Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 17 HAZİRAN 2009 ÇARŞAMBA
6 HABERLER
AVRUPA
GÜRAY ÖZ
Huzursuzluk
Yurdumuzun ekonomik ve siyasi ikliminde sert
rüzgârlar esiyor. Bir huzursuzluk var. Sokaktaki
yurttaş huzursuz. Çok nedeni var bu durumun.
Ayrıntıların içinde boğulmadan bakın, havanın
gittikçe karardığını göreceksiniz.
Sorunlar yumağı içinde çaresiz gibidir ülkemiz.
Kürt sorunumuz var. Zamanında önerilere ku-
lak verilmediği için gittikçe büyüyen, artık içinden
çıkılmaz hale gelen bir sorundur. Kültürel hakla-
rı artık yeterli görmeyen, Kürt yurttaşların yoğun
olduğu kentlerde çok sayıda yerel yönetime hâ-
kim siyasi parti, terör hareketiyle ilişkisini gizle-
me gereği duymuyor. Örgütün mahkûm liderini
tüm Kürtlerin siyasi iradesi sayıyor. Kendi ifade-
leriyle “artık cin şişeden çıkmıştır.” Öyle midir?
Öyledir. Sorunu AB ve ABD’de kendi üsluplarıy-
la çözmek isteyenlerle, çoğunluğu soldan dön-
me liberallerimiz fikir birliği içindedirler. Söyle-
diklerinin içinde söylemedikleri artık her gün bi-
raz daha azalmaktadır. İktidar partisi ise AB, ABD
ve sözde liberallerle, iktidarı gönülsüz de olsa
paylaştığı güçler arasında sıkışıp kalmıştır. Kürt
sorununu ne teslimiyetle, ne doğru bir biçimde
çözebilme yeteneğine sahiptir.
Türkiye’nin uluslararası arenadan beslenen,
daha çok oradan güç alan bir Ermeni sorunu var.
1915 olaylarının bedelini Türkiye Cumhuriyeti’nin
ödemesini isteyen güçler çoktur, güçsüz de de-
ğildirler. Aynı şekilde AB ülkelerinde, ABD’de Er-
meni sorununu kendi üsluplarınca çözmek, yani
bedeli Türkiye Cumhuriyeti’ne ödetmek isteyen-
ler etkindirler. Çoğunluğu soldan gelme liberal-
lerimiz de aynı kanıdadırlar, bu konudaki aktivi-
telerini demokratlığın işareti, alameti farikası say-
maktadırlar. İktidar partisi, Ermeni sorununu ne
teslimiyetle, ne doğru bir biçimde çözebilme ye-
teneğine sahiptir.
Kıbrıs sorunumuz var. Aynı şekilde, Türkiye’nin
resmen tanımadığı Güney Kıbrıs’ın tanınmasını,
bunun bir işareti olarak Kıbrıs Cumhuriyeti bay-
raklı gemilere limanların açılmasını AB, ABD ve
sözde liberal aydınlarımız talep etmektedirler. İk-
tidar partisi Kıbrıs sorununu ne teslimiyetle, ne
doğru bir biçimde çözebilme yeteneğine sahiptir.
Daha başka sorunlarımız da var. Gittikçe pa-
ralize olmuş toplumumuzda gemi azıya almış bir
cemaatleşme, tarikatlaşma, dinin siyasallaşma-
sı olgusu yaşanıyor. İktidar partisi kendine oy ve-
ren ve cemaatlerin ağ gibi sardığı kitleye sırtını
dönemiyor. Etkisizleştirmek için çabaladığı yar-
gıyı, orduyu bir yana bırakamıyor; iki arada bir de-
rede iktidarını sürdürmenin yollarını arıyor. Bu ne-
denle gittikçe daha fazla takıyyeye sarılıyor, git-
tikçe daha fazla oportünistleşiyor.
Peki bu arada başka ne oluyor?
Bu arada sol ortadan tümüyle siliniyor. Sorun-
larla ilgili çözüm önerileri üretmeye çalışmaktan-
sa, kendi kuyusunu kazan liberal dangalaklığın
peşine takılıyor. Kendini iktidar partisinin hizme-
tine sunuyor, demokratlığını böyle sınıyor.
Komünistlerse çözüm üretme, halkın içinde var
olabilme sıkıntılarını aşmakta zorlanıyorlar. Ama
doğru bir saptamaları var: Türkiye Cumhuriye-
ti tasfiye ediliyor. Saydığımız sorunlar Cumhu-
riyetin tasfiyesinin manivela taşlarını oluşturuyor.
Kürt sorunu, onunla bağlı terör, Ermeni sorunu,
Kıbrıs sorunu Türkiye’de dinci, şoven milliyetçi bir
kemikleşmeyi kışkırtıyor. Liberaller bunu bir so-
run olarak görmüyorlar. Onlar akıllarını Cumhu-
riyetin tasfiyesine ve “ulusalcı” dedikleri kesim-
lere takmışlardır. Bu amaçla ellerinden gelen her
şeyi yapıyorlar. Her kılığa bürünüyor, neden ce-
maatin hizmetine girdiklerini ya da neden ikti-
darla birlikte olduklarını soranlara sinik bir tavır-
la “demokrasi için” yanıtını veriyorlar.
Hiç inandırıcı değiller.
Cumhuriyeti tasfiye ederek ne demokrasi, ne
başka bir şey kurulabilir.
Huzursuzluk tüm yurdu sarıyor. Her sabah
uyandığımızda, bugün ne olacak sorusuyla baş-
lıyoruz güne. Ekonomi boğazımızı sıkıyor, terör
boğazımızı sıkıyor, her gün bir yenisi piyasaya çı-
kan kumpaslar boğazımızı sıkıyor. Ve biz yavaş
yavaş ayaklarımızın altındaki zeminin kayıp gitti-
ğini, Cumhuriyetin tasfiye edildiğini görüyoruz.
Huzursuzluk tüm toplumu sarmış durumdadır.
Bazen huzursuzluklar güzel olabilir. Arkasın-
dan yeni bir gelişme olabilir, yeni bir ışık gelebi-
lir. Bu öyle değil.
Bu huzursuzluk güzel değil.
Tehlikeli...
e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr
CHP’li Kemal Kõlõçdaroğlu ve Ali Kõlõç hakkõndaki ‘PKK’lilerle aynõ araçta bulundular’ iddiasõ
Alman savcõ: Tutanak sahteANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Hessen Eyalet Başsavcõsõ’nõn,
CHP Grup Başkanvekili Kemal
Kılıçdaroğlu ile Merkez Yönetim
Kurulu (MYK) üyesi Ali Kılıç’õn
“terör örgütü mensuplarıyla ay-
nı araçta yakalandığı” iddiasõna
ilişkin tutulan tutanağõn sahte ol-
duğunu açõkladõğõ bildirildi.
CHP İletişim Koordinatörlü-
ğü’nden yapõlan yazõlõ açõklamada,
“geçen yıl Deniz Feneri e.V. da-
vasını izlemek üzere Frankfurt’a
giden CHP Grup Başkanvekili
Kılıçdaroğlu ve MYK üyesi Kı-
lıç’ın terör örgütü PKK üyesi ki-
şilerle aynı araçta yakalandığı,
bunun tutanakla saptandığı” yö-
nünde iddialarõn öne sürüldüğü
anõmsatõlarak bu gerçekdõşõ iddia-
larõn bazõ gazetelerde yer aldõğõ
belirtildi.
Açõklamada, bazõ gazetelerde çõ-
kan haberlerde “Frankfurt’a giden
Kemal Kılıçdaroğlu ile Ali Kılıç’ın
PKK’li Nevzat Rõdvan ve Mustafa
Güler ile buluşarak bir saunaya
gittiği, sauna çıkışında da Alman
polisi tarafından araçları dur-
durularak tutanak tutulduğu”
iddialarõna da yer verildiği ifade
edildi.
Ali Kõlõç’õn, bu yalan haberler
üzerine Hessen Eyalet Başsavcõlõ-
ğõ’na başvurarak şikâyetçi olduğu ve
konunun açõklõğa kavuşturulmasõnõ
istediği belirtilen açõklamada, şun-
lar kaydedildi:
‘Böyle bir karakol da yok’
“Hessen Eyalet Başsavcılığı,
6100 UJS 27 9491/09 POL nu-
maralı ve 27 Mayıs 2009 tarihli
Başsavcı Claude imzalı yazıyla söz
konusu belgenin sahte olduğunu
bildirdi. Hessen Eyalet Başsavcı-
lığı’ndan gelen belgede, özetle
şöyle denildi: Trafik kontrolünü
gösteren tutanak sahtedir. Frank-
furt am Maln’de Braubacher
Caddesi bulunmadığı gibi, böyle
bir karakol da yoktur. Ayrıca
Hessen Eyalet Emniyet Genel
Müdürlüğü antetli 11 Eylül 2008
tarihli belge de aynı şekilde sah-
tedir. Hamburg’da böyle bir ad-
res bulunmamaktadır. Hamburg
‘HH’ plakalı böyle bir araç da tra-
fik kayıtlarında yoktur. Öte yan-
dan söz konusu belgede adı geçen
şahıslar hakkında ne geçmişte
ne de şimdi herhangi bir soruş-
turma bulunmamaktadır. 9 Eylül
2008 tarihli telefon dinleme tuta-
nağı da gerçek değildir. Öte yan-
dan, bir Alman vakfından
CHP’ye para yardımı yapıldığı id-
diası da Alman hükümeti tara-
fından yalanlanmış, Almanya’nın
Ankara’daki Büyükelçisi de bu
yalanlamayı Dışişleri Bakanlı-
ğı’na bildirmişti. Yalanlamayı
kamuoyuna duyurmayan Dışişleri
Bakanlığı ise Almanya Büyükel-
çisi’nin teamüllere aykırı dav-
randığını öne sürerek, yalan ha-
berin kamuoyuna duyurulma-
masındaki sorumluluğunu göz-
lerden gizlemeye çalışmıştı.”
Hessen Eyalet Başsavcõlõğõ’ndan gelen belgede “Trafik kontrolünü gösteren tutanak sahtedir.
Frankfurt am Maln’de Braubacher Caddesi bulunmadõğõ gibi, böyle bir karakol da yoktur.
Ayrõca Hessen Eyalet Emniyet Genel Müdürlüğü antetli 11 Eylül 2008 tarihli belge de aynõ
şekilde sahtedir. Söz konusu belgede adõ geçen şahõslar hakkõnda ne geçmişte ne de şimdi
herhangi bir soruşturma bulunmamaktadõr” denildiği belirtildi.
‘Karanlığa karşı yürüyelim’
MEHMET MENEKŞE
AMASYA - Sõvas Madõmak
Oteli’nde 35 aydõn ve
sanatçõnõn yobazlar tarafõndan
yakõlarak öldürülmesinin 16.
yõldönümünde Alevi birlikleri
otelin önünde toplanarak
“Karanlığa karşı birlikte
yürüyelim” çağrõsõ yapacak.
Alevi Bektaşi Federasyonu
(ABF) ve Avrupa Alevi
Birlikleri Konfederasyonu
(AABK) öncülüğünde bir
araya gelen 38 Alevi sivil
toplum örgütü ortak bildiri
yayõmlayarak 2 Temmuz
1993’te yaşanan katliamõn
insanlõk suçu olduğunu
vurguladõlar.
2 Temmuz günü Madõmak
Oteli’nin kamulaştõrõlarak
müzeye dönüştürülmesi
taleplerinin bir kez daha dile
getirileceğine dikkat çekilen
bildiride şöyle denildi:
“Otelin altındaki kebap
lokantası demokratik Alevi
hareketinin ısrarlı
mücadelesi sonucu
boşaltılmış olsa da 35
canımızın yakıldığı
Madımak Oteli halen otel
olarak işletilmeye devam
etmektedir. Sıvas’ın da
Türkiye’nin de bu ayıptan
kurtulması için Madımak
Oteli’nin hemen
kamulaştırılarak müzeye
dönüştürülmesini istiyoruz.”
Bu konuda verilen sözlerin
hiçbir şekilde yerine
getirilmediğine dikkat çekilen
açõklamada katliam sõrasõnda
“Cumhuriyet burada
kuruldu, Sıvas’ta yıkılacak”,
“Şeriat isteriz” sloganlarõ
atõldõğõ anõmsatõldõ. Katillerin
bir bölümünün halen dõşarõda
gezdiğine de işaret edilen
bildiride şu ifadelere yer
verildi:
“Katliamları, aşağılamaya,
horlanmaya, yok saymaya
hayır diyebilecek bu ülkenin
toplumsal vicdanı ile
buluşmak istiyoruz. Bu
ülkede adalet, demokrasi,
eşitlik istiyoruz. Alevi,
Sünni, Türk, Kürt, Çerkez,
inanan, inanmayan ayırımı
yapmadan ‘Benim Kâbem
insandõr’ diyenler, 2 Temmuz
2009 Perşembe günü saat
10.00’da Alibaba
Mahallesi’nde bulunan Pir
Sultan Abdal Cemevi
önünde buluşalım ve
Madımak Oteli önüne,
karanlığın üzerine birlikte
yürüyelim.”
ÇAMUROĞLU’NUN İDDİALARI
Şenerve
Zelyut
yalanladõlar
MİYASE İLKNUR
CNN Türk’te 14 Haziran 2009 akşamõ ya-
yõmlanan “Ankara Kulisi”nde “Sıvas kat-
liamını önceden biliyordum, o tarihte Nefes
dergisini çıkardığım arkadaşlarım Cemal Şe-
ner ve Rõza Zelyut’a da bu yönde duyumlar
gelmişti” diyen AKP İstanbul Milletvekili Re-
ha Çamuroğlu’nun şahit olarak gösterdiği Şe-
ner ve Zelyut, kendilerinin böyle bir duyum al-
madõklarõnõ belirtirken Nefes dergisinin de kat-
liamdan altõ ay sonra yayõmõna başlandõğõ or-
taya çõktõ. Şener ve Zelyut, Çamuroğlu’nu ya-
lanladõ. Cemal Şener, “Devletin istihbarat ör-
gütlerinin bilmediği bir olayı biz nereden bi-
lelim. Bilsek oraya gidenleri uyarmaz mıy-
dık? Kaldı ki o tarihte henüz Nefes dergisi
yayın hayatına başlamamıştı.” dedi.
Rõza Zelyut da o dönemde Nefes dergisinin
henüz çõkmadõğõnõ ve Çamuroğlu’nun Alevi
toplumunda pek tanõnmadõğõnõ anõmsatarak,
“Sadece ben kayınbiraderim Doğukan
Öner’in Sıvas’ta Emniyet Müdürü olması
nedeniyle şehirde gergin bir hava olduğu-
nu öğrendim ve bunu Murtaza Demir’e ilet-
tim. Çamuroğlu’nun bu yönde bir duyum
aldığından haberim yok” dedi. Çamuroğ-
lu’nun “Sıvas’ta şeriatçı bir kalkışma ol-
madı” yönündeki sözlerini de eleştiren Zelyut,
“Kuşkusu varsa fotoğraflara ve sloganlara
baksın” önerisinde bulundu.
İslamcıları suçlamıştı
Programda “Sıvas’ta şeriatçı bir kalkış-
ma olmadı” diyen Çamuroğlu, Nefes dergi-
sinde Sõvas katliamõnõn 1. yõldönümünde yaz-
dõğõ yazõda İslamcõlarõ suçluyor. “Tüm Tür-
kiye Bir Sıvas mı?” başlõklõ yazõsõnda Ça-
muroğlu, şu görüşleri dile getirmişti:
“27 Mart seçimlerinden önce Sıvas’ta
tüm seçim propagandasını ‘Sõvas kahra-
manlarõ’ diye kutsadıkları gözü dönmüş ka-
tillere dayandıran bir zihniyetle karşı kar-
şıyayız. Uyanalım artık, laikliğe ve demok-
rasiye yönelttikleri her saldırı, ‘yüzde 99’u
Müslüman olan halkõmõz’ diyerek kültürü-
müzün zenginliğine yönelttikleri her saldı-
rı, insanları yılgınlığa, pasifliğe ve zamanla
da korkudan beslenen güçlünün yanında ol-
ma tavrına yöneltmektedir. Tüm bu saldı-
rılar karşısında sakin olmak tavrının vade-
si dolmuştur. En küçük sivil halkımıza da-
hi yapılan saldırılara anında tepki göster-
meliyiz. Sıvas küçük değil, çok büyüktü, bir
daha denerlerse her yer Kerbela!”
Çamuroğlu, Nefes dergisindeki bir başka ya-
zõsõnda ise demokrasinin sadece seçimlerden
ibaret olmadõğõnõ, Hitler’in de sandõktan çõk-
tõğõnõ anõmsatarak Sõvas katliamõ nedeniyle İs-
lamcõlarõ şöyle suçluyordu:
“Bazı ‘demokrat’ ve ‘barõşçõ’ İslamcı ay-
dınlar alınacaklardır. Belki bize kendileri-
ni nasıl olup da Hitler gibi bir zalimle bir tut-
tuğumuzu soracaklardır. Cevabımız basit-
tir, ‘Sõvas’a bakõn.’ Sıvas katliamını bizzat
kendilerinin yapmamış olması onları masum
kılmaz, kınamadılar, seyrettiler, avukat
cüppelerini giydiler, canileri kahraman,
katliamı kıyam ilan ettiler.”
Kongreye jet soruşturma
DTP öncülüğünde Diyarbakõr’da 600 delegenin katõlõmõyla toplanan Demokratik Toplum
Kongresi’nde oluşturulan ‘Daimi Meclis’ dün ilk toplantõsõnõ yaparken savcõlõk harekete geçti
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Di-
yarbakõr’da hafta sonunda toplanan Demokra-
tik Toplum Kongresi’nde (DTK) oluşturulan
107 kişilik Daimi Meclis, dün ilk toplantõsõnõ
gerçekleştirdi. Diyarbakõr Cumhuriyet Baş-
savcõlõğõ da kongreyle ilgili olarak jet hõzõyla so-
ruşturma başlattõ.
Hafta sonunda DTP öncülüğünde Diyarba-
kõr’da 600 delegenin katõlõmõyla toplanan ve
10 maddelik sonuç bildirgesi yayõmlayan
Demokratik Toplum Kongresi’nde oluşturu-
lan 107 kişilik Daimi Meclis, dün ilk toplan-
tõsõnõ DTP Diyarbakõr il binasõnda yaptõ. Ba-
sõna kapalõ toplantõya eski DEP Milletvekili
Hatip Dicle, DTP Diyarbakõr Milletvekili Gül-
ten Kışanak, DTP’li belediye başkanlarõ,
sivil toplum örgütü temsilcileri, akademis-
yenler, hukukçular ve halk delegelerinden olu-
şan daimi meclis üyeleri katõldõ.
Toplantõnõn ana gündeminde kongrede oluş-
turulmasõ karar altõna alõnan Ekoloji ve Yerel
Yönetimler, Kadõn-Erkek Eşitliği, Eğitim ve Dil,
Kültür Sanat ve Bilim, İnanç, Dõş İlişkiler ve
Anayasa komisyonlarõnõn nasõl yapõlandõrõlacağõ
ele alõndõ. Bu komisyonlarõn oluşturulmasõnõn
yanõ sõra DTK eşbaşkanlarõnõn belirlenmesi için
de seçim yapõlmasõ benimsendi.
Ayrõca DTK’nin son toplantõsõna katõlmayan
diğer siyasal, sosyal ve ekonomi alanõndaki Kürt
çevrelerinin dahil edilmesi için bir diyalog ko-
misyonu oluşturulmasõ da tartõşõldõ. Gün boyu
süren Daimi Meclis toplantõsõnda Kürt soru-
nunun çözümü için çõkan önerilerin bir rapor ha-
linde Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün yanõ sõ-
ra CHP, MHP gibi siyasi parti liderleri ile si-
vil toplum kuruluşlarõna verilmesi konularõ da
görüşüldü.
Hatip Dicle’nin okuduğu sonuç bildirgesin-
deki taleplerle ilgili Diyarbakõr Özel yetkili
Cumhuriyet Başsavcõlõğõ soruşturma başlattõ.
Başsavcõlõk, emniyet yetkililerinin, sonuç bil-
dirgesi ile birlikte varsa görüntü ve ses kaydõ-
nõ düzenlenecek fezlekeyle birlikte gönderme-
lerini talep etti. Ayrõca kongrenin sonuç bil-
dirgesinin açõklanmasõndan sonra parti il bina-
sõndan başlayarak Koşuyolu Parkõ önüne kadar
devam eden yürüyüşe katõlanlara ilişkin emni-
yet kameralarõnõn görüntülerini de istedi. Em-
niyet Müdürlüğü’nce yapõlan incelemenin ta-
mamlanmasõndan sonra dosyanõn başsavcõlõğa
gönderileceği, bildirgede suç unsuruna rast-
lanmasõ halinde ilgili partililer hakkõnda dava
açõlabileceği belirtildi.
ABD ANKARA BÜYÜKELÇİSİ JEFFREY DİYARBAKIR YOLCUSU
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - ABD’nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey
ilk Güneydoğu ziyaretini bugün Diyarbakõr’da gerçekleştirecek. Yoğun temas trafiği
gerçekleştirecek olan Jeffrey, ilk olarak Diyarbakõr Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile
ardõndan da Büyükşehir Belediye Başkanõ Osman Baydemir ile ayrõ ayrõ görüşecek.
Jeffrey öğle yemeğinde Güneydoğu Sanayici ve İşadamlarõ Derneği (GÜNSİAD)
Başkanõ Şah İsmail Bedirhanoğlu, Diyarbakõr Sanayi ve Ticaret Odasõ Başkanı
Galip Ensarioğlu, Diyarbakõr Sanayici ve İşadamlarõ Derneği (DİSİAD) Başkanõ
Raif Türk ile bir araya gelecek. Jeffrey’nin daha sonra Diyarbakõr Baro Başkanõ M.
Emin Aktar, İnsan Haklarõ Derneği Başkanõ Muharrem Erbey, eski siyasetçi Al-
tan Tan’la görüşmesi, ayrõca bölgedeki değişik dini cemaatlerin temsilcileriyle bu-
luşmasõ planlanõyor. Jeffrey akşam saatlerinde ise GÜNSİAD tarafõndan onuruna
Kervansaray Oteli’nde saat 17.30’da düzenlenen resepsiyona katõlacak. ABD Dõşiş-
leri’nde Kürt sorununu en iyi bilen diplomatlardan biri olarak kabul edilen Jeff-
rey’nin ilk Güneydoğu gezisini yapmasõ bölgedeki kesimlerce anlamlõ bulundu. Si-
yasi gözlemciler Jeffrey’nin hiçbir açõklama yapmasa bile sõrf geziyi yüksek bir te-
mas trafiği ile gerçekleştirmesinin dahi önemli olduğuna dikkat çektiler.
ARINÇ’A 5YILDIZLI OTELLERİSORDU
Kart, TRT’nin
peşini bõrakmõyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Konya
Milletvekili Atilla Kart, Devlet Bakanõ ve
Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç’õn yanõtla-
masõ istemiyle verdiği soru önergesinde “daha
önce TRT’ye ait tesislerde yapılan kurs-se-
miner çalışmalarının artık neden 5 yıldızlı
otellerde yapıldığını” sordu. CHP’li Kart, so-
ru önergesinde, “TRT kurumuna son dö-
nemde alınan personele gruplar halinde
kurs ve seminerler verildiği, önceki dönem-
lerde kurumun kendi Eğitim Dairesi bünye-
sinde ya da Antalya Lara’da bulunan TRT
Kurumu’na ait Eğitim ve Sosyal Tesislerde
kurs-seminer çalışmalarının yapıldığı; an-
cak bu dönemde her nedense Antalya Be-
lek’te bulunan 5 yıldızlı otellerde bu eğiti-
min verildiği bilgisi tarafımıza ulaşmıştır.
Boş ve uygun olan TRT kurumuna ait eği-
tim ve sosyal tesisler yerine Belek’te bulu-
nan 5 yıldızlı otellerde bu tür çalışmaların
yapılmış olması sebebiyle, TRT bütçesinin
kötüye kullanıldığı açıktır. Bu tür keyfi ve
sorumsuz harcamaların denetlenmesi ve en-
gellenmesi gerektiği açıktır” dedi.
Alevi örgütleri, 35 aydõnõn yakõlarak öldürüldüğü Madõmak Oteli için verilen sözlerin tutulmadõğõnõ vurguladõlar
35 aydının ya-
şamını yitirdi-
ği yobaz saldı-
rıda Aziz Ne-
sin son anda
kurtulmuştu.