24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 17 HAZİRAN 2009 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ Huzursuzluk Yurdumuzun ekonomik ve siyasi ikliminde sert rüzgârlar esiyor. Bir huzursuzluk var. Sokaktaki yurttaş huzursuz. Çok nedeni var bu durumun. Ayrıntıların içinde boğulmadan bakın, havanın gittikçe karardığını göreceksiniz. Sorunlar yumağı içinde çaresiz gibidir ülkemiz. Kürt sorunumuz var. Zamanında önerilere ku- lak verilmediği için gittikçe büyüyen, artık içinden çıkılmaz hale gelen bir sorundur. Kültürel hakla- rı artık yeterli görmeyen, Kürt yurttaşların yoğun olduğu kentlerde çok sayıda yerel yönetime hâ- kim siyasi parti, terör hareketiyle ilişkisini gizle- me gereği duymuyor. Örgütün mahkûm liderini tüm Kürtlerin siyasi iradesi sayıyor. Kendi ifade- leriyle “artık cin şişeden çıkmıştır.” Öyle midir? Öyledir. Sorunu AB ve ABD’de kendi üsluplarıy- la çözmek isteyenlerle, çoğunluğu soldan dön- me liberallerimiz fikir birliği içindedirler. Söyle- diklerinin içinde söylemedikleri artık her gün bi- raz daha azalmaktadır. İktidar partisi ise AB, ABD ve sözde liberallerle, iktidarı gönülsüz de olsa paylaştığı güçler arasında sıkışıp kalmıştır. Kürt sorununu ne teslimiyetle, ne doğru bir biçimde çözebilme yeteneğine sahiptir. Türkiye’nin uluslararası arenadan beslenen, daha çok oradan güç alan bir Ermeni sorunu var. 1915 olaylarının bedelini Türkiye Cumhuriyeti’nin ödemesini isteyen güçler çoktur, güçsüz de de- ğildirler. Aynı şekilde AB ülkelerinde, ABD’de Er- meni sorununu kendi üsluplarınca çözmek, yani bedeli Türkiye Cumhuriyeti’ne ödetmek isteyen- ler etkindirler. Çoğunluğu soldan gelme liberal- lerimiz de aynı kanıdadırlar, bu konudaki aktivi- telerini demokratlığın işareti, alameti farikası say- maktadırlar. İktidar partisi, Ermeni sorununu ne teslimiyetle, ne doğru bir biçimde çözebilme ye- teneğine sahiptir. Kıbrıs sorunumuz var. Aynı şekilde, Türkiye’nin resmen tanımadığı Güney Kıbrıs’ın tanınmasını, bunun bir işareti olarak Kıbrıs Cumhuriyeti bay- raklı gemilere limanların açılmasını AB, ABD ve sözde liberal aydınlarımız talep etmektedirler. İk- tidar partisi Kıbrıs sorununu ne teslimiyetle, ne doğru bir biçimde çözebilme yeteneğine sahiptir. Daha başka sorunlarımız da var. Gittikçe pa- ralize olmuş toplumumuzda gemi azıya almış bir cemaatleşme, tarikatlaşma, dinin siyasallaşma- sı olgusu yaşanıyor. İktidar partisi kendine oy ve- ren ve cemaatlerin ağ gibi sardığı kitleye sırtını dönemiyor. Etkisizleştirmek için çabaladığı yar- gıyı, orduyu bir yana bırakamıyor; iki arada bir de- rede iktidarını sürdürmenin yollarını arıyor. Bu ne- denle gittikçe daha fazla takıyyeye sarılıyor, git- tikçe daha fazla oportünistleşiyor. Peki bu arada başka ne oluyor? Bu arada sol ortadan tümüyle siliniyor. Sorun- larla ilgili çözüm önerileri üretmeye çalışmaktan- sa, kendi kuyusunu kazan liberal dangalaklığın peşine takılıyor. Kendini iktidar partisinin hizme- tine sunuyor, demokratlığını böyle sınıyor. Komünistlerse çözüm üretme, halkın içinde var olabilme sıkıntılarını aşmakta zorlanıyorlar. Ama doğru bir saptamaları var: Türkiye Cumhuriye- ti tasfiye ediliyor. Saydığımız sorunlar Cumhu- riyetin tasfiyesinin manivela taşlarını oluşturuyor. Kürt sorunu, onunla bağlı terör, Ermeni sorunu, Kıbrıs sorunu Türkiye’de dinci, şoven milliyetçi bir kemikleşmeyi kışkırtıyor. Liberaller bunu bir so- run olarak görmüyorlar. Onlar akıllarını Cumhu- riyetin tasfiyesine ve “ulusalcı” dedikleri kesim- lere takmışlardır. Bu amaçla ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Her kılığa bürünüyor, neden ce- maatin hizmetine girdiklerini ya da neden ikti- darla birlikte olduklarını soranlara sinik bir tavır- la “demokrasi için” yanıtını veriyorlar. Hiç inandırıcı değiller. Cumhuriyeti tasfiye ederek ne demokrasi, ne başka bir şey kurulabilir. Huzursuzluk tüm yurdu sarıyor. Her sabah uyandığımızda, bugün ne olacak sorusuyla baş- lıyoruz güne. Ekonomi boğazımızı sıkıyor, terör boğazımızı sıkıyor, her gün bir yenisi piyasaya çı- kan kumpaslar boğazımızı sıkıyor. Ve biz yavaş yavaş ayaklarımızın altındaki zeminin kayıp gitti- ğini, Cumhuriyetin tasfiye edildiğini görüyoruz. Huzursuzluk tüm toplumu sarmış durumdadır. Bazen huzursuzluklar güzel olabilir. Arkasın- dan yeni bir gelişme olabilir, yeni bir ışık gelebi- lir. Bu öyle değil. Bu huzursuzluk güzel değil. Tehlikeli... e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr CHP’li Kemal Kõlõçdaroğlu ve Ali Kõlõç hakkõndaki ‘PKK’lilerle aynõ araçta bulundular’ iddiasõ Alman savcõ: Tutanak sahteANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Hessen Eyalet Başsavcõsõ’nõn, CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ile Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyesi Ali Kılıç’õn “terör örgütü mensuplarıyla ay- nı araçta yakalandığı” iddiasõna ilişkin tutulan tutanağõn sahte ol- duğunu açõkladõğõ bildirildi. CHP İletişim Koordinatörlü- ğü’nden yapõlan yazõlõ açõklamada, “geçen yıl Deniz Feneri e.V. da- vasını izlemek üzere Frankfurt’a giden CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu ve MYK üyesi Kı- lıç’ın terör örgütü PKK üyesi ki- şilerle aynı araçta yakalandığı, bunun tutanakla saptandığı” yö- nünde iddialarõn öne sürüldüğü anõmsatõlarak bu gerçekdõşõ iddia- larõn bazõ gazetelerde yer aldõğõ belirtildi. Açõklamada, bazõ gazetelerde çõ- kan haberlerde “Frankfurt’a giden Kemal Kılıçdaroğlu ile Ali Kılıç’ın PKK’li Nevzat Rõdvan ve Mustafa Güler ile buluşarak bir saunaya gittiği, sauna çıkışında da Alman polisi tarafından araçları dur- durularak tutanak tutulduğu” iddialarõna da yer verildiği ifade edildi. Ali Kõlõç’õn, bu yalan haberler üzerine Hessen Eyalet Başsavcõlõ- ğõ’na başvurarak şikâyetçi olduğu ve konunun açõklõğa kavuşturulmasõnõ istediği belirtilen açõklamada, şun- lar kaydedildi: ‘Böyle bir karakol da yok’ “Hessen Eyalet Başsavcılığı, 6100 UJS 27 9491/09 POL nu- maralı ve 27 Mayıs 2009 tarihli Başsavcı Claude imzalı yazıyla söz konusu belgenin sahte olduğunu bildirdi. Hessen Eyalet Başsavcı- lığı’ndan gelen belgede, özetle şöyle denildi: Trafik kontrolünü gösteren tutanak sahtedir. Frank- furt am Maln’de Braubacher Caddesi bulunmadığı gibi, böyle bir karakol da yoktur. Ayrıca Hessen Eyalet Emniyet Genel Müdürlüğü antetli 11 Eylül 2008 tarihli belge de aynı şekilde sah- tedir. Hamburg’da böyle bir ad- res bulunmamaktadır. Hamburg ‘HH’ plakalı böyle bir araç da tra- fik kayıtlarında yoktur. Öte yan- dan söz konusu belgede adı geçen şahıslar hakkında ne geçmişte ne de şimdi herhangi bir soruş- turma bulunmamaktadır. 9 Eylül 2008 tarihli telefon dinleme tuta- nağı da gerçek değildir. Öte yan- dan, bir Alman vakfından CHP’ye para yardımı yapıldığı id- diası da Alman hükümeti tara- fından yalanlanmış, Almanya’nın Ankara’daki Büyükelçisi de bu yalanlamayı Dışişleri Bakanlı- ğı’na bildirmişti. Yalanlamayı kamuoyuna duyurmayan Dışişleri Bakanlığı ise Almanya Büyükel- çisi’nin teamüllere aykırı dav- randığını öne sürerek, yalan ha- berin kamuoyuna duyurulma- masındaki sorumluluğunu göz- lerden gizlemeye çalışmıştı.” Hessen Eyalet Başsavcõlõğõ’ndan gelen belgede “Trafik kontrolünü gösteren tutanak sahtedir. Frankfurt am Maln’de Braubacher Caddesi bulunmadõğõ gibi, böyle bir karakol da yoktur. Ayrõca Hessen Eyalet Emniyet Genel Müdürlüğü antetli 11 Eylül 2008 tarihli belge de aynõ şekilde sahtedir. Söz konusu belgede adõ geçen şahõslar hakkõnda ne geçmişte ne de şimdi herhangi bir soruşturma bulunmamaktadõr” denildiği belirtildi. ‘Karanlığa karşı yürüyelim’ MEHMET MENEKŞE AMASYA - Sõvas Madõmak Oteli’nde 35 aydõn ve sanatçõnõn yobazlar tarafõndan yakõlarak öldürülmesinin 16. yõldönümünde Alevi birlikleri otelin önünde toplanarak “Karanlığa karşı birlikte yürüyelim” çağrõsõ yapacak. Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) ve Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) öncülüğünde bir araya gelen 38 Alevi sivil toplum örgütü ortak bildiri yayõmlayarak 2 Temmuz 1993’te yaşanan katliamõn insanlõk suçu olduğunu vurguladõlar. 2 Temmuz günü Madõmak Oteli’nin kamulaştõrõlarak müzeye dönüştürülmesi taleplerinin bir kez daha dile getirileceğine dikkat çekilen bildiride şöyle denildi: “Otelin altındaki kebap lokantası demokratik Alevi hareketinin ısrarlı mücadelesi sonucu boşaltılmış olsa da 35 canımızın yakıldığı Madımak Oteli halen otel olarak işletilmeye devam etmektedir. Sıvas’ın da Türkiye’nin de bu ayıptan kurtulması için Madımak Oteli’nin hemen kamulaştırılarak müzeye dönüştürülmesini istiyoruz.” Bu konuda verilen sözlerin hiçbir şekilde yerine getirilmediğine dikkat çekilen açõklamada katliam sõrasõnda “Cumhuriyet burada kuruldu, Sıvas’ta yıkılacak”, “Şeriat isteriz” sloganlarõ atõldõğõ anõmsatõldõ. Katillerin bir bölümünün halen dõşarõda gezdiğine de işaret edilen bildiride şu ifadelere yer verildi: “Katliamları, aşağılamaya, horlanmaya, yok saymaya hayır diyebilecek bu ülkenin toplumsal vicdanı ile buluşmak istiyoruz. Bu ülkede adalet, demokrasi, eşitlik istiyoruz. Alevi, Sünni, Türk, Kürt, Çerkez, inanan, inanmayan ayırımı yapmadan ‘Benim Kâbem insandõr’ diyenler, 2 Temmuz 2009 Perşembe günü saat 10.00’da Alibaba Mahallesi’nde bulunan Pir Sultan Abdal Cemevi önünde buluşalım ve Madımak Oteli önüne, karanlığın üzerine birlikte yürüyelim.” ÇAMUROĞLU’NUN İDDİALARI Şenerve Zelyut yalanladõlar MİYASE İLKNUR CNN Türk’te 14 Haziran 2009 akşamõ ya- yõmlanan “Ankara Kulisi”nde “Sıvas kat- liamını önceden biliyordum, o tarihte Nefes dergisini çıkardığım arkadaşlarım Cemal Şe- ner ve Rõza Zelyut’a da bu yönde duyumlar gelmişti” diyen AKP İstanbul Milletvekili Re- ha Çamuroğlu’nun şahit olarak gösterdiği Şe- ner ve Zelyut, kendilerinin böyle bir duyum al- madõklarõnõ belirtirken Nefes dergisinin de kat- liamdan altõ ay sonra yayõmõna başlandõğõ or- taya çõktõ. Şener ve Zelyut, Çamuroğlu’nu ya- lanladõ. Cemal Şener, “Devletin istihbarat ör- gütlerinin bilmediği bir olayı biz nereden bi- lelim. Bilsek oraya gidenleri uyarmaz mıy- dık? Kaldı ki o tarihte henüz Nefes dergisi yayın hayatına başlamamıştı.” dedi. Rõza Zelyut da o dönemde Nefes dergisinin henüz çõkmadõğõnõ ve Çamuroğlu’nun Alevi toplumunda pek tanõnmadõğõnõ anõmsatarak, “Sadece ben kayınbiraderim Doğukan Öner’in Sıvas’ta Emniyet Müdürü olması nedeniyle şehirde gergin bir hava olduğu- nu öğrendim ve bunu Murtaza Demir’e ilet- tim. Çamuroğlu’nun bu yönde bir duyum aldığından haberim yok” dedi. Çamuroğ- lu’nun “Sıvas’ta şeriatçı bir kalkışma ol- madı” yönündeki sözlerini de eleştiren Zelyut, “Kuşkusu varsa fotoğraflara ve sloganlara baksın” önerisinde bulundu. İslamcıları suçlamıştı Programda “Sıvas’ta şeriatçı bir kalkış- ma olmadı” diyen Çamuroğlu, Nefes dergi- sinde Sõvas katliamõnõn 1. yõldönümünde yaz- dõğõ yazõda İslamcõlarõ suçluyor. “Tüm Tür- kiye Bir Sıvas mı?” başlõklõ yazõsõnda Ça- muroğlu, şu görüşleri dile getirmişti: “27 Mart seçimlerinden önce Sıvas’ta tüm seçim propagandasını ‘Sõvas kahra- manlarõ’ diye kutsadıkları gözü dönmüş ka- tillere dayandıran bir zihniyetle karşı kar- şıyayız. Uyanalım artık, laikliğe ve demok- rasiye yönelttikleri her saldırı, ‘yüzde 99’u Müslüman olan halkõmõz’ diyerek kültürü- müzün zenginliğine yönelttikleri her saldı- rı, insanları yılgınlığa, pasifliğe ve zamanla da korkudan beslenen güçlünün yanında ol- ma tavrına yöneltmektedir. Tüm bu saldı- rılar karşısında sakin olmak tavrının vade- si dolmuştur. En küçük sivil halkımıza da- hi yapılan saldırılara anında tepki göster- meliyiz. Sıvas küçük değil, çok büyüktü, bir daha denerlerse her yer Kerbela!” Çamuroğlu, Nefes dergisindeki bir başka ya- zõsõnda ise demokrasinin sadece seçimlerden ibaret olmadõğõnõ, Hitler’in de sandõktan çõk- tõğõnõ anõmsatarak Sõvas katliamõ nedeniyle İs- lamcõlarõ şöyle suçluyordu: “Bazı ‘demokrat’ ve ‘barõşçõ’ İslamcı ay- dınlar alınacaklardır. Belki bize kendileri- ni nasıl olup da Hitler gibi bir zalimle bir tut- tuğumuzu soracaklardır. Cevabımız basit- tir, ‘Sõvas’a bakõn.’ Sıvas katliamını bizzat kendilerinin yapmamış olması onları masum kılmaz, kınamadılar, seyrettiler, avukat cüppelerini giydiler, canileri kahraman, katliamı kıyam ilan ettiler.” Kongreye jet soruşturma DTP öncülüğünde Diyarbakõr’da 600 delegenin katõlõmõyla toplanan Demokratik Toplum Kongresi’nde oluşturulan ‘Daimi Meclis’ dün ilk toplantõsõnõ yaparken savcõlõk harekete geçti DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Di- yarbakõr’da hafta sonunda toplanan Demokra- tik Toplum Kongresi’nde (DTK) oluşturulan 107 kişilik Daimi Meclis, dün ilk toplantõsõnõ gerçekleştirdi. Diyarbakõr Cumhuriyet Baş- savcõlõğõ da kongreyle ilgili olarak jet hõzõyla so- ruşturma başlattõ. Hafta sonunda DTP öncülüğünde Diyarba- kõr’da 600 delegenin katõlõmõyla toplanan ve 10 maddelik sonuç bildirgesi yayõmlayan Demokratik Toplum Kongresi’nde oluşturu- lan 107 kişilik Daimi Meclis, dün ilk toplan- tõsõnõ DTP Diyarbakõr il binasõnda yaptõ. Ba- sõna kapalõ toplantõya eski DEP Milletvekili Hatip Dicle, DTP Diyarbakõr Milletvekili Gül- ten Kışanak, DTP’li belediye başkanlarõ, sivil toplum örgütü temsilcileri, akademis- yenler, hukukçular ve halk delegelerinden olu- şan daimi meclis üyeleri katõldõ. Toplantõnõn ana gündeminde kongrede oluş- turulmasõ karar altõna alõnan Ekoloji ve Yerel Yönetimler, Kadõn-Erkek Eşitliği, Eğitim ve Dil, Kültür Sanat ve Bilim, İnanç, Dõş İlişkiler ve Anayasa komisyonlarõnõn nasõl yapõlandõrõlacağõ ele alõndõ. Bu komisyonlarõn oluşturulmasõnõn yanõ sõra DTK eşbaşkanlarõnõn belirlenmesi için de seçim yapõlmasõ benimsendi. Ayrõca DTK’nin son toplantõsõna katõlmayan diğer siyasal, sosyal ve ekonomi alanõndaki Kürt çevrelerinin dahil edilmesi için bir diyalog ko- misyonu oluşturulmasõ da tartõşõldõ. Gün boyu süren Daimi Meclis toplantõsõnda Kürt soru- nunun çözümü için çõkan önerilerin bir rapor ha- linde Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün yanõ sõ- ra CHP, MHP gibi siyasi parti liderleri ile si- vil toplum kuruluşlarõna verilmesi konularõ da görüşüldü. Hatip Dicle’nin okuduğu sonuç bildirgesin- deki taleplerle ilgili Diyarbakõr Özel yetkili Cumhuriyet Başsavcõlõğõ soruşturma başlattõ. Başsavcõlõk, emniyet yetkililerinin, sonuç bil- dirgesi ile birlikte varsa görüntü ve ses kaydõ- nõ düzenlenecek fezlekeyle birlikte gönderme- lerini talep etti. Ayrõca kongrenin sonuç bil- dirgesinin açõklanmasõndan sonra parti il bina- sõndan başlayarak Koşuyolu Parkõ önüne kadar devam eden yürüyüşe katõlanlara ilişkin emni- yet kameralarõnõn görüntülerini de istedi. Em- niyet Müdürlüğü’nce yapõlan incelemenin ta- mamlanmasõndan sonra dosyanõn başsavcõlõğa gönderileceği, bildirgede suç unsuruna rast- lanmasõ halinde ilgili partililer hakkõnda dava açõlabileceği belirtildi. ABD ANKARA BÜYÜKELÇİSİ JEFFREY DİYARBAKIR YOLCUSU DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - ABD’nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey ilk Güneydoğu ziyaretini bugün Diyarbakõr’da gerçekleştirecek. Yoğun temas trafiği gerçekleştirecek olan Jeffrey, ilk olarak Diyarbakõr Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile ardõndan da Büyükşehir Belediye Başkanõ Osman Baydemir ile ayrõ ayrõ görüşecek. Jeffrey öğle yemeğinde Güneydoğu Sanayici ve İşadamlarõ Derneği (GÜNSİAD) Başkanõ Şah İsmail Bedirhanoğlu, Diyarbakõr Sanayi ve Ticaret Odasõ Başkanı Galip Ensarioğlu, Diyarbakõr Sanayici ve İşadamlarõ Derneği (DİSİAD) Başkanõ Raif Türk ile bir araya gelecek. Jeffrey’nin daha sonra Diyarbakõr Baro Başkanõ M. Emin Aktar, İnsan Haklarõ Derneği Başkanõ Muharrem Erbey, eski siyasetçi Al- tan Tan’la görüşmesi, ayrõca bölgedeki değişik dini cemaatlerin temsilcileriyle bu- luşmasõ planlanõyor. Jeffrey akşam saatlerinde ise GÜNSİAD tarafõndan onuruna Kervansaray Oteli’nde saat 17.30’da düzenlenen resepsiyona katõlacak. ABD Dõşiş- leri’nde Kürt sorununu en iyi bilen diplomatlardan biri olarak kabul edilen Jeff- rey’nin ilk Güneydoğu gezisini yapmasõ bölgedeki kesimlerce anlamlõ bulundu. Si- yasi gözlemciler Jeffrey’nin hiçbir açõklama yapmasa bile sõrf geziyi yüksek bir te- mas trafiği ile gerçekleştirmesinin dahi önemli olduğuna dikkat çektiler. ARINÇ’A 5YILDIZLI OTELLERİSORDU Kart, TRT’nin peşini bõrakmõyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Devlet Bakanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç’õn yanõtla- masõ istemiyle verdiği soru önergesinde “daha önce TRT’ye ait tesislerde yapılan kurs-se- miner çalışmalarının artık neden 5 yıldızlı otellerde yapıldığını” sordu. CHP’li Kart, so- ru önergesinde, “TRT kurumuna son dö- nemde alınan personele gruplar halinde kurs ve seminerler verildiği, önceki dönem- lerde kurumun kendi Eğitim Dairesi bünye- sinde ya da Antalya Lara’da bulunan TRT Kurumu’na ait Eğitim ve Sosyal Tesislerde kurs-seminer çalışmalarının yapıldığı; an- cak bu dönemde her nedense Antalya Be- lek’te bulunan 5 yıldızlı otellerde bu eğiti- min verildiği bilgisi tarafımıza ulaşmıştır. Boş ve uygun olan TRT kurumuna ait eği- tim ve sosyal tesisler yerine Belek’te bulu- nan 5 yıldızlı otellerde bu tür çalışmaların yapılmış olması sebebiyle, TRT bütçesinin kötüye kullanıldığı açıktır. Bu tür keyfi ve sorumsuz harcamaların denetlenmesi ve en- gellenmesi gerektiği açıktır” dedi. Alevi örgütleri, 35 aydõnõn yakõlarak öldürüldüğü Madõmak Oteli için verilen sözlerin tutulmadõğõnõ vurguladõlar 35 aydının ya- şamını yitirdi- ği yobaz saldı- rıda Aziz Ne- sin son anda kurtulmuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear