28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 4 ARALIK 2009 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ İstanbul Hukuk Fakültesi ve Tanör Bayram öncesi, İstanbul Hukuk Fakültesi’ne bir ziyarette bulundum. Asıl amacım, Dekan ile tanışmaktı; o olurken, kimi konularda da bir fikir edinmekti. Hepsi oldu ve unutulmaz anılarla döndüm... Dekan Prof. Dr. Adem Sözüer, bir ceza hukuku uzmanı ve ceza kürsüsünün başkanı. Ama Adem Bey’in, her şeyi aşan bir özelliği var ki, o da kimliği: Bir anda aradaki bütün engelleri kaldırıyor ve dostunuz oluyor; öylesine cana yakın. O günkü görüşmeden dost olarak da döndüm. O görüşmeden, İstanbul Hukuk Fakültesi’nin içinde bulunduğu sorunları da -büyük boyutlarıyla- öğrendim. 1961 Anayasası’nın bir ilkesiydi: Üniversiteyi devlet kurardı. Ne var ki, 12 Eylül’le, çoğu ilke gibi bu da umursanmadı. Sermaye de, tek başına bir üniversite, bir fakülte de kurar oldu. Ancak, elinde öğretici kadrosu olmadığından, devlet üniversitelerinin hazır kadrolarını -parayı basarak- yağmaladı. Çoğu fakülte gibi, İstanbul Hukuk Fakültesi de bu acıyı çekti. Yapılması gereken nedir şimdi? Bir öncü bulup yeni bir “inşa”ya gitmek! Sanıyorum ki, İstanbul Hukuk Fakültesi’nde yaşanan budur. Prof. Adem Sözüer, “inşa”nın başında bulunuyor. Fakültenin bilinen yapı ve eşyasına sahip çıkarken, geleceğin öğretim kadrosu için de yepyeni bir genç kuşağa yolları açmıştır. Ziyaret günümde, Sayın Dekan, o genç kuşaktan bir grup asistanla da tanıştırdı beni. Heyecanlandım ve övündüm. İstanbul Hukuk Fakültesi, işte bu genç kadroların omuzlarında yükselecek... Sevgili Dekan, yaşadıkları şu “inşa” günlerinde, hayattaki hocaların “teşvik ve teşcileri”ni arzu ettiklerini de dile getirdi. Birden hatırladım: 90 yaşını aşmış Prof. Vakur Versan’ın yanı sıra Prof. Aydın Aybay, Prof. Necip Kocayusufpaşaoğlu, Prof. Ergin Nomer, Prof. Rona Aybay, Prof. Erdoğan Teziç, Prof. Ülkü Azrak ve ötekiler, -çok şükür- hayattadırlar. Ben de dahil, hepsi de bu “inşa” günlerinde ellerinden geleni de esirgemeyeceklerdir... Çünkü talep, içinden çıkıp geldiğimiz bir ocaktan geliyor! Ah, Bülent Tanör de yaşasaydı! Tanör, İstanbul Hukuk Fakültesi’nin yaratıcı kimliğini sürdürdüğü bir dönemde, 60’lı yıllarda, genç bir asistan olarak parlamış ve arka arkaya başarılarıyla, fakültenin mümtaz öğretim kadrosunda yerini almıştı. Derslerini yepyeni bir yöntemle öğrencilerine verirken; arka arkaya kitaplarında, kurumları ve kavramları yeni bir felsefenin yaratıcılığında yorumluyordu: O felsefenin adesesinde hukuk, özgürlükler, giderek devlet, özellikle ulus devlet yeni bir anlamdaydı. Kemalizm ve laiklik de böyleydi. Buradan kalkarak, 1923 Devrimi’nin en gerçek yorumunu ona borçluyuz. Tarihte ve sosyal bilimlerde, giderek kamu hukukunda, kalıcı açıklamalar istenirse, “tarih felsefesi” elzemdir. Bizde Bülent Tanör de, ciddi bir tarih felsefesi anlayışına sahip nadir kalemlerden biridir. Ve arkaya büyük bir miras bırakmıştır. Basılmış eserlerine, ölümünden sonra, başkaları da katılacaktır: Nitekim geçen yıl, Öğet Öktem ve Nurettin Pirim’in basıma hazırladığı, “Anayasal Gelişme Tezleri”, anlaşılıyor ki onun en önemli eserlerinden biri. Prof. Bülent Tanör’ün aramızdan ayrılışının 7. yılındayız. Hayatın gitgide öğrettiği bir gerçek de şu: Ülkemizde, insan hakları, demokrasi ve hukuk mücadelesi, çapı günden güne genişleyen bir dava olup çıkmıştır. Tehlike giderek artmıştır. Tanör’ün, bu vesileyle bizlere öğreteceği çok şey var: Çünkü Tanör, insan hakları, demokrasi ve hukuk mücadelesinin yılmaz savunmacılarından biriydi... ANMA: Türk spor gazeteciliğinin duayenlerinden, gazetemiz yazarı, yönetici ve unutulmaz spor müdürlerinden Abdülkadir Yücelman’ı son yolculuğuna çıkardık. Bir döneme damgasını vurmuş bir kişiydi. Rahmet dileklerimizle uğurladık... TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com PKK’nin “milisleştirme” faaliyeti içinde olduğunu ilk yazdığımda bazı çevrelerden tepki gelmişti. Oysa örgütün kanlı eylemlerini bu kadar rahat yapabilmesinin ardında milis yapısının olması zaten kaçınılmazdı. Sonunda dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, 12 Nisan 2007’de karargâhta yaptığı basın toplantısında ilk kez “milis” kavramını kullanınca, PKK örgütlenmesinin nerelere ulaştığı çok daha iyi anlaşıldı. Büyükanıt “Terörle mücadelede başarının bazı parametreleri vardır” demiş ardından da yapılması gerekenleri şöyle anlatmıştı: “Siyasi ve askeri kararlılık, çok önemli. Milis güçlerinin veya işbirlikçilerinin etkisiz hale getirilmesi, çok önemlidir. Teröristi dağda tutan işbirlikçilerdir. Bunlar etkisizleştirilmeli.” PKK çevreleri Büyükanıt’ın bu saptamasıyla örgüt yandaşlarını hedef gösterdiğini öne sürmüştü! Oysa önceki gün çok şaşırtıcı bir gelişme yaşandı. PKK’nin ajansı yayımladığı bir haberde, ilk kez “milis” kavramını öne çıkardı. İddiaya göre Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde yaşayan 28 yaşındaki Reşat Çiçek, 4 Eylül 2008 günü “eyleme giderken” güvenlik güçlerince öldürülmüştü. PKK’nin ajansı, 1 Aralık’ta bu olayı şöyle duyurmuştu: “Değerli milisimiz Reşat Çiçek arkadaşın şehadeti koşullarımızdan kaynaklı olarak yeni netleştirilebilmiştir. HPG (Halk Savunma Güçleri), Reşat Çiçek isimli milisin bir pusuda hayatını kaybettiğini bildirdi.” Örgütün ajansı 2 Aralık’ta da, Diyarbakır Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki bir yargılamayı duyururken “milis” olgusuna vurgu yaptı. Haberde, “Şırnak’ın İdil ilçesi kırsalında korucuların bir komplosu sonucu yakalanan 5 militan ile 1 milis 167 yıl hapis cezasına çarptırıldı” denilmişti. PKK siyasallaşmada mesafe alınca örgütsel gizliliği kaldırmaktan da kaçınmıyor! Zaten Kandil Dağı ve Mahmur Kampı’ndan getirilen teröristlerin karnaval havasında karşılandığı bir ülkede milislerin gizlenmesi çok ayıp olurdu!.. Milis!.. Son dönemde nereye gidersem hep aynı soru yöneltiliyor: “Nedir bu açılım meselesi?..” Hep aynı yanıtı veriyorum. Ortada açılım falan yok... PKK’lilerin dağdan indirilmesi, bazılarının Avrupa’da konuşlandırılması, Kürtçe eğitim, demokratikleşme vs. Bunların hepsi senaryonun sonraki sayfaları!.. PKK son dönemde bir tek hedefe kilitlendi... Öcalan’ın bir an önce serbest bırakılması ve kurulacak “çatı partisi”nin başına geçirilerek TBMM’ye sokulması... Yani “aç”ılımın tek hedefi, İmralı‘da yatan Öcalan’ın hücre kapısının bir an önce “aç”ılması! İşte Öcalan’ın Kandil Dağı’ndaki bir numaralı temsilcisi Murat Karayılan’ın dün yaptığı son açıklama... Okuyun bakın, açılımın gerçek hedefini bir kez daha görün: “Önder Apo’yu özgürleştirmek, Kürt sorununu çözmek bizim yönetimimizin bir görevidir. Hiç kimsenin bu konuda bir kuşkusu olmasın. Bu yönetim gerekenleri yapacaktır. Apo’nun özgürlüğü temel bir görev durumundadır.” PKK açıkça şöyle diyor: “Hele Öcalan’ı dışarı bir çıkaralım gerisi nasılsa kolay!..” Açılım!.. Milis, açılım ve intifada... PKK bu sürece kadar nasıl gelebildi?.. Oysa her şeyin çok önceden planlandığı o kadar belliydi ki!.. İşte Cumhuriyet’te 20 Aralık 2005’te yayımlanan, “CIA’nın PKK planı” başlıklı yazımdan bir bölüm... Tarihin sayfalarındaki bu yaprağa lütfen bakın ve PKK konusunda nereden nereye geldiğimize ve bunların bir rastlantı olmadığına tanık olun: “Amerika’nın, PKK’yi üç aşamalı bir planla saf dışı bırakmayı tasarladığı ileri sürülüyor. İlk aşamada PKK’nin üst düzey yöneticileriyle yurtiçindeki 3 bin kadar militanın, çıkarılacak genel afla Türkiye’deki siyasi yaşama çekilmesini öneren ABD, ikinci etapta sınır dışında barınan 4 bin civarındaki militanı Kuzey Irak’taki federatif yapıya entegre etmeyi hedefliyor. CIA ise örgütün Kuzey Irak’taki para trafiğini ve Avrupa’da 170 kuruluş üzerinden yapılan yardımları kesmek için uluslararasi istihbarat örgütleriyle işbirliğine hazırlanıyor... ... PKK’lilerin bir bölümü, Amerika’nın planına sıcak bakmasına karşın Abdullah Öcalan’dan olumlu bir sinyal alamadıkları için çekimser kalıyor. Örgüt yöneticileri, ABD’nin Türkiye’ye, kuzeyde kurulacak devletin tanınması karşılığında PKK’yi tasfiye sözü verdiğini ileri sürüyor. Örgüt, ‘Öndersiz çözüm çözümsüzlüktür’ propagandasıyla ‘Öcalan’a özgürlük sağlanmadan PKK’nin hiçbir çözüme yanaşmayacağını’ da duyuruyor.” PKK meselesinin nereye doğru gittiğini anlayabilmek için geçmişe, yani arşive bakmak yetiyor... Yaprak!..Öcalan’ın sağlık sorunlarından yakınması tam da PKK’nin 27 Kasım’daki kuruluş yıldönümüne denk geldi! Hücresi değiştirilen Öcalan, avukatlarıyla görüşürken ölüme terk edildiğinden yakınınca Güneydoğu’da ve büyük kentlerde PKK sempatizanları harekete geçti... Polisle çatışan gruplar araçları ve işyerlerini yaktı, esnafa kepenk kapattırdı!.. Ancak son günlerde örgüt çevrelerinden yapılan açıklamalar da gösteriyor ki, küçük sokak eylemlerini “intifada”ya dönüştürmek için yoğun çaba harcanıyor... Örgüt yanlısı “Amed Halk İnisiyatifi” pazar günü Diyarbakır’da büyük bir eyleme hazırlanıyor. Eylemi duyuran basın açıklamasındaki şu satırlar, aynı zamanda “Kürt açılımı”ndaki ana hedefi de bir kez daha dışa vuruyor: “Önderliğimizin cezaevi koşulları düzeltilsin demiyoruz. Önderliğimiz serbest bırakılsın diyoruz!” PKK yönetimi bu çağrıya dün Kandil’den destek verdi. İşte PKK’nin çatı örgütü KCK, yani “Kürdistan Topluluklar Birliği” yöneticisinin açıklaması: “Apo Kürt halkı için artık bir kimliktir, bir şereftir. Bu halk bu önderliğine sahip çıkamazsa şerefli olduğunu iddia edemez. Öncelikle kadın ve gençlik örgütleri olmak üzere tüm kurumları toplumsal direnişe çağırıyorum. Artık söz bitmiş gün eylem günüdür.” Anlaşılan daha önceki “intifada” çağrılarının ardından çıkan olaylarda Güneydoğu’da ondan fazla yurttaşın yaşamını yitirmesi bile PKK’yi frenlemiyor!.. “Barış... Barışşşş” diye bağıran örgüt, şiddeti dayatma yöntemi olarak kullanmaktan bir türlü vazgeçmiyor! İntifada!.. SERGÜL CANIGÜR BURDUR - Burdur’da Hatip Ho- ca ve Cumhuriyet caddelerinde bu- lunan içkili mekânlarõn başka bölge- ye taşõnmasõ kararõ belediye mecli- sinde tartõşmalara yol açtõ. Belediye Başkanõ Sebahattin Ak- kaya başkanlõğõnda, Halõ Sarayõ Mec- lis Toplantõ Salonu’nda yapõlan top- lantõda içkili bölgeler konusu ele alõndõ. CHP’li üyeler içkili yerlerin es- kiden olduğu gibi şehrin her yerine da- ğõtõlmasõnõ isterken Belediye Başka- nõ Akkaya içkili yerlerin yeni nâzõm imar planõnda belirlenecek bir bölgeye taşõnmasõnõ teklif etti. Teklif üzerin- de sert tartõşmalar yaşanõrken yapõlan oylamada CHP’li meclis üyelerinin ret oyu vermesine karşõn Başkan Akkaya’nõn teklifi kabul edildi. CHP Burdur İl Baş- kanõ İsmail Erkaya, basõn toplantõsõ düzen- leyerek AKP’li başkana tepki gösterdi. Erkaya, 2005’te kõrmõzõ bölge olarak adlandõrõlan içkili yerlerin belli bir semt ya da sokakta toplanmasõna yö- nelik girişimlerin yasaklandõğõnõ anõm- sattõ. İçkili işletmelerin Cumhuriyet, Hatipoğlu ve Kõşla caddelerine taşõn- masõ yönündeki karara yurttaşlarõn tep- ki göstermesi üzerine 2006 yõlõnda ko- nunun yeniden ele alõndõğõna dikkat çeken Erkaya “Tepkiler karşısında belediye meclis üyeleri arasından bir komisyon oluşturuldu. Komisyon belediye meclis toplantısına bir rapor vermeme- sine ve CHP’li üye- lerin komisyon ra- poru gelmeden oy- lanamayacağını söy- lemesine rağmen Belediye Başkanı, konuyu oylatarak çalışmaları süren imar planında, görevi olmamasına rağmen imar komisyonu üyelerinin yeni bir yer belirlemesini sağlayarak 2006’da yaptığı gibi yine tribünlere oyna- mıştır” dedi. 2005 yõlõnda Danõştay konuyla ilgili kesin kararõ vermesine karşõn birçok kentte AKP’li belediyeler kõrmõzõ bölge yaratma taleplerinden vazgeç- mediler. Ankara Büyükşehir Beledi- ye Başkanõ Melih Gökçek de Bah- çelievler semtinde kafe ve bar işlet- melerinin yoğun bir şekilde yer aldõ- ğõ 7. Cadde’de içki satõşõnõn yasakla- nõp yasaklanmamasõ konusunun re- ferandum yapõlmasõnõ gündeme ge- tirdi. Tepkiler üzerine referandumda içki konusu sorulmamõştõ. Çankõrõ Valiliği de mayõs ayõnda yayõmladõ- ğõ genelgeyle halka açõk yerlerde ve taşõtlarda içki içilmesini yasakladõ. 2005 yõlõnda Denizli’de de belediye meclisi, içkili yerleri şehir dõşõna çõ- karma kararõ aldõ. Konya Malatya, An- talya, Balõkesir, Tokat ve Aydõn’õn ba- zõ ilçelerinde de kõrmõzõ bölge uygu- lamasõna gidilmesi gündeme geldi. İçkili mekânlarõn başka bölgeye taşõnmasõ kararõ belediye meclisinde tartõşmalara yol açtõ Burdur’da kırmızı sokak Mimarlar Odasõ İstanbul Büyükkent Şubesi, TOKİ’nin uygulamalarõnõ sert bir dille eleştirdi TOKİ yapõ sektöründe tekel oldu İstanbul Haber Servisi - Mimar- lar Odasõ İstanbul Büyükkent Şube- si tarafõndan düzenlenen Konut Sem- pozyumu’nda TOKİ’nin uygulama- larõ sert bir dille eleştirildi. Mimar- lar Odasõ İstanbul Büyükkent Şube Başkanõ Eyüp Muhcu, TOKİ’nin konut projelerinin tekelleşmeye yol açtõğõna dikkat çekerek söz konusu projelerin yapõ denetimi dõşõnda tu- tulduğunu vurguladõ. TOKİ’nin kentin topraklarõnõ ima- ra açarak satõşa çõkardõğõnõ belirten Muhcu, “TOKİ yoksuldan aldığı- nı zengine veriyor. Robin Hood’a çağdaş bir yorum getiriyor” dedi. İTÜ Mimarlõk Fakültesi’nde dün başlayan “Konut Sempozyu- mu”nun açõlõşõnda konuşan Muhcu, İstanbul’da 1 milyon 650 bin yapõ stokunun bir milyondan fazlasõnõn depreme dayanõklõ olmadõğõnõ, 10 milyona yakõn nüfusun deprem ris- ki taşõyan binalarda yaşadõğõnõ ya da çalõştõğõnõ söyledi. 1999 Marmara depreminden son- ra yapõ sektörünün durma noktasõ- na geldiğini anõmsatan Muhcu, 2005’ten itibaren ise sektörde Av- rupa ortalamasõnõn da üstüne çõkõ- larak yüzde 20’ye varan bir büyü- me yaşandõğõnõ ifade etti. Tek tip yapılar TOKİ’nin Kars’a da İzmir’e de iklim koşullarõna bakmaksõzõn ay- nõ tipte evler yaptõğõnõ kaydeden Muhcu, “Hangi kente giderseniz gidin TOKİ heyhulası ile karşı- laşıyorsunuz. Hangi sırtta hangi dere yatağında yüksek bir yapı görürseniz bilinki o TOKİ’ye aittir” dedi. Sertel Ödülü Sirmen ve CUMOK’a İstanbul Haber Servisi - Tan gazetesinin yakõlõp yõkõlmasõnõn yõldönümü nedeniyle düzenle- nen Sertel Gazetecilik Platfor- mu Ödülleri’ne bu yõl gazete- miz yazarõ Ali Sirmen ve Cum- huriyet Okurlarõ (CUMOK) Türkiye, değer görüldü. Tören bugün Tan gazetesinin 4 Aralõk 1945’te yakõlmasõnõn ardõndan kurulan ve Tan gazetesi sahibi ve yazarlarõ Sabiha ve Zekeri- ya Sertel’in kõzlarõ Doç. Dr. Yıldız Sertel başkanlõğõnda faaliyetlerini sürdüren Sertel Gazetecilik Platformu’nun dü- zenlediği ödül töreni bugün Ca- ğaloğlu’ndaki Basõn Müze- si’nde yapõlacak. Saat 17.00’de başlayacak ödül töreninde Dr. Hilal Ünalmış Duda’nõn yöne- teceği, “Günümüz Koşulların- da Basın Özgürlüğü Kavra- mının Değerlendirilmesi” ko- nulu bir de panel düzenlenecek. Panele, Türkiye Gazeteciler Ce- miyeti’nin (TGC) önceki dö- nem başkanlarõndan Nail Güre- li, Ali Sirmen ve Cumhuriyet Vakfõ 2. Başkanõ Alev Coşkun konuşmacõ olarak katõlacak. MERSİN (Cumhuriyet) - Mer- sin’de, karakolda işkence gören 2 kardeş, görevli memurlar hakkõnda dava açtõ. Karakoldaki dayak, gü- venlik kameralarõ tarafõndan da tespit edildi. Düğün salonu işletmecisi Yıl- maz Koç (28) ile kardeşi Ali Hıdır Koç (24), 15 Ağustos gecesi araç- la seyir halindeyken “araç trafiği- ni tehlikeye düşürmek” suçlamasõyla gözaltõna alõ- narak Cumhuriyet Polis Karakolu’na götürüldü. Koç kardeşler burada çok sayõda polis tarafõndan dö- vüldü. Olayõn ardõndan darp rapo- ru alan 2 kardeş, polis memurlarõ hakkõnda suç duyurusunda bulun- dular. İki kardeş, dava dosyasõna ay- rõca Cumhuriyet Polis Karako- lu’nun güvenlik kamerasõ kayõtla- rõnõ da ekletti. O kayõtlarda 2 kar- deşin çok sayõda polis tarafõndan fe- ci şekilde dövüldüğü görülüyor. İşkence mağduru Yõlmaz Koç ve Ali Hõdõr Koç’un, 2007 yõlõnda CHP Mersin Millet- vekili adayõ da olan işadamõ Ali Koç’un yeğenleri ol- duklarõ da belirtildi. Muhcu, yapõ denetim sektörünün tamamen çöktüğünü belirterek, Bayõndõrlõk ve İskân Bakanlõğõ’nõn hemen her hafta birkaç yapõ denetim bürosunu kapattõğõnõ söyledi. TO- Kİ’nin büyük ölçekli yapõlarõnõn denetim dõşõnda bõrakõlmasõnõ eleştiren Muhcu, “Yapılar artık gayrımenkul olmaktan çıkıp Newyork Bor- sası’nda tahvile dönüştü” dedi. TOKİ’nin Ye- nileme Yasasõ’nõ, bazõ kentsel dönüşüm pro- jelerini kente müdahale etmek için kullandõğõ- nõ dile getiren Muhcu, “Yasada TOKİ’ye, yurttaşları ev sahibi yapmak, örnek yapılar inşa etmek gibi görevler verilmiş. Ama TO- Kİ konut yapmak bir yana hastane, cami, okul, yol inşaatı yapmaya başladı. Hatta res- torasyon işine bile girdi” diye konuştu. YAPI DENETİMİ ÇÖKTÜ Karakolda iki kardeşe işkence AliSirmen. Simavi Ödülleri’ni kazananlar belirlendi İstanbul Haber Servisi - Tür- kiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) tarafõndan bu yõl 33. kez düzenle- nen “Sedat Simavi Ödülleri”ni kazananlar belli oldu. TGC’den yapõlan açõklamaya göre, “Gaze- tecilik Ödülü”ne Mehmet Baran- su’nun Taraf gazetesinde yayõm- lanan “O Dört Er Böyle Öldü: Pi- mini Çekip Bombayõ Verdi” baş- lõklõ haberi değer görüldü. “Tele- vizyon Ödülü” Taha Feyizli’nin TRT’de yayõmlanan “Öteki” adlõ televizyon programõna verildi. Öğretmen sevgilisini okulda bıçakladı TEKİRDAĞ(AA) - Tekir- dağ’õn Çorlu ilçesinde bir ilköğ- retim okulunda görevli olan öğ- retmen Ş.Y.(38), öğretmenler odasõna gelen ve bir süredir ilişki yaşadõklarõ iddia edilen arkadaşõ A.T.(24) ile tartõşmaya başladõ. Tartõşmanõn kavgaya dönüşme- siyle A.T, çantasõndan çõkardõğõ bõçak ile öğretmen Ş.Y’yi karnõn- dan bõçaklayarak yaraladõ. Fatih Akın’dan tepki BERLİN (AA) - Yönetmen Fatih Akõn, İsviçre’de minare ya- saklayan referandum sonucundan dolayõ bu ülkede gösterime gire- cek filminin galasõna katõlmaya- cağõnõ açõkladõ. İsviçre basõnõna yazdõğõ mektupta, referandumun hümanizm ve hoşgörü anlayõşõna uymadõğõnõ belirtti. Geske’nin kızına tehdit MALATYA (Cumhuriyet) - Malatya’da Zirve Yayõnevi’nde öldürülen Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske’nin eşi Susanna Geske, büyük kõzõ Michal’in cep telefonuna tehdit mesajlarõ gön- derildiği iddia etti. Susanna Ges- ke savcõlõğa şikâyette bulundu. Engelli kıza tecavüz Haber Merkezi - Bursa’da K.D. adlõ kişi köy dõşõnda bulu- nan hayvan ağõllarõnõ kontrol et- mesi için işitme engelli kõzõ N.D’yi (14) gönderdi. İddiaya göre aynõ köyde yaşayan K.S. (18), N.D’nin yolunu keserek onu zorla bir okula götürdü. Okulun tuvaletinde kõza tecavüz eden K.S. gözaltõna alõnarak tu- tuklandõ. Öte yandan Adana’da bir özel hastanede kadõn hasta- ya elle tacizde bulunduğu id- diasõyla hastane çalõşanõ O.Ş mahkemece tutuklandõ. Durakta cinayet İstanbul Haber Servisi - Ağ- rõ Doğubeyazõt’tan İstanbul’a iki yõl önce “kan davasõ” nedeniyle gelen Mehmet İtkü (58), İmrahor Mahallesi’nde durakta otobüs beklerken silahlõ saldõrõya uğra- dõ. İtkü olay yerinde öldü.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear