Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
QQ
+
Adli Tıp Kurumu saydam
olmadıkça...
Saydamlık, katılımcı demokrasinin temel öğelerinden biri olsa da, değerini bilmediği-
miz bir olgu. Kamu yönetimlerinde "dışardan yapılacak denetimi benimsemede diren-
me (güç bende) eğilimi ve hesap verme korkusu" saydamlık ilkesini olumsuz etkiliyor.
"Hak aramanın önünde sürekli güncelleşen engellerin, toplumda yarattığı bıkkınlık
(adam sende)" da eklenince yol ve yöntemine aykırı davranışlar yaygınlaşarak meş-
Çetin >4ff/00/li Yargıtay Onursal Üyesi -cetinaiscioglu@gmail.com.
00
o
Birçok kurum gibi Adli Tıp Kurumu da (ATK),
saydam olmadığı için sık sık eleştirilerle karşı
karşıya kalmakta ve güven yitirmektedir. Ne
var ki; hizmet verdiği yargı üzerinde olumsuz etkisi
çok daha önemlidir.
Önümüzdeki aylarda yayımlanacak olan
"Bilirkişilik" adli yapıtımda; ATK'yi da ele aldım ve
Bilgi Edinme Hakkı Yasası'na göre, inceleme yapmak
için başvurdum. Yönetim, istemimi anlamsız buldu ve
gerekçesiz ret yanıtı verdi. İtirazım da; sözde gerekçe-
lerle reddedildi. Bunun üzerine; Adalet Bakanlığı'na
b a ş v u r d u m .
Dilekçem incelen-
meden ATK'ye
gönderildi (görevi
savsaklama).
Hak aramanın
yolu tükenmemişti;
yönetsel işlemin ip-
tali için idari yargı-
ya dava açtım.
Bakanlığın yanıt
dilekçesindeki "ak-
la zarar" savunma-
larını burada tartı-
şacak değilim.
Ancak bir nok-
taya değinmeden
geçemeyeceğim:
Müsteşar yardımcı-
sının sunduğu yanıt
dilekçesi; biçim ve
biçem açısında yü-
rekler acısıydı. Arzuhalciler bile böylesine özensiz bir
dilekçe yazmaz. Yargıya saygısızlık bir yana "bakan-
Uktaki kadrolaşrnasınm belirtisi olarak" daha da dü-
şündürücü.
Sınırlı düzeyde ulaşabildiğim bilgi ve belgeleri hu-
kuk ve yasal ilkelerin ışığında incelediğimde:
AKT'nin, yargıdan kopuk çalıştığı, yer yer yasaları
çiğnediği, "yanlı görünümü verecek düzeyde özensiz
hatta keyfi" işlemler oluşturduğu yargısma vardım.
Kanıtlara dayanmadan yapılan eleştirilere ne etik
ne de hukuk onay verir. Bu nedenle, yargımın sınırlı
kanıtlarını sizlerle paylaşmak istiyorum:
KEYFİ İŞLEMLERE ÖRNEKLER
OLAY 1: Küçük kızm cinsel saldırı nedeniyle rulv
sal sağlığının bozulup bozulmadığı, ATK Genel
Kurulu (ATKGK) gündemine gelir. Ancak ATK'de
çocuk psikiyarrı yoktur. Istanbul Tıp Fakültesi Çocuk
Psikiyatrisi anabilim dahndan görüş istenir. Ayrıca ge-
nel kurulda üye olmayan çocuk psikiyatrisi bir doçent
de dinlenerek rapor oluşturuyor (04.06. 2008 -190-
150109-3894 E-168 K):
a) ATKK.m.23a, "ilgili uzman üye" hazır olma-
dıkça konunun müzakere edilemeyeceği öngörülmüş-
tür. Bu nedenle; kurulda, üye olarak çocuk psikiyatrı
olmadan düzenlediği rapor yok hükmündedir.
b) Bilirkişi atama yetkisi yargıcındır. Kurum "ko-
Sınırlı örneklerle ATK'nun
çalışmalarını irdelemeye ça-
lıştım. Bu bağlamda giincel
ıslakimza incelemesinde
"kurul oluşturma biçimi";
ATK başkanının "raporya-
zarken, salt hastanın (kıygın
sanık) yararı kadar, bazıke-
simlerinin düşüncelerini de
düşünmekzorundayız" açık-
laınası; Başbakanın "bu iş
bitti, ATK kararını verdi, şim-
di gereği yapılmalıdır" sözle-
ri de birlikte değerlendiriidi-
ğinde: Benim ATK'de yapa-
cağım incelemeden korkula-
rı mı vardı? Ne dersiniz...
nunun uzmanı değilim" gerekçesiyle bilirkişi ataya-
maz. ATKK. m. 23/C, ATK'ye özel yasa niteliğinde-
ki Ceza Muhakemesi Kanunu yaıgıcın yetkilerini kul-
lanma yetkisi vermeı. Bilirkifinin bilirkisj atadığı bir
hukuk düzeni hiçbir ülkede söz konusu değiidir.
c) ATKGK, olayda aralannda çocuk psikiyatır
bulunmayan değişik dallardan 37 uzmanın kaumıyla
oyçokluğuyla görüj açıklamiftır. Kurula katılan üye
hekimlerin, çocuk psikiyatrisi konusunda bilgilerinin
tıp öğrencinin biraz üzerinde olması doğaldır. Bu ne-
denle vanlan sonuç, bilimsel çalısmanın ürünü ola-
maz. jfirinin kanıt değeıiendinnesi gibi duygusal ol-
ması kaçmılmazdır.
OLAY 2: Sanık, yanında sevgilisi olduğu halde
kullandığı aracı; yol kenarında karşılama amacıyla bi-
rikmiş topluluğun üzerine sürer ve yedi kişinin ölü-
müne neden olur. Zanlının "akıl hastası olup olmadı-
ğı" sorunu ATKGK gündemine gelir: Kurul, gözlem
ve diğer raporları inceleyerek; "santğm suçu işlediği
anda eylemin hukuki anlam ve sonuçlannı algdama
ve davranışlannı yönlendinne yeceneğini ortadan kal-
dıracak derecede akd hastası (paranoid sendrom) o\-
duğu" ve cezai sorumluluğunun bulunmadığı açıkla-
masında bulunur (ATKGK 21,02. 2006 - 73 K.)
a) Kurul, "paranoid sendrom" tanısı koyarken,
akıl hastalığının tıp bilimindeki tanımı ve soyut dav-
ranış biçimleriyle ilgili açıklamalarda bulunmadı.
Oysa bilirkişi, önce teknik ve bilimsel soyut bilgileri
açıklayacak buna dayanarak saptama yapacaktır. Tersi
durumda özensiz ve keyfi davranışlar ve denetim ola-
naksızlığı gündeme gelebilir.
b) Kurul, yalnız sanığın tutuklandıktan bir süre
sonra "gözlem altındaki davranışlannı değerlendire-
rek" görüş açıklamıştır. Oysa sanık bir kuruluşun üst
düzey yöneticisi olup olay anına kadar ve tutukluğun
bir bölümünde akıl hastası olduğunu gösterecek ne bir
davranışı ne de bir belge söz konusudur
c) Bu nedenlerle üçpsikiyatr uzmanı (biri karşı oy
açıklamış) ve tıp bilimin çok çeşitli dallarından he-
kimlerin bulunduğu 47 kişiden oluşan kurulun (jüri)
vardığı sonucu bilimsel olduğunu zorlamadan soyle-
mek olanaksızıdır.
d) Kurul, "bir hukuk sorunu olan ayırt etme gücii
(ceza ehliyet) ile bir tıp sorun olan akıl hastalığını da
kartştırdığından" yargının yetki sahasına girmiştir.
OLAY3 (Ank. 2. Ağır Ceza 2005 /227 E): Hız sı-
nırının 50 km olduğu yerleşim yerinde geceleyin 100
km üzerinde hızla araç kullanan sürücü: Kısa bir süre
önce kavşakta karşıya geçen aracın bankete çarparak
oluşan kazaya yardım eden kişilere çarparak trafik ka-
zasına neden olur.
İlk olaydaki araçkısmen yol üzerinde kaldığından,
olası tehlikeye karşı trafik kurullarına göre gerekli ön-
lemler (reflektör- dörtlü ışıklar) alınmıştı. Yardıma
gelen araçların da ışıkları da yanmaktaydı. Yüksek hız-
la gelen zanlı yönetimindeki araç, ilk olayda yola akan
yağların yaratabileceği tehlikeyi önlemek için kum
döken kişilere çarparak birini 35 metre ileriye uçura-
rak ölümüne ve diğerinin yaralanmasına neden oldu.
Yazının devamı 15. sayfada
000F OFF LINE
Tanoi Türkoğlu
(tanoi turkogi u@gmail.com)
"Youtube'un kapalı olması gündelik hayatımızı nasıl sekteye
uğratabilir ki" diye soran çok olacaktır. Çünkü Youtube ya
da daha genel bir ifadeyle internet dediğimizde aklımıza ilk
gelen şey "boşzaman aktivitesi" ya da "eğlence kaynağı".
Ötekine Tolerans Geleneğimizdir
Bir mizah dergisinde Başbakan Erdoğan kediye benzetildiği için
konu mahkemeye yansıdı. Internette zaman zaman Atatûrk ile ilgili
asılsız içerik sunan video klipler yayınlanıyor ve mahkemeler marife-
tiyle bu siteler Youtube kadar popûler dahi olsa kapatılabiliyor. Pek
çok kişi ile birlikte, pire için yorgan yaktığımız için bu sansürcü men-
talitenin sağlıklı olmadığını savunuyoruz.
Sonra da ABD Başkanı Obama'nın eşi Michelle Obama'nın
Google'da yapılan aramalarda eşeğe dönüştürülmüş resmi ön sıra-
larda çıktığında global kıyamet kopuyor. Öncebu tûr resimleri yayın-
layan siteler sansürleniyor. İş bununla da kalmıyor arama ekranlann-
da "zaman zaman rencide edici sonuçlar'ın çıkma olasılığından do-
layı Google resmen özür diliyor.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demeden, önce şu iki özlü sö-
zü anımsayalım: Birincisi "Aton kural şudur:Altını olan kuralı koyar".
Ikincİsiise "Herkes eşMrama bazılan daha eşhtir".
Mentalite olarak gösterilen refleks üç aşağı beş yukarı aynı.
Rencide edici bir durum ve bunun karşısında duyarlılık örneğigöste-
rilmesi. Ancak göz ardı ettiğimiz fark alınan aksiyonlarla ilgili. Biz, bi-
raz da kültürümüz gereği, kurunun yanında yaşın da yanacağını dik-
kate almadan harekete geçiyoruz. Youtube'u birkaç rencide edici vi-
deo klip için kapatıyoruz ama bunun yanında milyonlarca faydalı video
klibin de erişilemez hale gelmesini dikkate almıyoruz.
Almıyoruz çünkü "öteki" konusunda olgunluğumuzu unutmuşuz.
Öteki denilince ülkemizde aklımıza derhal bazı azınlıklar, etnik gruplar
vb geliyor. Oysa hepimiz her an öteki olma durumundayız. Yelda yü-
rürken, ofiste çalışırken, evde televizyon izlerken. Sorun öteki olma
durumu değil. Öteki'nin de beriki ile denk olduğunu (yeniden) anım-
sayabilmek,
Yukarıdaki Youtube örneğini ele alalım. Youtube bugün bir buçuk
yılı aşkın bir süredir kapalı ve bu karar çerçevesinde pek çok insan
hem beriki hem de öteki konumuna diişmüş durumda. Bir başka de-
yişle hem müdahil hem de mağduruz. Müdahiliz çünkü bu tür rencide
edici video kliplerin yayınlanmasını istemiyoruz. Mağduruz çünkü ren-
cide edici olmayan öteki milyonlarca klibe erişemiyoruz ve belki de
bu sayede gündelik hayatımız sekteye uğruyor. Evet bu ilginç değil
mi? Youtube'un kapalı olması gOndelik hayatımızı nasıl sekteye uğra-
tabilir ki, diye soran çok olacaktır. Çünkü Youtube ya da daha genel bir
ifadeyle internet dediğimizde aklımıza ilk gelen şey "boş zaman akti-
vitesi" ya da "eğlence kaynağı".
Internetin yaşama değer katan bir unsur olduğunu algılamış ol-
sak, yorganı yakmak yerine emek sarfeder ve pireyi ayıklarız. Işte bu
nedenle terörist bir eylem bir kamyonet kullanılarak yapılıyorsa,
Türkiye'de kamyonet kullanımını yasaklamıyoruz. Artık zihnimize ka-
zınmış durumdadır ki kamyonet kullanmak gündelik yaşamımızın de-
ğişmez birparçasıdır.
Ama benzer durum internet ile ilgiliyse yorganı yakıp çıkıyoruz işin
içinden. Hadi diyelim ki başka politik konular söz konusu olduğunda
yorganı toptan yakmanın kabul edilebilir bir yanı olsun. Peki internet
örneğinde de aynı durum mu var? Dijital ortamda da mı öteki herkes
Türkiye'yi alaşağı etmek, onu zayıflatmak için organize bir faaliyet
içinde? Tabii ki hayır. Ancak kültürümüze zorla şırınga edilmiş o özel-
lik nedeniyle farkında bile olmadan her şeyi aynı kategoride ele alma
aceleciliği ya da acemiliğigösteriyoruz. Yüzlerce yıl envai çeşitinsa-
nın bir arada yanyana yaşadığı toprakların bugünkü mirasçılarından
bahsediyorum.
Öteki olma durumunu politik bir malzeme olarak görmeyelim. Her
an hepimiz ötekiyiz. Yüzlerce yıl ötekine tolerans göstermiş insanlann
evlatlan olduğunu anımsamalıyız. Yoksa öteki, beriki demeden hepi-
miz kaybedeceğiz.