26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
YUSUF BAŞTUĞ ADANA - Adana’da yaşamõn her alanõnda gerici uygulamalar hõz kazanõyor. Geçen gün- lerde Tapu Kadastro Müdürlüğü’nde pisu- varlarõn kaldõrõlmasõnõn ardõndan bu kez de AKP’li Seyhan Belediye Başkanõ Azim Öz- türk, belediye meclisi gündemine içkili iş- yerlerine ruhsat zorluğunu öngeren bir maddeyi aldõrttõ. Gündem maddesi, kentin en kalabalõk cadde, mahalle ve sokaklarõnda içkili işyeri açõl- masõnõ engelle- meyi amaçlõyor. AKP’li Başkan Öztürk, gündem maddesi önerisi- nin Seyhan Kay- makamlõğõ ve İl Özel İdaresi’nce yapõldõğõnõ söyle- di. CHP’li Meclis Üyesi Bekir Sıtkı Özer de “Meclis’te bu öneriyi tartışacağız. Kim ne- rede, nasıl içmek istiyorsa öyle içsin. Bun- larla uğraşmak yerine kentin sorunlarını çözmek için uğraşsınlar” dedi. Ekim ayõnõn ilk olağan toplantõsõna katõlacak olan Seyhan Belediyesi meclis üyelerine mec- lis oturumunda görüşülmesi planlanan gündem maddeleri gönderildi. Gündem maddeleri içe- risindeki içki içilebilecek mahalle, cadde, bul- var ve sokaklara kõsõtlama getiren öneri dikkat çekti. AKP’li Seyhan Belediye Başkanõ Azim Öztürk’ün imzasõyla meclis gündemine alõnan maddeye göre kõrmõzõ çizgili bölgeler oluştu- rulmak isteniyor. Ayrõca içkili işyerlerinin açõl- masõnda ilgili yasaya karşõn ruhsatlandõrma iş- lemlerinde bazõ değişiklikler öngörülüyor. Eğer düzenlemeyle ilgili talep kabul edilirse Gazipaşa, Cemalpaşa, Reşatbey, Çõnarlõ, Ziyapaşa gibi ma- hallelerin belirli bölümleriyle, karayollarõna 200 metre sõnõrõ olan bölgelerde, eğitim ku- rumlarõna yüz metre mesafedeki yerlerde ve oto- garda içki satõşõ yeniden ele alõnacak. Büyük tep- kilere neden olan bu gün- dem maddesiyle ilgili so- rularõmõzõ yanõtlayan AKP’li Başkan Öztürk, söz konusu düzenlemey- le ilgili istemin Seyhan Kaymakamlõğõ ve İl Özel İdaresi’nden geldiğini söyledi. Yasal olarak bu öneriyi meclis gündemine almak zorunda ol- duklarõnõ bildiren Öztürk, “Yapılmak istenen değişiklik mevcut işletmeleri kapsamayacak. Sadece yeni ruhsat alacak olan işletmeler için uygulanacak. Eski işyerlerine düzenleme olmayacak” diye konuştu. Henüz önerinin görüşülmediğini kaydeden Öztürk, “Belediye meclisinde konu görüşülecek. Sonuç ne ola- cak bilmiyoruz. Ama yasal olarak ilçe bele- diyelerinin meclislerinde alınan kararlar büyükşehir meclisinde onaylanmak zorun- dadır” açõklamasõnda da bulundu. CMYB C M Y B 4 EKİM 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA MÜZİK 7 HATİCE TUNCER Türk müziğinin yorumu, sahne kostümleriyle “Sanat Güneşi” nitelemesini kazanan Zeki Müren’in Lunapark Gazinosu’nda verdiği konserin canlõ kayõtlarõ Odeon Müzik tarafõndan yayõmlandõ. Albüm 24 Eylül 1996’da TRT İzmir Stüdyosu’nda katõldõğõ program sõrasõnda yaşamõnõ yitiren Zeki Müren’in yayõmlanmõş ilk konser kayõtlarõ niteliğini taşõyor. Zeki Müren’i ölümünün 13. yõldönümünde 24 Eylül’de yaşamõnõn büyük bir bölümünü geçirdiği Bodrum ve mezarõnõn bulunduğu doğum yeri Bursa’da çeşitli anma törenleri düzenlendi, sanat dünyasõndaki yeri konuşuldu. Biz de unutulmaz sanatçõnõn saz ekibinde uzun yõllar yer alan usta tanbur sanatçõsõ Sadun Aksüt ile Zeki Müren’i andõk, anõlarõ tazeledik ve bugünün Türk müziği dünyasõna geldik. Ulus’taki anõlarla yüklü evinde sohbet ettiğimiz Sadun Aksüt “Zeki Müren nevi şahsına münhasır bir kişiydi” diye söze başlõyor: “Sahne dışında saz ekibine gayet hoş davranırdı ama laubali değildi. Özellikle ben ve Nevzat Sümer ile gayet güzel görüşüyordu. Ancak gazinodan içeri girdik mi bu iş biter, ‘Sadun Bey, Nevzat Bey’, hitabı başlardı. İşine verdiği önemi anlatıyor bu davranışları. Sahnede solo yaptığımızda ‘Şimdi Sadun Beyefendi’yi dinleyelim’ diye gayet lüks takdim ederdi. Diyelim Taksim Gazinosu’nda seanslarda okuduk, perde kapandı. Göbek atar, darbuka çalar, sazları eğlendirirdi. İçki içilmesine ise sureti katiyetle karşıydı. İçki içeni gelir koklardı. Sahnede okurken iyice yaklaşır, ağzı içki kokan yandı. Yanan Bebek Gazinosu’nda çaldığımız bir gün bir arkadaşımız içkiliydi. Seanstan sonra toplandık ‘Arkadaşlar sizleri çok seviyorum, ama işimi daha çok seviyorum. Size her şey feda olsun, fõçõ ile içki ikram edebilirim ama sahnede bir kadeh içkiyi dahi kabul etmiyorum’ dedi. Sazlara çok saygılı, saz sanatkârlarına saygılı, yüreği yumuşak, insan sevgisiyle dolu insandı.” Toplum kabul etti Zeki Müren ‘60-70’li yõllarda geleneksel anlayõşlara uymamasõna, çok tartõşõlmasõna karşõn põrõltõlõ sahne kõyafetleriyle toplumda kabul görmeyi başarmõştõ. Aksüt ile sohbetimizde söz ister istemez Zeki Müren’in kostümlerine geliyor: “Sahnede bir reformdu tabii ki. Bazı kıyafetler abartılıydı, gladyatör kıyafeti gibi. Ama yakışıyordu ve toplum kabul etti. Çok güzel pırıl pırıl bir ceketi vardı, çok ağırdı. Onu ilk giydiği zaman ‘Işõklar Prensi’ adını taktım. Çok yakışan siyah kostümleri de vardı. Belki boyunu daha uzun göstermek için topuklu ayakkabılar giyerdi. Ben tutucu değilim ama şimdi hanımlarım yırtmaçlarının ta dibe kadar açılmasına, göğüslerinin yarısına kadar açılmasına karşıyım. Perihan Sözeri, Mualla Mukadder, Müzeyyen Senar, Sevim Tanürek böyle giyinmezdi. Gerçi Safiye Ayla son zamanda transparan giyinmişti. Biraz sırt, göğüs dekoltesi olabilir sahnede ama siz et satmayacaksınız, sesinizin güzelliğini göstereceksiniz.” Yurtdışı konserleri Zeki Müren, Küçükçiftlik Parkõ’nda sahne aldõğõ dönemde bazõ sazlarõnõn ayrõlmasõ üzerine Sadun Aksüt’ü ekibe çağõrmõş. 1975 yõlõna kadar 16 yõl Zeki Müren’e eşlik eden Sadun Aksüt, yurtdõşõndaki konserlerinde de ekibinde yer almõş. İngiltere’de Londra’daki Royal Albert Hall’da ilk konser veren Türk sanatçõsõ olan Zeki Müren’in Avrupa, Avustralya konserlerinin çok başarõlõ geçtiğini anlatan Sadun Aksüt, sanatçõnõn yardõmsever biri olduğuna dikkat çekiyor: “Çok duygusal bir kişilik, bana özel söylerdi bazı şeyleri. Çok hayırsever bir kişiydi, pek çok çocuk okuttu. Ümraniye tarafında bir köyü vardı. Orayı satın aldı, ev, okul, cami yaptırdı. Kocaman semt kurdu, çocukları üniversiteyi bitirene kadar okuttu.” Çizgisini aşağı çekmedi Sadun Aksüt, Zeki Müren ile sahnelerden çekildikten sonra görüşmeye, sohbete devam etmiş. Nevzat Sümer ile birlikte yaşamõnõ yitirmeden iki yõl önce Zeki Müren’e gidip konserlerini sürdürmesini teklif etmişler: “Rahatsızdı, Levent’teki evine gittik. Ben orada ‘Sizin hatalarõnõz var. Kundurama Kum Doldu’yu sahnede okusanõz da plakta okumayacaktõnõz’ demiştim. Zeki Müren’in repertuvarı çok zengindi ama sahnede diğer sanatçıların okuyamayacağı liste asardı. Bu listeleri yazanlar yanlış yapmışlardır bence.. Yine de Zeki Müren, İstanbul’daki sahnelerde okuduğu eserlerde çizgisini aşağı çekmedi.” Mızraplı tanbur Sadun Aksüt, müzikle ilgilenmeye 16-17 yaşlarõnda başlamõş ve bir saz çalmak istemiş. Babasõ Sadun Aksüt’ü İleri Türk Müziği Konservatuvarõ Derneği kurucusu Hüseyin Sadettin Arel’e götürmüş ve derneğin Maçka’daki yerinde 1948-1949 yõllarõnda mõzraplõ tanburla eğitimine başlamõş: “Mızraplı tanbur Türk musikisinin piyanosudur. Daha sonra Emin Ongan beni Üsküdar Musiki Cemiyeti’ne İzzettin Ökte’ye gönderdi. İzzettin Bey’den tanbur nasıl çalınır, nasıl ses çıkarılır, nasıl üslup elde edilir konularını öğrendim. Halen o tavrı talebelerime devam ettiriyorum.” Emsali nadir kişiler Sadun Aksüt, 1950 yõllarõnda Taksim Kristal Gazinosu’nda Selahattin Pınar’õn aracõlõğõyla Safiye Ayla’ya eşlik etmeye başlamõş. On yõl Selahattin Põnar ile aynõ ekipte çalõşan Aksüt, bu arada yaylõ tanbur öğrenmeye başlamõş. 26 yõl sahnelerde sanatçõlara eşlik eden Aksüt 1975 yõlõnda sahnelerden ayrõlmõş. Halen İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarõ’nda çalgõ bölümünde tanbur hocalõğõna devam eden Sadun Aksüt, emekli olduktan sonra da hocalõğa devam etmiş. Ama emeklilerle ilgili düzenlemelerden dolayõ karşõlaştõğõ muamele Sadun Aksüt’ü çok kõrmõş: “Gazeteciler çok şeyle meşgul oluyorlar ama bazı şeylerle meşgul olmuyorlar. Bakanlar Kurulu’ndan çıkan bir kararla konservatuvara ‘emsali nadir kişiler’ olarak alınmıştık. Aldığımız maaş 1 milyon 250 bin lira civarındaydı. Unakõtan dedi ki ‘olmaz, hem emekli, hem çalõşõp para alacak, olmaz’. Hem emekli olacak, milletvekili olacak, hem parasını alacak oluyor, biz sanatçılara olmuyor. ‘Emekli maaşõnõ bõrakõn size 1 milyar verelim çalõşõn’ dediler. Ben haklarımı niye kaybedeyim? Biz emekli olduk, ama çocuklarımızı bırakamadık sanat aşkıyla dolu olduğumuz için. Okuttuğumuz çocuklarımızı yarı yolda bırakamazdık. Onların okumasını, devamı için okulda kaldık. Ben üniversite okumadığım için akademik kariyerim yok. Ama 24 tane kitap yazdım, yayımladım. Türk musikisi hakkındaki kitaplarım 27 oldu, daha da devam ediyorum. Bu kadar yıl çaldım, her şeyden evvel bu kadar öğrenci yetiştirdim. Devlet konservatuvarlarındaki tanburilerin çoğunu ben yetiştirdim. Ulus’tan Maçka’ya gideceğim. Üç dersim varsa 9 lira alacağım. Masrafım 25 lira olacak. Türkiye’de 25 kişiyiz. Biz mi ağır geldik Türkiye’nin bütçesine, sanatçılar mı ağır geldi Türkiye’nin bütçesine? Ben parasında değilim, öğrencilerimi nasıl bırakayım?” Tanburi ustasõ Sadun Aksüt, ölümünün 13. yõlõnda ‘sanat güneşi’ Zeki Müren’i anlattõ Sanatõna saygõlõ, yüreği yumuşak ‘Türkiye mozaik değil, ebru’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazeteciler Cemiyeti Genel Kurulu dün Ankara’da gerçekleştirildi. Ankara Ticaret Odasõ (ATO) Toplantõ Salonu’nda gerçekleştirilen genel kurulda konuşma yapan Gazeteciler Cemiyeti Başkanõ Nazmi Bilgin, Türkiye’de son günlerde bir açõlõm tartõşmasõ olduğuna dikkat çekti. Bilgin, “Bu ülkenin her köşesinin aynõ haklarõ ve ekonomik olanaklarõ paylaşmasõ çok güzel bir şey ama bunu bölücülük haline getirdiğimiz takdirde bu açõlõmõn ötesinde bir boyut oluyor. Biz Kürtle, Çerkezle, Lazla et ve tõrnağõz” dedi. Bilgin, Türkiye’nin “mozaik” olarak nitelendirildiğini anõmsatarak, “Hayõr, biz mozaik değiliz. Çünkü mozaik içinden parçalarõ alõp bölebilirsiniz. Biz ebru olalõm. Kürt’ü, Lazõ, Çerkezi sevelim. Ne mutlu Türküm diyene” diye konuştu. Barış Selçuk Ödülü Cumhuriyet’in İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu yõl 10’uncusunu düzenlediği Barõş Selçuk Gazetecilik Yarõşmasõ’nda dereceye girenlere ödülleri, Tarihi Havagazõ Fabrikasõ’nda önceki akşam düzenlenen törenle verildi. Törene, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanõ ve gazetemiz yazarõ Orhan Erinç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanõ Aziz Kocaoğlu, Vali Yardõmcõsõ Sait Topoğlu, Barõş Selçuk’un ailesi ve çok sayõda gazeteci katõldõ. “İzmir Kent Haberi” dalõnda “Rüzgârõn yönü değişti” başlõklõ haberiyle birinci olan ve askerlik görevi nedeniyle törende bulunamayan gazetemiz İzmir bürosu muhabirlerinden Emre Döker’in ödülünü, büromuzun Haber Müdürü Yusuf Özkan, Kocaoğlu’nun elinden aldõ. TGF’de görev dağılımı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nda 6. Olağan Genel Kurul’un ardõndan yönetim kurulunda görev dağõlõmõ yapõldõ. Genel başkanlõğa Atilla Sertel’in seçildiği toplantõda, genel başkan vekilliğine de Yõlmaz Karaca getirildi. Federasyonda genel başkan yardõmcõlõklarõna Gürsel Eser, Mehmet Ali Dim, Ahmet Ünal ve Faik Bakoğlu, genel sekreterliğe Merih Ak, genel sekreter yardõmcõlõğõna Faruk Balõkçõ, mali saymanlõğa Ramazan Demir, yönetim kurulu üyeliklerine ise Derya Akbõyõk ile Lütfü Karakaş seçildi. İmamoğlu’nun büyük başarısı SAMSUN (Cumhuriyet) - İngiltere’de düzenlenen London International Contemporary Creative Competition (LİCC) yarõşmasõnda ödüle layõk görülen Ondokuz Mayõs Üniversitesi (OMÜ) Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resim Anabilim Dalõ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülten İmamoğlu, ödülünü Londra Soho Theatre’da düzenlenen törenle aldõ. Uluslararasõ yetenekleri seçip ön plana çõkarmayõ ve desteklemeyi amaçlayan London International Contemporary Creative Competition yarõşmasõna bu yõl 95 ülkeden yaklaşõk 5 bin sanatçõ katõldõ. OMÜ öğretim üyesi sanatçõ Gülten İmamoğlu’nun “Yalnõzlõğa Sürgün” adlõ resmi de büyük beğeni topladõ ve İmamoğlu 15 finalist arasõna girdi. Üçok, 6 Ekim’de anılıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhuriyet Kadõnlarõ Derneği, CHP Ankara İl Örgütü ve Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) de aralarõnda bulunduğu sivil toplum örgütleri, bombalõ saldõrõ sonucu, 6 Ekim 1990 tarihinde katledilen gazetemiz yazarõ ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bahriye Üçok’u ölüm yõldönümünde gömütü başõnda anacak. Cumhuriyet Kadõnlarõ Derneği’nden yapõlan yazõlõ açõklamada, “Laiklik ve kadõn haklarõ savunucusu, öğretim üyesi Bahriye Üçok’un karanlõk güçler tarafõndan 6 Ekim 1990 tarihinde, hunharca katledilişinin üzerinden 19 yõl geçmiştir. Aydõnlõk düşüncelerinden dolayõ katledilen ilk kadõn şehidimiz, 6 Ekim Salõ günü, sabah saat 11.00’de, CHP Ankara İl Örgütü, ADD ve Cumhuriyet Kadõnlarõ Derneği’nin de aralarõnda bulunduğu kitle örgütleri tarafõndan düzenlenecek toplantõyla gömütü başõnda anõlacaktõr” denildi. (Anma etkinliğine ilişkin ayrõntõlõ bilgi, Cumhuriyet Kadõnlarõ Derneği Genel Merkezi, Bayõrdõr 1 Sokak; No: 15/20, Kõzõlay - Ankara adresinden ve 0 312 432 20 67 numaralõ telefondan edinilebilir.) Binlerce nota, kitap, enstrümanlarla geniş bir arşiv oluşturan Aksüt, küçücük bir odaya adeta Türk müziğinin tarihini sõkõştõrmõş. haticetuncer@hotmail.com İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İzmir Ticaret Odasõ’nõn (İZTO) aylõk yayõn organõ “Vizyon” dergisinin mayõs ve tem- muz sayõlarõnda yer alan yazõlarda, Mustafa Kemal Atatürk’ün küçümsenmesi ve Fet- hullah Gülen övgüsü tepki çekti. Meclis üyeleri, söz konusu yazõlarda imzasõ bulu- nan Nilgün Yerli Bayır’õn Atatürk’e dil uzatma cesaretini nereden aldõğõnõ sorarken İZTO Yönetim Kurulu Başkanõ Ekrem Demirtaş ise yazõlarõ sansürleyemeyecek- lerini, Gülen’in de övülmediğini savundu. Edinilen bilgiye göre her iki konu da İZ- TO Meclisi’nin geçen günlerde yapõlan toplantõsõnda gündeme geldi. İZTO Meclis Üyesi Tacettin Bayır, meclis başkanlõğõna sunduğu önergede, Vizyon dergisinin ma- yõs sayõsõnda yer alan “Lider Atatürk” ad- lõ yazõda, “Belki de bir sürü Atatürk, ama bizler sadece bir dahi lider Atatürk’e tap- tığımızdan yeni Atatürk’leri göremiyoruz, kimbilir!” ifadesinin bulunduğunu bildir- di. Derginin temmuz sayõsõnda da aynõ ya- zarõn “Ne Mutlu Türkiye’nin Kıymetini Bilene” başlõklõ yazõsõnda, Fethullah Gülen’i açõkça övdüğünü ve “Korkmayalım, ürk- meyelim. Başörtüye karşı çıkıldıkça, da- ha fazla örtünecektir insanlar… Ne mut- lu Türküm diyene yeterli değil artık...” gi- bi ifadeler kullandõğõnõ belirten Bayõr, “Ya- zar, yüz yirmi yıldan fazla geçmişe sahip İzmir Ticaret Odası’nın yayın organından Atatürk’e dil uzatma ve Gülen’i övme ce- saretini kimden nasıl almaktadır?” diye sordu. Meclis üyesi Ali Osman Öğmen de “Atatürk dönemiyle şimdiki dönemi eş tutup Atatürk’ü yargılamak, bu ülkeye yapıla- bilecek en bü- yük hakaret ve kötülüktür” dedi. İZTO Başka- nõ Demirtaş ise sansürleyemeye- cekleri yazõlarda Atatürk’e haka- ret ya da Gülen’e övgü olmadõğõnõ savunarak “Afri- ka’da açtıkları okulları ziya- ret ettim, ora- da 27 okulları var. 10 yıl ön- ce de söyledim. Öyle zor bir c o ğ r a f y a d a Türk okulu aça- nın elini öperim” yorumunu yaptõ. İZTO’da Gülen tartışması AYLIK YAYIN ORGANINDA ATATÜRK KÜÇÜMSENDİ AKP’den kırmızı çizgi atağı İÇKİLİ İŞLETMELERE RUHSAT ZORUNLULUĞU AKP’li Seyhan Belediye Başkanõ Azim Öztürk’ün imzasõyla Meclis gündemine alõnan maddeye göre kõrmõzõ çizgili bölgeler oluşturulmak isteniyor. Ayrõca içkili işyerlerinin açõlmasõnda ilgili yasaya karşõn ruhsatlandõrma işlemlerinde bazõ değişiklikler öngörülüyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear