24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 EKİM 2009 / SAYI 1228 Kahramanları mağdur ve masum değil Maria Manolescu Romanya'nın en genç oyun yazan. Derdi, geleneksel tiyatro anlayışına karşı gençlerin günümüz ile kurduğu dili kitlelere anlatabilmek. Ödüllü "Sado-Mazo Blues Bar" oyununda ise Romanya'da, rejim değişikliği sonrasındaki sosyal kınlmayı, yeniden düzenlenen gerçekliği sorguluyor... ALİ DENİZ USLU M aria Manolescu 1980 Brasov doğunılu. Romanya'nın cn genç oyun yazan. Manolescu; "With a Little Help From My Fricnds" ve "Sado-Mazo Blucs Bar" isimli oyunlarıyla DramaCum tarafmdan, 2007 yılında, "Romanya'nın En lyi Oyun Yazan" ödülünü aldı. Ayni yıl, Londra'dakı Royal Court Tiyatrosıf nda uluslararası oyun yazarlığı programına katılarak "l'm Not Jesııs Christ" oyununu geliştirdı. Yazann, roman türündcki ikinci çalışması "Like Droops ot'Blood on the Elevator Flooı" 2010 yılında yayımlanacak. Manolescu, scs getiren "Sado-Mazo Blues Bar" oyununda Romanya'da. rejim değişikliği sonrasındaki sosyal kınlmayı, yeniden düzenlenen gündelik gerçekliği genç ncsille sorguluyor. Bumı da şiddeti ve tfjiifri^'Vğl-^aıılim.alarak yapıyor. Yazar, "Ve Diğer Şeyler Topluluğu"; Istanbul 2010 Avrupa Kültür Başkcnti Ajansrnın desleğiyle düzenlenen "Yeni Metin Yeni Tiyatro" projesi kapsamında, Dimitrie Cantemir Romen Kültür Merkczi'nin katkılanyla lstanburdaydı. Manolescu, gençlerin egemenliğindeki profesyonel bir tiyatro anlayışınm temsilcisi. Aıılatınü nıetaforsuz ve sade. Metinlerindc rejim dcğişikliğinin gctirdikleri, zcnginlik düşleri, umutsuzluk ve şiddet belirgin. Koşulların ortamı hazırladığmı biliyor. Manolescu, "Romanya'daki rejim değişimi sonrası vaat edilen anıa aslında olmayan bir yere gittik. Bu Amerikan Rüyası'nı yakalamak gibiydi. Bir süreç yaratıldı ve ödüllendirilme sunuldu. Kapitalist diinyaya karşı bir şans bulabilmek için özellikle gençler. şaaslannı biiyük merkczlerde denemek zorundaydı" diyor, "Bu dönüşüm pek çok ülkede yaşandı. Şartlar, koşullar değişti. Başarı, acımasız bir rekabcti berabcrindc getirdi. Paranın ve sistcmin çarkına gimıek kötünün iyisi bir tercihti." lşte Manolescu bu buhranı yaşayan gençlerin hikâyelerini anlatıyor ama bir farkla; kahramanları mağdür olmuş masum gençler değil, dünyadaki konumları için savaşan, mücadeleci gençler. "Sado-Mazo Blues Bar" oyununda Sa ve Ma isimli iki genç, "kazanan olnıak" uğruna, aralarındaki tutkulu arkadaşlığı farklı cvrclcrde sınıyorlar. Durmadan rol değiştirdikleri şiddctli bir lıesaplaşnıayla boğuşurken, dilin ve eylemin şiddeti de epik bir anlatımla sunuluyor. Aslında anlatılan oldukça sıradan insanların hikâyclcri. Hızlı para kazanmak, köşeyi dönnıek, avam şekliyle "yırtmanın" peşindekilerin bir tümevanmı. Oyun, gerçekle bağını koparmadan, yeni göstergeler yaratmadan şu anı çözümlemeye çalışıyor. Elbette karakterlerdc mizah da var. Çünkü ona göre karikatürc cdilmiş söylemler, sistemle alay ctmck, hatta onu alt etmek için önemlı bir araç. O sevmese de "Sado Mazo Blues Bar" iyi bir metafor. İroni gücünü buradan alıyor. Charles Bukovvski "Kitlelerin Dehası" şiirinde "Ortalama insanda / Herhangi bir gündc hcrhangi bir orduya / yetecek kadar ilıanet, nefret, şiddet ve saçmalık vardır" diyordu. Manolescu da oyunuııdaki kahramanları bu orduya dahil ediyor. "Oyunun kahramanlarındaki enerji her şeye yetecek kadar güçlü. Bu bir fırtma ama beklemede." Peki, ya şiddet oyuna nasıl katılıyor? Cevaplıyor: "Şiddet arzusu aşk eksikliği demek. Yani sevgisizlik. Bir insanın şiddeti içselleştimıesi için şiddete maruz kalması gerekmez. Şefkat mahrumiyeti şiddet doğurmaya yeter dc artar. Bir kişiyi anlamaya çalışmamak da şiddet tohumu ekmek aıılamına gelır." Bir başka Romen oyun yazan Giannina Carbunariu da geçen yıl Istanbul'daydı. Röportajımızda "aslında hepimiz entelektüel fahişeleriz" diyordu. Manolescu da onunla çalışma şansını yakalayanlardan. Yani bu cüretkâr söyleme bir de onıuı yorumunu almak kaçınılmaz. O bu konuda daha naif, uysal ve analitik; "Sanat yapanlar düşüncelerini pazarlıyor. lronik anlamda temas eden şeyler bunlar. llişkiler trafıği de böyle yürüyor. Bu varoluşla gelen bir olgu olmalı. Yani paylaşmak elbette bir alışveriş." Manolescu, dünya tiyatro zemininde tutunan ve tutunnıak için çaba harcayan genç metin yazarlannın artışından umutlu. Kaygısız, rahat ve mottosu özgürlük olan yeni kuşağın dertlerini anlattnak için tiyatroyu çok iyi kullandıklannı düşünüyor. Tiyatroda zaman ise "şimdi" olmalı. Herkesin anlayacağı gibi bir tiyatro dili kullanmalan da bu yüzden. Yalın dilin de belli bir şiirselliği var. • TARIHTE BU HAFTA 4 Ekim 1911: llk halk asansörü Londra'daki Earl's Court metro istasyonunda hizmete başladı. 1931: Chester Gould tarafmdan yaratılan "Dick Tracy" çizgi karakteri ilk kez yayımlandı. 1962: Beatles'ın ilk 45'lik plağı piyasaya çıktı. 1986: Türkiye, Avrupa Insan Hakları Komisyonu'na kişisel başvuru yapma hakkını kabul etti. 5 Ekim 1914: Tarihteki ilk hava çatışması meydana geldi. Fransız "Voisin" tipi uçak makineli tüfekle Alman uçağını düşürdü. 6 Ekim 1926: Kayseri'de ilk uçak fabrikası kuruldu. 7 Ekim 1949: Almanya ikiye bölündü ve Doğu Almanya'da Demokratik Almanya Cumhuriyeti kuruldu. 8 Ekim 1954: Hindiçin'deki Fransız kolonisi devrildi. Çin Komünist Partisi'nin kurucusu Ho Şi Minh Hanoi'ye girerek yönetimi devraldı. 9 Ekim 1914: Ziya Gökalp, Istanbul Üniversitesi'nde Sosyoloji Kürsüsü kurdu. 1967: Devrimci lider Che Guevara (altta) Bolivya'da öldürüldü. 10 Ekim 1987: Bir dönem TİP başkanlığını da yapan siyasetçi ve sosyolog Behice Boran öldü. Hazırtayan: ALİ SELİM EMEÇ PAZAR SÖYLEŞİLERİ "Hayırlı işler. ATAOL BEHRAMOĞLU r~\ ilotluk en saygı değer meslekler arasında 1 kuşkusuz ön sıralarda yer alır... Canımızı emanet ettiğimiz bu kişiler, bir bakıma doktorlar gibi, gözümüzde bir çeşit kutsallık kazanmışlardır. Yerkabuğundan binlerce kilometre yukarılarda, saatte yüzlerce kilometre hızla, sizi bir yerden bir yere uçuran bu meslek erbabına hayranlık duymamak olası mı! Kısaca "cockpit" dediğimiz "uçuş kabini" sözcüğünün nereden türetildiğini öğrenmek için internette ilgili sözlük sitesini tıkladım... "Cock"un horoz demek olduğunu biliyordum da cockpit'in "horoz dövüştürülen alan" anlamına da geldiğini böylece öğrenmiş oldum.... llle de biri ötekinden türetildiyse, "uçuş kabini" sözünün kaynağı bu özel dövüş alanı olmalı... Fakat "uçuş kabini" ile fukara horozların dövüştürüldüğü alan arasında ne gibi bir ilişki bulunabilir? Sorunun yanıtını dilbilimci arkadaşlara bırakarak "Tanrı bizi böyle bir ilişkiden korusun!" demekle yetinelim... Canımızı emanet ettiğimiz pilotun, belki yeryüzünde değil ama bizi havada uçurmaktayken ağzından çıkacak her söz, yine tıpkı doktorunki gibi çok önemlidir. Uçuş başladıktan sonra bu ilk anons için kulaklar tetiktedir. Yapılması gecikirse, bir sorun mu var diye düşünmekten kendimizi alamaz, anonsla birlikte de (eğer gerçekten bir sorun yoksa) ferahlarız. Bu nedenle, pilotun seçtiğı ner sözcük, yani sıra da ses tonu, dikkatlerimı.tin odağındadır... Böylece onun nasıl biri olduğ.' • anlanz... Kaç yaşlarındadır? Türkçeyi (ve sonrasındaki Ingilizceyi) nasıl kullanmaktadır? Aydın biri mi, yoksa sıradan birteknik adam mıdır? vb... Bu izlenimler, pilotuna göre daha da çeşitlenebilir. m m Benim, anonslarını fıkralarla süsleyen pilot arkadaşlarım da oldu... Fakat sözlerini "hayırlı işler!"le bitirenine geçtiğimiz hafta Izmir'den Istranbul'a dönerken THY uçağında rastladım.... *** "Hayırlı işler!" sözüne karşı mıyım? Değilim. Alışverişten sonra esnafın yanından ayrılırken "iyi işler" gibi "hayırlı işler" denilmesinde de bir sakınca yok. Fakat "hayırlı" sözünün "iyi"nin yerini hızla almasının, ülkemizde yaşanmakta olan, hayırlı mı hayırsız mı artık bilemem, kültür "dönüşüm"ünün sonucu olduğu kuşkusuz... Eskiden "sabah-ı şerifler hayırlı olsun" denirmiş; bunun yerini pırıl pırıl birTürkçe sözcük olan "günaydın" almıştı ve yerine de çok yakışmıştı... Şimdi giderek onun yerini "hayırlı sabahlar" almaya başladı. Her dakika, her şeye, her vesile ile "hayırlı" sıfatını yakıştırmanın bir anlamı var mı? Var elbette. Bu, "din" kültürünün günlük kültürü hızla ele geçirmesinin, şimdilerin moda deyimiyle laikliğin pasifleştirilmesinin, giderek de kuşkumuz olmasın ki büsbütün ortadan kalkacak olmasının sonucudur ve göstergesidir... Bugün yolcuya seslenişini "hayırlı işler"le taçlandıran pilot kardeşimizin, çok geçmeden anonsuna besmele ve selamünaleykümle başlayıp, inişle ilgili olarak da "Allah'ın izniyle, kısmet olursa" sözcüklerini kullanmasında ne gibi bir sakınca olabilir? Hatta anons aralarında ayetler okunup dualar serpiştirilmesi de düşünülebilir. Neden olmasın! AKP'nin ve buyruğundaki THY'in elinde işimiz zaten Allah'a kalmış değil mi?.. • ataolb@cumhuriyet.com.tr IK(,A OIUILAN OKII1 Al( No: NASIL BEDAVA KONUŞURUZ? SORU: Kabul ediyorum, konıışkaıı bir kadınıın... VVİROFON tanı bana göre ama sadcce yurtiçindc gÖrOşrnc yapabileccğlmi söyledllcr, Yuıtdışındaykcn de kullanamaz mıyım? ._ CEVAP: Sizin gibi konuşkanları düşündük, sırf siz istediğinfz yerden arayın diye VViROFON'u çıkardık. WiROFON'la yurtdışı veyayurtiçi fark etmeden, internet olan her yerden arama yapabilir, ayda ıooo dakika da bedava konuşabilirsiniz. Ucretsiz VVİROFON abonelijl İçin Ev telefonunuyaz SMSGÖNDERn66o6 UĞRA •• T ü r k T e l e l t o m of| » • • v* Bayilarl TIKLA ^ www.mlrofon.com 444 1444 TURKTîUKOMfOM.tR o«ı, k*ııi|»ııya cldklUanım Ultnmlnfcn Itıtumı, t.r/ı,ı I « ııMki .»vnrfffvr«lltHK!?VVIIIOt IIN tiîcılndt'tı hootifcn Tı'iıtan t,m(«ı o/oniKlrn hı-unhruı I ıtn Mnhvı l
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear