Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 4 ARALIK 2009 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
İstanbul Hukuk Fakültesi
ve Tanör
Bayram öncesi, İstanbul Hukuk Fakültesi’ne bir
ziyarette bulundum. Asıl amacım, Dekan ile
tanışmaktı; o olurken, kimi konularda da bir fikir
edinmekti.
Hepsi oldu ve unutulmaz anılarla döndüm...
Dekan Prof. Dr. Adem Sözüer, bir ceza hukuku
uzmanı ve ceza kürsüsünün başkanı. Ama Adem
Bey’in, her şeyi aşan bir özelliği var ki, o da
kimliği: Bir anda aradaki bütün engelleri kaldırıyor
ve dostunuz oluyor; öylesine cana yakın.
O günkü görüşmeden dost olarak da döndüm.
O görüşmeden, İstanbul Hukuk Fakültesi’nin
içinde bulunduğu sorunları da -büyük
boyutlarıyla- öğrendim. 1961 Anayasası’nın bir
ilkesiydi: Üniversiteyi devlet kurardı. Ne var ki, 12
Eylül’le, çoğu ilke gibi bu da umursanmadı.
Sermaye de, tek başına bir üniversite, bir fakülte
de kurar oldu. Ancak, elinde öğretici kadrosu
olmadığından, devlet üniversitelerinin hazır
kadrolarını -parayı basarak- yağmaladı.
Çoğu fakülte gibi, İstanbul Hukuk Fakültesi de
bu acıyı çekti.
Yapılması gereken nedir şimdi?
Bir öncü bulup yeni bir “inşa”ya gitmek!
Sanıyorum ki, İstanbul Hukuk Fakültesi’nde
yaşanan budur.
Prof. Adem Sözüer, “inşa”nın başında
bulunuyor. Fakültenin bilinen yapı ve eşyasına
sahip çıkarken, geleceğin öğretim kadrosu için de
yepyeni bir genç kuşağa yolları açmıştır. Ziyaret
günümde, Sayın Dekan, o genç kuşaktan bir grup
asistanla da tanıştırdı beni.
Heyecanlandım ve övündüm.
İstanbul Hukuk Fakültesi, işte bu genç
kadroların omuzlarında yükselecek...
Sevgili Dekan, yaşadıkları şu “inşa” günlerinde,
hayattaki hocaların “teşvik ve teşcileri”ni arzu
ettiklerini de dile getirdi.
Birden hatırladım: 90 yaşını aşmış Prof. Vakur
Versan’ın yanı sıra Prof. Aydın Aybay, Prof.
Necip Kocayusufpaşaoğlu, Prof. Ergin Nomer,
Prof. Rona Aybay, Prof. Erdoğan Teziç, Prof.
Ülkü Azrak ve ötekiler, -çok şükür- hayattadırlar.
Ben de dahil, hepsi de bu “inşa” günlerinde
ellerinden geleni de esirgemeyeceklerdir...
Çünkü talep, içinden çıkıp geldiğimiz bir
ocaktan geliyor!
Ah, Bülent Tanör de yaşasaydı!
Tanör, İstanbul Hukuk Fakültesi’nin yaratıcı
kimliğini sürdürdüğü bir dönemde, 60’lı yıllarda,
genç bir asistan olarak parlamış ve arka arkaya
başarılarıyla, fakültenin mümtaz öğretim
kadrosunda yerini almıştı.
Derslerini yepyeni bir yöntemle öğrencilerine
verirken; arka arkaya kitaplarında, kurumları ve
kavramları yeni bir felsefenin yaratıcılığında
yorumluyordu: O felsefenin adesesinde hukuk,
özgürlükler, giderek devlet, özellikle ulus devlet
yeni bir anlamdaydı.
Kemalizm ve laiklik de böyleydi.
Buradan kalkarak, 1923 Devrimi’nin en gerçek
yorumunu ona borçluyuz.
Tarihte ve sosyal bilimlerde, giderek kamu
hukukunda, kalıcı açıklamalar istenirse, “tarih
felsefesi” elzemdir. Bizde Bülent Tanör de, ciddi
bir tarih felsefesi anlayışına sahip nadir
kalemlerden biridir.
Ve arkaya büyük bir miras bırakmıştır.
Basılmış eserlerine, ölümünden sonra,
başkaları da katılacaktır: Nitekim geçen yıl, Öğet
Öktem ve Nurettin Pirim’in basıma hazırladığı,
“Anayasal Gelişme Tezleri”, anlaşılıyor ki onun en
önemli eserlerinden biri.
Prof. Bülent Tanör’ün aramızdan ayrılışının 7.
yılındayız. Hayatın gitgide öğrettiği bir gerçek de
şu: Ülkemizde, insan hakları, demokrasi ve hukuk
mücadelesi, çapı günden güne genişleyen bir
dava olup çıkmıştır. Tehlike giderek artmıştır.
Tanör’ün, bu vesileyle bizlere öğreteceği çok şey
var: Çünkü Tanör, insan hakları, demokrasi ve
hukuk mücadelesinin yılmaz savunmacılarından
biriydi...
ANMA: Türk spor gazeteciliğinin duayenlerinden,
gazetemiz yazarı, yönetici ve unutulmaz spor
müdürlerinden Abdülkadir Yücelman’ı son
yolculuğuna çıkardık.
Bir döneme damgasını vurmuş bir kişiydi.
Rahmet dileklerimizle uğurladık...
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
PKK’nin “milisleştirme”
faaliyeti içinde olduğunu ilk
yazdığımda bazı çevrelerden
tepki gelmişti. Oysa örgütün kanlı
eylemlerini bu kadar rahat
yapabilmesinin ardında milis
yapısının olması zaten
kaçınılmazdı.
Sonunda dönemin
Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Yaşar Büyükanıt, 12 Nisan
2007’de karargâhta yaptığı basın
toplantısında ilk kez “milis”
kavramını kullanınca, PKK
örgütlenmesinin nerelere ulaştığı
çok daha iyi anlaşıldı. Büyükanıt
“Terörle mücadelede başarının
bazı parametreleri vardır” demiş
ardından da yapılması
gerekenleri şöyle anlatmıştı:
“Siyasi ve askeri kararlılık, çok
önemli. Milis güçlerinin veya
işbirlikçilerinin etkisiz hale
getirilmesi, çok önemlidir.
Teröristi dağda tutan
işbirlikçilerdir. Bunlar
etkisizleştirilmeli.”
PKK çevreleri Büyükanıt’ın bu
saptamasıyla örgüt yandaşlarını
hedef gösterdiğini öne sürmüştü!
Oysa önceki gün çok şaşırtıcı bir
gelişme yaşandı. PKK’nin ajansı
yayımladığı bir haberde, ilk kez
“milis” kavramını öne çıkardı.
İddiaya göre Hakkâri’nin
Yüksekova ilçesinde yaşayan 28
yaşındaki Reşat Çiçek, 4 Eylül
2008 günü “eyleme giderken”
güvenlik güçlerince
öldürülmüştü. PKK’nin ajansı, 1
Aralık’ta bu olayı şöyle
duyurmuştu:
“Değerli milisimiz Reşat Çiçek
arkadaşın şehadeti
koşullarımızdan kaynaklı olarak
yeni netleştirilebilmiştir. HPG
(Halk Savunma Güçleri), Reşat
Çiçek isimli milisin bir pusuda
hayatını kaybettiğini bildirdi.”
Örgütün ajansı 2 Aralık’ta da,
Diyarbakır Özel Yetkili Ağır Ceza
Mahkemesi’ndeki bir yargılamayı
duyururken “milis” olgusuna
vurgu yaptı. Haberde, “Şırnak’ın
İdil ilçesi kırsalında korucuların bir
komplosu sonucu yakalanan 5
militan ile 1 milis 167 yıl hapis
cezasına çarptırıldı” denilmişti.
PKK siyasallaşmada mesafe
alınca örgütsel gizliliği
kaldırmaktan da kaçınmıyor!
Zaten Kandil Dağı ve Mahmur
Kampı’ndan getirilen teröristlerin
karnaval havasında karşılandığı
bir ülkede milislerin gizlenmesi
çok ayıp olurdu!..
Milis!..
Son dönemde nereye gidersem
hep aynı soru yöneltiliyor: “Nedir bu
açılım meselesi?..”
Hep aynı yanıtı veriyorum. Ortada
açılım falan yok... PKK’lilerin
dağdan indirilmesi, bazılarının
Avrupa’da konuşlandırılması,
Kürtçe eğitim, demokratikleşme vs.
Bunların hepsi senaryonun sonraki
sayfaları!..
PKK son dönemde bir tek hedefe
kilitlendi... Öcalan’ın bir an önce
serbest bırakılması ve kurulacak
“çatı partisi”nin başına geçirilerek
TBMM’ye sokulması...
Yani “aç”ılımın tek hedefi,
İmralı‘da yatan Öcalan’ın hücre
kapısının bir an önce “aç”ılması!
İşte Öcalan’ın Kandil Dağı’ndaki
bir numaralı temsilcisi Murat
Karayılan’ın dün yaptığı son
açıklama... Okuyun bakın, açılımın
gerçek hedefini bir kez daha görün:
“Önder Apo’yu özgürleştirmek,
Kürt sorununu çözmek bizim
yönetimimizin bir görevidir. Hiç
kimsenin bu konuda bir kuşkusu
olmasın. Bu yönetim gerekenleri
yapacaktır. Apo’nun özgürlüğü
temel bir görev durumundadır.”
PKK açıkça şöyle diyor: “Hele
Öcalan’ı dışarı bir çıkaralım gerisi
nasılsa kolay!..”
Açılım!.. Milis, açılım ve intifada...
PKK bu sürece kadar nasıl
gelebildi?.. Oysa her şeyin çok
önceden planlandığı o kadar
belliydi ki!.. İşte Cumhuriyet’te
20 Aralık 2005’te yayımlanan,
“CIA’nın PKK planı” başlıklı
yazımdan bir bölüm... Tarihin
sayfalarındaki bu yaprağa
lütfen bakın ve PKK
konusunda nereden nereye
geldiğimize ve bunların bir
rastlantı olmadığına tanık olun:
“Amerika’nın, PKK’yi üç
aşamalı bir planla saf dışı
bırakmayı tasarladığı ileri
sürülüyor. İlk aşamada PKK’nin
üst düzey yöneticileriyle
yurtiçindeki 3 bin kadar
militanın, çıkarılacak genel afla
Türkiye’deki siyasi yaşama
çekilmesini öneren ABD, ikinci
etapta sınır dışında barınan 4
bin civarındaki militanı Kuzey
Irak’taki federatif yapıya
entegre etmeyi hedefliyor. CIA
ise örgütün Kuzey Irak’taki
para trafiğini ve Avrupa’da 170
kuruluş üzerinden yapılan
yardımları kesmek için
uluslararasi istihbarat
örgütleriyle işbirliğine
hazırlanıyor...
... PKK’lilerin bir bölümü,
Amerika’nın planına sıcak
bakmasına karşın Abdullah
Öcalan’dan olumlu bir sinyal
alamadıkları için çekimser
kalıyor. Örgüt yöneticileri,
ABD’nin Türkiye’ye, kuzeyde
kurulacak devletin tanınması
karşılığında PKK’yi tasfiye sözü
verdiğini ileri sürüyor. Örgüt,
‘Öndersiz çözüm
çözümsüzlüktür’
propagandasıyla ‘Öcalan’a
özgürlük sağlanmadan
PKK’nin hiçbir çözüme
yanaşmayacağını’ da
duyuruyor.”
PKK meselesinin nereye
doğru gittiğini anlayabilmek
için geçmişe, yani arşive
bakmak yetiyor...
Yaprak!..Öcalan’ın sağlık sorunlarından yakınması tam da PKK’nin 27
Kasım’daki kuruluş yıldönümüne denk geldi! Hücresi
değiştirilen Öcalan, avukatlarıyla görüşürken ölüme terk
edildiğinden yakınınca Güneydoğu’da ve büyük kentlerde PKK
sempatizanları harekete geçti... Polisle çatışan gruplar araçları
ve işyerlerini yaktı, esnafa kepenk kapattırdı!..
Ancak son günlerde örgüt çevrelerinden yapılan açıklamalar
da gösteriyor ki, küçük sokak eylemlerini “intifada”ya
dönüştürmek için yoğun çaba harcanıyor...
Örgüt yanlısı “Amed Halk İnisiyatifi” pazar günü Diyarbakır’da
büyük bir eyleme hazırlanıyor.
Eylemi duyuran basın
açıklamasındaki şu satırlar, aynı
zamanda “Kürt açılımı”ndaki ana
hedefi de bir kez daha dışa
vuruyor:
“Önderliğimizin cezaevi koşulları
düzeltilsin demiyoruz. Önderliğimiz
serbest bırakılsın diyoruz!”
PKK yönetimi bu çağrıya dün
Kandil’den destek verdi. İşte
PKK’nin çatı örgütü KCK, yani
“Kürdistan Topluluklar Birliği” yöneticisinin açıklaması:
“Apo Kürt halkı için artık bir kimliktir, bir şereftir. Bu halk bu
önderliğine sahip çıkamazsa şerefli olduğunu iddia edemez.
Öncelikle kadın ve gençlik örgütleri olmak üzere tüm kurumları
toplumsal direnişe çağırıyorum. Artık söz bitmiş gün eylem
günüdür.”
Anlaşılan daha önceki “intifada” çağrılarının ardından çıkan
olaylarda Güneydoğu’da ondan fazla yurttaşın yaşamını
yitirmesi bile PKK’yi frenlemiyor!.. “Barış... Barışşşş” diye
bağıran örgüt, şiddeti dayatma yöntemi olarak kullanmaktan bir
türlü vazgeçmiyor!
İntifada!..
SERGÜL CANIGÜR
BURDUR - Burdur’da Hatip Ho-
ca ve Cumhuriyet caddelerinde bu-
lunan içkili mekânlarõn başka bölge-
ye taşõnmasõ kararõ belediye mecli-
sinde tartõşmalara yol açtõ.
Belediye Başkanõ Sebahattin Ak-
kaya başkanlõğõnda, Halõ Sarayõ Mec-
lis Toplantõ Salonu’nda yapõlan top-
lantõda içkili bölgeler konusu ele
alõndõ. CHP’li üyeler içkili yerlerin es-
kiden olduğu gibi şehrin her yerine da-
ğõtõlmasõnõ isterken Belediye Başka-
nõ Akkaya içkili yerlerin yeni nâzõm
imar planõnda belirlenecek bir bölgeye
taşõnmasõnõ teklif etti. Teklif üzerin-
de sert tartõşmalar yaşanõrken yapõlan
oylamada CHP’li meclis üyelerinin ret
oyu vermesine karşõn
Başkan Akkaya’nõn
teklifi kabul edildi.
CHP Burdur İl Baş-
kanõ İsmail Erkaya,
basõn toplantõsõ düzen-
leyerek AKP’li başkana
tepki gösterdi. Erkaya,
2005’te kõrmõzõ bölge olarak
adlandõrõlan içkili yerlerin belli bir
semt ya da sokakta toplanmasõna yö-
nelik girişimlerin yasaklandõğõnõ anõm-
sattõ. İçkili işletmelerin Cumhuriyet,
Hatipoğlu ve Kõşla caddelerine taşõn-
masõ yönündeki karara yurttaşlarõn tep-
ki göstermesi üzerine 2006 yõlõnda ko-
nunun yeniden ele alõndõğõna dikkat
çeken Erkaya “Tepkiler karşısında
belediye meclis üyeleri arasından bir
komisyon oluşturuldu.
Komisyon belediye
meclis toplantısına
bir rapor vermeme-
sine ve CHP’li üye-
lerin komisyon ra-
poru gelmeden oy-
lanamayacağını söy-
lemesine rağmen
Belediye Başkanı, konuyu oylatarak
çalışmaları süren imar planında,
görevi olmamasına rağmen imar
komisyonu üyelerinin yeni bir yer
belirlemesini sağlayarak 2006’da
yaptığı gibi yine tribünlere oyna-
mıştır” dedi.
2005 yõlõnda Danõştay konuyla ilgili
kesin kararõ vermesine karşõn birçok
kentte AKP’li belediyeler kõrmõzõ
bölge yaratma taleplerinden vazgeç-
mediler. Ankara Büyükşehir Beledi-
ye Başkanõ Melih Gökçek de Bah-
çelievler semtinde kafe ve bar işlet-
melerinin yoğun bir şekilde yer aldõ-
ğõ 7. Cadde’de içki satõşõnõn yasakla-
nõp yasaklanmamasõ konusunun re-
ferandum yapõlmasõnõ gündeme ge-
tirdi. Tepkiler üzerine referandumda
içki konusu sorulmamõştõ. Çankõrõ
Valiliği de mayõs ayõnda yayõmladõ-
ğõ genelgeyle halka açõk yerlerde ve
taşõtlarda içki içilmesini yasakladõ.
2005 yõlõnda Denizli’de de belediye
meclisi, içkili yerleri şehir dõşõna çõ-
karma kararõ aldõ. Konya Malatya, An-
talya, Balõkesir, Tokat ve Aydõn’õn ba-
zõ ilçelerinde de kõrmõzõ bölge uygu-
lamasõna gidilmesi gündeme geldi.
İçkili mekânlarõn başka bölgeye taşõnmasõ kararõ belediye meclisinde tartõşmalara yol açtõ
Burdur’da kırmızı sokak
Mimarlar Odasõ İstanbul Büyükkent Şubesi, TOKİ’nin uygulamalarõnõ sert bir dille eleştirdi
TOKİ yapõ sektöründe tekel oldu
İstanbul Haber Servisi - Mimar-
lar Odasõ İstanbul Büyükkent Şube-
si tarafõndan düzenlenen Konut Sem-
pozyumu’nda TOKİ’nin uygulama-
larõ sert bir dille eleştirildi. Mimar-
lar Odasõ İstanbul Büyükkent Şube
Başkanõ Eyüp Muhcu, TOKİ’nin
konut projelerinin tekelleşmeye yol
açtõğõna dikkat çekerek söz konusu
projelerin yapõ denetimi dõşõnda tu-
tulduğunu vurguladõ.
TOKİ’nin kentin topraklarõnõ ima-
ra açarak satõşa çõkardõğõnõ belirten
Muhcu, “TOKİ yoksuldan aldığı-
nı zengine veriyor. Robin Hood’a
çağdaş bir yorum getiriyor” dedi.
İTÜ Mimarlõk Fakültesi’nde dün
başlayan “Konut Sempozyu-
mu”nun açõlõşõnda konuşan Muhcu,
İstanbul’da 1 milyon 650 bin yapõ
stokunun bir milyondan fazlasõnõn
depreme dayanõklõ olmadõğõnõ, 10
milyona yakõn nüfusun deprem ris-
ki taşõyan binalarda yaşadõğõnõ ya da
çalõştõğõnõ söyledi.
1999 Marmara depreminden son-
ra yapõ sektörünün durma noktasõ-
na geldiğini anõmsatan Muhcu,
2005’ten itibaren ise sektörde Av-
rupa ortalamasõnõn da üstüne çõkõ-
larak yüzde 20’ye varan bir büyü-
me yaşandõğõnõ ifade etti.
Tek tip yapılar
TOKİ’nin Kars’a da İzmir’e de
iklim koşullarõna bakmaksõzõn ay-
nõ tipte evler yaptõğõnõ kaydeden
Muhcu, “Hangi kente giderseniz
gidin TOKİ heyhulası ile karşı-
laşıyorsunuz. Hangi sırtta hangi
dere yatağında yüksek bir yapı
görürseniz bilinki o TOKİ’ye
aittir” dedi.
Sertel Ödülü
Sirmen
ve CUMOK’a
İstanbul Haber Servisi - Tan
gazetesinin yakõlõp yõkõlmasõnõn
yõldönümü nedeniyle düzenle-
nen Sertel Gazetecilik Platfor-
mu Ödülleri’ne bu yõl gazete-
miz yazarõ Ali Sirmen ve Cum-
huriyet Okurlarõ (CUMOK)
Türkiye, değer görüldü.
Tören bugün
Tan gazetesinin 4 Aralõk
1945’te yakõlmasõnõn ardõndan
kurulan ve Tan gazetesi sahibi
ve yazarlarõ Sabiha ve Zekeri-
ya Sertel’in kõzlarõ Doç. Dr.
Yıldız Sertel başkanlõğõnda
faaliyetlerini sürdüren Sertel
Gazetecilik Platformu’nun dü-
zenlediği ödül töreni bugün Ca-
ğaloğlu’ndaki Basõn Müze-
si’nde yapõlacak. Saat 17.00’de
başlayacak ödül töreninde Dr.
Hilal Ünalmış Duda’nõn yöne-
teceği, “Günümüz Koşulların-
da Basın Özgürlüğü Kavra-
mının Değerlendirilmesi” ko-
nulu bir de panel düzenlenecek.
Panele, Türkiye Gazeteciler Ce-
miyeti’nin (TGC) önceki dö-
nem başkanlarõndan Nail Güre-
li, Ali Sirmen ve Cumhuriyet
Vakfõ 2. Başkanõ Alev Coşkun
konuşmacõ olarak katõlacak.
MERSİN (Cumhuriyet) - Mer-
sin’de, karakolda işkence gören 2
kardeş, görevli memurlar hakkõnda
dava açtõ. Karakoldaki dayak, gü-
venlik kameralarõ tarafõndan da
tespit edildi.
Düğün salonu işletmecisi Yıl-
maz Koç (28) ile kardeşi Ali Hıdır
Koç (24), 15 Ağustos gecesi araç-
la seyir halindeyken “araç trafiği-
ni tehlikeye düşürmek” suçlamasõyla gözaltõna alõ-
narak Cumhuriyet Polis Karakolu’na götürüldü.
Koç kardeşler burada çok sayõda polis tarafõndan dö-
vüldü. Olayõn ardõndan darp rapo-
ru alan 2 kardeş, polis memurlarõ
hakkõnda suç duyurusunda bulun-
dular. İki kardeş, dava dosyasõna ay-
rõca Cumhuriyet Polis Karako-
lu’nun güvenlik kamerasõ kayõtla-
rõnõ da ekletti. O kayõtlarda 2 kar-
deşin çok sayõda polis tarafõndan fe-
ci şekilde dövüldüğü görülüyor.
İşkence mağduru Yõlmaz Koç ve
Ali Hõdõr Koç’un, 2007 yõlõnda CHP Mersin Millet-
vekili adayõ da olan işadamõ Ali Koç’un yeğenleri ol-
duklarõ da belirtildi.
Muhcu, yapõ denetim sektörünün tamamen
çöktüğünü belirterek, Bayõndõrlõk ve İskân
Bakanlõğõ’nõn hemen her hafta birkaç yapõ
denetim bürosunu kapattõğõnõ söyledi. TO-
Kİ’nin büyük ölçekli yapõlarõnõn denetim dõşõnda
bõrakõlmasõnõ eleştiren Muhcu, “Yapılar artık
gayrımenkul olmaktan çıkıp Newyork Bor-
sası’nda tahvile dönüştü” dedi. TOKİ’nin Ye-
nileme Yasasõ’nõ, bazõ kentsel dönüşüm pro-
jelerini kente müdahale etmek için kullandõğõ-
nõ dile getiren Muhcu, “Yasada TOKİ’ye,
yurttaşları ev sahibi yapmak, örnek yapılar
inşa etmek gibi görevler verilmiş. Ama TO-
Kİ konut yapmak bir yana hastane, cami,
okul, yol inşaatı yapmaya başladı. Hatta res-
torasyon işine bile girdi” diye konuştu.
YAPI DENETİMİ ÇÖKTÜ
Karakolda iki kardeşe işkence
AliSirmen.
Simavi Ödülleri’ni
kazananlar belirlendi
İstanbul Haber Servisi - Tür-
kiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC)
tarafõndan bu yõl 33. kez düzenle-
nen “Sedat Simavi Ödülleri”ni
kazananlar belli oldu. TGC’den
yapõlan açõklamaya göre, “Gaze-
tecilik Ödülü”ne Mehmet Baran-
su’nun Taraf gazetesinde yayõm-
lanan “O Dört Er Böyle Öldü: Pi-
mini Çekip Bombayõ Verdi” baş-
lõklõ haberi değer görüldü. “Tele-
vizyon Ödülü” Taha Feyizli’nin
TRT’de yayõmlanan “Öteki” adlõ
televizyon programõna verildi.
Öğretmen sevgilisini
okulda bıçakladı
TEKİRDAĞ(AA) - Tekir-
dağ’õn Çorlu ilçesinde bir ilköğ-
retim okulunda görevli olan öğ-
retmen Ş.Y.(38), öğretmenler
odasõna gelen ve bir süredir ilişki
yaşadõklarõ iddia edilen arkadaşõ
A.T.(24) ile tartõşmaya başladõ.
Tartõşmanõn kavgaya dönüşme-
siyle A.T, çantasõndan çõkardõğõ
bõçak ile öğretmen Ş.Y’yi karnõn-
dan bõçaklayarak yaraladõ.
Fatih Akın’dan tepki
BERLİN (AA) - Yönetmen
Fatih Akõn, İsviçre’de minare ya-
saklayan referandum sonucundan
dolayõ bu ülkede gösterime gire-
cek filminin galasõna katõlmaya-
cağõnõ açõkladõ. İsviçre basõnõna
yazdõğõ mektupta, referandumun
hümanizm ve hoşgörü anlayõşõna
uymadõğõnõ belirtti.
Geske’nin kızına tehdit
MALATYA (Cumhuriyet) -
Malatya’da Zirve Yayõnevi’nde
öldürülen Alman uyruklu Tilman
Ekkehart Geske’nin eşi Susanna
Geske, büyük kõzõ Michal’in cep
telefonuna tehdit mesajlarõ gön-
derildiği iddia etti. Susanna Ges-
ke savcõlõğa şikâyette bulundu.
Engelli kıza tecavüz
Haber Merkezi - Bursa’da
K.D. adlõ kişi köy dõşõnda bulu-
nan hayvan ağõllarõnõ kontrol et-
mesi için işitme engelli kõzõ
N.D’yi (14) gönderdi. İddiaya
göre aynõ köyde yaşayan K.S.
(18), N.D’nin yolunu keserek
onu zorla bir okula götürdü.
Okulun tuvaletinde kõza tecavüz
eden K.S. gözaltõna alõnarak tu-
tuklandõ. Öte yandan Adana’da
bir özel hastanede kadõn hasta-
ya elle tacizde bulunduğu id-
diasõyla hastane çalõşanõ O.Ş
mahkemece tutuklandõ.
Durakta cinayet
İstanbul Haber Servisi - Ağ-
rõ Doğubeyazõt’tan İstanbul’a iki
yõl önce “kan davasõ” nedeniyle
gelen Mehmet İtkü (58), İmrahor
Mahallesi’nde durakta otobüs
beklerken silahlõ saldõrõya uğra-
dõ. İtkü olay yerinde öldü.