkiye’ye bir yansıması oldu. Diyalog, uyum ve hoşgörü düşüncesi- nin gelişimi Türkiye’yi bu açıdan ABD için önemli kılıyor ve stratejik bir part- ner olmasını sağlıyor. Türkiye, muhte- melen dünyanın bu bölgesinde liderlik eden ülke olacak. Bu dönem sorunla- rın diplomatik yollarla çözüleceği uz- laşmacı bir dönem olacak” diyor. Kinzer Türkiye’yi, Ortadoğu’yu ve bölgeyi iyi tanıyan, doğru gözlemler yapan bir uzman. Maalouf da aslında eski bir gazeteci, ancak tarihsel ro- manları ile dünya çapında üne sahip. Bu son kitabında “medeniyetler ça- tışması” adıyla anılan ve bütün kül- türler ve halkların geleceğini tehdit eden politikalara karşı düşüncelerini aktarıyor. Bunun da ötesinde insanlı- ğı, hoşgörü çığlığını yeniden duymaya davet ediyor. İki yazarın da ortak nok- taları hoşgörü. Ancak Maalouf Doğu- Batı karşılaştırmasını yaparken çok çarpıcı gerçekleri de dile getiriyor: “Batı’nın yüz yıllık hatası; yerleşik dü- şüncenin aksine dünyanın geri kalanı- na kendi değerlerini benimsetmeye ça- lışmaları değil, tam tersine, egemen- likleri altına aldıkları halklarla olan iliş- kilerinde kendi değerlerine göre dav- ranmaktan sürekli olarak kaçınması. Bu ikirciklik ortadan kaldırılmadığı sürece, aynı hatalara düşme tehlikesi ile karşı karşıya kalınır. ‘Ötekilerin’ o değerleri benimsemeye hazır olmadıkları yö- nündeki daimi bahane ile temel ilkeler- den ödün vermesi bağışlanamaz. Av- rupa için başka, Afrika, Asya ya da İs- lam âlemi için başka insan hakları yok- tur. Bu temel gerçeklik ne zaman yad- sınsa, insanlığa ihanet edilmiş olur...” Ya da şunları vurguluyor: “Arap âlemi bugün 50 yıl önce, 100 yıl önce hatta 1000 yıl önce hoş gör- düğü şeyleri hoş göremiyor. Örneğin Kahire’de 1930’larda yayımlanan bazı kitaplar bugün dine aykırı olduğu ge- rekçesiyle yasaklanıyor... Batı’daysa barbarlık, hoşgörüsüzlük ve karanlıkçı- lıktan kaynaklanmıyor. Oradaki barbar- lığın nedeni kibir ve duyarsızlık...’’ Süper güç ABD, Avrupa, İran, Or- tadoğu, Türkiye... Teknolojik değişi- min baş döndürücü hızı... Algıların, gerçeklerin önüne geçmesi... Top- lumları çatışmalara, etnik bölünme- lere iten hoşgörüsüzlüğü sürekli besleyen nedenler... Konuyu hafta- ya sürdüreceğiz... Sizden de katkı bekliyorum... Kinzer’in Dünyası... Maalouf’un Dünyası... YEKATERİNBURG (REUTERS) - Dünya- daki rezerv para konusunda gelen farklõ açõkla- malarla bir karmaşaya yol açan Rusya, şimdi du- rumu düzeltmeye çalõşõyor. En büyük dört gelişen ülkeden oluşan BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) grubu, ilk top- lantõlarõ dün Rusya’nõn Yekaterinburg kentinde ya- põldõ. Söz konusu toplantõ öncesi üst düzey bir Kremlin yönetimi yetkilisi, Rusya’nõn finansal çal- kantõ yaratmaya çalõşmadõğõnõ ve global rezerv pa- ra biriminin değiştirilmesi konusunda ihtiyatlõ bir yaklaşõm izlenmesinden yana olduğunu söyledi. Basõn toplantõsõnda konuşan Arkady Dvorko- vich, “Şu anda ihtiyacımız olan son şeyin fi- nansal piyasalarda yeni bir çalkantı olduğunu biliyorsunuz” dedi. Dvorkovich, “Biz de dahil olmak üzere kim- se dolara zarar vermek istemiyor. Bu konuda- ki yaklaşımımız, sorunun nüanslarını bütün in- celikleriyle tartışmaktır” dedi. Rusya rezerv para konusunda ihtiyatlı Sani Şener ACI EUROPE yönetiminde Akenerji’den 3 milyar dolar yatırım Bakanlar Kurulu, tütün ve tütün mamullerinden alınan asgari maktu Özel Tüketim Vergisi’ni (ÖTV) 50 kuruş arttırdı. Böylece 1 paket sigaradan bugünden itibaren 1.55 lira yerine 2.05 lira as- gari maktu ÖTV tahsil edilecek. Bu arada üst dü- zey bir ekonomi yetkilisi, tütünde asgari maktu ÖTV tutarlarında yapılan artışın, KDV ve ÖTV indirimlerine ilişkin dü- zenlemenin maliyetini “fazlasıyla” karşılayacağını ifade etti. SİGARAYA DA ZAM GELDİ Sonuçlar cesaret verdi Mehmet Ali Berkman. Ahmet Serimoğlu. Sani Şener. B‹LG‹ TOPLUMUNA DO/RU / ÖZLEM YÜZAK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear