25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 NİSAN 2000 PAZAR DİZtYAZI Farkhlıkiçindeeşitlik istiyoruzLİONEL JOSPİN " ' * * (Fransa nın Sosyalist Başbakanı) S osyalizm arük bir sistem değiMir: bir değerier dizgesi, bir tarih, bir kültür vizyonudur. 20. yiizyıl sistemler ve ideolojiJer yüzyıhydı. Bunlann bazılan kendi içlerinde insan onurunu yadsıyorlardı. Bazılan samimi bir düşünceden caniyane bir sapmaydı ve totaliter bir sisteme uzandı. Bu sistemJer değerleri eziyordu. Ideolojileri, fıkirlen boğuyordu. O günler geçmişte kaldı. Bundan üzüntü duymuyonım. Orada ne "tarihin sonu"nu görüyorum, ne siyasal boyutun ölümünü... Fikirlerin yenilenmesi ve siyasal savaşımın yeniden yaratılması olasılığını görüyorum. Sosyalizm artk bir sistem olarak var değil ve her şeyden önce bir üretim sistemi olarak var değiL Zenginlik üretimi ve kaynaklann tahsisi söz konusu olduğu ölçüde pazarın, merkezi planlamaya üstün olduğu görülmüştür. Ama buna bakarak, pazan bir değere dönüştürmemeliyiz. Pazar bir araçtır, etkin ve değerli bir araç. Ama sadece bir araç. Düzenknmesı, kurallara bağlanması gereklidir. Toplumun hizmetinde kalmaya devam etmelidir. TABlgYOR ORAL ÇALIŞLAR BARIŞDOSTER osyalist olmak demek hümanist olmak demektir. Sosyalizm, hümanizmdir. Sonal amacı, Leon Blum 'un dediği gibi, "bireyin bir bütünlük içinde özgürleşmesi "dir. Kendi içinde pazar ne bir amaç ûretir, ne bir yön, ne bir proje... Bizim açımızdan pazar -hatta kurallara bağlanmıs. hatta denetim altında tutulan bir pazar bile- tophımsal bir sözleşmeye duyuian gercksinimi ortadan kakhrmaz. Kendini, tartışma ve siyasal girişimler aracıhğıyla ortaya çıkaran, değerlerini ve yolunu seçen yurttaşlar topluluğudur. Toplumlann metalaştınlmasım reddediyoruz. Sağlık bir meta değildir. Aklın ûrünleri meta değildir. Insanlann çalışması meta değildir. Doğal çevre bir ticaret metası, sınırsız kullanabileceğimiz bir depo değildir. Gelecek kuşaklara karşı tasıdığımız sorumluluk, pazarlığa açık değildir, sırtlanmamız gereken bir şeydir. Benzer biçimde, sosyaüznı arük doktrinel bir sistem de değildir. Milyonlarca kadın ve erkek için sosyalizm siyasal bir etik, bir ufuk olarak kalmaya devam ediyor. Ancak bizler aynı zamanda Marksizmin yararlı metodolojisini, yani sosyal gerçelderin ve dolayısıyla kapitalizmin eleştirel çözümlemesini yeniden keşfetmeliyiz: Kapitalizme karşı çıkabilmek, onu denetleyebilmek ve reforme edebilmek için kapitalizm ortamı çerçevesinde düşünmeye devam etmeliyiz. Ama şu da var ki, kaduilann ve erkekkrin en temel EtemJerine yanrt arayan da demokratik sosyafizmdir. Sosyal adalet, dayanışma temeline dayalı toplumlarda bireysel gelişme, kendi kaderlerini topluca denetleyebilme, insanlara ve çevreye daha saygılı bir ekonomik büyüme modeli istemleri... Küreselleşme bizim açımızdan, insanlığın kaderinin ortak olduğunun bilincine vanlmasıdır. Birleşmiş bir dünyanın aktörleri arasında dayanışma arayışıdır. Küreselleşme kültürel çeşitliliği dikkate almayı ve korumayı; insanın çalışarak onurlu bir yaşam sürdürebilmesini güven altına alan sosyal istemleri, gelecek kuşaklann gereksinimlerini düşünen çevresel standartlan dikkate almayı ve korumayı öngörür. Küreselleşme evrensel ilkelerin, demokrasinin ve birey/insana saygının teyidiyle el ele gitmelidir. Dünya kurallara gerek dnymaktadır. Geçen yılm uluslararası finans bunahmlan, tarihin verdiği derslerden birine bizi geri döndürmüştür: Kapitalizm sürekli denetlenmeli ve düzenlenmelidir. Bu nedenledir ki, IMF'nin rolünü ve siyasal meşruiyetini pekiştirmeliyiz. Sosyalist ofanak, voluntarist olmak demektir. Bunun anlamı, hedefleri belirlemek ve o hedeflere ulaşmayı sağlayacak araçlan temin etmek demektir. Ve bugün biz sosyalistter için ilk hedef, tam ' *' istibdamı istemektir. Sosyalist olmak demek; ''? hümanist olmak demektir. Sosyalizm, ' hümanizmdir. Sonal amacı, Leon Bhım'un dediği gibi, "bireyin bir bütünlük içinde özgürieşmesi"dir. Sosyalizm, böyle bir bireysel gelişmeyi, dayanışma üzerine kurulu bir toplumda kadınlarla erkeklerin entegrasyonu yoluyla, kadınlar için de tam eşitlik olarak anlar. Sosyalist olmak demek, eşitlik istemek demektir. Yüzyılın öğrettiği derslerden biri, özgürlük olmadan sosyalizmin olmayacağıdır. Ama eşitlikten yoksun sosyalizm de anlamsızdır. Eşitlik istiyoruz, ama çeşitlilik içinde eşitlik. "Farkhhk içinde eşitlik" istiyoruz. ' > * • Devlet saydamlaşmalı K ERTUĞRUL KÜRKÇÜ (De\'-Genç 'in son Genel Başkanı) 1 AB. bir kapitalist bütünleşme projesi; Avrupa'nın emperyalist devletlerinin küreselleşme bağlamında kaynaklann ve piyasalann yeniden paylaşımı uğruna ABD ve Japonya'ya karşı bir kutup oluşturma çabalannm toplamıdır. Ankara'nın AB üyeliğine davet edilmesi, bir yandan Avrasya'da süregiden hâkimiyet mücadelesinde Avrupa'nın konumunu güçlendirmekle ilgilıdir, öte yandan Avrupa'nın Türkiye'nin ABD'yle stratejik ittifaklara yönelen siyasetüıi dengeleme ihtiyacının ürünüdür. Dolayısıyla AB tartışması, esasta bir demokrasi ve insan haklan tartışması değil, Türkiye sermayesinin önümüzdeki yüzyılda küresel kapitalizmin hangı kutbunda konumlanacağı tartışmasıdır. .f it-ıJU , 2) Kürtlerin varhğını ve kimli^ini ,n rı, anayasal düzeyde tanıyan bir .r F. ,;.ı<:i düzenleme gerçekleşmedikçe, Türkiye'nin bir "Kürt Sonınu" olmaya devam edecek. "Silahlı çaöşma"nın son bulması, Kürtlenn kendi taleplerini ve çözüm önerilenni banşçı bir biçimde dile getırme ve tartışmalannın önündeki bütün yasal ve anayasal engellerin kaldınlmasıyla geliştirilmeli. Kürtler. nasıl yaşamak ve nasıl varolmak ıstediklerini hiçbir baskıya maruz kalmaksızın ifade edemedikçe, onlar adına ıleri sürülebilecek bütün "çözüm önerileri"_yüzeysel ve tek yanlı olmaya mahkûm. Ustelik, Kürtler, 16 yıla yayılan bir çatışma süreci içinde kehdi kımliklerini böylesıne kapsamlı bir biçimde ıdrak ettikten sonra, Cumhunyetin ilk yıllannda devlet ile aşıret reisleri arasında yapümış geçici ve kısmi anlaşma modellerine dönerek bir sonuç alınacağını da kimse sanmamalı. Toprağa bağlı olmayan bir "uhısal-kültürel özerklik*' çerçevesi, çözüm arayışlan bakımından makul bir başlangıç olabilir. 3) Herkes suıırsız din ve vicdan özgürlüğüne sahip olacak. Devlet dınler ve inançlar arasında taraf tutmayacak. Laikliğin olmazsa olmazı bu. Böyle bir laiklik kaçınılmaz olarak sınırsız bir demokrasiyi şart koşar. Türkiye Cumhuriyeti'ninse bir dini var Islam; bir mezhebi var Sünni. Bu din ve mezhebe dairyorum ve fetvalarda bulunan ve bu dini örgütleyen bir Diyanet lşleri Başkanlığı var. Demokrasisi yok. Öyleyse siyasal İslamın •"Komünizme" ve "bölücülüğe" karşı "stratejik müttefık" olarak devlet kasasından ve cephaneliğinden beslendiği 40 yıllık soğuk savaş süreci sonunda 14 şeriatçınk"ın toplumun her hücresini kûşatmasına şaşmamalı. Bu döngüden çıkışın iki koşulu var: Yoksulluğun temeli olan neo-liberal ekonomik poütikalarla bunlara eşlik eden baskı ve tahakküme ve devlet kasasından din desteklemeye son vermek. 4) Kadınlann kurtuluşu, kaduilann kendi eseri olacak. Kadınlann 7 bin yıllık ezilmişliklerine karşılık yalnızca yasalann. ekonomik düzenin değil, toplumsal hayatın, kültürün, dilin. aılenın yeniden kurulması, bunun için de eşit değil, her alanda erkekten daha fazla hak sahibı kıltnmalan gerekıyor. 5) Devlet, toplumun büyük çoğunluğunun kendi kendisini yönetmesınin aleti olmadıkça, toplumunkinden ayn bir "devlet son", "devlet çıkan". "devlet düşmam" olmaya, devlet şu ya da bu şekilde "çete" sahibi olmaya devam edecek. "Devlet işlerT ne kadar saydamlaşır, karar alma ve hesap verme mekanızmalan ne kadar • yaygınlaşabilirse, "çeteter"in "devlet adma suç işleme hakkT o ölçüde . sınırianabılır. -•••4) Özgür haberleşmenin temeli kitlc : ^eti$minin kâr amacı gütmeyen •-'•"-• kamusal olanaklara ve kamu denetimine dayandınlması. 1960'lann "özerk" TRT'si, bugünün "özeOeşmiş" medyasından daha çoğulcuydu. Ozel medyanın da sermaye yapısının parçalanması, okurlar, haberciler ve sermaye sahipleri arasında dağıtılması gerek. Hepsinden önemlisi. medya çalışanlannın örgütlenmesı ve meslek ilkelerine ne pahasına olursa olsun sahip çıkması. 7) Çöken "Sosyalizm'' deneyimi şunlan gösterdi: Bınncisi, sosyalizm, kapitalizmdekinden daha yüksek ve çoğulcu bir demokrasiye dayanmadan kendini savunamaz; ikincisi, sosyalizm gelişmesini milli sınırlar içinde tamamlayamaz. Küreselleşme çağı, Karl Man'ın "SosyaliznTını imkânsızlaştırmıyor; tersine, belki de dünya tanninde ilk kez "Sosyattnn" için en elverişli koşullan bir araya getiriyor. Arkamızda 150 yıllık mücadekftın denejünlen, önümüzde * sosyalizme dönüştürülmedikçe, insanlığı bekleyen çürüme tehlikesiyle, "sosyatizmin kaçnııİmarfıgı"ndan söz etme hakkına bugün her zamankinden çok sahibiz. Liberalızmın "zafer" naralan attığı binyıl sonunda Karl Manc'ın, BBC izleyicileri anketinde "Binyıhn Düşûnürü" seçümesi bir yanılgı olabilir mi? Hukuk reformu şart HAMİT GEYLANİ (HADEP Genel Başkan Yardımcısı) I Dünyadaki değişim ve dönüşümler, insanlığın paylaştığı ortak değerier noktasmda bireyleri ve sistemleri demokratikleşmeye zorluyor. Demokratıkleşmenın önemli bir boyutu da siyasetin demokratikleşmesidir. Bu da ancak farklı toplumsal taleplerin belirli bir zeminde karşılanması, tartışılması, uzlaşması ve karar süreçlerine ulaşmasıdır. Türkiye'nin dış polıtıkada söz sahibi olabilmesi, ancak iç ve dış kamuoyunun desteği ile yapacağı cesur reformlara, aynca ekonomik istikrar ve demokratikleşmeyi başarmasına bağlıdır. Işe radikal bir hukuk reformuyla başlanmalı. Türkiye AB ilişkileri Kopenhag kriterlerinde ifedesini bulan. süreç ve pratik içinde daha da sotnutlaşacak olan ilkftte kurallann içselleştirilmesini beraberinde getirir. Kuşkusuz, AB Türkiye için her şey ve kurtancı güç değildir. Ancak günümüzde evrensel değerleri koruma ve geliştirme refleksi, iç sorun olmaktan çıkmıştır. Türkiye'nin de temel sorunu demokratikleşmedir. Buanlamda Türkiye'nin AB'ye adaylık sürecini olumlu buluyor ve desteklıyoruz. 2. Her şeyden önce devletin belirlediği tanım ve kalıpları bir tarafa bırakıp hadisenin adını ve önem derecesini iyi saptamak gerekir. Ülkenin temel sonınunun demokratikleşme olduğu konusunda toplumda tartışmasız bir odaklaşma vardır. Bu gerçeği kavramak ve çözüm noktasına taşımak için ülkenin baş sorununu da kavramak gerekir. Işte bu da Kürt sorunudur. Baş çelişki çözülmeden temel çelişkinin çözümlenemeyeceği gerçeği ise bilimsel diyalektiktir. Bu nedenle şimdiye kadar demokratikleşmenin önündeki en büyük engel, Kürt sonınunun, ret inkâr politikalan nedeniyle çözümsüzlüğünden kaynaklanan şiddet ve çatışma ortamıydı. Ancak 15 yıllık kan ve gözyaşı ile dolu kaos dönemi son bulmuş, ülkede bir banş ikHıpi Bunu.yok saymaya ve beba etmeyt deteimsenmhakkı yoktur.* * * "Buhün için; Türkiye'nin bütünlüğü içinde eşitlik ve kardeşlik temelinde, Türkiye'de yaşayan tüm kımlikleri içeren; tek ırk, tek dil, tek kültür olgusuna indirgemeden, Kürt gerçeğini de bu kapsamda kabul edip bir anayasal vatandaş4ık sistemi zorunludur. Çözümsüzlük, bugüne kadar Türkiye'nin tüm alanlardakı istikranm altüst etmiş ve ırkçı sistemin iflası dibe vurmuştur. Sistemi demokrasiye evirmenin oluru, Kürt sonınunun demokratik çözümü ile olanaklıdır. 3. tslamın siyasallaşması, belli bir kesimin egemenliğini hâkim kılacağmdan, bizatihi Islam dinine aykındır. Inanç, hiçbir şeyin kirli aleti ve emeli olamaz. Islam dini, her şeyden önce hoşgörüyü, eşitlıği ve insanlığın banş içinde yaşamasını esas alır. 4. Tarihi süreç içindeerkeğüı. .ıi^ec '.. eg«ninliği üretimaraçlannı.K ;• • '">H sahiple'nmeyle başlar. Kadınırr yaşamı üzerinde söz sahibi olmasına kadar uzanır. Demokrasiyi ve cinsler arasmdaki eşitligi içselleştirmeyen toplumlar; kadım hep hizmet eden, boyun eğen, işgücünden yararlanılan ama irade, söz ve karar gücü olmasına izin verilmeyen bir cins olarak görmektedir. 5. Türkiye'de bazı hadiselerin "nıtin" dışına çıktığını Cumhurbaşkanı söyledi. Demek ki devlet adına hareket eden, devlet içine sinmiş, kendisini devlet içinde devlet sayan çeteler % r ardy. Faili saklanan binlerce cinayet bunlar tarafından işlendi. Susurluk olayı ile çözülme başladıysa da halen saklanan uzantılan vardm Bunlar temizlenmeden şefiFaf bir toplumdan söz edilemez. 6. Yazılı, görsel ve işitsel medya, demokratikleşme ve özgürleşmede, haber ve bilgi üretimi açısından yaşamsal önemdedir. Özellikle çok kültürlü toplumlarda bütün sesleri ve renkleri, banş, demokrasi ve hak taleplerini yansıtmalı ve önyargılardan uzak, bağımsız ve objektif obnalıdır. OHAL kapsanundaki fiili ve yasal sansür, bir kesün medyanın üstünden kaldınlmalı, herkes kendini, kendi kimliği ve anadili ile her tür medyada özgürce ifade edebilmelidir. 7. Bugün ülkede, toplumsal uzlaşıdan, demokrasiden ve emeğin özgürleşmesinden yana; sömürü, şiddet ve çaOşmayı dayatan sistem karşıtı nicel ve nitel birikime sahip zinde bir çoğunluk vardır. Ancak bu güçlü potansiyel örgütlü değildir. Onun için 99 seçimlerinde halkın özgür iradesi Meclis'e yansımamıştır. Gelecek, demokrasi güçlerinüı ilkeli birüktehğindedir. 'Kurtuluş sosyalizmde' HALİT ÇELENK (Hukukçu) T ürkiye insanı açlıktan, yoksulluktan, işsizlikten kurtulma, mutluluk ve banş özlemi içindedir. 24 Ocak kararlan, 12 Mart ve 12 Eylül faşist rejimleri, IMF reçeteleri, özelleştirmeler, sosyal güvenlik (mezarda emeklilik), tahkim, tek kelimeyle kapitalist sistemin uygulamalan, ülkemizi sefaletin çukuruna itmiş ve uluslararası emperyalizme daha da bağunlı duruma getirmiştir. İnsanlığın kurtuluşu sosyalizmdedir. Sosyalizm yenilmedi. Bu sistem. dünyanın tüm ezilen, sömürülen insanlannın gönüllerinde yaşamaktadn". Baskı ve sömürü var oldukça da insanlığın gündeminde kalacaktır. Günümüzde sermayenin küresel saldınsına karşın emeğin de dünya çapında örgütlenmesi, yeryüzü ezilenlerinin kurtuluşu için zorunludur. Susurluk'lar, devlet kadrolan içinde yuvalanmış çeteler, şeriat devleti kurma amaçlı örgütlenmeler, cezaevlerine kadar giren yargısız infazlar, faili meçhul cinayetler, cezaevlerindeki çifte standartlar, yolsuzluklar, vb. bunlar arasmdadır. Bütün bu ve benzeri sonınlann tek çözüm yolu, yeterli bir demokratikleşme programının hayata geçirihnesindedir. Sağ ve sosyal demokrat iktidarlar adeta yürürlükteki baskı düzeniyle özdeşleşmişlerdir. Demokratikleşme ile, yasalann mali sermayenin çıkarlan yerine halkm çıkarlan doğrultusunda düzenlenmesi ile başka bir deyişle hukuk devletinin (demokrasi) yaşama geçirilmesiyle yukanda sözü edilen sorunlar çözüme kavuşturulabilir. Kadın sorununa gelince: Günümüzde kadının özgürleşmesini sağlamak amacıyla kimi yasal düzenlemeler yapılabilirse de (ki yapılmalıdır) köklü çözüm, tüm insanlığm baskı düzemnden kurtuluşu ile gerçekleşecektir. Kürt sorununa smıfsal açıdan, sosyalizm açısından bakmak ve ona banşçı, demokratik bir çözüm bulmak gerektiğine inamyoruz. Bu bağlamda, ülkemizde, tüm insanlann kendi anadillerini konuşmak, yazmak, kültürel haklannı kullanma özgürlüğüne sahip obnalan demokratikleşmenin bir gereğidir. Siyasal Islam ve uzantısı IBDA-C, Hizbullah ve benzeri terör örgütlerinin etkisiz hale getirilmesi. laik eğitim sisteminin tavizsiz uygulanmas ile mümkündür. Aslmda siyasal îslamın, Türkiye özelinde palazlanmasmm temelinde, sağ siyasal iktidarlann siyasal tercihleri ile 12 Mart ve 12 Eylül asken cuntalannın uygulamalan yatmaktadır. Bütün bunlar, demokrasiye inanan, devrimci, yurtsever, bağımsızlıkçı, emekten yana, çağcıl ilkelere bağlı güçler tarafından gerçekleştirilebilir. 7 SORU "Sol, dünyada ve Türkiye'de geleceği tartışıyor" yazı dizisini sosyalist, sosyal demokrat aynmı yapmadan herkese aynı sorulan sorarak hazırladık. Işte sorduğumuz 7 soru: 1. Türkiye - AB ilişkileri. 2. Kürt Sorunu / Güneydoğa Sorunu. . t . . 3. Siyasal Islarn / Şeriat. •>• . 4. Kadın Sorunu. • • •• • 5. Çeteler ve Devlet. - -*• 6. Medya. 7. Sosyalizmin/ Sosyal ! "] [ Demokrasinin Geleceği. YARIN: TONY BLAİR (Ingiltere tşçi Partisi Lideri ve Ingiltere Başbakanı). İLKAY DEMİR (Doktor, THKP-C Davası Samğı), VAHDETTİN KARABAY (DİSK Genel Başkanı), UĞUR CANKOÇAK (TİP Eski Yöneticisi, Yayıncı)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear